Sabah kalktığımda kafamın içinde filler tepiniyordu. Bunların hepsinin dünden kaynaklandığına adım kadar emindim . Dün gece neler yaşadığım gözümün önünden film şeridi gibi geçti.
Dün gece ;
"Afiyet olsun sexsi cadı."
"Sen _sen hatırlıyorsun değil mi ?"
"Anlamadım neyi hatırlıyor muyum ?"
"Soruma soru ile cevap verme ".dedim hafif sesimi yükselterek.
" Anlamıyorum!"dedi.
"Bal gibi anlıyorsun ama yinede sana hatırlatiyim." dedim ve devam ettim;
"Biz senle daha önce tanıştık . Antalya 'da bundan dört sene önce . Ama dur sen hala hatırlamamışsındır " dedim .
"Sesini alçalt! " dedi bağırarak .
Çevreme baktığımda insanların gözlerinin bizde olduğunu gördüm. Şuan için kimin bize baktığı umrumda bile değildi . Yeterince sabırlı olmuş ve alttan almıştım. Artık susmayacaktım.
Sesimi alçaltmam gerekirken daha da yükselterek ;
"Neden alçaltmalıyım sesimi ? Ne güzel anılarımızı anlatıyorum . Diğer insanlarda bu romantik(!) hikayemizi dinlemesin mi ?"
Savaş kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı. Bu sırada ben de kolumu ondan çekmeye çalışıyordum.
"Bırak "
Sonunda beni kimsenin olmadığı bir koridora getirdi ve kolumu bıraktı.
"Neden konuşmama izin vermedin ? Oysa anlatacak fazlaca şeyim vardı. Şimdiye kadar hep beni hatırlamadığını düşündüm . Kendimi defalarca telkin ettim. Belki hatırlarsın diye umutla bekledim . Her şeyi siğneye çektim, içime attım. Sen ...sen bunu bana nasıl yaparsın ? Şimdi de söyle seni hatır_"
Dudaklarıma kapanan dudaklarla cümlem yarıda kesildi . Beni yavaşça öpüyordu... Sakinleşmeye çalışır gibi ...
Ona karşılık vermemek için kendimi tuttum . Dudaklarını dudaklarımdan çektikten sonra sıkıntıyla ellerini saçlarından geçirdi .
"Evet her şeyi hatırlıyorum tamam mı , oldu mu ?" dedi bağırarak .
"Olmadı ,olmayacak . Bundan sonra yapacağın hiçbir şey beni daha değerli hissedirmeyecek yada yaşadığım hiç bir şeyi unutturmayacak . Ben kendimi ne kadar değersiz hissettim hiç düşündün mü? Kendimi hatırlanmaya bile değer olmayan biri gibi hissettim ."
"Değilsin ama ,beni gözümde hiç bir zaman değersiz olmadın. "
"Sana inanmıyorum . Söylediğin hiçbir söze güvenim yok ."
"Öyle mi ?" dedi bağırarak .
"Öyle ."
Öpmek için bana yaklaşmaya başladığında onu ittim .Elimi tokat atmak için kaldırdığımda , havada elimi yumruk haline getirerek indirdim.
"Tokatıma bile değmezsin ."
Arkamı dönerek ondan uzaklaştım.
Şimdi;
Tüm gece bunlar yaşanınca sabah kadar ağlaya ağlaya uyudum. Komidinin üstünde olan telefonumu aldım. Saate baktığımda 9.00 olduğunu gördüm . 20.00 da toplantımız vardı. Akşama kadar vaktimin olduğunu düşünerek yüzmek için kıyafetlerimin içine bikinimi giydim . Ekim ayındaydık fakat otelin kapalı havuzunda yüzebilirdim .
Canım yemek yemek istemeyince direk kapalı havuza geldim. Üstümü çıkartıp suya atladım. Su ciddi anlamda buz gibiydi. Vucüdumun ısınması için suyun dibine dalıp yüzmeye başladım .
Suyun dibinden yüzüye çıktığımda kafamın acısıyla inledim . Biriyle kafalarımız çarpışmıştı. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda tanımadığım biri olduğunu farkettim .
Telaşla:
"Şey üzgünüm kusura bakmayın ."dedim
"Sorun değil, sakin olun lütfen ."
"Gerçekten üzgünüm ,iyi misiniz ?"
"İyiyim ."
Elini yavaşça kafamı getirdi .
"Kafanız morarmış gibi ."
"Sorun yok ." dedim hafif tebessüm ederek .
" Tolga ben, Tolga Sardıç ."
"Melis bende ,sadece Melis ."
"Memnum oldum ."
"Bende ."
"Kafanız kötü gözüküyor , revire gitsek iyi olur ."
"Sorun değil ."
"Lütfen !"
"Tamam gidelim ,yanlız ben yerini bilmiyorum ."
"Ben biliyorum ."
"Peki."
Havuzun merdivenlerinden önce o sonra ben çıktım havlularımızı aldıktan sonra onun yönlendirdiği tarafa doğru yürümeye başladık.
Kapının üstünde koskocaman "REVİR" yazan kapıya geldik. Kapıyı çaldık. İçerden ses gelmeyince kapıyı açıp içerde birileri varmı diye kontrol ettim.
"İçeride kimse yok .Gidelim isterseniz ."
"Gel benimle ."
Tekrar kapıyı açıp beni durduğum yerden içeri çekti .
"Şöyle otur geliyorum ." dedi koltuğu göstererek .
Dolabımın önünde durup bir şeyler karıştırmaya başladı.
"Ne arıyorsun ?"
"Bunu" dedi elindeki kremi göstererek .
Oturduğum sandalyenin önünde eğilerek kremi kafama sürmeyi başladı. İşi bittiğinde kremi tekrar yerine koydu.
"Teşekkür ederim ."
O ise sadece tebessüm etmekle yetindi.
Ben asansöre doğru yürümeye başladığımda Tolga 'da peşimden geliyordu.
"Siz de mi odanıza gidiceksiniz Tolga Bey ?"
"Evet . Bey kelimesine gerek yok Melis." dedi .
"Peki Tolga ."
Asansöre bindiğimizde geçmem için bana öncelik verdikten sonra kendide bindi . Benimle benden bir kat önce 'görüşürüz' diyerek indi . Bende kendi katımda inerek odama yürümeye başladım.
Kapıda Savaş ve bir görevliyi görünce şaşırdım.
"Neler oluyor burda ?"
Eliyle işe devam eden görevliye git komutu verdikten sonra bana döndü.
"Nerdesin lan sen ?"
"Sanane " dedim elimdeki anahtarla odayı açarken
Savaş 'ta benimle içeri girip kapıyı çarptı.
"Ne demek sanane !" dedi bağırarak .
"Artık benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez ."
"Benim çalışanım olduğunu unutuyorsun herhalde . Kendine gel ."
"Burdan döndüğümde istifamı vereceğim . Şuan hala burayı terk etmediysem sizi zor durumda bırakmamak içindir."
"Ben sana istifa edebilirsin dedim mi ? Kabul etmiyorum istifanı!"
"Lütfen çıkar mısın? Daha fazla tartışmak istemiyorum . Çık lütfen ."
"Şimdi çıkıyorum otur adam akıllı düşün . Burda bitmedi ! Bana bunca saat seni ararken nerde olduğunu açıklayacaksın . "
Daha sonra kapıyı çarparak çıktı.
Ellerimi saçlarımı geçiştirerek çektim . Bana bağırmasından nefret ediyorum . Beni deli ediyor.
****************
Saat 19.00'a geldiğinde hazırlanmaya başladım. Üstüme siyah bir elbise giydikten sonra siyah bir göz makyajı ve kırmızı bir ruj sürdüm. Maşayı prize takıp saçlarımı yapmaya başladım .
Saçlarımı yapmam bittiğinde kırmızı platform topuklu ayakkabımı giyerek hazırlanmamı tamamladım .Saate baktığımda toplantıya daha onbeş dakika olduğunu gördüm.
Kapı çaldığında kimin geldiğine bakmak için kapıyı açtım . Gelen Savaş'tı.
"Hazırsan çı _ lan bu kıyafet ne ?"
"Sakın elbisem hakkında tek bir laf etme . Buna hakkın yok . Sakın !" dedim her kelimemde işaret parmağımı göğsüne vurarak .
Affallamış gibi bana baktı. Kafasıyla onaylayarak önden yürümeye başladı.
Bizim için özel ayrılan masaya geçip toplantı yapacağımız kişileri beklemeye başladım. Açıkçası kiminle toplantı yapacağımızı bilmiyordum.
Masaya garson geldiğinde
"Ne alırdınız?"
Savaş;
"Misafirlerimizi bekliyoruz ama ben o arada bir viski alabilirim."
"Siz bir şey ister misiniz bayan ?"
"Ben de bir kırmızı şarap alabilirim . Teşekkürler ."
Garson uzaklaştıktan sonra Savaş;
"Demek kırmızı şarap ?" dedi.
Cevap vermeden etrafı incelemeye başladım. İçeri giren Tolga'yı gördüğümde ağzım şaşkınlıkla açıldı. Yeni ortağımız Tolga Sardıç mıydı?
Tolga masaya gelip oturduğunda afallamış bir şekilde ona bakmaya devam ettim .
Savaş'la Tolga el sıkıştıktan sonra Tolga elini bana uzattı.
"Merhaba Tolga Bey."
"Merhaba Melis . Daha önce bey kelimesine gerek olmadığını söylemiştim ."
"Ben _kusura bakmayın . Yani kusura bakma demek istemiştim ."
Tebessüm etti .
Savaş gözlerini ikimiz arasında öfke ve şaşkınlıkla geçirerek :
"Siz daha önceden tanışıyor musunuz ?"
Tolga benim yerime cevap vererek ;
"Aslında bugün tanıştık ." dedi.
"Öyle mi ?" dedi sinirli bir alayla .
Sahte bir gülümse takınarak 'öyle ' dedim .
Toplantıya başladıklarında onları dinlemeye başladım. Garson konuşmalarını böldüğünde
"Ne arzu ederdiniz ?" diye sordu.
Herkes balık sipariş ettiğinde
"İçecek olarak ne alırdınız ?"
Savaş ;
"Ben bir viski aliyim . " dedi .
Tolga bana dönüp
"Buranın özel şaraplarından hiç içtin mi ?" diye sordu.
"Hayır." diyerek onun sorusunu yanıtladım.
Tolga memnun olmuş bir gülümseme ile ;
"Hanımefendi ile bana sizin özel yapım şaraplarınızdan istiyorum."
Savaş'a baktığımda elini yumruk şeklinde sıktığını gördüm .
Yemekler gelene kadar onlar iş konuşmaya devam ettiler .
Yemek geldiğinde herkes yavaşça yemeğini yemeye başladı.
Şaraptan bir yudum aldığımda tadının gerçekten çok güzel olduğunu farkettim .
"Beğendin mi Meliscim ?"
Gülümseyerek
"Evet ,çok güzel gerçekten ." dedim.
"Afiyet olsun ."
"Teşekkür ederim ."
Gözüm Savaş'a kaydığında sinirden ellerinin titrediğini gördüm.
Savaş'a fısıltıyla 'sakin ol .' dedim.
Her ne kadar ona kızgın olsamda eğer Tolga'yla tartışır ve bu anlaşma olmazsa Savaş maddi açıdan zarara uğrardı. Ben bunu istemiyordum.
Savaş onaylayan anlamda kafasını salladı. Onlar iş konuşmaya devam ederken bende gerekli not almak için çantamdan not defterimi çıkardım.
Savaş;
"Not almana gerek yok ." dedi
"Peki ."
Defteri tekrar çantama koyarak çevreme bakınmaya başladım.
"Sen bu konuda ne düşünüyorsun Melis ."
"Hı ?"
"Sence nasıl olmalı ."
Neyi sorduğunu bilmesemde mimarlıkla ilgili sorduğunu tahmin ederek ;
"Benim bu konularda pek bilgim yok ." dedim .
"Pekala ." dedi bana gülümseyerek , bende ona gülümsedim .
Toplantı bittiğinde bende bitmiştim .
Tolga bana elini uzatarak ;
"Görüşürüz Melis ." dedi.
"Görüşürüz Tolga ." dedim elini sıkarak .
Savaş 'la asansöre bindiğimizde ;
"Anlat bakalım şu Tolgacığını nerden tanıyorsun ?" dedi.
"Asıl sen anlat bakalım bunca zaman beni tanımamazlıktan gelmenin sebebi neydi?"
Arkadaşlar size en iyisini yazmak için uğraşıyorum. Eğer bölümü erken yayınlasaydım kısa olurdu. Sınavlarım olduğu içinde anca vakit bulup yazabildim.
Diğer bir konu ise önceki bölümdeki yorumların hepsi 'yb ' gibi kelime ve cümlelerin üstüne kuruluydu. Bu beni gerçekten üzdü :(
Sizi seviyorum çikolatalarım lütfen beni üzmeyin :)