FIRTINA

By fatmaandac

2.6M 94.7K 17.4K

Kız güzeldi. Ama çocuğun çirkini... Çocuk geceydi. Ama kızın sabahı... Çocuk kıza yangındı. Kız ise kendi içi... More

BÖLÜM 1: "9 SANİYE"
BÖLÜM 2: "İLK"
BÖLÜM 3: "ÇİRKİN"
Yazardan...
BÖLÜM 4: "ERKEK EVİ"
BÖLÜM 5: "ETKİ"
BÖLÜM 6: "KADEH"
BÖLÜM 7: "MIKNATIS"
BÖLÜM 8: "SAVAŞ"
BÖLÜM 9: "TİŞÖRT"
BÖLÜM 10: "KORNA"
BÖLÜM 11: "İLAÇ"
BÖLÜM 12: "MİGREN"
BÖLÜM 13: "PORTRE"
BÖLÜM 14: "SİGARA"
Hey Millet!
BÖLÜM 15: "DEPO"
BÖLÜM 16: "YARA"
BÖLÜM 17: "İZ"
BÖLÜM 18: "ANNE"
Bilgilendirme Bölümü
BÖLÜM 19: "KÂBUS" part1
BÖLÜM 20: "GECE"
BÖLÜM 21: "CEZA"
BÖLÜM 22: "FOTOĞRAF"
BÖLÜM 23: "KİLİTLİ KUTU"
BÖLÜM 24: "SİS"
BÖLÜM 25: "SİYAH" part1
BÖLÜM 25: "SİYAH" part2
BÖLÜM 26: "NEFHA"
Kitap Teklifi
BÖLÜM 27: "FIRTINA"
NOT
BÖLÜM 28-kesit
NOT
BÖLÜM 28: "SABAH"
BÖLÜM 29: "KASKLI" part1
BÖLÜM 29: "KASKLI" part2
Kitap Adı Değişiyor!
BÖLÜM 30: "YEMEK"
BÖLÜM 31: "YABANCI"
BÖLÜM 32: "FOTOĞRAF MAKİNESİ"
Facebook Grubu
BÖLÜM 33: "BANYO"
HEY!
BÖLÜM 34: "KİLİTLİ KASA"
Wattys 2016
BÖLÜM 35: "KAN"
YENİ BÖLÜM HAKKINDA DUYURU
BÖLÜM 36: "KARARMIŞ RUHLAR" part1
BÖLÜM 36: "KARARMIŞ RUHLAR" part2

BÖLÜM 19: "KÂBUS" part2

59.1K 2.1K 382
By fatmaandac

İthaf: _camdornah -

Dudaklarım gülme hissiyle kıvrılırken, kalbim atış sınırlarını zorluyordu. Elleri ensemde gevşeyerek, çekildi. O sırada "Rüzgar'ım' demesinin şokundaydım hâlâ. Dünyadaki en değerli varlığımı, annemi kaybetmiştim üç yıl önce. Annem hep böyle seslenirdi bana. Rüzgar'ım diye... Belki de Sara'ya bu yüzden dokunamıyordum. Annem gibi... Benim için değerli olduğu için...

"Yaşıyorsun!?" dedi fısıldayarak. Yüzü, sorusu karşısında daha da bir buruştu. Belinden destek alarak başlığa yasladım sırtını.

"Benimle ilgili bir rüya mı gördün?"

Gözlerini kaçırdı; bu hareketi, ne zaman söylemek istemediği bir şey varsa, o zaman yapıyordu. O'nu yeterince tanıyordum.
"Anlatmak ister misin?" diye sordum elini tutarak. Elini hızla çekip, yataktan destek alarak biraz daha geriye gitti. Benden kaçıyor muydu?

"Peki." dedim suratımın düşmesine engel olamayarak. Dudağımı ıslatarak yataktan kalktım. Odanın penceresinden içeri, şimşek ışığı girdiğinde, kapıya yaklaşıp kulbu çevirdim. Tam o sırada, şimşeğin asil sesi yankılandı odada. Tabii, bir de Sara'nın cırtlak sesli çığlığı...

"Şey, Rüzgar,"dedi son heceyi uzatarak. Yüzümü ona döndürüp "Ne var?" diye sorduğumda, tatlı olduğunu sandığı bir gülüş attı. Sonra Rüzgar bu kıza "çirkin" dedi oluyor! Gözlerimi devirerek bakmaya devam ettiğimde, bir eli yüzünü kapattı.

"Şey... Ben... Korkuyorum galiba. Şey... Yani, şey..." dedi utandığını belli ederek. Nereden mi anlaşılıyordu? Parlament mavisi ojelerine bakmasından... "Senin için sorun olmazsa... Şey, işte..."

Cümlesini bitirmesine izin vermeden kapıyı gerisin geri kapattım ve adımlarımı yatağına doğru yönelttim. İçeriye damlayan şimşek yansımaları, ortama kaotik bir enerji yayıyordu. Saçlarımı dağıtarak yatağın ucuna oturduğumda, üzerimdeki tişörtü bir çırpıda çıkardım.

✴✴✴

Sara'dan

Yumuşak ve kasvetli bir hiçlik duygusu, kâbusumda rahat vermediği gibi, şimdi de şimdi de dünyamın kenarlarını çevreleyip, benliğime işlemişti usulca.

Ayak parmaklarımı içe doğru kıvırdığımda, tenimi cayır cayır yakan o utanç hissi, ayak uçlarımdan başlayıp saç diplerimdeki en küçük tüylere kadar ulaştı; yanaklarım pembenin en can alıcı tonuna boyandığında, Rüzgar benim aksime rahat tipinden taviz vermeyerek, saçlarını dağıta dağıta oturdu yatağımın ucuna.

Elleri, tişörtünün eteklerini tuttu, bebek mavisi sweet'i yatağımın kenarındaki siyah tekli koltukla buluştuğunda, sesimi çıkaramadım; nefesimi tutmakla uğraşıyordum çünkü.

Yeni yeni doğan gökyüzü ve buna eşsiz bir manzara katan şimşek, son gücüyle bir daha gürledi. Işığın ve sesin etkisiyle kulaklarımı tıkayıp, Rüzgar odaklı baktım çevreme...

Rüzgar'ın karın kasları ve âdemelması boğazımı yırtıyordu âdeta... Mavi-mor karışımı damarları, kollarında belirgin bir hâlde duruyordu. Boğazımda aniden oluşan safra sıvısı, kalbimin daha hızlı atmasını ve göğsümü yakmasını sağlıyordu.

"Sorun olmaz, değil mi?" diye bir soru yöneltti yanıma otururken. Kibar Rüzgar mı? Elim titrerken, içim Petito reklamındaki ayıcık misali dans ediyordu.

Kafamı eğerek tırnaklarıma bakmaya devam ettiğimde, çıplak omzu koluma değdi. Kafamı güç bela ona döndürdüm, kahverengi gözleri benimkilerle buluştu. Kalbim, içeride beynimle güreşiyor, kara yılan da eline aldığı çekirdek tabağını sömürüyordu keyifle. Ama bilmesi gereken bir şey vardı ki, bu sefer Rüzgar istememişti yanıma yatmayı; ben istemiştim. Bu yüzden, izin veremezdim kara yılana. Kalbim bu denli hızlı atarken imkânsızdı zaten bu.

"Bak, hava aydınlanıyor zaten. Korkulacak bir şey yok," Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. "Korkmaman lazım."

Gözlerimi yavaşça onunkilerle buluşturdum. Utanılacak bir şey yoktu; sadece beraber uyuyacaktık. Düşüncelerimle kendimi destekledim bir süre.

Utandığımı fark etmiş olacak ki, üstüne örttüğü çarşafı kaldırarak ayağa kalktı. Gitmesine izin veremezdim. Bir yandan kendime bile açıklayamayacak bir şekilde ondan korkarken, bir yandan da ona bağlanıyordum. Bunu nasıl yapıyordu? Hem korkutup, hem kendine bağlamak.

Bağlanıyordum! Ciddi ciddi!

Mesela, kahve çekirdeği rengindeki gözleri, gözlerini çevreleyen gür siyah kiprikleri, burun kemiğinin kusursuzluğu, dolgun ve kırmızı dudakları, onu inanılmaz derece çekici kılıyordu. Yüzünde, sarışının muştayla attığı yumruktan bir iz kalmıştı. Çok küçüktü, fakat boğazıma oturmayı becermişti bile.

Yutkunarak, ayaklanan Rüzgar'a baktım. Ellerim titredi, ama gitmesini istemiyordum. Elimi, nazikçe bileğine dolayarak "Gitme!" dedim. Sesim titrek ve bir o kadar da güçlü çıkmıştı. Rüzgar'ın kafası yavaşça bana dönerken, iki küçük siyah zımbayla delinmiş kaşı havalandı.

"O rüyada ne gördüğünü tek tek anlatacaksın o zaman,"

Şu an en son istediğim şey, onunla kavga etmekti. O yüzden, gözümü kapattım ve kafamı usulca sallayarak elimi bileğinden çektim. Yan tarafım Rüzgar'ın ağırlığıyla çökerken, üzerimdeki çarşaf havalandı ve tekrardan eski halini aldı. Sol tarafımın üstüne yattığımda, Rüzgar da sağ kolunun üstüne yattı ve gözlerini benimkilerle buluşturdu.

"Anlat!"

Sesi kalın ve erkeksiydi. Tam ona yakışacak tınıdaydı. Sakinim, diye konuştu iç sesim. Derin derin nefes al ve vücuduna bakmayı kes.

İç sesime kocaman bir alkış yapıp gözlerimi yumdum ve kafamı aşağı yukarı salladım hızlıca. Çünkü gördüğüm rüya tüylerimi ürpertmişti. Ya da Rüzgar'ı ölü görmek, korkunçtu biraz.

Derin derin nefes alırken, akciğerlerimin büyüdüğünü hissettim. Göğüs kafesim patlayacak gibiydi. Ondan uzak durmaya çalışırken, derin derin nefes alarak o kokusunu ciğerlerime doldurmak, ne biçim bir ironiydi?

Nefes almayı kestim aniden. Zaten kalbim, akciğerlerimi çiğköfte gibi yoğuruyordu.

---

Geriye saralım... Biraz daha...

Sarışının Rüzgar'a yumruk attığı yerde açtım gözlerimi. Tam orada... Rüzgar'ın yere düştüğü yerdeyim. Sızlayan kafamı tuttum acıyla. Yüzümü buruşturarak ayaklandığımda, karşımda bir erkek belirdi.

"Kimsin?" diye sordum heyecanla.

Yüzü, bana yaklaşıp geri gidiyordu. Kafasının her tarafı bulanıktı. Sorun gözlerimdendir, deyip açıp kapadım onları. Gözlerimi kısarak suratına baktığımda, hâlâ umduğum cevabı alamadım.

"Kimsin?!" diye bağırdım ayağımı yere vurarak. "Lanet olsun! Kimsin sen, kimsin?!"

Birkaç adımda dibime sokuldu. Ürperti, iliklerimi ele geçirirken yumuşak bir dokuyu boynumda gezelerken buldum. Dudakları boynumun aynı yerini durmadan öperken hızlıca ittirdim onu.

Bir bağrışma oldu o an. Rüzgar'ın sarışının koluna geçirdiği bıçak sesi gibi, bir ses çıktı. Kan kustu birisi... Kalbim tekledi.

"Öldürdüm onu!" diye bağırdı önümdeki çocuk. Elindeki kanlı bıçak yere düştü hızla. Sesi yankı yaparken, ellerini iki yana açıp bir kahkaha attı. Kahkahası kulaklarımda çınladı, görüntüler yerinden oynadı. "Artık benimsin, sevgilim."

Görüntüler karardı o an. Kendimi, kapkara bir çukurun içinde buldum. O kuyudan çıkmak için tepinip duruyordum yerimde. Ayaklarımdan itibaren kırmızı bir renk senfonisi düştü üzerime. Eğdim kafamı yavaşça yere. Göğsüm patladı o an.

"Hadi, çık!"dedi Rüzgar dudaklarının kenarında yamuk bir gülüş tutarken. "Pes etme, hadi çirkin!"

Vücuduna saplanmış, onlarca bıçağın üzerinde zıpladım tekrardan. Canını çok acıtıyordum ama bu karanlıktan kurtulmam gerekiyordu. Yukarıdan bir el bileğimi kavradı ve beni Rüzgar'dan ayırdı hızlıca. İşte o an birkaç kelime dökülüverdi dudaklarımdan...

"Seni seviyorum, Rüzgar."

---

Rüzgar'a rüyayı anlattım hızlıca. Seni seviyorum, dememi ve bir el tarafından ondan ayrılmam dışında, her şeyi anlattım.

Bu bir rüyaydı! Onu sevdiğim falan yoktu. Tamam, erkekler tarafından kıskanılacak bir fiziği vardı, ayrıca dişi kuşları bile aşık edecek bir tipi vardı. Tamam, ses tonu harikaydı, kokusu eşsizdi. Sağ elinin işaret parmağında duran şimşek dövmesi bile yakışıklıydı, ona da tamam.

Ruh halim bombok. Nokta.

Rüzgar gülerek kafasını eline yasladı. "Kızım, senin rüyadan Dabbe senaryosu çıktı valla," dedi ve bir kahkaha attı. Kaşlarımı çatarak ben de onun gibi dayandığım omzuma yüklenip, avuç içimi yanağıma dayadım.

"Burnunu ısırmamı ister misin?"

Ben onun için ağlamıştım az önce. Gerçekten bu kadar odun olmaya ne gerek vardı?

Eliyle burnunu kapatıp inledi. "Nasıl bir ısırıksa, iki hafta acısı geçmedi. Bu yüzden..." deyip elini burnundan çekip kaşlarını çattı. "Hoşt, çirkin köpek!"

"Köpeklere çirkin diyemezsin!"diye bağırdım. Konu nereye gelmişti? Allah'ım!

"Köpek olduğunu kabul ediyorsun yani?"

Dudakları yukarı doğru kıvırldığında, kaşlarımı çatarak burnunu ısırmak için kafamı ileri doğru attım. Ama yanaklarımdan sıkıp, beni durdurdu ve kendisi dişlerini çeneme geçirdi.

Acıyla inlediğimde "Lan!" diye tıslayıp elimi yanağındaki yaraya bastırdım ve çenemi bırakmasını sağladım, fakat bu acıtmış olacak ki, çok sert bir şekilde geri çekildi.

Her şey yarım saniye içinde oldu... Rüzgar'ın tişörtümün yakasına dolanan işaret parmağı ve tişörtümden çıkan yırtılma sesi... Beni en çok korkutan şey de, Rüzgar'ın siyah sütyenime yiyecekmiş gibi bakmasıydı.

Instagram: fatmandacx

Continue Reading

You'll Also Like

925K 64.6K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
4.3M 122K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
1.7M 68.2K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...