AMBALAJ

By ertesi

338K 17.8K 5K

Odamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. ... More

Giriş
▫1▫
▫2▫
▫3▫
▫4▫
▫5▫
▫6▫
▫7▫
▫8▫
▫9▫
▫10▫
▫11▫
▫12▫
▫13▫
▫14▫
▫15▫
▫16▫
▫17▫
▫19▫
▫20▫
▫21▫
▫22▫
▫23▫
▫24▫
▫25▫
▫26▫
▫27▫
▫28▫
▫29▫
▫30▫
▫31▫
▫32▫
▫33▫
f▫i▫n▫a▫l
Küçük bir duyuru
35▫️ Orman

▫18▫

9K 476 203
By ertesi


#18. BÖLÜM

CESUR KIZ

Süslü geçitler, pahalı gözlükler. Takım elbiseler, pahalı arabalar. Villalar, yatlar, yeni satın alınan bir arsa... Tüm bunlar dış görünüşte aldatıcı ve sadece dünyaya mahsus küçük göz yanılmalarıydı. İnsanlar tüm bunlara sahip olarak ruhlarını doyurabileceklerini düşünüyorlardı. Sürekli aç olan insan ruhu birşeylere sahip olma isteğiyle yanıp tutuşuyordu ve çareyi toprak, mal ve mülkte buluyordu.

Bende Kuzey'de bulmuştum bunları. Benim ruhumun aç olduğu tek şey sevgiydi. Para, mal, mülk ve diğer tüm maddi olanakların içinde doğmuştum ben. Ailem yeterince zengindi ve beni hep parayla satın alınan güzel oyuncaklarla kandırmışlardı. Asla beni sevmemişlerdi. Belki bebekken annem biraz ilgilenmiş babamla evcilik aracı olarak kullanmışlardı beni. Ama tüm bu evcilik ben büyüyüp şişman ve utanç verici bir evlat olana kadar sürmüştü. Ailem de diğer herkes gibi dış görünüşe ve insanların düşüncelerine önem vermiş beni sevgiden yoksun zavallının biri olmaya mahkum etmişlerdi. Ve ben yıllar sonra Kuzey'e aşık olduğumu sanarak hayallerimde farklı birinin beni sevebilecegi yalanını canlandırmıştım. Zamanla bu hayal takıntı haline gelmiş ve beni korkunç bir çıkmazın içine sürüklemişti.

Kuzey'in ailesiyle oturduğum süslü ve şaşalı masada bunları düşünüyordum. Ama Batuhan annesini gösterek beni dürttü. Düşüncelerim mecburen uzaklaştı ve dikkatimi karşımda duran sarışın ve genç bayana çevirdim. Iki çocuk doğurmuş olmasına rağmen fiziği inanılmaz derecede düzgün ve yüzü de gerçekten gençti. Dışarı görsem asla anne kavramını üzerine yapıştıramayacağım birisiydi.

"Öncelikle tekrar hoşgeldiniz." Adının Meltem olduğunu öğrendiğim genç kadın -Batuhan ve Kuzey'in annesi- bana ve Batuhan'a bakarak güler yüzle konuştu. Nedense Ares'te bizle gelmişti ve tuhaf bir şekilde kimse onu kaileye almıyordu bile. Ares hemen yanımda oturmasına rağmen Meltem Hanım yüzüne dahi bakmamıştı.

"Yemeğe geçmeden Kuzey'i cağırsam iyi olacak. Kendisi bugün biraz halsizdi." Meltem Hanım geldiğimizden beri yüzünden düşürmediği gülümsemeyle masadan ayrıldı ve yukarı kata doğru gitti.

Şimdi masada ben, Batuhan, Ares ve Kuzey'in babası vardı. Adı Taylan'dı. Ve Taylan Bey suratsız herifin tekiydi. Geldiğimize pek sevinmiş görünmese de zorla gülümseyerek bize baktı. "Ee, nasılsın İzbe?"

Bana gelen ani soru karşısında önce şaşırsamda sonra bende onun yaptığı gibi yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim. "İyiyim efendim. Siz?"

Taylan Bey dişlerini göstererek sinsice gülümsedi. "Bende iyiyim." Elini ensesine atıp öylesine kaşıdı. "Hangi ailedensin?"

Yüzümdeki gülümseme solarken gözlerimi önümdeki tabağa çevirdim. İçi boştu. "Devran soyadını duymuşsunuzdur belki. Babam Ali Devran."

Taylan Bey anından atladı. "Evet, evet biliyorum. Onlarla tanışmak isterim." Gözleri parlıyordu. "Daha önce şirketlerimiz arasında bir iş olanağı olmuştu fakat aksilikler oldu ve yapacağımız anlaşmayı iptal etmek zorunda kaldık."

Meltem Hanım merdivenlerden inerken arkasından Kuzey'de geliyordu. "Taylan," diye uyardı sahte bir sinirle Meltem Hanım."Yine işlerinden bahsedip misafirlerimizi bunaltma istersen."

Yanımda oturan ve geldiğimizden beri telefonunda oyun oynayan Ares sonunda kafasını kaldırıp alayla baktı. "Aynen boksurat." Taylan Bey'e bakarak söylediği sözün ardından ayağına bir tekme geçirdim. Kimse duymamıştı ama eger duyulsaydı bu hiç hoş olmazdı. Ares yediği tekmenin ardından bana ölümcül bir bakış atıp oyununa geri döndü.

Bu sıra da Kuzey masaya doğru bir bakış atmıştı. Beni gördüğünde attığı tuhaf bakış kendimi garip hissetmeme neden olmuştu. Hepimizin üstünde bakışlarını gezdirdikten sonra masada annesinin yanına benimde karşıma oturmuştu. Yutkundum. Üstüne yine siyah bir kot ve soluk yeşil bir tişört giymişti. Fazlasıyla özensiz ve yüzünden anladığım kadarıyla nerdeyse hasta duruyordu. Yanakları kızarmış, dudakları pembeleşmiş ve şişmişti.

Oysa onun güzel yüzünde hastalık bile güzeldi.

Gözlerini hepimizin yüzünde gezdirerek alayla "Hoşgeldiniz." diye mırıldandı. Ardından Batuhan'a çevirdi bakışlarını. "Nasılsın abicim?"

Batuhan da geldiğimizden beri üzgün gibiydi. Onu hiç görmediğim kadar mutsuz görüyordum. "İyi işte, aynı." diye konuştu Batuhan. "Sen nasılsın kardeşim?"

Kardeşim kelimesine ayrı bir vurgu yapmıştı. Kuzey'de aynı şekilde cevap verdikten sonra orta yaşlı hizmetli kadın yemeklerimizi doldurmaya başladı.

"Yemeğe geçelim artık." dedi sevinçle Meltem Hanım.

Herkes doldurulan yemekleri yemeye başlarken bende yemeye çalıştım fakat bu o kadar da kolay değildi. Arabada yediğim snikckerslar iştahımı kapatmış ve midemin kapasitesini doldurmuştu bile. Batuhan ve Ares yanımda yavaş yavaş yemeklerini yerlerken ben önümdeki çorbaya bir kez daha kaşık attım ve geri bıraktım. Şu an bu yemeği yersem kusabilirdim. Üstünden buharlar çıkan mis gibi mercimek çorbası her ne kadar çok güzel görünse de yemedim ve oynamaya devam ettim.

"İzbe kızım," dedi Meltem Hanım yemeği yemediğimi görünce. "Beğenmedin mi yoksa?"

Kafamı kaldırdım ve karşımda dikkatle beni izleyen Kuzey'e kaçamak bir bakış attım. "Yok efendim. Ben çok beğendim.." Kuzey gülmemeye çalışarak bana bakmaya devam etti. Bu sıra da herkesin dikkati bana yönelmişti. Nazikçe gülümsemeye çalıştım. "Çok beğendim de ben gelirken yemek yemiştim."

Meltem Hanım kırılmış gibi suratını astı. "Efendim de neymiş?  Bana Meltem teyze diyebilirsin." Batuhan'a bakarak sinirle konuştu. "Oğlum, sen söylemedin mi kız arkadaşına yemek için geleceğinizi?"

Batuhan yediği yemekten kafasını kaldırarak annesine baktı. "Unutmuşum söylemeyi." Suçlu gibi annesine bakmaya devam etti. Komik görünüyordu.

Meltem teyze kafasını iki yana sallayarak oğluna suçlayıcı bakışlar atmayı sürdürdü. "Balık ye biraz, hafızan körelecek."

Yemeğin devamında yine benzer şeyler hakkında konuşulmuştu. Ares ve Taylan Bey sohbetin dışındaydı. Gerçi Kuzey'de bizi dinliyormuş gibi durmuyordu ama arada bir kafa sallamayıda unutmuyordu. Meltem teyze gülüp yeni sohbet konuları bulurken yemek bitmişti.

"Eh, hadi bakalım." dedi yine gülerek Meltem teyze. "Salona geçelim de biraz oturalım." Eliyle herkesi salona doğru yönlendirdi. "Tatlı var daha."

Herkes ayaklanırken Taylan Bey "Aslında benim biraz işim var çocuklar. Beni mazur görün." diye açıklayarak evden gitti. Ares bu adamdan neden nefret ediyordu bilmiyordum ama yine arkasından söylemeyi unutmamıştı. "Siktir git."

Gülmemeye çalışarak diğerlerini takip ettim. Taylan Bey'i benimde gözüm pek tutmamıştı. Simsiyah gözleri ve sarı-beyaz saçlarıyla şeytan gibi görünüyordu. Ellerine taktığı altın yüzükleri söylemiyordum bile. Gösteriş meraklısı.

Salonun siyah ve beyaz uyumuna hayranlıkla bakarken bir yandan da Kuzey'i izliyordum. Onu saatlerce izleyebilirdim. Batuhan imalı bir şekilde boğazını temizleyince oturmam gerektiğini farkederek Ares'in yanına geçtim. İkili beyaz koltukta ben ve Ares, diğer ikili beyaz koltukta ise Batuhan ve Meltem teyze oturmuştu. Tekli siyah koltuğu ise Kuzey kapmıştı.

"Ee?" diye gelişigüzel sordu Kuzey. "Siz ikiniz nerden tanışıyorsunuz?"
Ben ve Batuhan'a bakıyordu.

Yüzüm gerildi bir an için ve korkuyla Batuhan'a baktım. "Ortak arkadaşlar." dedi kısaca Batuhan. Derin bir nefes aldım. Bir an için onunla internette tanışan o şişman kız olduğumu herkese söyleyecek sanmıştım. Ama neyse ki Batuhan öyle birşey yapacak birisi değildi.

"Kimmiş bu ortak arkadaşlar?" Kuzey'in merakı gözlerinden okunuyordu ve açıkçası bu hiç hoşuma gitmemişti.

Kuzey zaten benim ona aşık o çirkin ve şişman kız olduğumu biliyordu ama yine de bundan fazlasını öğrenmesini istemiyordum. Hayatım hakkında, acılarım ve takıntılarım hakkında birşeyler öğrenmesi isteyeceğim son şeydi. Çünkü biliyordum ki Kuzey henüz beni sevmek değil benden hoşlanmamıştı bile. Ve eğer şimdi hakkımda tüm çirkin sırlarımı ve onun için yaptığım zavallıca şeyleri öğrenirse benden uzaklaşacaktı ve daha kötü bir ihtimal benimle dalga geçecekti. Çünkü o böyle biriydi. Her ne kadar içinde bir iyilik olduğuna inansam da henüz o iyiliği bulamamıştım. Ve o iyiliği bulamadan ortaya döktüğüm her sır onun elinde oyuncak olacaktı. Korkum bu yüzdendi ya işte. Benimle herkes dalga geçse de Kuzey dalga geçmemeliydi. O yanımda olmalı, beni desteklemeliydi. Ve bunun tek yolu beni sevmesiydi. Bana aşık olmalıydı.

Batuhan yeniden bir kurtarıcı melek edasıyla konuştu. "Tanımazsın sen."

Kuzey sonunda kabullenmiş olacak ki kafa sallamakla yetindi. "Peki, öyle olsun."

Meltem teyze sıkılmış olacak ki Batuhan'ı öperek yerinden kalktı. "Daha sık gelin böyle." Gözleri parlıyordu zavallı kadının. "Ben bir tatlılara bakayım hazır mı diye. Siz de devam edin." Hepimiz tebessüm edip onu onaylayınca Meltem teyze de mutfağa gitti.

Kuzey annesinin gitmesini bekliyormuş gibi fırsatı anında yakaladı. "Pekala," diye mırıldandı yerinden kalkarken. "Hadi şişe çevirmece oynayalım."

"Kaç yaşındasın sen? 12? 13?" Ares homurdanarak Kuzey'e baktı.

Batuhan'da destekledi. "Aynen çocuk muyuz biz?"

Kuzeyse televizyonun yanında bulduğu bir içki şişesinin içindekini bardağa doldurduktan sonra önümüzdeki masaya koydu. "Amma tatava yaptınız ha." Elini hadi anlamında sallarken eğlenceli görünüyordu. "Hem birbirimizi daha iyi tanımış oluruz."

"Ben yeterince tanıdığıma inanıyorum." dedi yeniden Ares. Kuzey ona gerçekten mi bakışını gönderirken herkes mecbur masanın etrafına toplanmış yere bağdaş kurmuştu. Ares bile.

"E Meltem teyze?" diye sordum bir anda aklıma gelen ayrıntıyla. Kuzey ilk defa bana hitap ederek konuştu. Cevap verdi. "Aman ya, onun dizisi var gelmez."

Meltem teyze de tatlı bahanesiyle iyi kaçmıştı. Demek dizisi vardı. Kendi kendime güldüm.

"Çevir sende çevireceksen." Ares yine homurdanarak Kuzey'e söylemişti. Kuzey ona kısa bir bakış atıp şişeyi çevirdi. Bir yanımda Batuhan bir yanımda Ares vardı. Karşımda ise Kuzey. Elbet Kuzey'le bana gelecekti zaten. Ve beklenen de oldu.

Soru ucu bana gelmişti. "Doğruluk mu cesaret mi?"

Kuzey direk cevapladı. "Doğruluk olsun şimdilik."

Ne soracağım günler önceden belirlenmiş gibi zihnimde yandı. "Hiç aşık oldun mu?"

Batuhan'a baktım. Yüzüme bakmıyordu ama mutlu olmadığı her halinden belliydi. Onunla daha sonra bunu konuşmalıydım.

Bakışlarımı tekrar Kuzey'e çevirdiğimde dikkatle gözlerimin içine baktığını gördüm. Sanki birşeyler bulmak istiyor gibi. "Saçma." dedi tek nefeste. "Tabi ki hayır."

Anladığımı belirterek kafa salladım ve şişenin tekrar dönüşünü izledim. Beklediğim cevap bu olmasına rağmen hayal kırıklığına uğramıştım. Gün geçtikçe Kuzey'in kalbinin olduğu düşüncesi yok oluyordu. Gün geçtikçe onunla ilgili iyi düşüncelerim yok oluyordu ve ben en çokta bundan korkuyordum. Birgün onu sevmeyecek olmamdan ve tüm bu yaptıklarıma değmeyecek olmasından korkuyordum.

Şişe bu sefer Ares'le Kuzey arasında durdu. Soru ucu Kuzey'de cevap ucu Ares'teydi.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

Ares'te klasik cevabı vererek soruyu bekledi.

Kuzey hiç düşünmeden sordu. "Benden neden bu kadar nefret ediyorsun?"

Gelen soruyla herkes gerilmişti. Oyundan kopmuş olan Batuhan bile bu soruya şaşkın bir bakış atmakla yetinmişti. Ares bizim kadar şaşırmasa da onun gözünde de ufakta olsa bir şaşkınlık vardı.

"Çünkü," diye başladı Ares yutkunarak. "Çünkü sen elindekinin değerini hiçbir zaman bilmedin. Batuhan gibi bir abin ve sahip olduğun gerçek bir ailen var, paran var. Ve bunların hiçbirine çalışarak, hak ederek sahip olmadın. İnsanlara nasıl davrandığının farkında bile değilsin."

"İnsanlara nasıl davranıyormuşum?" Kuzey sert bir şekilde Ares'e baktı. Beklediği cevabın çok daha üstünde acı verici bir gerçekle yüzleşmişti ve bu onun karşılaşmak istemediği bir durumdu.

"Çöp." dedi yüzünü birşeyden tiksinmiş gibi buruşturan Ares. "Çöp gibi davranıyorsun ama bilmediğin birşey var." Kuzey kaşlarını kaldırdı ama Ares aldırmadan devam etti. "Asıl çöp olan sensin. Sen ve sahip olduğun ruhun."

Batuhan daha fazka müdahale etmezse işlerin kızışacağını bildiği için araya girdi. "Hey hey!" Eliyle ikisinin arasında duvar oluşturdu. "Böyle yapacaksanız oynamayalım."

Kuzey yüzüne öfke dolu korkunç bir gülümseme yerleştirdi. "Ben birşey yapmıyorum abicim. Senin sevgili kardeşin hakkımda böyle düşünüyormuş demek." Dişlerini gösterek güldü. "Sorun değil. Hadi devam edelim."

Ares ona nefret dolu bir bakış atsa da uzun zamandır kaşımadığı yarası kanamıştı ve Kuzey'in ona attığı o cüretkar bakış olmasa kalkıp gidebilirdi. Ama Kuzey'e inat o da gülümsedi ve oturmaya devam etti.

Böyle durumlara hiç alışık olmayan biri olarak ne yapacağımı bilmiyordum ama sessizce oturmak yapabileceğim en iyi şey gibi duruyordu.

Kuzey tekrar şişeyi çevirdi. Bu sefer Batuhan ve bende durmuştu. Soru ucu ondaydı. Soruyu beklemeden "Cesaret." dedim. Çünkü Batuhan her ne kadar beni ele vermeyecek olsa da hakkımda herşeyi biliyordu ve soracağı soruyla da bir şeyler ima edeceğini biliyordum.

Verdiğim tepkiye gülerek kafasını iki yana salladı. "Çok cesursun." diye dalga geçti.

Ares neşesi yerine gelmiş bir sesle bana baktı. "Ona beni öpmesini söyle. Severek yapacaktır." Batuhan'a söylüyordu ama Batuhan sert gözlerle ona baktı sadece.

Gözlerini üstümde gezdirdi bir süre. Sonra aklına gelen şeyle sinsice bana baktı. Ne isteyecekti?

"Bize şarkı söyle."

Keşke doğruluk deseydim. "Ne? Hayır."

"Evet. Yapmak zorundasın."

Sinirle Batuhan'a baktım. "Sesim güzel değil ki. Olmaz başka birşey iste."

Batuhan kafasını iki yana salladı. "Söyle bir şeyler."

Korkuyla Kuzey'e baktım. Az önceki haline göre daha az sinirli görünüyordu ve dikkatle ne yapacağımı izliyordu. Kaşlarını hafifçe çatmıştı. Ve ben rezil olacaktım. Ses tellerim sürekli kustuğum için berbat durumdaydı ve şarkı söylersem Kuzey bana gülen gözlerle bakacaktı.

Batuhan bilerek mi yapıyordu. Kuzey'in benden hoşlanmasını istemiyor da durumu zorlaştırmak için herşeyi yapıyor gibiydi. Lanet sarışın.

"Ama.." ağzımı açmıştım ki bu sefer Ares konuştu. "Acele et, değerli zamanımı yiyorsun."

Değerli zamanını yiyormuşum. Allahın cezası. "Peki, siz istediniz." dedim bu sefer.

Madem ki bu kadar çok istiyorlardı ben de yapacaktım. Aklıma gelen ilk slow şarkıyı mırıldanmaya başladım. Yanlızca bir kısmını söyleyecektim.

Lana Del Rey - Body Electric

Whitman is my daddy, Monaco's my mother

Whitman benim babam, monaco annem

Diamonds are my bestest friend

Pırlantalar da en yakın arkadaşım

Heaven is my baby, suicide's her father

Cennet benim bebeğim, intihar onun babası

Opulance is the end.

Sonuç zenginlik.

We get down every friday night

Her cuma gecesi aşağı iniyoruz

Dancin and grindin'in pale moonlight

Ay ışığında dans ediyoruz ve zıplıyoruz

Grand all the prayer, feelin'alright

Tüm büyük duacılar, iyi hissedin

She prays the rosary for my broken mind

Bozuk kafamdaki güller için dua ediyor

I sing the body electric

Vücut elektriği şarkısını söylüyorum

I sing the body electric baby

Vücut elektriği şarkısını söylüyorum bebeğim

I sing the body electric

Vücut elektriği şarkısını söylüyorum

I sing the body electric, body electric, body electric.

Vücut elektriği şarkısını söylüyorum, vücut elektriği, vücut elektriği.

Şarkıyı söylemeyi bitirdigimde ben bile sesimle gurur duymuştum. O kadar tatlı bir tını yakalamıştım ki sesimde inanılmaz bir şey vardı sanki. O kadar kusup ses tellerime zarar vermeme rağmen şu son bir kaç haftadır kusmadığım için biraz düzelmiş olmalıydı. Herkes büyülenmiş gibi bana bakarken bende şaşkınlıkla kendime hayret ediyordum.

Sesim ilk defa bir kadın sesi gibi çıkmıştı ve güzeldi. Tıpkı Lana'nın sesi gibi. Onun şarkısını onun gibi söylediğim için kendimle ayrı bir gurur duydum.

Hepsi hala şaşkın şaşkın bana bakmaya devam ederken bir anda alkışlamaya başladılar.

"Bir de sesim kötü diyordun." dedi Batuhan etkilenmiş bir yüz ifadesiyle.

"Öyle diyenden korkacaksın zaten." Ares'te yine muhalefetti.

Alkışlamaya son verdiklerinde biraz utanmış bir yüz ifadesiyle yerimde oturuyordum hala. Şarkıyı nasıl bir cesaretle söylediysem kalbim hala küt küt atıyordu.

"Sesin..." dedi bu sefer Kuzey. Düşüncelerimden uzaklaşarak ona baktım. "Sesin gerçekten çok anlamlı."

Anlamlı?

Tam soracaktım ki Batuhan yerinden kalkarak gitmemiz gerektiğini söyledi. Telefonumdan saate baktığımda gece 12'ye geldiğini gördüm. Zaman ne ara bu kadar çabuk geçmişti anlamamıştım.

Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 34.3K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.4M 78.9K 39
"Hayır baba bu sürüden kimseyle evlenmeyeceğim! Beni dövüşte yenemeyen erkeği, kendime eş diye almam ben!" ( +18 sahneler içerir.)
673 140 7
"Bir çerkez kızının hayali sence ne olabilir? Dansın tutkusundan doğan aşkın sürümü nasıl danstan bile daha tutkulu olabilir? Sana, ağlatan dansın hi...
183 77 6
"İşte sevdiğim,bizim hikayemizde burda bitti..."