" Kendini pek hırpalama genellikle her kadının bana bakışı böyledir. "
İtiraz etmek için arkasını döndüğünde Ares muzip bir şekilde gülümseyip göz kırparak Dolunayın konuşmasına izin vermeden çoktan oradan ayrılmıştı.
Genç kız iki yanına düşmüş ellerini yumruk yapıp sıkarak içinden tüm kötü sözleri sıralıyordu patronuna " Kurumsal kasıntı, insan müsveddesi, yürüyen ego..."
Bu alay dolu tavırları genç kızı hiç olmadığı kadar sinirlendirmişti yumruk yaptığı elini havaya kaldırıp meydan okumuştu patronuna
" Oyun mu istiyorsun Bay yürüyen ego!. İstediğin olsun ama bu oyun benim kurallarıma göre oynanacak. "
Sözlerini bitirince sinsi bir gülüş yayıldı dudaklarına, onu gören iş arkadaşları sanki vebalıymış gibi ona bakarken genç kızın umrunda bile değildi bu durum, çoktan olacaklarla ilgili pembe bir hayal kurmaya başlamıştı bile.
Patronunun ona alayla değilde korkuyla baktığı düşüncesi onu bir kat daha hırslandırıyordu, küt küt atan kalbi ise heyecanınıda körükleyince hücreleri ayaklanmış savaş zırhlarını kuşanırken emirlerin ardı arkası kesilmiyordu. Dolunayın bu halini gören en yakın arkadaşı Bade ise sahte bir endişeyle ona yaklaşıp
" Yine kimin başı belada? " diyerek arkadaşının gözlerine baktı, dolunay arkadaşının sorusunu duymazdan gelerek kendi odasına çekiştirmeye başladı Bade yi.
İç açıcı renklerle dolu olan odasına geldiklerinde Bade kapıyı kapatırken Dolunay keyifle kendini koltuğuna bırakmıştı, arkadaşı onun bu halini uzun süre görmediğini düşününce heyecanla başucunda dikilip o çok merak ettiği soruyu sormuştu
- Ne oldu? "
Dolunay arkadaşının sorusuyla muzipçe sırıtırken olanları ona bir bir anlatmaya başlamıştı her sözünde mimikleri değişirken sıra meydan okumasına geldiğinde keyiflenerek anlatıyordu herşeyi. Bade ise arada başını sallayarak olanları zihninde kendince canlandırmaya çalışıyordu.
❌🚹❌
Genç adam koltuğunda rahat bir şekilde yayılmış keyifle kahvesini yudumlarken bu sözleşme işinin sandığından daha kolay olacağını düşünüyordu.
Telefonunun zil sesi tüm odayı doldurduğunda rahatlığından ödün vermeyerek cevapladı aramayı.
Arayan en yakın arkadaşı Barel' di
- .................
- Karşılaştım!. Bu iş sandığımdan da kolay olacak. "
-.................
- Buraya gelmeni inan çok isterim.
-.................
- Bu beni çok mutlu eder."
Genç adam konuşmasını bitirdiğinde arkadaşından aldığı haberle keyfine diyecek yoktu. Fakat bilmiyorduki yaklaşan felaketi. Tufan geliyordu ve genç adam bu tufan' a malzemesi eksik yapılmış dayanıksız bir ev gibi yakalanacak geriye bir enkazdan başka birşey kalmayacaktı. Kimbilir belkide hazırlıklı olurdu genç adam karşıdaki kişinin oyununu tersdüz ederdi belkide.
Ares dalgın bir şekilde kalkmıştı koltuğundan. Barel' le konuşmak ona iyi geliyordu. Kaçamak sözler kullanarak şifreli bir konuşma yapmıştı arkadaşı. Cam kenarına yönelerek ellerini ceplerine koyup aşağıda sakince akan trafiği izledi bir müddet. Caddeler cıvıl cıvıl insanlarla doluydu. Kendi ülkesi aklına geldi biran, pekte bir fark yoktu aslında. Aynı ritün' ler eşliğinde geçiyordu herşey tek fark gözlerinin çekik olmasıydı. Derin bir iç çekip kolundaki özel tasarım saate baktığında öğlen arasının gelmek üzere olduğunu gördü. Canı pek birşey istemediği için gününü odasında geçirmeye karar verip geri koltuğuna oturmuştu. Dalgın bir şekilde soğumaya yüz tutmuş kahvesini yudumlarken telefonun ekran ışığı yanıp sönmeye başladığında içini bir huzursuzluk kaplamıştı Ares' in. Normalde rahatsız etmeyen ekran ışığı bugün aşırı derecede gözünü alıyordu. Bakmak istemedi biran, ancak önemli birşey olacağını düşünerek huzursuzluğunu pes geçip ekran kilidini açtığında gördüğü mesaj ile beynini uyuşturan o sözler dökülüvermişti gözlerinin önüne.
- Saklayabilecegini mi düşündün!. Zayıf noktası olmayan bir adamın şimdi bakıcılık yapacağını öğrenmek beni keyiflendirdi. Arkanı kolla genç adam. "
Genç adamın aklına dünkü olay gelince kaskatı kesildi, olaylar aklında yeni yeni anlam kazanıyordu.
❌Dün akşam❌
Ares dün akşam görevle ilgili detayları aldıktan sonra arabasına atlayarak görev yerine doğru yola koyulduğunda. Görevi aslında çokta basit değildi fazlasıyla tehlikeliydi. Babasının işlettiği bir İstihbarat Servisi'nde çalışıyordu genç adam. Büyük bir şirketten bilgi almışlardı ve bu bilginin esaslığı yoktu.
Saat tam altı civarı Ares buluşma yerine gelmişti. Burası terk edilmiş bir arazi ortasında duran eski bir makarna fabrikasıydı. Ares yeniden saate bakarak buluşacağı kişinin bilgilerini kontrol etti. Hata yapmamak için adamın fotoğrafını dikkatle inceledi. Son kontrolleri yaptıktan sonra arabasından inerek fabrikaya doğru ilerlemeye başladı.
Fabrikaya girdiğinde içerisinin küflenmiş metal ve toz koktuğunu fark etti. Karanlığın ortasında içeriyi tam aydınlatan boşluk vardı oradan bir siluet belirdiğinde Ares gözlerini kısarak dikkatle baktığında bunun fotoğraftaki kişi olduğunu anladı. Adam fazlasıyla rahat ve muzip bir tavırla yürüyordu. Ares kuşkuyla adama doğru ilerlemeden önce çevresini dikkatle inceledi. Yatay plastik boruların altı boşluktu fabrikanın yüksekliği yaklaşık 7 metre civarındaydı. İçinde kötü bir his vardı. Genellikle hisleri doğru çıkardı ve kendine güvenirdi lakin bugün sıradışı birgün geçirdiği aşikardı. Tedirginliği adam yaklaştığında kat ve kat artarken gözlerini kuşkuyla adamda gezdirdi, en ufak bir açığını arıyordu adamın. Karşısındaki kişi kahkaha atmaya başladığında duygu karmaşası yaşıyordu
- Tam bir salaksın Ares. Öyle kolay bilgi vereceğimizi mi sandınız? "
Ares kelimeleri hazmetmeye çalıştığında dudaklarından dökülen tek kelime " Kahretsin " olmuştu. Derin bir nefes alarak koşmaya başladığında kolunu bir kurşun sıyırıp geçmişti. Adamlar aralıksız ateş ederken Ares ise bir korkuluğun ardına saklanıp soluklandıktan sonra çıkış yoluna olan mesafesine baktı pekte uzakta sayılmazdı. On adımlık bir mesafeydi. Adrenalin acılarını tam olarak hissetmesini engelliyordu.
Fabrikadan çıkıp koşarak arabasına atlayıp ayrılmıştı ordan. Bir müddet ilerledikten sonra atlattığını farkedince arabasını kenara çekip koluna baktı fazla bir şeyi yoktu lakin orada hissetmediği acıyı şimdi hissediyordu. Dişlerini sıkarak acıyı yok etmeye çalıştığında elini cebine atıp anlaşma kağıdını aradı lakin orada yoktu. Koşarken düşürme ihtimali aklının ucundan bile geçmiyordu genç adamın. ' Belkide arabada düşürmüşümdür' diyerek bu konuyu aklının en ücra köşelerine sürükleyip arabasını çalıştırarak ayrıldı bulunduğu yerden.
❌❌❌
Ares dünle ilgili şeyler aklına gelince kağıdın orada düştüğünü yeni idrak edebilmişti dudaklarından dökülen söz ise
" Lanet olsun " olmuştu.
❌İnşAllah Beğenirsiniz. ❌