ÇÖPLÜK (KİTAP OLDU)

By dortgozkedikiz

4.2M 14.1K 3.6K

Merhaba kimsenin haberi olmadığı üyelerinin birer kimliksiz olduğu suç örgütüne Çöplüğe Hoş Geldiniz. Kimliks... More

İNFAZ
Kitap Oluyor!
KAPAK TASARIMI
Çöplük Satışta-İzmir imza günü
Kitapyurdu İndirimi!

ÇÖPLÜK

142K 5.7K 654
By dortgozkedikiz

Yalan söylemek istemiyorsan susman gerekir. Eğer susuyorsan yalan söylediğini kabullendin demektir.

Çöplüğe geldiğimizi motorların değişen sesinden ve tekerleklerin altında ezilen çakılların sesinden anlamıştım. Step yavaşlayıp hurda arabaların arasından geçen çakıl yola girdiğinde sırtına yapışmış bedenimi ondan biraz ayırarak etrafa baktım. Gecenin serinliği bedenimin etrafında gezip tüylerimi diken diken ederken ürpermeme engel olamadım. Havalar git gide soğurken bir daha ki gece görevinde deri ceketimi yanıma almam gerektiğini akılımın bir köşesine yazmıştım. Aslında görevde giydiklerimi Step çöpe atmamış olsaydı şuan bu kadar üşüyor olmazdım.

Yol bitip de yaşadığımız yerleşkeye geldiğimizde motordan inip kaskı kalktığım yere bıraktım. Step'i beklemeden hafif aksayarak içeri ilerlerken hesap sormayı sabaha bırakması için dua ettim. Çöplüğün kapısız büyük girişinden geçecekken çaylakların renkli sprey boyalarla girişin üstüne yazdıkları ÇÖPLÜĞE HOŞGELDİNİZ yazısına baktım. Oldukça güzel yazılmıştı ama burayı olduğundan daha yaşanır hale getirmek için yapılan bu yazı gereksizdi. Ne yaparsanız yapın Çöplük yaşamak için uygun bir yer değildi. Özellikle yeni gelen çaylaklar için hiç değildi. Çoğu 5-6-7 yaşlarında buraya getirilirdi. Buraya 14 yaşında geldiğimde birime katılan en büyük çaylaktım. Çaylaklar getirildikleri andan itibaren zor koşullar altında hayatta kalmayı öğrenmenin yanında dövüş, nişan alma, hırsızlık ve elektronik aletlerle ilgili eğitimler alırlardı. Eğer Çaylaklık dönemini atlatıp Aslığa geçerseniz farklı diller öğrenmek için de eğitilmeye başlardınız. Çaylaklıktan kurtulmak tamamen kapasiteyle alakalıydı bir Çaylak eğitimini ne kadar hızlı tamamlarsa o kadar çabuk As olabiliyordu. Burası yasadışı her türlü işin gerçekleştirildiği bir şirket gibiydi. 10 As ve 20 Çaylaktan oluşan bu şirket verilen görevlerin hepsini yerine getirmek için bir aradaydı. Görevler Patron tarafından herkesin telefonuna gönderilir ayrıntılar sadece görevin verildiği kişi tarafından bilinirdi. Ekip halinde bir göreve çıkacaksanız ekip arkadaşlarınızın bilgileri de görev tanımınıza ek olarak gönderilirdi. Liderimiz ise Step'ti.

İçinde bulunduğumuz birim bu şekilde işlerken Çöplüğü size kısaca tarif edeyim. Kapıdan girer girmez geniş eğitim alanıyla karşılaşıyordunuz. Yani şuan geçtiğim alan eğitim alanı sağım da dinlenmek için kullanılan çoğu yeri yırtık oturma grubu ve eski bir televizyon vardı. Onun biraz ilerisinde dinlenme alanının eskiliğine inat son teknolojiye sahip bilgisayar eğitim yeri var yaklaşık 10 bilgisayardan oluşan alanda her türlü sahte evrakı tasarlayabilirsiniz. Bu alan tamamen bizim bilgisayar kurdumuz Zühtü'ye ait. Sol tarafımda ise dövüş derslerinin verildiği ring ve kum torbaları mevcut burası ise Hamza'nın alanı aramızdaki en iri yarı olan Hamza'dır ve dövüş konusunda tam bir usta. Biraz ilerisinde hırsızlık eğitiminin verildiği alan var orada bulunan cansız mankenler ise Jane'in ilgi alanına girer. O şıllıktan fazla bahsetmek istemiyorum anlaşıldığı üzere kendisinden pek haz etmem. Zühtü, Hamza ve Jane bu alanlarda uzman kişiler olsa da bütün asların her konuda bilgisi vardır. Benim eğitim alanım ise Çöplüğün arka tarafındaki boş arazi. Nişancılık eğitimi için ideal alan. Ömer ile Buse de verilen her işi gerçekleştirirler. Bu saydıklarımın haricinde Aslan, Kurt ve Kuzu var ki onları çoğu zaman Çöplük de göremezsiniz. Saha da çalışırlar. Tam olarak ne iş yaptıklarını hiçbir zaman öğrenemedim ama genelde Çaylak toplamak da Step'e yardım ettiklerini düşünüyorum. Şimdi ne kadar da ilginç isimler dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle söyleyeyim her çaylak aslığa geçtiğinde ismini kendi seçer. Yani bunların hiçbiri anne babalar tarafından verilen isimler değil. Gerçek adını kullanan tek kişi benim. Çaylaklar çok küçükken buraya geldiği için adlarını unutmaya mahkumdurlar.

Eğitim sahasından sonra çaylakların yattıkları alana geçiliyor. 10 sağda 10 solda olmak üzere 20 adet demir yatağın yan yana sırlandığı alanda başka hiçbir şey yok. Ne kıyafet dolabı ne masa... Üstlerindeki kıyafetlerden başka giyecekleri olmayan çaylaklara da dolap gereksiz kaçardı zaten. Yatağın birinin yanından geçerken üstü açılmış olan bir kız çaylağı örtmek için yanına gittiğimde arkamdan bizim alana geçen Step homurdanarak hızla gözden kayboldu. Bu yaptığımın yanlış olduğunu hissettirmeye çalışsa da penceresi olamayan açıklıktan giren soğuk esintide kızın üşümesini istememiştim. Çöplük de kapı olmadığı gibi pencere de yoktu. Şuan için havalar fazla soğuk olmasa da kışın eksilere düşen havalarda birkaç çaylağı soğuktan kaybedebiliyorduk.

Çaylağın üstünü örttükten sonra bizim alana girdiğimde diğerleri mışıl mışıl uyurken Ömer, Buse ve Step ayakta beni bekliyordu. Asların alanı çöplük de ki en lüks alandı. Herkesin kendine özel yatağı dolabı ve masası bulunuyordu. Tabi masası dolu olan tek kişi Zühtü'ydü. Onun alanı herkesinkinden fazla alan kaplarken bizim göreve çıkmadan önce yanımıza alacaklarımız ve görev organizasyonu onun alanında gerçekleştirilirdi. Ve özel alana sadece Step ve ben sahiptik. Özel alan dediysem duvarları olan bir oda olduğunu düşünmeyin sakın. Sadece bizim yatağımızın ve dolaplarımızın çevresi perdeyle diğerlerinden ayrılmıştı. Bu benim mahremiyete önem vermemden dolayı çıkmıştı. Step'e kalsa gayet gereksiz bir önlemdi. Ama ben rahat edemiyordum.

Step "açıklama" dediğinde düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm. Sabahı bekleme hayallerim suya düşmüştü.

Ömer "Step sabah konuşalım şimdi hepimiz yorgunuz diğerlerini uyandırmayalım" dediğinde hay yaşa be Ömer dememek için zor tuttum kendimi.

Step bana baktıktan sonra kafasıyla onaylayarak arkasını dönüp duşların olduğu bölüme geçti. Onunla yüzleşmek istemediğim için peşinden gitmezken o gelmeden uyumak için yatağa geçtim. Ömer ile Buse'ye sessizce "iyi geceler" derken onlarda bana sessizce cevap verip yataklarına geçmişlerdi. Üstümdekileri hızla çıkarıp yatağa geçtiğimde yarın sabah olacaklar aklıma gelince gözlerimi sımsıkı kapatıp inşallah benim yüzümden başka birinin canı yanmaz diye dua ettim.

Yatak arkamda hareketlendiğinde daha yeni uykuya dalmak üzereydim. Step'in nemli vücudu sırtıma değdiğinde kıpırdamamak için büyük çaba gösterdim. Uyanık olduğumu bilsin istemiyordum. Ağır kolu belimi kavrayıp beni daha çok kendine çekerken ılık nefesi ensemdeydi. "Sabah seni kurtarabilmem için tek bir gerekçe söyle bana" diye fısıldadığında sessiz kaldım. Söyleyecek bir gerekçem yoktu. Yapamamıştım babamın ne kadar pislik bir adam olduğunu bildiğim halde yapamamıştım. "Uyumadığını biliyorum Nil bana tek bir neden söyle."

Sessizliğim ona cevap olurken kolu belimi daha çok sıkarak sardı beni. Daha fazla üstelemeyeceğini bildiğimden sabaha 3 saat kala artık uyumam gerekiyordu. Büyük ihtimal herkes uyandığında sorguya çekilecektim.

Saçlarımdan birinin asılıp yataktan sürümesiyle gözlerimi açmıştım. Sabah uyanmak için gerçekten çok etkili bir yöntemdi. Gözlerim acıyla açılırken kendime gelir gelmez ayaklarımın üstüne kalkmış saçıma yapışana arkaya doğru tekme atarak kendimden uzaklaştırmıştım. Arkama dönünce Jane'i görmemle üstüne atlayıp altıma almam bir oldu. Pis orospu hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Biri beni kucaklayıp Jane'in üstünden aldığında hala hırsımı alamamıştım. "Bırak beni" diye hırladığımda arkamdan Ömer "sakin ol şimdi sırası değil" dedi. Hamza da Jane'i uzaklaştırmaya çalışırken Jane onun arkasından bana sinsice sırıtıyordu.

Ömer beni demir bir sandalyeye oturttuğunda elleri göğsünde bağlı Step ile karşı karşıya geldim. Kollarındaki pazılar şişmiş bana ölümcül bakışlar atarken lider kimliğine bürünmüştü. Karşımdaki şuan sevgilim değildi. Biliyorum ki az sonra Step'in asıl kimliğiyle karşılaşacaktım. Daha önce diğerleri hata yaptığında onu birkaç kez bu şekilde görmüştüm ama şimdi bu sandalye de olmak olayı çok daha ilginç hale getiriyordu.

En azından giyinmeme izin verseydiniz diye düşünürken diğerleri etrafımda yuvarlak olmuş Jane'in sıska vücudu Step'in yanında yer aldığında sinirlerim gerilmişti. Sanki çirkin bir vücudu varmış gibi yorumlamama bakmayın o tamamen kıskançlıktandı. Aslında mankenlere taş çıkartan vücudu ve 1.80 boyu vardı. Esmer teni parlak ve dikkat çekerken yüzü de bebeksiydi. Ama yine de siz onu sıska vücut olarak bilin. Ben gelmeden önce Step ile işi pişirdiği için ondan nefret ediyordum. Tabi hala sevgilimin peşinde olması da bunu körüklüyordu. Sinsi gülüşü suratındayken "ee ne ceza veriyoruz" dedi. İlk defa hata yapmamdan faydalanmazsa olmazdı tabi.

Buse "zaten yapacağını yaptın Jane bir susta açıklamasını dinleyelim" dediğinde beni korumaya çalışan arkadaşıma minnet ettim. Buse aramızdaki en hassa duygulara sahipti. Burada onun gibi duygusal birinin olması hepimizi etkiliyordu. Kıvırcık saçlı kısa boylu küçücük biriydi ama kocaman bir kalbe sahipti.

Step öne çıkıp çemberin içinde bana katılırken "Evet Nil açıklamanı duymak istiyoruz" dedi.

"Sana gece açıklamıştım ıskaladım."

Yan tarafımdan Kuzu'nun sesi "yapma Nil seni nişan alırken birçok defa izledim en son ıskaladığında 16 yaşındaydın" dediğinde kafam yavaşça ona döndü. Haklıydı en son 6 yıl önce ıskalamıştım.

Bir kıza göre oldukça kaslı olan vücudunu sergileyen yarım atlet ve taytıyla korkutucu görünüyordu. Onu korkutucu yapan sadece kasları değildi. Kel kafası ve her zaman siyaha boyalı gözleri insanları ondan uzak tutardı. İsmini bu tezatlıktan almıştı ona Kuzu demek bir hakaret gibiydi.

Tekrar dişlerimin arasından "sadece ıs-ka-la-dım" dediğimde Kuzu'ya bakan tarafımdan aldığım ani darbe kafamın 180 derece dönmesine sebep olurken acı bir süre beynimde şimşekler çakmasına neden oldu. Kanın ağzıma dolduğunu hissederken Step'in bana yumruk attığını algılamam ile kafamı ona çevirdim.

İki eli de yanlarda yumruk olmuş öfkeli gözlerle bana bakarken "yalan söylemeyi bırakıp düzgün bir açıklama yap" diye bağırdı.

Gözlerim dolarken ağlamamak için uğraşıyordum. Ağlarsam zayıflık belirtisi gösterecektim ve ona göre üstüme daha fazla geleceklerdi. Üstelik ben ağlamayı bırakalı yıllar olmuştu. Sessizce gözlerinin içine bakıp beklediğimde bir adım atarak dibime girerken eliyle çenemi kavrayıp yukarı kaldırdı. Sıktığında az önce patlayan dudağım acırken gözümden akan bir damla yaşı engelleyememiştim. Akan damlayı izleyen gözlerinden kısa bir an şefkat geçse de çabuk toparladı. Gözlerime bakıp "cevap ver" dediğinde tepkisizce gözlerine baktım. Yeşillikleri konuşmayacağımı anladığında çenemi iterek benden uzaklaştı.

İki eliyle saçlarını kavrarken ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Sessizliğim onu zorluyordu biliyordum. Şuan burada diğerlerinden biri oturuyor olsaydı büyük ihtimal tek bir yumrukla kalmazdı. İkilemdeydi. Hem beni korumak istiyor hem de adil davranmaya çalışıyordu ve ben sessiz kaldıkça işini zorlaştırıyordum.

Hamza "ıskaladım diyor işte herkes hata yapabilir altında neden bir şey arıyorsunuz cezasını verelim bitsin" dediğinde Step sinirle ona döndü. "Nasıl hareket edeceğimi sana mı soracağım Hamza."

Of hayır şimdi ikisinin kavgası başlarsa hiç iyi olmazdı. İki alfa erkeğin kavgası her zaman sonuçsuz biterdi. Aslında bir sonuç olurdu ikisinin de pert olduğu bir sonuç. Hamza ile Step güç ve otorite olarak eşit gibiydiler ama Step yönetmek konusunda daha iyi olduğu için lider oydu. Aralarındaki bu çatışma Step'in liderliğe seçildiğinden beri devam ediyordu. Bir de ben vardım tabi ama şimdi bu konuya girmek istemiyordum.

Jane de Hamza'yı destekleyerek "bence de artık cezaya geçelim en heyecanlı bölüm" diyerek ellerini çırptığında kızın üstüne atlamak istedim.

Diğerleri de ceza konusunda diretince Step sorguyu bitirerek cezayı tartışmalarına izin verdi. Kurbanlık koyun gibi oturmuş cezamın kesilmesini beklerken diğerleri en iyi cezanın ne olduğunu tartışıyorlardı. Açıkçası çok ilginç fikirlerinin olduğunu duymak iç açıcıydı. Ayağımdan asılarak Çöplüğün çatısından sarkıtılmayı tutun 1 gün boyunca koşmama, kendi kendimi vurmama kadar konuşulmuştu. Bunlar yeterli gelmezken sonunda üç gün boyunca kafese kapatılmama karar kılındı.

Step beni kafese götürmek için yanıma gelmişti ki telefonunun çalmasıyla geri dönüp diğerlerine işaret ederek beni götürmelerini söyledi. Ömer yanıma gelirken Hamza onu durdurarak "Tamam ben hallederim sen işine bak" diyerek beni sandalyeden kaldırıp oradan çıkardı.

Kolumu sıkıca kavrarken duşların olduğu bölümden geçerek çatıya çıkan merdivenlerin oraya geldik. Uzunlamasına bir yapıya sahip olan Çöplük de asların odasından sonra uzun bir koridorun sonunda duşların olduğu yere geçiyordunuz oradan sonra da küçük bir odanın içinde yukarı çıkan bir merdiven vardı.

Merdivenden yukarı çıkarken Hamza "eğer benimle olsaydın az önce gördüğün muameleyi görmezdin" dediğinde "işte bu yüzden hiçbir zaman lider olamayacaksın" dedim.

Böyle bir cevabı beklemediği için biran duraksadıktan sonra koluma asılarak beni yukarı çekerken "belki de hak ediyorsundur" dedi.

Hamza ne derse desin ben söylediklerimde haklıydım eğer Step bugün beni kayırıp farklı davransaydı lider olamazdı. Onu herkese eşit davrandığı için başımıza geçirmişlerdi. Zaten şefkatini kimseye sunmuyordu ama ceza konusunda da toleransı yoktu.

Hamza çatının ortasındaki kafesin kapısını açıp beni içeri iterken eğilmek zorunda kaldım. Kafes yaklaşık 9 metre kare büyüklüğünde olsa da içinde anca çömelmiş vaziyette durabiliyordunuz. Kapıyı kapatıp gidecekken Hamza durup bana baktı. Sanki bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyordu. Söylemekten vazgeçmiş olacak hiçbir şey demeden giderek beni yalnızlığımla baş başa bıraktı.

Kafesteki ilk saatlerim gayet başarılı geçse de saat tahminimce öğlen 1'i bulduğunda artık susuzluktan boğazım kurumuştu. Güneşin en yoğun olduğu zamanda hiçbir koruyucu olmadan altında kalmak pek eğlenceli değildi. Üstelik üstünüzde sadece iç çamaşırlarınız varsa durum daha da beter oluyordu. Güneş tepeye yükseldiğinden beri belli aralıklarla sırt üstü ve yüz üstü yatarak farklı alanlarımın güneşten faydalanmasını sağlıyordum. Şuan aynı benim gibi deniz kenarında güneşlenen şanslıları düşündüm. Kendimi bir denizin kenarında hayal etsem içinde bulunduğum kafes daha çekici hale gelir miydi?

Üstüme bir gölge düşünce sırt üstü dönerek gelene baktım. Gülerek "lütfen ama biraz saygı güneşleniyorum şurada" diyerek Step ile dalga geçtiğimde cevap vermedi.

Eğilerek kafesin kapısını açarken "halinden memnun olman güzel ama bu daha ilk gün unutma" dediğinde kalkıp somurtarak bağdaş kurup oturdum.

"Moral konuşması için teşekkür ederim."

Kafesin kapısını açıp elindekileri üstüme atarken "giy şunları biraz olsun güneşi engeller" dediğinde "merhametin göz yaşartıcı" dedim.

Onu sinirlendiriyordum ama elimde değildi. Kafesi tekrar kilitledikten sonra ayağa kalkıp "nelere sebep olduğunu bilmiyorsun Nil bu görevin başarısızlığı baştakileri çok kızdırdı, sabahtan beri bize ikinci bir şans vermeleri için yalvarıyorum" dedi.

"Anlamıyorum Step görevlerde başarısız olursak cezamızı çekiyoruz bitiyordu. Bu sefer farklı olan ne?"

"Çünkü bu görevi kesin başarıyla bitirmemiz gerekiyordu. Eğer başaramazsak ölümle tehdit edildim Nil. Anladın mı?"

Kalbim korkuyla çarparken "ama nasıl seni öldürmezler sen onların en iyi adamlarısın" dediğimde kafesin önünde çömelip eliyle kafesi tutarken "tehdit edildiğim hayat kendi hayatım değildi" derken benim gözüm elindeki sargıdaydı.

Ona yaklaşıp elini kavrarken "beni mi öldürecekler" dedikten sonra "eline ne yaptın" dedim.

Hemen geri çekilip ayağa kalkarken"onları ikna ettim ama yinede bir bedeli olacak" dedikten sonra çıkışa gidiyordu arksından "eline ne oldu" diye bağırdığımda hızla geri dönüp önümde eğildi.

"Sana vurmama izin verdin Nil" derken gözleri kızarmıştı onu ilk defa bugün bu kadar duygusal görüyordum.

"Yapman gerekeni yaptın."

"Sana yalan söylediğin için vurdum."

"Olması gereken oydu."

"Yalan söylediğini kabul ediyorsun."

Sessizlik. Buna verecek cevabım yoktu. Kafam önüme düşerken onun uzaklaşan ayak seslerini duydum. Onun da söyleyecek başka kelimesi yoktu.

Sonraki saatlerde hareketsiz vücudumu biraz kıpırdatmak için mekik ve şınav çektim ama bir süre sonra susuzluğum dayanılmayacak derecede arttığında bunu yapmanın ne kadar yanlış olduğunu anladım. Güneş batıp da hava serinlemeye başladığında biraz olsun rahatlamıştım. Tabi bu kavurucu günün gecesi de benim için pek rahat geçmeyecekti. Step'in getirdikleri vücudumu biraz korusa da serin havada çıplak betonda yatmak o korumayı da etkisiz hale getirecekti. Mümkün olduğunca dün geceyi ve babama yaptığımı düşünmemeye çalışıyordum. Bunun sonuçlarının ne olacağını da merak ediyordum. Neden babamı öldürmek istiyorlardı. Benim kimliğimi biliyorlar mıydı? Yoksa hepsi tesadüf müydü? Step başarısızlığının bir bedeli olacak demişti bu ceza yeterli değilse bedeli ne olacaktı? Bu düşünceler beynimi kemirirken uykuya dalmıştım. Üşümüş olmalıyım ki sırtımda sıcak bir vücut hissedince hızla dönüp ona sıkıca sarıldım.

"Şişşş sakin ol buradayım" diyen Step de beni sararak kendine çekerken "burada olmana nasıl izin verdiler" dedim.

"Sensiz uyuyamadığımı biliyorlar. Üstelik burada büyük patron benim bana karşı gelemezler."

"Hımmm doğru" uyku halinde çıkan sesim daha çok kısılırken "üşüyorum" dedim.

Sıcak elleri sırtımda aşağı yukarı hareket ederken "maalesef örtüye izin yok benimle idare edeceksin" dedi.

Alnımı boyun girintisine yaslarken "sende yetersin" diyerek kendimi uykuya bıraktım. Uyumak konusunda onun bana muhtaç olduğu kadar bende ona muhtaçtım. İkimizde birbirimizin hayaletlerini uzak tutuyorduk. Onsuz uyuduğum zaman gözlerim kapandıktan bir iki saat sonra geri uyanıyordum. Her seferinde farklı ölü yüzler gözümün önünü süslüyor bu zamana kadar işlediğim cinayetler beni rahat bırakmıyorlardı. Ama onun hayaletlerinin öldürdüğü insanlar olmadığını bildiğim gibi kim olduklarını da bilmiyordum.



Continue Reading

You'll Also Like

YAFTA By yesimisildakw

General Fiction

2.4K 279 13
Yafta: Kişiye isnat edilen haksız suçlama. Ben hayatımın dönüm noktasını, bir ara sokakta onu kurtarmaya çalışırken yaşadığımı düşünüyordum. Ancak öy...
53.3K 1.5K 5
Hayatın memnun etmediği iki insan... İkisi de birbirine yabancı... Bir o kadar da aynı... Aşk olmadan yanar mı ten? Hayatlarını değiştirecek bu tut...
6.2K 541 8
-Toprağı Kokan Menekşeler- "Asena Aytekin," kulağıma değen kalın erkek sesi kaybolan bilincimi; dudaklarından çıkan isimle geri getirdi. "Sen, benim...
13.7K 1.6K 90
Hayallerinize sınır koymayın ! Kendini yazarak anlatan, hayallerini artık zihnine sığdıramayarak satırlara döken yazarlarım için elimden geldiğince h...