Bela Geliyorum Demez (Hep Ber...

By byzanrur_tlndro

1.7M 68.3K 17.8K

Ben simal soykan. Soykan ailesinin biricik prensesi. Ha tabi başkalarının gözünde öyle görünüyor. Ailem için... More

.1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
karakterler
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
kesit
16.bölüm
18.bölüm
kesit
19.bölüm
20.bölüm
21. bölüm ➿ şarkı yarışması 1
22.bölüm ➿ şarkı yarışması 2
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm - sezon finali
yeni sezondan kesit
Yeni sezon - 27.bölüm (Hep beraber ve ölüm bizi ayırıncaya dek)
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm (uludağ gezisi - 1)
31.bölüm (uludağ gezisi 2)
32.bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.bölüm
38.bölüm
39.bölüm (Uludağ felaketi - 1)
40.bölüm (Uludağ felâketi - 2)
41.bölüm (Alas yaşıyor mu? Siktir!)
42.bölüm (Kardeş mi?)
43.bölüm (Dost mu? Düşman mı?)
44.bölüm (Pars için bir şarkı? Poyraz Akay'ın şok eden itirafı...)
45.bölüm (Pars'ın seçimi? Ayrılık?)
46.bölüm (Doruğun eline geçen fırsat...)
47.bölüm (Kutay'ın intikamı?)
48.bölüm (Doğüm günü kaçamağı..)
49.bölüm
50.bölüm
51.bölüm
52.bölüm
53.bölüm
54.bölüm
55.bölüm
56.bölüm
57.bölüm
58.bölüm
59.bölüm
Duyuru

17.bölüm

27.8K 1.1K 551
By byzanrur_tlndro

Medya da elif...

Ben küfürbaz değilim!
İlham perilerim sürtük..

Pars'ın ağzından

Tenefüs zili çaldığın da simal hızla sınıftan çıktı. Hemen ardından bende çıktım. Ne oldu ki şimdi?

Arabasına doğru yürürken tam ona seslenecektim ki simal'in arkasında ki adamı farkettim. Elinde ki silahı simal'e doğru tutuyordu.

"SİMAAAL"

Benim bağırmam üzerine simal bana baktı. Ama ben ona değil,arkasında ki adama bakıyordum. Simal başını benim baktığım yere çevirdi ve ona silah doğrultan adamı gördü.

Yanına gitmek için hareketleneceğim sırada doruğu gördüm. Simal'e doğru koşuyordu. Kendime geldiğim de hızla simal'in yanına koştum.

Bir silah sesi geldiğin de şaşkınca simal'e baktım. Sol göğsünde ki kanı görünce gözümden bir damla yaş düştü. Sonra gerisi de geldi. Simal'in yanına giderken yan tarafıma baktım. Doruk simal'i vuran adamı dövüyordu. Onu umursamadan simal'in yanına gittim. Simal daha fazla dayanamatıp yere yığıldı.

Simal'in yanına çöktüm ve elini tuttum.

"S-simal,n-ne olur beni bırakma. Ne olur" dedim gözlerimden yaşlar akarken.

Simal acı bir şekil de gülümsedi. Gözleri kapanmadan önce kendime bile itiraf edemediklerimi söyledim.

"Simal beni bırakma lütfen.
Simal,bana bak. Seni seviyorum. Lütfen beni bırakma"

Ne yani? Ölüyor muydu? Sevdiğim kız,hayatımda ki en önemli kişi, yanındayken güldüğüm,sadece onun yanında kendim olabildiğim kız ölüyor muydu? Bu olamaz. Sevdiğim kız ölemez.

Kendimi toparlayıp simal'i kucağıma aldım ve arabaya doğru koştum. Arabanın arka kapısını açıp simal'i dikkatli bir şekil de koltuğa yatırdım. Sürücü koltuğuna geçip hızla hastaneye doğru sürdüm.

Endişeyle ellerimi saçlarımdan geçirip arka koltukta ki meleğime baktım. Ölemezsin meleğim, ölemezsin. Ne olur aç gözlerini,ne olur.

Hastaneye geldiğimde hemen arabadan inip simal'i kucağıma aldım. Hastaneye girip delice bağırmaya başladım.

"Sedye,sedye getirin"

Bir kaç hemşire sedye getirince simal'i dikkatli bir şekil de sedye'ye koydum. Bir doktor yanıma gelince ona baktım.

"Ne oldu?"

'Silahla vuruldu. Doktor onu kurtaracaksın. Ne pahasına olursa olsun onu kurtaracaksın. Eğer ona bir şey olursa burdan ölün çıkar anladın mı?"

Doktor korkuyla başını sallayıp ameliyathaneyi hazırlamalarını söyledi. Hızla ameliyathanenin önüne gittim. Duvarın dibine çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım.

Birçok şey için geç kalıyoruz. Hayatta birçok şeyi erteleyip birçok şeyden vazgeçiyoruz,ya da vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Pekçok şeyi nedensiz ama anlamlı yaşıyoruz çoğu zaman. Hayat tesadüflerle dolu. Yaşadıklarımız,yaşamak istediklerimiz (hayâllerimiz), tesadüfler. Belkide tesadüf dediklerimiz alnımıza yazılan kaderden ibarettir. Aslında sürekli yeni şeyler düşünüyoruz. Halâ değişen bir şey yok,düşüncelerimiz hariç tabi. Mutlu olmak zorundayız. Bunun için çalışıyor,bunun için aşık oluyor ve bunun için yaşıyor gibiyiz. Kimse duygusuz yaşayamaz,ve aşk özeldir. Öyle her yüreği olan yaşayamaz. Yaşadığını sanar sadece. Duyguların en güzelidir aşk...

Sevinç,hüzün,mutluluk,özlem,keder vb. bütün duyguları bu 3 harfin içinde yaşamak.......Evet bu muhteşem.

Ben bunları simal de yaşadım. Onun sayesin de daha önce tatmadığım bütün duyguları yaşadım. Sevinç,mutluluk,sevgi,kıskançlık,aşk.
Herkes kendi dünyasında ama ben sadece onun dünyasındaymışım gibi.
Aşk gibi,özlem gibi,ben kendimde değilim gibi. Tüm dünyayı susturup sadece onun sesini duymak ister gibi. Ama asıl önemli olan,bugün de o gibi. Özlemi canımı yakar gibi....

Ameliyathaneden çıkan doktorla düşüncelerime son verip hızla doktorun yanına gittim.

"Ne oldu? Durumu nasıl?"

"Kurşun simal hanımın tam kalbinin altına gelmiş. Şuan hayâti tehlikesi var. Acil (AB RH -) kan bulmamız lazım. Sorun şu ki bu kan grubu en zor bulunan kan. İstanbul da her 200 kişi den birinde olur. Bulmamız çok zor" diyip yanımdan ayrıldı.

Kahretsin,olmaz. Simal ölemez. Buna asla izin vermeyeceğim.

Telefonumu çıkarıp kerem'i aradım.

"efendim abi?"

"Kerem,şuan ..........hastanesindeyiz. simal vuruldu"

"Ne? Ne demek vuruldu? Kim vurdu?"

"Kardeşim şuan bunları konuşmanın hiç zamanı değil. Acil (AB RH-) kan bulmamız lazım. Kim olursa olsun. Herkese sor ama o kanı bul" dedim ve kapattım.

Ne kadar istemesem de onu da aramak zorundayım.

"Alo?"

"Doruk.......hastanesindeyiz. Hemen buraya gel."

"Simal'in durumu nasıl?"

"Hayati tehlikesi var"

"Pars...ona bir şey olursa seni gebertirim. Duydun mu? Ne yap et onu kurtar."

"Tehditlerini kendine sakla.
Acil (Ab rh -) kan bulmamız lazım. Ne yap et bul o kanı. Simal'in hayatı bizim elimiz de" dedim ve kapattım.

Yaşayacaksın simal!
Ne olursa olsun yaşayacaksın...

Doruğun ağzından

Simal sınıftan çıkınca derin bir nefes alıp arkasından çıktım. Amacı ne bu kızın? Ona benden başka bir erkekle
-özellikle de pars'la- yakın olmamasını söylediğim hâlde beni dinlemiyor.

Simal'in peşinden giderken arkasında ki pars'ı farketmemle sinirle ellerimi yumruk yaptım. Tabi bütün suç sadece simal'in değil. Pars piçi de onun peşinden ayrılmıyor. Ama sıra ona da gelicek. Yan tarafıma baktığım da siyah giyinimli koruma gibi görünen adam'ı gördüm. Kim lan bu?

Ben ona şüpheli bakışlar atarken adam belinden bir silah çıkarıp simal'e doğrulttu. Ne oluyor lan?

"SİMAAAAALL"

Pars'ın bağırmasıyla kendime gelip simal'e baktım. Önce pars'a sonra arkasında ki adama baktı. Etrafta silah sesi yankılandığın da endişeyle simal'e baktım. Tabii sol göğsün de ki kan'ı görmeyi beklemiyordum. Simal'e doğru koşarken pars'ta beni görüp kendine geldi ve simal'e doğru koşmaya başladı. Adam kaçmak için hareketlenirken yönümü değişirip adam'a doğru koştum.

Simal'i pars'a emanet etmek istemiyorum ama simal'i seviyor. Onu hastaneye götürür. Adam beni görüp tam kaçacakken suratına attığım yumrukla dengesini kaybedip yere düştü. Üstüne çıkıp deli gibi yumruklamaya başladım. Nasıl yapar lan? Nasıl benim meleğime kıyabilir?

"KİMSİN LAN SEN? KİM OLDUĞUNU SANIYORSUN DA BENİM OLANA ZARAR VEREBİLİRSİN? GEBERTİRİM LAN SENİ. ŞEREFSİZ."

Adam'a bütün nefretimi kustuktan sonra bile sinirim geçmedi. Ayağa kalkıp tekmelemeye başlayınca adam dayanamıyıp bayıldı. Arabanın bagajını açıp adamı oraya koydum. Sürücü koltuğuna geçip eski fabrikaya doğru sürdüm.

Fabrikaya geldiğim de adamı bagajdan çıkarıp içeri fırlattım. Eski bir sandalye bulup adamı iplerle bağladım. Torpitoda bulunan şişenin içinde ki suyu adam'ın yüzüne fırlattım.

Adam irkilerek uyandı ve etrafına baktı. Yanına yaklaşıp bir sandalye aldım ve ters bir şekil de oturdum.

"Beni tanıyor musun?"

Adam başını hayır anlamın da salladı.

"Peki doruk akay desem tanır mısın?"

Adam gözlerini kocaman açıp korkuyla bana baktı ve sesli bir şekil de yutkundu.

"D-doruk a-akay mı?" dedi kekeleyerek.

"Aynen öyle" dedim ve fabrikadan çıktım.

Araba'nın bagajından aletleri alıp adam'ın yanına geri döndüm.
Eski kırık-dökük bir masaya aletleri dizdim.

"Abi,ne olur affet. Ben sadece bana denileni yaptım."

Hızla adam'ın yanına gidip sert bir yumruk attım.

"Kim lan? Simal'i öldürmeni isteyen kim?"

"Abi söyleyemem. Söylersem öldürürler."

Sinirle masan'ın üstünde ki alatlerden çakı mı aldım. Adam'ın yanına gidip sert bir şekil de sağ koluna batırdım. Adam acıyla bağırırken ben sadistçe gülüyordum.

"Emin ol benim sana yapacaklarım yanın da bir hiç kalır. Şimdi,söyle bakalım simal'i vurmanı kim istedi?"

Adam konuşmayınca sinirle çakıyı diğer koluna sapladım. Adam artık ağlarken telefonum çaldı.

"Alo?"

"Doruk.......hastanesindeyiz. Hemen buraya gel."

Pars aradığında çakıyı bırakıp, endişeyle ileri geri yürümeye başladım.

"Simal'in durumu nasıl?"

"Hayati tehlikesi var."

Ne demek hayati tehlikesi var lan?

"Pars...ona bir şey olursa seni gebertirim. Duydun mu? Ne yap et onu kurtar. "

"Tehditlerini kendine sakla.
Acil (Ab rh -) kan bulmamız lazım. Ne yap et bul o kanı. Simal'in hayatı bizim elimiz de" dedi ve kapattı.

Şuan onu öldüresiye dövmek istesem de simal'in hayatı söz konusu.
Sandalyede acı için de kıvranan adam'ın yanına gittim.

"seninle sonra görüşüceğiz" diyip çakının arka tarafıyla ensesine vurdum.

Adam bayılınca fabrikadan çıkıp arabama bindim. Telefonu çıkarıp murat'ı aradım.

"Alo murat."

"Efendim abi?"

"Acil (AB RH-) kan bulmamız lazım. Simal vuruldu"

"Ne? Kim vurdu?"

"Simal'i vuran kişi şuan eski fabrikada. Onunla sonra ilgileneceğiz. Öncelikle simal'i kurtarmamız lâzım.:

"Merak etme abi,yengeyi kurtaracağız"

Murat'ın yenge demesiyle sırıtmaya başladım.

"Sağol kardeşim. Hadi hemen bul o kanı" diyip kapattım.

Hastaneye geldiğim de hızla arabadan inip hastaneye gittim. Danışmanda ki kadının yanına hızla yürüdüm.

"Simal soykan nerede?"

"Bir dakika efendim" dedi ve bilgisayardan hastane kayıtlarına baktı.

Bir yandan kayıtlara bakıp bir yandan da beni süzüyordu. Sürtük..

"ÇABUK OL" diye bağırdım.

Sürtük korkuyla bana bakıp 3.kat ameliyathanede dedi. Hızla merdivenlerden ikişerli ikişerli çıkmaya başladım. Ameliyathaneye gelince duvarın dibine çökmüş pars'ı gördüm. Dikkatli bir şekil de bakınca gözünden akan yaşları gördüm.

Ne yani ağladı mı? Simal'i gerçekten çok seviyor gibi görünüyor. Ama onu asla elimden alamaz. Simal benim, ne olursa olsun benim. İsterse simal de pars'ı sevsin yine de bir şey değişmeyecek. Simal benim sevgilim olacak.

Pars'ın yanına gittiğim de kafasını kaldırıp bana baktı. Daha sonra tekrar başını eğdi. Ben de yanına gidip duvarın dibine çöktüm.

"Durumu nasıl?"

"Halâ bir gelişme yok. Sen kanı buldun mu?"

Başımı hayır anlamın da salladım.

"Murat'ı arayıp bulmasını söyledim. Sen diğerlerine haber verdin mi?"

"Kereme söyledim."

Derin bir nefes alıp başımı duvara yasladım.

"Ona bir şey olmayacak" dedim pars'a bakarken.

Pars göz ucuyla bana bakıp tekrar önüne döndü.

"biliyorum" dedi kısık çıkan sesiyle.

"O zaman neden ağlıyorsun?"

"Sevdiğim kız can çekişirken ağlamam gayet normal."

Ben şaşkınca pars'a bakarken o gözlerini karşısında ki duvara dikmişti. Simal'i sevdiğini kabul mu etti? Peki ya bunu simal'e söylerse? O zaman ne olacak? Ya simal de onu seviyorsa? O halde sevgili mi olurlar?

Hayır. Böyle bir şey asla olamayacak. Simal benim. İsterse pars'a deliler gibi aşık olsun,yine de umrumda değil. Ne olursa olsun bir ara gelemeyecekler. Ben varken asla.

10 dakika sonra kerem,derin,tunç ve elif geldi.

"P-pars,simal nerede? Durumu nasıl?" dedi derin.

Pars kafasını kaldırıp derin'e baktı.

"Şuan ameliyathanede,hayati tehlikesi var. Acil (AB RH-) negatif kan bulmamız lazım. Yoksa simal ölücek."

Derin dayanamayıp hıçkırıklara boğulurken kerem onu sakinleştirmek için sarıldı.

"Peki ne bekliyorsunuz? Kimsenin uymuyor mu kanı?" dedi elif.

Tunç konuşunca dikkatimi ona verdim.

"Hayır! Simal'in kanı çok zor bulunan bir kan. Bulmamız o kadar kolay olmaz"

Sinirle ayağa kalkıp ileri-geri yürümeye başladım.

"Bulacağız,ne olursa olsun o kanı bulacağız. Sevgilimin ölmesine asla izin vermeyeceğim"

Pars yerinden kalkıp hızla yanıma geldi.

"Ne sevgilisi lan? Simal ne zaman senin sevgilin oldu?"

Sinirle ona bakıp tam konuşacakken derin'in bağırmasıyla sustum.

"YETER ARTIK. SİMAL CAN ÇEKİŞİRKEN SİZİN YAPTIĞINIZA BAKIN"

Pars'la birbirimize kötü bir şekil de bakıp yere oturduk.

Bir 10 dakika sonra murat,duygu,arzu ve tanımadığım bir çocuk geldi.

"Murat,ne oldu? Buldunuz mu kanı?"

Murat "evet abi bulduk" diyip tanımadığım çocuğu gösterdi. Ne yani bu çocuk mu verecek kanı?

"Hayır o veremez" dedim sinirli sesimle.

"Doruk! Şuan saçma kıskançlık krizlerine ayıracak vaktimiz yok. Simal'in hayatı söz konusu" dedi kerem.

Sinirle bir nefes verip "iyi" dedim.

Tanımadığım çocuk doktor'un odasına gidip kan vereceğini söyledi. Bir hemşire gelip çocuğu kan odasına götürüp simal için yeterli olacak kadar kan aldı.

1 saat geçti ama halâ bir haber yok. Ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor çıktı. Yanına gidip simal'in durumunu sorduk.

"Simal hanım'ın kurtulması için gerekli herşeyi yaptık. Bundan sonrası ona bağlı. 48 saat için de uyanmazsa büyük ihtimalle hayatını kaybedecek"

Doktorun söylediklerinden sonra ellerim titremeye başladı. Nasıl yani? Eğer 48 saat için de uyanmazsa ölecek mi? Hayır! Bu olamaz. Asla olmaz.

Pars doktorun yakasına yapışıp bağırmaya-pardon kükremeye başladı.

"NE DEMEK LAN ELİNİZDAN GELENİ YAPTINIZ? SİMAL ÖLMEYECEK, ANLADIN MI? ONU KURTARACAKSIN. EĞER ONA BİR ŞEY OLURSA SENİ GEBERTİRİM DOKTOR. EĞER SİMAL ÖLÜRSE BURDAN ÖLÜN ÇIKAR."

Doktor pars'a korkuyla bakarken, kerem de pars'ı sakinleştitmeye çalışıyordu. Ben mi? Donmuş bir şekil de karşım da ki duvara bakıyordum.

Simal....ölecek mi? Sevdiğim kız ölecek mi? Buna dayanamam. Sevdiğim kızın-hayır! Aşık olduğum kızın ölümüne dayanamam.

Simal....beni bırakma. Sakın beni bırakma!

Pars'ın ağzından

2 gün. Koskaca 2 gün geçti ama simal halâ uyanmadı. Bu iki gün boyunca hepimiz hastane de kaldık. Simal'in anne ve babasına haber verdiklerimiz de gelemeyeceklerini,önemli bir toplantıları olduğunu söylediler. Nasıl bir aile kızın dan daha çok işlerine önem verirki? Cevap=simal'in ailesi.

Hepimiz yoğun bakım odasının camından simal'e bakıyorduk. Yüzü solmuş,derinliklerin de kaybolduğum o mavi gözleri kapanmış,dünyaları verseler yine de değişmem dediğim o muhteşem gülümsemesi kaybolmuştu.

Simal'in bağlı olduğu makineden dıt dıt sesleri gelince endişeyle ona baktım. Bir kaç hemşire ve doktor hızla odaya girip cam'ın perdesini kapattılar.

Ne oldu? Simal'e ne oldu?
Yoksa...hayır! Böyle bir şey asla olmayacak. Simal asla ölmeyecek.

10 dakika sonra doktor çıktığın da direk yanına gidip simal'in nasıl olduğunu sordum. O ise beni mahfeden o kelimeyi söyledi.

"Üzgünüm..."








Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 166 34
Belkide bu kitapta kendinizi ya da yaşadıklarınızı bulacaksınız .......
4.3M 326K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
56.9K 3.9K 67
Ben Gecenin Kızı'yım ya da Mavi... Gecenin Kızını kendim oluşturdum, Gecenin Kızı denildiğinde akıllara ilk salgılanan hormon korku ardından gerilme...
4.6M 258K 94
Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izlerinden , hayal kırıklığı izlerinden , ac...