Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi v...

By aarcobaleno

2.7M 121K 10.7K

Sabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu... More

♣️Tanıtım♣️
♣️Giriş♣️
♣️1♣️ Karşılaşma
♣️2♣️ Not
♣️3♣️ Özgürsün!
♣️4♣️ Alex Bey!
♣️6♣️ Yenge
♣️7♣️ Merak
♣️8♣️ Atak
♣️9♣️ Nefes
♣️10♣️ Aşk ya da Oyun!
♣️11♣️ Bağırma!
♣️12♣️ Dağ Esintisi
♣️13♣️ Karanlık Dünya
♣️14♣️ Sana Geldim!
♣️15♣️ Uçurum
♣️16♣️ Despot!
♣️17♣️ Rüyadan önce son çıkış!
♣️18♣️ Yeniden Başlamak
♣️19♣️ Mesaj
♣️20♣️ Modellik Teklifi
♣️21♣️ Şimdilik Hoşça kal!
♣️22♣️ Hayal
♣️23♣️ Büyük Karşılaşma
♣️24♣️ Takip
♣️25♣️ Hasta
♣️26♣️ Bomba
♣️27♣️ Karanın Rüyası
♣️28♣️ Bu Ev?
♣️29♣️ Yanımda Kal!
♣️30♣️ Baskın
♣️31♣️ Kestik
♣️32♣️ Geçmişten Gelen
♣️33♣️ Baba?
♣️34♣️ Karanın nesi var?
♣️35♣️ Uzun Zaman Sonra
♣️36♣️ Evimden Defol Git!
♣️37♣️ Sevgilisiyle birlikte tatile gitti!
♣️38♣️ Son Kez!
♣️39♣️ Benimsin!
♣️40♣️ Minik Karım
♣️41♣️ Karar
♣️42♣️ Sensin Tek Sevdiğim
♣️43♣️Yapma!
♣️44♣️ Plan!
♣️45♣️ Kan!
♣️46♣️ İki Yabancı!
♣️47♣️ Hikâye
♣️48♣️ Kayıp!
♣️49♣️ Yüzük!
♣️50♣️ Efe!
♣️51♣️ Kıskançlık
♣️52♣️ Sürpriz
♣️52♣️ Sürpriz (Part 2)
♣️53♣️ Yapmadım!
♣️54♣️ Ağrı
♣️55♣️ Kalp Atışı!
♣️56♣️ Prova
♣️57♣️ Düğünden önce son çıkış!
♣️58♣️ Düğün
♣️59♣️ Patlama
♣️60♣️ Golf
♣️61♣️ Hoş Geldin
Final: Sonsuza Dek!
Özel Bölüm💫
Özel Bölüm💫 Özgürlük!
Özel Bölüm💫 Birlikte Ve Sonsuza Dek!
Özel Bölüm 💫 İyi ki💜
Yeni Hikaye (:

♣️5♣️ Bela Olacaksın!

59.9K 2.9K 211
By aarcobaleno

Keyifli okumalar:)

Kalbim gümbürdedi, gözlerim ile buluşan gözler ile yutkunurken öfkeli kahvelikler bana öyle bir bakıyordu ki her an ateş fırlayabilirdi. Derin bir nefes aldım, kıpırdamaya çalıştım ama bu konuda pek başarılı olabildiğim söylenemezdi. 

"Sana uslu durman gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Yanlış mıyım?" bu esnada duvarın kenarına gelerek öfke ile soludu. Nefesi adeta yüzüme çarpıyordu. 

"Gitmek istediğimi söylemiştim." boşta olan elimi ona doğru sallarken bir elimle de pencerenin kenarını tutuyordum. Gözleri sallanan elime kaydı, elini alnına vurarak derin bir soluk bıraktı.

"Kadın! Beni sinir ediyorsun!" dediğinde omuz silktim. Gerçi bu konuda pek başarılı olamamıştım ama en azından denemiştim.

"İçeri gir, oraya çıkmayı nasıl başardın?" ikimizin de ses desibeli artarken Karanın arkasında başka kişilerde vardı. Tuhaf bir durumda herkese yakalanırken rezilliğim hakkında umarım bir şeyler söylemezlerdi. Çünkü şuan halime sırıtıyorlardı. 

"Hemen oradan aşağı in! Düşeceksin kafan patlayacak!" Dudaklarımı büküp derince bir nefes verdim.

"Sanırım yardım lazım, sıkıştım." Karan sinirle bana bakarken alt dudağımı ısırdım.

"Bu pencere de bu kadar küçük olmasaymış, ne yapabilirim? Ben şuradan sessizce çıkıp gidecektim." elini saçına atıp sinirle çekiştirdi.

"Başıma bela olacaksın."

"Madem bela olacağım bırak gideyim." bunu söyledikten sonra ayağımın altındaki deterjan kovası kaymıştı. Hafif bir çığlık attığımda kaşları çatıldı. 

"Düşüyorum, kova ayağımın altından kaydı."

"Lanet olsun kıpırdama!" ellerini yukarı doğru uzatıp mırıldandı.

"Ellerimi tut!" karnım pencerenin kenarına saplanırken ayaklarım yukarı doğru kalkmıştı. Her an aşağıya doğru kayabilirdim. Ellerimi uzatıp parmaklarını sıkıca kavradım.

"Hemen birisi odaya gitsin!" arkada ki adamlardan birkaçı eve doğru gelirken can havliyle ellerini daha da sıktım. Gözlerim gözleriyle buluşurken saçlarımın uçları da yüzüne değiyordu.

"Düşeceğim şimdi." Baş aşağı da olduğum için gözleri kararırken birkaç dakika sonra ayak bileklerimde eller hissetmemle çığlık attım.

"Ne oldu?"

"Birisi ayaklarıma değdi, huylandım." Başka bir koruma duvara merdiven dayarken Karan tek elimi bırakıp merdivenlerden destek alarak bir kaç basamak yukarıya çıktı.

"Karan Bey bırakabilirsiniz." İçeridekiler beni çekerken ayaklarımın zemine değmesi ile rahat bir nefes verdim. Sanırım erken sevinmiştim çünkü kafamı pencerenin üst tarafına vurmuştum. Korumalar bana gülerken hızlıca ona dönüp çamaşır makinesinin tepesinden onlara baktım.

"Çok mu komik deve? Yardım etsene, ineyim şuradan!"  onlar benim halime gülmeye devam ederken aşağı atlayıp gülümsedim.

"Yoksa arkadaşınızı oynarken mi gördünüz?" yüzlerinde ki gülümseme solarken Karan gelmişti. Öfkeli gözlerle bana bakarken ezik ezik durmayıp kafamı dik tuttum. Kararlılıkla gözlerine baktığımda kararmış gözleri ile gözlerimin en derinine baktı.

"Sana tanımadığım bir adamın evinde kalmayacağımı ve gitmek istediğimi söylemiştim."

"Gitmek mi istiyorsun?" eliyle kapıyı gösterip donuk bir sesle konuştu.

"Git!" kaşlarım havalandı, bu kadar çabuk mu pes etmişti yani? Söyledikleri cümleler tutarsızlaşırken kapıya doğru bir adım attım. Diğer adımlarımda ilk adımımı takip derken kısa bir süre sonra kaçak geldiğim yolu rahat bir şekilde gitmiştim. Önce salona oradan da bahçeye çıktığımda derin bir nefes verdim.

Artık özgürdüm!

***

Evden dışarı adımımı attığımda yüzümde hissettiğim soğuk rüzgâr ile derince bir nefes aldım. Soğuk havaları sevmezdim, genellikle yaz havası tercihimdi. 24 saat içerisinde o kadar bunalmıştım ki bir an önce buradan gitmek istiyordum. Bahçeden koşturarak çıktığımda arkamdan gelecekler diye ödüm kopuyordu. Gerçi gitmeme de nasıl izin vermişlerdi bilmiyordum. Evden uzaklaşırken hissettiğim mutluluğun tarifi yoktu.

Sanırım yarım saate yakın bir süredir yürüyordum. Orman yolu o kadar uzundu ki, bacaklarım kırılma noktasına gelmişti. Üzerimde ki kazağım bile bu havada beni ısıtmıyordu. Ellerim donmaya başlamışken karşımda gördüğüm araba ordusu ile gözlerim kocaman açıldı. Karan arabanın kaputuna oturmuş öylece bana bakıyordu.

Şuan da bunun şaka olmasını diliyordum. Kesinlikle bugün 1 Nisandı! O bana gülümserken kaslarım ağrıma noktasını geçtiği için daha fazla dayanamadılar ve yere kendimi bıraktım. Omuzlarım umutsuzlukla çökerken bana doğru yürüyüp önümde diz çöktü. Gözlerine baktığım da kolumu kavramıştı.

"Kalk." Kollarımı kavrayıp beni kaldırırken omuzlarından destek aldım.

"Gitmek istiyorum." Savsak adımlarla yürürken bana destek veriyordu.

"Gideceksin ama şimdi değil."

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. O doğrudan karşıya bakarken arabanın yanına gelmiştik.

"Arkadaşlarım."

"Merak etme. İyi olduğunu biliyorlar. Geçici bir süreliğine uzaktan akrabanda kalacaksın."

"Ama?" dediğimde arabaya binmiştik.

"O zamana kadar ne yapacağım?"

"Söylemiştim." Araba çalışırken kahveliklerini üzerimde dolaştırıp rahatça arkasına yaslandı.

"Ben" diyerek derin bir nefes aldığımda bakışlarını benden kaçırdı.

"Bu zorbalığın neden? Sana gördüklerimi kimseye söylemeyeceğimi söyledim. Hem söylesem ne olacak? Kim bana inanır? Senin gibi güçlü birisi bunu örtbas edemez mi? Yani diyelim ki ben polise ötersem?" bakışları bana doğru kaydı ve gülümsedi.

"Senin gibi zeki bir kadının bunu yapmayacağını biliyorum." 

"Nereden biliyorsun? Beni tanımıyorsun bile?" dudakları gerildi, gülümsediği için gerilen dudakları yüzünden şaşırmıştım. 

"Orası da bende kalsın ama madem ne yapacağını merak ediyorsun. Sana söylediklerim dışında benimle iş birliği yapabilirsin. Böylelikle sana olan güvenim de artmış olur, yolumuz da kısa bir süre içinde ayrılır. Ne dersin?" aramızda kısa bir sessizlik oldu. Bu süre zarfında da evin önüne geldiğimizde derin bir nefes bıraktım. Bu soğukta yarım saatlik yürüdüğüm yolu beş dakika da gelmiştik.

"Kuryelik yapabilirsin?" 

"Anlamadım. Hem siz hemen önüme nasıl geldiniz? O kadar yol yürüdüm! Yanımdan geçseydiniz görürdüm." şoför önümüzdeki yolu gösterdi. 

"Dolaştık."

"İn şimdi, evde konuşalım."  Birkaç saniyelik sıcaklıktan sonra tekrar soğuk havaya çıkmam ile ürpermiştim. Birlikte bahçeye girdiğimizde hizmetli kadın kapıyı açtı.

"Kimse bizi rahatsız etmesin, konuşacaklarımız var." yukarıdaki çalışma odasına çıktığımızda arkasından tekme atmamak için kendimi zor tuttum. 

"Muhtemelen tekme atarsan Alex'in akşam yemeğinde bacaklarına veda etmek zorunda kalırsın." Gözlerim kocaman açılırken bana döndüğünde arkasında olduğum için bedenim bedenine çarpmıştı. Burnumun ucu yamulurken halime sırıttı.

"Sen?"

"Hadi gel." birkaç saniye sonra odasından içeri girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Burası harika bir kütüphaneydi. Gözlerim etrafı tararken odanın içindeki diğer eşyalara bile bakamamıştım. 

"Kitap okuyacak birine benzemiyorsun." 

"İnsanları dış görünüşü ile yargılamamalısın." bu sefer ben gülmüştüm. Karşılıklı koltuklara oturduğumuzda omzunun arkasındaki bir kitap dikkatimi çekmişti. Oğuz Atay'ın kitabı gözüme çarparken bakışları kitaba baktığı yere kaydı. Kitabı alıp bana uzattığında gördüğüm basım yılı ile çığlık atma noktasına geldim. 

"İnanamıyorum! İlk basım yılına ait kitap bu?" kitabı büyük bir mutlulukla ona doğru salladım. Kaşlarını çatıp halime bakarken hafifçe bir tebessüm etti. 

"İstersen senin olabilir." Gözlerim heyecanla parlarken arkasına yaslanmıştı. 

"Konumuza dönmek gerekirse" diyerek derin bir nefes aldı sonrasında da konuşmasına devam etti.

"İstediğim tek şey o akşam gördüğün adamdan bilgi almak."

"Peki, bunu nasıl yapacağım?" 

"Kuryelik yapabilirsin, onun şirketinde çalışabilirsin. Daha bir çok seçenek var öyle değil mi? Şimdi burada bir plan kurarız, sen ne istiyorsan o şekilde yaparsın." kaşlarım havalandı. Bana bırakmasına şaşırmıştım ama söylediği şeyler de yapılabilecek bir şeydi.

Kısmen yani! 

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen (:

IG: busellannhikayeleri 

Continue Reading

You'll Also Like

351K 23K 26
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
19.8K 1.9K 37
Bu hayatta herkesin bir yasak elması olmuştu. Havva'nın büyük bir istekle dalından koparmak istediği, pamuk prensesin güzelliğine dayanamayıp bir ısı...
ATEŞ By bersuliym

Teen Fiction

50.4K 2.9K 15
Hayatı bir gecede değişmişti uğradığı ihaneti atlatmayı çalışırken tanrı kaderine müdahale etmiş ve bir gecede hayatı değişmişti. Nerden bilebilirdi...
2.4M 120K 64
"Bırak artık!" diye bağırdım. Canım burnumdaydı, korkudan gözlerimi kocaman açmıştım. O derin yeşil gözleri beni her saniye daha da öldürüyordu, nefe...