Vazgeçmek

By bencebanagore

4.4K 216 29

24. Bölüm için Ali ve Selin'e dair fikirler...kendi kalbime soğutmak için yazdım belki sizinki de soğur. More

Vazgeçmek 2
Vazgeçmek 3
Vazgeçmek 4

Vazgeçmek 1

1.4K 55 6
By bencebanagore

Selin Ali'nin arkasından bakakalmıştı. Ancak o zaman dank etti söyledikleri. "Senin Tuğçe'den ne farkın kaldı" Tamam yaptığı belki de en mantıklı hareketi değildi ama kendi başına gelen olayla karşılaştırması hem de işin içinde kendi parmağı da varken bunun Ali'nin yapması çok ağırına gitmişti. Hem de Elif'in arkasından koşarak gitmesi...Tuğçe'nin sesiyle irkildi.

Tuğçe: Bu kadar rol yapabileceğini tahmin edemedik, acemi gibi.
Selin: Haklıyken haksız duruma düştük
Tuğçe: Sağlam durmak lazım, daha bu iş bitmedi.
Selin: Bence bitti Tuğçe, ben artık yokum.
Tuğçe: Saçmalama kızım...
Selin: Bitti diyorum, işbirliğimiz de öyle, konuştuğumuz gibi.
Tuğçe: Daha cesur olduğunu sanıyordum
Selin: Herkes öyle sanıyor

Selin sınıfa gitmek için dışarı çıktığında Ali'yi Elif'i teselli ederken görür. Elif sanki hiç bırakmayacakmış gibi sarmıştır kollarını Ali'nin boynuna. Ali ile göz göze gelirler, Selin yenilgiyi kabul etmiş gibi kafasını çevirerek uzaklaşır oradan. Sınıfa geldiğinde;

Nazlı: Neyin var senin? Tuğçe birşeyler söyledi Elifle ilgili...
Selin: Öyle mi? Beni mi merak ediyorsun gerçekten? Yoksa sevgilinin ev arkadaşının huzuru bozulur diye korkuyorsun, ikizlerden tatlı olanı?
Nazlı: Selin saçmalama
Selin: Tabi herkes istediği gibi saçmalasın ama benim öyle bir hakkım olmasın...konuşmak istemiyorum seninle Nazlı, işine bak sen...

Ders arasında dalgın bir şekilde pencereden dışarı bakarken...

Demir: Dalgınsın bugün..
Selin: Efendim...tanışıyor muyuz?
Demir: Henüz değil. Demir ben..
Selin: Memnun oldum..ben de..
Demir: Selin...

Selin'in yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yerleşmişti.

Demir: Evet sorun olmazsa anlat bakalım gözlerinden geçen gölgenin sebebini.
Selin: Sorun olur...ama havadan sudan konuşabiliriz.
Demir: Gülümsemeni genişletebilecekse gurur duyarım.

Selin karşısındaki çocuğu çaktırmadan inceledi. Uzun boyluydu, esmerdi, ve hadi yalan olmasın hoş çocuktu. Bir süre havadan sudan konuştular. Selin Demir'in ondan bir yaş büyük olduğunu, Amerika'dan gelip derslerini saydıramadığı için son sınıfı tekrar okuduğunu öğrenmişti. Konuşuyordu ama aklı fikri Ali'deydi, gözlerindeki hayal kırıklığını unutamıyordu bir de teselli için Elif'in peşinden koşmasını.

Günün sonunu zor getirmişti. Dersten sonra Nazlı ile birlikte dışarı çıktıklarında Ali ve Elif Ali'nin arabasının yanında yine yanyanaydı.

Nazlı: Elif! Eve mi gidiyorsun?
Elif: Evet..
Nazlı: Neyin var senin?
Elif: Onu ikizine soracaksın...
Nazlı: Selinn! Naptın yine?
Ali: Boşver Nazlı.
Elif: Bari bir özür dileseydin ufaklık...
Ali: Selin özür diler misin artık kapansın konu?
Selin: Asla!
Ali: Eninde sonunda dileyeceksin.
Nazlı: Noluyo ya?

Selin gözünü dikmiş sadece Ali'ye bakıyordu. Her zamankinden daha uzak ve soğuktu.

Elif: Neyse boşver...eve gidiyoruz hadi gel sen de...
Nazlı: Oluur..konuştum Savaşla o da eve gidiyormuş zaten. Selin hadi...
Selin: Almıyım ben
Ali: Bin hadi eve bırakayım o zaman
Selin: Gerek yok...

Aynı anda...

Demir: Selin?

Selin kafasını çevirdiğinde yanında Demir'i gördü.

Selin: Selam...
Demir: Selam verdim borçlu çıktım demezsen sana edebiyatla ilgili bir iki soru sorabilir miyim? Türkçem yetmiyor da...
Selin: Şimdi mi?
Demir: Eve gitmen gerekiyorsa gel seni bırakayım yolda da konuşuruz...

Ali, Elif ve Nazlı'nın gözleri Selin'in üstündeydi şimdi...

Selin: Olur tabi...
Nazlı: Selin? Arkadaşın kim..
Demir: Selam, Demir ben. Sen de Selin'in ikizi Nazlısın.
Nazlı: Merhaba da...tanışmış mıydık?
Demir: İsmen tanıyordum diyelim.

Rahatsız edici bir sessizlik olmuştu şimdi bu tuhaf 5'li arasında...tabiki Elif bozdu sessizliği

Elif: Ben de Elif, çok memnun oldum.

Sadece Ali konuşmamıştı. Dik dik bakmaya devam ediyordu.

Selin: Bu da annemin yeni eşinin oğlu, Ali..
Demir: Abin yani?
Selin: Tam öyle değil...

Selin Ali'nin gözlerinden ateşin çıktığını hissedebiliyordu şimdi. Evet riskli bir oyundu oynadığı bugün olanlardan sonra ama karşı koyamamıştı.

Demir: Memnun oldum...

Ali bir Demir'in uzattığı eline bir de Selin'e baktı...sonra sessizce sıktı uzatılan eli.

Ali: Hadi Selin!
Demir: Sorun olmazsa Selin'i ben bırakayım, dersle ilgili bir iki sorum var.
Ali: Ehliyetin var mı?
Demir: Tabiki...gidelim mi?
Selin: Olur...size iyi eğlenceler

Selin biraz uzağa parkedilmiş olan son model lacivert BMW'ye doğru yürürken geride kalan üçlü de arabaya binmişti.

Nazlı: Başladı işte..
Elif: Ne başladı?
Nazlı: Selin'in hayran kitlesi..okula başladığımızdan beri bekliyordum, meraktaydım vallahi.
Elif: Hoş çocuk ama, boylu poslu, Savaş'a benzemiyor mu biraz?

Kapıların kapanmasıyla Ali'nin gaza basması aynı anda oldu.

Selin'in gözü ön koltukta oturan Elif'e takılmıştı. Yüzündeki o yılışık ifadeyle el sallamıştı bir de.

Demir: Abin biraz agresif gibi.
Selin: O benim abim değil...

Yarım saat sonra Demir köşk'ün bahçe kapısında Selin'i bırakıyordu. Sahilde bir süre sohbet etmişlerdi ama edebiyat konusu hiç açılmamıştı. Demir Selin'in biraz kafasını dağıtmıştı sadece.

Selin: Çok teşekkürler...
Demir: Ders ile ilgili de ciddiydim ama
Selin: İnan bana o konu ile ilgili benden daha iyisini bulabilirsin.
Demir: Bir şey sorucam, yarın basket maçım var okuldan sonra...izlemeye gelir misiniz? Kuvvetli bir rakip her türlü desteğe ihtiyacımız var...
Selin: Ben söz vermiyim...iyi akşamlar

Selin eve girdiğinde içini aynı huzursuzluk kaplamıştı yine...acaba Eliflerde napıyorlardı. Mumları yakmış mıydı yine Elif? Cana yakın davranıyor muydu yine Aliş'ine? Gözlerine dolan yaşlara engel olamıyordu. Odasına çıkıp kendisini yatağa fırlattı. Nasıl bu hale gelmişti herşey? İpin ucu nerede kaçmıştı? Ali'nin sahildeki ültimatomundan beri kontrollerini kaybetmişlerdi. Kıskançlık iliklerine kadar işlemişti ve düzgün düşünemez olmuştu. Bir de Ali'nin vurdumduymaz tavırları ve Elif eklenince üstüne...Ali'yle neredeyse öpüştükleri o sahne gelmişti gözünün önüne...kafasını sallayarak uzaklaştırmaya çalıştı o görüntüyü, çünkü her seferinde ürperiyordu. Buna alışmamız lazım demişti Ali ve gerçekten alışabilirmiş gibi gözüküyordu. Üstünü değiştirdi ve yatağa girdi.

Aynı anlarda Ali, Savaş, Nazlı ve Elif, Elif'in evinde yemek yiyorlardı. Ali fiziken orada olsa da aklı fikri Selindeydi. Başkasının arabasına binip gitmişti resmen, arkasına bile bakmadan. Hem de yaptıklarından pişman olması gerekirken. Elif'in elini elinin üzerinde hissedince masaya döndü.

Elif: Aliş..bugün benim yanımda olman o kadar önemliydi ki benim için
Nazlı: Ne oldu ya artık biz de öğrenebilir miyiz?
Elif: Senin ikizin ve Tuğçe beni rezil ettiler herkesin içinde.
Nazlı: Nasıl yani...?
Elif: Yani bu nasıl anlatılır bilmiyorum, bir iki sene önce Berlinde bir klüpte dans etmiştim bir süre, onu söylediler herkese
Nazlı: Dans mı? Ne dansı?
Elif: Önemli değil, hayatımın unutmak istediğim bir kısmıydı, önüme serilince sevgili kardeşin tarafından kötü oldum. Yani bu kadar çocukluk yapabileceği aklıma gelmemişti. Hem acımasız, hem şuursuz.
Nazlı: Şimdi sen orada bir dur da...ikizimle ilgili bu kadar ileri geri konuşamazsın tamam mı?
Savaş: Nazlı!
Nazlı: Herşeyin bir sınırı var Savaş...Selin neyi neden yaptı tam olarak bilmiyorum ama kardeşim hakkında böyle konuşulmasına izin veremem
Ali: Kardeşin bu konuda haksız Nazlı, emin olabilirsin.
Nazlı: Öyle de olsa o benim kardeşim...şimdi bana müsaade.
Ali: Ben bırakayım seni.
Elif: Ali ben sen kalırsın diye düşünmüştüm.
Ali: Yok ya...sağol

Ali ve Nazlı eve geldiler.

Nazlı: Ben bir Selin'e bakayım.
Ali: Ok.
Nazlı: Ali ne oluyor..?
Ali: Bir şey olduğu yok, Selin'in kronik düşüncesizlikleri
Nazlı: Sen de ne kadar hazırmışsın Selin'i gömmeye. Neyse görüşürüz...

Nazlı kapıyı vurup doğruca Selin'in odasına gitti. Selin yorganın altında hareketsiz yatıyordu.

Nazlı: Selin?? Selin!!
Selin: Ne var?
Nazlı: İyi misin?
Selin: İyiyim, rahat bırak beni. Sen sevgilinin yanında değil miydin?
Nazlı: Olanları duydum.
Selin: Ne duydun?
Nazlı: Elifle olanları...niye yaptın Selin?
Selin: Öyle olması gerekiyordu, 5 saniye içinde herkesin gözünü boyamasından sıkılmıştım cana yakın ayaklarıyla, senin bile.
Nazlı: Normal bir kız işte...
Selin: Normal falan değil o kız Nazlı, gözünü aç artık. Seni uyarmaya çalıştım, sen ne yaptın, beni yok saydın, hepiniz yok saydınız. Salak muamelesi yaptınız, ben de sizin standartlarınıza uydum işte, artık rahat rahat dörtlü takılabilirsiniz.
Nazlı: Dörtlü mü?
Selin: Evet sen, Savaş, Elif ve Aliş'i.
Nazlı: Senin esas derdin Ali di mi?
Selin: Nazlı bunu o arıza kafana sok, benim Ali ile hiç işim olmayacak bundan sonra.
Nazlı: Bundan sonra mı? Yani öncesinde var mıydı?
Selin: Odamdan çık Nazlı...
Nazlı: Öff tamam be.

Ertesi sabah Selin hariç herkes kahvaltı masasındaydı. Elle tutulacak kadar gergindi ortam.

Güneş: Selin nerede Nazlı?
Nazlı: Bir arkadaşı ödeviyle ilgili bir şey sormuş da dersten önce onunla buluşacaktı.
Güneş: Allah Allah ne ödeviymiş bu..ve kimmiş bu arkadaş.
Nazlı: Okuldan bir çocuk işte, önemli değil.

Ali'nin kulakları uğuldamaya başlamıştı bile. Bütün bir gece kafasında kurup durdukları yetmezmiş gibi bir de sabah mı buluşmuşlardı.

Ali: Ben müsaadenizi istiyorum, afiyet olsun.

Dakikalar sonra okula park ettiğinde Selin ve Demir'in ellerinde kahve ile bankta oturduklarını gördü. Demir birşeyler anlatıyor, Selin de gülümsüyordu. Selin gülümsüyordu. Beni kıskandırmak için yapıyor sakin olmalıyım diye telkin etse de kendisine hakim olamayacağını anlamıştı.

Ali: Selam..Erkencisiniz.
Demir: Selam..evet öyle oldu, dün dönüş yolunda sohbetten fırsat bulamayınca bakmaya, bugüne kaldı.
Ali: Öyle mi?
Selin: Sen de erkencisin...dersin var herhalde.
Ali: Hemen değil.
Selin: Hadi Demir, biz derse gidelim.
Ali: Demir sen git Selin'i hemen gönderiyorum arkandan.
Demir: Selin?
Selin: Geliyorum hemen.

Demir uzaklaşınca Ali ile göz göze geldiler.

Selin: Evet...
Ali: Ne yaptığını sanıyorsun sen?
Selin: Ne gibi? Arkadaş ediniyorum işte...burada böyle olmuyor mu bu işler, ansızın.
Ali: Çok akıllı zannediyorsun değil mi kendini? Dün gördük aklını neler için kullandığını.
Selin: Aa pardon sormayı unuttum, Elif nasıl? Yeteri kadar teselli edebildin mi?
Ali: Elif üzgün Selin ve sebebi de sensin.
Selin: Yapma böyle şimdi ağlıycam..biraz dans etseydi açılırdı..
Ali: Sen bu olamazsın..
Selin: Bu ben değilim zaten...bu benim içimdeki kıskanç cadı ve sen çıkardın ortaya, bak eserinle gurur duy.
Ali: Bu yaptığından o kadar kolay yırtamazsın.
Selin: İnan bana niyetim de yok...yaptım, oldu, bitti.
Ali: Pişman değilsin yani.
Selin: Böyle olması gerekmezdi. Ben sana bu kızda bir şey var dedim, dinlemedin. Telefon konuşmasını söyledim, dinlemediğin gibi Savaş oraya taşınsın diye elinden geleni yaptın. Kıskandığımı itiraf ettiğim halde beni takmadın.
Ali: Yani...
Selin: Yani bu senin eserin, benim değil. 2 gündür tanıştığın kızın evinde uyudun, gözümün önünde onun elini tuttun, bana ufaklık deyince güldün...ve ona benim için o konu kapandı dedin. O konu Ali o zaman kapanmadı, şimdi kapandı. Hayatımı yaşayacağım diyordun ya, alışalım diyordun, haklıydın.
Ali: Ne yani sen de mi yoluna bakacaksın?
Selin: Ben öyle bir şey demedim. Senin gibi olabileceğimi sanmıyorum. Beni kıskandırmak istiyordun bunu anlıyorum ama maksadını aştın Ali ve bence Elif'i gerçekten o gözle görüyorsun. En azından herkese zorlukla verdiğin arkadaşlık payeni çok kısa sürede kazanmış görünüyor. Bunun tesadüf olmayacağını bilecek kadar tanıyorum seni ve artık bununla savaşamam.
Ali: Vazgeçiyorsun yani.
Selin: Vazgeçen sensin Ali, o gece Elif'in evine giderek zaten vazgeçmeye başlamıştın. Ben sadece işini kolaylaştırıyorum. Ama en acısı da ne biliyor musun? Bir kere bile şüphelenmedin ondan. Bir kere bile...
Ali: Şüphelenecek kadar değer vermiyor olabilir miyim acaba?
Selin: Beni tartışacak kadar değer veriyorsun ama...noldu? Bunları sana söylemedim diye hissetmediğimi mi sandın? Esas yanlış bende, anlatmadan anlamanı beklememde günlerdir. Dalga geçtiniz sustum, defalarca cesaretimi sorguladınız sustum. Ben senin adını dalgalara haykıran kızım ama şimdi susucam, ve bu işin peşini bırakıcam. Umarım sen haklısındır, senin gözlerinin değdiği kız senin istediğin gibi cana yakındır gerçekten Ali.
Ali: Gözlerimin senden başkasına değmesini istemiyordum ben. Olmayacak o zaman diyen sensin. Elimi tutmadan bırakan sensin.
Selin: Hemen başkasının elini tutacağını tahmin edememiştim, kusura bakma. Şimdi derse gitmem lazım...
Ali: Selin!

Selin koşar adımlarla uzaklaştı Ali'nin yanından. Gözlerindeki yaşları tutamıyordu artık. Kabul etmişti yenilgiyi, kendi elleriyle Elif'e itmişti Ali'sini. Ali ise hala Selin'in söylediklerinin şokundaydı. Kıskandırmaya o kadar odaklanmıştı ki, Selin'in sınırlarını zorlamak için çok ileri gitmişti belli ki.







Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
157K 14.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
220K 21.8K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
51.5K 2.5K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...