Vazgeçmek 3

979 54 4
                                    


Selin korkunç bir okul günü geçiriyordu.  Kusmaktan iyice halsiz düşmüştü.

Nazlı: Selin, inat etme hadi doktora gidelim. 
Selin: Üşüttüm sadece Nazlı
Nazlı: Selin ben biliyorum seni, bari bana indir biraz gardını.  Eve git o zaman, perişan oldun resmen.  Anneme söyliycem ben bu durumu.
Selin: Tamam gerek yok giderim ben, bir saniye...

Selin midesinden gelen yeni bir bulantıyla tekrar lavaboya koştu, o sırada telefonu çaldı.  Arayan Aliydi.

Nazlı: Ali!
Ali: Nazlı? Selin'i merak ettim sabah kötüydü.
Nazlı: Hala öyle eve geçecek birazdan.
Ali: Ben geliyorum onu almaya, yalnız gitmesin.
Nazlı: Tamam söylerim.

Ama bu sırada Selin koridorda yere yığılacak gibi olmuştu ve Demir yetişmişti imdadına.  Haberi sınıfa gelinceye kadar, Demir Selin'i kucağına alıp dışarı çıkmıştı bile.  Aynı anda Ali de okulun önüne gelmişti.  Selin'i Demir'in kucağında gören Ali'nin nutku tutulmuştu adeta.  Demir Selin'i arabasının ön koltuğuna yerleştirdiği anda;

Ali: Ne oldu?
Demir: Bilmiyorum, koridorda yığılacak gibi oldu.

Nazlı da koşarak yanlarına gelmişti şimdi.

Nazlı: Selin!

Selin'in gözünü açacak hali yoktu.

Demir: Hastaneye götürüyorum.
Nazlı: Tamam biz de geliyoruz arkadan.  Ali ben anneme haber vereyim, sen bekle beni burada tamam mı? Ali! Tamam mı dedim?
Ali: Hı..tamam.

Ali Selin'in Demir'in arabasında uzaklaşmasını izliyordu çaresizce.  Az sonra Güneş'in de gelmesiyle onlar da yola çıktılar, arabada...

Güneş: Dün geceden anlamalıydım ben..ah Selin ah
Nazlı: Ben de anlamadım ki anne, iki derstir 15dkda bir lavaboya gitti, midesi yine sanırım.
Güneş: Uzun zamandır olmamıştı, neyi stres yaptı ki bu kadar?
Nazlı: Bir bilsem, hiçbirşey anlatmıyor ki..
Ali: Stres ne alaka, anlamadım.
Güneş: Selin'e oluyor bazen böyle Alicim, üzülünce özellikle.

Hastaneye geldiklerinde Selin'e acil odasında ilk müdahale yapılıyordu.  Demir de kapıda bekliyordu. 

Güneş: Merhaba doktor bey, ben annesiyim.
Doktor: Geçmiş olsun.  Aşırı su kaybı var, geceden beri böyleymiş sanırım durumu, doğru düzgün birşey de yememiş anladığım kadarıyla.  Virütik bir durum yok gibi ama yine de kan alacağız.  Serum bağladık, odaya alırız birazdan.  Gece burada kalmasını tercih ederim, kontrol altında tutmak için.
Güneş: Tabi doktor bey.

Güneş doktorla konuşurken Ali de odanın camından Selin'e bakıyordu.  Yan yatmış, bacaklarını kendisine toplamıştı.  Arada bulantı geliyor olmalıydı çünkü karnını tutuyordu, gözlerini sımsıkı kapatmıştı asla açmayacak gibi. 

Güneş: Hepimizin birden kalmasına gerek yok, Ali sen Nazlı'yı eve götürebilir misin?
Nazlı: Anne ben kalmak istiyorum lütfen. En azından odaya çıkana kadar.
Güneş: Peki tamam, Ali sen bekleme bari, dersin falan vardır.
Ali: Yok, dersim yok.  
 
Güneş: Sana da teşekkür ederim.  Tanışmamıştık sanırım,
Demir: Rica ederim, Demir.
Güneş: Memnun oldum. 

Ali: Sen artık okula dön istersen, dersinden kalma.
Demir: Gözünü açsın göreyim, dönerim.
Ali: Gerek yok, bak yeteri kadar kalabalığız.
Nazlı: Ali bırak çocuğu, birazdan alırlar zaten odaya.

Yarım saat sonra Selin'i odaya almışlardı.  Selin hala daha gözünü açmamıştı. 

Doktor: Tahmin ettiğimiz gibi virütik bir durum değil.  Vücut bir şeye reaksiyon vermiş anlaşılan ama fiziksel bir sorun yok.  Serum vereceğiz aralıklarla akşama kadar vücudun su dengesini sağlamamız lazım,  raporlu hafta sonuna kadar okul yok, dinlensin. 
Güneş: Çok teşekkürler.

Doktor gidince Güneş Selin'in yanına gitti. 

Güneş: Selin..

Selin gözkapaklarını güçlükle açmıştı şimdi, belli belirsiz gülümsedi.

Selin: Anne.
Güneş: Yine neleri attın acaba içine...nasılsın?
Selin: İyiyim..
Güneş: Belli ne kadar iyi olduğun buradan çık, konuşucaz seninle.
Selin: Nasıl geldim buraya?
Güneş: Koridorda yığılıyormuşsun Demir getirdi seni.  Bu hale gelinceye kadar neden haber vermiyorsun. Neyse, şimdi dinlen. 
Nazlı: Var ya, gerçek arızasın kızım sen.  Vücudun da arızaya geçti en sonunda.
Selin: Demir çok sağol, zahmet vermişim sana da.
Demir: Lafı olmaz...sen iyi ol da.

Odada olup da sesini çıkarmayan sadece Ali kalmıştı.  Göz göze geldiklerinde mavilerde üzüntü, aşk, kıskançlık hepsi birbirine karışmıştı. 

Ali: Geçmiş olsun...
Selin: Sağol

Bu konuşmadan bile yorulmuş gibi Selin gözlerini kapamıştı tekrar. 

Güneş: Hadi biz çıkalım.

Güneş: Nazlı o zaman sen burada kal, benim okulda kurul toplantım var ona gidip oradan da evden eşya alıyım bir iki parça. Ben gelince sen eve geçersin. 
Nazlı: Tamam

Bu arada;

Ali: Teşekkür ederiz ilgine, ama artık gidebilirsin sanırım.
Demir: Bence buna ben karar verebilirim.
Ali: Bence hiç yorma kendini.

Demir ve Güneş ayrıldıktan sonra Nazlı ve Ali yeniden odaya girdiler. 

Ali: Hala iyi gözükmüyor.
Nazlı: Evet, hiç böyle görmemiştim onu.  Sanki değişti biraz, eski Selin değil. 
Ali: Ne gibi?
Nazlı: Yani, neşesi yok gibi...daha içine kapalı.  Cumartesiye kadar iyileşir umarım.  Malum kimse doğumgünün hasta yatağında geçirmek istemez.  Hele de Selin.  Sen burada mısın? Ben bir su alıcam.
Ali: Git sen ben burdayım. 
Nazlı: Birşey ister misin?
Ali: Yok, iyiyim ben. 

VazgeçmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin