PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI...

By Sema_Coban_YalknK

518K 31.9K 16.7K

X-18AB9 adında bir virüs..Kim bile bilirdi ki bu küçücük virüsün medeniyetin eşiğindeki Dünya 'nın sonunu ge... More

- TANITIM -
BAŞLANGIÇ
YAŞAMAK İÇİN KAÇ
YENİ İNSANLAR
KURTULMAK İÇİN UMUT
TERRENE ASKERİ KAMPI
ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜR
LABORATUVAR
KASABA
SİLAH
OTOBÜSTEKİ KARGAŞA
ANONS
ZOMBİ YIĞINI
ORMAN
GOLF SAHASI
NEREDELER ?
YÜKSELEN ALEVLER
SAKIN BURADAN ÇIKMA
PLAN BUYDU JACK !
ÇIKIŞ YOLU
İKİ TARAF : ZOMBİ
EV
TERK EDİLMİŞ ŞEHİR
HARİCİ DİSKİN SIRRI
KALİOLA
TERK EDİLMİŞ OKUL-ALİCE
URANYUM MADENİ
ZOMBİLERE KARŞI SAVUNMA
SİYAH YARATIK
GEMİ
BEKLENMEDİK..
X-18AB9 ANTİDOT
PEŞİMDE ZOMBİ VAR
TAHTA DUVARLARIN ARDINA KASABA
SAVUNMA
ADA
ARSİA :KURTULUŞ
ARSİA 'DAKİ KAOS
NEREDEYİM ?
ŞEHRİN DIŞI
JACK 'İN PLANI
DOSTTAN GELEN KURŞUN
JOHN 'U ARARKEN
FİNALE DOĞRU -1
FİNAL
ÖZEL BÖLÜM- PEŞİMDE ZOMBİ VAR 2

KIYAMET TESİSİ

6.8K 521 164
By Sema_Coban_YalknK

Kısa bir süre sonra etrafımız kana susamış zombiler ile dolmuştu.Ben kalan mermilerim ile uzaktan gelen çürümüş zombilere ateş ediyor yakın mesafedeki zombilere ise bıçağımla öldürüyordum.

Birkaç dakika sonra son şarjörümü de boşaltmıştım.Ben bıçağım ile zombilerin gırtlağını kesip beyinlerini deşerken Linda ,John 'un baltası ile zombilerin çürümüş bedenlerini kafalarından ayırıyordu.

Adamson öfkeli bir şekilde
''Daha fazla dayanamayız !İlerideki tarlaların arkasındaki ormana, hadi !''

Üzerinde  bıçağımı sapladığım zombinin sol gözünden çıkarttım ve bıçağımı hafifçe sallayıp üzerine yapışmış parçalardan temizlenmesini sağladıktan sonra
ilerideki tarlaların arkasındaki ormana doğru koşmaya başladım..
Güneş yavaş yavaş dağların ardından çıkarken ormanın içine doğru adımlarımı atmıştım.Adamson ve Oğuz ,John 'u götürürken arkada Bayan Marry bizim hızımıza yetişmeye çalışıyordu.Bayan Marry 'i takip eden Amelia 'nın arkasından gelen Linda ise peşimizden gelen zombilerle baş etmeye çalışıyordu.Ben ise en önde koşarak tek tükte olsa önümüzde çıkan zombileri öldürerek yolumuzu açıyordum...

Güneşin kızıllığı ile aydınlanan ormanda yüzüme çarpan dalları aldırış etmeden ilerliyordum ki Ağaçların dibindeki çalılıklardan üzerime atlayan bir zombi yüzünden ayağım tökezledi.Ben büyük bir hiddet ile  bıçağımı ağzını sonuna kadar açmış kanlı salyalar ile beni ısırmaya çalışan zombinin çürümüş yüzüne sapladım.Sağ gözünün üzerindeki  kaşı sıyırıp geçen bıçak zombinin kafasının ortasına saplanmıştı.Hırıltıları yavaş yavaş kesilen zombiyi yere doğru ayağımla tekmeleyip iterken yerdeki kan izlerini fark ettim.Fakat bu işte bir terslik vardı.Bu kan izleri az önce öldürdüğüm zombinin kanı olmazdı çünkü ileride orman boyunca devam ediyordu.

Arkamı dönerek ;

''Hey Adamson şu kan izlerine bak ! ''

Adamson umursamaz bir şekilde ''Jack oyalanmayı bırak hadi koş ! ''

Ormanda ki kan izlerini her ne kadar beni meraklandırsa da peşimizden gelen zombileri hesaba kattığımda bu izleri takip edemezdim.Ağaç yaprakların arasından vuran güneş ışıklarının aydınlığı ile kaoşarken bir anda çığlık sesi ile irkildim.Çığlık sesi tüm ormanda yankı yapmıştı.Beni ürküten bu çığlık olduğum yerde durmamı sağlamıştı.Ben bu çığlığın kimden geldiğini anlamaya çalışırken bir yandan da önüme çıkan zombilerin kafalarını üzeri salya ve kan kaplamış bıçağım ile kesiyordum.

Adamson ''Biraz daha ilerledikten sonra bir yerde durup John 'a ilaçlarını vermeliyiz .Durumu kötüleşmeye başladı.''

Arkama dönmeye fırsatım olmadığı için Adamson 'un cümlesini onaylayamamıştım.Gittikçe derinliklerine doğru indiğimiz orman beni gerçekten ürkütüyordu.Kulaklarımı tırmalayacak derecede yakınlaşan ardı arkası kesilmeyen çığlık sesleri ise ormanda ilerlememi güçleştiriyordu..
Nihayet aklımdan geçen soruyu birisi sormuştu.
Linda ''Bu seste nedir ?Çok yakından geliyor ! ''

Ben tam Linda 'ya cevap veriyordum ki üzerimdeki ağaçların sürekli kıpırdadığını fark ettim..Birisi yada bir şey ağaçtan ağaca atlıyordu.Aşağı çöken büyük dalların üzerindeki karartının kim veya ney olduğunu anlamaya çalışırken onun çıkardığı tiz çığlık sesi kulaklarımı tırmalıyor ellerimi kulaklarıma götürmeme neden oluyordu.

Oğuz ''Buda ne böyle ? ''

Kafamı omuzlarımın arasından arkaya çevirdiğimde Küçük Amelia 'nın Bayan Marry ' e sarıldığını görmüştüm.Korkmakta haklıydı çünkü ben bile korkuyordum.Adrenalin damarlarımın içinde gezinirken titreyen ayaklarımı hızlı gitmeleri için zorluyordum.Yere düşmüş olan ağacın kütüğünün üzerinden geçiyordum ki aniden üzerime bir şey düştü.Sarsıntının etkisi ile düştüğüm yerden kalmaya çalışırken üzerimdeki ağırlıktan kurtulmaya çalışıyordum.Yüzümü, dökülmüş yaprakların içinden kaldırmam ile birlikte bağırmam bir oldu.

''Tanrım bu da ne böyle ! ''

Daha önce görmediğim bir şey üzerimde duruyor koyu simsiyah gözleri ile bana bakıyordu.Ben ona saniyeler içinde bakıp incelemeye çalışırken yüzünü bile net göremeden aniden seri bir şekilde üzerimden kalktı ve ağaçların arasında kayboldu.
Sadece gözlerine odaklanabilmiştim ve bu çok çok kısa zaman aralığında durmuş gibi hissettiğim kalbimin sesini şuanda adeta tüm vücudum ile duyuyordum..Kalbim fırlayacakmış gibi hızla atıyordu..

Linda ''Jack iyi misin ? ''

elini uzatan Linda 'nın yardımı ile ellerimi sıkıca kavradığım yaprakların altındaki topraktan çekip
yerden kalktım.Şoku üzerimden atmaya çalışırken Linda;

''Onu gördün mü o şey de ne idi ? ''

''Bilmiyorum .''

Oğuz  ise tedirgin bir hal içinde
''O şey her ne ise çok hızlıydı.''

Adamson ''Burada güvende değiliz !Güvenli bir yer bulmalıyız. ''

Çığlık sesleri devam ederken ben zorla koşuyordum.O şeyin ne olduğunu merak eden beynim onu takip etmemi söylese de bunun gerçekten sonumu getireceğini biliyordum.Zombilerin yanına şimdi bide bunlar mı eklenmişti yoksa ?Acaba o şeyden tek bir tane mi vardı ?

Ağaçların arasından geçerken bir yandan etrafıma bakınıyordum.Güneş ise doğmuş sık uzun ağaçların yapraklarının arasından az da olsa süzülüyor yürümeme yardımcı oluyordu.Yine adımını attığım sırada

''Jack dur ! ''

Adamson 'un bu şekilde ani bir şekilde bağırmasıyla adımını geri çekip büyük bir hız ile arkamı döndüm.

''Şuraya bak ! ''dedi işaret parmağı ile yosun tutmuş ağaçların arasından ileriyi göstererek.

Büyük kapıyı anımsatan dikdörtgen şeklinde tasarlanmış bir yeri gösteriyordu.Ormanın derinliklerinde böyle bir yerin ne işi vardı ki ?

Bayan Marry heyecanla
''Sonunda dinlenecek miyiz ? ''

Biraz daha dikkatli bakınca büyük beyaz bir kapı olduğundan artık emin olduğumuz bu kapının olduğu yere doğru ilerlemeye başladık.Kapı nerdeyse insan boyunun iki katı uzunluğunda idi.

Gemi dümenini anımsatan kapının kolunu çevirmeye başladık.Gerçekten onca çaba sarf etmeme rağmen çok az ilerleyen bu kapı kilidi beni gerçekten sinirlendiriyordu.İçeride bizi ne beklediğinden habersiz kilidi tüm gücümü kullanarak çevirirken kapı yavaş yavaş açılmaya başladı.

Kapının ardındaki karanlığı aydınlatan tek şey açtığımız kapıdan vuran güneş ışığıydı.Tüneli andıran bu koridorda ilerlemek ne kadar doğruydu bilmiyordum ama ormanın içinde attığımız her adım bizi ölüme yaklaştırıyordu.İçerisi mi yoksa dışarıdaki orman mı güvenliydi emin değildim fakat geri dönmek için çok geçti.Cebimdeki feneri çıkarttım ve karanlık koridorda cep fenerimin aydınlığı ile ilerlemeye başladık.

Aklımda ''Burası da neresi ?Kim ormanın derinliklerine böyle bir yer yapardı ki ?'' soruları takılması ve karşımıza ne çıkacağını bilmediğim için diğer elim ile üzeri kurumuş kan olan bıçağımı sımsıkı tutuyordum.Yaşadığım her dakika gerilimli olmak zorunda mıydı ?Bitmek bilmeyen koridorda ilerlerken, bir yerden sürekli olarak damlayan ve yankı yapan su sesi bize eşlik ediyor ve ben açlıktan guruldayan midemin sesini dinliyordum.

Linda ''Jack feneri sağ tarafa tutar mısın ? ''

Linda ' nın söylemi üzerine ışığı sağ tarafa tuttum,koridordan ayrılan bu bölüm geniş bir alan olmalıydı.Linda ışığı tuttuğum yere doğru ilerlemeye başladı.Linda karanlıkta görebildiğim kadarı ile masa zannetiğim bir yere doğru ilerlerken ben ;

''Ne yapıyorsun ? '' diye sessizce fısıldadım.

Linda masanın üzerinde duran kollardan birisi yukarıya kaldırdı.Kolun yukarı kalkması ile gözlerimin kamaşması bir oldu.Kıstığım gözlerim adeta geçici bir körlük yaşıyordu.Nihayet gözlerimin düzelmesi ile etrafa göz gezdirmeye başladım.Yerlerde duvarlarda bembeyazdı.Tuhaf bir atmosferi olan bu yerde odanın yarısını kaplayan büyük L şeklinde uzanan masanın üzerinde büyük kalın kablolar , kollar ve büyük monitörler vardı..

Açık olan monitörde küçük küçük bölümlere ayrılmış kamera görüntüleri vardı ve neredeyse her bölüm buradaydı.Fakat bazı odalarının görüntüleri karıncalıydı.

Linda ''Şuraya bakın bu biziz ! ''

Adamson ''Oğuz çantadan atıştırmalık bir şeyler ver biran önce yiyip bu ormandan çıkalım.''

Oğuz elinde taşıdığı çantalardan kırmızı olan çantayı açtı içeriden birkaç paket bisküvi çıkarttı.O sırada ise Adamson hala kendine gelememiş bir şeyler sayıklayan ,soğuk soğuk terler döken John 'u yavaşca yere bıraktı.Oğuz bisküvi paketlerini bize uzatırken Adamson ,Oğuz 'un elinden diğer çantayı aldı.Çantanın ön gözünü açıp içinden merhemler ,ilaçlar ve ve birkaç paket sargı çıkarttı.Elindekileri John 'un yanına,soğuk beyaz fayansların üzerine koydu.

Ben ise o sırada Oğuz 'un bana uzattığı bisküvileri atıştırmaya başladım.Bir paket bisküvi ile karnımın doyacağını sanmıyordum.O kadar çok acıkmışım ki bisküvileri bir lokmada yediğimin farkına bile varmamıştım.Kıtlıktan çıkmışcasına yediğim bisküvilerin paketinin dibinde kalan kırıntıları da mideme indirmem ile birlikte nihayet guruldayan midem susmuştu.

O sırada Adamson ,John 'un merhemlerini sürmüş kolunu tekrar sarıyordu.Oğuz ise üzerinde yansıması görünen beyaz fayansın üzerindeki ilaçları John 'un ağzına atıp elindeki su şişesi ile ona su içirmeye çalışıyordu.Linda kamera görüntülerinden çıkış yolunu bulmaya çalışırken Bayan Marry üşüyen Amelia ' ya sarılmıştı.

Ben ''John 'un durumu nasıl ? '' diyerek etraftaki derin sessizliği bozdum.

Yankı yapan sesimin ardından Adamson ;

''Daha iyi olacak Jack , daha iyi.. ''

Çıkış yolunun haritasını en üst çekmeceden bulduğu kağıda yazan Linda 'nın yanına doğru gitmeye başladım.

Linda ''Burası gerçekten devasa bir yer.''

kamera görüntülerinin olduğu monitöre doğru eğildim.Sayamayacağım kadar çok kamera görüntüleri vardı.Yüzünü duvara dönen Linda birkaç saniye sonra ;

Linda ''Ama.. ama bu imkansız ! ''

Bende dahil herkes şaşkın bir şekilde Linda 'ya ve baktığı duvara bakıyorduk.Tüm duvarı kaplayan bu harita daha önce dikkatimi çekmemişti.Bir açıklama bekleyen Adamson ;

'' Linda ne oldu ? ''

''Şuan nerede olduğumuzun farkında mısınız ? ''

Anlamsızca bakan Adamson, Linda 'nın sözünün devamını getirmesini bekliyordu.

''Burası kitaplarda okuduğum yer fakat böyle bir yerin hayal ürünü olduğunu zannediyordum demek gerçekmiş ! ''diye bağıran Linda 'nın hala neyden bahsettiğini anlamamıştık.

''Biz Kıyamet Tesisi 'ndeyiz ! ''

Buda neydi şimdi ? Linda neden bu garip tabiri kullanmıştı.Adamson ;

''Tam olarak ne demek istediğini anlatır mısın artık ! ''

''Hatırladığım kadarı ile ; 1943 te kurulan Kıyamet Tesisi gün geçtikçe gelişmiş,yer altında yüzlerce km alanda kurulmuş ve binlerce odaya sahip bir tesis.Tıpkı karınca yuvasını andıran bu tesis yer altına inen 13 kattan oluşuyor.Okuduğum kadarı ile dünyaca tanınmış zenginler bu tesise yatırım yapmıştı.Bu tesisin kurulum amacı dünyanın sonu ;kıyamete dek burada insanları güvende tutmaktı.Hatta bazı zengin şirket sahipleri ,ünlüler ortadan kaybolmuştu.Bazı yazarlar bunun sebebini Kıyamet Tesisi olarak adlandırdıkları bu yere geldiklerine bağlıyordu..''

Linda şaşırmış bir tavırla ve heyecanla anlatırken benim tüylerim diken diken olmuştu.Peki ama madem ki burası orası onlarca insan nerede idi? Ve eğer birileri hala burada yaşıyor ise bu bir umut olabilirdi.

''Tek umudum bir umudumun olması..''

Linda ''çıkış gerçekten çok uzun ve buradan çıkmamız karmaşık ,ayrıca en az beş saat sürer.''

Adamson ''O zaman vakit kaybetmeden gidelim hadi ! ''

Herkesin yavaş yavaş toparlanması ile ana koridora tekrar çıktık.Karanlık olan koridor ışıkların yanması ile aydınlanmıştı.Bazı floresan lambalar çalışmasa da ,bazıları ise sürekli yanıp sönse de eskisinden iyi olduğu kesindi.Bu sefer en önde bir elinde John 'un baltası ile diğer elinde çıkardığı harita ile Linda gidiyordu hemen arkasında ise ben yürüyordum.Labirent gibi sağa ve sola ayrılan bu koridor gittikçe karmaşıklaşıyordu.Bazı yerler ise büyük bir oda gibi yerlere açılıyordu.Dikkatli ve emin adımlar ile İlerlerken Linda koridorun ortasında durdu ve;

''Bu taraftan''

Koridorun sol tarafındaki kapılardan birine girdik.Burası ayrı , eni oda kadar büyük bir koridoru andırıyordu.Ama benim asıl dikkatimi çeken şey Daisy ve Bella 'nın laboratuvarında gördüğüm o tüplere benzeyen şeylerdi.İçinde ne olduğunu gerçekten merak ediyordum.Çünkü her adım başı bu tüplerden vardı.Merakım her zaman başıma bela getiriyordu..

Ve en sonunda dayanamadım.Elimdeki bıçağı ucundan tuttum ve bıçağın sapını bir tüpe geçirdim.Tüp vurduğum yerden başlayarak yavaş yavaş çatlamaya başladı.Saniyeler içinde çatlaklar ayrıldı ve tüp kırıldı.Tüpün kırılması ile camlar yere saçılırken tüpün içinden gelen suya benzeyen fakat jel gibi daha katı soğuk bir sıvı üzerime boşaldı.Ve ne olduğunu anlamadığım bir şey saniyeler içinden üzerime düştü..

Yayınlanma Tarihi 18. 11.2015





































Continue Reading

You'll Also Like

6.4M 238K 56
Arslan ve Çise'nin hikayesine benimle birlikte tanıklık etmeye ne dersiniz... ▪KESİT▪ " Beni asla bırakmayacaksın değil mi ? " Hıçkırıklarımın arasın...
6M 406K 46
Ceylin, kendi içinde yaşayan, dış dünyayla ilişki kuramayan, tek dostu kitaplar olan bir üniversite öğrencisidir. Hayata dair beslediği tek sevgi ken...
27.7M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
11.4M 529K 34
En yetenekli öğrencileri toplayarak onlara en güzel geleceği vermekle ünlü okula davet aldım ve yatılı olarak bu okula geldim.Bir anda bütün hayatın...