Love Birds // l.s

By RheaYui

5K 635 555

Kuşlar, aslında bilgimizin çok ötesinde hayvanlardır... Dikkatli olun, size her an musallat olabilirler. Loui... More

0 (Güvercin)
1 (Kumru)
2 (Serçe)
3 (Karga)
4 (Muhabbet Kuşu)
Yüzsüz Yazar Notu
5 (Kanarya)
6 (Kanarya 2)
7 (Baykuş)
8 (Baykuş 2)
9 (Baykuş ve Karga?)
10

11 (Aşk Kuşları)

331 39 21
By RheaYui

Özür özür özür özür. Lütfen sonuna kadar okuyun, sıkılırsanız son sayfalara geçin öyle okuyun.

Evet başlayabilirsiniz.

Ya da

Louis ciddili bir şey olacak sandı herhalde.  Siz de, öyle sandınız.

Bilge Kanarya bana kimseye güvenme demişti.

Ciddi olmak konusunda, kimseye güvenme.

Ben bir an güvendim ve sonuç olarak, hiçbir düşünme yetisi olmayan, deli, kendine büyücü diyen birkaç çakma Fairy Tail karakteri ile başbaşa kaldım. Fazla gereksiz konuşmak gibi bir sorunları da vardı.

"Lanet olası çenenizi kapatın artık!" diye bağırdığımda John Zayn'le olan laf dalaşını sonlandırmış, arada gevezelik yapan kişiler korkuyla yerinden fırlamıştı. "Birazcık bile olsa durumun ciddiliğine ayak uydurur musunuz? Ah ben bir de o saçma davranışlarınızda mantık arıyordum. Değil mi John?" 

Harry'nin anlaşılmaz bakışlarıyla daha çok gaza geldiğimi söyleyebilirdim. Ama ne yazık ki, burada Natsu ben değildim.

"Bir film vardı. Baş karakterler çadırda toplanıp sadece konuşsalardı herkes mutlu olurdu. Kurgu rezaletti, son rezaletti ama sadece konuşsalardı belki de her şey daha iyi olabilirdi. Soruna odaklanmayınca, birbirleriyle savaştılar ve olan oldu! Öldüler! Ben burada, bize de aynısı olmasına izin veremem." dedim sahte bir hararetle. Bir filmden örnek vermek nereden çıktı hiçbir fiktim yoktu.

Gözüm Harry'nin normalde yakmış olması gereken kişilerden başlayarak her yeri taradı. Sütten kesilmiş kedi gibi herkes masum masum duruyordu. Bundan hoşlanmamış değildim. Ve bir dakika- Harry'nin yakmış olması gereken kişiler mi?

"Bunlar ölmemiş miydi Harry?" Harry'nin açılmış ağzıyla beraber John kahkahayı basmıştı.

"Montajdı o montaj. Harry'nin bunu yapabileceğini sanıyor muydun cidden?" Gülümsedim ve John'un grubunda sessizce sırıtan kişilere baktım. Sonra Harry'e.

"Hani Natsu'ydu bu çocuk. Vay anasını." Harry gözlerini devirince gülümsememi yüzümde daha çok yaydım. "Eee, o zaman asıl konuya-" Sözümü bitiremeden aniden kapı açıldı. Yeni şahıslar daha ekleniyordu sanırım, bu şaşırtıcı değildi. Çünkü isimleri geçen ama yanımızda olmayan birçok kişi vardı.

Sarışın, mavi gözlü tam olarak ilginç bir tipi olmayan bir kız yakasından tuttuğu ona benzeyen çocukla karşımızda dikiliyordu. Kızın bayağı sert göründüğünü söyleyebilirdim, baştan aşağı derilerle kaplıydı vücudu. Diğeriyse... O biraz pısırık duruyordu. Aklıma nedensizce Carrie ve Cullen gelmişti. 

"Ben Carrie." 

Demek bir nedeni varmış

Elindeki çocuğu bırakarak devam etti kendilerini tanıştırmaya "Bu da Cullen. Tabii birkaç kişi hariç bizi tanıyorsunuz."

Gözlerimi Carrie ve Cullen'dan çektim, Zayn çok şaşırmış gibiydi.

"Carrie-"

"Zayn." dedi Carrie gözlerini kısarak. "Benden özür mü dileyeceksin?" Bu sefer Zayn'de gözlerini kıstı. Özür konuları her zaman ilgimi çekerdi, ama gidişata bakılırsa öğrenemeyecektim.

"Yoo, aslında senin 'birazcık' ölmüş olduğunu sandığımı söylecektim." Konuşma giderek ilginleşirken, bunun nereye varacağını anlamıştım. Kim demişti bu saçma şeyi sahi?

"Kim dedi bu saçma şeyi?" Tek işi sırıtmak olan John ve grubu gülüp bana baktı. Halbuki bu soruyu ben daha önce sormuştum. John ve grubuyla başlayan bana bakma seremonisi Carrie'ye kadar devam etti.

"Sen?" Evet ben, tam ipleri elime alıp etrafı sakinleştirmiş iken neden gereksiz yere  drama çıkarıyordunuz? Hem ben bu işi Bilge Kanarya'nın yaptığını sanıyordum.

"Hayır." dedim sadece konunun hemen kapanmasını umarak. Carrie'nin birazcık öldüğü konusunu kimin başlattığını tartışarak elimize bir şey geçmezdi.

"Bu arada sen kimdin?" Birileri yine sırıtıyordu, beni kaçırmak istese de beni Zayn'e yaklaştıran, ayrıca sahte felsefe hocam olan bu adamın mizah anlayışı zekası kadar berbattı.

Yine ben cevap verecekken araya Baykuş ve Karga girdi- sözümün ne kadar çok kesildiğini tekrar hatırlatmama gerek yok herhalde-.

"Kral Hazretleri, sizin aradığınız büyücü Louis William Tomlinson." dediler uzaktan, dedikleri cümleler hariç kimse onları takmadı.

Cullen Carrie'den uzaklaşıp bana baktı, bugün herkes gözlerini kısıyordu nedense.

"Sen-" Evet ya ben, tekrar. "Seni aramak için o kadar çok şey çektim ki lanet olası-" 

"Ama bulmadın değil mi?" diye çıkıştı Harry aniden. Ben her ne kadar umarsamasam da Harry önüme atılınca dikkatimi olaya vermek zorunda kaldım. Neyin kavgasıydı bu, beni bulmuşlardı, artık karşıya geçebilirdik.

"İyi ya işte bulduk onu kendi dünyamıza geçebiliriz artık. Mal mısınız siz?" dedi Cullen, ürkek bir tavırla. Haklıydı, Zayn de sıkılmış görünüyordu, bir de John- Siz onun ne yaptığını biliyordunuz. Adam bir günde yeni bir özellik kazanmıştı, alışması da kolay olmuştu.

Zayn'in arkadaşlarını yeni farkkediyordum, odanın ucunda Harry'nin grubundakiler, Baykuş ve Karga'yla kart oynuyorlardı. Böyle bir yerde ve böyle bir durumun içinde bu kadar kayıtsız olabilen kişilerdi bunlar sanırım.

"Doğru, artık ne yapacaksak yapalım çünkü buradaki hayatımdan vazgeçip size yardım ederek fedakarlık yapıyorum. Dırdırınızı dinlemek zorunda değilim, acele edin lütfen." dedim tok bir ses tonuyla. Herkes tekrar bana bakmıştı.

"Kuşlarda etkin olduğu kadar insanlarda da var herhalde Kral Louis." Ben daha nerenin Kral'ı olduğumu anlamadım. Ne Kral Louis'si. Hem kuşlarla insanlara etki etmek ne demek. Hani bütün canlılara etkin olun anlardım. Ama kuşlarla insanlar? Bu büyücü dünyasında yeşili kırmızıya çevirme gücü olduğunu mu gösteriyordu yani?

"Hey, Harry, Zayn, bana söyleyemediğiniz şey bu muydu?" diye sordum bana saçma geldiğinden.

"Niall ve Liam farklı bir şey demişti ama-"

"Ne demişti?" Harry hiçbir şey demeden Carrie'ye kaçırdı gözlerini. Carrie de konuyu bir saniye de dağıtmıştı.

"Hadi başlayalım." Cullen'ı kolundan tutup saatin arkasına doğru attı. "Yap." İç çeken Cullen'ı umarsamadan bize döndü. "Odadaki herkes lütfen daire oluşturacak bir şekilde dizilebilir mi? El ele tutuşun."

Kart oynayan geri kafalılar da gelince herkes toplandı. Harry yanıma gelmişti fazla meraklı görünmemeye çalışsa da kendini çok belli ediyordu. Ve bilin bakalım diğer tarafımda kim vardı? Sevgili oda arkadaşım Charles. Harry'yle garip garip bakışıyorlardı.

Cullen saatin yelkovanını geriye doğru çeviriyordu. Amacı dünyalıların ve büyücülerin yer değiştirdiği zamana gelmek olduğunu az çok anlamıştım. 

Etrafa sessizlik çökmüştü saatten gelen tıkırtılar hariç. Bu kadar kısa sürede çok şey olmuştu, üzüntülü hissediyordum. Her şey saçmaydı, hala biri çıkıp siz o bahsettiğim filmin devam filmi için oyuncu olarak seçildiniz diyebilirdi. Saçma, komik olmasa da komedi kurgusu olan bir senaryoya zorla romantizm ve aksiyon ekleyerek, birbirinden salak karakterle harmanlanıp yapılmış bir film olurdu. Gişe rekorları kıracağına emindim.

Üzüntülü olmamın başka bir sebebi de vardı. Ailem beni hiç sevmemişti. Belki de gerçeğin farkındaydılar ama sonuçta onlar bana bakan kişilerdi ve onlardan ayrılmak garip hissettiriyordu. Daha yapacak çok işim vardı. Bay ve Bayan Malik'i ziyaret edecek, üniversitede bana tip tip bakan kızla tanışacak, şu hiç bitiremediğim Stephen King romanını okuyacak, ailemi tek tek arayacaktım. Ve en önemlisi kuşlarla aramda olan meseleyi çözecektim. Bunları diğer dünyada yapabilir miydim bilmiyordum ama kuşlarla aramdaki meseleyi şimdi çözebilirdim. Evet, bunu yapabilirdim.

"Aşk kuşları." dedim sessizce. Harry bana baktı.

"Aşk kuşları mı?"


Gece gece bunları dinleyip rüyanda ne görüyorsun sen?" dediğimde yüzünün kızarmasını izlemiştim. Oldukça yavaş bir şekilde ağzını araladı. Ne söylecekse, söyleyeceği şeyden çekiniyor olmalıydı.

"Kuşları." dedi sonunda "Ve de seni." Tam olarak gülünecek bir şey olmamasına rağmen iyi espri mi demeliydim? Yoksa Harry'nin anlatacakları mı vardı?

"Ha? Komik olma Harry." Duvara doğru yaslandı,  yüzünde küçük bir tebessüm vardı. 

"Ben küçükken annem bebek yaşta ortadan kaybolmuş birinden bahsederdi. Kral'ın oğluymuş, bir daha ki tahta geçicekken sırra kadem basmış. Kraliyet ailesi her yerde onu aramış ama çabaları işe yaramamış.

Kasaba pazarında gezerken, kraliyet ailesinin fotoğraflarını satan bir teyzeyle karşılaşmıştım. Kim ne edecekti ki kraliyet ailesinin fotoğraflarını. İlk böyle düşünmüştüm, sonra ayıp olmasın diye tezgahı biraz karıştırmıştım. Ve bir de ne göreyim! Louis William Tomlinson. Küçücük bir bebekkenki resmi. Tabii ki de almadan gitmiştim oradan. O kadar fazla verecek param yoktu. Ama sonradan o fotoğrafı hiç unutmadım.

Cidden hiç unutmadım. Rüyama girdi. 

Kuşlar etrafında uçuşuyordu. Serçeler, güvercinler, hatta kargalar bile. Sense kuşların arasında koşuşuyordun. Birkaç kez öyle rüya daha gördüm ve her seferinde ne kadar güzel olduğunu düşündüm.

Sen kaybolduktan sonra dünyamızda garip şeyler olmaya başladı. Birinin paralel evrenlerde yolculuk yapmaya yarayan yasaklı büyüyü ele geçirdiği son anda anlaşılmıştı maalesef. Loncalar arası toplantıdaydık bu sebepler yüzünden. Zayn, John, Carrie, Cullen. Buraya düşen çoğu kişi oradaydı ya da yakın bir yerlerdeydiler. O an ne olduğunu herkes çok iyi hatırlıyor. Garip büyücünün fısıltısını da herkes duymuştu.

'Louis William Tomlinson. Onu bulun, evinize dönmenizi sağlayacak kişi odur.'

Sanki her yerde karşıma çıkıyordun, bu mutluluk vermişti. En azından delirmediğimi, sadece kaderlerimizin birleştiğini anlamıştım."

Sonuna kadar dinlemiştim ve sanki, havalı bir şeyler söylemek için ilhamımın geldiğini hissedebiliyordum.

Kuşlar kaderlerimizin birleşmesinde bize yol göstermişti. İşte bu yüzden, aşk kuşlarıydı onlar.


"Şu ana kadar olan her şeyin bunun için olduğuna inanmak istemiyorum. Bilge Kanarya bile beni sınıyordu. Nereye kadar dayanabileceğimi falan. Belki de o garip büyücü dediğin Bilge Kanarya'ydı, artık buna bile ihtimal verebilirim." 

Harry şaşırmış göründü, belli ki dediğimi anlamamıştı. "Ha, neyden bahsediyorsun sen?"

Gözlerimi tamamen ona doğru çevirdim. "Diyorum ki, ben yalnızkken, hiç arkadaşım ya da sevgilim yokken, bir çok arkadaşım oldu. Kuşlar aşkı yaşamam için bana bir seçenek sundular."

"Hala anlamıyorum." dedi, açıklamamın gayet açık ve net olduğunu düşünmemin aksine. Cidden, bir iş daha fazla zorlaşamazdı herhalde.

Charles'ın sırıtmasını duydum, şaşırmadım sonuçta o da John'un takipçisiydi. Ama beni asıl şaşırtan açıklama derdine girmesiydi. 

Dediği şeyle Harry'nin şaşkın bakışlarını üzerinde buldu.

"Anlamıyor musun gerizekalı sana aşkını itiraf ediyor." Sözümü geri alıyordum, bu iş zorlaşmaktan çıkıp bambaşka bir seviyeye ulaşmıştı şimdi.

Fakat Harry asla ummayacağım bir tavırda bulundu. "Biz konuşuyoruz, bak Cullen işini bitiriyor sen ona odaklan." 

İstemsizce güldüm, Charles düşen yüzüyle birlikte bizimle olan muhattabını kesmişti.

"Imm," diye mırıldandı Harry, yüzünün tamamına bir gülümse yayıldı.

Cullen sonunda saatten uzaklaştı, el ele tutuşup büyük bir daire oluşturan grubu süzdükten sonra Zayn ve Carrie'nin arasına geçti. Gözlerimizi kapadık, saatten gelen seslerle beraber sarı bir ışık yüzüme çarpmıştı.

Carrie zamanın geldiğiyle ilgili bir şeyler söyledi. Ayrıca "Unutmayın." diye bizi uyardı. "Bu dünyadaki hiçbir insan biz gittikten sonra bizi hatırlamayacak."

Sanırım geri dönüşüm yoktu. Aslında pek fazla kişiyi tanımıyordum ama buradaki ailem Malik ailesi, onların beni unutacak oluşu kalbime bir hançer gibi saplanmıştı. Elimden bir şey gelmezdi. Hem artık yeni bir başlangıç yapmanın zamanı gelmişti. Dediğim gibi, kuşlar benim gibi asosyal ailesi tarafından pek önemsenmeyen arkadaşı olmayan birine bunun için bir şans vermişti. Ve ben, nedense bu şansı kullanmak istiyordum. 

Sarı ışık giderek büyürken Harry'nin sesini duydum. 

Ve o her şeyi öyle güzel özetledi ki o an ağlamak istedim. Canlı hissettim, çünkü artık cidden olmak istediğim konumdaydım. Birkaç kafası bozuk arkadaş ve çoklu kişilik bozukluğu olan bir sevgili. Ve belki de gideceğim yerde beni gerçekten sevmiş olan gerçek ailem. Bunlar, çok güzeldi.

"Artık aşk kuşlarına ihtiyacımız yok demek oluyor bu değil mi?" demişti, haklıydı. Artık kendi yolumuzu çizebilirdik. Benim de şu an yaptığım gibi.

Kalbimin derinliklerinde herkesin bir şansı olduğunu hissediyorum. Sanırım bu hikaye bunun içindi. Oldukça saçma. İlk okullarda anlatılan masallardan ilham alınmış, komik olmasa da komedi kurgusu gibi gösterilmiş zorla romantizm ve aksiyon ekleyerek, birbirinden salak karakterle harmanlanmış bir hikayeydi bu sonuçta. Her ne kadar saçma olsa da araya ciddi bir şey eklenmişti, bu yüzden insan bu hikayeyi ciddiye almaya bile çalışmazdı. 

Ama evet, kalbimin derinliklerinde herkesin bir şansı olduğuna inanıyorum. En umarsamaz olanından en umutsuz olanına, hayattan bıkmış kişilere, ciddi olamayanlara ve mutluluğu yaşayabilenlere kadar. Her tür insanın başına böyle mizahsal şeylerin gelme şansı var. Bu hikayede Louis'ye olan buydu. Sanırım monoton hayatından onu kurtuldu, bir farklılık yaratıldı hayatında. Ve 'Aşk Kuşları' denilen saçma şey başından beri farklı farklı şekillerde karşısına çıktı, o anlamadı. Ama parçaları birleştirdiğinde ise sonuca ulaşıyordu, ne zamandır yapamadığı şeyi başarıyordu.

Tabii belki de Louis bir şizofrendi. Kim bilir?

Derin düşündüm ve bu hikayedeki Louis'ye bir şans vermek istedim. Her ne kadar 10 bölümlük saçma bir hikaye olsa da. Aslında bu olanlar hayatı sıradan, sıkılmış, yalnız birinin karşısına farklı bir şey çıkmasıyla yaşadıklarıydı. Herkesin bir şansı var, aranızda bunları okuyanlardan biri bir gün bir başka evrende kraliçe ya da kral olduğunu öğrenebilir. İmkansız gibi duruyor değil mi? Ben bu imkansızlığı imkanlı kılmaya çalıştım, sanırım bu yüzden bu kadar saçma bir şey ortaya çıktı sdkjfshkjgh Bu hikayeyi seviyorum, yazmak konusunda iyi değildim ama yine de denedim ve yazdım, hatta karşıma çok güzel iyi insanlar çıktı, bu yüzden mutluyum. Belki 2 yıl sonra bunu tekrar yazsam daha güzel olabilirdi ama şimdi bunu yaptım, bunun sayesinde benimde elime o şansın ve farklılığın geçtiğini hissediyorum.

Sizi seviyorum, eminim ki uzun süredir yazmadığımdan okuyan fazla kişi olmaz ama olsun. Kim okuyorsa üstüne alınsın.

Hoşçakalın x



Continue Reading

You'll Also Like

11.8M 579K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
794K 65K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
25.3M 902K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
149K 12.2K 53
Azize serisinin 1.kitabıdır. Boynuzlarım, tüylerim ve iri gözlerim var. Kutsal kanım ve Ravozski ismim var. Dünyayı kurtarmak için bana ihtiyacın var...