POYRAZ

By komsununcocuguu

354K 13.3K 1K

*Küfür İçerir* Uyuz Kahraman ve Yaramaz Bücür'ün hikayesi... Birbirlerine bağlanan ama kabul etmeyen iki aşık... More

GEÇMİŞ
POYRAZ-1
POYRAZ-2
POYRAZ-3
POYRAZ-4
POYRAZ-5
POYRAZ-6
POYRAZ-7
POYRAZ-8
POYRAZ-9
POYRAZ-10
POYRAZ-11
POYRAZ-12
POYRAZ-13
POYRAZ-14
POYRAZ-15
POYRAZ-16
POYRAZ-17
POYRAZ-18
POYRAZ-19
POYRAZ-20
POYRAZ-21
POYRAZ-22
POYRAZ-23
POYRAZ-24
POYRAZ-25
POYRAZ-26
POYRAZ-27
POYRAZ-28
POYRAZ-29
POYRAZ-30
POYRAZ-31
POYRAZ-32
POYRAZ-33
POYRAZ-Kurban Bayramı Özel
POYRAZ-35
POYRAZ-Özel
POYRAZ-37
POYRAZ-38
POYRAZ-39
POYRAZ-40
POYRAZ-41
POYRAZ-42
POYRAZ-43
POYRAZ-44
Spoili Bölüm Başlığı: Whatsapp grubu var koşun koşun gelin

POYRAZ-36

5K 199 7
By komsununcocuguu

Yarım saatin sonunda gözlerimi açıp etrafa baktım, Uraz refakatçi koltuğuna oturmuş sağ eliyle sargılı olan sol elimi bir daha bırakmamak üzere dımsıkı tutuyordu.

''Uraz.'' diye fısıldadım. Hafifçe gözlerini aralayıp etrafına bakındı, gözleri beni bulunca tamamen açılıp ayaklandı. Koltuktan kalkıp yatağa oturduğunda ona bakıp gülümsedim, iyi olduğumu bilmeye ihtiyacı vardı.

''Güzelim, iyi misin?''

Yataktan doğrulduktan sonra boğazımı temizleyip söze başladım;

''Ben iyiyim asıl Beste nasıl?'' cevap vermeden sadece gülünce sinirlendim, önemli bir konuydu bu niye sırıtıyorduki?

''Sırıtma öyle mal mal. Önemli bir konu bu.''

''Hemen kızma, güzel bir haberim var sana.'' Sözleri kalbimin hızla çarpmasına neden olurken yatakta biraz daha dikleşip heyecanla konuşmaya başladım.

''Noldu Uraz? Beste uyandımı yoksa? Yada tepki filan mı verdi? No'ldu konuşsana be.''

''Söylememi istiyorsan bir öpücüğünü alırım.''

''Uraz? Ciddi misin sen? Hadi saçmalamayı kes de söyle.''

''Peki, ben kahve almaya gidiyorum görüşürüz Bücür.'' diyip arkasını döndü, kapıya gelince duraksadı. Blöf yapıyordu piç herif.

''Tamam gel buraya Uyuz.'' Hızla arkasını dönüp yanıma gelince elimi ensesine koydum oda soğuk ve kuru dudaklarıma benimkinin tam aksi ıslak ve sıcak dudaklarını bastırdı. Dudaklarıma muhtaç dudakları hoyratça öpmeye başladığında kaburgalarım acıdığı için acıyla inlememle geri çekildi. Dudaklarını yalarken gene onu öpesim gelsede Fesatlık Mod:ON durumumu OFF'a çevirip Uraz'a meraklı bakışlar atmaya başladım. Bana söz vermişti. Öptüğüne göre ne olduysa bana söyleyecekti.

''Artık Söylesene şu lanet haberi!''

''Çok ayıp. Beste'nin uyanması 'Lanet Haber' mi Sevgilim?''

"Ney?! Uyanmış mı?!" Diye çığırarak hızla serumu çıkartıp yataktan atladığımda kaburgalarım mümküncesine daha çok acıdığı için iki büklüm kaldım.

"Böyle çarpılırsın işte. Otur oturduğun yerde, ben götürürüm seni." Diyerek beni tekerlekli sandalyeye koydu.

Başımı geriye atıp Uraz'a bakarak konuştum. "Uraz sandalyeyi hızlıca sürsene lüüütfen." Tatlış tatlış bakıp gülümsemeyi de unutmadım.

"Bakma öyle." Dediğinde ifademi hiç bozmadım. Dayanamayacağını biliyordum.

"Nasıl?"

"Alya tatlı değilsin. Ters durduğun için çok itici gözüküyorsun, yapma." Dediğinde kafamı düzeltip önüme döndüm.

Beste'nin odasının olduğu koridora girince Güldeste teyzeyi görmemle yüzümdeki gülümseme soldu. Kafamı öne eğip bir an önce odaya girmek istedim.

Odaya girmeden bana seslenildiğini duymamla kafamı o yöne çevirdim.

"Sen! Hepsini sen yaptın! Kızım senin yüzünden öyle! Duydun mu beni?! Kızımı sevmeyip onu öldürmeye çalışacağını anlamıştım ama kimse bana inanmadı! Kızımı senden koruyamadım! Ama artık onun yanına yaklaşmayacaksın! Seni bir daha kızımın yanında görmeyeceğim!" Her ne kadar benim suçum olduğunı kabul etsemde Beste'ye vurup birde şimdi korumacı babayı oynadığı için sinirlenmiş ve Uraz'dan önce davranıp Hüseyin amcanın karşısına dikildim.

"Sen ne hakla ona kızım diyebiliyorsun?! İyi baba rolünü oynayıp timsah göz yaşları akıtırken diğerlerini kandırabilirsin ama ben inanmam! Herne kadar benim yüzümden böyle olduğunu bilip, kabul etsemde senden az zarar verdiğim kesin! Kaç zamandır sabrımın sınırlarını zorluyorsun ama artık sana saygım da, yerim de kalmadı! Pılını pırtını toplayıp siktir git burdan!"

Neden hiçkimse bizi uyarmıyordu? Manyak mı bunlar?

Yanağımda hissettiğim sızıyla kafam yana doğru savrulduğunda Uraz fırlayıp Hüseyin amcanın yakasını tutarak yumruğunu yüzüne vurmak üzere kaldırdığında duyduğu ses yüzünden durdu.

"Yeter!" Hepimiz sesin geldiği yöne baktığımızda odasın kapısından güç alarak ayakta duran bir Beste gördük.

''Yeter! Herşeyi unutmadım Baba...En fazla 5 yada 6 ay hafızamdan silindi. Alya'yı, seni, annemi, ve bana yaptıklarını hatırlıyorum. Onun haricinde sadece şu üçünü hatırlamıyorum ama anladığım tek şey var onları hatırlamadığım halde onlar benim yanımdalar. Belliki bana değer veriyorlar baksana şu halime ailemden kaç kişi var? HEPSİ NEREDEYSE ARKADAŞIM! ÇAĞAN, ALYA, BARMEN ÇOCUK VE DİĞER HATIRLAMADIĞIM 3'Ü. Bıktım tamam mı? Bana zarar vermenden, hiç umursamadan binlerce defa kalbimi paramparça etmenden bıktım. BİLMİYORMUYUM SANIYORSUN KAZANDIĞIN PARANIN YARISINI MEYHANEDE HARCADAĞINI?! HER GECE KARI KIZLA GÜNÜNÜ GÜN ETTİĞİNİ BİLMİYORMUYUM?!''

Tekerlekli sandalyeden kalkıp Beste'nin yanına gittim ona sarıldım buna ihtiyacı vardı. Soğuk bedenini kollarımla sardıktan hemen sonra soğuk kollar bedenimi kapladı. İkimizinde buna fazlasıyla ihtiyacı vardı. Birkaç saniye sonra bedenini bıraktığında üstümde oluşan ağırlığı zorlukla tutabildim. Doruk hızla yanıma gelip Beste'yi kucakladı ve odasına götürdü. Ne olmuştu yine?

Tam rahata erdik derken buda neyin nesiydi. Doktor odaya girip Beste'yi muayene ettikten sonra. Bize dönüp konuşmaya başladı.

"Sakin olun endişe edicek herhangi hir durum yok. Yeni uyandığı için biraz halsiz o kadar." Dedi, önce Güldeste teyze kızıyla konuşmak için odaya girdi. Hepimiz iyi haberden sonra rahatlamıştık. Doruk derin bir nefes alıp kendini koltuğa attı, baya yorulmuştu oda. Bende hemen yanına kuruldum Urazda tam karşıdaki koltuktaydı. Çağan ve Kutay yere oturmuştu. Evrim de sırtını duvara dayamış şekilde ayaktaydı.

Hepimiz bu süreç içerisinde çok yorulmuş ve bitkin düşmüştük. Ama yinede en çok hasar alan Beste olmuştu... Hayat odanız gibiydi dağıtılması o kadar kolayken toplaması da bi o kadar zordu ve bu sizi dara sokuyordu. Şaşıyordunuz neden bu kadar kolay toplanmazki diye... Yada saçlarımız gibiydi dağılması birbirine girmesi o kadar kolaydıki saniyelik işti ama gel gör ki taraması... cehennem azabıydı.

Eğer o saçma sapan kavga olmasaydı monoton hayatımız devam edicekti...

Güldeste teyze çıktıktan sonra hepimiz Beste'nin odasına girdik. Doruk yatağın karşısındaki duvara geçmiş bir şekilde öpmek, koklamak, sarılmak istediği sevgilisine bakıyordu. Uraz da ayaktaydı. Evrim ve Kutay'da ikili koltuğa oturduğunda bende yatağa yakın duran koltuğa oturdum.

"Alya."

"E-efendim?"

"Bu çocukları muhtemelen tanıyor olsamda şuan hiçbirini tanımıyorum..."

"Hatırlamıyorsun Beste." Diye atladı hemen Doruk, aslında haklıydı sevgilisi onu hatırlamıyordu.

"Bak Beste, Yarın sabah taburcu olucaksın şimdi az dayan biz sana harırlartıcaz kendimizi. "

"Seni ve Çağan'ı hatırlıyorum, birde şu barmen çocuk. Ama onun ne işi var hala anlayamadım."

"Kalkın gidiyoruz bu kendine gelmiş." Deyip hafifçe Beste'nin başına geçirdim.:p

"Alya sen hala 5 ay önce bıraktığım gibi sap mısın bebeyim?"

"Hiçte bile daş gibi sevgilim var burada öküz kadar."

"Ooo sonunda en best sapımız sevgili yapmış. Kanka peki ben sap mıyım?"

"Yok kanka şu tam karşında ayakta dikilen danada seninki."

"Ya hastane çıkışı iskender mi yemeye gitsek?" Diyen Kutay'a hepimiz 'kalk siktir git lan burdan' bakışı atıyorduk.

"Ulan watty hikayelerinde komik çocuk pizza hamburger sever bizimkisi iskender seviyor bu nedir ya."

"Urazcığııığm süpermenim benim ex aşkına iskender ısmarlarsın değil mi?"

Uraz bakışlarıyla Kutay'a siktir git diyordu.

"Beste." Diyip tekerlekli sandalyeyi gösterdim. O da anlayıp hınzırca bana baktı. "Alya."

"Yapalım mı bir çılgınlık?" Dediğimde Uraz n'apacağımızı anlamış olacak ki hemen öne atıldı. "Hayır, hayır ve hayır. Yok öyle birşey."

"Ama..." diyip dudaklarımı büzerek Uraz'a baktım.

"Hiç öyle bakma Alya hem ben izin vermiyorum." Duymamla yüz ifademi bozup Doruk'a baktım. Tam çemkirecekken Beste benden önce davrandı.

"Hey! Sen ne karışıyosun ki? Daha seni hatırlamıyorum bile."

"Ama ben havuzdaki o öpücüğünü gayet net hatırlıyorum." diyip dudağını ısırdığında hepimizden bir 'ooo' sesleri yükseldi.

"Ya...Sen...Sen..." diye sinirden konuşamayan Beste birde bizim ona gülmemize daha çok sinirlendi.

"Sen gülme Alya! Hepsi senin yüzünden oldu! Hiç o tekerlekli sandalyeyi göstermeseydin! Yoruldum ben hadi gidin." En sonunda bizi odadan kovduğunda ben çıkmadım ve diğerlerinin çıkmasını bekledim. Herkes çıktıktan sonra kapıyı kapatıp yatağın yanına gittim.

"Beste...beni afettin mi?"

"Ne için?"

Beste'ye hatırlamadığı zamandan bu yana kadar olan bütün olayları eksiksiz anlattım.

"Oha! Sen öpücüğünü aşık olmadan mı kaptırdın? Zoaaa iddiayı ben kazandım!" Dediğinde sinirle kaşlarımı çatıp eline vurdum.

"Beste! Konuya odaklanmıyorsun!" Diye sitem ettiğimde 'tamam' anlamında kafasını salladı.

"Şimdi soruyorum...beni afettin mi?"

"Aptal mısın kızım sen? Böyle saçma birşey yüzünden küser miyim? Gel buraya." Diyerek kollarını açtığında hemen sarıldım.

"Beste, birde şey...hani ne kadar kötü de davransa baban...benim ona bağı-"

"Sakın, bir o benim babam değil, iki bağırmakta çok haklısın senin yaptığın bizi korumaktı. Ben zaten babama baş kaldırmam için en büyük cesareti senden alıyorum. Ama bir daha bu konuyu açmayalım olur mu?"

Olumlu anlamda kafamı salladım. O sırada kapı açıldı. Uraz.

"Üzgünüm Beste, geçmiş olsun. Dışarıda seninle görüşmek isteyen ama hatırlamadığın bir sevgilin var, ve ben sevgilimi özledim. Çalıyorum onu senden." Diyerek beni kolumdan tuttuğu gibi beni odadan çıkardı.

Çatık kaşlarla Uraz'a baktım. "Ya sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Hiç kızmaya hakkın yok. Özledim kızım seni."

"Ben özlemedim." Deyip odama gitmek üzere hamle yapmıştım ki elini duvara koydu. Hadi ama çok klişesin Uraz! Kolunun altından geçip odama yöneldim. Verin ordan thug life gözlüğümü.

Odama üç-dört adım kalmışken bana sarılmasıyla olduğum yerde kalakaldım. "Urazcım, napıyorsun sevgilim?"

"Hadi şimdi geç kolumun altından."

"Uraz! Sen hasta mısın?! Bıraksana odama gideceğim." Sırtımı duvara yaslayıp iki elini bel boşluğumun hizasında duvara yasladı. Adam zeki, ordan geçecek kadar alçaltamam boyumu. Bana bakıp pis pis güldüğünde bu sefer beklenmedik birşey yapıp ben öptüm onu gülüşünden.

Dudaklarına minik bir buse bırakıp geri çekildiğimde aradan saniye geçmeden yapıştı dudaklarıma. Ellerimi ensesinde birleştirip öpüşüne anında karşılık verirken o da ellerini duvardan çekip koluyla beni kendine çekmişti. Git gide derinleşen öpüşmemiz bir öksürük sesiyle kesildi. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde annemi görmemle donakalmıştım. Bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakmasından ecelimin geldiğini anladım. Kaşlarını düzeltip hafifçe başını aşağı eğip bana baktı. Yanına babam geldiğinde bana bakmayı kesip babamı da alarak bizim bulunduğumuz koridordan çıkardı.

Hızla odaya koşup kendimi koltuğa bıraktım. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp endişeyle tırnaklarımı kemirmeye başladım. Uraz arkamdan gelip kapıyı kapattı ve tam önümde yüzümün hizasına eğildi. Nazikçe elimi ağzımdan çektiğinde bu sefer dudaklarımı kemirmeye başladım. Dudaklarımı kemirmemem için ufak bir öpücük kondurup çekildiğinde bu seferde parmaklarımla oynamaya başladım.

Annemin o bakışı 'seninle sonra görüşeceğiz' temalıydı. Biliyordum. Eve gittiğimizde bayağı ceza alacağım kesindi. Hatta eve dönmemi bile beklemeyebilir. Ama ben ilk kez sevgilim olduğu için anneme söylemedim. Yoksa öyle gizlim saklım yok ki. Sadece telefonda söylemek istememiştim hepsi bu yani.

"Şşt. Sakın ol güzelim, ne var bu kadar endişe edecek?" Diyip önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve yanıma oturdu.

"Uraz sen benim ilk sevgilimsin-"

"İlk ve son" diyerek sözümü kesti.

"Annemle aramda gizli saklı hiç birşey yok. Yani vardır da ben anneme sevgilim olduğunda söyleyeceğime söz vermiştim. Beste annesinden babasından saklardı sevgililerini, bana da çok aptalca gelirdi. Herneyse konumuz bu değil. Ben anneme seni söyleyecektim. Gizlemek gibi bir düşüncem olmadı. İstanbul'a gittiğimde nasıl konuşacağımı da düşünmüştüm. Böyle bir haber telefonla verilmez sonuçta değil mi? İşte, annemin şimdi görmesi kötü oldu. Sanki...sanki sürekli böyle birileriyle görüşüyormuşum, annemden gizliyormuşum gibi."

"Tamam güzelim. Sen bunları annene de söylersen anlayacaktır seni. Bu kadar endişe etmeye gerek yok. Sen sadece bizzat yüz yüze konuşmak istemişsin."

"Ben seni çok seviyorum be." Deyip kollarımı Uraz'ın boynuna doladım. Elleri belimdeki yerini aldığında gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim ve bu anın hiç bitmemesini diledim...

*^*^*^*^*^*

"Biliyordum be! Ben zaten arkadaşımın geleceğini biliyordum! Size de söylemiştim." Hastaneden çıktığımız an söylemiştim bunları, Beste taburcu olmuştu. Aslında bizim dün dönmemiz gerekiyordu fakat olaylar yüzünden daha geç dönüyorduk. Yani benim için sorun yok. Sadece Uraz, Doruk ve Kutay ilk günden devamsızlık yaptılar. Gerçi pek sorun edeceklerini de sanmıyorum ama...

Kutay'ın saçmalıkları ve Uraz'ın yalnız kalamamamıza sinirlenip yol boyunca Kutay'a çeşitli küfürler etmesi eşliğinde güzel bir yolculuk oluyordu ki ilk molada Uraz'ın Kutay'ı yolda bırakıp gitmesine kadar. Uraz ile ikimiz başbaşa kalınca da annem beni aramış ve yer değiştirmek istemişti. Ya da emir vermişti de diyebiliriz. İşte İstanbul yolculuğunun diğer kısmında ben Doruk'un arabasındaydım. Bütün yol boyunca ne konuştuklarını düşünüp içim içimi yemişti.

Evin önüne gelince derin derin nefesler alıp hayatım boyunca okuduğum gulhuvallahların 10 katını çektim. Tabe olum iman görlüz biz. Anahtarlarımla kapıyı açıp içeri sessizce girdim tam odaya çıkıyordum ki, annem

''Senle işimiz bitmedi daha küçük hanım.'' deyip beni kolumdan tuttuğu gibi salona çekti.

''Anlat.''

''Neyi Anneciğim?''

''Alya, zaten sinirliyim sınırlarımı aşma.''

''Anneciğim neye sinirlendin acaba?"

"Alya?! Beni delirtme. Bana ne zaman söyleyecektin sevgilin olduğunu?"

Derin bir nefes alıp salona geçip tedirgince koltuğa oturdum.

"Alya zaman kazanmaya çalışma."

"Tamam, bak anlatıcam herşeyi. Geç otur önce," diyip oturmasını bekledim.

Annem söyleyeceğime ikna olmuş çatık kaşlarını düzeltirken karşıma oturmuştu. "Ama n'olur kızma. Gerçekten çok yeniydi. Valla. Sadece telefonda söylemek istemedim sana."

"Ne kadar yeni?"

"Yani...öyle garip birşey oldu ki anlatması çok zor anne. Önce ben itiraf ettim. Sarhoş olmanın etkisiyle. Aslında pek sarhoş değildim itiraf ederken...aman neyse. Nerden bailayacağımı da bilmiyorum ki... Bodoslama dalıyorum ben konuya, ne kadar anlatabilirsem artık...Hani ben düşüp kafamı gözümü kırmıştım da sonra Urazlara gitmiştik." Annemin kaşları çatıldığında hemen ellerimi sağa sola sallayıp açıklama yaptım.

"Hayır hayır, orda sarhoş olmadım. Beni uyutmamışlardı falan sonra benim uyumama sürem bittiğinde uyudum ve ertesi sabah kalktığımda yola koyulmuştuk. Tatile gidecektik. Hatırladın mı? İşte, hep birlikte değildik, sana yalan söyledim. Herneyse biz İzmire gittik. Benim ilan-ı aşkım orada oldu. Uraz'ınki ise biraz daha sonra. İkimizinki de çok farklı ve bize has yerlerdi anne. O kadar özeldi ki...Yani başkası için çok sıradan ve hiç tatmin edici olmazdı ama, benim tamda istediğim gibiydi. Farklı, sıradan olmayan ve bize özel... Benimki bir yol kenarında, onunki ise denizdeydi. Ama biz denizin içindeydik. Yani denize düşmüştüm ve düşerken onuda çekmiştim." Son cümleyle yüzümdeki aptal gülümseme başkaldırdı tekrardan.

"Aslında sanırım kafamdaki gibi anlatsam daha kolay olacak. Uraz ile tanıştığım gün başlayan bir senaryo var kafamda. Her olay bir bölüm diyebiliriz. Hepsinin bir sırası var. Yani bilgisayar gibi dosyalanmış bir biçimde beynimin en güzel yerinde duruyor. Ben 28, o 30. bölümde yaptı ilan-ı aşkını." ...

Bazı sahneleri sansürleyerek, Özgür'ün olduğu bölümleri kesik kesik anlatarak ufak da olsa pembe yalanlar söyleyerek anlatmayı başarmıştım hikayemizi. Annemin bana olan sözü ise "Sen bu adama deli gibi aşıksın yavrum." Olmuştu.

Annemle konuşmamız ardından hemen odama koşup telefona sarıldım ve Uraz'ı aradım.

O telefondaki gıcık karının 'Aradığınız kişiye ulaşılamıyor' dediğini duyunca kızmıştım. "Sensin ulaşılamıyor! Ne demek ulaşılamıyor? Senin anan ulaşılamıyor be!"

Sinirlenip üstümü bile değiştirmeden laptobu alıp tatilde izleyemediğim dizilerimin son bölümlerini izledim.

Bütün diziler bittiğinde saate baktım. 01:04

Bilgisayarı komodine bırakıp pijamalarımı giyecekken telefonum titremeye başlamıştı.

Gözlerim telefon ekranındaki 'gizli numara' yazısıyla bakışıyorken birden kendime gelip telefonu açtım.

"Mavişim, son günlerinin iyi geçmediğini duydum ve çok üzüldüm. Ama arkadaşın iyileşmiş. Hadi gözün aydın. Bu arada giyinsen iyi edersin. Bir telefon çaldı diye giyinme bırakılır mı yahu? Ah, doğru. Sen Uraz'dan telefon bekliyodun da o aradı sanıp koşmuştun dimi? Uraz deyince akan sular duruyor. Ur-"

"Lan!" Diyerek sözünü kesip daha fazla saçmalıklarını dinleyemedim ve beni izlediği endişesiyle telefonu sol kulağımla omzum arasına sıkıştırırken sağ kolumu da pijamanın içine sokup telefonu tutarak etrafıma bakındım.

"Amacın ne senin?! Onu aradığımı da nerden biliyorsun?! Ve beni izlemeyi kes!"

"Tatlım...ama olmuyor ki böyle. Ne güzel konuşuyorduk. Hem sinirlenmek sana ne kadar yakışsa da şimdi sakin olmalısın."

"Ne demeye çalışıyorsun?! Uraz'a birşey mi oldu?!"

"Bilmem. Sence oldu mu?"

"Özgür! Oyun oynama benimle!"

"Ah, ismim ne kadarda yakışıyor senin ağzına."

"Lan! Puşt herif! Oyun oynama da adam akıllı cevap ver!"

"Şşt. Birdaha duymayayım. Puşt falan...cık cık cık olmuyor. Küfür ettiğini duyarsam ağzına acı biber sürerim." Dedi ve iğrenç kahkahaları kulaklarımı doldurdu.

"Özgür! Son kez soruyorum. Uraza ne oldu?" Demiştim son cümlemde her kelimede duraksayarak.

"Bilmem. Herşey olmuş olabilir. Belki araba çarpmıştır, belki köpekler tarafından saldırıya uğruyordur, belki ağzını burnu kan içinde yerde yatıyordur, belki kızların içindedir, belki dee...evinde mışıl mışıl uyuyordur. Aynı ölü gibi..."

Son cümleye vurgu yapmasıyla içim yeniden endişeyle kavrulurken benimle oyun oynadığını anlamıştım ama başka birşey söylemeye niyeti yoktu. Galiba amacına da ulaşmıştı. İçime bir kurt düşmüştü bile.

Telefonu kapatıp üstümü değiştirmeden kalın bir hırkayı kaptığım gibi anneme baktım. Uyuyordu. Ki bu saatte uyumasına şaşmamalı.

Sessiz adımlarla kapıya gidip anahtarları ve ayakkabıları elime alıp kapıyı kapattım. Ayakkabıları ayağıma geçirip hızla aşağı indim. Kapıdan çıktığım an yüzüme çarpan gerçekle olduğum yerde kaldım. Taksi fikri pek içime sinmesede sonunda kendimi ikna edip bir taksi bulmak için yürümeye koyulmuştum...

...korku içinde geçen dakikaların sonucunda Uraz'ın evinin önüne geldiğimde parayı verip koşarak kapıya gitmiştim. Sol elimle hiç bırakmadan zile basarken sağ elimle kapı tokmağını çalıyor, ayağımla da kapıyı tekmeliyordum.

Kapı açıldığında Uraz'ı görmemle derin bir nefes alıp birşey demesine fırsat vermeden kollarımı beline sardım. Uraz sonunda sıkılmış olmalı ki kollarını omzuma koyup kibarca yüzüne bakmam için biraz geri itti.

Yüzüm avuçlarının içinde kaybolurken gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Miniğim, iyi misin?" Cevap olarak kafamı aşağı yukarı salladığımda belimden tutarak beni içeri çekip kapıyı kapattı.

"N'oldu o zaman gece gece? Yoksa rüyanda başka kızlarla olduğumu görüp de kıskandın mı? Bak, kız yok miniğim."

Elimi alnıma dayayıp 'neden bu adam?' Diye içimden haykırırken Uraz tekrar bir tahmin yürüttü.

"Alya, yoksa hasretime dayanamayıp tamamen benim olmak için mi geldin?" Dediğinde bir yumruk attım omzuna.

"Uraz! Saçma saçma konuşma. Yok öyle birşey, kendi kendine şey yapma."

Benim tepkime gülüp utandığımı anlayarak daha fazla dalga geçti. "Ne yapmayayım kendi kendime?" Bak ya, piç herif birde gülüyor.

"Uraz!" Tekrar cırladığımda dudakları kapandı dudaklarımın üstüne.

"Tamam, başka tahmin yürütmeyeceğim. Hadi söyle, bu saatte ne getirdi seni buraya?"

Bakışlarımı kaçırıp söylesem mi söylemesem mi diye düşünürken parmağını çeneme koyup yüzüne bakmaya zorladığında birşey gizlediğimi anlamıştı.

"Alya neyi gizliyorsun? Ne oldu, söyle."

"Ya...şey...beni biri aradı, gizli numaradan."

"Kim aradı?"

"Özgür."

"Ne zaman aradı?"

"Bu gece."

"Saat kaçta?"

"Birde."

"Alya! Anlatsana şunu adam akıllı." Diye çıkıştığında sıçardım birden.

"Tamam. Ben annemle konuştuktan sonra odama gittim, seni aradım ama ulaşılamıyordu. Bende biraz sana ve telefondaki kadına küfür edip telefonu masaya bırakıp laptobu aldım ve birkaç dizi izledim. Saat 1'de laptobu kapatıp pijamalarımı giyiniyordum ki telefon çaldı arayan gizli numaraydı. Hatta tam giymemiştim, senin aradığını sanmıştım. Herneyse. İlk önce kararsız kaldım ama sonra açtım. İşte Özgür çıktı. Birşeyler saçmaladı, senin ismini söyleyip durdu. En son sana ne olduğunu sorduğumda 'Bilmem. Herşey olmuş olabilir. Belki araba çarpmıştır, belki köpekler tarafından saldırıya uğruyordur, belki ağzı burnu kan içinde yerde yatıyordur, belki kızların içinde, belki dee...evinde mışıl mışıl uyuyordur. Aynı ölü gibi' dedi. Son cümleye vurgu yaparak. Bende telefonu kapattım, gerisini biliyorsun zaten "

"Başka?"

"Ne başka?"

"Başka birşey dedi mi saçmalığının dışında?"

Biraz düşündükten sonra beni izlediğini söylediği aklıma geldi. "Evet," dedim.

"Evet, dedi. Ben tam giyinmemiştim ya. Bana giyin, bir telefon çaldı diye giyinmemek olur mu falan dedi. Son günlerimin iyi geçmediği için üzüldüğünü söyledi."

Uraz sıkıntıyla nefes verip ayağa kalktığında bende kalktım hemen. "Uraz." Dedim endişeyle bakmayı sürdürürken. "Ne oluyor?" Dedim.

Beni kendine çekip kollarını belime yasladı ve burnunu saçlarımın arasına sokup derin bir nefes alarak konuştu. "Geliyor güzelim. Yine geliyor. Rahat duramadı."

Bundan sonra söz arayı bu kadar açmıyacağız...Sınavlar bitti,direk idareten bölüm yazdık.Wi sori beybiler.

Continue Reading

You'll Also Like

298K 19K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
141K 392 39
Türbanlı yengemle yaşadıklarım. Açık sex sahneleri içerir +18
321K 20.2K 21
17 yıl önce bir kötülük yapıldı, bu kötülük herkesin ruhunda unutulmayacak yaralar bıraktı. Yara alanlar, asıl yaralıya yeni yaralar açmayı umursama...
35.5K 587 8
04052024