John bana döndü ve ;
''Üzgünüm Jack ! ''
''Hepsi senin yüzünden lanet bencil adam!Eğer dün gelseydik..''
Ben John 'u suçlarken kendimi kaybetmiştim.'' Adamson ölmedi , ölemezdi ama neredeydi ?''Aklımı kaybedecektim.Gözlerimden damla damla yağmur gibi süzülen yaşları fark etmemiştim bile.Dizlerimi yere koydum.
Avazımın çıktığı kadar haykırdım ;
''Adamson!!!''
John ''Ne yaptığını zannediyorsun, o berbat sesinle bütün zombileri buraya toplamaya mı çalışıyorsun? ''
John 'un bencil tavırlar sergileyerek konuşmasının ardından John 'a vurmak için üzerine doğru koşuyordum ki bir ses duydum.Ses buraya açılan iki kapıdan birisinden geliyordu.Hangisinden geldiğini anlamak için kapıların olduğu yöne doğru gitmeye başladım.Ben adımlarımı kapılara doğru attıkça sesi daha net duyuyordum.Ama sağdaki kapımı soldaki kapımı anlaşılmıyordu.
John ''Jack, içeride ne olduğunu bilmiyoruz sakın kapıları açma ! ''
Ben John 'u aldırış etmeden devam ettim.Önümde iki büyük kapı duruyordu.Kulağımı sağdaki kapıya dayadım ; içeriden birileri kapıya vuruyordu.Aşağıdan yukarıya kulaklarıma doğru gelen seslerden kapıyı tekmeledikleri anlaşılıyordu.
Kulağımı dayadığım kapıdan çekip ''Kimse var mı? Duyuyorsanız cevap verin! '' diye bağırdım.
Ardından kapıya vurma sesleri kesildi.Bir konuşma sesi duydum ama ne kadar yakın olursam olayım gelen konuşmalar net değildi.Bir türlü anlamıyordum.Gözlerimi kapattım ve kulağımı tekrar kapıya dayadım ;
''Buradayız Jack! ''
Ben mi yanlış anlamıştım yoksa gerçekten benim isimi mi biliyorlar mıydı?
John 'un gözlerinin içine yalvarırcasına bakarak;
''John bu kapıyı kırmalıyız ''dedim.
John ''Emin misin Jack ? İçeride ne olduğunu bilmiyoruz.''
''Bir kez olsun bana güven John '' diye karşılık verdim.
John bir süre ellerini çenesine götürerek düşündü ardından bana dönerek ;
''Tamam Jack o kapıyı kıracağız , yanıma gel ve ben 3 deyince..''
John 'un yanına geçtim ;
John ''3 ''demesiyle kapıya doğru koşmaya başladım aynı zamanda John 'a ;
''1 ve 2 ye ne oldu ? ''
''Ben her zaman 3 ile başlarım! ''
Kaygan zeminde koştuktan sonra omuzlarımız kapıya dayandı.Omzumda büyük bir acı hissettim.Kapı bir yandan açılırken sarsıntının etkisiyle ben yere düştüm.Gözüme vuran beyaz ışıklar nedeniyle gözlerimi kıstım.Düştüğüm yerden kalkmaya çalışırken John kolumdan tutu ve beni kaldırdı.Adamson ve diğerleri karşımda duruyordu.Etrafımdakilerin ne söyleyeceklerini aldırış etmeden Adamson ' a sarıldım.İçimde oluşan boşluk birazda olsa dolmuştu.
Bana şaşırmış bir şekilde bakan Adamson ' a sarılmayı bırakıp bu odanın içine göz atmaya başladım.Burası tahminimce malzeme deposuydu.
Adamson açıklama gereği duyduğundan olsa gerek ;
'' Zombiler kapıları kırınca kendimizi buraya kilitlemek zorunda kaldık.''
Adamson , bu cümlesinin ardından John ve beni gözleriyle süzdü , bize hesap sorarmışcasına ;
''Sizi gönderdiğimiz gece neden gelmediniz ? ''
John ellerini ovuşturarak ''Uzun hikaye burası güvenli değil hadi gidelim! ''
Otobüse doğru koşmaya başladık.Peşimizden tek tük zombiler geliyordu.Ama bize yetişemezlerdi.Otobüsün yanına geldikten sonra John, önden binerek şoför koltuğuna oturdu.John 'un ardından ben dün uyuduğum yere geçip kapıdan binenleri izlemeye başladım.Güçlükle çıkmaya çalışan Bayan Marry ' e aşağıdan Linda ' nın yardım ettiğini gördüm.Arkadan gelen insan ise otobüse şaşırmış bir şekilde bakıyorlardı.Kapıya bakmayı bırakıp kafamı cama dayadım.Gerçi cam yerine metal saca dayamıştım ama umrumda bile değildi.Şimdi nereye gideceğimizi merak ediyordum.Sağ tarafıma çarpan rüzgar sayesinde yanıma birisinin oturduğunu fark ettim.Kafamı yana çevirdim.Yanımda oturan kişi Linda idi.Linda bir şey söyleyecekmiş gibi bana bakıyordu.O sırada otobüs hareket etmeye başladı.
''Jack ,golf kulübünden çıktığınız gece otobüs ile bizi kurtarmaya neden gelmediniz ? ''
Linda 'nın bu soruyu soracağını tahmin ediyordum doğrusu.
''Bizim golf kulübünden çıktığımız akşam... '' Linda ' ya olan biteni anlattıktan sonra Linda ,siyah deri çantasını karıştırmaya başladı.Kısa bir arayıştan sonra çantasından bir şey çıkardı.Bu benim tırda bulduğum o değişik silahtı.Peki ama onda ne işi vardı ?
Linda sanki benim içimden geçirdiklerimi duymuş gibi gülümsedi ve ;
''Kaçmak için ormana girmiştik.Hatırladın mı ? Geceyi geçirmek için gittiğimiz kulübede unutmuşsun.''
Linda ' ya teşekkür ettim.Silahı belime bağladım.Yolculuk boyunca Linda ile bir daha konuşmadık..Havanın kararmaya başlamasıyla birlikte ürkütücü ,derin sessizlik hüküm sürmeye başlamıştı.Otobüsün ani bir fren ile durmasıyla kafam ön koltuğa çarptı.
Ben neden durduğumuzu anlamaya çalışırken birden dumanlar gelmeye başladı.Neler olduğunu anlamak için camdan dışarı bakmak için gözümü çevirmiştim ki camları söküp metal sac taktığımızı hatırladım.Kafamı kaldırıp otobüsün ön tarafına baktım.Otobüsün ön tarafından alevler yükseliyordu.John, John ön taraftaydı.
Linda korku dolu gözler ile bana bakarken ben oturduğum yerden hızlıca kalktım.Otobüsün su dolabındaki sularından alabildiklerimi aldım ve ön tarafa doğru suyu serpmeye başladım.Çabalarım işe yaramıyordu.Dumanların arasında güç bela gelmeye çalışan John 'u görünce John 'un sağ kolundan tuttum.John 'u arka tarafa götürürken Oğuz 'un otobüsün arka kapısını kırmaya çalıştığını gördüm.Otobüsün üst katından inen insanlar ise Oğuz ' un olduğu yere doğru gidiyorlardı.
Ben ise cılız kollarımla John 'u taşırken Linda ' ya bağırdım ;
''Linda , sende John 'un sol koluna gir hadi yardım et ! ''
Linda 'nın sesi titriyordu ;
''Tutamam Jack ! ''
Neden herkes sadece kendini düşünüyordu.Ben ,dışarıdan gelen gürültüleri anlamaya çalışırken ikinci kez Linda ' ya bağırdım.
''Linda, hadi yardım etsene sol kolundan tutman gerek yoksa öleceğiz! ''
Dehşet dolu gözler ile bana bakan ve ağlamaya başlayan Linda ;
''Yapamam Jack! ''
Arka tarafa gelmeyi başarmıştım.Ama içerideki yangın gittikçe arkalara doğru geliyordu.Alev alan koltuklardan yükselen dumanlar yüzünden öksürmeye başlamıştım.Zehirli dumanlar akciğerlerimin içine doluyor, damarlarımın içine işliyordu.Nihayet Oğuz kapıyı kırabilmişti.İnsanlar aşağı inmeye başlamıştı.
Aşağıya inen insanlar yolun yan tarafındaki tarlalara doğru koşuyorlardı.Ben ise güç bela otobüsten John 'u indirebilmiştim.Ama bir aksilik var idi.Tarlalara doğru koşan insanlar neden yere düşüyorlardı ?Cevabımı almam uzun sürmemişti.Çünkü yukarıda siyah bir helikopter insanların üzerine ateş açmıştı.Peki ama kimdi onlar ve bizden ne istiyorlardı ?Ben kendi kendime sorduğum soruların cevabını almaya çalışıyordum...
Dumanlar yüzünden siyaha dönmüş yüzümden akan siyah terleri kolum ile sildim.Eğer tarlalara doğru koşarsam sonum diğer insanlar gibi olacaktı.Ne yapacağımı düşünürken bir elin bana dokunduğunu hissetim.Arkamı döndüğümde bu kişinin Linda olduğunu fark ettim.
Ona hala kızgındım.Linda ile hiç konuşmadan Linda 'nın arkasına baktım.Kucağında küçük Amelia 'yı taşıyan Adamson,elinde bastonu ile bana bakan Bayan Marry 'i gördüm.Onların arkasından Oğuz yanıma doğru gelmeye başladı.Oğuz belimden , tırda bulduğum o değişik silahı aldı.Ardından ;
''Buradan ayrılamayız ön taraftan gelen alevler buraya gelene dek burada kalmalıyız.''
Oğuz'un neden silahımı aldığını çözmeye çalışırken otobüsün yanmasına sebep olan siyah helikopterden sesler duydum;
''Eğer silahlarınızı bırakıp ellerinizi havaya kaldırırsanız size hiç bir şey yapılmayacaktır ! ''
Yalan söylediklerinden emindim.Peki ama neden ? Kimdi bunlar ? Ben bunları düşünürken Oğuz 'un öne doğru gitmeye başladığı gördüm.
''Oğuz ne yapıyorsun, bunlara gerçekten inanacak mısın ? ''diye bağırdım.
Oğuz arkasına bile bakmadan ilerlemeye devam etti.Benim belimden aldığı silah ile ellerini havaya kaldırdı.Helikopterdekiler Oğuz 'u görmüştü.Helikopterin ışığı Oğuz ' un üzerine vuruyorken ben Oğuz 'un ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.Oğuz elindeki tırda bulduğum değişik silah ile ellerini havaya kaldırmış öylece helikoptere bakıyordu.
Helikopterdekiler ''Çok doğru bir seçim yaptınız şimdi elinizdeki silahı yere atın! ''
Alevler iyice etrafa yayılmış üzerimize doğru gelirken Oğuz 'un silahı yere bırakışını izliyorduk.Oğuz elindeki silahı yere bırakıyordu ki ani bir hareketle silahı kaldırıp helikoptere bir el ateş etti.Tıpkı o silahı bulduğum gün ateş ettiğim gibi etrafı ışık kaplamıştı.Gözlerinizi kör edecek seviyede saçılan ışık yüzünden gözlerimizi kapatmak zorunda kalmıştık. Helikopterin etrafında oluşan elektriklenmeyi gözlerimiz ile görebiliyorduk.Daha önce böyle bir şey görmemiştim.Helikopterin pilotu elektrik akımına kapılmış olsa gerek yanıyordu.Helikopter ise döne döne yere düşüyordu...
Oğuz yere çakılan helikoptere doğru koşmaya başlamıştı.Oğuz 'un yanına gitmeliydim.Ama John 'u bırakamazdım.Gözleri bir açılan bir kapanan kendi kendine bir şeyler mırıldanan John 'u , Adamson ' un kollarına bıraktım ve Oğuz'un peşinden koşmaya başladım.Oğuz yere çakılmış, üzerinde büyük bir ''c '' harfi olan siyah helikopterin içine baktı.Pilot zaten çoktan yanarak ölmüştü.Siyaha dönen pilot cesetini görünce midem biraz bulanmıştı.Pilotun yanında oturan kişi ise yaralıydı.Yaralı adam kafasını cama çarpmış olsa gerek kafasından kanlar süzülüyordu ve cam parçaları vardı.Oğuz ;
''Jack , yardım et şu adamı çıkaralım ! ''
''Tamam '' dedikten sonra yaralı adamı helikopterden çıkarıp , helikopterin yanından uzaklaştırdık.Oğuz neden böyle bir şey yapmıştı merak ediyordum doğrusu..
Oğuz elindeki silahı yaralı adama doğrulttu ;
''Bizden ne istiyorsunuz ! ''
Yaralı adam zar zor elini kaldırarak beni gösterdi.
Ben şaşırmış bir şekilde yaralı adama bakarken Adamson 'un sesiyle irkildim;
''Tepeden onlarca zombi aşağıya , bu tarafa geliyor ! ''
ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.AYRICA BU BÖLÜM İLE İLGİLİ İKİ SORU SORACAĞIM
1-LİNDA , JOHN 'UN KOLUNDAN TUTUP JACK 'E NEDEN YARDIM ETMEDİ ?
2-BU YARALI ADAM NEDEN JACK 'İ GÖSTERDİ JACK 'DEN NE İSTİYOR OLABİLİRLER?
CEVAPLARINIZI BEKLİYORUM.BİR SONRAKİ BÖLÜMDE BU SORULARIN CEVABINI BÖLÜMÜN İÇİNDE ÖĞRENECEĞİZ..
Yayınlanma tarihi:03.10.2015