Asi ve Mavi (Devlerin Aşkı- I...

Por UnitedByLove

254K 7.8K 766

"Nadir olan ne varsa nadir olan içindir." '' Gel buraya küçük dahi..'' derken ışıl ışıl yeşil gözlerine,dolgu... Más

Asi ve Mavi
1.Bölüm ''Önyargı''
2.Bölüm''Özlemek,Hasrettendir...''
Poyrazoğlu - Kabadayı Serisi (3)
4. Bölüm ''Aşkları da Vururlar''
5. Bölüm ''Gel Desem Gelir Misin?''
6. Bölüm ''Benimsin Kızıl''
7. Bölüm ''Kahraman Olmak...''
8. Bölüm''Bazı Yaralar Kapanmaz...Kanar..Kanar...''
9.Bölüm ''Şeytanlar Ve Melekler''

3. Bölüm ''Geriye Kalanlar...!''

12.9K 774 85
Por UnitedByLove

Yine merhaba :) Bu hikaye beni hiç düşünmediğim kadar etkileyen, sarsan ve içime yolculuk yaptıran bir hikaye ... Sizden yorum beklememin en büyük nedeni bu...Küçük bir aile olduk. Birbirimiz yüz yüze görmesekte. Birlikte yazıyoruz...Ve ben sizin duygularınızı çok merak ediyorum. Lütfen oylarınızı ve en çokta yorumlarınızı esirgemeyin...:)

Medyaya koyduğum şarkıyla yazdım bu bölümü. Dinlemenizi tavsiye ederim. :) Keyifli okumalar. :)


3.Bölüm

''Geriye Kalanlar...''

Hayır, üzgün değildim.

Değildim.

Olmayacaktım....

İlk defa duyduğum .... Duymak...? Sahi duymak neydi ? Kulaklarınla olması gereken bir şeydi ? İnsanlar sadece gözleriyle görür ,kulaklarıyla mı duyardı? Oysa ben hep her şeyin daha iyi olacağına olan inancımı hiç yitirmemiştim.

Oysa ben hiçbir zaman hiç gerçekleşmeyecek hayallere kapılmamıştım. O kızın söyledikleri değildi beni üzen Batu'nun gözlerinde gördüğüm o ivedi hüzündü yıkan baharlarımı.

O ivedi hezeyandı benim kuşak kuşak açan renklerimi solduran... Oysa ne demişti şair 'Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var...

Yaşadın mı ,yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi,

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği...'

Başımıza gelenlerden sorumlu tutmak bir şeyleri, birilerini ,yükümüzü hafifletir ,bizden geriye kalanları toplayabilmemizi kolaylaştırırdı. Ama ben yapmadım, yapamadım. Korkakça kaçmadım yaşadıklarımdan, kabullenmek zor olmuştu ama asla korkmadım yaşayacaklarımdan.

Bir tek O ,söz konusu olduğunda tüm kalkanlarım deliniyordu. Boğuyordu gerçekler. Artık olurumuzun –ki sanki öncesinde varmış gibi- olmadığı gerçeği ruhumu cam kırıklarına buluyordu. Yapıştırılamayacak ,onarılamayacak küçük kırıklar...

Elbette hayatına devam edecekti. Sırf ben onu seviyorum diye o da beni sevecek değildi ya... Ah be Nazım nasıl da anlıyordum Piraye'yi...

Sevmek tekil olamaz gibi gelirdi hep bana... Sevgi dolu bir ailem olmadı. İstediğim her şeye sahip ama bir o kadar sahipsizdim ,ıssızdım... ben hep...Bir parça eksik...

Ama neden diye sormaya bile cesaretim yoktu. Neden beni sevmiyorsun ? Yeterince güzel değil miyim? Yeterince sana layık değil miyim ? Ve hepsinde aynı cevabı buluyordum sanırım...

Sevilmek mi istiyorsun yoksa karşılık mı istiyorsun ? Hayatta her duyumuzun karşılığını alıyor muyduk ki sevmenin karşılığı olsun ? Tek kişilik de sevilmez miydi ? Tek olunca sevda da gerçek değil miydi ?

Yatağa girip gözlerimi kapattım. Karanlığa gözlerimi kapatınca yine karanlıkla boyadım. Sessi z bir ortamın rahatlığını beklemeye gerek duymamam şanstı. Şanstı değil mi?

Biri size çıkıp bir daha nefret ettiğiniz sözleri , sesleri hatta kelimeleri bile özleyeceksiniz dese gülerdim. Hayatta kesin yargılarım olmadı benim hiç ya da ön yargılarım. Zaten yaşım ve zekam yüzünden yeterince dışlanmış ,yeterince yalnız kalmıştım.

Ama o zaman bile yalnızlığın sesi vardı. Bazen en sevdiğim şarkı bazen kedimin mırıltısı ve hatta bazen yüksek sesle söylediğim şarkıların sesi...

Düşüncelerimin her zaman ki burukluğuyla gözlerimdeki karanlık beni içine çekmeye başladı.

Gözlerime değen ışığın sıcaklığıyla açtım. Yatarken perdeyi kapattığımdan emindim. Işıkta uyuyamazdım. Yatakta gerinip banyoya girdim. Duşumu alıp havluya sarınıp odaya girdiğimde beklediğim görüntü iç çamaşırımı parmağının ucunda sallayan sapık bir Batu değildi.

Yüzündeki o sırıtışı uzun olmasada tırnaklarımla kazımak istemem sadistçeydi ama çok cazipti. Beni hala görmediğinden rahatça onu izledim. Uzundu , kumral saçlarına inat sarı tutamları öyle asildi ki onun farkını hemen anlıyordunuz bakar bakmaz.

Batu sizi görür görmez çarpan bir erkek değildi. O tanıdıkça ,baktıkça güzel olan adamlardandı.

Yavaş yavaş bana doğru döndüğünde beni görmeyi beklemediğinden yerinde zıplayıp damağını çekti. Bu koskoca adam bazen öyle çocuk oluyordu ki saçlarını karıştırıp sevmek istiyordunuz üstelik ulaşılmaz olduğunu bile bile....

Gözlerinin koyulaşması nefesinin sıklaşması gittikçe artarken nereye baktığını anlamadığım gözlerini takip ettim. Tabii ya neredeyse çıplaktım. Omzumu silkip işaret ettim.

'' Çamaşırlarımı verirsen giyinecektim...'' Hipnoz olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Yaklaşmaya başladım ben adım attıkça o da geri gidiyordu. Yağmur ablanın izlettiği film geldi aklıma.. Tecavüzcü Salih mi neydi kel bir adam vardı. Kadınlar ondan kaçıyordu sürekli. Kahkaha attım. Sesim bana ulaşmazken Batu'nun her güldüğümde yıldızlar parlayan gri gözlerine bakmayı daha çok bir seviyordum.

Ona ait sevmediğim bir şey var mıydı ?

''Korkma küçük canını yakmayacağım. '' Dedim ellerimle.... Gözleri büyüdü. O da bir kahkaha attı. Hani ölecek olsanız son dileğiniz sorulsa hiç düşünmeden 'Bir kez onun gülüşünün sesi' derdim. Çünkü o ne zaman gülse çiçeklerim açıyordu, içimde kuruyan ne varsa yeşile boyanıyordu.

Dudakları hareket ederken bir an olsun kaçırmadan dudaklarını takip ediyordum gözlerimle. Önceden olsa bu kadar uzun süre bakamayacağım dudakları şimdi sürekli gözlediğim yer olması ne tuhaftı.

Hayat sizden bir şeyleri alırken yerine öyle şeyler veriyordu ki neredeyse iyi ki dedirtiyordu size...

'' Fazla cesursun...İyi değil kızıl ,karşında bir erkek var unutma...''

'' Ben cesur değilim ama sen korkaksın...'' Ellerime bakarken kaşları çatıldı. Omzumu silkip daha da yaklaştım. Bu kadar neden abartıyordu ki altı üstü çıplaktım. Ne yani insan doğarkende çıplaktı.

Bir nefes aralığı bırakıp elinden aldığım iç çamaşırlarımla ,parmağımın üstünde yükselip kulağına yaklaştım. Nefesimi kulağına verdim. Titredi. Kahkahamı bastırıp konuşmaya başladım.

'' Kendini kasarsan canın çok yanar civcivim...'' Çamaşırlarımla,dolabımdan aldığım kıyafetlerimle banyoya gittim. Lavabonun fayansına tutundum. Ben az önce ne halt yemiştim öyle...

Kahkaha atacakken kendimi durdurdum ben duyamıyorum diye bazen herkesi öyle sanmam ne kadar ironikti öyle...Üstümü giyip ,saçlarımı kuruttuktan sonra odaya girdim. Gitmişti...

Kahvaltı sonrası mutfağı toplayıp salona geçtik. Batu tam koltuğa oturacakken aniden kalkınca arkasından kalktım. Acaba sevgilisi mi gelmişti yine. Yeterince doyamamışlardı belkide birbirlerine ya da kendilerine ait planları vardı. Başımı iki yana salladım beni ne ilgilendiriyordu ki?

Kapıdan giren Toprak abiyle göz göze gelince şaşırdım. Toprak abi başıyla selam verip anlatmaya başladı elleriyle.

'' Sana ihtiyacım var Ela... Konu önemli...'' Batu hızla karşıma geçip Toprak abiye sinirli sinirli bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. '' Bak tamam çalışmak istiyor olabilir ama en azından biraz dinlenmesine izin verseydin..'' Diye konuşurken o kadar hızlı konuşmuştu ki anlamak için ekstra çaba sarfettim.

''Mecbur olmasam gelmezdim sarı kafa...'' Der demez benimle göz göze geldi.

''Ela durum kritik. Sana ihtiyacım var. Bakanlardan biriyle ilgili bir problem var...'' Ben hala ona bakarken o da anlatmaya devam etti.

''Bak ,evli değil zaten ama bir fahişeyle fotoğraflarının olduğuyla ilgili tehdit ediliyor. Bakan yalanlıyor ama biliyorsun ki böyle şeyler güven kırar. Senin onunla konuşmanı istiyorum. Yalan söyleyip söylemediğini anlayabilirsin. ''

Kaşlarımı kaldırıp baktım. Uzun zamandır insanları çözmek ,gözlemlemek en büyük hobilerimden biriydi. Çünkü sırf akıllı olduğunuz için insanlar sizi dışlayınca yapacak daha iyi bir şeyiniz olmayınca sizde onları daha iyi tanımak için görmeyi öğreniyordunuz en saklı olanları bile.

Çünkü insanlar ne kadar saklamak istesede kendilerini ele verirlerdi. Gerek bakışlarıyla gerek mimikleriyle gerekse kendilerinin bile farkında olmadıkları vücut diliyle.

Başımı sallayıp bende ellerimle işaret etmeye başladım. ''Tamam üzerimi giyip geliyorum.'' Hızla merdivenleri tırmanıp odama geçtim. Kapıyı kapatacakken Batu sinirli olduğu her halinden belli karşıma geçip konuşmaya başladı.

Hızlı konuşuyordu ve duymasamda bağırdığını anlayabiliyordum vücut hareketlerinden. Bu anlama , görme ve okuma olayının en sevmediğim yönü buydu. Çünkü başkalarını okuyabildiğiniz gibi sizi yıkabilecek gücü olan insanları da okuyabiliyordunuz ve en kötüsü de buydu.

''An-anlamıyorum...Ya-ya-vaş lüt-fen...'' Yaptığını yeni anlamış olmanın mahçubiyetiyle başını salladı.

''Bende geleceğim,yanında olmamı engelleyemezsin..'' İstemesemde dudaklarım kıvrıldı. Tamam dercesine başımı salladım. Rahat bir nefes verip odadan çıktı.

İstihbarata geldiğimizde çokta değişmediğini görmek rahatlattı. Kerim abiyi her zamanki neşesiyle görmek öyle güzeldi. Hemen beni kollarına alırken bende sokuldum sahip olabileceğim en tatlı abiye. O ve Sevde çok fazla zorluk atlamıştı ama değmişti çünkü çok güzel bir aileleri çok güzel ikizleri vardı.

Babalarına aşık iki kız..O kadar tatlıydılar ki... Kıskanç bir Sevde görmeyi hiç beklemezken kızlarıyla babaları için resmen kavga eden bir Sevde abla çok komikti. Kerim abi öyle büyük bir aşkla bakıyordu ki sahip olduğu kadınlarına sırf o bakışları için bile insan aşık olmak istiyordu. Birden Kerim abinin kollarından çekilince Batu'nun kollarında buldum kendimi.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken Batu'nun dudaklarına odaklandım. '' Bak abi demem yamulturum..Uzak dur Ela'dan...hem senin karın yok mu ne sarılıyorsun öyle dört kolla...'' Kerim abi gözlerini kısıp yanaklarındaki gamzeleri çıkartıp kahkaha attı.

Erkeklere gamzenin yakışacağını hiç düşünmezdim ama Kerim abi öyle güzel gülüyordu ki bir bakıyordunuz sizde onunla gülümsemeye başlıyordunuz. Kerim abi güzel insandı aynı Toprak abi gibi. Öyle aşık ve öyle güze insanlardı ki size umut veriyorlardı.

Umut vermek kolay iş değildi. Çünkü zordu.Umut etmek başkaydı.

Toprak abi yanımıza gelip Kerim abiye yüzünü buruşturdu,Batu'nun ense köküne bir şaplak attı...İçim acıdı. Sanki bana atmış gibi...

''Hadi Ela bakan özel odada seni bekliyor...''

Özel oda dedikleri yer en son teknolojiyle donatılmış bir odaydı. Yüksek çözünürlüklü kameralar ve ses cihazları vardı tabii gizlenmiş olarak. Batu'da bizimle ilerlerken Toprak abi aniden durunca ben Toprak abiye Batu bana çarptı ve durmak zorunda kaldık.

Dönüp çattığı kaşlarıyla Batu'ya baktı. Tanımasam kaçıp saklanmak isteyeceğim bir kaş çatıştı bu. Batu'ya baktım. Gülüyordu. Kafayı yemiş diye düşünürken elini kaldırıp parmağını salladı Toprak abiye.

''Bende geliyorum Toprak...Durdurmak için öldürmen lazım...'' Toprak abi kaşlarını daha fazla çatıp konuştu.

''Hiç fena fikir değil hatta şu densiz Kerim'i de vursamda ikinizden aynı anda kurtulsam...'' Yutkundum. İkisininde yüzü bana dönerken başıyla onaylayıp özel odaya doğru ilerledik. Buraya 'Vip salonu ' diyorlardı. Üst konumdaki konuklar içindi.

Odaya girdiğimizde oldukça ferah olan oda adamı görmemle değişti ,boğucu olmaya başladı. Karşılıklı oturan adamların yanına gittiğimizde Toprak abi benim duymadığımı saklamam zor olsada bir iki kelimelik cümlelerle konuşmam gerektiğini söylemişti.

Tanışma faslından sonra Batu yanıma bakan ve yanında gelen adam karşıma,Toprak abi ise bize uzak olan bir yere oturup izlemeye başladı. Batu uzun ve kekelemeden konuşamayacağımı bildiğinden o sormaya başladı.

'' Her şeyi baştan anlatın sayın bakanım..'' Batu'nun sayın lafını tiksintiyle söylediği duymayan birinin bile anlayacağı yoğunluklu bakışlarından ve mimiklerinden belliydi. Bakan anlamasına rağmen başını sallayıp bana döndü. Gözlerime bakarken gözlerindeki bir şeyler rahatsızlık vericiydi.

''Kabine toplantısı vardı oraya gittim. Sonra Engellilerle ilgili bir davete gittim. Yaklaşık 3 saate yakın orada kaldım. Bir arkadaşımla buluşup bir şeyler içtik. Eve gittim. Duş alıp televizyon izledim. Sonra ...'' Kaldığı yerden sonrasını tahmin etmek zor değildi.

'' Bana sürekli böyle kızları ayarlayan arkadaşımı arayıp çağırdım. Her zaman ki gibi rezidanstaki yerime getirdi. Birkaç gün sonrada şantajlar başladı.'' Eliyle alnını kaşıyıp gözlerini gözlerimde sabitledi. Omuzları düşerken vücudunu hafifçe kavislendirip yanındaki adamla göz göze geldi.

'' Tersten anlatın...'' Gözleri beni buldu. Anlamadığı her halinden belli gözleri irileşmiş dikkati üzerimdeydi. Şaşırdığı her halinden belliydi. Batu kıkırtısını öksürükle bastırıp bakana döndü.

''Anlattığınız her şeyi tersten anlatın sayın bakanım, yani uykundan önce yaptığınız her şeyi sondan başa doğru sayın...'' Ben hala ona bakarken Batu gözleriyle uyardı. Kendimi toplayıp bakana baktım. Düşündüğü belliydi. Yerinde kıpırdandığında konuşmaya başladı.

''Rezidansta konuğumu ağırladım. Hemen öncesinde dernekteydim. ''Alnın kaşıdı...belli ki biraz önce sıraladıklarını unutmuştu ve hatırlamaya çalışıyordu.

''Engelliler için olan dernek toplantısı ,ondan önce bakanlıktaydım. Öncesinde de kabinede..'' Anladım dercesine başımı sallayıp odadan çıkmak için ayağa kalktım. Bundan sonrasını Batu'da yapabilirdi ben alacağımı almıştım.

Kayıt odasının olduğu yere gelip kaydettiğimiz kadarını izleyip son kararımı verdikten sonra Toprak abiyi beklemeye başladım. Nihayet geldiğinde dev ekrana görüntüyü verip onunda karşıma geçmesini bekledim.

'' Bakan yalan söylüyor...'' Başını salladı.

''Biliyorum Ela zaten adamın sakladığı bir şeyler olmasa bize gelmezdi.'' Batu yine sinirle yanımıza gelip işaret ederek konuşmaya başladı. Neredeyse teşekkür edecektim. Çünkü sinirlendiğinde oldukça hızlı konuşuyordu ve anlaması zor oluyordu.

'' Toprak , böyle adamları korumak mı bizim görevimiz...?'' Toprak abinin kaşları çatıldı.

'' Bizim görevimiz masumu korumak Batu...ama bazen onları korurken ne yazık ki her yanlışı alıp öylece düzeltemiyorsun...'' Onunda çok mutlu olmadığı her halinden belliydi. Tekrar dikkatlerini çektim.

'' Bu adamın başka sakladığı ne var bilemiyorum sonuçta bekar bir adam evet fahişelere gitmesi doğru değil. Ama genel olarak düşünecek olursak bekar olup düzenli bir birliktelik yaşayan kaç adam var ? Hele de bakansan...'' İkiside konuyu nereye bağlayacağımı merak ediyordu.

Ekrana yaklaşıp görüntüsünü büyüttüm. Koyulaşan göz bebeklerini odaklayıp onlara döndüm. İnsanların göz bebekleri üç durumda bu kadar büyür. Normalin neredeyse üç katı büyüklüğündeydi.

''İnsanlar öfke,nefret ve cinsel olarak uyarıldığında olur bu kadar büyüme göz bebeklerinde. Muhtemelen bakanda o anları hatırladığında böyle irileşti göz bebekleri. Ve alnını kaşıması utanç duymasından düşen omuzları bunu kabullenişinden kaynaklıydı ki bence bakan sadece bir fahişeyle birlikte olduğu için bu kadar duygu karmaşası yaşamış olamaz...'' Toprak abi ve Batu daha da sinirli bir hale bürünürken Kerim abi ve Doğuş'da içeriye girince ufak çaplı bir acil toplantı olduğunu anladım.

''Toprak bunlar rezidansa girenlerin resimleri ve gece 12:00 ve 3:00 arası giriş ve çıkış yapan sadeec 16 yaşında bir kız...'' Okuduğum dudaklarından gözlerimi çekip Kerim abiye baktım. Gözleri ateş saçıyordu. Bir tek onun değil Toprak abi ,Doğuş ve hatta Batu resmen patlamak üzere olan volkan gibiydiler. Batu önünde ki sandalyeyi tekmeleyip Toprak abiye döndü.

''Hadi şimdide masumlardan bahsetsene..'' Toprak abinin neredeyse sulanan gözlerinden ,düşen omuzlarından en az Batu kadar sarsıldığı belli olsada yinede ayağa kalkıp Batu'nun omzunu sıktı ve konuştu.

'' Masumu koruyacağız Batu ,söz masumu koruyacağız ama önce sakin olacağız...'' Toprak abi ve Kerim abi odadan çıkarken bende onlarla çıkacakken kolumdan tutulmasıyla başımı çevirip kolumu kimin tuttuğuna baktım. Ve tabii şaşırmadım zevzek Doğuş beni süzüp yaklaştı.

''Görmeyeli ne kadar da büyümüşsün sen kızıl..'' Hah...kıçımı ye derdim ama bu zevzek kesin zevkle derdi. Hem bana sadece ailem kızıl derdi bir de Batu... Kaşlarım çatılırken bir kez daha kolumdan tutulup çekildim. Batu kolunun altına beni alırken yüzüne baktım hemen söylediği hiçbir şeyi kaçırmamak için...

'' Doğuş belanı siktirme bir koçum...git başımızdan...'' Dudaklarım kıvrılacakken hemen topladım kendimi dün gece sabaha kadar kim bilir Sude'siyle neler yapmıştı ona neydi ?

'' Kahve içmek ister misin diye soracaktım...'' Doğuş'a yaklaşıp tane tane konuştum.

''E-evet çok iyi olur..'' O da bana gülümserken birlikte odadan çıkıp kafeteryaya doğru yürümeye başladık. Doğuş beni durdurup koridorun köşesine çekmesini izledim. Ne oluyor dercesine ona bakarken dudaklarıyla sus işareti yapınca gözlerimi devirdim. Sanki çok ses yapabilirmişim gibi...

''Bak şimdi tam 10'dan geriye sayıyorum ve Batu fırtına gibi koşarak kafeteryaya uçacak...'' Yüzündeki muzip ifadeye bakıp koridora çevirdim bakışımı ve 10'dan geriye saymaya başladım.

10

9

8

7

6..... Önümüzden şimşek hızıyla geçen bir gölge görünce Doğuş koluma dokundu." Şimdi beş dakika burada bekleyip öyle gideceğiz oraya ama bana söz vermen lazım. Malum adam manyak sen söz konusu olunca..." Kaşlarımı havaya kaldırıp ne dercesine ona baktım.

"Oraya girdiğimizde arkana saklanacağım ve sende beni koruyacaksın tamam mı kızıl ?'' Tamam dercesine başımı salladım. İyi de Batu'ya ne oluyordu ki?

Kafeteryaya girer girmez aynı şimşek hızında bir şey anında Doğuş'u fırlatır gibi yanımdan çekince daha ne olduğunu anlamadan Batu çıkmış Doğuş'un üstünde tepiniyordu.

Yanına yaklaşıp omzuna dokundum. Hızla dönüp çatık kaşları ve seğiren yüz kaslarıyla bana parmağını sallayıp konuşmaya başladı...

''Neredeydiniz bu kadar zaman..?'' Odun herif..Sanane..?

'' Gezerek geldik..'' Dedim bende işaret ederek. Tek kaşını kaldırıp bana bakınca bende ona tek kaşımı kaldırıp baktım. Sonra ne olduysa Doğuş ve Batu arkamdaki bir noktaya bakarken Batu yüzünü buruşturdu. Ben ne olduğunu anlamak için arkamı dönecekken Batu'nun kolları arasında kaybolan vücut oldukça tanıdıktı.

Yüzünü yüzüne yaklaştırıp dudakları birbirini bulduğunda arkamı dönüp çıktım oradan... Keşek ona hissettiklerime, içimde onu her gördüğümde hissettiğim bu saçma sapan ağırlığada arkamı dönüp gidebilseydim.

Ona doğru attığım her adım boşlukta kayboluyordu. Kendi adımlarının bile sesini duymayan birine neden o da adım atsındı ki ???



Seguir leyendo

También te gustarán

1.8M 62.4K 43
"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklar...
247K 14.4K 54
eymenacar: Haberin olsun arkadaşlarım sana 'seninki' diyor afraışık: Nedenmiş o? eymenacar: Seni görür görmez 'yengeniz' demiş olabilirim :)
208K 1.1K 8
904K 19.4K 12
İnsanın kaderi gerçekten de elinde miydi? İnsan kendi kaderini kendi mi seçerdi? Peki bizim için neden öyle olmamıştı? Kaderimiz başkalarının elinde...