PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI...

De Sema_Coban_YalknK

511K 31.5K 16.6K

X-18AB9 adında bir virüs..Kim bile bilirdi ki bu küçücük virüsün medeniyetin eşiğindeki Dünya 'nın sonunu ge... Mais

- TANITIM -
BAŞLANGIÇ
YAŞAMAK İÇİN KAÇ
YENİ İNSANLAR
KURTULMAK İÇİN UMUT
TERRENE ASKERİ KAMPI
ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜR
LABORATUVAR
KASABA
SİLAH
OTOBÜSTEKİ KARGAŞA
ANONS
ZOMBİ YIĞINI
GOLF SAHASI
NEREDELER ?
YÜKSELEN ALEVLER
SAKIN BURADAN ÇIKMA
PLAN BUYDU JACK !
ÇIKIŞ YOLU
İKİ TARAF : ZOMBİ
KIYAMET TESİSİ
EV
TERK EDİLMİŞ ŞEHİR
HARİCİ DİSKİN SIRRI
KALİOLA
TERK EDİLMİŞ OKUL-ALİCE
URANYUM MADENİ
ZOMBİLERE KARŞI SAVUNMA
SİYAH YARATIK
GEMİ
BEKLENMEDİK..
X-18AB9 ANTİDOT
PEŞİMDE ZOMBİ VAR
TAHTA DUVARLARIN ARDINA KASABA
SAVUNMA
ADA
ARSİA :KURTULUŞ
ARSİA 'DAKİ KAOS
NEREDEYİM ?
ŞEHRİN DIŞI
JACK 'İN PLANI
DOSTTAN GELEN KURŞUN
JOHN 'U ARARKEN
FİNALE DOĞRU -1
FİNAL
ÖZEL BÖLÜM- PEŞİMDE ZOMBİ VAR 2

ORMAN

7.5K 669 220
De Sema_Coban_YalknK

Jeeplerin içinden elleri silahlı adamlar indi.Silahları bizim üzerimize doğrulttular.İçleriden kaşına kadar inen koyu kahve saçları hafif esen rüzgar ile sağa doğru uçuşan bir adam kalın bir sesle;

''Bizimle gelirseniz güvende olursunuz , size yiyecek ve barınma imkanları sunulacaktır.''

İnsanlar şaşırmış bir şekilde adamlara bakıyordu.Arkadan  kana susamış zombiler geliyordu.Bu yüzden geriye başka bir seçenek kalmıyordu.Adamın söylediği kelimeler ve bu kelimeler ile oluşan onlarla birlikte gitme isteği Adamson ve diğer insanlara mantıklı gelmiş gibi gözüküyordu..Bense geçip karşımıza dikilen bu adamların kim olduklarını anlamaya çalışıyordum..
Dikkatlice, şüpheci bakışlarla incelemeye başladığım sırada Jeep in arkasındaki logo gözüme çarptı ;
''Kaliola ''

Adamson Jeepe binmek için adımını atmıştı ki ;

''Adamson dur , bu adamlar beni kaçırmıştı , kalan insanları toplayıp üzerlerinde deney yapıyorlar'' diye bağırdım bir anda.

Bunun üzerine Adamson geri adım attı ve tek bir hamlede arkasını döndü.Araçlara binmeye hazırlanan bazı insanlarda vazgeçmişlerdi..
Bir tarafta aç zombiler diğer tarafta insanların üzerinde deney yapan silahlı adamlar...

İnsanlar, Kaliola şirketinin adamları ile tartışıyorken etrafı incelemeye başladım.Bir çıkış yolu olmalıydı bizi bu durumdan çıkaracak bir şey..O an dikkatimi çeken bir şey oldu.

''Metro istasyonu ''

''Herkes beni takip etsin '' diye bağırdım ve metro istasyona doğru koşmaya başladım.

Kaliola şirketinin adamları peşimizden koşarken bir yandan da üzerimize ateş açmışlardı.Seslerimizi duyan zombiler ise uzaktan metro istasyonuna doğru yöneldiler.. Fakat bize yetişmeleri biraz zordu..Yani en azından hemen yetişemezlerdi..

Geniş merdivenlerden inmeye başladık.İçerisi çok karanlıktı , içerideki derin sessizliği ayak seslerimiz ile bozmuştuk.Arkalardan orta yaşlarda uzun boyuna yakışır nitelikte uzun yüzlü bir adamın cebinden küçük bir fener çıkarmasıyla birlikte fenerin aydınlığı ile koşmaya başladık.

Metro istasyonun içinde hiç zombi olmaması beni düşündürüyordu.Kısa bir süre içinde sebebini anlamıştım.Çünkü zombiler metronun içindeydiler.El fenerinin ışığını görünce camlara dayanmışlardı..İçeriden camları kırmaya çalışıyorlardı.John ise dalga geçer edasıyla metronun kapısını tekmeleyerek :

''Ne oldu çıkamıyor musunuz ? Lanet olası yaratıklar ! ''

John 'un tekmelemesinden olsa gerek kapı birden yere düştü.Metronun içinden bizi parçalara ayırıp midelerine indirmek isteyen yaratıklar; zombiler hızla bir karınca sürüsü gibi metronun içinden çıkıp dağılmaya başladı..

Adamson ' un yankı yapan sesini duyabiliyordum ;

''Ne yaptın John şimdi akşam yemeği olacağız !''

Arkamızdansa silah sesleri geliyordu.Kaliola şirketinin adamları zombileri öldürmeye çalışıyor olmalıydılar.En önde benim önderliğimde koşan biz ise çıkışa doğru gidiyorduk.Işık şimdiden görünüyordu..
Neyse ki zombiler sayesinde Kaliola şirketinin adamları oyalanıyordu.
Çıkışa yaklaşmıştım ki arkamdan bir acı dolu bir kadın çığlığı duydum.Ama geriye dönemezdim.Aldırış etmeden devam etmek zorundaydım.Çıkıştan çıktıktan sonra etrafa baktım.Caddenin karşı tarafında
büyük bir orman görünüyordu.En güvenli yer olduğu konusuna kanaat getirdikten sonra Ormanın içine daldım tâbi beni takip eden arkamdakiler de peşinden girdiler.
Çıkıştan çıkan zombiler ise etrafa dağılıyorlardı..

Bir müddet ormanın içinde koşmuştuk.Nefes nefese kalmıştık.Biraz dinlenmek için bir yerde durduk..Kimin ne durumda olduğuna göz atıyordum ki
Miley 'in kolunu görünce çığlık atan kişinin Miley olduğunu anladım.Miley 'in tam bileğinden , zombi koca bir ısırık ile parça koparmış, Miley 'in kanlar içinde kalmış bileğinin kemiklerini görebiliyordum.Miley acı içinde bağırıyordu.Linda, küçük Amelia 'yı kucağına almış bu manzarayı görmemesi için gözlerini kapatmıştı.

John elindeki baltayı göstererek ''Virüs kan yolun ile tüm vücuda dağılmadan ,bileğinden itibaren kolunu kesmeliyiz.''

Hıçkırarak ağlayan Miley
'' Peki ya kan kaybından ölürsem ? ''

''En azından yaşamak için bir seçeneğin olacak.Sen bilirsin zombiye dönüşmek mi ? kolunun kesilmesi mi ? ''

Miley kolunu öne doğru uzattı gözlerini kapattı ve ;

''Tamam hazırım ''

John eskimiş ve kanlar içindeki baltasını çimenlere sürüp kabaca temizledikten sonra havaya kaldırdı.Gözüne keseceği yeri kestirdi ve büyük bir hızla baltayı indirdi.Miley 'in acı içindeki bağırışı tüm ormanda hissedilmişti..Miley 'in kolundan kanlar fışkırıyordu.
Linda , Amelia 'yı Bayan Marry 'e verip boynundaki fuları çıkarttı , Miley ' in kolunu sarıp üzerine baskı uyguladı.Annesini gören Amelia ise ince sesiyle çığlık attı ve hemen ardından yeşile çalan ela gözlerinden damla damla yaşlar süzülmeye başladı.

Adamson tedirgin bir tavırla :
'' Devam etmeliyiz hadi''

Ormanın içinde koşar adımlarla ilerliyorduk.Hava şimdiden kararmaya başlamıştı bile.Büyük uzun ağaçların içinden hızla geçiyorduk.Güneşin batışına yakın ortaya çıkan soğuk rüzgarlar ise acımasızca yaprakları dallarından kopartıp ormanın derinliklerine doğru sürüklüyordu..
En önde giden John birden durup bize döndü ;

''Az ileride bir kulübe görünüyor geceyi orada geçirelim ''

Kimse itiraz etmeyince kulübenin önünde durduk.Akşam rüzgarının soğukluğu iliklerimize kadar işliyordu.Kulübenin eski ve gıcırtılı kapısını yavaşça açtık.Kapıdan gördüğüm kadarıyla içerisi boş görünüyordu.Önden John ve Oğuz girdi etrafa bakındılar ;

''İçerisi temiz gelebilirsiniz''
Bu sözün ardından içeri daldık.
Adamson etrafı kolaçan ettikten sonra;
''Oğuz sen kulübenin tavanına çık nöbet tut ''
Oğuz ise başını sallayarak karşılık verdi.

İçerisi fazla büyük değildi.Yinede bir gece için yeterdi.Her ihtimale karşı Miley 'i lavaboya kilitledik..
Yerdeki üst üste istiflenmiş kalın odunlar ile eski ve toz içinde kalmış şömineyi yaktık.İçerisi yavaş yavaş ısınırken Adamson duvarda asılı bir av tüfeği gördü ve eskimiş sandalyeye çıkıp tüfeği eline aldı.

Salon birleşik olan mutfağın dolaplarını karıştırmaya başladık.Kısa bir arayışın ardından bulduğumuz bir kaç parça yiyecek ve konserveyi yedik.

Şöminenin yaydığı ateş rengi ışık, hemen yanında duvara yaslanmış bir şekilde oturan Linda 'nın turuncuyla karışık kızıl saçlarının arasına gizlenmiş suretine vurarak   güzelliğini açığa çıkartmıştı.Dizlerinin üzerine koyduğu ellerine bakarken bir şeyler düşünüyordu..Bir anda ışıkla daha da parlayan gözlerini kaldırdı ve benim üzerime dikti..Bense bakışlarımı hemen onun üzerinden çekip arkama döndüm..Neden ona bakıyordum ki..!

*********************************************************************************

Yorucu bir günün ardından ; şöminenin sıcaklığı ve karnımızın doyması ile birlikte insanlar uykuya dalmıştı. Benim ise uykum gelmeye başlamıştı.Tam gözlerim kapanıyordu ki kapının çalındığını fark ettim.Kapı sanki kırılacak gibi çalınıyordu.Kalktım ve hızla koşup uykulu bir halde kapıyı açtım.Oğuz ' un yüzündeki telaşlı ifadeyi görünce Oğuz 'u içeri alıp kapıyı hemen örttüm.

Oğuz nefes nefese kalmış bir şekilde: 

''Zombiler kulübeye doğru geliyor.Sayıları çok fazla ''

Bunun üzerine uyuyan herkesi kaldırdık.İnsanlar ellerine tava , odun, ne buldular ise aldılar.Bense elime şöminenin yanında bulduğum uzun demir bir çubuk-sopa aldım. Linda koşarak , lavaboya kilitlediğimiz Miley 'in çıkması için kapıyı açtı.Şöminenin ışığını camdan gören zombiler kulübeye doğru yöneldiler. İçeride bizi gören zombiler kulübenin camlarına ve kapısına dayanmışlardı.İçeri girmeye çalışıyorlardı.Kısa bir süre sonra kanlı salyaları ile kaplanmış camları kırdılar.Ve tabi kapıda uzun süre dayanamadı.Kapıyı ve camları kıran zombiler içeri dalıyorlardı.

Elimde tuttuğum uzun demir sopayı parmaklarımla sıkıca kavradım.Kana susamış yaratık ağzını açmış kuduz bir köpek gibi üzerime doğru geliyordu.Büyük bir hızla koştum ve demir çubuğu zombinin ağzının içine sapladım.Demir çubuk zombinin ağzını deşmiş ve büyük bir açıklık oluşturmuş olsa da yinede beni ısırmaya çalışıyordu.
Onun  çürümüş gövdesine ayağımı koyup bastırarak destek alırken Demir sopamı çekip ağzından geri çıkarttım.Sopa geri çıkarken ayağımla hızla tekme attm ve  hemen ardından sopayla göğsüne doğru vurmamla birlikte zombi duvara savrulmuştu.

Hızla duvara  çarpan zombinin hareket etmesine bile fırsat vermeden
demir sopayı hızlı zombinin gırtlağına sapladım.Duvar kana bulanmıştı.

Bu sırada ise  kapıya yakın duran Adamson 'un üzerine zombiler çullanıyordu.Adamson önüne gelen zombiyi öldürüyordu fakat arkasına hiç bakmıyordu.Bakmaya fırsatı dahi olmuyordu.Adamson 'un arkasından gelen aç zombiyi gördüğüm sırada ;

''Adamson ,arkanda ! '' diye bağırdım.

Adamson uyarışımla birlikte arkasını döndü ve arasında santimler kalmış zombinin bacağına hızla tekme attı; Çürümüş bacağı kopan ve yere düşen zombinin kafasını tüfeğinin dipçiği ile patlatırken sağ tarafından bir zombi Adamson 'un üzerine atlayarak Adamson 'u yere düşürdü.Adamson ile zombi boğuşurken ; Elindeki balta ile zombilerin çürümüş bedenlerinden kafalarını ayıran John , Adamson ' a bakarak;

''Neden silahını kullanarak ateş etmiyorsun ? ''

''Buraya daha çok zombi mi gelmesini istiyorsun! ''

Adamson yerde yuvarlanıp üzerindeki zombiyi silahı ile iterek şömineye fırtlattı.Zombi şöminede yanarak ölüyordu.Ve tabi çürümüş yanık et kokusu da bizi öldürecekti.

Ben etrafa odaklanmışken arkamda  bir rüzgar hissettim.Arkamı döndüğümde diğer zombilerin aksine fazla dökülmemiş omuzlarına dökülen kestane tonunda saçları ve beyaz kabartmalı papatya desenli dizinin hemen altına kadar inen ucu parçalanmış üzeri yırtıklar ve kan içinde kalmış elbisesi ile dikkatimi çeken kadın zombi üzerime atladı.
Dengemi kaybedip yere düşerken elimdeki demir sopa ise elimden kayıp ve biraz ilerime düşmüştü..

Zombinin salyaları yüzüme damlıyordu.Bir yandan zombiyle boğuşup zapt etmeye çalışıyor bir yandan da düşen demir sopama ulaşmaya çalışıyordum.Zombinin karnına yumruk attım.Ama işe yaramamıştı.Yüzlerce zombinin içinden kurtulmayı başarmıştım fakat bir zombi yüzünden ölecektim.
İnce dudaklarının arasını sonuna kadar açmış ve dişlerini geçirmek üzereydi ki o sırada zombinin hareketleri durdu ve üzerime düştü.Ne olduğunu anlamamıştım.Kafamı yukarı kaldırdım.Linda elindeki kanlı bıçağını zombinin kafasından çıkarttı.Bıçaktan kanlar damlıyordu.Bir kez daha ona borçlanmıştım.

Linda gülerek ''Sen ne zaman benim hayatımı kurtaracaksın ? ''

''Sen ölmek üzereyken '' diye karşılık verdim.

Tam yerden kalkıyordum ki masanın altına saklanmış küçük Amelia ' yı ısırmaya çalışan bir zombi gördüm..
Amelia duvarın en dibine yaşlanmış korkudan sessiz sessiz ağlıyordu..

Demir çubuğumu geri elime aldım ve koşarak eğilmiş Amelia 'ya uzanmaya çalışan zombinin kafasına demir çubuğumu sapladım.Demir sopa zombinin kafasını delip geçmişti.Diğer taraftan kanlar içinde çıkan demir sopanın ucunu görebiliyordum.Sopayı zombinin iğrenç kafasından geri çıkarttım ve eğilip Amelia'yı kendime doğru çekip
Kucağıma aldım.Çırpınan zombinin
göğsü hızla inip şişiyor sanki içinden çıkmak üzere olan ruhu çekiliyordu.Ona bakmayı bırakıp kucağımda ki Amelia 'ya baktım..

Amelia ' nın yüzünden ne kadar çok korktuğu anlaşılıyordu.Bir elimde Amelia 'yı tutarken diğer elimle demir sopayı üzerimize gelen zombilere savuruyordum.Tek elimle onları öldüremez isem bile bize zarar vermesini engelliyordum..

Adamson yüksek bir sesle
''Bu kulübeden çıkıyoruz gittikçe daha fazlalaşıyorlar ! ''

Kulübeden koşarak çıkıp ormanda koşmaya başladık, karanlıktan görüşüm biraz engelleniyordu.Yine önden gidiyordum.. Kulübenin etrafındaki virüslü bedenler ;zombiler peşimize takılmıştı..Ne durumda olduğuna bakmak için kucağımda sesini hiç çıkartmadan duran Amelia'ya baktım.

İri yeşilimsi ela gözlerini yukarı dikmiş gökyüzünü inceliyordu.. Bakışlarımı onun üzerinde gezinirdikten sonra bende kafamı hafifçe yukarı kaldırdım.
Gecenin siyahın içinde saklanmış mavi görüntüsünü aydınlatan yıldızlara baktım..Yıldızlar yine gökyüzünde yerini almış bense yine çaresizliğimi takınmıştım..

Seslerinden duyduğum kadarı ile Lanet olası yaratıklar  hala peşimizi bırakmamıştı.Arkama bile bakmadan hızımı arttırarak koşmaya devam ettim.Ormanda çimenlerin üzerine düşerek onları gizlemiş yaprakların üzerine basarak biraz daha koştuktan sonra kafamı omuzlarımın arasından arkaya çevirdim ; Peşimden birileri daha geliyordu ama insan mı ? Yoksa çürümüş zombiler mi ? göremiyordum.

ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI VE ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUM.HATALARIM VARSA LÜTFEN SÖYLEYİN.İTHAF İSTEYEN ARKADAŞLAR BANA ULAŞSIN..

Continue lendo

Você também vai gostar

Nephilim De -

Fantasia

1.2K 771 8
İçeriye girmeden önce bir düşün geçmişteki düşen melekleri...Ve onlardan doğan cocukların türlerine nefilim denildiğini. Düşmüş meleklerin hikayesi...
Sex Objects De Kerem Karel

Ficção Científica

154K 660 13
Fantezi Hikayeleri (Bilimkurgu - Fantastik - Doğaüstü)
61.8K 2K 139
Nasıl hissettiysem öyle yazıyorum.
2.9K 1.6K 17
Zamanda yolculuğa inanır mısınız? bende inanmazdım taki o güne kadar. Ben zora özel kandan bir zaman yolcusuyum...