PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI...

By Sema_Coban_YalknK

511K 31.5K 16.6K

X-18AB9 adında bir virüs..Kim bile bilirdi ki bu küçücük virüsün medeniyetin eşiğindeki Dünya 'nın sonunu ge... More

- TANITIM -
BAŞLANGIÇ
YAŞAMAK İÇİN KAÇ
YENİ İNSANLAR
KURTULMAK İÇİN UMUT
TERRENE ASKERİ KAMPI
ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜR
LABORATUVAR
KASABA
OTOBÜSTEKİ KARGAŞA
ANONS
ZOMBİ YIĞINI
ORMAN
GOLF SAHASI
NEREDELER ?
YÜKSELEN ALEVLER
SAKIN BURADAN ÇIKMA
PLAN BUYDU JACK !
ÇIKIŞ YOLU
İKİ TARAF : ZOMBİ
KIYAMET TESİSİ
EV
TERK EDİLMİŞ ŞEHİR
HARİCİ DİSKİN SIRRI
KALİOLA
TERK EDİLMİŞ OKUL-ALİCE
URANYUM MADENİ
ZOMBİLERE KARŞI SAVUNMA
SİYAH YARATIK
GEMİ
BEKLENMEDİK..
X-18AB9 ANTİDOT
PEŞİMDE ZOMBİ VAR
TAHTA DUVARLARIN ARDINA KASABA
SAVUNMA
ADA
ARSİA :KURTULUŞ
ARSİA 'DAKİ KAOS
NEREDEYİM ?
ŞEHRİN DIŞI
JACK 'İN PLANI
DOSTTAN GELEN KURŞUN
JOHN 'U ARARKEN
FİNALE DOĞRU -1
FİNAL
ÖZEL BÖLÜM- PEŞİMDE ZOMBİ VAR 2

SİLAH

10K 703 234
By Sema_Coban_YalknK

Çete üzerime ateş açmıştı bu yüzden kafamı ve sırtımın bir kısmını aşağı eğdim.Jeepi kafam aşağıda kullanırken bir şeyi fark etmiştim.Yağmacı çeteler Jeppe ateş ediyorlardı fakat onca atılan kurşunlara rağmen Jeppe hiç bir şey olmamıştı..
Koyu siyah film çekilmiş camlar bile kırılmamış hatta çatlak izi dahi yoktu.İşte o zaman anladım ki ; bu siyah jeep zırhlı idi.
Sarhoş gibi bir sağa bir sola sürdüğüm aracı, kafamı güven duygusu ile geri kaldırarak tekrar normal olarak sürmeye başladım.Az kalsın birde üstüne onlar yüzünden kaza yapacaktım.

Biraz uzaklaştıktan sonra aynalardan bakarak peşimden gelmeye devam edip etmediklerini diye kontrol ettim..

''Sanırım gelen yoktu..''

Hala çok açtım bu yüzden tek elimle direksiyonu tutarken diğer elimle bir şeyler bulabilmek umudu ile Jeppin torpidosuna uzanıp karıştırmaya başladım.
Torpidonun gözünde, yarısı yenmiş fındıklı bir çikolata ve hiç açılmamış gibi gözüken bir şişe su vardı.Yüzümde garip bir gülümseyiş beliriken çikolatayı elime almam ile birlikte paketi sıyırıp hayvan gibi yemeye başladım..

Yarı aç yarı tok bir şekilde yolda ilerlemeye devam ederken jeep aniden durdu.Jeppin aniden durmasının nedenini anlamak için kısa bir süre göz gezdirdim ve benzinin sıfırlandığını anlamam uzun sürmedi.Neden tüm aksilikler beni bulmak zorundaydı ki ?

''Lanet olsun'' diye bağırıp direksiyonun ortasına gevşek bir şekilde sıkmış olduğum yumruğumu geçirdim.

Yanıma içinden bir kaç yudum aldığım su şişesini aldım ,ardından Jeepte ki levyeyi alıp aşağı indim.

Jeepi bu ıssız yolun ortasında bırakarak yürümeye başladım.Yürümek benim kaderim de vardı.Öğlenin kızgın güneşinin altında koca asfaltta yürüyordum..

Henüz yaklaşık olarak on beş dakika geçmiş ben daha şimdiden yorulmuştum.Bir an duraksadım ve eğilip ellerimi dizlerime götürerek dinlenmeye başladım.Karşıya baktım ,ileride bir şey görünüyordu.Tam ne olduğunu kestiremiyordum.
Dinlemeyi bırakıp merak duygusu içersinde hızlı adımlar ile oraya doğru gitmeye başladım.
Gittikçe yaklaşıyordum.Bir kaç dakika sonra o yere yaklaşmıştım ,olduğum yerde durdum.Aç bir zombinin yerde yatan orta yaşlardaki bir kadını yediğini gördüm;

Can çekişen zavallı kadının bağırsakları dışarı çıkmış zombi ise kadının bağırsaklarını büyük bir iştahla etrafı kan içinde kalmış koca ağzına götürüp yemeye çalışıyordu..
Çıkan et hışırtısı ile zombinin çıkardığı garip hırıltılar karışırken kadının şişmiş bedeni sarsılıyordu..
Artık böyle tiksinç manzaralara alışmıştım.

Elimdeki levyeyi sıkıca kavradım ve sessizce zombinin arkasından dolaştım..Ona arkadan iyice yaklaştığım anda elimdeki levyeyi hızla indirerek zombinin kafası ile ensesinin arasında bir yere geçirdim.
Daha sonra saniyeler içinde gözüme bir bölge kestirmeden biraç defa daha hızla zombinin kafasına levye ile vurdum.
Zombinin çürümüş pütür pütür kalkık derili kafası patlamıştı.Öylesine şiddetli vurmuştum ki sadece üzerime değil yüzüme bile kan sıçramıştı.Tiksinme duygusu ile kolumla yüzümü sildim..
Pıhtılaşmaya yaklaşmış gibi duran koyu kirli kan içinde kalmış dağılmış kafası ile yerde yatan iğrenç zombinin cesedine baktım.. Tüm hareketleri kesilmişti bundan emin olduktan sonra kadının cansız bedenine baktım ve ardından bakışlarımı yola çevirip hiç bir şey olamamış gibi ilerlemeye başladım..

İlerlemeye devam ediyordum.Bana birkaç malzeme gerekliydi.Sadece levye ile kendimikoruyamazdım.Daha uzun ve büyük bir şey gerekliydi.

"Ama nereden bulacaktım ki ?"

Kısa bir süre sonra cevabımı bulmuştum.Kafamı sol tarafa çevirdim ; yeşil bahçesi olan küçük bir mezarlık vardı.Küçüklüğümden beri mezarlıktan ve bekçisinden hep korkardım..Fakat yapacak bir şey olmadığından mezarlığın gıcırtılı demir kapısı açtım ve içeri girdim.

'' Kulübe , kulübe de işe yarar bir şeyler vardır.''

Uzun kavak ağaçları ile kaplı mezarlığın yolunda yavaş adımlarla kulağıma fısıldayan rüzgara aldırış etmeden ağaçların gölgeleri arasından yavaş yavaş kulübeye doğru ilerlemeye başladım..

İşe yarar bir şeyler bulma Umuduyla kulübenin yanına varmıştım ki elinde sapıyla birlikte kendi boyuna uzanan uzun küreğini yere doğru sürterek bir  zombinin bu tarafa doğru geldiğini gördüm.Bu mezarın bekçisi olmalıydı ve gittikçe bana yaklaşıyordu..

Ben normal bekçiden korkuyordum şimdi de zombi hali üzerime geliyordu..

Yaklaşık bir iki dakikanın sonunda karşı karşıya gelmiştik.Korkudan bedenim titriyordu.. Özellikle ellerim titriyordu..Üzeri öldürmüş olduğum zombinin mide bulandırıcı kurumuş kanı ile kaplı levyeyi bir anda tam karşımda duran iri yapılı bu zombinin suratına geçirdim..Suratında büyük bir darbe izi oluşmuş zombi vurduğum darbenin sarsıntısı ile hızla yere düşmüş ve beni ısırmak için ayağa kalkmaya çalışıyordu..
Bense bu sırada üzerinden kan damlaları süzülen levyeyi yere attım ve onun elinden düşmüş olan küreği hızla elime aldım ve ardından yerden kalkmak için hamle yapan iri yapılı zombinin gırtlağına saniyeler içinde küreği geçirdim..
Kürek boynunun ön tarafından girmiş arka tarafından çıkmıştı.Küreği çıkarıp tekrar sapladım..Ve dişlerimi sıkarak var gücümle onun çürümüş teninde ilerlettim..Zombinin kafası çürümüş vücudundan ayrılmıştı..

Derin bir nefes aldıktan sonra bir elime küreği diğer elime ise az önce yere attığım levyeyi aldım ve mezarlığı terk edip tekrar
ana yola çıktım...

Gerçekten yorulmuştum.Ana yoldan geçerken etrafı da inceliyordum.Terk edilmiş kasabalar uzaktan görünüyordu.Harabeye dönmüş , camları kırılmış evler ,kana bulanmış sokaklar,terk edilmiş arabalar. uzaktan bu manzaralara şahit oluyordum..Sokakları caddeleri ve benim ilerdiğim ana yolu saran ceset kokusu ve ölüm sessizliği beni ürkütüyordu..

Bakışlarımla etrafı incelediğim sırada ana yolun sol tarafında kapısı açık siyah bir tır gördüm..

Üzerinde  ''Kaliola '' yazıyordu.Yazımında beyaz renk kullanılmıştı..
Bu isim bana tanıdık gelmişti.Tedirgin bir şekilde  tırın yanına doğru ilerledim ve  iyice yaklaştım.Sanırım şoför kaza yapmıştı..Ama koca ıssız yolda neye çarpabilirdi ki..?Bunu düşünmeyi bırakıp ürkek bir tavırla ölmüş olan şoförü çekip aşağıya attım ve tıra bindim..
Neyse ki adamın yaralı bölgesinden sızan kan koltukların üzerinde kurumuştu..Biraz midem bulansa da oturmaktan başka çarem yoktu..

Levyeyi ve küreği yan koltuğa koydum.Ön cam delik deşikti kısa bir süre göz gezdirdikten sonra tekme atarak tamamını kırdım..Cam parçalarının çoğu uyguladığım tepki kuvveti ile dış tarafa saçılmıştı iç tarafta kalanları ise aldırış etmeden
tırı çalıştırdım ve ana yolda ilerlemeye devam ettim.Giderken sanki bu büyük tırın sallandığı hissediyordum sanırım büyük oluşundan diye düşünüp umursamadım..

Uzunca bir yol kat etmiştim.Full olan benzin deposu yarıya inmişti.Yola devam ederken sağ tarafta mısır tarlalarının yanında dizilmiş askeri araçlar olduğunu gördüm..Büyük bir şaşkınlıkla bakmaya devam ettim insanlar ateş yakmış , yere oturmuş mısır yiyorlardı.Ama oturanların çoğu sivildi..
Tırı durdurdum ve büyük bir heyecanla aşağı inip en yakın insan topluluğunun yanlarına gittim..
Aralarına karışmak zor olmamıştı..
Çok açtım, elime közlenmiş bir mısır aldım ve hızla yemeye başladım..

Açlıktan guruldayan karnımı mısırlar ile doyurduktan sonra son mısırıda ısırırarak tıra geri binecektim ki yolda birisine çarptım.Kafamı mısırdan kaldırdım ve çarptığım kişiden özür dilemek için çarptığım kişiye baktım gözlerime inanamamıştım ;

karşımda duran kişi Adamsondu.Beni görünce yüzünde garip bir gülümseme oluşan Adamson ;
''Sen yaşıyor muydun evlat ?Biz seni öldü sanmıştık. ''

Adamson daha sözünü bitirmeden ona sıkıca sarıldım.Sarılınca Adamson biraz şaşırdı..

''Evet Adamson yaşıyordum.Nasılsın ? Diğerleri nerede ? ''
Ardı arkasına sıralamış olduğum kelimelerin ardından Adamson:

''Hiç iyi değilim , saatlerdir bir sürü kişiyle şurada ki kamyonun kasasında gidiyoruz...Zaten çoğu kişi öldü üç yüz den az kişi kaldık.Bizimkilerden herkes iyi sadece Daisy yanımızda yok.''

Ben özgüven duygusu ile elimdeki anahtarı sallayarak:
''Adamson , şu  gördüğün siyah tır benim rahat rahat gideriz.''

O sırada koşarak General Alex yanımıza geldi ;

''Bu tırın arkası boş mu ? Buraya epey insan sığar.''

Ellerini çenesine götürüp ovuşturarak kurduğu bu cümlenin ardından
Ben generale dönerek:

''Hiç bilmiyorum,arkasına hiç bakmadım.''

Generalin arkaya insanlar yerleştirmek istemesinden dolayı
Oğuz ,Adamson ve ben tırın iki yana açılan büyük kapısını açtık.Tırın
İçinde üst üste dizilmiş büyük tahtadan sandıklar vardı.Bir tanede diğerlerinden farklı boyutta demir sandık görünüyordu.En arka ise hiç görünmüyordu çünkü tırın tavanına kadar uzanan dizilmiş geniş sandıklar görüşü kapatıyordu.

Oğuz yukarı çıkıp kapıya yakın olan sandıkları inceledi ve :
''Bunları açmak için bir şeye ihtiyacımız var!''

Ben biraz düşündükten sonra aklıma tırın ön tarafına koyduğum levye geldi.

''Bekleyin burada ''

Dedikten sonra tırın şoför koltuğunun bulunduğu kapısını açtım ve koltukta duran levyeyi alıp Oğuz ' a uzattım.

Oğuz levye ile ilk sandığın kapağını kırdı içinden üst üste koyulmuş bir sürü AK-47 çıktı.Üst üste koyulmuş geniş üç sandıktan da aynı şey çıkmıştı..Sonra yan tarafaki sandıklara yöneldi ve sandığın kapağını kırdı.Sandığın içinden el bombaları çıkmıştı.Biz büyük bir şaşkınlıkla çıkan şeyleri incelerken
General tırın yan tarafına şöyle bir baktı ve :

''Bu şirket bu silahları nereye gönderiyor ? Birisini arayıp geliyorum.''

General 'in yanımızdan ayrılışıyla birlikte tıra Adamson ve bende çıktık.Adamson Oğuz'a döndü ve :

''Bir de şu demir sandığı aç bakalım.''

Oğuz demir sandığın yanına gitti ve benim de içinde ne olduğunu merak ettiğim sandığı kilidini kırıp açtı.Kapak açıldığında gözlerimize inanamamıştık;
"Sandığın içinde muhteşem görünen değişik bir şey vardı.Bir çeşit silaha benziyordu.''

Oğuz gözlerini ondan ayıramıyordu:
''Ben hayatımda böyle bir silah görmedim.Acaba nasıl bir şey ? ''

Adamson ise bir süre suskunluğunu  tercih etmiş ardından :
''Jack bu silahı al ve tırın ön tarafına yerleştir.General bunu görürse elimizden alır.Bu şey belki işimize yarar."

Demir sandığı öne götürmek üzere elime aldım gerçekten çok ağırdı.Yan koltuğun aşağısına yerleştirdikten sonra  tam sağ ayağımı sarkıtmış  tırdan inecektim ki sarsıntıyla birlikte birden aşağı düştüm.
Adamson ve Oğuz da koşarak tırdan aşağı atladı .Birden tır yana devrilmişti.Tırın altında kalmaktan son anda kurtulmuş buna sevinirken saniyeler içerisinde tırın kasası delindi ve içinden değişik bir yaratık çıktı.
Terrene askerî Kampında gördüğümüz mutantın adeta fazladan altı kolu olanıydı.Büyük bir şaşkınlık yaşarken yanlız başıma giderken ortaya çıkmadığı için şükrediyordum..Araç sallandığında bunu anlamalıydım diye içimden geçirirken İnsanlar ise karıncalar gibi sağa sola kaçışıyorlardı.
Mutant uzun yanık gibi duran mide bulandırıcı  kollarını savurdukça insanlar ölüyordu.Bazılarını ise ısırıp zombiye dönüştürüp bırakıp atıyor veya parçalıyarak öldürüyordu.
Askerler  ise tek sıra halinde hat oluşturmuş uzaktan ona ateş ediyorlardı  fakat ölmüyordu.Herkes can havliyle eline ne geçerse mutanta atıyordu.Bunlar onu yavaşlatsada öldürmüyor hatta yaralamıyordu.

Kısa zamanda etrafımızdaki insanların çoğu zombiye dönüşmüştü..Ne yapacağımızı bilmiyorduk.Biz askerlerin yanına koşmuş ve AK-47 ler ile üzerimize gelen zombilere ateş ediyorduk.Ama mutant zombi ölmeden diğer zombileri öldürmenin pek de manası yoktu.
Etraf adeta kan gölüne dönmüştü.İnsan çığlıkları ve silah sesleri beynimde yankı yapıyordu.İnsanlar bir bir ölüyor kalanlar ise zombiye dönüşüyordu..
İçimden Kaliola şirketine lanet okuyordum..Mutant ortalıkta kaçışan insanları bırakıp bu yöne doğru yöneldiği sırada benimde aklıma tırın ön tarafına koyduğum değişik silah geldi..
Belki o ise yarayabilirdi.Ne olduğu nasıl kullanıldığı ne etki yapacağı hakkında en ufak fikrimin dahi olmadığı silaha ulaşmak için
hemen tırın ön tarafına doğru koştum .Oğuz ve Adamson ' nun bağırmaları duyuyordum :

''Jack , nereye gidiyorsun ? ''

Fakat yanıt vermemiştim..

Tır yan devrildiği için girebileceğim kapısı yukarıda kalmıştı..Zar zor tırmanarak çıktım ve yukarıda kalan kapıdan girip kırık kilidini çekip attıktan sonra değişik silahı elime aldım..
Tırın üstte kalan yan tarafına çıktım.. Aşağı inmeye vaktim yoktu çünkü Adamsonların üzerine doğru gidiyordu.Bu işi burada halletmeliydim.
Hiç bilmediğim bir silahı kullanacaktım.. Kalbimden korku hissi geçerken tüm vücudum gerilmişti..
Mutantın büyük çukurlu kafasına nişan aldım..Nefesimi tuttum ve bir anda tetiğe bastım..
Etrafa önce ışığın kırınımındaki gibi farklı renklerde ışıklar saçılmıştı.Bu anlık görüntünün hemen ardından yoğun bir sarımsı beyaz ışık tüm alanı kaplamış  göz gözü görmüyordu.
Gözlerim ışıktan kamaşmış ve zarar görmemesi için gözlerimi kapatmıştım.Ve saniyeler içerisinde çok büyük bir patlama sesi duydum..Yere savrularak tırdan aşağı düşerken geçici sağırlık yaşıyordum..
Herşey yaklaşık beş saniye gibi bir zaman aralığında olup biterken sanki bunları ağır çekimde yaşamış gibi hissediyordum..Kulağımda yüksek frekansa maruz kalmışcasına rahatsız edici bir ses yer edinirken  toparlandım ve ayağı kalktım;Her yer toz duman içindeydi.Hiç bir şey göremiyordum...

Continue Reading

You'll Also Like

1.2K 771 8
İçeriye girmeden önce bir düşün geçmişteki düşen melekleri...Ve onlardan doğan cocukların türlerine nefilim denildiğini. Düşmüş meleklerin hikayesi...
3.2K 2.3K 24
"Çünkü aşk gelmeyeceğini bile bile aynı limanda aynı gemiyi beklemektir." BAHTIMIN BEYAZI adıyla yazılan ilk hikayedir. 06.01.2024 Kitaptaki tüm öge...
11.7K 922 27
...şeftali dudakları öptü ve o anda tüm Dünya'yla kalbi de durdu. -&- Yüzyıllar önce, Kwamiler; gardiyanlar tarafından ele geçirildiğinde, Dünya'nın...