Veliaht

By filizpuluc

69.3M 767K 132K

Aslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman... More

Karakter Tanıtımî
1. Bölüm : Veliaht'ımız!
2. Bölüm : ''Sende bana geleceksin Melis''
3. Bölüm : Yumruk Meselesi
4. Bölüm : ''Baban gelse kalkmam bu sıradan''
5. Bölüm : Pembe Panter ve Daffy Duck
6. Bölüm : İntikam
7. Bölüm : Kuzen
8. Bölüm : Öpücük Kavgası
9. Bölüm : Annesinin Oğluşu
10. Bölüm : Kahve
11. Bölüm : Kapalı Alan
12. Bölüm : Bıçak Yarası
13. Bölüm: Kedi Aşkı Mı? Gerçek Aşk Mı?
14. Bölüm: Teklif
16. Bölüm: Söz
17. Bölüm: Kıskançlık
18. Bölüm: Tatil
19.Bölüm: İlk Öpücük
20. Bölüm: Oyun
21. Bölüm: Hoşlanma?
Mert'e Özel Bölüm
Röportaj
-Röportaj 2- Part 1-
- Röportaj 2 - Part 2 -
Kapak Tanıtımı
Ön Satış
İmza Günü!!!
-Özel Bölüm-
Veliaht 2
Mert'i Sizlerle ile Buluşturuyoruz/Buluşuyoruz!
Matthias(Mert) ile Buluşma , Çekiliş ve Diğer İmza Günleri
-Özel Bölüm 2- Part I

15. Bölüm: Sarhoş

734K 27.9K 2.3K
By filizpuluc

Bana eğildi "Rujun var mı?" Kaşlarımı çattım "O kadarda değil Meriç. Süslenmeyebilirim ama makjay malzemem var" güldü "İyi o zaman kırmızı ruj sür" kaşımı kaldırdım "Neden?" Sırıttı "Dudaklarına kırmızı ruj yakışır" bilerek ve isteyerek yarasının olduğu yere vurdum. İnledi ama sırıtmaya devam etti. ''Bana pansuman yapmak istiyorsun her halde'' gözlerimi devirdim ''Kapa çeneni''

Gözde elinde poşetlerle yanımıza geldi. Dışarı çıktık birlikte. Meriç bana bakıp kulağıma eğildi ''Seni 6'da alırım'' kaşlarımı çattım ve Meriç'e baktım ''Daha anneme sormadım'' Malesef dizilerdeki gibi arkadaşlarımla sözleşip buluşmaya giderken anneme söyleyemiyordum Öyle yapsam annem beni çöp kutusuna otuttururdu sanırım. Omuzlarını silkti oldukça cool bir şekilde. Yürürken saçları hafif sallanıyordu. Bana baktı ''Elbiseyi aldın mı aldın. Ne yap et izin kopar annenden'' gözlerimi devirdim. Hediye etse olmuyordu sanki. İllaha bir şart olacaktı. Mazallah şirketleri batardı bir elbiseyle! Düzeltiyorum 1000$ cık olan elbiseyle!

Gözde ikimize bakıp daha sonra gözlerini Meriç'de sabitledi ''Ona elbisemi aldın?'' sesinden kıskançlık akıyordu. Bu kızı sevmemiştim. Meriç'in de sevmediği belli oluyordu. Ters bir şekilde ''Sana ne'' dedi. Gözde oflayıp önüne dönerken kıkırdadım sessizce. Asansöre ilerlerken duraksadım. Meriç bana baktı ''Yürüsene'' kaşlarımı çattım. Bu çocuk şaka mıydı? Daha geçen gün ölüyordum! ''Asansöre bineceğimi düşünüyorsan avucunu yalarsın'' dedim kollarımı göğsümde çaprazlarken. Gözlerini devirdi umursamazca ki umursasa şaşardım. ''İyi sen merdivenlerden in '' kaşlarımı çatıp yürümeyen merdivenlere ilerledim. Bir insan bu kadar kalas olamazdı. Hayır ona odun demeyecektim. Odun çok klişeydi. Meriç kalastı. Kocamanın dan bir kalas. ''Otoparka ineceğiz'' diye bağırdı arkamdan. Durdum ve ona baktım ''Yağızlar ne olacak?'' sırıttı ve omuzlarını silkip beni gösterdi ''Sen eve git ve yarın için hazırlan. Sana ne onlardan'' ofladım. Şeytan diyor ki git çarp suratına poşeti ama Meriç elbiseyi hemen Gözde'ye verirdi. Lanet olsun! Pes edip arkamı döndüm ''İyi en alt kata inerim'' dedim yürürken. Yürüyen merdivene bindim. Bugün hafta sonu olduğundan tıklım tıklımdı. Telefonumu çıkarıp Yağız'a mesaj attım

'Gönderilen: Çatlak Kuzen

Yaptığın hainliği unutmuş değilim. Meriç beni eve bırakacak. Sakın bize geleyim deme sen kumbaramın kırıklarıyla deşerim Yağız! YAPARIM! '

Tehdit içerikli mesajımı gönderim sırıttım. Bir hafta gelemezdi korkudan. Yürüyen merdivenden inip otoparka inen rampalı olan merdivene ilerledim. Merdivene binip beklemeye başladım. Yürüsem daha hızlı giderdim bu ne yavaşlık böyle?! Arkamdan gelen gülüşme sesiyle çaktırmadan arkama baktım. Apaçi kılıklı iki çocuk bana bakıp sırıttılar. Demek ki çaktırmadan bakamıyormuşum! Şuan kendimi dövmek istiyordum. Niye böyle tipleri üzerime çekiyordum? Hiç değilse yakışıklı olsaydılar! Merdiveni beklemeyip kendim yürümeye başladım. Meriç'den nefret ettiğimi söylemiş miydim? Hayır ne olurdu merdivenle gelse? Merdivenin egosunu taşıyacağına emindim. Arkamdan peşimden geldiklerini belli eden adım sesleriyle birazcık paniklemiştim. Koskoca otoparkta onları nasıl bulacaktım ki?

Arkama bakmadan tedirgince ilerlemeye başladım. Nerdesin Meriç ya?! Biri elimi tutunca paniklerken kulağıma ''Şşşh'' diye fısıldayan Meriç'le ona baktım. Ödümü koparmıştı! Elimden tutmuş ve önüne bakarak ilerliyordu. Bugün elimden 2. tutuşuydu ve tuhaf hissetmeme neden oluyordu. Bunun sebebinin ilk kez bir erkeğin elim tutuyor olması olabilirdi. Arkama baktım. Apaçiler yoktu. Güvende olduğuma göre elimi gayet çekebilirdim ve öyle de yaptım. ''Ne yapıyorsun?'' diye sorum kaşlarım çatıkken. Her istediğinde elimi tutamazdı. Sırıttı ''O apaçileri dövecektim ama kendimden küçükleri dövmemek gibi kurallarım var o yüzden elini tutup senin benimle olduğunu onlara göstermiş oldum. Hem niye çektin ki ne güzel gidiyorduk'' gülümseme isteğimi hemen dururum. Neden gülümseyecektim ki? Arabasına bindik. Gözde arka koltukta oturmuştu. Keyifle gülümsedim bu kez.

********************

Anneme tabiri caizse yalvarlamalarım ve bir iki terlikten dolayı gazi olduktan sonra annemi ikna etmiştim. Tabi ki ilk önce 'Ondan hoşlanıyor musun kız yoksa?! Kim?! Adı ne?! Babası neci?!' gibi klasik anne soruları sormuştu. Hepsinin cevabını söylemiştim ve sorun çıkarmamıştı. Hayret etsemde kararı değişir diye bir şey söylemedim.

Odama girip hazırlanmaya başladım. Beni almasına bir saat vardı. Siyah elbiseyi üzerime geçirdim ve saçlarımı maşa yaptım. Gözüm ablamın zorla koyduğu makyaj malzemelerine giderken aynanın önüne gidip kırmızı ruju elime aldım. Meriç dediğinden değilde merakımdan dudaklarımda kırmızı ruju gezdirdim ve aynadaki görüntümle bir anlık şok geçirdim. Meriç haklıydı kırmızı ruj dudaklarıma yakışmıştı. Meriç'in haklı olmasından da nefret ediyordum. Eyelinerımı elime alıp gözlerime ektim. Ablama o kadar çok çekmiştim ki artık ustalaşmış sayılırdım ve güzel çekebiliyordum. Rimelle kirpiklerimi şekillendirip makyajıma son verdim. Çok bile yapmıştım.Yatağımın yanındaki Ceyda'nın verdiği siyah topukluları giydim. Şimdi 'yürüyemiyorum' demeyecektim çünkü gayette yürüyordum. Aynanın karşına geçip kafamdaki Nur Yerlitaş'la kendime mavi kuş kaldırdım. Babam eteğin boyundan ve Meriç'den pek haz etmese de Annem bir şey deyince babam bir şey dememişti. Bende anneme ne dediğini sormamıştım. Hem zaten 9'da burada olacaktım. Boy aynada hala kendime bakarken telefonuma mesaj geldi. Çalışma masamda şarja taktığım telefonumu elime aldım

'Gönderen: Daffy Duck

Aşağıdayım'

Gözlerimi devirdim. Kalas. Telefonumu şarjdan çıkarıp yine Ceyda'dan aldığım küçük siyah parıltılı çantaya telefonumu , rujumu ve cüzdanımı koyup kapattım. Son olarak parfüm sıkıp odamdan çıktım. Annem hortlak görmüş gibi bakarken gözlerimi devirdim ''Murat bizim bir kızımız daha varmış '' dediğinde gözlerimi kıstım. Güldü ''Güzelmişsin kız sen'' kaşlarımı çattım ''Sen benim çirkin olduğumu mu düşünüyordun? Nasıl annesin ya?!'' diye cırladım. Koluma vurdum ''Sus kız!'' deyip yanaklarımı sıktı sonra. Kıkırdadım. Ellerinden kurtulup fortmantodaki dün giydiğim siyah trençkotumu giyip saçlarımı düzelttim ve annemi öptüm. ''Görüşürüz anniş'' Babama da el salladım ''Nazar değecek kız sana'' gülümsedim ve merdivenlerden inmeye başladım. Umarım Halime ninenin sapık torunu Hakan karşıma çıkmazdı.

Apartmanın kapısını açıp dışarı çıktığımda tanıdık görüntüyle duraksadım. Meriç arabasının kaportasına yaslanmış çatık kaşlarıyla kapıya ama şuan itibariyle bana bakıyordu. Üzerine baktım.(Multide var) Siyah kumaş pantolon ve beyaz gömlek giymişti. Bu randevu sayılır mıydı? Aklımdaki düşünceyi def edip gülümsedim ve merdivenleri inip ona adımladım. Dikeldi ve sürücü koltuğunun kapısını açtı. Tabi ki kapımı açmasını beklemiyordum. Kendi kapımı açıp oturdum. O binmişti zaten. Kemerimi taktım ve ona döndüm ''Elbise yakışmış'' gülümsedim ''Ve rujda'' diye eklediğinde gözlerimi devirdim. ''9'da evde olmam gerekiyor. Acele et istersen'' keyifle sırıtıp arabayı çalıştırdı ve klimayı açtı ''Benimle yemek yemek için sabırsızlandığını biliyorum güzelim. Sakin'' koluna vurdum. Gülüp sokaktan çıktı. Siyah küpelerini yine takmıştı ve ayriyeten papyon da takmıştı. Güldüm ''Papyon yakışmış'' sırıtıp kısa bir süreliğine bana baktı ''Senin için değil ama tarzımdan ödün vermem'' kafamı salladım ''Böyle giyinmeni neye borçluyuz?'' omuzlarını silkip hızını yükseltti otobana girmiştik ''Sen bu elbiseyi giyerken benim eşofman giymemi beklemiyordun her halde'' kafamı salladım. Haklıydı. Abes dururduk. Gerçi eşofmanla da gelse yine bütün dikkatleri o çekerdi her zamanki gibi.

Yarım saat kadar sonra lüks bir restaurantın önünde durdu. Dudağımı büzdüm ''Vay be'' sırıtıp arabadan indi. Kapımın açılmasıyla şaşkınca Meriç'e baktım. Az önce kapı mı mı açtı bu veliaht? ''İnecek misin?'' deyip sırıttığında gözlerimi devirip indim. Kolunu uzattı. Gülüp koluna girdim. Sosyetik yerlerde beyefendi oluyordu demek. Ya da şöyle diyelim normalde Keskin Meriç sosyetik yerlerde Meriç Keskin oluyordu. Anahtarlarını valeye atıp yine havalı bir şekilde saçlarını düzeltişini izledim. Allah'ım neden bu aciz kulunu böyle ultra yakışıklılarla karşılaştırıp kendinden utanmasını sağlıyorsun? Tamam. Böyle ultra yakışıklıları bana gösterdiğin için şükretmiyorum değil ama azıcık da bana verseydin keşke.

Meriç üzerindeki kabanı çıkarıp görevli adama uzatırken benim trençkotumu da çıkarıp kadına uzattı. Meriç'in kulağına fısıldadım ''Demek böyle yerlerde nazik Meriç oluyorsun?'' Gülümsedi ve ilerlemeye başladı ''Aslında değilim ama sen pek çıkaracağa benzemiyordun'' tamam biraz dalmış olabilirdim. Masaya oturduk. Bir adam bize menüleri verip tepemizde dikilmeye başladı. Menüye baktım. Mübarak kompozisyon gibiydi. Başlangıç menüsüne göz gezdirdim. Soğuk ayran aşı çorbası en baştaydı ve severdim. Gerçi diğerlerini de yerdim Yaprak sarması da vardı.Meriç bana baktı ''Ne yiyeceksin?'' omuzlarımı silktim kararsız kalmıştım ''Sanırım kararsız kaldım'' dediğimde gülümsedi ''Sevindim'' deyip elimden menüyü aldı ve adama uzattı ''Şefin seçtiklerinden olsun''kaşlarımı çattım. Adam gittiğinde Meriç'e baktım ''Ya şef bugün yılan çorbası yapıyorsa?'' sırıttı keyifle ''Şansına'' öğürdüm ''İğrenç'' güldü. Etrafa baktım ''Hep böyle yerler de mi yiyorsun?'' deyip tekrar ona baktım. Kafasını iki yana salladı ''Yoo. Sokaktaki iskendercilere dönercilere veya kebapçılara gidiyorum'' şaşırmıştım. Kaşlarımı çattım ''Niye bizi buraya getirdin madem? İtalyancam gelişsin diye mi?'' dedim Menüdeki bazı yemek isimlerini kast ederek. Sırıtıp omuzlarını silkti ''Özel olsun istedim'' duraksadım. Ne?! Yüz ifademe gülümsedi. Sen gülümseme be kalbimiz var zalımın oğlu ''Neden?'' diye sorduğumda omuzlarını silkti ''Randevu sayılır ve Meriç sokak arasında randevu yapıyor dedirtmem'' Gözlerimi devirdim. Başka ne olabiliridi ki zaten. Daha sonra kaşlarım çatıldı ''Bu bir randevu değil!'' sırttı ve kafasını salladı ''Öyle'' ağımı açacakken garson gelmişti. Ne çabuk böyle? Şef bizi mi bekliyormuş? ''Afiyet olsun Meriç Bey'' Deyip Meriç'in önüne tabağını bıraktı. Meriç kaşlarını çatmıştı. Huzursuz olduğu belliydi. Garson benim tabağımı da önüme bıraktı ''Afiyet olsun küçük hanım'' deyip giderken tabağa baktım. Tamam yılana benzer bir şey yoktu. 'Sanki yılan eti gördün salak' diyen iç sesime gözlerimi devirdim. Biz aynı kişiyiz seni malak bana destek çıkman gerekiyor. Her neyse. Meriç'e döndüm. Yemeğini yiyordu kaşımı kaldırdım ''Nasıl? Kötü mü?'' sırıttı ''Güzel'' güldüm ''Hayvan gibi yediğine göre güzel olmalı'' sırıttı ama bir şey demedi. Evet tarihe geçsin bugün bence. Meriç Keskin'e laf attım ama bir şey demedi. Herneyse.

Bende yemek yemeye başladım. Çok iştahlı yiyordu namussuz. Bir parça et alıp yedim. Oha diyesim gelmişti. Çok iyiydi. Eğer aşçı genç ve yakışıklıysa hemen evlenirdim. Aşçıyla alakalı planlar yaparken Meriç'le göz göze gelince planlarımı durdurdum. "Ne?" Diye sorduğumda omuzlarını silkti "Hiç" kaşı kaldırdım "Bu gecenin sonunda beni öldürmeyeceksin değil mi? Bu gülümsemeler , laf sokmamalar falan hayra alamet değil" güldü. Bende güldüm. Garson masaya şarap bırakıp giderken Meriç'e baktım "İçmeyeceksin her halde" sırıttı "İçmeyeceğim. İçeceğiz" kaşlarımı çattım "Oldu. Shot da atalım istersen. Annem ağzıma sıçar. Reşit bile değilim ben" şaşırmıştı. Kaşlarını çattı. "Kaç yaşındasın?" Omuzlarımı silktim "17 okula erken yazmışlar" kafasını salladı "Ne zaman 18 olacaksın?" Gülümsedim "Kasım'ın 26'sında" deyip merakla ona baktım "Sen kaç yaşındasın?" Sırıttı "18" kaşımı kaldırdım "Doğum günün ne zaman?" Gözleroni yemeğinden çekip bana baktı "14 Haziran" sırıttım "Yaz çocuğu" sırıttı "Yağmur kızı" kaşlarımı çattım "Yağmuru pek sevmem" kaşını kaldırdı "Neden?" Omuzlarımı silktim. Aslında sevmemk sayılmazdı sadece gök gürültüsünden rahatsız oluyordum ve sıcağı seven biriydim. Kansız olduğum düşünülürse normaldi. "Aslında yağmurda yürümek hoşuma gidiyor ama gök gürültüsünden hoşlanmıyorum" pis pis sırıttı "Korkuyorsun?" Gözlerimi devirdim "Hayır ama rahatsız oluyorum." Gülümsedi "İlk kez doğru düzgün konuşuyoruz" kafamı salladım "Fark ettim" ikimizde güldük

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Ben tatlımı yerken Meriç kırmızı şarap içmişti ve bir şişe bitirmişti resmen. Çatalımı tabağa bıraktım ve Meriç'e bakıp kaşlarımı çattım. "İçme artık istersen" sırıttı "Neden?" Çatalımla onu gösterdim "Beni eve bırakacaksın çünkü. Kaza yapmanı istemiyorum. Ölmek için çok gencim. Daha Robert Downey J yi falan görücem" kaşlarını çattı "Onlar kim lan?" Ofladım. Koskaca Robert Downey'i tanımıyordu. Ironman di o. Tony Stark "Marvel yoksunu musun?" Diye sordum. Gözlerini devirdi ama dik durmayı bile zor beceriyor gibiydi "Sarhoş olma sakın birde seni taşıyamam" kafasını iki yana salladı "Olmadım" gözlerine baktım. Yedim bende! "Gözlerin öyle demiyor ama neyse" gülümsedi "Gözlerime bakmak hoşuna gidiyor" duraksadım. Öyle miydi? Tamam öyleydi. Beğeniyordum gözlerini ne olmuş yani? "Yok öyle bir şey" diye yalan söyledim. Yalandan kim ölmüş? "Yalan söyleyince gözlerini kaçırıp bir yere baskı uyguluyorsun tıpkı şuan çatalını sıkman gibi" dediğinde anında sıktığım çatalı bıraktım. Sarhoşken bu kadar mantıklı olması saçmaydı! Lanet olsun! Ayağı kalktı "Gidelim m?" Kafamı salladım istemeyerek. Tatlım kalmıştı. Tatlıma evladını yetim haneye bırakan anne gibi baktım. Birlikte çıkışa ilerledik. Trençkotumu giyip Meriç'in kabanını giymesini bekledim. Kolunu omzuma attığında ona baktım "Meriç-" düşecekken zorlukla onu tuttum ve ofladım "Al işte sarhoş oldun mankafa" güldü "Biraz" gözlerimi devirdim. Vale arabayı getirecekken Meriç onu durdurdu "Biz gideriz" deyip yürümeye başladı. Kaşlarımı çattım "Daha yürüyemiyorsun be!" Sırıttı ve gözlerime baktı "Belki de sana sarılmak için yapıyorumdur" kaşlarımı çattım "Niye bana sarılmak istiyorsun?" Omuzlarını silkti "Kızsın?" Dedi soru sorar gibi. Ofladım. Sarhoş Meriç hiç çekilmiyordu. Kolunu tutup saate baktım. 20.12 ydi. İyi madem daha saat vardı. O zamana kadar ayılırdı umarım.

Arabasını gördüğümde -nihayet- gözlerini devirdim. Kim sürecekti şimdi arabayı? Beni arabaya yasladığında kaşlarımı çattım. Tam gözlerime bakarken dip dibeydik. Topuklu ayakkabı giydiğimden dudaklarımız arasındaki mesafe kafasını eğmesine gerek kalmadan azalmıştı. Ellerini koydu. Ellerimi her ihtimale karşı göğsüne koydum. Tam gözlerime bakması şuan hiç iyi değildi. Kar hafifden yağmaya başlamıştı. Siyah saçlarına kar taneleri düşmüş ve hoş bir görüntü ortaya çıkarmıştı "Çok masumsun" dediğin her utandığımda yaptığım şeyi yapıp dudağımı ısırdım. Bana iltifat mı etmişti bu? Nefesi yüzüme çarparken dudaklarına bakmamak için zorladım kendimi. Öpüşmeyi bilmediğimden rezil olmak istemiyordum. Öpüşmek nerden çıktı ya?! Gülümsedi "Beni beğendiği halde beğenmediğini söyleyen tek ve ilk kızsın" kaşlarımı çattım. Bay Ego da geldiler! Bir şey söyleyecekken elini yanağıma yerleştirip baş parmağını dudağıma bastırması sonucu kalbim tam anlamıyla horonu bırakıp salsaya geçiş yaptı. Dudaklarıma eğilince gözlerini kapattım heyecanla. Onu itmem gerekiyordu! Kollarım nerde benim? Restauranta mı kaldı kollarım? Ne diyorum ben ya? Omzumdaki ağırlıkla saçma düşüncelerimi bir kenara itip gözlerini açtım. Meriç kafasını omzuma koymuştu. "Meriç?" Bütün ağırlığıyla dizlerim bükülürken saçlarını çektim "Meriç! Sızdın mı?!" Harika! Meriç Keskin ilk önce bana iltifat etmiş şimdide omzumda sızı vermişti!

Ve sonnnnn! Bölüm nasıldı??? Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Yarın biraz geciktirebilirim o yüzden bu hediye bir bölüm :D Bakalım yeni bölümde ne olacak? Melis ne yapacak? Yeni bölümde göreceğiz. Görüşmek üzere tatlışlarımmm :*

Continue Reading

You'll Also Like

148K 3.9K 9
📍Kitap olduğu için sadece ilk 5 bölüm yayımdadır...📍 ''Ölüm bizi ayırana dek Sude'm, sana yemin olsun ki asla bırakmam seni! Asla hayatından çıkmay...
278 82 8
"Üç... İhtilâl Devri'ne hoş geldiniz 'Altı'n Dereceler.' Kim olduğum hakkımda en ufak bir fikriniz yok, farkındayım. Toplama kampı diyebilirsiniz siz...
548K 35.7K 28
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
644K 37.6K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...