HIRÇIN GÜVERCİN

Oleh sibelgns

2.3M 103K 13.5K

Geçmişin karanlığından kurtulmak isteyen küçük bir kız çocuğuydum sadece. Aynaya her baktığımda gördüğüm kesi... Lebih Banyak

TANITIM
1.Bölüm "Bana Aitsin"
2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."
3. Bölüm "Ben yaptım, hepsi benim suçum"
4. Bölüm "Bana Güvercin Demeyi Kes!"
5. Bölüm "Birbirinizden Hiç Farkınız Yok!"
6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"
7. Bölüm "Buradayım, Yanındayım..."
8.Bölüm "Avare Bir Serçe"
9.Bölüm "Öğreneceğimi Öğrendim"
10. Bölüm "Ufaklık"
11.Bölüm "Pamuk Prenses"
12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"
13. Bölüm "Eros ve Ok'u"
14. Bölüm "Demek Seni Delirtmeyi Başardım Ufaklık"
15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"
16. Bölüm "Sen Öyle San Güvercin!"
17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"
18. Bölüm "Sen Onun İlkisin!"
19. Bölüm "Sen Benim En Zorlu Sınavımsın."
20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"
21. Bölüm "Ben Senin Neyin Oluyorum Güvercin?"
22. Bölüm "Sakın Beni Bir Daha Öpmeye Kalkma!"
23. Bölüm "Eymen Bozoklu'nun Sadizm Tutkusu"
24. Bölüm "Eymen Yağız Buluşması 1"
26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı
26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"
27. Bölüm "Sorgu Odası"
28. Bölüm "Sakın Yakalanma Güvercin!"
29. Bölüm. "Bazen aşk ilk görüşte insanın yüreğine düşer"
30. Bölüm "Ben de seni seviyorum Güvercin."
31.Bölüm "Sen Ömrümde Gördüğüm En Güzel Kadınsın Güvercin."
32. Bölüm "Sebebi Aşk Yağız, Sebebi Deli Sevda."
33. Bölüm "Ey Aşk Sen Nelere Kadirsin!"
"34. Bölüm "Korkuyorum Yağız, Çok Korkuyorum Sevgilim."
35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."
36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"
37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."
38. Bölüm "Sen Ağlamamı Hiç İstemezdin..."
Kısa Bir Ara
Alıntı 1
Alıntı 2
39. Bölüm "DESTUR!"
40. Bölüm "Bunu sana ödeteceğim Fahişe!"
41. Bölüm "Seni Hiç Bir Yere Bırakmam Güvercin."
42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"
DUYURU
ALINTI 1
ALINTI 2
43. Bölüm "Benden Uzak Durmanı Yasakliyorum!"
44. Bölüm "Bırak Bedenim Bulansın Tenine"
45. Bölüm. "Senin Bir Suçun Yok Güvercin!"
46. Bölüm. "Nefesimi Sevdiğim Adamın Dudaklarına Emanet Ettim"
47. Bölüm "Sen Onu Bile Hak etmiyorsun!"
48. Bölüm "İstediğin Yere Gitmekte Özgürsün!"
49. Bölüm "Bana O Evde Dokundu! Defalarca..."
50. Bölüm "Ne Demek Gitti Lan?"
51. Bölüm (1. Kısım) "Kıskançlık Damarı"
51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."
52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"
53. Bölüm "Seni Deliler Gibi İstiyorum Güvercin! (+18)
Alıntı
54. Bölüm "Ukala Dümbeleği"
55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."
Lütfen okuyun!
56. Bölüm 1. kısım"Orospuluğun Lüzumu Yok!"
56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"
57.Bölüm "Durmak İstemiyorum"
58. Bölüm "Benimsin (+18)
59. Bölüm "Herşeyim..."
60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"
Adsız Bölüm
61. Bölüm "Geçmişin izleri..."
62. Bölüm "Davet"
63. Bölüm "Eskiden De Olduğu Gibi Benimsin!"
64. Bölüm "Nehir Yok Demir! Eymen Onu Kaçırmış!
65. Bölüm "Tadın Güzelmiş. Daha Fazlasını Tatmak İçin Sabırsızlanıyorum"
66. Bölüm "Ruhum Dayanmaz..."
Duyuru
Ön Okuma
67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."
68. Bölüm "Dünyalar Güzelim."
69. Bölüm "En Kıymetlim"
70. Bölüm "Ruhum Zangır Zangır Titriyor." Part 1
Ufak bir not!
71. bölüm
Açıklama

25. Bölüm "Eymen-Yağız Buluşması,Sürpriz Ziyaretçiler"

25.7K 1.3K 183
Oleh sibelgns

Arkadaşlar öncelikle bölüm gecikmesi için hepinizden özür dilerim. Gerek iş yoğunluğum gerekse sık sık tekrar eden migren ataklarım inanın beni çok yorgun düşürüyor. Bu bölümü bile atarken baş ağrısıyla boğuşuyorum o yüzden affınıza sığınarak bu hafta ithaf bölümümüzü boş geçmek zorunda kalacağım. Hepinizi çok seviyorum iyiki varsınız dostlarım. Bölümü beğenmeniz dileğimle hepinizi bol bol yanaklarınızdan öpüyorum :)) 

Eymen Yağız'ın sergilediği bu hareket karşısında gerilse de belli etmemeye çalışarak kalktığı yere tekrardan oturdu. Üvey kardeşinin bazı şeyleri Yağız'a anlattığını anlamıştı ama ne kadarını anlattığını bilmediğinden temkinli davranmak zorundaydı.

"Bak Yağız, Nehir'in sana ne anlattığını bilmiyorum ama o pek iyi değil. Hayal dünyası çok geniştir ve karşısındakini kandırmayı çok iyi bilir."

"Bana martaval okumayı kes lan. Sadede gel. Nehir'in nasıl biri olduğunu senin gibi bir adamdan öğrenecek değilim." Yağız gözünü kırpmadan yalan söyleyen bu adamın gözlerindeki hırsı görüyordu. Bir an evvel hisse mevzusunu halledip yapacaklarına geçmek için sabırsızlanıyordu.

Eymen, Yağız'ın bu tavrı karşısında onu pek kandıramayacağını anlamıştı. Küçük fahişe diye geçirdi içinden seni bir yakalarsam varya çığlık çığlığa becermezsem bana da Eymen demesinler.

"Demek seni de diğerleri gibi kandırdı desene." Dedi soğuk bir kahkaha atarak. "Üvey kardeşim düşündüğümden de akıllı çıktı."

Yağız sıktığı yumruklarını Eymen'in sırıtan yüzüne geçirmemek için kendini zor tutuyordu. Biraz daha bu adama sabretmek zorundaydı. "Mustafa anlaşmayı ver bana koçum." Dedi Eymen'in sözlerini takmıyormuş gibi durarak.

Mustafa, anında cebinden çıkarttığı anlaşmayı Yağız'a uzattı. Yağız birkaç sayfadan oluşan anlaşmayı Eymen'in önüne iterek "Oku ve imzala" dedi.

Eymen, Yağız'ın önüne fırlattığı anlaşmaya bakıp çenesini sıktı. Bu adamın bu kadar korkusuzca hareket etmesi canını sıkıyordu. Ama şimdilik yapacak bir şeyi yoktu. Önüne uzatılan anlaşmayı okuduktan sonra boğazından fırlayan kahkahasına engel olamadı. "Benim, hiçbir şey talep etmeden bütün hisselerimden feragat etmemi mi istiyorsun Yağız? Söylesene bunu sana düşündüren nedir?"

Yağız, işaret parmağı ve başparmağı arasına sıkıştırdığı çenesini birkaç harekette sağa sola çevirip kütletti. Karşısında kahkahalar atan adama tepkisizce bakarken, bir yandan da bir bacağını diğerinin üzerine efeler gibi koyup tepkisizce Eymen'i izledi.

"Başka bir şansın olduğunu sanmıyorum. Üstelik pazarlık yaptığın senin değil benim hisselerim. Bunu hep unutuyorsun Bozoklu." Dedi gözlerini Eymen'e dikerek.

"Seninle bu şekilde anlaşmamıştık. Nehir nerede? Bana Nehir'i vermeden o imzayı alamazsın." Eymen iyice sinirlenmiş ne yapacağını şaşırmıştı.

"Nehir'in adını bir daha ağzına alırsan o dilini keserim." Yağız'ın keskin bakışları Eymen'in sinirden iyice koyulaşan gözlerini bulduğunda sıktığı yumruğunu bir kez daha kendine sakladı.

"Ben de seni adam sanmıştım. Bir fahişenin etekleri altına gireceğini hiç düşünmezdim." dediği anda Yağız ayağa kalkıp Eymen'in yakalarından tuttuğu gibi kafayı burnuna geçirdi.

"Ulan adam olmayı senin gibi pedofilik bir sadistten mi öğreneceğim?" Eymen'in burnundan çıkan ses kemiğin kırıldığını habercisiyken iki tarafın korumalarının arasındaki soğuk savaş da başalamıştı. Yağız'ın adamları Eymen'in adamlarının harekete geçmesini engellercesine enselerine yapışmışlardı bile.

Eymen kanayan burnunun aksine yığıldığı yerden anında kalkıp soğuk bir kahkaha attı. "Bütün yapacağın bu kadar mı Yağız Karayel?" Nehir seni çoktan büyüsü altına almış anlaşılan."

"Lan, eğer bir defa daha Nehir'in adını ağzına alırsan anandan emdiğin sütü burnundan getirmezsem beni de Taksim meydanında siksinler. Ama önce Nehir'e yaptıklarının hesabını vereceksin sonra da bedelini ödeyeceksin şerefsiz." Diyerek Eymen'in boğazına yapıştığı gibi adamı yere serdi.

Bu sırada Yağız'ın adamları Eymen'in başkaldıran birkaç adamının icabına bakmıştı bile. Geri kalan adamlar da süt dökmüş kedi misali korumalar tarafından elleri arkalarından bağlanmış yere diz çöktürülmüştü.

Mustafa da yerde boğuşan bu ikiliye belirli bir mesafede duruyor gözlerini Yağız'dan ayırmıyordu. Yağız yola çıktıklarında Eymen'e kendisinden başka kimselerin dokunmayacağına dair emirler vermişti. Bu adam, her ne yaptıysa patronunun canını fena sıkmış olmalıydı, keza bu tür pis işlere Yağız asla kendi karışmazdı. Mustafa işin içinde hisselerden başka bir şeylerin olduğunu düşünse de Yağız anlatmadan bu işi asla kurcalamazdı. Tek bildiği şey vardı o da; Yağız öl dese öleceğiydi. Bu adam için canını vermeye razıydı, nasılsa zamanında Yağız onun canını kurtarıp yanına almış ona daha güzel bir hayat vaat etmişti. Bu adama bir can borcu vardı ve gerekirse bu borcu seve seve ödeyecekti. Gözü Yağız'ın boşluğuna tekmeyi geçiren Eymen'e takıldığında refleks olarak bir adım öne atıldı ama Yağız'ın geri çekilmesi için adeta emreden bakışlarını görünce olduğu yerde durdu.

Yağız karın boşluğuna aldığı darbeyle sendeler gibi olsa da anında doğrulup, ellerini dizlerine dayayıp nefes almaya çalışan Eymen'in sağ gözüne yumruğunu geçirdi.

"Nehir'e ve Eylül'e yaptıklarının cezasını fitil fitil burnundan getireceğim şerefsiz herif." Deyip yere yığılan adamın saçlarına asıldığı gibi onu yerden kaldırıp sandalyeye doğru fırlattı. Zar zor ayakta kalmaya çalışan Eymen resmen sandalyeye yığılmıştı.

Yağız derin bir nefes alarak masanın üzerindeki sözleşmeyi Eymen'in önüne fırlattı. "İmzala!"

Eymen bir yandan titreyen eliyle kanayan burnunu tutmaya çalışıyor bir yandan da gözünün ucu ile kapıyı kolaçan ediyordu. Beklediği adamlar neden hala gelmemişti anlamıyordu ama biraz daha Yağız'ı oyalamalıydı yoksa bütün planları suya düşecekti.

"İmzalamazsam ne olur?" diye sordu yarı gülümser vaziyette. "Tüm yapacağın beni dövmek mi? Ben senden daha iyisini beklerdim. Koskoca Yağız Karayel, aşık olduğu kadına senelerce dokunan bu adama, sadece birkaç yumruk atmakla mı yetinecek?" Dedi büyük bir cesaretle. Üstüne atlaya adam bile onun konuşmasını engelleyememişti.

"Ulan ben de seni cümle alemin önünde siktirmezsem..." cümlesini tamamlayamadan kendini Eymen'in üstünde buldu. Artık ne hisseler ne de başka bir şeyin bir önemi vardı onun için. Nehir'in ağlarkenki hali gözünün önüne geldiğinde artık tamamen kendini kaybetmişti. "Oğlum, bu dayaklar daha bir başlangıç yoksa sen sadece kuru bir dayakla kurtulacağını mı sandın?" Bir hışımda Eymen'i omzundan tutup kaldırdı. Dizini Eymen'in bacaklarının arasına geçirdiğinde Eymen'in boğazından fırlayan çığlık mekanın duvarlarını bile inletmişti.

"Ne o yoksa canını mı yaktım?" dedi Yağız bu kez de eliyle Eymen'in başını tutup kendine doğru çekerek karnına dizini geçirirken."

Yere yığılan Eymen nefes almak için direnirken bile hala Yağız'ı tahrik etmeye devam ediyordu.

"İnan bana her seferinde acayip zevk aldım hem de. Ben hevesimi çoktan aldım sen de benim artıklarımla idare eders.. art... Ahhhh."

"Ulan ben senin o sikini koparttığımda hiçbir kadına yaklaşamayacaksın zaten. Bakalım sen de becerilirken sesin yine bu kadar güçlü çıkacak mı? Derken Eymen'in suratına bir tekme geçirmişti bile.

"Söyle şerefsizin evladı Eylül de mi senin yüzünden öldü. Yoksa Nehir'e yaptıklarını ona da mı yaptın?" Yağız yerdeki adamın yanında diz çökerek kafasını yakaladığı gibi kaldırdı. "Konuşsana lan sik kafalı. Sana sordum lan konuşsana. Kardeşime de mi aynılarını yaptın?"

Eymen Yağız'ın böyle düşüneceğini anlamıştı ama ona her şeyi olduğu gibi anlatıp onu rahatlatmaya hiç niyeti yoktu. Nasılsa birazdan polisler gelecek bu curcuna burada bitecekti. Nehir'i eline geçirdiğinde Yağız'ın yaptıklarının cezanı o fahişeye ödetirken her anından da zevk duyacaktı.

"Beni az çok tanımışsın Yağız." Dedi ağzından tükürüklerle karışık kanlar fışkırırken bir yandan da gülüyordu. "Eylül, Nehir kadar dirayetli çıkmasa da en az onun kadar bana zevk verdi."

Yağız işittiği cümle ile kendini tamamen kaybetmiş ellerinin arasındaki adamı altına alarak gelişi güzel yumruklamaya başlamıştı. " Senin gibi pisliklerin nefes alması bile büyük hata Bozoklu. İşte ben de senin gibilerin nefesini kesmek için varım."

Yağız üstüne oturduğu adamın suratına geçirdiği yumruklarla biraz olsun hırsını çıkarmaya çalışsa da rahatlayamıyordu. Sonunda kolunu birinin tutmasıyla kendine geldi. Kafasını çevirdiğinde kollarını sımsıkı tutan Mustafa'yı gördü. Gözleri resmen odağını kaybetmişti hızla Mustafa'nın eli savurup çekti.

"Bırak lan sen de."

Mustafa patronunun bu hareketi karşısında pes etmeyip tekrar Yağız'ın kollarına yapıştı. "Ağabey tamam. Öldüreceksin adamı. Bu kadar kolay olmamalı. Adamlarımız depoda bizi bekliyorlar." Dedi

Yağız Mustafa'nın sözleriyle yerde yarı baygın yatan Eymen'in üstünden çekilip üstünü başını silkti. "Haklısın Mustafa, bu pislik yaptıklarının cezasını çekmeden bu kadar kolay öteki dünyaya gitmeyecek." Dedi derin derin nefes alıp vererek kendini rahatlatmaya çalıştı.

Eymen artık bütün gücünü kaybetmiş yere yığılmış öylece bekliyordu."Bu sikik polisler de nerede kaldı?" diye içinden söylenmeden edemedi. Adam neredeyse onu öldürecekti. Bir boka yaramayan korumalarına gözü takıldığında hepsinin, dizleri üzerinde elleri arkalarına bağlanmış vaziyette olduğunu gördü. Başlarında da Yağızın adamları ayaklarını kendi adamlarının sırtına koymuş hareket etmelerini tamamen engellemişti. Hafiften doğrulup ağzındaki kanı yere tükürdü.

O sırada Yağız kulağına gelen haber ile kaskatı kesilmişti. Dışarıdaki adamları heryeri polis arabalarının sardığını ve şu an içeriye girdiklerini haber veriyordu.

"Ulan orospu çocuğu demek işin içine polisleri de karıştırdın ha. O hastalıklı beyninden neler geçiyor bilmem ama elime seni geçirdiğimde ortada beyin namına hiçbir şey kalmayacak sikik herif." Diyerek yerdeki adamın karnına son bir tekme artıp geri çekildi.

O sırada kulağındaki kulaklıktan her şeyi işiten Mustafa adamlarına anında yerdeki adamların üstünden çekilmelerini emretti. Yağız'ı da kolundan tutup "Ağabey her şey konuştuğumuz gibi sakin ol." Deyip Yağız'ı Eymen'in yanından uzaklaştırdı.

Dış kapının büyük bir gürültüyle açılmasıyla birlikte içerisi anında polis ekipleriyle doldu.

"Kimse kımıldamasın. Ani hareket eden olursa gözünün yaşına bakmayız." Konuşan ekibin başında olduğu her halinden belli olan polis memuruydu.

İçerisi bir anda sivil ve formalı bir sürü polis ile dolmuştu. Yağız ve Mustafa hiçbir şey olamamış gibi masanın başında otururken korumalar da arkalarında duruyorlardı.

"Yağız sırtını sandalyeye büyük bir rahatlıkla yaslarken korumaların hepsi ellerini havaya kaldırıp teslim olur pozisyonuna geçmişlerdi. Yağız'ın gözü yerde hala kalan son gücüyle bile sırıtmaya devam eden Eymen'deydi. Bunun hesabını ona çok fena ödetecekti.

"Devletin polisine karşı boynumuz kıldan incedir komserim ama bunun gibi pislikler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Dedi Yağız bir yandan da yerde öksürerek boğazını temizlemeye çalışan Eymen'i işaret ederek.

Komiser karşısında konuşan adamı anında tanımıştı. Zaten neredeyse her hafta gazetelerde başarısı konuşulan genç iş adamını kim tanımıyordu ki. Onun ile ilgili bazı mafyavari haberler çıksa da kimseler bir şeyler kanıtlayamamıştı. Zaten bu kadar güçlü bir iş adamı olmak demek ister istemez mayfatik bir taraflarının olduğu anlamına da gelirdi ki yerde kanlar içinde yatan adam bunun en güzel kanıtıydı.

"Herkes ellerini görebileceğimiz bir yere koysun. Hepiniz tutuklusunuz. Komiser tereddüt ederek Yağız'ın yanına gelip ellerini kelepçelemek için arkaya doğru çekerken Yağız buna izin vermedi.

"Yanlış bir şey yapmayacağıma dair söz veririm. Basından arkadaşların beni bu şekilde görmesini istemiyorum." Aslında basın falan umurunda değildi umurunda olan tek şey Nehir'in onu televizyonda bu şekilde görüp endişelenmesiydi.

Komiser karşısında korkusuzca gözlerinin içine bakan bu adamın isteğini çok normal karşıladı. Nasıl olsa bu olay duyulduğunda her yer gazeteci kaynayacaktı ve kelepçeli görüntü vermek onun itibarını zedeleyebilirdi. Aslında inisiyatif kullanıp kelepçeyi zorla takabilirdi fakat karşısındaki adamın gözleri kendisine güvenmesi gerektiğini bas bas bağırırken bunu yapamazdı.

"Konuşmama hakkına sahipsin. Söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. Avukat tutma hakkın var, eğer avukat tutacak paran yoksa mahkeme sana bir avukat tayin edecektir." Diyerek Yağız'ın koluna girdi baş komiser. Son söylediği kısmın saçmalığına gülmek istese de yapamadı. Adam Karun kadar zengindi istese dünyanın en iyi avukatlarını tutabilirdi zaten.

"Luzum yok. Ben kendimi savunmasını bilirim komiserim." Dedi Yağız başkomiserle birlikte yürürken. Bu sırada ambulans ekipleri yerde boylu boyunca yatan Eymen'in başına gitmişlerdi bile. Yanında geçen sedyedeki adamı yumruklamamak için kendini zor tutuyordu.

Adımlarını yavaşlattığında başkomiser de yavaşlamak zorunda kalmıştı. "Ne istiyorsunuz Yağız Bey. Neden yavaşladınız.

"Adamlarınızın beceriksizliği yüzünden yanlış anlaşılmak istemem. Adamlarınız üstümü aramadığından belimdeki silahı teslim almadılar. Bu anlaşılırsa hem ben, silahı sizden saklamış gibi olur açık hedef haline gelirim hem de siz böyle bir şeyi unuttuğunuz için ceza alabilirsiniz. Ben dokunmayacağım siz belimdeki silahı alın lütfen. Kelepçe takmadığınız için bunu iyi niyetimin bir göstergesi olarak görün."

Komiser Yağız'ın söylediği şey ile önce paniklese de sonrasında rahat bir nefes almıştı. Yavaşça Yağız'ın belindeki silahı aldı. "Teşekkür ederim" diye mırıldandı kimselerin duyamayacağı bir sesle.

"Önemli değil. Yalnızca, arkadaşlar iyi sahip çıksınlar ruhsatlıdır ve en önemlisi baba yadigârıdır. Yine aynı şekilde geri almak isterim."

"Orasını balistik raporu sonucunda göreceğiz evlat." Diyerek ön tarafta yürüyen adamlarından birine seslendi. "Yusuf buraya gel çabuk." Yanına gelen polis memuruna silahı teslim ederek " Böyle bir hata yaptığınız için hepiniz cezalandırılacaksınız." Diye de ekledi. "Gereken neyse onu yap."

Yağız ile birlikte polis arabasına binip karakola doğru yola çıkmışlardı bile. Civardaki Emniyet Müdürlüğü'ne gelmeleri çok uzun sürmemişti. Yağız hala Eymen'in ne yapmak istediğini tam olarak çözemese de bir şeylerden şüphelenmeden edemiyordu. Bu çakal'ın aklı fikri hep bir hinlik peşindeydi ya bunun da kokusu çıkacaktı elbet.

Arabadan çıkmadan önce etrafı saran gazetecileri görünce sinirlenmeden edemedi. Bu işin içinde kesin Eymen'in parmağı vardı ve bunu ona çok fena ödetecekti.

"İsterseniz arka kapıdan içeri girebiliriz Yağız Bey." Tüm samimiyeti ile konuşan komiser de bu durumdan rahatsız olmuştu. Bunca gazeteci ve haberci bu kadar kısa sürede nasıl olur da Polis Merkezinin etrafına doluşurdu anlam verememişti. Oysa ki bu operasyondan kendisinin bile bu akşam haberi olmuştu.

"Gerek yok komiserim. Benim kimseden saklayacak bir durumum yok. Eminim bu yanlış anlaşılma ortadan kalktığında onlar da buraya kadar boşuna geldiklerini anlayacaklardır."

Yağız'ın içinde fırtınalar kopuyor olsa da tüm soğukkanlılığını korumaya gayret ediyordu. Eymen'in ne ifade vereceğini iyice merak etmeye başlamıştı. Bu adamın tüm amacının Nehir'i ele geçirip acı çektirmek olduğunu bilirken nasıl rahat olabilirdi ki. Ceketinin yakalarını yavaşça düzeltip elini kapının koluna koydu.

"Siz de hazırsanız çıkalım mı komiserim?"

"Benim yanımdan ayrılmayın lütfen ve mümkünse kimse ile konuşmayın. Böyle durumlarda gazeteciler genelde insanları sorularıyla taciz etmeye bayılır. Lütfen bu tuzağa düşmeyin Yağız Bey yoksa sizi, zor kullanarak oradan uzaklaştırmak zorunda kalacağız. Bu da sizin itibarınız için pek hoş olmayan durumlar ortaya çıkartabilir."

"İnanın bunların, gerektiğinde nasıl birer kan emici olabildiklerini sizden daha iyi bilirim." Dedi Yağız, arabanın etrafına doluşan gazetecileri kastederek. "Tabiki de aralarındaki dürüst ve saygın kişileri tenzih ederim, ki bir kısmı zaten arkadaşımdır." Deyip hızla kapıyı açarak dışarı adımını attı.

Bir an da etraflarını saran gazetecilerin soruları ile neye uğradığını şaşırsa da soğuk kanlılığından ödün vermedi. Sağında ve solunda onu korumaya çalışan polis memurları ile birlikte kalabalığın arasından zorla yürümeye çalışırken bir gazetecinin söylediği şey ile neye uğradığını şaşırmıştı.

"Yağız Bey, ortaklarınızdan Eymen Bozoklu'nun psikolojik sorunları olan kız kardeşini kaçırıp, alıkoyduğunuz doğru mu?"

Yağız, kendisine soruyu soran gazeteciye sinirle gülümseyip cevap vermeden hızlı hızlı yürümeye çalışsa da kalabalık buna engel oluyordu. Bu fırsatı değerlendirmeye çalışan gazeteciler sorularını arka arkaya sıralasa da Yağız hiç birine cevap vermedi.

"Akli dengesini yerinde olmayan bir kızı ne için kaçırdınız acaba?

"Sizin gibi saygın bir iş adamı, neden bu tür bir işe girdi?"

"Eymen Bey'in ortaya atmış olduğu iddialara ne cevap vereceksiniz, gerçekten pisikolojik tedavi gören Nehir Hanım'a zarar verdiniz mi?

"Nehir Hanım'ı nerede saklıyorsunuz?"

"Nehir Hanım'dan istediğinizi aldıktan sonra, acımasızca onu öldürdüğünüz söyleniyor, buna ne cevap vereceksiniz?"

"Sizin gibi zengin bir iş adamı neden bu tür bir işe bulaştı acaba işin içinde bizim bilmediğimiz ne gibi durumlar var, bizi aydınlatır mısınız lütfen?

Soruların hiç birine cevap vermemek için kendini zor tutuyordu ama sakinliğini korumak zorundaydı. Eymen'in planlarını tam olarak öğrenmeden yapacağı her hareket, söyleyeceği her söz Nehir için tehlike teşkil ediyordu. Her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da genç bir gazetecinin sorduğu soruya kayıtsız kalması imkânsızdı.

"Söylentilere göre kızı sadece kaçırmakla kalmayıp, ona tecavüz ettiğiniz de söyleniyor. İddialara cevap vermeyecek misiniz?"

Yağız kendisine sorulan son soru karşısında adımlarını yavaşlatarak kafasını ona bu soruyu soran delikanlıya çevirdi. "Siz zaten benim hakkımda karalar verip hükme bağlamışsınız. Yalnız bu soruların muhatabı ben değilim. Eymen Bey sorularınızı seve seve cevaplayacaktır." Deyip polislerle birlikte kapıya doğru yürümeye devam etti.

"Arkadaşlar daha fazla zorluk çıkarmadan yolu açın lütfen!" bu sefer konuşan Yağız'ın yanındaki komiserdi. O da kalabalıktan ve sorulardan bunalmıştı.

Yağız kendisinin önünde yürüyen Mustafa'nın kelepçelenip götürüldüğünü görse de bir şey diyemedi. Keza korumalarının da aynı şekilde getirileceğine emindi. Gazetecileri ve sordukları soruları Eymen'in ayarladığını tahmin etmesi zor olmasa da hala ne işler çevirdiğini anlamakta güçlük çekiyordu. Sorulan soruların gerçeklik payı yoktu ama bazıları gerçekten canını çok sıkmıştı.

"Merkezin içine girdiklerinde rahat bir nefes aldı. Az önceki curcuna da bu kadar sessiz kalabildiği için kendine hayran kalmıştı. Nehir'in bu haberleri izleyeceği aklına geldikçe Eymen'i öldüresiye dövmek geliyordu içinden. Tek tesellisi Nehir'in haberleri okumaya ya da izlemeye fırsatının olmayacağını düşünmesiydi. Keza Demir ile baş etmeye çalışırken pek televizyon izleyeceğine emin değildi ya neyse. Şimdilik bu şekilde düşünmek sinirlerinin biraz olsun gevşemesini sağlıyordu.

Emniyet Müdür'ünün odasının önüne geldiklerinde derin bir nefes aldı. Şimdi en büyük sınavlarından birini verme zamanıydı. Sorulan sorulara akıllıca cevap vermeliydi. Eymen'in Nehir'e yaptıklarını kesinlikle söylemeye niyeti yoktu çünkü ne olursa olsun onu kendi elleriyle ve kendi yöntemleriyle cezalandıracaktı. "Bu işten bu kadar kolay sıyrılamayacaksın Eymen" diye mırıldandı.

"Bir şey mi dediniz Yağız Bey?" Konuşan yanındaki başkomiserden başkası değildi.

"Bir an evvel şu işi bitirelim" dedim dediğinde Emniyet Müdürünün odasına girmişlerdi bile.

������-�(U8�

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

2M 89.7K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
97K 2.3K 43
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
67.4K 2.6K 21
UYARI: Kitap içerisinde nude gönderme gibi olaylar var, etik kurallarınıza uymuyorsa okumanızı tavsiye etmem. Şahsıma edilen en ufak hakarette engell...
667K 83K 28
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...