Komşum Dengesiz

By Esrau57

277K 13K 849

♠ Amaç: Hayata yeni bir sayfa açmak. Yeni bir eve geçerek bu amacı gerçekleştirmek isteyen dört genç kız. Hen... More

Tanıtım ♠
1.Bölüm ♠
2.Bölüm ♠
3.Bölüm ♠
4.Bölüm ♠
5.Bölüm ♠
6.Bölüm ♠
7.Bölüm ♠
8.Bölüm ♠
9.Bölüm ♠
10.Bölüm ♠
11.Bölüm ♠
12.Bölüm ♠
13.Bölüm ♠
14.Bölüm ♠
15.Bölüm ♠
16.Bölüm ♠
17.Bölüm ♠
17.Bölüm Tekrar.
18.Bölüm ♠
19.Bölüm ♠
20.Bölüm ♠
21.Bölümden Kesit!
22.Bölüm ♠
23.Bölüm ♠
24.Bölüm ♠
25.Bölüm ♠
26.Bölüm ♠
27.Bölüm ♠
28.Bölüm ♠
29.Bölüm ♠
30.Bölüm ♠
31.Bölüm ♠
32.Bölüm ♠
33. Kesit! /Duyuru
33.Bölüm♠
34.Bölüm♠
Ne Diyeyim ki Şimdi?
35.Bölüm♠
36. Bölüm Kesit♠
5 Ay Sonra Bir Not😕

21.Bölüm ♠

5.3K 296 26
By Esrau57

[Multimedia Cenk]

21.Bölüm°

-Yazar Anlatımı-

Birkaç saat sonra Pınar, elindeki kumandayı yanına bıraktı ve Simge'ye döndü.

"Bu sırıtık tipini bugün alçının çıkmasına bağlıyorum."

Simge kafasını sallayıp sırıtmaya devam etti. Tabii ki de o yüzdendi.

Arya mutfaktan bıkkın bir şekilde çıkıp Pınar'ın yanına oturarak ona döndü.

"Hep senin yüzünden be. Sıcaktan piştim. O yetmiyormuş gibi susadım. Bu da yetmiyormuş gibi acıktım. Hadi geçtim, bunların hiç biri yetmiyormuş gibi saat daha öğlen. Ne olurdu kaybetsen? Ha? Ne olurdu.. bu eziyet ramazan ramazan yapılır mı?"

Pınar, Arya sustuğunda onun yerine derin bir nefes aldı.

"Dilinin altına bir şey mi takıyorsun sen? Allah aşkına! Ben nefessiz kaldım kızım!"

"Genlerden diyeceğim Pınarcım ama soyumu sopumu bilmiyorum. Şimdi ne desem boş."

"Aman. Hem sen yarışalım dedin. Ben mi dedim?" Pınar elini bacaklaklarının üzerine koydu ve cümlesine devam etti.
"Bu bacakları yenmek kolay mı?"

Arya gözlerini kıstı ve Pınar'a yaklaştı.

"Bak bak bak... kızım 3-2 yendin lan! Benim boyum kısa diye şey ettim o son turda. Yoksa ben kazanırdım hani."

Pınar atarlanan Arya'dan uzaklaşarak sırtını koltuğa yasladı.

"Tamam. Git şimdi kurabiyelerimi tamamla, Bayan boyu kısa olduğu için şeyeden."

Arya gözlerini büyüttü ve ellerini çenesinin altında birleştirdi.

"Ama Pınaaar! Bak gerçekten söz, iftardan sonra tamamlayacağım."

"Ya banane! Ben iftarı, sevdiğim kurabiyelerle açmak istiyorum. Yarışı kaybettin ve yapmak zorundasın naş naş."

Arya yerinden kalktı ve ayaklarını sürüyerek mutfağa girdi.

Yaptıkları yarış ise Arya'nın saçmalaması sonucu ortaya çıkmıştı.
Üçüncü kata kadar kim daha hızlı çıkar diyerek, tam beş defa koşarak çıkmışlardı.
Pınar sonrasında susamaya başladığı için Arya'yı bi güzel dövecekti ama kurabiye fikri daha cazip gelmişti.

***

Saat ikiye gelirken Simge merdivenlerden dikkatlice indi ve kapının önünde bekleyen Pınar'ın yanına gitti.

Pınar kapıyı açmadan önce elindeki anahtarları salladı ve sırıtarak konuştu.

"Hazır mısın kolunu özgürlüğüne kavuşturmaya?"

Simge heycanla kafasını sallayıp kapıyı açtı.
Kapıyı açar açmaz Kaan onları iterek içeriye girdi. Ardından diğerleri de aynı şekilde içeriye girince Pınar küfür ederek salona ilerledi. Simge de suratını asarak kapıyı kapatıp Pınar'ı takip etti.

"Hayırdır? Müsait değiliz, siktirin gidin."

Pınar içeriye geçer geçmez konuşmuştu. Arya'da mutfaktan çıkıp yanlarına gelince adamlar gergince koltuğa oturdular. Bir süre sessizlik içinde bakıştıktan sonra, adamların planladığı gibi ilk Emir konuştu.

"İpek yok mu?"

Ona cevap veren Arya'ydı.

"Yok. Bir arkadaşıyla dışarıya çıktı."

"Kim bu arkadaş tanıyormuyuz?"

Arya yine cevap verecekti ama Pınar izin vermedi.

"Kimsin oğlum sen? Tanıyormuymuş.. sanane lan! Kimse kim. Utanmadan hala İpek diyorsun ya, o koyuyor."

Pınar'ın fazlasıyla sinirli çıkan sesine karşı Emir yumruklarını sıkarak yerinden kalktı. Pınar'da kalkarken ortam iyice gerilmişti. İkisi birbirine iyice yice yaklaşırken diğerleri de kalkmıştı.

"Neden utanacakmışım İpek demekten?"

"O pis ağzına, o saf kızın ismi yakışmıyor. Onu üzmeyi kes! Sesimi çıkarmıyorum diye iyice ileriye gittin Emir! O kıza yaptığın her bokun farkındayım!"

Emir yumruğunu daha da sıkarken Kaan elini Emir'in omzuna koydu.

"Konuşmamız gereken önemli bir konu var. Kavganın sırası değil."

Kaan'ın sert sesi etraftaki gergin havayı dağıtmamıştı. Aksine daha gergin bir ortam oluşturmuştu.

Emir geri çekilip eski yerine otururken Pınar'da oturdu.

"Ne konuşacaksınız?"

"İpeğin, birlikte gittiği çocuğu tanıyor musunuz?"

Pınar kaşlarını çatıp, koltukta öne doğru kaydı.

"Çocuk mu? Bana kız olduğunu söyledi."

Arya'nın içindeki korku büyürken, söylemesi gerektiğini biliyordu.

"Aslında..." cılız çıkan sesiyle, bütün gözler ona dönmüştü.

"Bizim bölümden. Caner denen bi çocukla."

O kadar hızlı söylemişti ki önce ne dediğini anlamaya çalıştılar. Bir on saniye sonra Emir küfür ederek yerinden kalkarken Simge'nin sesi duyuldu.

"Küfür etmeyi bırakıp, ne olduğunu söyleyecek misiniz?"

"O Caner denen herif, İpeği kaçırdı."

Cenk cevap verdiğinde Simge elini ağzına götürdü. Arya'nın gözleri büyürken, Pınar sinirden kudurmak üzereydi.

"Ne demek kaçırdı lan! Polisi falan aradınız mı?!"

"Pınar. Sakin ol tamam mı? Biz bu çocuğu tanıyoruz. Bulacağız İpeği."

Pınar yerinden kalktı ve sinirle birkaç adım attı Kaan'a doğru. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

"K-kim? Kim bu Caner denen çocuk?"

Bu sefer de Kaan ne diyeceğini bilemedi. Caner'in, öldürdüğü adamın oğlu olduğunu söyleseydi Pınar veya diğer kızlar ona nasıl güvenecekti? Evet, Pınar anlıyordu, 'Siz adam öldürüyorsunuz' demişti, ama bunu şimdi söylese kızlara korku ve güvensizlikten başka bir şey vermezdi.
Yalan da söyleyemezdi, eninde sonunda öğrendiklerinde işler daha da karışırdı.

"Caner.. Bizimle uğraşan bir adamın oğlu."

Tamam. İşte bu doğruydu. Sadece biraz eksik bir şekilde.

"Ah.. yine siz. Bu kızın başına gelenler hep niye sizin yüzünüzden, oğlum?"

"Pınar. Sakin ol. Bulacağız dedim."

"Ya sen kimsin ki bulacaksın? Bulacakmış. Hah!"

Pınar deli gibi bağırıp, salonda volta atarken Kaan onu kolundan sertçe tutup koltuğa oturttu.

"Sana daha ne kadar sakin olmanı söyleyeceğim? Sana söz veriyorum tamam mı? İpek bulunacak! Şimdi gideceğim ve sen sakince burda bekleyeceksin! Tamam mı?"

Pınar biraz bekledi ve Kaan'ın gerilmiş suratına baktı.

"Tamam. Siktir git!"

Kabul etti. Çünkü yapabileceği tek ama tek şey polise gitmekti. Bunu da yapmak istemiyordu bu saatten sonra. Kaan onu fazlasıyla uyarmıştı ve bir tarafı Kaan'ın verdiği söze güveniyordu.

***

Simge'yle hasteye gittikten sonra eve gitmek istememişti Pınar. İçi o kadar sıkıntılıydı ki ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmiyordu.

Simge zaten zor tutuyordu kendini ağlamamak için. Cenk ile konuşmak istemişti ama, Cenk'in suratındaki o gergin, soğuk ifade, onu geri itmişti.
Kaan'ın verdiği söze neden inanmak istediğini bilmiyordu.

Onlarla konuşmları tartışmadan başka bir şey değildi. Eve olan silahlı saldırı, bahçede yerde yatan adam.

Bir tek bunlar vardı. Asıl güvenmemesi gereken kişilerdi. Ama güveniyordu işte. Sebebini bilmeden.

Evet, Cenk'ten hoşlanıyordu. Hatta Cenk'te ondan. Buna o kadar çok seviniyordu ki. Düşünüyordu bazen, diğer sevgililer gibi mi olacaklardı? Gerçi Cenk demişti ona, sevgili kelimesinin iğrenç olduğunu. Ah..bilmiyordu işte! Kafası çok karışıktı onun da. Daha fazla düşünmek istemiyordu.

Korkuyordu bir taraftan. Kaçırılmak. Allah'ım. Sen koru! Neler duyuyorlardı haberlerden.
Gözleri dolarken derin bir nefes alıp, pencereyi açtı. Hala yoldalardı. Kafasını Pınar'a çevirip baktı. Sinirli görünüyordu. Pınar'ın korktuğu yüzünden değil, hareketlerinden belli olurdu.
Sürekli tek elini saçlarına götürüp, düzgün olmasına rağmen düzeltmeye çalışıyordu. Kırmızı ışıkta sürekli etrafa bakınıyor, derin nefesler alıp, ofluyordu.

Pınar'ı çözmek zor değildi. Sadece biraz zaman alırdı. Kızlar onunla uzun süredir birlikteydiler ve Pınar'ın çoğu hareketinin sebebini biliyorlardı.

Pınar arabayı park ettikten sonra Simge arabadan indi ve eve doğru koştu. Odasına gidip biraz ağlamalıydı. Yoksa rahatlamayacaktı.
Normalde zile sol eliyle basmak zorunda kalırdı, alçısı olduğu için. Yine öyle yapacaktı ki, aklına geldi kolunda ki hafifliği fark etti. Sevinemedi yine. Gülümsemek gelmedi içinden. Omzunu silkti ve zile uzandı. Katibe kapıyı açarken, gülümsemeye çalıştı. Ona söylememeleri gerekiyordu. Kaan'lar uyarmıştı bu konuda da.

"Oh bak kurtuldun o beyaz şeyden."

"Kurtuldum tabii Katibecim. Neyse ben yorgunum odama çıkacağım."

Katibe başını sallayıp içeriye geçerken, o da odasına ilerledi.

İpek gelene kadar, hep yalan söylemek zorunda kalacaklardı.
***

- 1 Ay Sonra -

Pınar babasının ofisinden çıkarken elindeki anahtarı sallıyordu.
Arabaya binip beklemeden gaza bastı.

Bir ay. Koskoca bir aydır İpek yoktu.
Ve Kaan yüzünden hala polise haber verememişlerdi. Artık güvenmiyordu ona da, onun verdiği söze de.

Katibe'ye 'ailesinin yanında' yalanını, ailesine de 'Arya'yla kampa gitti' yalanını söylemişlerdi. Ailesi zaten çok üstüne giden biri olmadığı için kurcalamamışlardı. Ama dün en zor gündü, bayram günü olduğu için İpeği aramak istemişlerdi. İşte o zaman yalanlarına yalan eklenmişti.

Arabanın hızını biraz daha arttırdı. Bir an önce eve gitmek istiyordu.
İçlerindeki sıkıntı, korku her geçen gün daha da büyüyordu. İpeğin nasıl olduğundan, ne yaptığından haberleri yoktu. Yaşayıp yaşamadığından da.

Arabayı bahçenin içine sokmadı. Dışarıya park edip indi. Bahçe kapısını serçe kapatıp eve ilerledi.

Bu sırada gözü yan tarafa kayınca, yerde oturup duvara yaslanmış bir Kaan gördü.
Adımlarını o tarafa yönlendirdi ve Kaan'ın hemen yanına geldiğinde, onun gibi oturup sırtını duvara yasladı.

"Neden sözünü tutmuyorsun Kaan?"

Pınar'ın sesi sinirli değildi. Sakindi. Artık çok fazla korkuyordu.
Kaan bakışlarını gökyüzünden indirmeden cevap verdi.

"Tutmaya çalışıyorum."

"Bir ay oldu... Hiç mi bir şey bulamadınız?"

"Var bir şeyler. Adamlar sürekli araştırıyor. Bizde durmuyoruz."

"Yaşıyormudur Kaan?"

Pınar'ın sesi titremişti. İpek ölmüş olamazdı değil mi?

Kaan gözlerini Pınar'a çevirdi. Dolmuş mavi gözleriyle ona bakan Pınar'a baktı bir süre.

"B-bilmiyorum."

Kaan ilk defa kekeliyordu. Hele de bir kızın yanında. Bilmiyordu gerçekten. İpek yaşıyor olsaydı, Caner telefon eder, kıza işkence çektirirken sesini dinletirdi. Belki de öldürmüştü. Kaan onun babasını öldürdüğü için.

Biliyordu neden İpeği seçtiğini. Pınar'ı kandırmak kolay değildi. Caner'de bunun farkındaydı.
Arya, kısa boyuna, zayıf bedenine rağmen yenilebilir görünmüyordu. İpek ise konuşmasıyla belli ederdi kendini. Öyle olmasa bile, kendini doğru yansıtamazdı. Savunamazdı. Bu yüzden seçilen kişi İpek olmuştu.

Pınar'ın dolan gözleri kendini daha fazla tutamazken, Kaan Pınar'ı kendine çekti.

"Ağlayan kızlardan nefret ettiğimi sana söylemiş miydim?"

Pınar kafasını Kaan'ın omzuna gömerken boğuk sesiyle konuştu.

"Bende senden nefret ediyorum."

***

Emir başını ellerinin arasına alıp sakinleşmeyi bekledi. Bir on dakika sonra yerden kalktı ve az önce dağıttığı odaya baktı.

O Caner denen herifi bulduğunda sikecekti.

Tam olarak öyle olmasada, yine onun yüzünden bir kıza zarar gelecekti. Belki de gelmişti bile.

Bağırıp eline aldığı şeyi yine duvara fırlatırken, kapıyı açtı ve odadan çıktı. Arabasının anahtarını masanın üzerinden alıp bahçedeki arabasına ilerledi. Bu sırada Kaan'la Pınar'ı gördü ama umursamadan arabaya bindi ve birkaç saat sürecek olan mezarlığın yoluna çıktı.

***

Merhaba!♣

Bölüm umarım hoşunuza gitmiştir.

Yorumlarınızı okumayı seviyorum! Eksik etmeyin lütfen!

Bölüm günlerimiz eğer bir aksilik olmazsa PAZARTESİ.

Kendinize çok iyi bakın! ♣

Continue Reading

You'll Also Like

5.7M 512K 101
enes: sizinkiler kısa oluyormuş doğru mu? zixuan: gel göstereyim 2018-2019
46.5K 4.4K 18
talya, homofobik arkadaş grubuna sahip ipek'ten hoşlanıyordu.
513K 29.5K 52
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
32.8K 3.1K 62
"çok şapşalsın haa" "sende çok tatlısın"