Full Moon Night

By only_taekook708

286K 26.7K 13.5K

Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda... More

0
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
23
24
25
26
27

22

4.3K 469 252
By only_taekook708

Hiii!

Nabersiniz?

Nasıl gidiyor hayat?

Neyse siz cevap verirsiniz bu sorulara

Hadi iyi okumalarrr

¤¤¤¤

Taehyung duydukları ile şok olurken sinir bir anda bütün hücrelerine işlemişti.

Kim cesaret edebilirdi buna.

Sürekli üzerinde çalıştıkları proje nasıl çalınmış olabilirdi. Bu kadar iyi korunurken. Sinirden damarları kabardığında "Hangi şirket?"  Diye kükremiş, hem içerideki hemde karşısındaki kişinin korkudan titremesine neden olmuştu.

"S-sin şirket efendim. CEO'su Sin Seong efendim."

"Onu şirkete çağır."

Çalışan yanından ayrıldığında Jungkook Taehyung'un sesinden bir şeylerin ters gittiğini anlamış ve kendine çeki düzen vererek odadan dışarı fırlamıştı.

Endişeli gözleri Taehyun'un üzerinde gezinirken "Ne oldu?" Diye solumuştu. Taehyung omega'yı bu şekilde korkuttuğu için pişman olmuştu. Bu yüzden derin bir nefes almış, sinirinden dolayı keskin bir kokuya sahip olan feromonlarını azaltırken genç çocuğun saçını okşayıp "Sonra anlatırım. Seni eve bıraksınlar." Demişti.

Jungkook az önce adeta kükreyen delta'nın yumuşak sesi ile afallasada başını olumlu anlamda sallayıp, Taehyung'un alnını öpmesinin ardından saçlarını okşarken telefonunu çıkarıp konuşmasını izlemişti.

Meraklanmıştı yalan söyleyemezdi.

Onu bu kadar sinirlendiren neyse önemli bir şeydi. Çünkü Taehyung şu anda kendini tutsa bile ufaktan feromon yayıyordu.

Esmer parmaklar yumuşak saçları okşarken konuşmasını bitirdi. Telefonu cebine koydu ve omega'nın saçlarından elini çekip elini tutarak asansöre ilerledi. Beklemeden zemin kartın düğmesine bastığında kendisine iri gözlerle bakan omega'ya çevirmişti bakışlarını.

Çok tatlı görünüyordu.

Bu durumda bile bütün sinirini hatta aklını başından alıyordu. Nasıl başarıyordu bu kadar tatlı olmayı kafayı yiyecekti. Biraz eğilip tombul yanakları öptüğünde küçük olan gözlerini kapatmıştı.

Birkaç dakika sonra kendilerini son katta bulduklarında Taehyung keskin bakışları ile kata göz atmış ve kendisini bekleyen şoföre ilerlemişti.

Yanına vardığı an kapıyı açmasını bekledikten sonra küçük olanın binmesini beklemiş, saçlarını öptükten sonra akşam geleceği ile ilgili bir şeyler söyleyip kapıyı kapatmıştı.

"Jungkook sana emanet. En ufak bir zarar görürse kendini öldü bil. Anladın mı?"

Şoför hızla başını sallayıp çatık kaşları cebimdeki elleriyle karşısında duran delta'nın önünde eğilmiş ve arabaya binip çalıştırmıştı.

Taehyung kısa sürede gözden kaybolan araba ile sert adımlarla şirkete geri dönerken bedeninde gezinen siniri hissedebiliyordu.

"Taehyung siktir duydun mu?"

Yanına gelip endişeyle konuşan Do-Yun ile kısaca "Duydum." Diye cevaplamıştı.

Do-Yun bunu ilk duyduğunda endişe ile soluğu delta'nın yanında almıştı.

Merakına yenik düşerek konuştu alfa tekrardan.

"Ne yapacağız?"

"Çağırdım gelecekler ve o projenin bize ait olduğu ile ilgili belgeyi imzalayacaklar."

Aldığı cevapla birkaç saniye duraksadığında nefesini kesecek kadar artan esmerin feromonlarına dayanamamış öksürmüştü.

"Tamam tamam ama önce biraz sakin ol. İçerideki kimse feromonlarından nefes alamıyor."

Taehyung dediğine göz devirdikten sonra bakışlarını görüş açısına giren asistanını çevirdi.

Genç kız "Bay Kim istediğiniz gibi şirketin CEO'su ile görüştük ama gelmeyi ve sözleşmeyi imzalamayı reddediyor. Biz sözleşmenin kopyasını gönderdik ama yırtıp attıklarını söylediler." Diye nefes nefese konuştuğunda delta bu yaptıklarının bardağı taşıran son damla olduğunu biliyordu.

Arkasını dönüp sinirden kasılan çenesi, şişen damarları ve çatılan kaşları ile kapıya ilerlediğinde arkasından "Taehyung nereye? Dur!" Diyen kuzenini duymazdan gelmişti.

Şiddetle açtığı kapıyı aynı şekilde kapattığında yer âdeta titremişti. Kararan gözlerinden ve duruşundan herkes korkup geri çekilirken garaja gidip arabasına binmişti.

Yolda dirseklerine kadar katladığı gömleğinin birkaç düğmesini açtığında tek eli ile direksiyonu kavramış hızlı bir dönüş alarak park halinde olan aracını çıkışa sürmüştü.

Sıcakladığı için siyah range rover arabasının camlarını sonuna kadar açmıştı. Arabayı navigasyondan bulduğu adrese sürerken hızlıydı. Ona bu şekilde davranan kimse bulmak istiyordu.

Yırttığı kağıtları ona yedirecekti...

Birkaç dakikanın ardından vardığı şirket ile arabasını üstün körü park etmiş, inip kapıyı kapattıktan sonra kilitleyip giriş kapısına yönelmişti.

Kapı girişindeki baskın alfa güvenlik onun delta olduğunu bilmesine ve duruşundan ürkmesine rağmen "Efendim içeri giremezsiniz." Demişti. Tabii içindeki bu cesaret Taehyung'un ona bakması ile son bulurken korkunç bakışların ve feromonların baskısı altında gözlerini kaçırmıştı.

Taehyung karşısındaki alfa'ya "Sin Seong odası nerde?" Diye sinirden daha fazla boğuklaşan sesi ile konuştuğunda aldığı cevap uzun sürmemişti.

"10. Kat soldaki ilk oda efendim."

Alfa tabii ki canına susamamıştı. Ona karşı gelip bu kadar sinirlenen birinin daha da kötüsü delta'nın elinde ölecek kadar canına susamamıştı.

İçeri girdiği anda çoğu kişinin bakışlarını üzerine çekerken hiçbirine bakmamıştı. Yaydığı aura nedeniyle çoğu kişiyi korkuturken bazılarının feromonları yüzünden dizleri titremişti.

Asansöre bindiği gibi kısa sürede kendini 10. Katta bulduğunda adımları aradığı kişinin odasının olduğu yöne doğruydu.

Kendisini gören çalışanlar "Beyefendi içeri giremezsiniz. Durun!"  Diye arkasından bağırmış çoğu da onun arkasından önlem amaçlı yukarı çıkmıştı.

"Durun dedim size."

Sonunda bulduğu oda birkaç adımlık mesafeyi kapatıp odaya gireceği sırada kapı açılmış içeriden "Ne oluyor burda?" Diyen aradığı beden çıkmıştı.

Kendisi ile göz göze geldiği anda küfür eden bendenle eş zamanlı olarak delta açığa çıkmış, esmerin gözleri kırmızı olmuştu.

Karşısındaki bu görüntü ile sıcak sudan soğuk suya sokulmuş gibi titremişti alfa.

Taehyung kilitlenmiş bir biçimde karşısındaki alfa'ya bakarken "Güvenlik çabuk gelin. Sizde polisi çağırın." Diyen beta çalışanın sesini duymuş ve gözlerini alfa'dan ayırmadan "Diz çök." diye normalden daha kalın olan sesi ile konuşmuştu.

Sesi daha boğuk, derin ve kalındı. Çünkü şu anda o bedeni delta yönetiyordu.

Alfa duyduğu şey ile çoğu kişi gibi bozguna uğramış ve "Ne?" Diye solumuştu. Bunun üzerine delta "Bana biat edin!" Diye sesini biraz yükselttikten sonra gözlerini etrafında gezdirmiş ve bu defa kükrercesine bağırıp bütün şirketi inletmişti.

"HEPİNİZ DİZ ÇÖKÜN!"

Alfa da dahil herkes bir anda kendi iradesi dışında yere diz çöktüğünde başlarını da eğmişlerdi.

Delta bunu üzerine "İşte böyle liderinize itaat edin." Demiş ve birkaç adım atıp alfa'nın karşısında durmuştu.

"Gelelim sana Sin Seong."

Esmer eller alfa'nın saçlarını kavradığında "Kalk ayağıya." Diyerek âdeta tısladığında alfa korkudan titreyen dizlerine hükmederek ayaklanmıştı.

Korkuyordu.

Korkmalıydı.

Korkacaktı!

Delta'nın eli saçlarını kavrayıp kökünden koparmak ister gibi sıkarken acıyan canına birde korkuyla ağrıyan kalbi eklenmişti.

Orta yaşlarda olmasına rağmen bedeni bu kadar baskıya dayanamıyordu.

"Sana gönderdiğim sözleşme nerde?"

Korkudan titremeye başladığı sırada titreyerek "Be-ben şey-" diye başlamıştı ki esmer hiddetle konuşarak sözünü kesmişti

"Yırttın değil mi!?"

Taehyung kafasını geriye eğecek kadar sıkı tuttuğu saçları bırakmazken alfa'ya dokunduğu için iğreniyordu.

"Liderine karış gelebileceğini kim öğretti sana?"

Kırmızı gözleri odaya kaydığında yırtık sözleşme kağıtlarını görmüş, oraya doğru ilerlerken alfa'yı da  peşinden sürükleyip "Seni gibi piçleri öldürmemin saniyelerimi alacağını bilmiyor musun?" Demişti.

Bütün çalışanlar bu olanları kilitlenmiş bir şekilde izlerken hareket bile edemiyorlardı.

Taehyung tuttuğu saçlarla birlikte adamın kafasını masanın yırtık sözleşme kağıtları ile olan yere vurduğunda duyduğu inleme ile birlikte "Hangi cesaretle çalıyorsun bana ait olan projeyi!" Bağırmıştı.

Sesi bile insanların ürkmesi için yeterliyken şimdi alfa'nın burnundan oluk oluk kan akıyordu. Afla, delta yüzünden hareket ettiremediği ellerini burnuna götüremezken acıyla deli gibj bağırıyor, Taehyung'dan af diliyordu.

Taehyung bu defa karnına sert bir tekme atmış ve duyduğu inleme ile "Seni o cesaretini siker, seni bu şirkete gömerim. Ve inan bana burda çalıştırdığın hiçbir sik izini bulamaz." Diye korkunç yüz ifadesi ve tehlike kokan sesi ile konuşurken ellerini adamın üzerinden çekmiş "Şimdi 5 dakika içinde yırttığın sözleşmenin aynısından hazırlıyorsun ve bana getiriyorsun. Duydun mu?" Demişti.

Alfa onun elinden kurtulamayacağını anladığında acısını bir kenara bırakıp yaşamaya odaklanmıştı. Öyle ki en ufak hareketinde delta onu öldürebilirdi.

Başını  dağılan saçları, kanayan burnu, dolan gözleri ile olumlu anlamda salladığında Taehyung bu cevaptan memnun olmamış "Anlamadım?" Diye konuşmuştu. Bunu. Üzerine alfa bu defa "Duy-duydum efendim." Diye sesli bir cevap vermişti.

Taehyung birkaç adım daha gerileyip bu kadar şeyi dağıtmamış gibi rahat bir tavırla koltuğa oturduğunda bedeninin hakimiyeti hâlâ kurdundatdı.

"Güzel. Çabuk ol. Zamanın azalıyor."

Bakışlarını saatine çevirip konuştuktan sonra oturduğu koltuğa biraz dhaa yerleşmiş ve
"Tik tak tik tak." Diyerek karşısındaki alfa'yı bilmem kaçıncı defa korkudan titremişti.

Alfa hiçbir şeyi umursamayarak az önce delta'nın tekme attığı, acıyan karnını tutarak az zamanının kaldığı bilinci ile odadan çıkmıştı.

Aradan geçen birkaç dakika sonunda alfa hızlı aynı zamanda titreyen elleriyle sözleşmeyi hazırlayıp delta'nın yanına gelmişti.

Taehyung onu gördüğü an sinirleri yine tutuşurken  "Şimdi imzala onu ve bana ver." Demişti. Alfa başını hızlıca sallayıp hemen imzaladığında önünde ezilip bükülürken "B-buyrun efendim."  Diye kağıdı uzattırken konuşmuştu.

Taehyung rahat bir tavırla saçlarını geriye doğru tararken adamın elinde belgeleri almış, ayaklanıp oradan ayrılmadan önce son sözlerini söylemişti.

"Bir dahaki sefere bu kadar kolay kurtulamazsın. Karşında kimin olduğunu unutma."

-----------

"Alo. Efendim Taehyung."

Küçük olan eve geldiğinden beri düşündüğü delta'nın aramasıyla heyecanını sesine yansıtarak konuşmuştu.

Şoför onu eve bıraktıktan sonra üstünü değiştirmiş biraz yeni başladığı kitabı okumuş, ailesi ile beraber yemek yemişti. Yemekten sonra babasının ısrarı üzerine onunla biraz satranç oynadıktan şu anda üzerinde çalıştığı tabloya devam etmişti.

İşte tam da o andaydık

Tuvalini yapmaya devam ettiği sırada telefonu çalınca kimin aradığına bakmış ve Taehyung olduğunu görünce şaşırmamıştı çünkü Taehyung zaten ona akşam haberleşecekleri ile ilgili bir şeyler söylemişti.

"Ne! Aşağıya mı ineyim?"

Karış hattan gelen konuşma ile beyaz tenli şaşırsada bu defa "Kapının önünde misin?" Diye sakince sormuş aldığı olumlu yanıtla elindeki fırçayı bırakıp odasının penceresine çıkmıştı.

Genç çocuk, Taehyun'u arabasına yaslanmış bir şekilde gri bir  eşofman, beyaz tişört ve onun üstüne de eşofmanı ile aynı renkte hırka ile görünce nefesini tutmuştu.

İnanılmaz çekici görünüyordu ve bu sadece bir eşofman takımı ile oluyordu.

Telefonun diğer ucundan Taehyung hırka giyip gelmesinin sahile ineceklerini söylediğinde omega içten içe sevinmişti.

Onu onaylayan mırıltılar çıkarmış ve üzerindeki siyah uzun kollu bir hırka ve eşofmandan oluşan takımı ile önce banyoya gitmiş, elini ve yüzünü yıkayıp odasına geri dönerek tuvalini kaldırmış, boyalarını toparlamıştı.

Ayna karşısına geçip yüzüne ve ellerine krem sürdüğünde dudaklarına bir şey sürmeye üşenip saçını düzeltikten sonra içeride oturan ebeveynlerine haber vermiş ve çıkmıştı evden.

Taehyung omega'yı hissettiği anda o yöne dönüp kollarını gülümseyerek iki yana açmıştı. Beyaz tenliyi görmek bile onu rahatlatıyor, ona her şeyi unutturuyordu.

Jungkook ona gerçekten iyi geliyordu.

Koşarak kendisine gelen ve üzerine tavşan gibi zıplayan bedenle kollarını beline dolamış ve yanağını öpmüştü. Jungkook da havada olan ayaklarıyla başını boynuna gömerken kıkırdamıştı.

Esmer küçük olanı yere indirdiğinde "Hadi geçin arabaya küçük bey." Demişti. Jungkook bir kez daha gülümserken çoktan yolcu koltuğunda yerini almıştı.

İkili birbirleri ile konuşarak ve Jungkook'un açtığı bir müzikle yolculuklarına devam ederken arada Taehyung sözleri ile omega'yı utandırıyor, Jungkook ona kızıyordu.

Genç adam sonunda geldikleri sahille arabayı durdurup omega ile beraber arabadan inmişti. Jungkook'u buraya getirme amacı hem biraz kafayı dinlemek hem de bilmesi gerekenleri öğrenmekti. Bunu Jungkook da içten içe biliyor ve elinde olmadan geriliyordu.

İkili kumlarda ayak izlerini bıraka bıraka yürürken denize yakın bir yere oturmuşlardı.

Aralarında büyük bir sessizlik hâkimiyetini sürerken Jungkook bugün olanlarla Taehyung'a döndü.

"Bugün şirkette neden o kadar sinirlendin?"

Taehyung ani gelen soru ile iç çekmişti. "Uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir proje vardı. Bugün projenin başka bir şirket tarafından çalındığını duydum. O yüzden."

Omega ayağını istemsiz bir şekilde kuma sürterken iyice meraklanmıştı

"Şirkette ajan mı var?"

"Galiba."

Galibası yoktu şirkette biri vardı. Şirkete döndükten sonra kamera kayıtlarına bakmıştı ama her kim yapmışsa görüntülerin hiçbiri yoktu. Ama o kişiyi bulacaktı.

"Kim peki? Yani gözüne şüpheli gelen biri var mı?"

Taehyung omega'nın meraklı sesi ile ona dönmüş ve "Var." Diyerek konuşmuştu. Taehyung konuşurken aralarında olan bu mesafeden hoşnut olmadığı için omega'yı kendine çekip başını omuzuna yaslanmasını sağladı. Jungkook da başını omzuna sürtmüştü.

"Kim ki?"

"Boşver sen takma kafana bunları."

Elleri küçüğünün saçlarını bulurken ikisinin gözleri de dalgalanan deniz deydi. Taehyung saçlarını yavaşça okşadığı sırada bütün gün aklını kurcalayan soruyu omega'ya sordu.

"Sen ve Do-Yun nerden tanışıyorsunuz?"

"Biz mi? Şey...Biz.."

Taehyung omega'nın çekindiğini fark ettiğinde iyiyce meraklanmıştı.  Feromonlardan bile ne kadar gerildiği açıktı. Parmak uçlarıyla sürekli kumda daireler çiziyor ve düşünüyordu.

"Çekinme bebeğim. Rahat ol."

İşte bu mümkün değildi. Omega her ne kadar kötü bir şey yapmamış olsa da alacağı tepkiden korkuyordu. Çünkü Taehyung yerine kendisi olsaydı biraz kırılırdı.

"Biz Do-Yun ile 3 yıl önce sevgiliydik."

Bir anda ağzından çıkan kelimeler ile yaslandığı omuzun kasıldığına her saniye şahit oldu.

Taehyung'un sesini çıkarmadığı birkaç saniye sonunda omega onun kırıldığını düşünmüştü. Sonuca bahsettiği kişi kuzeniydi.

"Kırıldın mı?"

Taehyung duyduğu kısık ses ile düşüncelerinden sıyrılmıştı. Tabii ki önceki ilişkileri onu ilgilendiren bir şey değildi ve bunun için ona tavır almazdı fakat bu kişi kuzeni olunca onun eşini öpme düşüncesi, yattıkları düşüncesi onu deli ediyordu.

"Hayır. Geçmişin sonuçta."

Sinirlendiği kesinleşen feromonlarından belli olurken omega bu cevaba ikna olmamış, hızla yaşlandığı omuzdan başını ayırmış, esmerin bakışlarını üzerine çekerken uzanıp kendi ellerine kıyasla büyük olan elleri kavramıştı.

"Taehyung aramızda sandığın gibi bir ilişki yoktu. Yani ben onunla hiçbir zaman seninle olduğum gibi olmadım. Hep aramızda mesafe vardı. Ben ilk öpücüğümü bile sana verdim."

Taehyung'un son duyduğu yüzünde mutlu olduğunu belli eden istemsiz bir ifade oluştuğunda omega kıkırdamış, esmer yanağa yumuşacık bir öpücük bırakmıştı.

"Neden ayrıldınız?"

Küçük olan gelen soru ile yerinde kasılırken bir an aklına aklına dolan eski anılar ile sınırı bozulmuş bu feromonlarına da yansımıştı.

"Aslında onunla çıkmaya başladığınmda ona karış bir ilgim yoktu. Arkadaşlarımın söylemleri ile çıkmaya başlamıştım. Bir süre devam etmiştik. Bu süre içinde en fazla sarılıp el ele tutuşuyorduk."

Taehyung onun sinirlendiği nadir anlardan birine denk gelirken bu olayın nereye varacağını gerçekten merak ediyordu.

Bu yüzden onun sabırla anlatmasını beklemişti. Onlar böyleydi. Bu tür sorunlarını konuşarak hallediyorlardı. Toksik bir ilişkileri yoktu.

"Sonra Do-Yun ilişkimiz henüz o kadar ilerlememesine rağmen bana karışmaya başladı. Giydiklerime, gittiğim yerlere, arkadaşlarıma ve ben buna karşı çıkınca da sürekli tartıştık. Bunun yanında dediğim gibi henüz yolun başındayken bana cinsel bir yaklaşımda bulundu ve bende en sonunda ayrıldım."

Taehyung zaten nefret ettiği kuzeninin eşine bu şekilde davranmasına delirirken sakin olmaya ve şu anda kendisi gibi sinirlenen eşine rahatlatıcı feromonlarını salgılamaya başladı.

"Salak gerizekalı."

Delta omega'nın dudaklarını büzerek çatık kaşları ile hızlı hızlı ettiği küfür ile gülümserken onun bu tatlılığına dayanamaz gibi bir ses çıkarmış ve "Senin ağzını yüzünü yerim konuşma böyle." Demişti.

Gerçekten çoğu zamanı omega'nın nasıl bu kadar güzel olabileceği hakkında olan düşünceleri ile geçiyordu.

Küçük olan onu söylediği ile yüzüne şeytani bir gülüş takınmıştı.

"Yesene."

"En son yeterince yemiştim ama bu hâline bakılırsa yeterli gelmemiş, bir ara tekrarlayalım."

Omega'nın duydukları yanakları kızarsa bile "En kısa sürede." Demişti. Taehyung onu bu cesur tavırlarına şaşırmıyor değildi ama konu Jungkook olunca her türlü şaşırıyordu insan.

Delta'nın dudaklarını kayan bakışları ile büyük bir hata yapıp onları dili ile ıslattığında iri dudakları hissetmesi uzun sürmemişti.

Delta direkt dilini iki dudaktan içeri yolladığında kendisini kışkırtan omegasının üzerine eğilmiş ve sırtını kum ile buluşturmasını sağlamıştı.

-------

"Evet öyle oldu."

Esmer karşısında oturduğu babasına dün olanları anlatıyordu. Anlatmak planları arasında yoktu ama babası çoktan öğrenmişti.

"Bu işin seni zehirleyenler ile bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum."

"Bende."

Parçalar bir türlü birleşmiyordu. Her şey kafasını karıştırıyordu ama bu işi çözecekti. Ve o kişiyi öldürecekti.

İkili arasınnda ki sohbeti çalan kapı böldüğünde Bay Kim gel diye komut vermiş, kısa sürede içeri Taehyung'un asistanı gitmişti.

"Bay Kim toplantı başladı herkes sizi bekliyor."

Taehyung bu bilgi sızdırma işi ile ilgili bir toplantı yapmayı düşünüyordu. Herkesi uyaracaktı ve şüphelerinde haklı mı onu anlayacaktı.

"Tamam sen çık geliyorum."

"Peki efendim."

Asistanın eğilip çıkamasından sonra Taehyung da babasından izin istemiş çıkmıştı. Adımları direkt toplantı odasına doğruydu. Uzun koridorun sonunda beklemeden toplantı salonuna girmiş, içeriye bir göz attıktan sonra geldiği için ayaklanan çalışanlara oturmaları için ufak bir el işareti yapmıştı.

Hemen ilerleyip kendiside bak köşeye oturduğunda toplantı başlamıştı.

Delta tembihlediği çalışanlarından, dün öğrendiklerinden sonra kötü bakışlar attığı kuzeninden ve konuştuğu birçok şeyin ardından ufak bir işinin kaldığı odasına ilerlemişti.

Aklına bir anda dolan omegası aynı zamanda hızlanan kalbi ile gözlerini saniyelik kapattığında beklemeden odasına gitmişti. Beklemediği şey ise telaşla yerden kalkan sekreteriydi.

Neden telaş yapmıştı?

O şekilde durup ne yapıyordu

Alfa'nın telaşı yüzünden artan feromonları ile delta yüzünü buruştururken genç kız "Şey efendim tokam düşmüştü onu arıyordum." Demişti. Taehyung da bunu üzerine zaten ağıran başı, dolu kafasıyla üstelemeden çıkmasını söylemişti.

--------

"Off hadi Jim. Ben hayatımda hiç bu kadar beklememiştim."

Jungkook sitem dolu sesi omega'ya ulaştığında sarı saçlı merdivenlerden inerken "Tamam geldim hadi gidelim." Demişti.

İkili bugün beraber alışveriş merkezine gidecekti. Hem biraz dışarıda zaman geçirmek istiyorlardı hemde kendi ihtiyaçlarını alacaklardı.

Şimdi ise Jungkook jimin'in giyinmesini bekliyordu.  O giyindikten sonra jimin'in arabası ile gideceklerdi.

Jimin onu evden alabileceğini söylesede kabul etmemiş ve salona yakın olan evlerine gelmişti.

İkili beraber evden çıktığında hemen kapı önündeki arabaya binmişlerdi. Jungkook jimin ile vakti geçirmeyi seviyordu. Jimin'de aynı şekilde.

Sürekli birbirlerine bir şeyler anlatıyorlar, şaka yapıyorlar, dertleşiyorlar, utandıracak imamlarda bulunuyorlar en önemlisi de çokça gülüyorlardı.

Bu herkesin isteyeceği bir arkadaşlıktı.

Yarım saatlik birkaç günün özetini konuşulduğu bir yolculuktan sonra alışveriş merkezine gelmişlerdi. Jimin hızlı bir şekilde arabasını park etti ve ikili arabadan indi.

İçeri girdikleri anda Jungkook gözüne çarpan takı bölümü ile hemen oraya yönelmiş, jimin'i de kendi ile sürüklerken kendine engel olamadan küpelere bakmaya başlamıştı.

O bir küpe aşığıydı.

Jimin onun bu hâline gülerken ona yardımcı olup birkaç çift küpe göstermişti.

"Kook bunlara baksana tam senin istediğin gibi."

"Ayy! bunlar çok güzel."

İkili biraz oradan oyalandıktan sonra jimin'in isteği üzere kıyafet bakmaya gitmişlerdi. Orada sıcak olmaya başladığı için kendilerine aldıkları tişörtler, şortlar ve daha bir sürü şey ile bu defa makyaj malzemeleri almaya gitmişlerdi.

Jimin kendine pudra, göz kalemi alırken Jungkook kendine gloss, dudak nemlendiricisi ve krem almıştı.

İki omega'nın bir sonraki hedefi kitaplar olurken Jungkook kendisine okumak istediği ama bir türlü almaya vakti olmadığı kitapları almış, aynı zamanda salon için birkaç tütsü ve kokulu mum almıştı.

Ve son olarak Jungkook boya eksiği olduğu için boya almış, ikili çok yorulduğu için jimin yemek ısmarlayacağını söyleyerek restorana götürmüştü Jungkook'u.

Şimdi ise eve gitemyi planlıyorlardı. Zemin katta olan arabalarına ilerlerken jimin jungkook'un saçlarını karıştırıp "Bugün baya eğlendik." Demişti.

Genç çocukta onu onaylayan mırıltılar çıktığında arkalarından ufak bir ses duyulmuştu. İkili fazla takmadan yürümeye devam ettiklerinde saniyeler sonra burunları üstünde birer bez ile karşılaşmışlar, ne kadar debelenselerde kısa bir süre sonra bilinçlerini kaybetmişlerdi.

¤¤¤¤

Bölüm sonu

Birkaç bölüm biraz kaosa mağruz kalacaksınız maalesef:(

Sizce onları kaçıran kişi kim?

Bölüm ile ilgili fikirlerinizi yazın lütfen

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere vanilyalarımm😚


Derin kaçar ~






















Continue Reading

You'll Also Like

16.3M 670K 48
In which Jeon Jungkook agrees to marry Song Taehee(you) because of some reasons. She's happy. While he isn't. She does everything for him. While he d...
11M 344K 71
You and Jungkook were childhood best friends. Theres just one thing...You hadn't realized he was in love with you.
6.7M 347K 116
Starring Kim Taehyung And Jeon Jungkook This is original by @ARTSEOULVK in twitter i just write it for the people dont have twitter and want to re...