Hi babysss nasılsınız?
Team Jungkook?
Team Minh?
Hadi başlayalımm
Jungkook'tan
Jimin ve Taehyung yemekten sonra birer kadeh içmiş, kendi kendilerine gülüşürlerken hepimiz bahçede yerde oturuyorduk. Telefonum çaldığında uzaklaşıp açtım.
"Ne var?"
"Efendim sizin evinize girmeye çalışan hırsızı yakalamışlar"
"Olayı neymiş?"
"Karşı barın sahibini göndermiş, ne yapmamızı istersiniz?"
"Halledin, benim mi söylemem lazım ha?"
"H-haklısınız üzgünüm. Barın sahibi-"
"Ona karışma, Elvis bana inat yaptırıyor. Ben hallederim onu"
"Peki efendim"
Telefonu kapatıp ofladım, bıktırıyor bu aptal çocuk insanı. Tekrar yerime oturduğumda Jimin beklenmedik bir şekilde Hoseok'un dizine uzandı, Hoseok'sa yerinde kalmış öylece bana bakıyordu ne yapacağım dercesine. Saçlarını sev dedim sessizce, saçlarını severken Jimin burnunu koluna sürtüp mırıldandı.
"Hoseok"
"E-efendim?"
"Uykum geldi"
"Şey uyumak ister misin?"
"Hmhm, uyuyana kadar yanımda kalır mısın?"
Tanrım Jimin'in kafası mı iyi?! Yine de kendini bu denli aşıp açması hoştu.
"Olur yani kalırım, gel hadi"
Elini tutup kaldırdı ve gittiler, Taehyung bratz bebekleriyle yanıma gelerek gösterdi ve hıçkırdı.
"Hıck* neden böyle hıck*"
Gülerek saçlarını karıştırdım ki çocuk elimi tuttu.
"Dokunma"
"Sanane?"
"Sananesi yok bunun, dokunma dediysem-"
"Sanane Minh?"
Giden hıçkırığıyla sorduğunda sinirle konuştu.
"Nasıl sanane?! Ben dokunduğumda çene yapardın?!"
"Seninle o aynı değil! Sen sen aynı çirkin at toynakları gibisin! Sana güvenmiyorum!"
"Sikeyim ne yaptım ben?!"
"Beni öpecektin!"
"Sadece öpecektim!"
"İznim yoktu!"
Burnunu çekerek söyledi ve biraz daha bana sığındığında saçlarını okşadım.
"Tamam Tae, sende Minh misin ne boksan kapat çeneni"
"Sen karışma"
Sikik piç öldürsem mi?! Yanımda bana sığınan beden gözlerini ovuşturup dururken gülümsedim.
"Uykun mu geldi hm?"
"Hmhmm ama korkuyorum tek yatmaya"
Çocuk aradan çıktı.
"Yatırırım ben seni gel"
"Dokunma"
"Sana mı soracağım lan?!"
"Bana bak sikik!"
Ayağa kalkıp yakasından tutarak kaldırdım ve evin dışına götürüp sırtını duvara yasladım.
"Seni öldürürüm duydun mu?!"
"Hadi ya, gangster misin sen?!"
"Soyadımın Jeon olması bile yetiyor kafanın gövdenden ayrılmasına! Şimdi siktir git yoksa cidden elimde kalacaksın!"
Yakasını bırakıp eve döndüğümde Taehyung minik bir kaplan peluşuna sarılmış burnunu çeke çeke gözlerini ovuyordu, o... O çok masum..
"Ştt ağlama"
"A-ama siz benim yüzümden kavga ettiniz"
"Senin yüzünden değildi canım, hadi gel yatıralım seni"
Kafasını sallayıp yukarıya adımlarken yanında ilerledim, odaya girdiğimizde gülümsemeden edemedim. Mavi beyazların süslediği oda çok bebeksi dursa da tam ona göre birisi içindi, uzandırıp üstünü örttüğümde dilini emerek mırıldandı.
"Hoseok sütümü yapmadı"
"Ben yaparım yat sen"
Biberonunu alıp mutfağa inerek süt hazırladım, geldiğimde kaplana sarılmış alt dudağını emiyordu. Yanına oturup biberonu dudakları arasına uzattığımda iştahla emmesi hoşuma giderken kıkırdadım.
"Çok şeker"
Kirpiğiyle oynayarak uyudu, sütü ağzından akarken yavaşça biberonu çekip emziğini ağzına verdim ve odadan çıktım. Hoseok'ta aynı anda odadan çıkarak kıkırdadı.
"Uyudu mu Taehyung?"
"Evet"
"Ama sütü olmadan uyumazdı?"
"Hazırladım"
"Ne? Sen süt hazırladın ve Taehyung onu içti mi?"
"Evet neden ki?"
"Gel benimle, anlatacağım sana en baştan"
Şarapla kadehleri alıp bahçeye çıkarak sırtımızı duvara verdik ve oturduk, birer kadeh döküp iç çekti.
"Taehyung'u az çok tanıdın, cıvıl cıvıl birisidir. Öyle olması çocukluğunu yaşamamış olduğundan, annesi nerede belli değil ve babası da onu yurda bırakmış. Taehyungla tanıştığımda daha 13 yaşındaydı Jungkook, okulda zorbalık görüyordu. Kız gibisin, bebek gibisin oyuncaklar sevilir mi diye kaç kere dayak yedik birlikte ben şahidiyim. Aramızda 2 yaş var, 15 yaşındaydım ben onu tanıdığımda. O cıvıl cıvıl çocuğu öyle bir zorbaladılar ki... 18 yaşından beri de age play seviyor, kendini rahat hissediyor bebekken ve mutlu oluyor. Bilmiyorum Jungkook, böyle insanlar anne baba olmamalı. Bence ailelere çocuk sahibi olmadan önce yeterlilik testi yapılmalı "
"Piç babası ne sikim yiyordu, neden bırakmış yurda?"
"Alkolikmiş, kendi oğlunu taciz etmiş"
"Ne?!"
"Evet öyle, Taehyung fazla temas sevmiyor çünkü korkuyor insanlardan."
"Ailesini sikeyim!"
"Senin de aileni ben"
"Hep birlikte"
"Hep birlikte"
Kadehlerimizi tokuşturduğumuzda güldü.
"Hayatlarımıza bak be, bu arada babannen nasıl?"
"Hala komada"
"Yuuh, baban peki?"
"Öldü"
"Ne?!"
"Öldü"
"Ne nasıl lan?"
"Bir tık parmak attım diyelim"
"Hadi canım! Korkulur senden"
"Sevişirken geberdi hemde, ben sadece ilaç attım o kadar"
"Ee hastanede-"
"Benim bu Hoseok, anlaşılır mı sence hm?"
"Anlaşılmaz tabi, of of piç öldü kurtuldun"
"Aynen öyle, şuanda sadece babannem uyansın istiyorum"
Uyansın ki onu kimin koma haline soktuğunu anlayayım.. Lavaboya gittiğimde gelen ağlama sesleriyle gözlerimi kocaman açıp Taehyung'un yattığı odaya gittim, parmağını dudakları arasına almış şapırtıyla emerek iç çekip duruyordu. O çok... O çok güzel!
"Tae?"
"B-ben"
"Ağlama tamam, ştt sakinleş canım"
Sırtını sıvazlayarak söylediğimde elini ağzından çekip hıçkırdı.
"Emziğin nerede hm?"
"E-emzikçiğim kayboldu koskocaman adam"
Tebessümle etrafa bakınıp bularak ağzına verdim, hızlı hızlı emmeye başladı hemen.
"İyi misin hm?"
"Iıh ben korkucuk oldum"
"Hmm neden korkucuk oldun bakalım?"
"Çünkü çünkü orada koskocaman bir tostos var"
"Tostos?"
"Kocaman dişli kötü kaplumbağa"
Gülme Jungkook gülme... Saçlarını sevmeye başladığımda mayışarak daha sakin emdi emziğini.
"İyisin, tostos yok tamam mı?"
"H-hiçhiç mi yok?"
"Evet canım hiçhiç yok"
"Ama ama korkucuk oluyorum ben"
"Tamam ben yanındayım korkma, uyu hadi"
"Gitmez misin koskocaman adam?"
"Gitmem canım"
Gülümseyerek kapattı hemen gözlerini, bense onu izlemeye dalarak saçlarıyla oynadım. Bu zamana kadar binbir çeşit insan gördüm tanıdım, kimse onun kadar tatlı değildi..
Taehyung'tan
Gözlerimi araladığımda belime sarılmış kollarla kocaman açtım hemen, dövmelerini gördüğümde koskocaman adam olduğunu anlayarak nefesimi tutup arkamı döndüm. Uyuyordu, siyah tutamları mavi yastığıma dağılmış dudakları büzülmüş tatlış tatlış uyurken hiçhiç korkutucu durmuyordu ki? Utanarak emziğimi emdim hızlı hızlı, utanma Taehyung utanma... Kıpırdanarak saçlarımı sevdi ve mırıldandı.
"Günaydın"
"G-günaydın"
"Uykunu aldın mı?"
"Hmhm teşekkür ederim koskocaman adam"
"Birşey değil canım"
Saçlarımı sevip odadan çıktığında kıkırdayarak yatağımı düzelttim, aslında tatlış bir adammış hiçhiç korkutucu değil! Mutfağa indiğimde Hoseok ve Jimin'i öpücücük yaparken görmeyi beklemiyordum ki hemen gözlerimi kapattı bir el.
"Hoseok ulu orta yiyişmeseniz mi?"
"Ha ne şey biz aniden-"
"Oğlum ne yaparsanız yapın bize ne? Sadece bu evde Taehyung'ta var ve bunu görmek isteyeceğinden emin değilim"
Beni düşünmesi hoşuma gitmişti, elini gözlerimden çektiğinde ona baktım hayranlıkla. Hem koskocaman, hem de minnoş kalpli~
"Hadi yemeğe geçin, hazır"
Oturup sütümden büyük bir yudum alarak ağzıma attım birşeyler, yemekten sonra ağrıyan karnışımla arka bahçedeki çimenler üstünde yuvarlanıp duruyordum ki Jungkook yanıma geldi.
"Ne oldu?"
"Karnışım ağrıdı"
"Tanrım çok şekersin, gel buraya"
Yanını patpatladığında utanarak oturdum, karnımı ovarken ben emziğimi emiyordum hızlı hızlı. Çok utangacım sanırım haklılar..
"Hmm iyi mi böyle?"
"Teşekküyley"
Peltek çıkan sesimle yanaklarım yanarken saçlarıma öpücük bıraktığında gözlerimi koskocaman açtım, utandım!
"Ş-şey Hoseok çağırdı!"
Içeriye gidip kendimi odama attım nefes nefese, neden böyle tatlış bakıyor ki?
Sen tatlısın ondandır kuzum✨✨
Utangaç Tae ve utanmaz Jk fav.
Diğer bölümde görüşmek dileğiyle ✨