Yaralar

By valeshome

153 17 46

Mazileri pek karışık olan iki gizli ajan, eski anıları hiçe sayarak bir görev için ortak olurlar. Bu görev sa... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 8
Bölüm 9

Bölüm 7

12 1 9
By valeshome

Asena Efser, 2001 Türkiye

Eylem Efser, 2006-2007
Ispanya/Mayorka


1 Ay sonra

Tam olarak bir aydır bu evde yaşıyordum. Poyraz piçiyle yaşanan olaylar sebebiyle Doruk onlara taşınmam konusunda itiraz etmişti. Şebnem Teyze bu habere çok mutlu olmuştu. Ancak küçük şeytan yani Yaprak Gıcıkoğlu, benim burada kalmama çok sinirlenmişti. Doruk onu nasıl yaptıysa ikna etti. Sanki ben burada kalmayı istiyormuşum gibi de tripli bana hanfendi. Özellikle Doruk ile öyle görünce. Sinirden alev atacak diye çok korkmuştum o sıra. Bende sinirlenmiştim oysaki. Hayatımda belkide ilk ve son defa bir Taş'ı öpmeye hak kazanmıştım. Onun bizi yemeğe çağıracağı tuttu.

Poyraz konusuna gelecek olursak. İki hafta önce ayrıldım ondan. Doruk bir arkadaşını tuttu. O piçinde içinden beni aldatmak geçiyormuş meğersem. Arkadaş Poyraz'a azıcık yaklaştığında ortaya çıkıp suratına bir tokat attım. İçimin yağları eridi desem çok yerinde olurdu. Kenan ondan sonraki birkaç gün beni aradı. Onu affetmem için. Tabiki ben açmadım. Aramaların hepsine Doruk Gıcıkoğlu cevap verdi. Doruk cevap verdikçe daha da kudurdu puşt. Şuanda sesi çıkmıyordu ancak illaki çıkacaktı.

"İyi geceler." dedim Şebnem Teyzeyi yanağından sulu sulu öperken. Saat geç olmuştu ve bugün çok yorulmuştum. Hemen koşturup kendi odama koşturdum pıtı pıtı. Doruk uzun süredir görünürde yoktu. Ancak başım ağrıdığı için takmadım. Yatağıma girdiğim gibi gözlerim kapanmaya başladı. Derin bir nefes aldım ve uyudum.

***

Nefes nefese uyandım. Boynum terlemişti ve gözlerim hala ağrıyordu. Başımın ucundaki saate baktım. 02.47 Boğazımın kuru olduğunu fark edip suluğuma uzandım. Suluğumu yarıladığımda kapım çalındı. Suluğu bırakıp ayaklandım. Aynı zamandada gözlerimi ovuşturuyordum.

"Geldim." dedim hırıltılı bir sesle.

Kapıyı hafifçe araladım. Kim olursa olsun üzerimde transparan pijamalarım vardı. Ayrıca yatarken sütyen giymiyordum. Bu yüzden göğüs uçlarım fazlasıyla belli oluyordu. Altımda aynı şekilde transparan bir şort vardı. Karşımda Doruk'u görünce gözlerim büyüdü. Ben ne kadar şaşırmışsam o da o kadar sakindi. Hatta terlemişti. Alnındaki damlalar görünebiliyordu.

"Doru-" eğer birşeyler beni engellemeseydi neden burada olduğunu da sorabilirdim. Ancak bir çift dudak benimkilerin üstüne sert baskı uyguluyordu. Doruk daha konuşmama izin veremeden beni öpmeye başladı. O beni aç bir şekilde öperken ben hiç itiraz etmeden kollarımı onun boynuna doladım. Belimden tutup beni içeri çekti. Kapıyı sert bir şekilde kapatıp sırtımı duvara yasladı. Dudaklarım uyuşmaya başlarken o durmak bilmiyordu. Hoyratça tadına bakıyordu dudaklarımın. En sonunda nefes almak için ayrıldık. Ben nefes nefese ciğerlerime hava çekerken onun öpücükleri boynuma iniyordu. Doruk değildi sanki.

Boynumu emerken bir elini bütün vücuduma değecek şekilde yavaşça kalçalarıma kaydırdı. Sağ kalçamı avuçladı, eli bacağımı sıkı bir şekilde kavradı. Bacağımı onun beline yapıştırdı ve kasıklarımı onun aletini hissedecek kadar yakınlaştırdı. Boynumun tamamının morardığını hissediyordum. İki bacağımdan kasıklarıma doğru ellerini yerleştirdi. Beni kucağına aldı ve dudaklarımı ele geçirirken yatağa doğru ilerledi. Bedenimi yavaşça yatağa bıraktı. Ben nefes nefese onu izlerken o gömleğinin düğmelerini açıyordu. Lacivert gömleği yeri boyladığında kemerini gevşetip üzerime çöktü. Gözlerim kusursuz ve pürüzsüz vücudunda gezindi. Sırayla hiçbirini atlamadan kaslarına baktım. Herkeste altılı olan baklavalar onda sekizliydi. Kaslarından kasıklarına doğru ilerleyen iki derin çizgi.

Pijamamın omuz kısmında parmaklarını gezdirdi. Her dokunuşunda daha çok titriyordum. Ondan hiç tepki alamamam durumu garipleştiriyordu. Sanki transa geçmiş gibiydi. Gözleri sadece vücudumda ve dudaklarımdaydı. Pijamamı belime indirdiğinde iki göğsümde açıktaydı. Göğüslerim hızlı bir şekilde inip kalkarken o aynı açlıkla bana bakıyordu. Sonra geldiğinden beri hiç yapmadığı birşey yaptı. Yüzüme baktı. Dudaklarıma küçük bir öpücük daha kondurdu ve yüzüme bakmaya devam etti.

"Doruk." dedim nefes nefese.

"Asena." Sesi hırıltılı çıkıyordu. Boğazındaki damarlar belirginleşmişti.

"Hı."

"Uyan."

Kaşlarımı çattım. "Ne?"

"Uyan."

Birşey söyleyemedim. Ama sesler gelmeye devam etti.

"Kahvaltı zamanı tavşan. Uyanma vakti."

Sarsıldım. Gözlerim ne ara kapanmıştı? Karanlık perde yavaşça önümden kalktığında yataktaydım. Aynı az önceki gibiydi. Ama Doruk üstümde değil yanımdaydı. Yatağımın ucuna oturmuş benim uyanmamı bekliyordu. Kaşlarını çatmıştı.

"Ben? Biz? Az önce. Ama. Nasıl?"

"İyi misin sen?" de Aklıma çok kötü birşey geldi. Üzerimde hala sütyen olmayabilirdi. Yorganı kafama kadar kapattım ve yavaşça pijamamın içine baktım. Derin bir nefes aldım. Dün akşam çok yorgun olduğum için çıkarmayı unutmuştum. Yorganı kafamdan çıkarıp ona baktım. O ise sanki dün akşam hiçbir şey yaşanmamış gibi bana bakıyordu.

"Dün akşam neler olduğunu biliyor musun?"

"Bilmem. Dün akşam evde değildim. Bir Bade'nin doğum günü vardı. Ne olduki?"

Ne? Anlamadım. Dün akşam evde değildi. Ama ben resmen onunla yatmıştım. Eğer o evde yoksa ben kiminle yatmıştım? Lanet olsun. Hayatımda ilk defa müstehcen bir rüya görmüştüm. O müstehcen şeyleri yaptığım kişi bu ayı olmak zorunda mıydı?

Ellerimi saçlarıma geçirip küfürler yağdırmaya başladım. "Siktir. Siktir. Siktir!" Doruk'un merakı gitgide artarken kaşlarını kaldırdı.

"Ne olduğunu söylemeden şuradan şuraya gitmem. Sakın bana ne deme söyleyene kadar peşinde gezerim."

Pes edip ellerimi yüzüme götürdüm. "Ben bir rüya gördüm. Biraz şeydi...cinsel içerikliydi."

"Rüyanda biriyle mi yatıyordun?!" dedi gözlerini kocaman açarak. Kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Uyandırmasaydın evet." dedim tripli tripli.

Simit atılmış martılar gibi sırıttı. "Hoşuna gitmişti galiba."

"Yani, biraz fenaydı. " Kaşlarını tekrardan havaya kaldırdı. Sırıtması gitmişti.

"Tanıyor muydun bu kişiyi? Bu kadar beğendiğine göre."

"Poyraz." dedim utanmış gibi yaparak. Anında burnundan solumaya başlayınca ağzımı kocaman açarak kahkaha attım. Şaşkın gözlerle bana bakarken alayla kaşlarımı kaldırdım. "Senin alakan olmayan biri."

"Ben çıkıyorum. On dakikaya aşağıda ol." dedi. Kızarmış ve yakında alev alacak yüzüme ellerimi yapıştırdım. Ofladım.

"Birşey mi oldu?"

Ellerimi yüzümden çekip ona baktım. Rüyamı hatırladığımda tekrardan ofladım. Kafamı yastığa gömüp açıklama yaptım. "Loğnet olsun. Çoğk oyiydi."

"Sadece bir rüyaydı. Kafana çok takma."

"Keşke öyle olsaydı." Kafasını benim yatağıma çevirdi. Yürüyüp eski yerine kuruldu.

"Nasıl yani?"

"Rüyalarım adet döngüsü gibidir. Bir ayda bir rüya görürüm. Ve gördüklerimin çoğu," İki elimle saçlarımın ucuna dokundum. "Gelecekte yaşanacak şeylerin benzeri veya tamamen aynısı oluyor."

Gözleri kocaman açıldı. Onu böyle görünce utanç duygusu yüzüme yansıdı. Kafamı yastığa gömüp küçük bir çığlık attım.

"Zaman sınırı var mı?"

"Hi?" dedim yüzümü buruşturarak.

"Gelecek derken ne demek istedin. Yani bu gördüğün rüya yarın mı gerçekleşecek? Yoksa yıllar sonra mı?" Biraz düşündüm.

"Bir daha rüya görene kadar gerçekleşecek. Döngüme bakılırsa bir ay sonra."

"Güzel." dedi ve odadan çıktı. Bu neydi şimdi? Neden böyle bir soru sormuştu? Neden birşey demeden gitti? Ayılık yapası tutmuştu yine heralde.

Üstümü giyinip Eylül'ü aradım. Yaşadığım rezillikleri, Doruk hakkında gördüğüm rüyayı anlattım. Sonraki yarımsaat boyunca söylenmelerini dinledim. Ne diyebilirim ki? Ben olsam bende küfür ederdim. Eylül bu konularda bana birilerini hatırlatıyor. Çok korumacı ve benim saçımın teline bile zarar gelmemesini isteyen biri.

Neler olacak bilmiyordum ama bu gördüğüm rüyadan sonra hayatım tamamen değişecekti.

***

Dün akşam

Beyaz şarabından bir yudum daha aldı. Yüzünü buruşturup bardağı masaya bıraktı. Bugün Bade'nin doğum günüydü. Ekipçe hazırlamışlardı. Ekip dedikleri Ahter, Bade ve Doruk'tu. Aren İspanya'ya gittiğinden beri hayat fazla renksizdi. Gevşek, insanı sinir ediyordu ama ortama neşe katıyordu. Annesine bakmak için gitmişti sözde ama Doruk'un aldığı haberlere göre cadılar bayramında İspanya'ya geliyordu kardeşi. Doruk, Eylem'in nasıl biri veya nasıl göründüğünü bilmiyordu ancak Aren ona bu kadar bağlıysa birbirlerine hiç benzemiyorlardı anlaşılan. Aren ne kadar çok konuşuyorsa Eylem'de o kadar sessizdi ekibin gözünde. Bade defalarca fotoğrafını istemişti ancak Aren izin vermiyordu. Paylaşamıyordu kardeşini. Aren'den beş yaş küçüktü ancak anlattığına göre hepsinden yetenekli kurnaz ve çevikti. Keskin bir zekası ve düşmanları eritecek kadar kışkırtıcı bakışları vardı, öyle demişti Aren. Ahter inanmamıştı buna. "Ben böyle bir kadını filmlerde bile görmedim. Biraz abartmadın mı?"

Aren var gücüyle isyan ediyordu. "Birgün onunla tanışacaksınız. İşte o gün şaşkınlıktan yere sarkan ağızlarınızı ben toplayacağım."
demişti başı dik bir şekilde. Aren dışında hepsi buna gülmüştü. Tamam, güzel olabilirdi ancak bu kadar kusursuz biri daha kurgusal karakter olarak bile yoktu. Fotoğrafı yoktu ancak Eylem, 1.70 boylarında mavi gözlü uzun saçlı bir kızdı. Aren bunu söylediğinde Asena gelmişti Doruk'un aklına. O da uzun ve masmavi gözlü çok güzel bir kadındı. Aren'le benziyorlardı. Görünüş olarak ikisini yanyana getirdiğinizde gözleri ve burun şekilleri neredeyse aynıydı. Kişilikleride benziyordu. Aren çok heyecanlı ve sevecen, Asena ise soğuk ve ciddi bakardı. Ancak Doruk ikisini de kızgınken görmüştü. Aren bir keresinde gözünün önünde bir kadına izinsiz dokundu diye adamı öldüresiye dövmüştü. Aslında adam yapma dese yapmazdı. Ancak adam gelmeden önce büyük yürek yemişti galiba. Aren vuruyor o sırıtıyordu. Aren daha da sinirlenip daha sert vuruyordu ama adamda tık yok. Gülüyordu salak salak. Aren en sonunda çileden çıkmıştı. Doruk zor durdurmuştu onu.

Asena'yı ise babasının öldüğü gece o kadar sinirli görmüştü. Henüz on iki yaşında olmasına rağmen öfke kusuyordu resmen. Yumruklarını sıkıyor, burnundan sert bir şekilde soluyordu. En sonunda Doruk'un babası tetiğe bastığında çığlık atmıştı Asena. Doruk'un hiç duymadığı kadar acı dolu bir çığlıktı. Babası yerde kanlar içinde yatarken gözünden küçük damlalar aktı. Tuz ve sıcaklık yüzünü yakarken babasına ve oğluna baktı. Babasının katillerine. "Çöz beni!" diye haykırıyordu. "BANA BAK FURKAN! EĞER BENİ ÇÖZMEZSEN ECELİN OLURUM SENİN! ÇÖZ BENİ!" Furkan sırıttı ve yandan adamına ellerini çözmesi için emir verdi. Asena gevşeyen bileklerini tuttu ve ovuşturdu. Babasının ayak ucuna kuruldu. Gözyaşları akmıyordu artık. "Baba." diyebildi zar zor. Ağlamıyordu ancak öfkeden konuşamıyordu. Alnını babasının kanlı suratına yasladı. Ardından ayaklanıp Furkan itine baktı. Öfke içinde solurken gözlerini Doruk'a değdirmiyordu. İhanete uğramıştı. Onun babası kendi babasını öldürürken Doruk'un sadece izlemesini kaldıramıyordu. Acısını öfkeye dönüştüren bir tipti Asena. Öyle kolay kolay ağlamazdı. Bunu unutmayacaktı. Bunu Doruk'un ve o it babasının yanına bırakmayacaktı. İkiside farklı şekilde günahlarının bedelini ödeyecekti. Otoparktan yavaşça çıkarken Furkan'a doğru son sözlerini söyledi.

"Ben Asena Efser. Bu ismi aklına iyice kazı. Ecelin olucağım senin. Öyle bir geberteceğimki kendi ağzınla benden ölmeyi dileyeceksin. Dua edelim ki ben seni bulana kadar ölme. Yoksa olan oğluna olur." İlk ve son kez baktı Doruk'un yüzüne. Ellerini arkada birleştirmiş onu izliyordu. Yüzü yara bere içindeydi. Normalde üzülürdü Asena ama üzülmüyordu. O yaralara bir tanede kendisi eklemek istiyordu artık. Aradan yıllar geçti. Tekrar karşılaştılar. Asena Doruk'u affetti. Çünkü ellerini arkada bağlamasının sebebi zincirlenmesiydi. Bileğinden o demirlere bağlandığı için birşey yapamamıştı. Öz babasından daha çok sevdiği adamın gözleri önünde öldürülmesini izlemişti. O geceyi kimse unutmayacaktı. Asena ve Doruk unutmalarına izin vermeyeceklerdi.

"Off keşke Asena'da gelseydii." Bade makyajını düzeltmek için gittiği lavabodan döndükten sonra söylediği ilk şey buydu. Asena ile 3 hafta önce tanışmışlardı ve hayatında gördüğü en samimi kadındı.

Cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı. "Şuan uyuduğuna yemin edebilirim." Asena'yı tanıyordu. Uykusuna düşkün biriydi. "Aren aradı mı?"

Sırıttı Bade. "Dün gece tam on ikide aradı. Hediye olarak birşey verme ihtimali varmış."

Doruk yüzünü buruşturdu. "İhtimali varmış? O ne demek şimdi?"

"Cadılar bayramında kardeşi gelecekmiş. Belki fotoğraf yollar ya da görüntülü ararmış." Doruk bunu zaten biliyordu. Aren ile daha öncesinde konuşmuşlardı. Ancak fotoğraf konusundan bahsetmemişti. Büyük bir ihtimalle Bade'nin doğum günü için özel birşeydi. Belli etmese de merak ediyordu Aren'in yıllardır sır gibi sakladığı kardeşini. Acaba daha önce gördüğü biri olabilir miydi? Yada zaten tanıdığı biri?

Garson masaya bir limonlu cheesecake, iki adet külahta dondurma ve üç bardak beyaz şarap getirdi. Cheesecake Bade içindi. Kocası pasta sevmediğini bildiği için ona en sevdiği tatlıyı sipariş etmişti. Dondurmalarda erkekler içindi. Süt içmedikleri için şarap sipariş etmişti Ahter. Karısının boynuna sevgi dolu bir öpücük bıraktı.

"İyiki doğmuşsun, sevgilim." Bade bu öpücük karşısında kocaman gülümsedi kocasına doğru. Ahter cebinden bir paket çıkardı. Dışında yıldızlar ve üstünde bir not vardı. Karısına doğru uzattı paketi. Bade hediyesi karşısında şaşırmış bir vaziyette kaldı. Paketi yuvarlak masanın üzerine nazik bir şekilde bırakırken üzerindeki notu aldı. İçinden okumaya başladı.

"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatında mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
-Kürk Mantollu Madonna

İyi ki doğdun, nice bizli yaşlara, sevgilim."

Gözleri doldu Bade'nin. Hayatında duyduğu en güzel alıntıydı bu. Kocasına sarıldı. En sevdiği kitabın alıntısını yapmıştı Ahter. Bu notu yazarken çok zorlanmıştı fakat. Kendisinden daha çok sevdiği karısını anlatan herhangi bir söz veya alıntı yoktu bu dünyada. Çareyi en iyi bildiği kitapta bulmuştu. Gözlerine bakılırsa Bade notunu sevmişti. O da aynı şekilde sarıldı karısına.

Karı-koca birbirine sarılırken Doruk, Bade'nin okuyupta gözlerinin dolduğu notu aldı eline. Merak etmişti. Notu dikkatle okudu. Anlamıyordu, not güzeldi ama duygulanacak bir yanı yoktu onun için. Yüzünü ekşitti. "Sanırım Aren'i özlemeye başlıyorum."

Sonraki saatler çabucak geçti. Doruk, Ahter ve Bade'yi evine bırakmak için zar zor ikna etmişti. Yavaşça arabaya doğru ilerlediler. Bade arka koltuğa geçmek için elini kolun olduğu yere attı. Ancak eli sadece havaya beşlik çaktı. Kaşlarını çatıp eskiden kol olduğuna yemin edebileceği boşluğa baktı. Doruk'a döndü.

"Biri sevgiline zarar vermiş galiba." dedi şaşkın şaşkın. Doruk arabasını çok seviyordu. Ailesinden sonra tek kıymetlisiydi. Bu araca bunu yapan her kimse Doruk onu öldürmüş olmalıydı. Doruk baktı güzelinin koltuğuna.

"O mu? Asena yaptı." dedi.

Şaşırma sırası Ahter'deydi. O da inanamıyordu böyle bir şey olduğuna. Eğer Asena bunu yaptıysa; ya Doruk için herkesten değerliydi ya da şuan ölmüştü. Kız kardeşinin bile arabaya dokunmasına izin yokken küçükken tanıdığı bir kadının kolunu kırmasını umursamıyordu.

"Onun yaşadığından emin miyiz?" Bunları söylerken şaka yapmıyordu.

"Abartmayın lan. Kol sadece." İkiside fazla uzatmamak için arabaya bindiler. Doruk'ta bir haller olduğunu biliyorlardı. Ahter ve Bade'nin bilmediği şey ise içinin yandığıydı. Gerçekten yanıyordu. Kül olacaktı. Yıllarca herkesten koruduğu arabasının kolu pırt olmuştu.

Bunu Asena değil bir başkası yapsaydı öldürmüştü. Ancak karşısında o olunca kızamıyordu. Hele o göz kırpıştırması yok muydu. Adını unuttururdu adama. Bilerek kırmadığının farkındaydı. Sadece inadım inat olduğu için kırmıştı kolu. He bir de özür dilemişti. Acaba özür dilerken ne kadar tatlı durduğunun farkında mıydı? Bütün siniri uçan balonlara binip uzaklara taşınmıştı sanki. O an kafasını sağa sola çevirmişti çünkü eğer yüzüne bakarsa çok kötü şeyler olabilirdi. Ayrıca geçen ay yaşadıkları o garip yakınlaşmayı unutmamıştı Doruk. Nasıl unutabilirdi ki? Keskin kiraz kokusu, dudaklarının üzerinde gezinen mavi gözler, bir çift kırmızı dud-

Bir de rüya olayı vardı. Dün akşam müstehcen bir rüya görmüştü. Normalde rüyaları pek önemsemezdi. Hatta uyandıktan dakikalar sonra unuturdu. Ama gördüğü rüya unutulacak bir rüya değildi. Rüyayı müstehcen olduğu için değil, Asena olduğu için unutmamıştı. Rüyadaki o sıcak ortam ve altındaki Asena... Biraz fazla iyiydi. Asena'yı hiç arkadaşlıktan öte düşünmemişti ancak o rüyadan sonra ona aynı şekilde bakacağını düşünmüyordu. Normalde fesat bir insan olduğunu düşünmezdi ancak rüyasındaki Asena'nın o gece üzerinde olan siyah sütyeni gerçekte olsa hayır demezdi. Sütyen sanki Asena için yapılmış gibiydi. Çok yakışıyordu. Fazla iyi duruyordu. Doruk'u deli ediyordu. Her ne kadar Doruk bunu kendinden saklamak istesede o sütyeni çıkarmak istemişti. Kopçasını elleriyle yavaşça açıp bir kenara fırlattıktan sonra manzarasının tadını çıkarmak. Tadını çıkarmayı her anlamda istiyordu. Fakat uyanmıştı. Asena karşısında sadece iç çamaşırlarıyla kaldığında uyanmıştı. Lanet olsundu. Siktirdi.

Arabayla bıraktı evine ikisinide. Aynı evde yaşadıkları için zor olmamıştı. Onları bıraktıktan sonra hızlı bir şekilde eve geri döndü. Yorgundu, uyuması gerekiyordu. Ceketini askılığa bırakıp üst kata doğru çıktı. Normalde odasına gitmek isterdi ancak şuan başka bir şey yapmak istiyordu. Asena'nın odasına gitmek gibi mesela.

Kapıyı yavaşça açtı. Odanın karanlık olmasını bekliyordu ancak komodinin üzerindeki lamba açıktı. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için yatağına yaklaştı. Uyumuştu. Aslında Asena ışık açıkken uyuyamazdı. Işıktan nefret ederdi. Ancak nasıl yorulduysa ışığı açık unutmuştu. Hafif hareketlerle yatağın ucuna oturdu. Yüzüne yapışmış dalgalı saçları yüzünden çekti. Her zamanki gibi kaşlarını çatmış ve dudakları büzerek öne atmıştı. Sinirli bir tavşanı andırıyordu bu görüntü. Doruk bu manzara karşısında gülümsediğini bile fark edemeyecek kadar büyülenmişti.

Kafasını yan çevirdiği için boynu açıkta duruyordu. Doruk fırsatı değerlendirip yaklaştı. Öpecek kadar ilerlememişti ama kokusunu derin derin içine çekti. Parfüm kullanmıyordu ancak Doruk'u deli edecek kadar inanılmaz kokuyordu. Öpmek istiyordu. Sonsuza kadar burada kalmak istiyordu. Aileleri birlikte büyümeseydi, kardeş gibi olmasalardı belki bir şeyler olabilirdi. Fakat Asena ilişki kadını değildi. Ayrıca annesinin en yakın arkadaşının çocuğuna, kardeş gibi büyüdüğü adama aşık olmazdı. Doruk aşık değildi. Olamazdı. Ancak hoşuna gidiyordu. Son bir haftadır nereye giderse gitsin Asena. Rüyalarında Asena, yolda Asena, işte Asena, evde Asena, telefonunda Asena. Küçük bir kızdan hoşlanmak aptallıktı. Kafasını geri çekti.

"Doruk?" diye bir mırıltı çıktı Asena'dan. Kaşları hala çatıktı ancak yüzünde şaşırmış bir ifade vardı. Doruk gülüp yataktan kalktı. Odanın kapısını az önce açtığı gibi yavaşça kapattı. Yatağına yatıp uyudu. Kafasını dağıtması lazımdı. Asena adlı kadını kafasından çıkarması lazımdı. Nerden bilebilirdi ki, o akşamda rüyasında Asena'yı göreceğini?


🪩🤍


Bölüm nasıldııı?
Başlangıcı biraz sıcak yaptık sanki🔥
Doruk Asena'dan hoşlanmaya mı başlıyor? O bir ay içerisinde neler oldu da böyle oldu? Sonraki bölümlerde göreceğiz. O zamana kadar kendinizi hazırlayın benden söylemesi🤭
Voteleyin, paragraf arası yorumları unutmayın.

ÖPÜLDÜNÜZZZZ💋💋💋

Continue Reading

You'll Also Like

779K 29.4K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
55.1M 1.8M 66
Henley agrees to pretend to date millionaire Bennett Calloway for a fee, falling in love as she wonders - how is he involved in her brother's false c...
175K 998 6
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
2.4M 38.1K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...