Peyda

By everybodylies39

877K 61K 9.8K

Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliy... More

Peyda
Peyda 2
Peyda 3
Peyda 4
Peyda 5
Peyda 6
Peyda 7
Peyda 8
Peyda 9
Peyda 10
Peyda 11
Peyda 12
Peyda 13
Peyda 14
Peyda 15
Peyda 16
Peyda 17
Peyda 18
Peyda 19
Peyda 20
Peyda 22
Peyda 23
Peyda 24
Peyda 25
Peyda 26
Peyda 27
Peyda 28
Peyda 29
Peyda 30
Peyda 31
Peyda 32
Peyda 33
Peyda 34
Peyda 35
Peyda 36

Peyda 21

21.9K 1.7K 367
By everybodylies39

10.04.2024
Yirmi birinci bölüme hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Bölüm şarkısı:
Müslüm Gürses-Olmadı Yar
🪢

"Karşılama Merasimi"

29 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Saat gece yarısını çoktan geçmişti, bir gün bitmiş yerini diğer güne bırakmıştı. Günün ilk saatlerini çoğu kişi uykuda geçerirken Alatonlar için bu gece uyku yoktu.

Daha yeni kavuştukları kardeşleri yeniden ellerinden kayıp gitmişti. Hem de bu sefer yanlarından, göz göre göre alınmıştı.

Alparslan kamera kayıtlarını izlerken suçluluk duygusunu içinden atamıyordu.

Mert'in, Ceyda ile birlikte Peyda'yı da götürdüğünü düşündüğü için bir süre yokluğunu garipsememişti fakat her şey kavganın sonlanması ve Alparslan'ın kardeşleriyle birlikte arabaya gitmesiyle açığa çıkmıştı.

Alparslan arabaya gittiğinde Peyda'yı da orada bulacağına çok emindi fakat gittiğinde ve arabada sadece Mert ve Ceyda'yı gördüğünde dünyası başına yıkılmış gibi hissetmişti.

Alparslan için şu dünyadaki en değerlileri kardeşleriydi. Onların kılına zarar gelmesine izin vermez, onları hiçbir şeyin üzmesine katlanamazdı. Şu zamana kadar da böyle olmuştu.

Tüm kardeşlerini koruyup kollamış ve onların kılına dahi zarar gelmesine izin vermemişti. Peyda hariç...

Peyda yıllarca acı çekmişti, yıllarca kimsesiz kalmıştı. Alparslan, Peyda'nın on yedi yılının tek bir salisesinde bile kardeşinin yanında olamadığı için kahroluyordu adeta.
Onu diğer kardeşleri gibi ne acıdan uzak tutabilmişti ne de yanında durabilmişti.

Şimdi yıllar sonra kader onları tekrar bir araya getirmiş, birbirlerini bulmuşlardı fakat bu sefer Alparslan'ın, Peyda'nın ölüm haberini aldığında kalbine yerleşen ateş harlanmıştı. O har, Alparslan'ın boynunu bükmüştü.

Bükük boynunu kaldırıp da Peyda'ya bakacak yüzü bile kalmamıştı. Bu yüzden hiç Peyda'ya yaklaşamamıştı. Kardeşlerinin ve ebeveylerinin sözlerini, davranışlarını engelleyememişti.

İşte şimdi Alparslan'dan hepsinin acısı çıkıyordu. Peyda kaçırılmıştı, aynı yıllar önceki gibi ve Alparslan kalbinde büyüyen ve tüm vücudunu ele geçiren kor alev yüzünden ne yapacağını bilemiyordu.

Kamera kayıtlarını izlediği odadan çıktığında kapıda onu bekleyen kardeşleri, abilerinin yıkılmış halini görmeleriyle ne olduğunu anlamışlardı. Çünkü zaten iki seçenek vardı. Peyda ya kaçmıştı ya da kaçırılmıştı. Abilerinin perişan hâli ise ikinci seçenekten ötürüydü.

Odadan Alparslan'ın ardından Tuğkan çıktığında, diğer taraf da Tuğkan'a neler olduğunu soruyordu çünkü Peyda ile eş zamanlı olarak Zahir de ortadan kaybolmuştu.

Tuğkan izlediği görüntülerden Zahir'in her şeyi bir plan dahilinde yaptığını anlamıştı fakat Zahir'in planını bozamayacağı için sadece karşısında ondan iki çift söz bekleyen çocuklara "Zahir, Peyda'yı kaçırmış." demekle yetindi.

"Peyda kim?" Toprak'ın sorduğu soruya kimse cevap vermemişti.

Sahi, Peyda kimdi?

İşte bu sorunun cevabını kendi kardeşleri bile veremiyordu.

"Zahir kız mı kaçırmış?" Bu soruyu şaşkınlığı yüzünden dahi okunan Poyraz sormuştu. Sadece onlar konuşuyorlardı zaten, Alatonlar ne diyeceklerini bile bilmiyorlardı. Tuğkan sadece kafasını sallamıştı Poyraz'ın sorusuna fakat Poyraz bir şeyleri kafasında tamamlayamıyor olacak ki susmak bilmiyordu.

"E nasıl kaçırmış ki kızı? Alatonlar buradaydı, e kız da buradaydı. İmkansız abi!" İşte bu soru Alatonların kendini sorgulamasına sebep olmuştu. Gözlerinin önündeki kardeşlerini Zahir nasıl kaçırmıştı?

Bilerek Peyda'yı görmezden gelirken gerçekten de ona kör olduklarını çok geç fark etmişlerdi.

Bunun üzerine Ceyda ağlamaya başlamıştı bile. Peyda'nın elini o bırakmıştı. Yanında durmamıştı Peyda'nın, eğer onun yanında dursam kaçırılmazdı diye düşünmeden edemiyordu.

Mert her zamanki gibi ikizinin yanına çöküp ona teselli cümleleri sıralamaya başladı. Fakat ne Ceyda'yı teselli edecek hâli vardı ne de kendini...

Çünkü o da suçlu olduğunu biliyordu. Eğer Ceyda'yı bu ortamdan çıkartıyorsa Peyda'yı da çıkartmalıydı.

Alatonların hepsi bu konuda bir noktada kendini suçluyordu.

Alparslan kardeşini gözünün önünden ayırdığı için, Tarık kavga edip yanlarında kızlar varken dikkatleri dağıttığı için, Kağan kavgayı ayırmak yerine ona ortak olduğu için, Mert Peyda'yı da yanında götürmediği ve onu görmezden geldiği için, Ceyda ise onun elini bırakıp yalnız bıraktığı için...

Fakat son pişmanlığın bir işe yaramadığını şimdi acı bir şekilde yaşıyorlardı.

Alparslan babasını ve annesini araması gerektiğini biliyordu fakat eli telefona gitmiyordu. Kapıdaki korumaları sorgulaması için babasının adamlarına ihtiyacı vardı. Onca adam varken Peyda'yı nasıl ellerini kollarını sallayarak kaçırmıştı?

Alparslan, babasını aradığında Cihan Bey'in yanında olup tüm konuşmalara şahit olan Nazlı Hanım'ın tansiyonu düşmüş ve fenalaşmıştı. Bunun üzerine ise hastaneye kaldırılmıştı.

Nazlı Hanım'ı fenalaştıran şey yıllar sonra bulduğu kızını kaybetme korkusunu.

Cihan Bey'in içinde ise bu habere karşı hiçbir değişiklik olmamıştı. Peyda'nın bir plan yaptığını düşünüyordu. İşte bunlar Cihan'ın zehirli düşünceleriydi. Cihan belki de hiçbir zaman Peyda'ya güvenmeyecek hep içinde bir kuşkuyla yaşayacaktı.

Bu zehirli düşünceler zamanla Cihan'ın sonu olacaktı.

Alparslan, fenalaşan annesinin yanına Ceyda ve Mert'i yollamıştı. Bu acil durumda onların ayak bağı olmasını istemezdi bu yüzden ikizlerin annelerinin yanında kalmadı daha uygundu.

Tuğkanları da Zahir'den gelecek herhangi bir haber yüzünden yollamıyprdu. Zaten onların da Zahir'i bulmadan gitmeye niyetleri yoktu.

Zahir'in bir kızı kaçırmayacağını çok iyi biliyorlardı. Zahir, Zalim'in kurallarını asla çiğnemez, yaptığı asilikler dışında asla kötü birine dönüşmezdi. Şimdi bu yaptığı karşı Alatonlar için bir şımarıklık olarak görülse de onlar kendi içlerinde biliyorlardı ki Zahir'in bir planı vardı.

Çünkü Zahir hiçbir zaman plansız hareket etmezdi.

İçeriye giren Cihan Alaton ile herkes suspus olmuştu. Cihan ne kadar zehirli düşüncelerinin esiri olsa da kimse Cihan Alaton'un kızını kaçırmazdı.

Hele kaçıran kişi Zalim'in itlerinden biriyse Peyda'nın kılına dahi dokunamazdı.

"Alparslan!" Cihan'ın sert sesi koridorda yankılanırken dik duruşu ve kalıplı vücuduyla etrafındaki herkese gücünü ve tavrını belli ediyordu.

"Baba, iyi ki geldin." Alparslan, babasının gelmesiyle azıcık da olsa rahatlamış hissediyordu. Şu an üzerinde bulunan yüklerin birazını babasına devredebilirdi. Cihan ise oğlunun ona böylesine içten bir şekilde seslenmesinden etkilenmiş ve sanki yirmi yıl öncesine dönmüştü.

"Geldim oğlum, endişelenme." Cihan'ın gelmesiyle Tuğkan ve Alparslan ile birlikte kamera odasına geri girmişlerdi.

"Biz kamera kayıtlarını inceledik, zaten yanımızdan götürmüş Peyda'yı." Alparslan'ın söylediklerinin karşılığı olarak kaşlarını çatmıştı Cihan.

"Peyda bağırmamış mı?" Alparslan kafasını ikiye sallayarak "Hayır, bağırmamış." dedi.

"O zaman kendi isteğiyle kaçmış?" Cihan her zamanki gibi Peyda'ya karşı aşırı sert ve netti. Çünkü Cihan'ın kafasına bazı şeyler yatmıyordu. Eğer kaçırılıyorsa neden bağırmıyordu?

"Hayır, baba. Peyda aniden çekilmesiyle şok taşıyor zaten ve sadece bana," dedi ama devamını getiremedi Alparslan, kamera kayıtlarını incelerken de bu detay canını sıkmıştı ve şimdi de sesli dile getirmek içindeki ateşin beynine sıçramasına sebep oluyordu. "Son kez bana bakmış, yardım ister gibi..." Aslında Peyda yardım ister gibi bakmamıştı fakat Alparslan o an kardeşlerini koruma iç güdüsüyle bunu böyle algılamıştı.

"Tamam, bulacağız onu sıkma canını." Cihan sırf oğlu için bulacağını düşünse de o da Alparslan'ın söylediği şeylerden etkilenmişti. Çünkü bu olay aslında her birinin ne kadar da hatalı olduğunu gösteriyordu. Ve de Peyda'nın ne kadar kimsesiz ve yalnız olduğunu...

Cihan'ın içinden bir ses belki onun adamı değildir, dedi bir an. Bu fikir Peyda'ya karşı içinin ısınmasına sebep oldu. Eğer onun adamı olmasaydı Peyda'yı çok severdi. Buna emindi.

Çünkü Peyda, onun annesine çok benziyordu. Hareketleri, dik tavrı, çok nadir görse de o güzel gülümsemesi aynı annesiydi.

Eğer onun adamı olmasaydı, Peyda'ya, annesine olan özlemi kadar çok sarılırdı.

Fakat Cihan zihnindeki, kalbindeki zehirli güvensizlik duygusundan hiçbir zaman sıyrılamayacağı gibi Peyda'ya da hiçbir zaman öyle sarılamayacaktı.

"Cüneyt'i ara!" Cihan'ın sert sesiyle birlikte Tuğkan, büyük olduğu için ona hürmet ederek telefonunu çıkarmış ve Zalim'i aramıştı.

Fakat Cüneyt Zalim'di ya bu açmamıştı telefonu. Cihan buna karşılık sadece kısık sesle bir küfür mırıldanmıştı.

Ardından telefonunu çıkartıp Cüneyt'i kendi telefonundan aradığında birkaç çalışın üzerine telefon açılmıştı. Telefon açıldığında birkaç saniye iki taraf da sessiz kaldı. Bunun üzerine Cihan hâlâ bir şeylerin değişmediğini anlamış oldu.

"Sessizlik yeminine devam mı, Zalim?" Zalim sustu. Cihan histerik bir şekilde güldü ama aklına gelen şeyle gülüşü bir anda soldu.

"Karın öldüğünde de mi sustun, Cüneyt?" Cihan bunu Cüneyt'in yarasına basmak için söylememişti, bunu gerçekten merak etmişti. Ve Cüneyt de cevabı boğazından gelen bir mırıldanmayla reddetmişti.

"Tahmin ettim," dedi sadece Cihan ve sonra bu konuyu kapatarak asıl konuya geldi ve cümleye devam etti. "Zahir'i bul bana, Zalim."

"Zahir'in kılına dahi zarar gelmeyecek, Cihan!" dedi bir ses. Cihan ise bu sesi duyduğu andan itibaren artık şimdiki zamanda değildi sanki. Bu ses onu çocukluğunda götürmüş ve sanki tekrar o ıssız soğuk depoda karşısında babası, yanıda kimsesizliğiyle korku içerisinde gözlerini kapatmış sadece babasının boğazdan gelen kalın sesini duyurdu.

Babasının...

Cavit Alaton'un...

Cihan içine girdiği andan oğlu Alparslan ile göz göze gelmesiyle sıyrılmıştı. Alparslan'a bakarken ikisinin de dudaklarından şaşkınlıkla bir nida gibi dökülen şey ise aynıydı.

"Cavit..."

Peyda'yı Cavit'in kaçırma olasılığı Alparslan'ın tüm hücrelerini uyardı sanki. Öyle bir titreme geldi vücuduna. Kanının fokur fokur kaynadığını hissetti, şimdi gerçekten damarlarından deli kanın aktığını hissetti.

Tam o an kapı çalmadan açıldı. Telefon hâlâ açıkken duyulan ses ile Cihan'ın elinden düştü telefon. Çünkü gelen Tarık'tı ve verdiği haber ise hepsinin kafasını karıştırmıştı, Alparslan hariç. Alparslan ilk defa bu kadar net olduğunu hissetti.

"Baba, abi! Peyda geldi!" İşte o an Alparslan'ı sanki bir şeyler dürtmüştü. İçindeki kan duruldu, bir şeyler ayaklarını harekete geçirdi. Alparslan içindeki deli kanın akışıyla aşağıya nasıl indiğini ve indiğinde karşısında Peyda'yı gördüğünde neler hissettiğini bilmiyordu. İçindeki deli kan onu yönlendirdi ve Alparslan, Peyda'ya doğru hızlı adımlarla giderken ilk defa yaptığı şeyin önünü ve arkasını düşünmeden ne yapmak istiyorsa onu yaptı ve ona sarıldı.

Peyda'ya sarıldı ve içindeki ateş Peyda'nın soğumuş kalbini ısıttı.

Bu sarılma ile Peyda yeniden doğduğunu hissederken Alparslan ise kardeşini gerçekten bulduğunu hissetti.

Peyda, yılar önce heyecanla beklediği kardeşiydi. Bir haftadır bildiği fakat tam da şu anda fark ettiği bu gerçek Alparslan'ı utanmasa yere çöktürüp ağlatabilirdi.

Peyda ise yıllar sonra birinin varlığını hissetmesiyle fark etmediği yaşlar gözlerinden süzülmeye başlamıştı.

Abi kardeş o an birbiriyle tanıştı. Bu sarılma ise ikisinin birbirini karşılama merasimiydi...

🪢
Peyda 21. Bölümün sonu.

Bölümü beğendiniz mi?

Bölümlerin uzunluğu hakkında aldığım tatlı sitemlerinizden dolayı bu bölümü biraz uzun tuttum, inşallah beğenirsiniz.

Bu bölüm aslında benim için bir ilk oldu çünkü beş defa yazıp sildim bölümü içime bir türlü sinmediği için. İnşallah bu bölüme yansımamıştır.

⭐ Yıldızı parlatmayı, düşüncelerinizi paylaşmayı ve bölümlerden haberdar olmak için everybodylies39 beni takip etmeyi unutmayın lütfen:)

Bir sonraki bölümde görüşürüz <3

Sizi seviyorum 💗

Ramazan Bayramınız mübarek olsun🤍

Continue Reading

You'll Also Like

5.3K 241 15
İlke Avcı, Tesadüfen görevlendirildiği milli maçta görev yapan bir spor foto muhabiri. Pars Demir, Milli takımımızın yurt dışında futboluyla gündem...
990K 33.8K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
342K 16.4K 50
"Bir daha pire torbası dersen senin cici bir abi olmadığını ona söylerim. Maylo'nun bunu duyunca ne yapacağını tahmin ediyorsundur." Ilgaz gözlerini...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...