Devr-i Saltanat

By Hhstopcu

257 34 0

Rum Krallığının Prensesi Maria, Osmanlı Devleti'nde bir devrin saltanatını sürmeyi başarabilecek miydi? More

KARAKTERLER (Zaman geçtikçe yenilenecektir!)
Bölüm 2: Osmanlı'nın kutlu düğünü
Bölüm 3: Koskoca Sultan Mustafa Han
Bölüm 4: Şehzadeler
Bölüm 5: 'Herkes Önünde Diz Çökecek!'
Bölüm 6: Yeni Haseki Belli Oldu
Bölüm 7: Valide Sultan Savaşı Başlattı
Bölüm 8: Benim Elimden Olacak Ölümün
Bölüm 9: Hain Prenses
Bölüm 10: Şehzade Süleyman'ı isterler
Bölüm 11: Şimdi Taht Senindir Süleyman
Bölüm 12: Taht Yegane Sahibinindir!
Bölüm 13: Harem Yönetimi
Bölüm 14: 'Seninde Sonunu Ben Getireceğim Mihrişah!'
Bölüm 15: Birinin Canı Alınmadan Durulmayacak!
Bölüm 16: İnsan Kendi Validesinden Vazgeçer Mi?

Bölüm 1: Devlet Meselesi

30 2 0
By Hhstopcu


"Devlet Meselesi"

Hasodabaşım Mehmet'in getirdiği ulağı elime alıp okumaya başladım, validemden gelmişti mektup.

Hünkar babamın hastalığının ilerlediğini, artık yataklara düştüğünü yazmıştı. Sanacağımı bırakıp payitahta dönemezdim, elim kolum bağlı böylece oturmak zorundaydım. Lakin uzun zamandır kafamı meşgul eden bir konu vardı: Prenses Maira.

Kendisi Rum diyarının eski prensesiydi. Birkaç kez kendisini sarayımda ağırlamış, devlet ilişkileri hakkında konuşmuştuk. O birkaç kez bu buluşmamıza rağmen onu aklımdan çıkarabilmiş değildim. Muhteşem renkli gözlerinden çıkan o ateş benim tenimi yakıp geçiyordu sanki, gülüşü kalbimin en derin noktalarına bir şiir gibi ilmek ilmek işlenmişti. Hünkar babama bu sevdadan azda olsa bahsedebilmiştim, kendisinin rızasını da alarak Prenses Maira ile nikahlanmak istemiştim. Lakin babamın hastalığı baş gösterdiği için bundan vazgeçmek durumunda kalmıştım.

Hatta bizzat Maira'ya kendi hislerimden bahsetmiştim lakin bunun olmayacağını bana uygun bir dille anlatmıştı. Aslında bir kısımda haklıydı, o hristiyan bir prensesti ben ise Osmanlı Devleti'nin Veliath Şehzade'siydim. Haremimde onlarca hatun vardı, onlarda ise tek eşlilik vardı. Maira'nın bu durumu kabullenmemesi tahmin edilebilirdi.

Ama benim tek nikah kıymak istediğim hatun kendisiydi. Onun gönlünde yer edinebilmeyi çok isterdim, onun benim yanımda olmasını her şeyden çok isterdim. Derin bir nefes vererek kendi daireme kapandım yine.

.......

Payitahttan gelen ulak üzerine İstanbul'a doğru yola koyulmuştum. Validem derhal buraya gelmemi söylemişti, şimdi ise İstanbul'un eşsiz manzarasından boğazı seyrediyordum. Buraya geleli iki gün olmuştu, hünkarımın uyanmasını bekliyordum beni buraya neden çağırdığını öğrenmek için.

''Şehzade Murat Hazretleri, Menekşe Sultan sizi has odada bekliyorlar.'' Kapıkulu ağasının çağrısı üzerine hasodaya geldim. İçeriye geldiğimde Validem Menekşe Sultan, kardeşlerim Ayşe ve Hümaşah Sultan'da dairedelerdi. Ve babam Sultan Mustafa Han nihayet uyanmıştı.

Gidip hemen elini öptüm. ''Hünkar babam, nihayet sizi bir kez daha gördüm şu Cihan gözüyle.''

Yattığı yerden dudaklarını aralayıp yorgun argın konuştu. ''Benim Velihaht oğlum, hoşgelmişsin... Sana sorunsuz bir devlet bırakmak istedim.''

''O nasıl laftır öyle hünkarım, Allah sizi başımızdan eksik etmesin.'' Hafifçe kafasını salladı, hafif çapaklanmış gözpınarıyla bana bakıyordu.

''Benim adıma bir ferman yazacaksın!'' Dedi hafif yüksek sesiyle. Kafamı salladım sessizce...

Hünkar babamın ağzıyla söylediği ve benim kendi ellerimle yazdığım bu iki fermana babamın serçe parmağında ki mührünü bastım. Ulaklardan birini Rum Krallığı'na gönderdim diğerini ise Kırım Hanlığı'na göndermiştim.

Babamın verdiği bu kararı aslında bekliyordum, hem devlet-i aliyyenin istikbalini düşünmüştü.

İki üç hafta sonra Rum Krallığından iki araba geldi Payitahtta. Kral Georgios ve kızı Prenses Maira babamın emri ile buraya gelmişlerdi.

Rum Krallığının başı birkaç yıldır Lehistan ile dertteydi, ve hünkar babamın ulakta yazdığı üzere eğer kızı prenses Maria benimle evlenirse Rum Krallığını bu beladan kurtaracaktı. Her ne kadar devlet için bir evlilik gibi gözükse de babamın bunu ben istediğim için de yaptığını çok iyi biliyordum.

Prenses Maria babasının baskısı üzere bunu kabul etmek zorunda kalmıştı, onun korkularının farkındaydım. Bu evlilik için dinini değiştirecekti, alışık olmadığı bir düzende yaşamaya maruz kalacaktı. Onu mesut etmek için elimden geleni yapacaktım, onu asla üzmeyecektim.

......

Prenses Maria | 4 Mart 1487

Bugün Sultan Mustafa Han, Osmanlı Devleti'nin tahtından kalkacaktı. Hastalığı sebebiyle ayağa kalkamaz olmuştu ve daha da bu tahtta durmak istemiyordu çünkü hiçbir devlet işini yapamaz haldeydi.

Bu yüzdende tahtı tek varisi Şehzade Murat'a bırakıyordu. Şehzade Murat bugün Osmanlı tahtının 7. Padişahı olacaktı. Valide Sultan olacak Menekşe Sultan ve kızları adalet kulesinden cülus törenini izleyeceklerdi. Ben ise bana tahsis edilen bu dairede oturuyordum.

Ben Rum Diyarının prensesi Maria, babam Kral 2. Georgias, annem Kraliçe Anne. 1469 senesinde Rum Diyarının başkentinde Dünya'ya geldim. Şimdi ise Osmanlı Devleti'nin başkentinde kaderimi bekliyordum.

Devlet meselesi yüzünden yaşamımı, dinimi, her şeyimi değiştirmek zorunda kalmıştım. Şehzade Murat'ın bana karşı olan hislerinden haberdardım, bizzat kendisinden duymuştum. Lakin ben bu durumu çok istiyormuşum gibi Validesi Menekşe Sultan beni istemediğini her şekilde belli ediyordu.

Birde bunlar yetmezmiş gibi evleneceğim insanın çocukları vardı ve müslümandı, bu durumda benim din değiştirmem gerekiyordu. Şehzade Murat'ın iki tane kadından çocuğu vardı bunlardan birisiyle nikahlıydı, onlara da haseki deniliyormuş.

Cülus töreninin ardından benim ile nikahlanacağını halkına duyurmuştu, iki gündür İslam dini ve sarayla ilgili eğitimler alıyordum şimdi de o dersleri tekrar görecektim.

Düğün için hazırlıklar başlamıştı bile, bir padişah düğünü olduğu için diğer düğünlere nazaran gösterişli bir düğün olacaktı. Sultan Murat'a en güzel kumaşlardan incilerden kaftan bana da gelinlik yapacaklardı.

......

Babam Sultan Mustafa Han'ı benim emrimle Edirne'ye götürttürdüm. Kendisi eski anılarını yad etmek istediğini Hekim Efendi'de orman havasının bir nebze iyi geleceğini söylediği için buna izin vermiştim. Validem burada kalıp harem işleriyle ilgilenirken babamı orada Saliha Sultan bekliyor olacaktı.

Bugün ise Prenses Maria tamamen müslüman olacaktı, evlenmemiz için önümüzdeki tek engelde ortadan kalkmış olacaktır böylelikle. Müslüman olurken onun yanında olmak istediğimden hareme doğru yola koyuldum. Ayrıca bugün evlatlarımda gelecekti payitahta.

Maria'nın burada olduğumdan haberi yoktu, pencerenin ardından onu seyrediyordum. O kadar güzeldi ki, ona meftun olmamak büyük bir suç sayılırdı.

Şeyhülislam Molla Gürani Efendi dualar eşliğinde onu müslüman yaptığında ise yüzündeki nur bin kat daha da artmıştı. Bundan memnun bir şekilde has odaya döndüm biraz devlet meseleriyle ilgilenmek zorundaydım. Yarın Divan vardı.

Uzun bir süre birikmiş işler ile ilgilendikten sonra abdest alıp namazımı kıldım, bu mesut günlerim için Rabbime şükürler ettim. Tesbihimi çekerken Maria'yı getirmeleri için kapıkulu ağalarına seslenmiştim. Onun yanıbaşımda olupta benim yanımda olmaması canımı sıkıyordu.

Kapı açılıp içeriye doğru duyduğum minik adım sesleriyle başımı tesbihten kaldırdım. Gördüğüm suretle yüzümde derin bir gülümseme oluştu, artık tamamiyle bir Osmanlı Sultan'ı gibi giyinmeye başlamıştı.

"Hoşgeldin Maria, gel otur." Diyerek yan tarafımı gösterdim, sessizce gelip yanıma oturdu.

"Nasılsın iyi misin?" Diye sordum hala yüzüm gülerken.

"İyiyim Hünkar'ım." Dedi bozuk Türkçesiyle.

"Bugün, müslüman olduğunda oradaydım. Beni nasıl mesut ettiğini bilmeni isterim..." Dedim gözlerime bakarken, tesbihi bir kenara koyup o narin ellerini avucumun içine aldım.

"Hiç şüphen olmasın Maria, seni en güzel şekilde mesut edeceğim. Seni en güzel şekilde seveceğim." Dedim bir tutam saçını arkaya atarak.

"Buna, inanmaktan başka çarem yok zaten."

"Validem, sana bu ismi uygun görmeyecektir ki bence de öyle. Yeni bir hayata yeni bir isim gerektir diye düşünüyorum." Asık suratı bir iki saniyeliğine güldü, lakin bu gülüş memnun olduğu için değildi samimiyetten oldukça uzaktı. Eğik başını kaldırıp gözlerime baktı.

"En azından ismimim benimle kalmasına müsaade etmiş olsaydınız." Sitemiyle gülen suratım düştü, onun artık mesut olmasını istiyordum lakin o asla mesut olmuyordu.

"Maria burası Osmanlı Devleti bende bu devletin başındaki bir padişahım, sende yakında benim zevcim olacaksın benim evlatlarımı, şehzadelerimi doğuracaksın. Müslüman oldun, bu sarayda yaşıyorsun, benim geleneklerime uygun şekilde. Bu yüzden adının Maria olarak kalması münasip kalmaz." Diyerek uzunca açıkladım. Bu evlilik için yaptığı fedakarlıkların farkındaydım, kendimi oldukça mahçup hissediyordum lakin bunun olması gerekti.

Sessizce kafasını salladı. "Tamam." Dedi sakince.

"Senin o parlak şanını duyduğumdan bu yana güneş benim için daha da parlak, ay benim için daha da aydınlık. Benim hükümdarım sensin Maria, bu yüzden isminin Mihrişah olmasını isterim..."

Valide Menekşe Sultan, Manisa sarayından gelen torunları ve gelinleriyle hasret gideriyordu dairesinde.

"Benim aslanlarım ne kadar çok büyümüşler böyle..." Gültanem Sultan'ı kucağına aldı. "Benim güzeller güzelime bakın şöyle." Diyerek yanaklarından öptü.

"Sizler nasılsınız hatunlar, bir derdiniz tasanız yoktur inşallah." Diye sordu gelinlerine.

"Sağlığınıza duacıyız Validem." Dedi Fülhane Sultan.

İçeriye İlmi Kalfa'nın girmesiyle sohbetleri bölündü.

"Valide Sultan'ım, Hünkar'ımız evlatlarını görmek isterler."

"Öyleyse götürün, çocuklarıyla hasret gidersin evladım."

......

Sultan Murat'ın yanından çıktıktan sonra daireme giderken beni Valide Sultan'ın çağırdığını söylediler. İlmi Kalfa ile Valide Sultan dairesine doğru gittim, içeriye gidip olması gereken gibi huzura durdum.

"Gel Maria. Yaklaş." Dedi oturduğu yerden. Birkaç adım daha atıp ona yaklaştım.

"Duydum ki bu sabah Müslüman olmuşsun, evvela hayırlara vesile olsun İnşallah." Dediğinde başımı kaldırmadan salladım. "Sağolun Sultanım." Dedim.

"Senin bizim dinimize uygun bir isim taşıman gerekir."

"Benim bir ismim var zaten Sultanım."

"İsmin bizim dinimize uygun değil Maria, senin oğlumun Dilaşub'u olduğunu anladım. Ondan mütevellit bundan sonra adın Dilaşub." Beni dinlemeden konuştuğu için lafımı bitirememiştim.

"Sultanım." Dedim başımı kaldırıp. "Benim bir ismim var zaten..." Tekrar ağzını açacakken müsade etmeyip konuştum. "Benim adım Mihrişah, az evvel Sultan Murat adımı Mihrişah koydu." Kızgın suratı biraz afallamış gibi oldu lakin hemen toparladı.

"Öyle mi? İyi düşünmüş evladım. Öyleyse adın Dilaşub Mihrişah olsun, böyle daha güzel." Diye direttiğinde bir şey diyemeyerek kabul ettim." Kapı tıklanıp Valide Sultan gel emrini verince içeriye iki tane hatun girdiler. İkisininde önemli biri olduğu belliydi.

"Gelin, sizi kiminle tanıştıracağım." Dedi Valide Sultan.

"Bak..." Dedi bana dönerek. "Kendisi Baş Haseki Gülnuş Sultan. Sultan Murat'ın nikahlı zevcesi. Diğeride Haseki Fülhane Sultan. isimlerini çok duymuşsundur." Sessizce kafamı salladım.

"Duydum Sultanım."

"Kimdir bu hatun validem." Dedi Gülnuş Sultan neşeyle.

"Kendisi Prenses Maria."

"Öyle mi, sanki buradan biri gibi geldi gözümüze. Bizim gibi giyinmiş aynı." Dedi Fülhane Sultan.

"Çünkü artık o Dilaşub Mihrişah Hatun, artık kendisi burada yaşayacak..." Dedi gülerek ve lafına devam etti. "Sultan Murat'ın nikahlı zevcesi olarak." Cümlesini bitirmesiyle iki hasekininde yüzündeki gülümseme soldu.

Onların aksine ise Valide Sultan gülüyordu, çünkü ikisininde bana düşman olacağını çok iyi biliyordu.

"Müsadenizle ben daireme çekileyim." Dediğimde Valide Sultan başını salladı, sona huzura durup daireden çıktım. Kendi daireme dönerken kafamda bir sürü soru dolanıyordu.

Bundan sonra ben burada, tek başıma nasıl yaşayacaktım?

Continue Reading

You'll Also Like

6M 392K 74
Losing this war means captured by the enemy empire and considered as their prostitutes and servants. Dreaming that situation made my heart race even...
273K 18.5K 158
The Divine woman Draupadi was born as the eternal consort of Panadavas. But we always fail to treasure things which we get easily. Same happened with...
65.8K 8.6K 23
This is the sequel of RRR, so new readers please read it before starting this book. Agneya, the soon to be crown prince of Rakshatra, was bounded by...
6.2M 414K 69
That 'yes' could mean my death, torture, hate, disrespect, rape or anything more heartless and brutal. But, keeping my head high I said 'I am ready...