Solcu Aşk +18

By bittimidayi

750K 17.3K 3.3K

"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkun... More

1. Bölüm <Başlangıç>
2. Bölüm <Tuğrul>
3. Bölüm <Ödül Töreni>
4. Bölüm <Birliktelik>
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
Ev dizaynı.
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm

53. Bölüm

5.3K 169 69
By bittimidayi

2 Gün sonra

Başımın şiddetle ağrımasıyla ilacı ağzıma atıp su ile boğazımdan aşağı gönderdim.

Bugün girdiğimiz 3. toplantıydı ve çok sıkılmıştım, hatta 'nerden başıma bela ettim burayı evimde oturmak varken' diye bile düşündüm...

"Eftal hanım, bu dosyaları Aktan beyin imzalaması gerekiyormuş."

"Tamam." deyip kalktım. Daha yeni oturdum ya.

Dosyaları alıp Aktan'ın odasına girdim.

"Bunlar da varmış."

"Gözlerim yoruldu ya, bırak güzelim şuraya." gerçekten o da çok yorulmuştu, sabahtan beri görüşmeler, toplantılar, dosyalar, hepsiyle uğraşıyordu...

Dosyaları bırakıp yanına ilerledim.

"Öğle yemeğine çıkacak mıyız?" deyip masaya oturdum.

"Bu dosyaları bitirmem zaman alır, sen çık güzelim tamam mı? Sabah da bir şey yemedin."

"Ama sen, yemek siparişi versem?"

"İnan bana yemeye vaktim olmaz boşa gider, kendine söyle o zaman sadece olur mu?"

"Sen yiyemezsen bende yiyemem."

"Elimde olan bir şey yok güzelim..."

"Peki tamam, birlikte halledelim mi?"

"Olur." deyip tebessüm ettiğinde sol köşede duran koltuğu çektim ve dosyalardan birini alıp çevirmeye başladım.

Çevirdikçe Aktan imza atıyordu.

Bu şekilde 2 dosya bitirmiştik, o kadar yorulmuştuk ki ikimizinde sesi çıkmıyordu.

7. dosyanın sonuna geldiğimizde derin bir nefes verdim.

"Şükür."

"Teşekkürler karıcığım." deyip dudağımı öotü ve çekildi.

"Bak şu onaylanma dosyalarının özetini de kısaca okuyayım onaylarsan imzala olur mu? 3 tane zaten."

"Tamam yavrum." dediğinde birini alıp okumaya başladım.

Projelerle alakalı onaylanmayı bekleyen dosyaydı.

İmzayı attığında diğer sayfalara geçtim.

Bu biraz daha yorucu olmuştu aslında ama kısa sürede bunu da bitirmiştik.

"İşte bu." deyip saate baktım, "Toplantı var, bitimine doğru müşteri gelecek." dediğimde ayağa kalktı.

"Keşke getirmeseydim seni şu hâle bak, bu kadar kötü geçeceğini bilmiyordum..."

"Ben burda seninle olmaktan mutluyum..."

"Öyle mi?" deyip koltuğumu kendine doğru çekti.

"Kocam değil misin? Sen nereye ben oraya."

"Öyleyim dimi..." gülerek söylediğinde bende güldüm.

"Öylesin, kocamsın." dediğimde kafasını dizime yasladı.

"Yeminle çok özledim..."

"Bak dosyaları da bitirdik, yemeğe gidelim mi toplantıdan sonra?" dediğimde kapı tıklanınca kafasını kaldırdı, "Gel!" diye bağırdığında içeri bir kadın girdi.

"Eftal hanım, bu dosyalardaki belirli yazılar bilgisayara aktarılacak, yazıların üzeri çizili, boş bir sayfaya ne varsa onu yazın cümle haline getirilmiş zaten."

"Ne zamana yetişecek?"

"Öğleden sonraki toplantıya."

"Off, tamam benim masama bırak."

"Hayır hayır, bana getir." Aktan'ın söylediği ile kadın bana baktı, vermesi için gözlerimi kapatıp açtım. Aktan'a verdikten sonra odadan çıktı.

"Ne yapacaksın?"

"Ben yazacağım."

"Ben yazarım..." deyip dosyayı aldım.

"Olmaz, ben hızlıca yazarım, yemeğe yetişmemiz lazım değil mi?"

"Gidecek miyiz?"

"Evet, ben yazarım sen dışardaki işlere bak."

"Ya ama sende yoruldun..."

"Ya ben bilgisayar işlerinden yorulmuyorum ki, sen benim toplantıya girer misin?"

"Girerim, slayt izlenmeyecek mi sadece?"

"Evet yavrum, hadi sen git."

"Tamam." deyip dudağını ve yanağını öptüm. O da saçlarımı öptü. Odadan çıkıp toplantı odasına girdim ve USB takıp bilgisayardan açtım. "Aktan beyin işi var bu yüzden toplantının yöneticisi benim arkadaşlar, slaytı izleyeceksiniz sadece." deyip oturdum ve oynatmaya başladım.

Slayt nerdeyse 10 dakika sürmüştü.

"Sorularınız varsa alayım." birkaç soru cevapladıktan sonra ayağa kalktım, "Toplantı bitmiştir, öğle yemeğine ne kadar var?"

"10 dakika var Eftal hanım."

"Tamam bu ekip çıkabilir yemeğe, afiyet olsun." deyip odadan çıktım ve Aktan'ın odasına ilerleyip içeri girdim.

"Ülkü hanım, bu şartları biz kendimiz sağlamıyoruz, bize verilen koşullar var bizde bunlara uymak zorundayız. Dediğiniz şeyin hiçbir türlü gideri yok, ki şirketi zaten ben yönetmiyorum ben burda bile yaşamıyorum karımla otelde kalıyoruz 2 gündür."

"Aktan bey, bunları görmem gerekiyor ki kazancımın geleceği hakkında kararlar vereyim, kim size nasıl şartlar koştuysa benim için bi kıyak yapın."

"Maalesef, ben ömür boyu burda olacak olsam işimi sağlama alır dediğinizi yerine getirirdim ama bu şartlar altında benim size bu konuda yardımcı olmam imkansız, o odaya yönetici ve benden başka kimse girmiyor, ve biz 2 ayda bir burda o yöneticiyle ortak karar alarak bir şeyler yapıyoruz."

"Sorun nedir?" dediğimde kadın bana döndü.

"Aktan beyle konuşuyorum."

"Kendisi karım, ayrıca asistanım, sorun olmaz, bizim burdaki sistemimizin size uymayacağını düşünüyorsanız size yaptırdığınız miktarı veririz sorun değil."

"Aktan bey, buranın ilk müşterisiyim, lütfen."

"Ülkü hanım, ilk müşteri sizdiniz evet, teşekkür ederiz, ki biz size bunun için gerekli şeyleri yaptık, sizin şuan istediğiniz şey beni bile aşıyor, bu gerçekten imkansız."

"Peki tamam, iyi günler Aktan bey."

"İyi günler Ülkü hanım." dediğinde kadın odadan çıktı.

"Kim ya bu?"

"Şirketin uzun yıllardır müşterisi."

"Ne istiyor?"

"Şirketin bi odası var, tüm gelirlerin planları orda, nerden ne kadar kazanmayı beklediğimiz varsa ve çoğu %80 doğru çıktı, bizde bunu gazetede yayınlamıştık, kadında buraya büyük yatırımda bulundu onun payına aylık ne kadar düşeceği orda yazıyor, ya şöyle düşün, para yatırdı, ya düşecek ya yükselecek, bunu da biz tahmin edebiliyoruz, o tahmin analizlerine bakmak istiyor, bu da imkansız."

"İlk müşteri olduğu içinde kıyak geçmenizi istiyor."

"Evet." dediğinde kafa salladım, "Yazdın mı dosyayı."

"Az kaldı, kadın o kadar kafamı ağrıttı ki sonradan dinlemedim bile." dediğinde güldüm.

Aktan gün boyunca gerçekten çok yoruluyordu. Aslında dosya ve bilgisayarlardan çok insanlara kafa yoruyordu.

"Ve, bu da son cümle." dediğinde kapı tıklandı, derin bir nefes alıp kapıya yöneldi, "Gel!" diye seslenince içeri bir kadın girdi.

"Aktan bey."

"Evet?"

"Cem bey yarın akşam bir parti düzenliyormuş, size de davetiye bıraktı."

"Ne partisi?"

"Galiba uzun süredir üzerinde durdukları projeyi kazanmışlar, o yüzden kutlama yapacaklarmış, sizde katkıda bulunduğunuz için sizi davet ediyor."

"Tamam çıkabilirsin." dediğinde kadın çıktı.

"10 dakika var öğlene."

"Çıkalım o zamam hadi hazır ol." dediğinde gülümsedim ve odadan çıkıp masamı toparladım. Çantamla telefonumu aldığımda Aktan da çok kısa sürmeden odadan çıktı. Yanına ilerlediğimde elimi tuttu. Asansöre bindikten sonra kolunu belime sardı. Saçlarımı öpüp derin bir nefes aldı.

"Çok özledim seni."

"Partiye gidecek misin?"

"Gideceğiz."

"Nasıl yani? Bende mi?"

"Sende."

"Sen davetlisin ama."

"Sende benim karımsın." içimi huzurla dolduran o kelime...

Ne zaman söylese içim huzurla doluyordu.

"Yarın gelelim parti başlayana kadar çalışalım, sonraki gün gelmeyiz, büyük ihtimalle yarın akşam uzun olacak."

"Aktan..." dediğimde güldü. Aşağı gelince birlikte indik ve arabaya ilerledik, kapımı açınca gülümsedim. "Teşekkürler." deyip bindim.

"Rica ederim hanım efendi." deyip gülümseyerek kapıyı kapattı. O da bindikten sonra sürmeye başladı. "Türkiye'ye döndükten sonra düğün yerini hazırlıkları her şeyi yapalım, evin ufak tefek işi kaldı onları da biz yokken hallediyorlar, alınacakları da internetten alalım burda oteldeyken biz gidene kadar onlarda gelmiş olur zaten, yerleşimini de hallederiz."

"Çok aceleci değil miyiz?"

"Değiliz, ben bir an önce soy adımı taşımanı istiyorum, nereye gitsek ikimizin kimlikleri farklı olduğu için yanlış anlıyorlar, otelde özellikle."

"Nasıl?"

"Boşver, ama öyle yani."

"Aktan söyle."

"Ya boşver."

"Söyle dedim."

"Ya dün otelde aşağı indim markete akşam, adamın biri kral iki gündür odada ne yapıyosunuz dedi bende anlamadım dedim, bir oda, 2 kişi ve ikisininde soy ismi farklı, çok anlaşılmayacak bir şey yok dedi, kısacası seni şey gibi anlamış işte, resepsiyonda yanımızdaymış galiba."

"Sen ne yaptın?"

"Dövdüm."

"O yüzden mi sinirliydin."

"Evet." dediğinde cevap vermedim.

"Yani tek sebep bu değil ben artık aile olmak da istiyorum."

"Yani çocuk."

"Çocuk."

"Aktan..."

"Bana hazır değilim ya da büyütebileceğimi düşünmüyorum falan deme."

"Sevgilim, evliliğimizin tadını çıkarmayacak mıyız?"

"Ne gibi?"

"Ya, Aktan..."

"Güzelim ne gibi?"

"Hemen çocuk yani, ilk ay."

"Yok, planım şöyle, son 3 ilişkimizde ilaç kullanmayacaksın, 4. ilişkimiz evlendiğimiz gün olacak, o hafta çocuğumuz karnına düşecek."

"Ne?" dediğimde kahkaha attı.

"Şaka yaptım..." deyip elimi tuttu ve öptü. İçimin rahatlamasıyla derin bir nefes verince tekrar konuştu. "Ama her şakanın altında da bir gerçek yatar."

"Aktan..."

"Tamam tamam, sen ne zaman istersen o zaman yavrum."

"Şimdi çocuğumuz olacak ya, ben biliyorum ki sen oğlumuz ya da kızımızla ilgilenmekten beni boşlayacaksın, bu yüzden sana doymam gerekiyor." dediğimde cevap vermedi. "Bak ya, seninle de ilgilenirim demiyorsun."

"İlgilenirim güzelim..."

"Aktan ya, of."

"Yavrum ama araba kullanıyorum."

"Araba kullanırken ilişkiye girmekten bahsedebiliyosun ama."

"Kızımız oldu, baya büyüdü, senden onu bir yere alıp götürmeni istedi, aynı anda bende istedim, hangimize gelip alırdın?"

"Eftal..." deyip güldü.

"Cevap?"

"Yavrum sen araba kullanmayı biliyorsun kızım bilmiyor o yüzden onu götürürüm."

"Araba yoksa."

"Öyle bi ihtimal yok biliyorsun."

"Of." restoranın önünde durduğunda arabadan indim. Yanıma gelip elimi tuttu, ters bir bakış attığımda gözlerini kıstı. "Bakma bana öyle..."

"Çok sinir ediyorsun."

"Sinirini yerim senin." deyip yanağımı öptü. Etrafa bakındığımda kimse bize bakmıyordu, ikili koltukların olduğu bölüme geçip yan yana oturduk ve kolunu omzuma attı.

Bir garson yanımıza gelip gülümsedi, "Siparişiniz." adamın Türkçe konuşmasına şaşırmıştım.

"Yemek mi kahvaltı mı?" diyerek Aktan bana döndü.

"Kahvaltı." dediğimde kafasını sallayıp araona döndü.

"2 kişilik serpme kahvaltı."

"Hemen getiriyorum, başka isteğiniz?"

"Yok." dediğinde adam gitti.

"Nasıl Türkçe konuşuyor?" dediğimde bana döndü. "Türk restoranı burası."

"He, anladım."

"He, anladın mı?" deyip yüzüme doğru eğildiğinde kafamı sağa dışarı doğru çevirdim.

"Çok uğraşıyorsun sen benimle."

"Seviyorum çünkü güzelim." dediğinde gülümsedim. Bir kolu omzumdaydı, diğer kolu masadayken onu da belime sardı, kafasını boynuma gömüp öpücük bıraktı.

"Aktan..."

"Hı..."

"İnsanlar görecek."

"Görsünler..." dediğinde gözlerimi kapatıp tam önümde olan saçlarına öpücük bıraktım.

Garsonlar yemeklerimizi getirirken Aktan'a bakıyorlardı, Aktan ise asla pozisyon değiştirmiyordu.

"Hayatım kalkar mısın? Hadi."

"Hayatım mı?" diyerek kalktı, "Hayatım." kaşlarını kaldırıp teyit eder gibi bakıyordu.

"Yemeklerimizi yiyelim hadi."

"Sen bana hayatım mı dedin?"

"Evet." dediğimde gülerek dudağıma yapıştı, garsonlar gelirken kendimi zar zor zapt edip ayrıldım. "Aktan, tamam hadi." Omzuma yaslandığında derin bir nefes aldım. Yemeklerimiz gelince yemeye başladık. Aktan tam dibimde kolumu bile kaldırmama izin vermeden bana yaslanıyordu.

"Sevgilim biraz kayar mısın yemek yiyemiyorum bak." dediğimde sanki çok kötü bir şey söylemişim gibi bana baktı. Dudaklarını çok hafif büzüp tabağını aldı ve kalkıp karşıma oturdu. "Ya deli misin? Öyle mi dedim."

"Tamam."

"Aktan ben yemek yiyemediğim için öyle söyledim."

"Tamam dedim." dediğinde güldüm ve cevap vermeden yemeye devam ettim.

"Trip mi atacaksın sevgilim?" dediğimde cevap vermedi.

Yemeklerimiz bitene kadar benimle konuşmadı.

Yemekler bittiğinde garsonlar toparlamaya başladı.

"Bir çay alayım, hanım efendiye sor bir şey istiyor muymuş?" deyip telefonuyla uğraşmaya başladığında güldüm, "Bende sütlü kahve alayım."

"Tatlı ister misiniz?"

"Bir tane çikolatalı pasta alayım ben, kocam da aynısından yer."

"Peki efendim getiriyorum." deyip gittiğinde Aktan'a baktım, "Kalkıp gönlünü mü alayım illa?" dediğimde cevap vermedi.

"Peki." deyip ayağa kalktım ve yanına ilerledim, önünden sırtım dönük geçtiğimde kalçam yüzüne doğru gelmişti. Yanına oturduğumda derin bir nefes aldı.

"Sevgilim... Ama yemek yiyemiyordum o yüzden öyle söylemiştim..."

"Yok." dediğinde güldüm.

"Sevgilim..." deyip elimi pantolonuna götürdüm. Gözlerini kapatıp eline aldığı çatalı sıktı. Orta parmağımı ve yüzük parmağımı hafif dokunuşlarla bacağında gezdirirken derin derin nefes alıyordu.

Pastalar gelirken önüme döndüm, dokunuşlarım hâlâ devam ediyordu, "Eftal, tamam..." deyip yüzüme döndü, durmam için bakış attığında kaşlarımı kaldırıp erkekliğine doğru parmaklarımı ilerlettim.

Sırtını hafif dikleştirip gözlerini kapattı ve tekrar açtı.

-

Yeni bölüm sonu.

Yorum ve vote atarsanız sevinirim 🎀

Continue Reading

You'll Also Like

Karahisarlı By Türkan

General Fiction

4.2M 217K 33
Başkomiser Kürşad Karahisarlı. O mahallenin ağabeyi, herkesin saygı duyduğu delikanlısıydı. Karahisarlı soyadıyla nam saldığı mahallesinde hayatına b...
9.5K 349 11
SasuNaru hikayesidir ^^
39.3K 445 4
"Defne, ne olursa olsun kalbim senin için atmaya devam edecek." Dedi. Zaman durdu. Bir şey dememe izin vermeden sıcak dudaklarını dudaklarımla bulu...
3.6M 301K 82
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...