SEKRETER (+18)

By siyah_kanatlimelek1

764K 13K 3.4K

+18 unsurlar içerir. "Dur , iş yerinde olmaz lütfen." Ellerini saçlarım da gezdirip gülümsedi. "Ben nerede ve... More

BÖLÜM:1 [İLK GÖRÜŞME]
KARAKTERLER
BÖLÜM:2
BÖLÜM:3
BÖLÜM:4
BÖLÜM:5 / (+18)
BÖLÜM 6: [İNSTAGRAM BÖLÜMÜ]
BÖLÜM:7 / (+18)
BÖLÜM:8
BÖLÜM:9 (+18)
BÖLÜM:10
BÖLÜM:11
BÖLÜM:12 (+18)
BÖLÜM:13 (+18)
BÖLÜM:14
BÖLÜM:15(+18)
BÖLÜM:16
BÖLÜM:17 (+18)
BÖLÜM:18
BÖLÜM:19
BÖLÜM:21
DUYURU!!
BÖLÜM:22

BÖLÜM:20 (+18)

28.6K 310 86
By siyah_kanatlimelek1

Barlas'ın resmini 'KARAKTERLER' kısmına koydum. Ordan bakabilirsiniz.

İyi okumalar aşklarım ❤️❤️

...

Yaşadığım ilk Kadir olayında Bora'ya olan sinirimden anlık olarak bir intikam işi planlaması yapmıştım, fakat bu tam da istediğim gibi gitmedi desem yeridir. Aslında düşündüm, bana yaşattıkları şey de Bora'nın bir suçu olmadığını düşündüm. Ama istemediğin, tiksindiğin biri tarafından öpülmek gerçekten çok kötü bir his ve ben o gün ki psikoloji ile düzgün kafayla düşünemiyordum. Şu an daha iyi anlıyorum. Bora beni çok seviyor, yada seviyormuş gibi hissettiriyor bunu tam olarak bilmiyorum. Tek bildiğim şey, benim de onu koşulsuz sevmem...

Bora'nın beni kucaklayıp banyoya götürmesi ile kıyafetlerimle beraber duşa kabine soktu. Kendi de yanıma geldikten sonra üzerimize düşen soğuk sular ile irkildim. Ardından musluğu sıcak tarafa çevirdiğim de biraz da olsa başımızdan aşağıya dökülen su ısınmıştı. Bora'nın belimden tutup beni duvara sertçe yaslaması ile gülümseyerek ellerimi ensesinde birleştirdim. Ardından dudaklarını bana yaklaştırdığında öpeceğini sanıp hazırlanmışken o, ters köşe yapıp kulak memem ve yanağımın ortasına minik bir öpücük bıraktı. Öpücükleri boynuma kadar indiğinde ona yer açmak kafamı yana yatırdım. Yaptığı minik dokunuşlar bile beni tahrik etmesine yetiyordu.

Kirli sakalları vücuduma değdikçe huylandım. Kafasını boynumdan çekip dudaklarıma yaklaştığında yana yatırdığım kafamı düzelterek gözlerine baktım. Onun gözleri ise birazdan açlıkla öpeceği dudaklarımdaydı.

Boynuma bıraktığı küçük öpücüklerin aksine, dudaklarımı sert ve hızlıca öpüyordu. Bir yandan öperken, diğer yandan da üstümdekini çıkarmak için elini tişörtümün eteklerine yerleştirdi. Islanmış olan tişörtüm yavaş yavaş yukarı sıyrıldığında daha rahat çıkabilmesi için, dudaklarından bir saniyeliğine ayrılıp tişörtümü çıkartıktan sonra tekrar öptüm.

Nefessiz kaldığımı hissedebiliyordum, bu nedenle geri çekilmek istesem de Bora buna izin vermeyip kafamdan daha çok bastırdı. Hem üstüme yükleniyor hem de dudaklarını bana bastırınca, başımızdan aşağıya su dökülse bile ister istemez daralmıştım. Tabi bunu ona söyleyip anın güzelliğini bozamazdım.

Nihayet dudaklarını dudaklarımdan çekince ikimiz de derin nefesler aldık. Nefeslerimin arasından konuşmaya çalıştım.

"Bir an hiç bırakmıyacaksın sandım." Dediğim de gülerek cevap verdi.

"Konu sen olunca gözüm dönüyor." Alnımı alnına yasladığım da eli, altımdaki şorta gitti. İplerini yavaşça çözdükten sonra, şort biraz büyük geldiği için kendiliğinden yere düşmüştü zaten. Kocaman elleri kalçamı bulduğun da avuç içlerine alarak sertçe sıkmasıyla acıyla inledim. Kucağına alıp soğuk duvara tekrar yasladığında beni sabitleyip, ellerini belimden çekerek sütyenimin kapçasını açtı. Göğüslerim gözleri önündeyken bunu daha önce de yaşamış olduğumdan artık bir utançlık hissi yaşamıyordum. Dudakları aşağıya inip göğüs ucuma gelince öpüp, acıtmamaya çalışarak ısırdı. O göğüslerim ile ilgilenirken ben boynuna yönelip, orada bir iz bırakmak amacıyla dilimi devreye sokup kan tadı gelene kadar emdim. En sonunda Bora'nın hırıltı sesini işittiğim de acıdığını anlayıp geri çekildim. Kafasını göğüslerimden çekmeye çalıştığım da bana bakmasını sağlayınca dudaklarımı araladım.

"İndir." Dediğim de bir an afallasa da ardından beni kucağından indirip ne yapacağımı anlamaya çalıştı.

Ellerim şortunun lastiklerine gittiğin de Bora gözlerini benden ayrımadan bakıyordu. Ne yapacağımı anlamış olacak ki yüzünde bir sırıtış belirdi. Şortun lastiğinden aşağıya indirdikten sonra komple çıkarttım. Ardından boxerını da çıkarttığım da artık erkekliği gözlerimin önündeydi.

İlk başta dudaklarına yaklaşıp minik bir öpücük bıraktıktan sonra, dilimle boynundan başlayıp kasıklarına kadar indim. En sonunda kasıklarının başlangıcında durduğum da kafamı kaldırıp Bora'ya baktım. Kendinden geçmiş bir şekilde gözlerini kapatmış, başını yukarıya kaldırmıştı. İstediğim görüntü tam da buydu.

Kafamı tekrar indirip büyük ve kalkmış olan penisinin tam gözümün önünde olması biraz da olsa beni heyecanlandırdı. Parmağımın ucuyla dokunduğumda Bora refleks olarak karnını içeriye çekti. Baş kısmına hala dokunmaya devam ettiğim de inleme sesini işittim. Hafif tebessüm ettiğim de artık ağzıma almamı istermiş gibi sinirle konuştu.

"Delirtmeye mi çalışıyorsun?" İçimden güldüğümde onu daha çok sinir edip dilimi penisinin ucuna sürtüp geri çekildim. Sertleşmiş olan erkekliğinden dayanamadığını anlayabiliyordum. "Hala kollarımın altındasın, kızım! Acısını çok kötü çıkarırım."

Onu daha fazla zorlamayıp erkekliğini ağzıma aldığım da güçlü bir inleme sesi işittim. Bu hareketlerimin daha çok hızlanmasına sebep olunca, Bora kafamı bastırıp daha çok ağzıma almasını sağladı. Boğazıma değen erkekliğiyle yüzümü buruştursam da devam edip git gel yaptım. Ağzımdan çıkarıp dilimle daireler çizdiğim de saçlarımı sertçe çekti. "Ahh, devam et!"

Verdiği komutla kökünü tekrar ağzıma aldım. Bir yandan elimle, diğer yandan da ağzımla git gel yapmam Bora'yı iyice delirtiyordu. Midemin iki gündür çok kötü bir şekilde bulanması yetmiyormuş gibi şu an da bile bulanıyordu. Kusmamak için kendimi zor tutsam da tutamayacağımı bende biliyordum. Bu tamamen karşımda olan görüntüden kasıtlı birşey değildi. Aklıma bir seçenek geliyordu ama onun da olması imkansız gibi birşey.

O aklından geçen şey hamilelikse imkansız değil kızım. Adamla hergün sevişip sonra imkansız olmasını bekleme.

Doğru söze ne denirdi?

Daha fazla dayanamayıp ağzımdan çıkardığımda eğildiğim yerden kalkıp karşısında durdum. O da zaten birkaç saniye sonra boşalmıştı."Mahvettin beni." Gülümsedim. Bora'ya birşey belli etmeden dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp çaprazımızda duran lifi elime aldım.

"Acıktım. Duş alıp çıkalım, Lara da uyanmıştır şimdi." Birşey demeyip kafasını salladığında iç çamaşırımı çıkartıp yere attım. Gözleri kadınlığıma kaysa da belli etmemeye çalışıyordu. Elleri zevk noktamı bulduğunda elimdeki lifi sıkıp hafifçe inledim. O hareketlerine devam edince kafam ister istemez çıplak omuzuna düşmüştü. Her ne kadar daha çok yapmasını istesem de mide bulantım ve az önce oluşan baş dönmem buna izin vermiyordu. Ellerini tutup geriye çekmem ile Bora anlamaz gözlerle baktı.

"Neyin var senin?"

Bende bilmiyorum be sevgilim.

Birşeyimin olmadığını belli etmek amacıyla gülümseyip yanaklarını okşadım.

"Çok süre suyun altında kaldık. Hem acıktım, hem biraz üşüdüm. Ev işini de halledicez zaten bugün, geç kalmayalım." Dediğim de çok ikna olmamış gibi tek kaşını kaldırdı. "Hadi ama, gerçekten birşey yok. Önümüzde daha çok süre var. Bugünlük bu kadar yetmez mi?" Dediğim de elleri belimi buldu. Yanağıma bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilip şampuanı eline aldı.

"Peki, dediğin gibi olsun bakalım." O saçına şampuanı sıkarken ben elimdeki life duş jeli sıkıp vücuduma sürdüm. Saçlarını duruladığın da belimi lifleyemediğimi anlamış olacak ki yaklaşıp elimdeki lifi aldı. Arkamı döndürüp lifi üzerimde yavaşça gezdirdi. Parmaklarının ucu tenime değdikçe içim kıpırdanıyordu.

En sonunda ikimiz de işimizi hallettikten sonra banyodan çıktık. Dışarıya çıkacağımız için bugün elbise giymek istedim. Havaya baktığım da günlük güneşlik bir hava olması beni mutlu etmişti. Dolabıma yönelip siyah, balon kollu, göğüs dekoltesi olan kısa bir elbise çıkardım. Bora altına pantolonunu giymiş, üstüne giyecek bir kıyafet arıyordu. Ona yardımcı olmak amacıyla yanına gidip dolabını kurcaladım. En sonunda elime gelen siyah, boğazlı bir kazağı çıkartıp yatağın üzerine koyduğum da Bora sırıtarak bana bakıyordu.

"Bugün ben giydirmek istiyorum seni." Dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı.

"Hay hay efendim. Peki, karşılıklı olarak bende senin kıyafetini seçebilecek miyim acaba?" Dudaklarımı büzüp sahte bir üzüntü ile cevap verdim.

"Maalesef, sevgilim. Kıyafetimi çoktan seçtim."

Tekrar dolabına baktığımda ceket olarak giyebileceği birşey aradım. Dolap baştan aşağıya siyahlarla dolu olduğundan renkli birşey bulamıyordum. Sitem ederek arkamı döndüm.

"İçim karardı, Bora. Bu ne böyle hep siyah hep siyah? Bir gün seninle alışverişe çıkalım biz. O kadar zenginsin, Acun Ilıcalı gibi hep aynı siyahlarla takılıyorsun." Dediğim şey ile güldü. Ben ise renkli bir ceket bulamadığımdan siyah deri bir ceketi elime alıp onu da yatağa koydum.

"Hadi, giy bakalım." Diyip kendi kıyafetime yöneldim. İç çamaşırlarımı giydikten sonra elbisemi üzerime çekince farkettiğim şey ile ağlayacak gibi oldum. Hızla Bora'nın yanına gidip yüzüne üzgünce baktım.

"İkimiz de siyah olduk. Cenazeye gidermiş gibi oldu böyle de." Dedim. Ardından şirin bir yüz ifadesi alarak, "Aşkım, bence sen farklı birşeyler giy olur mu? Hem bence hiç de yakışmamış üzerindeki." Diye bir yalan söyledim. Gayet de seksi ve yakışıklı olmuştu.

Bora'nın bana neden sinirli baktığını anlamamıştım. Bir adım geriye gidip baştan aşağıya süzdü. Ardından ağzını araladı.

"Bu biraz kısa değil mi, güzelim? Bence ben değil sen değiştir şu üstündeki bez parçasını." Bez parçası mı? Kaç liraya aldım ben bu kıyafeti haberi var mıydı acaba?

"Ne alakası var? Modeli böyle bunun. Tabi siyah olmasa daha güzel olurmuş da birşey olmaz, çift kıyafeti gibi olmuş oldu. Mafya gibi geziniriz ortalıkta." Kendi söylediğim şeye kendim güldüğüm de Bora hala tip tip bakıyordu.

"Ben zaten mafyayım ama bunun konumuzla alakası yok. Daha uzun ve daha kapalı bir elbise seçelim sana olur mu?"

Tamam canım en mafya sensin.

Hızla onu reddetip elini tuttum.

"Hayır ya, senin yanında olacam zaten ne olacak ki? Bir kerelik birşey olmaz." Ağlamaklı çıkan sesime iç çekip göz devirdi. Bunu kabul etmiş olarak algılayıp dudağına öpücük bıraktım ve önceden fişe takmış olduğum kurutma makinesiyle saçlarımı kuruladım. Bora hala açıkta olan göğüs dekolteme ve bacaklarıma bakıp ensesini kaşıyordu.

(Daha kısa olarak düşünebilirsiniz.)

O yatakta oturmuş benim hazır olmamı beklerken ben saçlarımın kıvırcıklarını iyice belirginleştirip dolgunlaştırdım. Bora iç çekerek sıkılmış gibi görünen yüzünü bana sundu.

Ne sabırsız bir adamsın ya? Alt tarafı bir saat oldu hazırlanmaya çalışalı...

"Kızım, ev bakmaya gidiyoruz. Düğüne değil. Biraz çabuk mu olsan?" Göz devirerek baktığımda küpelerimi takıp rujumu elime aldım.

"Hızlıyım zaten, sen çok sabırsızsın." Dudağıma kırmızı bir ruj sürdüğüm de Bora tekrar konuştu.

"Sabırsız mı? Bir saat oldu, hala çıkamadık şu odadan. Karnım birazdan açlık sinyalleri vermekten patlayacak." Dediği şeye güldüğümde rujumu çantama atıp yanına yaklaştım.

"Ne çok konuştun be sevgilim. Hadi kalk, inelim o zaman." Gidecekken kolumdan tutup kendine çekti.

"Gitmeden önce şu rujunun bir tadına baksaydım." Diyip dudaklarıma yakınlaşınca hızla omuzlarından itip kendimden uzaklaştırdım.

Fırsatçı adamın hali de bir başka.

"Hayatta olmaz, bir daha sürmek zorunda kalırım sonra. En az bir saat daha beklemek zorunda kalırsın." Kulak memesini çekip sert bir yere üç defa vurduktan sonra ellerini belime yerleştirdi.

"Allah korusun. Şu odada değil bir saat, bir dakika bile dursam açlıktan kendimi yiyecem." Dediği şeye karşılıklı olarak güldüğümüz de en sonunda odadan çıkıp aşağıya indik. Lara koltukta oturmuş telefonuyla oynuyordu, bizi görünce sabır çekermiş gibi bir hal aldı.

"Ay çok şükür inebildiniz ya." Bora ellerini belimden çekip kardeşine yaklaşarak canını acıtmadan kafasına vurdu. Ardından Lara'nın bizim için hazırladığını düşündüğüm sofraya doğru yaklaştık.

"Çok konuşma, indik işte." Bora'nın dediği şeye Lara göz devirdi. Ardından Bora ve ben masaya oturunca Lara'nın ayakta kaldığını görünce sorgular biçimde baktım.

"Sen yemiyor musun?"

"Siz uyanmadan önce yedim ben. Zaten dışarı çıkacağım şimdi." Bora yemeğinin önünden başını kaldırıp Lara'ya baktı.

"Nereye ve kiminle?" Tam bir abi kıskançlığı ile sorduğu soruya Lara ellerini beline koyup duvara yaslandı.

"Lise arkadaşlarımla ve kafeye abicim. Lütfen yine gidemezsin gibi şeyler söyleyip günümün içine etme. İyice ev kuşu yaptın beni." Diye söylendiğin de Bora alayla tek kaşını kaldırıp elindeki çatalı bırakarak Lara'ya gelmesi için işaret yaptı. Lara da tedirginleşip yavaş adımlarla abisinin yanına yaklaştığında hiçbir şey söylemeden sadece onları izliyordum.

"Üstüne düzgün birşey giy. Ondan sonra çık." Sinirli bir şekilde bakıp iç çektim. Bana karıştığı yetmiyormuş gibi bir de Lara'ya da karışıyordu. Ki kızın üzerinde açık olan bir yer bile yoktu. Sadece üstündeki crop çok az göbeğini açıkta bırakmıştı. O da olsun o kadar.

"Karışma kıza, Bora. Açık birşey giymemiş." Bora'nın gözleri benimle buluştuğunda gözlerimi kaçırmadan baktım.

"Sen hiç konuşma zaten, Afra." Diyerek tekrar göğüslerime baktığında ne demek istediğini anlamıştım. Ama yine de susmayıp Lara'yı korumaya devam ettim.

"Konuşucam. Sen boşver abini yengecim. Çık böyle dışarı, abin birşey diyemez." Bora'nın sinirli bakışları ürkmeme neden olsa belli etmedim. Lara koşarak yanıma gelip yanaklarımdan öpünce gülümseyerek burnunu sıktım.

"Yenge sende olmasan, yüzümü bile açık bırakmama kızacak bu abim. Neyse ki sana birşey diyemiyor." Diyip göz kırptığında hızlı adımlarla kapıya doğru yöneldi. "Çıkıyorum ben abi, geç kalmam merak etme." neşeli sesine karşılık güldüm. Borayı kışkırtmak için öyle diyordu. Bu kız aynı ben...

Lara gittikten sonra Bora'nın gözleri hala üzerimdeydi. Masadan kalkıp kendi tabağımı kaldırdım. Gülmemeye çalışarak baktığım da Bora'nın elmacık kemiğinden sertçe yutkunduğunu görebiliyordum."Bakma bana öyle, çok karışıyorsun sen bu kıza ne yapayım? Açık birşey de giymemiş zaten." Diye söylendiğim de hiçbir şey söylemeyip yemeğine devam etti. Bende yanına yürüyüp arkasına geçtim ve ellerimi omuzlarına koyup dudaklarımı boynuna yaklaştırdım. Sıcak nefesimi boynuna üflediğim de ağzına götüreceği çatalı bırakıp masayı sıktı.

Kollarımı boynuna dolayıp yanaklarına ardından da kasılmış olan çenesine sulu bir öpücük bırakıp geri çekildim. "Hadi gidelim artık." Uzaklaştığımda o da masadan kalkıp koltuğun üzerine bıraktığı telefonu ve araba anahtarını alıp ellerini belime yerleştirerek evden çıktık. Arabaya bindiğimizde kemerimi taktım. Ardından Bora da kemerini taktıktan sonra aklına gelen şey ile bana döndü.

"Ev baktıktan sonra telefoncuya gidelim. Telefon alalım sana." Dediği şeye mutlu olmuştum ama ona çok yük oluyormuşum gibi hissediyordum. Bu yüzden söylediği teklifi geri çevirmek zorunda kalmıştım.

"Gerek yok gerçekten, hem benim param var zaten. Yakın zaman da bir telefon alırım." Arabasını çalıştırırken bir yandan da bana cevap vermek için dudaklarını araladı.

"Senin almanı istesem söylerdim zaten. Ben hallederim, güzelim." Derin bir nefes verdim. Biraz durduktan sonra tekrar konuştum.

"Yük olmuyorum değil mi? Herşeyimle sen ilgileniyorsun, evimi, telefonumu... Tek maddi anlamda da değil. Her koşulda bahsediyorum." Dediğim de hafif gülerek yola bakmaya devam etti. Çıplak bacağımın üzerinde olan elimi tutarak avuç içimi öptü.

"Emin ol... Bana yük olsan sana bunu hiç çekinmeden söylerdim. Kedileri sevmediğimi söylediğim gibi." Doğru söylüyordu. Sevmemek değil de, korkuyordu. Tabi küçücük bir kediden korktuğunu dile getirip karizmasını çizemezdi sonuçta. " Sen belki de ileride ki hayat arkadaşım olacaksın, Afra. Hatta belki değil, olacaksın. Ben seninle ciddi ilişki düşünüyorken, para muhabbeti söz konusu bile olamaz. O yüzden bir daha böyle şeyler söyleme." O şuan görmese de kafamı sallayarak onayladım. Ardından ister istemez söylediği şeylere gülümseyip kafamı yana çevirerek dışarıyı izledim.

...

Emlakçıda işimizi hallettikten sonra telefoncuya gitmiştik. Yarın erken saatler de yeni evime geçecektim.

Telefoncuya girdiğimiz de tam da tahmin ettiğim gibi Bora ucuz bir telefon değil, en pahalı olan telefonu almıştı. Her ne kadar gerek olmadığını söylesem de beni hiçbir şekilde dinlememişti. Telefoncudan çıktıktan sonra ben ev için eşya bakacağımızı düşünürken Bora, onu da halledeceğini söyleyip beni yemeğe götürmüştü. Kendimi dışarıda kalmış yoksul çocuklar gibi hissediyordum ve böyle hissetmemin sebebi Bora'nın bana böyle davranmasıydı. Sürekli herşeyi kendi halletmesi bir zaman sonra can sıkıcı olmaya başlamıştı. Ama bunu dile getirip kavga çıkarmaya pek de niyetim yoktu açıkçası.

Yemeğimizi yedikten sonra yeni telefonum da anı kalması için Bora'yla tatlı bir fotoğraf çektim. Ardından Yavuz'un aramasıyla Bora acilen gitmesi gerektiği için beni kendi evine bıraktı. Evin önüne geldiğimiz de arabayı durdurup gözlerime baktı.

"Hemen gelicem, kapıları kilitle. Birşey lazım olursa beni ara getiririm. Sen dışarı çıkma." Kafamı sallayıp yüzüne yaklaştım. Dudaklarına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildim.

"Herşey için çok teşekkür ederim. Sana nasıl borcumu ödeyecem bilmiyorum." Gülümseyerek yanaklarımı avuçlarının arasına aldı. Burnuma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra dudaklarını araladı.

"Bunları yatakta konuşuruz, güzelim. Borç işini o zaman da halledebiliriz." Diyerek göz kırptı. Omuzuna yavaşça vurup gülerek göz devirdikten sonra arabadan indim. Bora da evin anahtarını bana uzattınca alıp eve doğru yürüdüm. Ben evin içine girene kadar Bora gitmemişti. En sonunda kapıyı kapattıktan sonra arabanın sesini duymamla gittiğini anladım.

Yukarıya çıkıp üzerimdeki elbiseden kurtulup kendimi yorgunlukla yatağa attım. İndirdiğim sosyal medyamı açıp Bora'yla olan fotoğrafımızı paylaştım.

Bora.sygn + 180 beğeni 75 yorum.

Afra_karaa: My darling @bora.sygn

005: Ananı avradını bunlar sevgili mi?????
905: yok knk darling kardeş demek.
005: ohh korktum bi an sevgili sandım.

075: abi Boraya değil de kızın saçlarına bakın. Kuaföre bu saç rengini gösteriyorum turuncu hariç her renk yapıyorlar amk
551: dimi ya bende bir kere turuncu istedim sarı renge benzer birşey yaptılar aw

671: hiç yakışmıyorlar bu arada.
200: seni sikerim bu arada
407: arkadaşın göz problemi var galiba bi doktora görünsün.
671: sizene amk ben yakıştıramadım olamaz mı

Bencicekk: ay bana bişeyler oluyoo
afra_karaa: kızım o senin enişten enişten
bora_sygn: ben bu çirkef kızın eniştesi olmam.
afra_karaa: ayrılıyoruz o zaman
bora_sygn: Allah belamı versin ki şakaydı

...

Evde canım sıkıldığı için, bir de Bora'nın gelmesine az bir vakit kaldığı için kalkıp mutfağa gittim. Güzel yemekler hazırlayıp, hazır Lara da yokken baş başa bir yemek yeriz diye düşündüm. Evet, Lara bugün arkadaşında kalacaktı ve yine beni devreye sokup abisinden izin almam için ısrar etmişti. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine.

Yemeği fırına attığım da sabah ki mide bulantım tekrar kendini hatırlatmıştı. Ağırlığımı tezgaha vererek geçmesini bekledim fakat kusacağımı hissettiğim an elimi ağzıma götürüp koşarak tuvalete gittim. Öğürdükten sonra nefes nefese doğrulup ağzımı iyice yıkadıktan sonra banyodan çıkıp hemen telefonu elime aldım. Şuan da Bora'yı arayamazdım çünkü emin değildim.

Evet, artık hamile olduğumu düşünüyordum...

Bu yüzden diğer bir seçenek olan Çiçek'i aradım. Kısa süre sonra açtığında yutkunarak konuşmaya başladım.

"Direk konuya giriş yapıcam." Diye konuya girdiğim de Çiçek'in bile konuşmasına izin vermemiştim.

"Ne oluyo lan?"

"Bak şimdi... Benim bayadır midem çok kötü bulanıyor. Bu sabahta yine bulandı ve üstüne bir de başım döndü. Başlar da midemi üşütmüşümdür diye düşündüm ama şu an çok farklı şeyler kuruyorum kafam da Çiçek. Acaba olabilir mi diyorum."

"Bir dakika ya bir sakin ol. Ne olabilir mi? Neyden bahsediyorsun?"

"Hamilelik diyorum Çiçek!" Daha sözümü bile biteremeden bir bağırış sesi duydum.

"Ne! Ayy, dur dur. Olabilir mi? Yok ya. Test yaptın mı? Ne çıktı? Ay Allah'ım ne olur hamile olmuş ol.Ama evli değilsin. Teyze mi oluy-"

"Çiçek sus! Daha test falan yapmadım. Ama başka açıklaması yok. Yani var aslında, mesela midemi gerçekten üşütmüş de olabilirim ama bilmiyorum Çiçek hissediyorum sanki."

"Kapat telefonu Afra. Kapat ve hemen git test yap. Hamileysen, anında bana haber ver!" Tamam bile demeden telefonu kapatıp evden çıktım. En yakın eczane nerede vardı bilmediğim için internetten konumuma bakıp en yakın eczanelere baktım. En yakını 10 dakika mesafesi olan bir yerdeydi. Hızlı adımlarla konumdan bakarak gittiğim de kısa süre eczaneye gelmiştim.

İçeri girdiğim de ilk başta susarak bekledim. Heyecanlı mıydım yoksa korkuyor muydum bilmiyorum. En sonunda kadının sesi ile kendime geldim.

"Buyrun, hanımefendi?" Yürüyerek kadının tam önünde durdum. Boğazımı temizleyerek konuştum.

"Ee... Hamilelik testi alabilir miyim?" Kadın hemen arkasını dönüp hamilelik testini eline aldı ve bana uzattı. Sanki önümden kaçıran varmış gibi hızla elinden çekip aldım. Parayı ödeyip hiçbir şey söylemeden çıktım.

Hızlı adımlarla, hatta koşarak bile olabilir eve gittim. 10 dakikalık olan yolumu 5 dakika gelmiş olabilirdim. Eve gelip tuvalete gittim ve testi yapmaya hazırlandım.

Testi yaptıktan sonra parmaklarımın arasına alıp çıkacak sonucu sabırsızlıkla bekledim. Yerimde duramıyordum resmen. Kırmızılık yavaş yavaş belirgin hale geliyordu. Ve sonuç... Çift çizgi.

Ne anlama geliyordu bu? Hamile miydim? Nasıl yani? Ben, ben hamile miydim?

İlk önce ellerim titredi. Hatta o kadar titredi ki elimdeki testi düşürecem sanıp dolabın üzerine bıraktım. Gözlerim doldu. Korktum. Bora'nın vereceği tepkiden, yakınlarımın diyeceği söylemlerden... Sonuçta evli değildim ve ben de olsam ben de evli olmayan hamile bir kadın görünce aynı tepkiyi verebilirdim. Bu onların en doğal haklarıydı.

Sonra bir zil sesi duydum. Kapı çalıyordu. Kendimi toparlayıp göz yaşlarımı silerek yavaş adımlarla aşağıya indim. Büyük ihtimalle Bora gelmişti ve ben ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Bu çok zor olacaktı bunu biliyordum.

Kapıyı açtım. Karşımda, elinde kocaman bir gül buketi olan bir adam duruyordu. Bu adam... Benim sevgilimdi. Hatta artık şöyle söyleyebilirim. Karnımdaki çocuğun babası. Sustum. Dolan gözlerim bu sefer ağlamaklı bakıyordu. Bora içeriye gelerek hızla yüzüme baktı.

"Birşey mi oldu? Afra, bak bana güzelim. Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

Gözüm karardı. Bora'nın söylediği şeylerin bir kısmını duyamadım. Ardından yere düştüğümü hatırlıyorum. Sonrası ise karanlık...

...

Yazarken en zevk aldığım bölümlerden biriydi gerçekten. Aşırı eğlenerek yazdım.

Bir sonraki bölüm hakkında fikirlerinizi belirtebilirsiniz.

Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli lütfen destek olur musunuz ♥️♥️




Continue Reading

You'll Also Like

22.2K 480 33
"Teşekkür ederim" dememle tek kaşı havada neden dercesine bakiş attı Bir adım daha atarak dip dibe gelmemizi sağladım ellerimi her iki yanından boyn...
Haz By 🍀

Romance

304K 4.2K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
572K 11.9K 31
Herkesin içinde bir iyi bir de kötü taraf vardır. Hangisini daha çok beslersen, o kazanır.
1.1M 47.7K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...