~SANA SAKLI~

By heyas05ka

1.6K 127 33

O an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim: -"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şidd... More

~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~Esas karakterler~
~4.Bölüm~
~5.Bölüm~
~6. Bölüm~
~7. Bölüm~
~8. Bölüm~
~10.Bölüm~
~11. Bölüm~
~12. Bölüm~
~13. Bölüm~
~Alıntı~

~9. Bölüm~

54 6 1
By heyas05ka

Oy sınırı: 10

-"Hakkınızda şikayet var, bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor".

Üzerime montumu aldım ve polislerle arabaya gittim. Salihin Yağıza haber verdiğinden emindim. Biraz korkuyordum galiba. Ama Yağızın bu işi çözeceğine inanmak istiyordum.

Karakola gelmiş ama ifade vermemiştim. Avukatımla konuşmak istiyorum diyerek zaman kazanmaya çalışıyordum. Çünkü ifadelerimiz Batuhanla aynı olmalıydı. Ki eğer olaylar anlaştığımız gibi ilerlerse.

Avukatla konuşmak için bir odaya alındım. El sıkıştıktan sonra karşılıklı oturduk.

-"İrem hanım beni Yağız bey gönderdi. Kendisi Batuhan beyin de ifade vermesi için haber gönderdi. Size şimdi ne söyleyeceğinizi anlatacağım. İlk olarak asla elleriniz terlememeli ve titrememelisiniz. Suçsuz birinde nasıl etki oluşturursa bu olay öyle bir sakinlikle ifadenizi vereceksiniz. Soru sorduklarında gözlerinizi kaçırmamaya özen gösterin ama direkt gözünün içine bakıp ta meydan okurcasına hareketlerde bulunmayın rica edersem".

Konuşma bittikten sonra odadan çıktım. Polisler beni sorgu odasına götürüyorlardı. O sırada Enesin de başka bir odaya götürüldüğünü gördüm.

Sorgu odasında oturmuş komiserin gelmesini bekliyordum. Siyaha yakın bir odaydı. Neden acaba böyle oluyordu bu odalar.

Korkup itiraf etmeleri için İrem. İç ses bu ne çile diye içimden geçirdim be kızım.

Evet şimdi başlamıştık. Komiser gelmiş elindeki dosyaları masaya bırakmış ve karşıma oturmuştu. Bıyıklı orta yaşlarda birisiydi.

-"Evet İrem hanım neden buraya geldiğinizi biliyorsunuz umarım".

-"Evet"-diye cevapladım.

-"Peki suçlamaların doğruluğunu kabul ediyor musunuz?"

-"Elinizde kanıt var mı benim yaptığıma dair?"

-"Bunun gerçeklerin yanında ne gibi etkisi olacak İrem?"

-"Ben suçsuz olduğum halde burada oturuyorum. Elinizde eğer bir kanıt yoksa beni burada tutmaya hakkınız yok bildiğim kadarıyla".

-"Ben sadece ifadeni alacağım. Buyur başlayalım".

Avukatımın söylediklerini tekrarlayarak o gün Yağızlarda olduğumu ve hiç bir şeyden haberim olmadığını söyledim. Babamla da aramızda hiç bir sorun olmadığını bildirdim. Aksine hatta onun bana şiddet uyguladığı için oradan kaçtığımı söylemeyi de unutmadım".

İfademi aldıktan sonra beni nezarethaneye götürdüler. Burası da çok sıkıcıydı ama başka ne yapa bilirdim ki bekleyecektim.

Demir kapının açılmasıyla ayağa kalktım. Yağız gelmişti.

-"Ne oldu bir haber var mı Yağız?"

-"İrem her şeyi hallettim merak etme. Batuhan da ifadesini verdi. Bildiğim kadarıyla ilaveler yapmışsın ifadene".

-"Ee biraz öyle oldu ama o da cidden haketti. Biraz nezaretlerde sürünsün o da cezasını çeker".

-"Başımıza başka iş gelmez inşallah da bu geceye kadar hall edeceğim zaten serbest kalacaksın ellerinde bir kanıt yok".

Bu konuşmadan sonra sadece şu demir parmaklıklar arasından çıkmayı bekledim. İnşallah annem de beni, bizi yakacak bir ifade vermemiş olurdu.

Ya burada zaman geçmiyordu ya da saatler akıp gidiyordu. Beklemekten bıkmıştım. Karnım da ağrımaya başlamıştı. Regl haftamdı ve şu an ne yeri ne de zamanıydı. Ellerimi karnıma koyup ovalıyordum. Çok bir ağrı yoktu ama moral olarak iyi geliyordu. Sesler gelince kapıya taraf döndüm. Elinde anahtarla polis gelmiş ve kapıyı açmıştı.

-"Buyrun serbestsiniz".

Şu an içimde sevinçden haykırıyordum. Başarmıştı. Ceza almayacaktım. Üzerimi düzeltip çıktım. Yağız, Salih ve Enes kolidorun sonunda durmuş beni bekliyorlardı. Yanlarına gittikten sonra Enes yine o rahat tavrıyla:

-"Sanık geçmiş olsun"-diyerek küçük bir kahkaha attı. Ben de sadece gülümsedim ve Yağıza döndüm.

-"Ne oldu? Batuhan tarafta durumlar nasıl?"

-"Burada konuşmayalım bence bunu. Arabaya geçelim orada konuşuruz rahat".

Kafamı salladım ve emniyyetten çıktık. Arabaya bir kaç adım kalmış karnıma küçük bir sancı girdi ve karnımı tutarak iki büklüm oldum. Yağız kolumdan tutarak:

-"İyi misin?"-diye sordu. Kafamı sallayarak iyi olduğumu belirttim. Tabi birazdan ne olacağını da biliyordum inşallah arabada rezil olmazdım. Arabaya bindiğimizde Yağızla ikimiz arkaya geçtik Salih arabayı kullanıyordu. Araba dışarıya göre sıcak olduğundan biraz gevşemiştim. Gözlerimi kapattım ve ağrının azalmasını diledim. Yağıza belli etmemek için:

-"Evet konuşa biliriz"-diye konuyu açtım. Belki benim de kafam karışırdı.

Bana bakıp tam emin olmasa da anlatmaya başladı.

-"Batuhan bizim istediğimiz gibi ifadesini verdi. Baban bunu duyduğunda tabi ki delirdi. Ama elinde bir kanıt olmadığı için bir şey yapamadı. Annen de yalan ifade vermiş. O gün evde yokmuş geldiğinde yerde öyle bulmuş ve ambulansı aramış. İşte böyle olduğu için baban şikayetini geri çekmek mecburiyetinde kaldı. Senin şiddet meselesine gelirsek".

Yüzüme biraz baktı daha sonra yeniden devam etti.

-"İrem sen cidden iyi misin? Beni dinliyorsun ama yüz halinden acı çektiğini göre biliyorum".

Zaten eve gidince ne yapacaktım ki. Elimde hiç bir şey yoktu. Markete gidip almalıydım ya da eczaneye. Ama beni yalnız bırakmazdı. Yerimden de kalkamazdım çünkü gittikce ağrım çoğalıyordu. Ona söylesem?

Bence evi kırmızı şelaleye bulamandan iyidir be İroş.

-"Yağız biraz yakın gelir misin kulağına bir şey söyleyeceğim"- dediğimde aynaya bakarak Salihle göz göze geldi. Daha sonra bana taraf eğildi.

-"E nasıl isteyeceğimi bilmiyorum ama başka çarem de yok. Benim acil pede ihtiyacım var".

Bana ilk anlamaz bir şekilde baktı daha sonra yakınlaşarak:

-"Salihe söyleriz alır markasını söyle yeter".

-"Yok olmaz. Sen alsan olmuyor mu? Utanıyorum zaten".

Gözlerini kısarak küçük bir gülümseme gösterdi ve başını salladı. Salihe bir eczanede durdurmasını söyledi.

Ya nasıl da biliyor şapşik.

Arabadan indi. 10 dakika sonra elinde siyah bir poşetle geri döndü. Poşeti bana uzattı ve Salihe biraz hızlanmasını söyledi.

-"Eve az kaldı zaten. Ağrı kesici içersen geçer belki"- dedi. Ben zaten konuşamıyordum. Koskoca adama ped aldırmıştım. Yanaklarımın kızardığına emindim.

Eve vardığımızda arabadan inip hızlı adımlarla odaya koştum. Her saniye altındı bana şu anda. Lavaboda işlerimi hallettim. Ağrım o kadar artmıştı ki bir elim karnımda diğer elimle tutunarak yatağa ilerledim. Yastığı elimle sıkıyordum acıdan. İlaç ta içememiştim. Ağlayacaktım çocuk gibi.

Kapı tıklatıldı. Gel dedim ve Yağız elinde bardak ve ilaçla yanıma geldi.

-"Al bunu iç geçer birazdan"-dedi. Ama o bilmiyordu ki benimkisi öyle değildi. İlacı içip yeniden uzandım elimle karnımı ovalıyordum. Gözleri elimi takip etti. Daha sonra bardağı da alıp çıktı. Şimdi uykusuz bir gece beni bekliyordu. Duygusallığım başlamıştı yine. Göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Ama bu hangı acıdandı. Yaşadıklarımdan dolayı mı, yoksa karnımdan dolayı mı? Bilmiyordum sadece tek başıma kaldığımı biliyordum.

Yatak örtüsü kırışmış bir vaziyet almıştı şu anda. Bense ortasında oturmuş geçmesi için dua ediyordum. Kapı yine tıklatıldığında gir dedim ve elinde sıcak su torbası, çikolatayla Yağız girdi.

-"Sesin aşağı kata geliyordu ben de çok ağrıdığını hissettim. Böyle olduğunu hiç düşünmemiştim. Araştırdım sıcak su iyi geliyormuş. Bir de çikolata gibi şeyler moral oluyormuş ne kadar doğruysa artık".

Su torbasını bana uzattı ve uzanıp karnıma koydum. Gözlerimi kapattım. Onun da yatağın kenarında oturduğunu hissettim. Hiç kimse bana böyle davranmadı ki hayatımda. Beni düşünmek. Bilemiyorum. Annem bile ben acı çekerken hep babama koşardı ben yalnız başıma kalırdım. Acıdan bayıldığım anları bile hatırlıyorum. Ama şimdi hiç tanımadığım biri benim acı çektiğimi görüp araştırmıştı. Bana yardım ediyordu. Nedenini ve karşılığının ne olduğunu bilmek istemiyordum. Sonuç sadece bana yardım ettiğiydi. Gözlerimi açtım ve ona baktım. Düşündüklerimle birlikte hıçkırarak ağlamaya başladım. Yanıma gelip omuzlarımdan tuttu.

-"Ne oldu çok mu acıyor? Kalk hemen hastaneye gidelim böyle olmayacak"- dediğinde yüzüne gözlerinin içine baktım.

-"Yok acıyan karnım değil bu defa. Kalbim acıyor. Bana şefkatle yaklaşman... En son ne zaman hissettim bilmiyorum bu duyguyu".

Yeniden yerime uzandım. Soğuklaşan torbayı komidinin üzerine koydum ve cenin pozisyonu alarak karnımı ovmaya devam ettim. Ama hâlâ ağrı devam ediyordu. Kollarım ağrımıştı, bedenim yorulmuştu ama o bitmiyordu. Arkamda hissettiğim kollarla irkildim. Dönüp baktığımda Yağız yanıma uzanmış kollarını belime sarmıştı.

-"İzin verirsen ben devam edeyim. Yorgunsun, çok yorgunsun, uyumaya çalış sen".

Kafamı onaylar bir biçimde salladım. Karnımda onun ellerini hissetmek biraz ürpertti beni. Daha sonra narin hareketleri beni mayıştırmıştı. Bana layık görülmeyen duyguların hâlâ var olduğunun gerçeğiyle gözlerimi kapattım...



Ben geldim sevgili okurlarım. İnşallah güzel bir bölüm olmuştur sizler için de. Çalıştığım kadar ayrıntılarla yazmak istiyorum. Sonu nereye gider nasıl olur bilmeden. Sizin de eğer fikirleriniz varsa bunu hem yorum arası satırlarda hem de burada bana bildire bilirsiniz. Hepinizi seviyorum❤️

Continue Reading

You'll Also Like

45.7M 2.1M 86
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
1.8M 49.2K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
•KARA• By Esma

Teen Fiction

1.1K 145 4
Mihra ailesinden kaçmak isterken kendini bir mafya liderinin elinde bulur. Kapkaranlık bir gecede bir ormanda Kara sayesinde hayatları birleşir... Ka...
830K 23K 63
Hikayenin bu güzel kapak fotoğrafı için milanooo28 ' e çok teşekkürler.