GEÇMİŞİN KUKLASI +18

By suslu1civcivv

20K 879 545

[Şiddet,kendine zarar verme gibi ögeler içermektedir!] Çocuktum ve yaşadığımız şeylerin kaderimiz olduğunu dü... More

GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
Kaktüs ve Kar tanesi
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
İleriki bölümlerden küçük bir kesit- Morg
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
KIYAMETTEN SONRA AÇAN PAPATYA
NEFRETiN ESİRİ

GEÇMİŞTE SIKIŞMIŞ KUKLA

281 23 11
By suslu1civcivv

Bölüm şarkısı: Candan Erçetin - annem

🕯️🕯️🕯️🕯️
Elimdeki kanlara bakarak ağlamaya devam ediyordum. Göz kapaklarım ağrımaya başlamıştı, ışıkları kapatıp odanın köşesine sinmiş bacaklarını kendime çekerek küçücük kalmıştım.

Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyorum, ölmem gerekiyordu; annemin yanına gitmem gerekiyordu. Aklıma gelen görüntülerle nefesim boğazım takıldı. Annemin kanlar içindeki hali gözümün önünden gitmiyordum.

Bir silah patlamıştı ve etrafı kan sarmıştı, annemin kanı...

Gözümden düşen yaşları silme zahmetine girmedim. Odanın kapısı çaldı, umursamadım.
Bu acıyla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum, benim annem öldü.

Benim annem öldü! Gözümün önünde verdi son nefesini.

Elimdeki kurumuş kanlara bakarak daha şiddetli ağlamaya başladım. Nefesim boğazıma takılıyordu.

Hayır! Ben nefes almak istemiyorum! Ben annemi istiyorum...

Selen ben, on üç yaşındayım ve ölümü herşeyden çok istiyorum.
Ölmek istiyorum, ölmek istiyorum, ölmek istiyorum!

Ellerimi saçlarıma geçirip sertçe çektiğimde gözüm karşıdaki aynaya takıldı. Kulağıma fısıltılar dolmaya başladı, umursamadım.
Yavaş adımlarla ayağa kalkıp yatağa doğru yürümeye başladım. Sadece uyumak istiyorum, uyumak ve bir daha uyanmamak...

Dönen başım yüzünden tökezleyip düştüm, odanın kapısı çalmaya devam ediyordu. Ayağa kalkıp sersem gibi yürüyerek yatağa uzandım. Gözyaşlarım yastığı ıslatmaya başladığında boğazımdan bir hıçkırık firar etti.

Allah'ım herşey kâbus olsun...
Ben dayanamam annemin yokluğuna, ben annem olmadan yaşayamam. Nefes nefese kalmış bir şekilde elimle yüzümü kapattım.

Abim neredeydi? Neden gelip beni almamıştı? Ben bu evde kalmak istemiyorum, ben Kaan'ın evinde kalmak istemiyorum. Yataktan kalkıp sarsak bir şekilde yürüyerek pencerenin kenarına oturdum. Burası bahçe kapısını gösteriyordu,abim gelirse onu görürdüm.

"Selen, korkmaya başladım." Fırat abimin sesini duydum, dışarıda şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu. Aralık ayından nefret ediyorum...

Gözyaşlarım yağmurla yarışırcasına akmaya devam etti; kulaklarımdan annemin sesi silinmedi. Boğazından fışkıran kan bir saniye bile durmadı. Annem çok acı çekti...

Annemi nasıl görecektim bir daha? Benim annem ölmüştü değil mi?
Ölmüş birini özleyince ne yapmak gerekir?
Annem beni görüyor mu?

Boğazıma takılan hıçkırıklarla başımı ellerim arasına aldım. Ben bu acıya dayanamıyorum. Ellerimdeki kana acı içinde baktım.
Ben annem olmadan nasıl yaşarım peki?

"Abim... Kapıyı kırmak istemiyorum lütfen aç..." Fırat abim konuşmaya devam etti. Sesi çok endişeli geliyordu; onu korkutmak istemiyordum ama kapıyı açarsam Kaan'ı görmekten korkuyordum.

Kaan Acar'dan nefret ediyorum.

Babamdan nefret ediyorum.

Onu öldürmek istiyorum, annem gibi ölsün!

Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim, kapının kilidini açtım ve yavaşça kapıyı araladım. Fırat abim beni kendini çektiğinde ona sarılıp tekrar ağlamaya başladım. Kendimi kontrol edemiyorum, bedenim titremeye başlamıştı; gözümün önü karardı, Fırat abim bunu farketmiş gibi beni kucağına aldı.

Yavaşça yatağa bıraktığında gözlerimle aynı renk olan gözlerine baktım. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken üzgün bir şekilde yüzüme bakıyordu. Yatağın kenarına oturup beni göğsüne çekti, elleri yavaşça saçlarımda geziyordu. Bu oda üstüme üstüme geliyordu, sanki biri gırtlağımı sıkıyordu. Ölüm annemi almıştı, ama benden de geriye bir bırakmamıştı...

"Abi, dayanamıyorum... Annemi öldürdüler, benim annemi öldürdüler..." Hıçkırıklarım arasında zorlukla konuştuğumda nefes alamıyor gibi hissettim.
Gözyaşlarım tişörtünü ıslatıyordu, elleri şefkatle saçlarımda geziyordu.

"Çok canı yandı... Gözümün önünde çırpındı kaç dakika... Ellerime kanı bulaştı, annemin kanı durmadı bir türlü..." Nefesim boğazıma takılıyordu,"ben annemi istiyorum, benim annem çok üşür, buz gibi bir yere koydular onu... Ne olur bir şey yap, benim çok canım yanıyor..." Başım dönüyordu, kulaklarımın dibinde annemin sesini duyuyordum... Silah patladığı an attığı acı dolu çığlığı...

"Serdar abim niye gelmedi?" İçimde büyük bir korku vardı; abim durmayacaktı, annemden sonra onu da kaybetmekten korkuyorum.

"Haberi yoktu, yarım saat önce haberi oldu."Nedenini bilmediğim bir sebeple şehir dışına gitmişti Serdar abim. Zaten ne olduysa o gittikten sonra olmuştu. Abimin gidişi Yiğit'i öfkeden delirtmişti.

"Çamlıbel'den çıktım yayan
Dayan, ey dizlerim dayan
Bacı atlı, kardaş yayan."

Omuzlarım sarsılarak ağlamaya başladım,Fırat abim bana endişeyle bakmaya başladı, umursamadım. Defalarca annemden dinlediğim ninniyi o öldükten sonra söylemek kalbime dayanılmaz bir azap veriyordu.

"Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek, oy.
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek, oy."

Nefes alamıyor gibi hissettim, annemin güzel sesini özledim şimdiden. Gözyaşlarım durmak bilmiyordu, bütün bedenim titremeye başladı.

"Bebeğimin beşiği çamdan.
Baş ucunda durur tavşan.
Bey babası gelir Şam'dan..."

Gözyaşlarımı silmedim, aktılar. Annemi gömecekleri gerçeği çarptı yüzüme. Daha fazla ağlamaya başladım.

"Selen! Bana bak! Selen!" Fırat abim korkuyla bana bakmaya başladı.

"Çamlıbel'den çıktım yayan.
Dayan, ey dizlerim dayan.
Bacı atlı, kardaş yayan..."

Annemi gömeceklerdi, benim annem karanlıktan korkar. Yıldızların ışığı bile aydınlatmaz mezarları... Nefes alamadığını hissederek elimi boğazıma sardım.

"Selen, kendine gel!" Fırat abimin kolları arasında şiddetli bir şekilde ağlamaya devam ettim. Annemin Kanlar içindeki hali geldi gözümün önüne.

"Anne..." Kulaklarımda annemin sesi yankılandı.

"Selen, bana bak!" Fırat abim beni sarsarak kendime getirmeye çalıştı.

"Anne..." Sesim fısıltı gibi çıktı.
Benim annemi gömeceklerdi, benim annemi karanlık bir mezara hapsedecekler!

"Anne!" Çığlığım bütün evde yankılandı. Hayır! Annemi gömmesinler.Benim annem karanlıktan korkar...

"Selen, abim...Bana bak..." yüzümü avuçları arasına aldı,"sakinleş lütfen..." Kolları arasında titremeye devam ettim.

"Anne! Bırak beni! Annemin yanına gideceğim ben! Bırak beni!" Sesim bütün evde yankılandı. Fırat abim beni kucağına alıp ayağa kalktığında çırpınmaya başladım. Beni duşakabinin içine bıraktığında kalkmaya çalıştım.

"Annemin yanına gideceğim! Bırak beni!" Çığlık çığlığa ağlamaya devam ettim. Fırat abimin üstüme buz gibi su tutmasıyla ağlayarak geriye doğru kaçtım.

"Abi... Anneme gitmek istiyorum. Ne olur beni anneme götür." Suyun soğukluğuyla nefesimin kesildiğini hissettim. Fırat abimin gözünden bir damla yaş düştüğünü gördüm. Ayağa kalkıp duşakabinin içinden çıktı, elinde havluyla geri geldi. Beni havluya sarıp kucağına aldı.
Tüm bedenim titremeye devam ediyordu, sıkı bir şekilde ona sarıldım.

Beni yatağa bıraktığında ona sarılmaya devam ettim. Kaan'ın içeri girdiğini gördüğümde bedenim öfkeyle kasıldı. Fırat abime daha çok sokuldum, Fırat abim kapıyı bakarak öfkeyle nefesini bıraktı.

"Selen..." Bana doğru bir adım attığında, yalvaran gözlerle Fırat abime baktım. Ne istediğimi anlamıştı.

"Baba! Kız iyi değil!" Öfkeli bir şekilde konuştu. Kaan'ın sert bakışları abime döndü.

"Bizi yalnız bırak, kızımla konuşmak istiyorum!" Üstündeki kanlı gömleğe baktığımda tekrar nefes alamadığımı hissettim.

"Kız iyi değil diyorum!" Fırat abimden böyle bir çıkış beklemiyordum.

"Fırat!" Kaan'ın öfkeli bir şekilde abimin üstüne yürüdüğünü görünce ağlayarak başımı yastığın altına soktum.

"Ne Fırat? Görmüyor musun kız ne halde? Amacın ne senin? Ne istiyorsun?" Bağırışları odada yankılanmaya devam etti.

"Kızımla arama giremezsin!" Kaan'ın yorgun sesiyle gözlerimi kapattım. Onu görmek istemiyorum.

"Annesi bitti, sıra kızına mı geldi?" Fırat abimin bağırmasıyla korkuyla irkildim.

"Fırat!" Kaan'ın sesi bütün evde yankılandı. Başımı yastığın altından çıkardım korkuyla.

"Bu kızı daha fazla mahvetmene izin vermem baba!" Kaan'ın öfkeyle Fırat abimin üstüne yürüdüğünü görünce daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım.

Fırat abim bana döndüğünde bakışları yumuşadı. Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu, dudaklarını oynatarak korkma dedi. Korkuyla karşımdaki manzaraya bakmaya başladım. Kaan kızınca gözü bir şey görmezdi. Fırat abime zarar vermesini istemiyordum. Kaan birkaç saniye abimin yüzüne baktıktan sonra odadan çıktı. Kapıda bize bakan Ceren hanımı gördüm, üzgün gözleri üstümde dolaşıyordu.

"Ece!" Birkaç saniye içinde hizmetli kadın odadan içeri girdi.

"Selen'in üstünü değiştir, saçlarını kurut ve bir şeyler yedir." Kadın başını sallayarak onayladı abimi ve bana doğru yürümeye başladı.

Fırat abim bana doğru gelip yatağın bir kenarına oturdu. Yüzünde küçük bir tebessümle bana baktı.

"Benim biraz dışarı çıkmam gerekiyor, hava kararmadan dönerim..." Eğilip saçlarımı öptü. Başımı salladım, kendimi çok yorgun hissediyorum. Fırat abim odadan çıktığında ruhumdaki ağırlıkla kendimi yatağa bıraktım.

Kadının getirdiği pijama takımını aldım. Üstümdeki ıslak kıyafetleri tek tek çıkardım, pijama takımını giyip yatağa uzandım. Yorganı başıma kadar çekip gözlerimi kapattım.

Uyu Selen, uyuyunca geçer belki.

Gözlerimi zorlukla araladım, hava yeni yeni kararmaya başlamıştı. Aşağıda duyduğum tanıdık sesle hızla yataktan çıktım. Kaan'ın karşısında durmuş öfkeyle bağıran Serdar abimi gördüm. Serdar abimi görmenin verdiği huzurla gözlerim doldu.

Koşarak merdivenleri indiğimde Kaan bir anda önümde durdu. Abimin bakışları bana döndüğünde onunda gözlerinin dolduğunu gördüm. Çok yorgun görünüyordu, gözlerinde çığlık çığlığa bağıran acıyı görmezden gelemedim.

"Gidiyoruz Selen." Hevesle başımı salladım. Abime doğru bir adım attığımda Kaan kolumu tuttu.

"Selen bundan sonra bu evde kalacak." Şaşkınlık ve korku karışık bir şekilde abime baktım. Abim öfkeyle gözlerini kapattı, "hadi Selen." Gözlerini aralayıp sertçe Kaan'a baktığında Kaan hiç oralı bile olmadı. En yakın adamı Ilgaz' a döndü,"Selen'i yukarı çıkar." Ilgaz bana doğru geldiğinde abime doğru koştum.

Birkaç saniye içinde oldu herşey. Abim belinden bir silah çıkarıp Kaan'a doğrulttu, Kaan'ın adamları silahını çıkarıp abime doğrulttuğunda korkuyla abime baktım.

Abim bana bakıp gülümsedi beni rahatlatmak ister gibi. "Leyla'dan kalan son hatırayı, kızımı götürmene izin vermem Serdar!" Kaan'ın konuşmasıyla salonun bir köşesinde sessizce olan biteni izleyen Ceren'i gördüm. Kaan'ın sözlerinden sonra yüzünde tuhaf bir ifade oluştu, annem kadar değil, ama bu kadının da hayatını mahvetmişti Kaan.
Serdar abim öfkeyle silahın namlusunu iyice Kaan'a yaklaştırdı.

"Hayır. Kardeşimi de yok etmene izin vermeyeceğim." Gözümden yaşlar düşmeye başladı tekrar.

"Selen burada kalacak! Sen Selen'den uzak duracaksın!" Kaan'ın sözlerinden sonra içimi büyük bir huzursuzluk kapladı. Gerçekler acı bir şekilde yüzüme çarptı.

Ben ölene kadar Kaan Acar'dan kurtulmayacaktım.

Aynı abimin Yiğit Acar'dan kurtulmadığı gibi.

Bazı babalar sadece azap oluyordu.

"Seni öldürürüm Kaan! Yemin ederim ki öldürürüm!" Abimin bağırmasıyla gözyaşları içinde Ilgaz'ın kolları arasından kaçtım. Koşarak abime sarıldım, abim beni arkasına aldığında Kaan ile göz göze geldik. Öfkeyle bana bakarak başını iki yana salladı. Bu bakışı biliyordum, eline geçtiğim ilk an canımı okuyacaktı.

"Serdar, buradan cesedin çıkar, sen Selen'i alıp çıkamazsın." Kaan'ın kendinden emin bir şekilde konuşmasıyla korkuyla kalbim sızladı.
Ya abim de ölürse, ben nasıl yaşarım?

"Öldür beni, canımı almadığın sürece Selen'i bırakmam burada!" Abimin kendinden emin bir şekilde konuşmasıyla Kaan tek kaşını kaldırdı.

"Selen, abinin ölmesini istiyor musun kızım?" Bana bakarak oldukça rahat bir şekilde konuştuğunda korkuyla kalbim kasıldı. Ben konuşmayı unutmuş gibi sadece Kaan'ın yüzüne baktım. Kaan yüzümdeki ifadeye bakıp gülümsedi, gözlerim Fırat abimi aradı. O burada olsaydı bir şey yapardı belki.

"Kardeşimi bırakmam!" Abinin pürüzlü sesi dikkatimi çekti, o ağladığı zaman böyle çıkardı sesi. Çok mu ağlamıştı?

"Serdar!" Yiğit'in sesini duyduğumda iyice allak bullak oldum. Abim hiç oralı bile olmadan silahının namlusunu daha fazla Kaan'a bastırdı.

"Annemi yok ettiniz! Annem sizin yüzünüzden öldü!" Sesi bütün evde yankılandığında Kaan'ın öfkeyle bana baktığını gördüm.

"Yiğit, oğluna sahip çık, yoksa benim elimden bir kaza çıkacak!" Ağlayarak daha fazla abime sokuldum.

"Kardeşimi birakmam!" Arkamda duyduğum adım sesiyle arkamı döndüm. Kaan'ın adamlarından biri beni geriye doğru çekince korkuyla çığlık attım. Benim sesimle abimin dikkati dağıldı, ani bir manevra ile abimin elindeki silahı aldı kaan.

Adam beni sımsıkı bir şekilde tutmuştu. Kaan'ın öfkeyle abime yumruk atmasıyla çığlık atarak öne doğru atıldım. Abim ağzında biriken Kanı Kaan'ın yüzüne tükürdü.

"Selen'i unut Serdar! Bundan sonra senin Selen diye bir kardeşin yok! " Abimin bakışları bana döndüğünde ağlayarak başımı iki yana salladım. Yiğit öfkeyle Kaan'a bakmaya başladı.

"Abi-" Kaan elini kaldırıp Yiğit'e baktı.

"Oğluna sahip çık," Ilgaz'ın adamlara işaret vermesiyle hepsi abime doğru atıldı.

"Abi!" Abimi resmen sürükleyerek evden çıkardıklarında ağlayarak arkasından baktım sadece.

"Selen, geri geleceğim korkma!" Yiğit birkaç saniye Kaan'a baktıktan sonra kapıdan çıktı.
Onların gitmesiyle arkamdaki adam beni bırakmıştı. Adamın beni bırakmasıyla hızla kapıya doğru koştum.

"Abi!" Bağırarak kapıdan dışarı çıktım, abimin bahçe kapısının yanında olduğunu görünce çıplak ayakla olduğumu umursamadan ona doğru koşmaya başladım.
Abimin bakışları bana döndü, bana doğru geleceği an adamlar önünde etten duvar ördü.

"Selen!" İri kollar beni tuttuğunda daha fazla ilerleyemedim. Sadece çırpınmaya devam ettim, adamlar abimi bahçeden çıkardığında korkuyla bağırdım.

"Abi! Bırak beni!" Çığlık atarak beni tutan kollar arasında çırpındım. Evden içeri girdiğimizde adam beni yere bıraktı. Kaan'ın karşımda durduğunu görünce öfkeyle üstüne atıldım.

"Abimi istiyorum, seni istemiyorum, senin yanında kalmak istemiyorum. Abimi istiyorum..." Ceren Kaan'ın sinirlendiğini görünce Kaan'ın önüne geçti.

"Kaan, üzüntüden ne dediğini bilmiyor,bakma sen ona." Beni korumak için söylediği sözleri umursamadan bağırmaya devam ettim.

"Senden nefret ediyorum! Senden nefret ediyorum! Annem senin yüzünden öldü!" Ceren yapma der gibi baktı bana, Kaan öfkeyle oturduğu yerden kalktı. Nefret dolu gözlerle ona baktım.

"Kaan, daha küçük-" Kaan sert bakışlarını Ceren'e çevirdi.

"Sen karışma!" Ceren'i kenara doğru itip bana doğru geldi. Hiçbir şey söylemeden saçımdan tutunca korkuyla ağlamaya başladım. Hızlı adımlarla yürürken beni peşinden sürüklüyordu. Ceren peşimizden geliyordu, "Kaan, daha çocuk o. Ne dediğini bilmiyor, yapma lütfen." Kaan'ı ikna etmeye çalışarak konuşmaya devam etti.

"Karşıma Ceren!" Kapıyı açmasıyla geldiğimiz yere baktım. Karanlık, çok karanlık bir yerdi, aşağı doğru inen merdivenler vardı.

"Bir daha Serdar'ın adını ağzına almayacaksın! Senin evin burası!" Tüm korkuma rağmen ona baktım,
"Benim evim abimin yanı!" Söylediğim şeyle sadece başını salladı.

"Aklın başına gelene kadar burada kalacaksın! Buradan çıkmak yok!" Beni bir anda aşağı doğru itti, dengemi kaybedip sert bir şekilde merdivenlerden yuvarlandım. Sol kolumda dayanılmaz bir ağrı hissettim. Merdivenlerin dibineden kalkıp elimi ağrıyan kolumun üstüne atmaya çalıştım. Hissettiğim dayanılmaz ağrıyla elimi geri çektim. Etrafıma baktım, en fazla iki metre karanlık, zindan gibi yerdi.

Ağlayarak duvara doğru yaslandım, kolumda dayanılmaz bir ağrı vardı. Gözyaşlarım boğazıma doğru akmaya devam ederken başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. Kolumdaki ağrı her saniye daha da çoğalıyordu, gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Daha dün annemin kucağında uyuyordum, bu gün ise soğuk bir duvar köşesinde.

Kaç dakika geçti bilmiyorum kolumdaki ağrı dayanılmaz bir hal aldı. Yavaşça gözlerimi araladım, ağlamaktan göz kapaklarım ağrıyordu. Kolumun üstüne hafif bir şekilde dokununca şişmeye başladığını hissettim. Hafif bir şekilde dokunmama rağmen aşırı şiddetli bir sancı girdi.
Bu dar alanda nefes bile alamıyordum. Çok karanlıktı, duvarların üstüme gelmeye başladığını hissettiğimde gözlerimi kapattım. Anne niye bıraktın bizi?
Kolumun ağrısı geçmek bilmiyordu, her geçen saniye daha da artıyordu.

Dakikalar birbirini kovaladı, ben soğuktan titremeye başladım. Dişlerim birbirine çarpıyordu, başımda dayanılmaz bir ağrı vardı. Karanlık yüzünden kolumu göremiyordum ama şişliğin inmediğini anlamıştım. Tüm bedenim titremeye devam ediyordu. Sağlam olan kolumda hafif bir dokunuş hissettiğimde irkilerek gözlerimi açtım. Korkum fare ya da böcek olmasıydı ama karşımda duran bedeni görünce korkuyla duvara sindim.

Annem karşımda duruyordu!

Annem karşımda duruyordu!

İmkansız! Benim annem öldü!

"Kızım..." Onun sesini duyduğumda şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Ben deliriyorum, imkansız bu! Başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım, gerçek değil o! Senin annen öldü! O gerçek değil!
Saçlarımda şefkatli dokunuşunu hissedince gözlerimi araladım.
Gülümseyerek bana bakıyordu, ağlayarak başımı iki yana salladım.

"Anne," tek bir kelime döküldü dudaklarımdan.

"Buradayım," dedi. Gözyaşları içinde başımı iki yana salladım.

"Sen öldün." Gerçek gibiydi ama gözlerimle izlemiştim ölümünü. kelimeler kezzap gibi yaktı boğazımı, Kalbimin acı çığlıkları kulağımı sağır etti.

"Bak buradayım ben." Kendini işaret edince duvara daha fazla sindim.

"Anne, korkuyorum. Sen öldün, yaşayanlar ölüleri göremez..." Annemin dudağının kenarında küçük bir gülümseme oluştu.

"Ama buradayım, senin için geldim. Sen korkma diye. " Bir keresinde yaşlı bir kadın görmüştüm, bana Allah'ın çocukları üzmeyi sevmediğini söylemişti. Ben çok üzüldüm diye annemi geri göndermiş olabilir miydi? Kolumdaki ağrı daha da attığında gözlerimi kapattım.Yukarıda bağırış sesleri duyduğumda Fırat abimin geldiğini anladım. Gözlerimdeki yaşlarla anneme baktım.

"Anne, benim elim çok acıyor." Ağlamaktan kısılan sesimle zorlukla konuştum.

"Geçecek," dedi sadece.

"Ama dayanamıyorum, git kaan'la konuş çıkarsın beni buradan." Sadece başını iki yana salladı.

"Anne, çok acıyor..." Gözlerim kararmaya başlamıştı, yukarıda bir şeylerin kırıldığını duydum. Annemin beni göğsüne çekmesiyle gözlerimi kapatıp kendimi sonsuz bir karanlığa bıraktım.

Ve Fırat abim gelip beni çıkarana kadar o buz gibi yerde kaldım.kolumdaki kırık birkaç hafta içinde iyileşti, ama ben o günden sonra asla eskisi gibi olmadım. Paramparça olan kalbim iyileşmedi...

🕯️🕯️🕯️🕯️

Bölüm böyle değildi, normal bölüm atacaktım ama yanlışlıkla bölümün yarısını sildim.💆🤦

Vücudumun sol tarafında çok pis bir ağrı var, bölümün devamını yazamadım.

Birkaç gün içinde devamını yazıp atacağım.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️








Continue Reading

You'll Also Like

244K 9.8K 48
Bir kız düşünün. O kız, öyle bir kız ki, on iki yaşındayken kardeşiyle beraber başına gelen kokunç olaydan sonra bile ayaklarının üzerinde durabilen...
5.8M 265K 85
Arızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen...
334K 27.3K 36
(Tamamlandı.) Tamirci çırağı olarak çalışan Devrim hayatı hakkındaki gerçekleri öğrenir.
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...