Devrim (+18)

بواسطة Algoritmalar_

538K 16.8K 3.7K

(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü i... المزيد

Devrim B1 - |Kaotik İntikam| (Prolog)
Devrim B2 - |Kızılca Kıyamet|
Devrim B3 - |Soğuk Kin|
Devrim B4 - |Canhıraş|
Devrim B5 - |Anlaşma|
Devrim B7 -|Güç Devinimi|
Devrim B8 - |Savaş|
Devrim B9 : |Sıfır Noktası|
Devrim B10 : |İhtiras|
Devrim B11: |Ateş ve Barut|
Devrim B12: |Yüzleşme|
Devrim B13: |Hırs|
Devrim B14: |Zaaf|
Devrim B15: |Kışkırtma|
Devrim B16: |Cesaret|
Devrim B17: |Korku|
Devrim B18: |Düşman|
Devrim B19: |Zoraki Anlaşma|
Devrim B20: |Tutku Part I|
Devrim B20: |Tutku Part II|
Devrim B21: |''Daha iyisini yapabilirim''|
Devrim B22: |İntikam Part I |
Devrim B22: |İntikam Part II |
Devrim B23: |Öfkenin Griliği |

Devrim B6 - |Emir|

20.3K 699 88
بواسطة Algoritmalar_

Medya: Yasmin Karaer (Lauren De Graf)

Hakan bir daha elime tutunup, çekiştirdiğinde, istemsizce elimi hızla kurtarıp, onun elinden tutarak önüme vahşice ittirerek karnına geçirdim.

Yerde iki büklüm yatıyordu. Devrim kaşları çatık bir şekilde baktı bana.

"Köpeklerine emir ver, çünkü bana öyle istedikleri gibi dokunup çekiştiremezler. Kaçtığım falan yok, istediğin kadar adam arkamdan gezdir. Tek hedefim Eliz'in katillerini bulmak. Bu yol senden geçiyorsa, bir yere kaçmam. Uzak dur!"

Hızlıca Hakan'ın yanından uzaklaşırken, kapıya doğru adım attım. Fakat kolumdan hırsla çekilmiştim.

Devrim ile yüz yüze gelmiştim şimdi. Buz rengi gözleri bende dolanıyordu.

"Dışarıda araba bekliyor, oraya bin ve git! Evinin kapısının önünde ise iki adam olacak."

Kolumu sertçe ondan kurtarırken, sırtımı dönüp depodan çıktım. Depodan çıktığım anda, arkamda başka bir adam daha belirdi.

Tamam, bakalım ne olacaktı şimdi? Bu adam ile çalışmak bana neler katacaktı bilmiyorum ama Eliz'in intikamı için her şeyi yapabilirdim.

Ruhsuz bir ifade ile, arkamdan gelen adamları inceledim. Önce sağdakini, sonra soldakini.

Beni ilk içeriye alan oydu sağdaki adam. Her yanından, ajan insanlar vardı bu adamın da. Güya korunaklı bir yerdi.

Şimdi ise sanki beni tanımıyormuş gibi davranıyordu. Sanırım patronlarına saldırmama izin verdiği için, bunu onlara söylememden korkuyordu.

Sonuçta şimdi Devrim Atalay ile çalışıyorduk. Hiç aklımda dahi yokken hem de.

Eliz defalarca kez bu örgüte ya da her neyse, bu aptal şirkete girmem için yalvarmıştı.

Çünkü zihnim buradaki insanlar için bulunmaz nimetti. Hep öyleydi. Her yerde öyleydi. Bana yüksek kademeli birçok işi zihnim sağlamıştı.

Zümrüt'ün normal, sıradan insanlar ile işi olmazdı. Çünkü basit ona anlamsız geliyordu.

Ona, onun parasına güç katacak insanlar lazımdı. Onun kara kutusu bendim. Eliz ise, Devrim'e olan nefretim gibi, Zümrüt'ten pek hoşlanmazdı. Ama onu bu konuma onun getirdiğini de unutmazdı.

Hiç birimiz unutmazdık.

Zümrüt oldukça güçlü bir adamdı. Demiştim ya, ben de en karanlık yerlerin kapılarını Zümrüt sayesinde aralamıştım.

Hayatımda hiçbir zaman etik kuralları olan biri olmamıştım. İyi bir insan da olmayı başaramamıştım keza. Çünkü ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğururdu.

Biz en dipten başlamıştık Eliz ile. En dipten, insanların bize iğrenerek ya da acıyarak baktığı çocukluk döneminden, çok büyük meblağlar ile hayatımızı döndürdüğümüz zamanlara kadar az buz şey yaşamamıştık.

On sekiz yaşında, o yurttan çıktığımızda sadece iki öksüz olarak, sefil bir şekilde yaşamak için, sıvası bile olmayan bir eve taşınmıştık.

Onun da kirasını ödeyeceğimiz meçhuldu. Eğer iş bulamazsak, gece yarısı kirayı ödemeden, ev sahibine görünmeyip, kaçma planımız bile hazırdı.

Bizi biraz şansımız kurtarmıştı Eliz ile. Zümrüt ile tanışmasaydık, her şey daha da felaket olurdu.

Onu hapise girmekten kurtarmıştım ve hapise girmekte olduğu suçtan, daha ağır suçlar işleyerek, hala dışarıda kalmaya devam ediyordu.

Eliz, Zümrüt ile çalışmak için fazla sıradandı. Fakat ben onun için ise bulunmaz nimettim.

Hipertimezi benim için, ruhsal anlamda büyük bir çöküntüydü. Keza hayatımın bir çoğu, asla unutamayacağım bir sürü çürümüş cesetler ile doluydu.

Normal bir zihniyete sahip olmayı çok isterdim ama hipertimezi olmasaydım da, Zümrüt elimden tutmazdı benim.

Yine o eski, çürümüş yerde ekmek almak için tanrıdan yardım ister hale gelebilirdim.

Eliz'i hiçbir zaman önemli görevlere atamamıştı. Çünkü akıl zeka ve hafıza işiydi verilen görevler.

Zümrüt beni eğitmişti. Bugün sanırım beni görseydi benden ümidini keserdi. Çünkü fazlası ile amatör davranmıştım.

İşin içine duygusal bir bağ girdiğinde hep böyle olurdu. Zümrüt'ten öğrendiğim ilk ders buydu.

Profesyonel davranmak için, önce karşındakinin kim olduğunu unutman gerekiyordu.

Ben bu gece karşımdaki insanın düşmanım olduğunu yeterince belli etmiştim. Devrim Atalay ise olduğundan daha sivri zekalı bir adamdı.

Eliz'den defalarca kez bu cümleleri duymuştum. Hep ona hayran hayran bir şeyler anlatırdı.

Ben ise oldukça saçma bir şekilde abarttığını düşünüyordum.

Oysa öyle değildi. Gerçi ben de amatörce davranmıştım. Anlamaması imkansızdı.

Kendime yaptığım hata yüzünden yine sinirlenmiştim.

Ben bu kadar zayıf değildim. Ben Zümrüt Kızılca'nın en iyi ajanlarından biriydim.

Tüm insanları elimde döndürecek kadar da zekiydim. Ölmemiştim, şu an ipler Devrim Atalay'da görünebilirdi ama ben kimsenin kuklası değildim.

Eğer Devrim Atalay bu durumun sorumlusu ise, onu yok edecektim. Bunun için de ölmemem ve bu adama yakın olmam gerekiyordu.

Ama eğer başkası ise, onu ellerim ile un ufak edene kadar ezecektim. Devrim Atalay'ın birçok düşmanı olabilirdi.

Onlar da yapmış olabilirdi. Bundan önce emin olmam gerekiyordu, kime saldıracağımı bulmam için.

Çünkü bu yer bir sürü yer altı mafyasının, iktidar sağlamak istediği karanlık, gri bir şehir hapishanesiydi.

Alt tabaka sayılan insanlar ise, kendini bu iktidar savaşından geride tutup, kanlı savaşlara müdahil olmayanlardı.

Onlar genelde sıradan insanlardı, ve hükumetin karartma yasası yüzünden karanlık piyasadan haberdar değillerdi. Cüzi miktarda kendilerinden üstlere tüm zamanlı kölelik yapıyorlardı.

Boşalmış balo salonunda her yer her yere girmişti. Gülümsedim.

Bir yeri cehenneme çevirmek benim işimdi.

Yavaş yavaş dışarı çıktığımda, bacaklarımı kaplayan soğuk ile bedenime bir titreme yayıldı ama umursamadan arabama doğru yürüdüm.

Ama dominant bir ses duyuldu.

"Sizi zorlamak istemiyoruz bayan. Bize verilen emiri yapmak durumundayız. Biz götüreceğiz sizi evinize."

Tiksinti dolu bir ifade ile baktım onlara. Arabaya binmiştim ama. Şimdiden sıkılmıştım bu adamın tirat kanunlarından.

Ama madem böyle istiyordu, kısa bir süre sonra, canım sıkılırsa biraz da kendi kurallarım ile oynardım.

Ne için geldiğimi biliyordum, şimdi de ne yapacağımı biliyordum.. Bu adam gerçekten oyun mu oynuyor yoksa gerçekten Eliz'e kendisi dokunmadı mı merak ediyordum.

Bunu netleştirmem gerekiyordu. Arabanın arkasına yerleşip, iki adamın da arabaya binmesini bekledim.

Bindiklerinde ise kapının önünde ezeli düşmanımı görmüştüm. Devrim Atalay, gözlerini dahi kırpmadan bana bakıyordu.

Siyah camlı olduğu için araba, bana bakmak için dik dik baktığını düşünmüyordum. Sadece hareket edişine bakıyordu sanırım.

Bu adamı bu gece öldürebilirdim. Ama şans eseri sadece koluna denk gelmişti.

Arabadan hırıltılı bir ses gelince, kaşlarım çatılarak düşüncelerimden sıyrılırken, adam küfür ederek arabayı söndürüp aşağıya indi.

Kaputu açarken, bir anda etraftan duman çıkmıştı. Arabadaki, beni içeriye alan adam ise arabadan indi. Şimdi arabada sadece ben vardım.

Göz devirdim. Ahmaklar.

Devrim de o tarafa doğru geldiğinde, durumun vahim olduğunu anlamıştım. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Komikti. Etrafında nasıl bu kadar sakat olabilirdi anlamış değildim.

Adamlar arabaya bir şeyler yaparken, Devrim ise bana doğru yürüdü. Yüzünde ise ruhsuz bir ifade vardı.

"İn arabadan, karşıdaki arabaya geç!"

Emir veren sesi kaşlarımın çatılmasına neden olurken, dik dik baktım suratına. Bu kimdi ki benimle böyle konuşuyordu.

"İnan bana, gram sabrım yok. Bin şu arabaya. Sabrımı sınama!"

Yüzüne bir tane yumruk çakmamı yeterince hak etmişti.

"Karşıdaki arabaya binebilir misin?"

Anlamayan bir ifade ile bakarken, gerizekalıya anlatır gibi, altına bastıra bastıra bu cümleyi kurmuştum.

Devrim bir anda beklemediğim bir ifade ile, kibirli bir ifade ile omzuna un çuvalı gibi beni atarken, hızlıca çırpınmaya başladım.

Sargılı olan koluna daha çok vuruyordum. Başkası olsa acırdım ama bu adam hak etmiyordu acımamı.

Ağzından inleme kaçarken, arabaya hızlıca atıldım.

O da arabaya bindiğinde öfke dolu bir ifade ile baktım ona.

"Ne yapıyorsun ya sen, manyak herif?"

Devrim ruhsuz bir ifade ile baktı.

"Ben sabırlı biri değilim, emin ol beni sınamak istemezsin! O yüzden bir dediğimi iki etme Yasmin."

Alaycı bir ifade ile baktım ona. Oldukça komikti bu adam.

"Seni vurarak, yeterince sabrını sınadım ama sen gelip, bana beraber çalışma teklifi sundun. Sen vıttırı vızzık bir adamsın Atalay! Sen boşuna mafyasın! Senden bir cacık olmaz."

Devrim, asfaltı ağlatarak, beni hızlıca geriye savururken ağzımdan bir inleme kaçtı. Koltuğa seksen seksen uzanmıştım.

"Sabrımı sınarsan, canının ne kadar sıkılacağını test ederim. Bundan sonra beraberiz ve ben senin patronunum. Akıllı olacaksın!"

"Ben senin çalışanın değilim. İnan bana, aynı karşılığı misli ile vermeye oldukça yetenekliyimdir."

Yüzümü garip bir şekilde inceledi. Yüzümü derinlemesine izlemesi beni huzursuz hissettirmişti.

Susup, kendimi geriye yaslar iken, yolu izlemeye başladım ama evimin yolunu geçince garip bir ifade ile bakmıştım.

"Hakkımda her şeyden haberdarsın diye ses etmedim ama evimin yolunu geçtin!"

"Evine gitmiyoruz Karaer!"

Kaşlarım çatılarak baktım ona.

"Ne demek evime gitmiyoruz Atalay!"

"Evime gidiyoruz, sana gram güvenmiyorum Yasmin Karaer!"

(İnstagram adresimiz)

* Kitap hakkında yorumlar?

* Kitabı beğeniyor musunuz?

* Gelecekte ne olmalı?

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

60.8M 2.9M 83
[IN BOOKSTORES AND KINDLE UNLIMITED NOW!] What if you were matched with the original love god? --- When Lila goes to the Cupids Matchmaking Service i...
197K 10.8K 37
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
2.2M 56.8K 40
*** "Sana bir teklifim var. Kabul edersen borcu silindi bil." "Nedir?" dedim titreyen ellerimi birleştirip tutarak. Bakışları oraya kaydı, sonra da k...
142K 3.2K 27
Yıllar önce platonik biten acı dolu bir aşk hikayesi... Peki neler bıraktı, Yada hayat onları yeniden bir araya getirirmiydi? Bu hikaye küllerinden d...