Kar Koynunda / Kurt Serisi -1...

By NiaRex

110K 7.1K 1.5K

-Tamamlandı-, DÜZENLENECEK! "Yaklaşma!!" diye bağırdım, üzerime gelmeye devam eden kızıl gözlü kurda doğru. A... More

*⁠.⁠✧. -0- .✧.*
*⁠.⁠✧. -1- .✧.*
*⁠.⁠✧. -2- .✧.*
*⁠.⁠✧. -3- .✧.*
*⁠.⁠✧. -4- .✧.*
*⁠.⁠✧. -5- .✧.*
*⁠.⁠✧. -6- .✧.*
*⁠.⁠✧. -Duyuru- .✧.*
*⁠.⁠✧. -7- .✧.*
*⁠.⁠✧. -8- .✧.*
*⁠.⁠✧. -9- .✧.*
*⁠.⁠✧. -10- .✧.*
*⁠.⁠✧. -11- .✧.*
*⁠.⁠✧. -12- .✧.*
*⁠.⁠✧. -13- .✧.*
*⁠.⁠✧. -14- .✧.*
*⁠.⁠✧. -15- .✧.*
*⁠.⁠✧. -16- .✧.*
*⁠.⁠✧. -17- .✧.*
*⁠.⁠✧. -18- .✧.*
*⁠.⁠✧. -19- .✧.*
*⁠.⁠✧. -21- .✧.*
*⁠.⁠✧. -22- .✧.*
*⁠.⁠✧. -23- .✧.*
*⁠.⁠✧. -24- .✧.*
*⁠.⁠✧. -25- .✧.*
DUYURU

*⁠.⁠✧. -20- .✧.*

1.7K 153 34
By NiaRex

Mini minnacık 1000 kelimelik bir bölümle geldim!

'Yirminci bölüm'

İki elimle, kavundan biraz daha büyük duran göbeğimi okşayarak camdan dışarı bakmaya devam ettim. Üçüncü ayını tamamlayan hamileliğim güzel ilerliyordu.

Ara sıra yediğim tekmeleri saymazsak güzeldi tabii...

Küçük veletler çok güçlüydü! Şimdiden Yankı'ya benzemeye başladıklarına emindim. "Elmalarını yedin mi, Sancak?"

Yankı'nın sorusu ile dalgın bakışlarımı dışarıdan çekerek ona doğru döndüm. "Hayır, midem almıyor" diye mırıldandım.

Son birkaç gündür çok fazla endişeli ve yorgundum.

Sanırım, aklım ebe hatunun dediklerinde kalmıştı. "Anladım, sıcak süte ne dersin?"

Bakışlarımı gözlerine çıkarıp, gülümseyen yüzümle başımı sallayarak onayladım onu. "Olabilir"..

"Peki o zaman, burada bekle beni" dedi Yankı. Hemen ardından saçlarımı okşayarak küçük mutfağımızın olduğu tarafa doğru ilerledi.

Cevap vermeden, dışarıyı seyretmek adına tekrar cama döndüm.

Bir hafta kadar önce Bora ziyaretime gelmişti. Ateş ile kavgalıydılar, sözde Ateş bey mühürlenmek isterken Bora sorun çıkarmaya başlamıştı.

Bora'yı anlıyordum..

Gerçi ben sazan gibi hemen mühürlenmiştim ama, halimden memnundum.

Keşke Bora hazır fırsattan istifade biraz daha kalsaydı yanımda.

Neyse..

Sanırım tanıdık birilerini görmek hoşuma gittiğinden ayrılırken mutsuz oluyordum.

Derin bir nefes aldım. Bir ay sonra, doğuma hazır olmam için şehire inecektik.

Burada normal yollarla doğurmamın tehlikeli olacağını düşünüyorlardı.

Nedense...

Kendimi anlamıyorum ama, şehire inmek istemiyordum...

Buradan çıkmak istemiyorum. İçimde derin bir korku vardı. Neydi bu endişe?

Sanki? Küçük bir çadır yapmak ve saklanmak istiyordum. Bu nasıl bir duyguydu böyle?

"Al bakalım, bebeğim" Daldığım yerden Yankı'nın sesi ile ayrılırken bana doğru uzattığı bardağın kulbunu tutarak camın kenarına yerleştirdim.

Ona sarılmak için kollarımı kaldırıp, "Teşekkür ederim" dedim sessizce.

İsteğime karşılık vererek anında beni kucağına çekti Yankı. Olduğum yerde rahat ederken camın kenarına koyduğum bardağı alarak ufak bir yudum aldım. "Son günlerde fazla düşünceli duruyorsun, balım. Bir sorun mu var?"

Kısa bir süre sessiz kaldım. Hemen ardından başımı göğsüne sürterek gözlerimi kapatıp mırıldandım. "Şehire inmek beni ürkütüyor"

Elimdeki bardağın tutulup alınması ile gözlerimi aralayarak Yankı'ya odaklandım. "Neden? En başından gitmek istediğin yer orasıydı zaten. Bir iki aylığına gidip geleceğiz, seni ürküten ne?"

Kaşlarım çatıldı. "Evet ama, ben seni sevmeden ve hamile kalmadan önce, burada kalmak için hiçbir sebebim olmadığından gitmek istiyordum. Şuan durum çok farklı." dedim homurdanarak.

Ufak bir kıkırtı döküldü dudaklarından Yankı'nın. Gözlerimi gözlerine çıkararak gülümsedim.

"Anlıyorum bebeğim ama, madem öyle o zaman şöyle sorayım. Oradaki hayatını hatırlamak mı korkutuyor seni?" diye sordu Yankı, hafifçe yüzüme eğilerek burnumun ucuna minik bir öpücük kondurdu.

Yutkundum. Ailem...

Beni aramamışlardı bile, eğer en ufak bir ilan bile verselerdi Yankı merkeze indiğinde muhtemelen bunu fark edeceğini söylemişti.

Belki de kusurlu bir oğlandan kurtulduklarına sevinmişlerdi?

Neyse ne! Gözlerimi sıkıca yumarak kafamı Yankı'nın boynuna gömdüm. "Gitmek istemiyorum işte! Gitmeyelim!"

"Tamam balım, sakin ol. Ben halledeceğim. Mümkünse hastaneyi buraya getiririm. Sakin ol tamam mı?" diyerekten, beni sakinleştirmek adına uzamış olan saçlarımı okşayarak devam etti sözüne. "Sen doğurabileceğine inanıyorsan elimden gelen herşeyi yapmaya varım Sancak."

"Hı-hım" gibi ufak bir mırıltı çıkararak Yankı'nın boynuna minik öpücükler kondurdum.

Hafifçe araladığım dudaklarımın arasına, Yankı yutkunduğu için hareket edip duran adem elmasını yerleştirdim.

Yankı'dan hiçbir tepki gelmeyince kaşlarımı çatarak dilimi dudaklarımın arasındaki adem elmasında gezdirdim.

Sonunda Yankı, "Tehlikeli sularda yüzüyorsun Sancak, yapma" diyerek uyardı beni.

Dudaklarımı onu zor duruma sokmamak adına geri çekerek hafifçe yanağına bastırdım.

"Gitmeyeceğiz değil mi?" diye mırıldandım teyit etmek adına.

Yüzüne oturttuğu alaylı gülümseme ile beraber konuşmaya başladı Yankı. "Beni etkileyerek sözünü mü geçirmeye çalışıyorsun küçük kurnaz!"

"Külliyen yalan!" dedim neşeli bir şekilde. Hemen ardından Yankı yanağını boynuma sürterek "Senin dediğin olsun bakalım, gitmeyelim." dedi ve ekledi cümlesine kafasını kaldırıp bakışlarını gözlerime çıkararak.

"Ama, doğum sırasında canın yanarsa suçlusu ben değilim?"

Başımı sallayarak onayladım onu. Sonuçta ben istiyordum değil mi? Umarım fazla bir acısı yoktur, yoktur dimi? Olmasın lütfen!

Bedenimi tekrar endişe sararken Yankı'ya sıkıca sarılarak adeta saklanmaya çalıştım.

Ona sarılmak iyi hissettiriyordu..

"Bir adet endişe feromon kokusu alıyorum Sancak bey, feromon üretmeye başlaman güzel ama kontrol edebilsen keşke" Yankı'nın mırıldanması ile başımı kaldırarak çatık kaşlarımla boş boş yüzüne bakmaya başladım.

Ben kurt muyum!? Feromon kokuları hamile olduğum için geliyordu, bunu nasıl kontrol edebilirim acaba bay çok bilmiş!? "Dalga mı geçiyorsun? Hani ben sapına kadar insanım ya? Feromon kontrolü falan, oradan bakılınca çok anlamışım gibi mi duruyor?"

Yalandan kaşlarını çatarak alnını alnıma yaslayarak homurdanmaya başladı Yankı.

"Benim feromon kokumu hissediyorsun, üstelik bunu kendi lehine de kullandığın oluyor Sancak bey."

Ona sarılmayı keserek iki elimle sıkıca yüzünü kavradım. "Hamile olduğum için olabilir mi acaba bay çok bilmiş!" dedim.

Hemen ardından "Ayrıca bedenim değişiyor ve bu alışık olduğum birşey değil Yankı. Bana yardımcı olması gereken kişi sensin, canım acıdığı için feromon kokuna ihtiyacım oluyor. Ebe hatun sana yakın durmamı söyledi, sana sırnaşmam suç mu?" diyerek devam ettim sözüme.

Kısa bir sessizlik oluştu. Yankı ne diyeceğinden emin olamıyordu sanırım. "Suç değil" diyerek beni rahatlatmak adına hafifçe feromonlarını saldı..

O da haklıydı aslında, hamile olduğum için fazla üstüme gelemiyordu ve ben feromon kokusuna ihtiyacım olduğundan ona sırnaşıp duruyordum..

Elimde olan birşey değildi ki, engel olayım. Saniyeler sonra Yankı, "Sanırım ihtiyacın olan şeyi biliyorum" diyerekten tekrar konuşmaya başladı.

"Ne?" dedim dalgın bir şekilde. Soruma cevap vermeden beni kucağından indirip cam kenarına geri bıraktı.

Kaşlarım çatıldı. Nereye gidiyor?

Ben sıkıntılı bir şekilde ne yaptığını izlerken Yankı dolaptan çıkardığı kendi kıyafetlerini yere serdiği yorganın üstüne atmaya başladı. "Ne yapacaksın o kadar kıyafeti?" diye mırıldandım.

Resmen odayı dağıtıyordu..

Dediklerime aldırmadan dolapta tekbir kıyafeti kalmayana kadar bütün hepsini yorganın üstüne yerleştirdi.

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldı. Ne yapıyor bu??

Gülümseyen yüzü ile bana dönüp kısa bir bakış attıktan sonra işine geri döndü.

Dakikalar sonra eline aldığı battaniye ile beraber bana doğru gelmeye başladı. "İşte bitti! Son olarak seni yerleştirmemiz lazım!" diyerek getirdiği battaniyeye beni sarıp kucakladı.

"Ne bu şimdi?" diye mırıldandım cevap bekleyen bir şekilde yüzüne bakarak.

Beni kıyafet yığının arasına yerleştirirken, "Yuva" dedi varla yok arası bir sesle.

Şaşkınlıkla burnuma dolmaya başlayan Yankı'nın kokusunu içime çektim.

"Anlamadım?" dedim ve ekledim cümleme. "Küçük bir kokulu çadırı anımsatıyor. Her taraf sen kokuyor gibi, çok fazla feromon kokusu var."

Yüzündeki haylaz gülümseme ile birlikte üzerime sardığı battaniyeyi düzelterek konuşmaya başladı. "Evet öyle, minik kokulu bir yuva. Hamile omegalar için güvenli saklanma yeri de diyebiliriz. Alfa kokusu omegaları sakinleştirir."

Tek kaşımı kaldırarak, "Ben omega değilim" diye homurdandım.

Anında, çok bilmiş bir şekilde cevapladı beni. "Ama hoşuna gitti?"

Altımdaki kıyafetleri elimle yoklayarak hafifçe üzerlerine doğru uzandım. Yankı gibi  kokuyor...

"Evet, çok hoşuma gitti. Sanırım buradan çıkmayacağım." diye mırıldandım, birkaç kıyafetle beraber üzerimdeki battaniyeye sıkıca sarılarak kafamı içeri gömdüm.

İçinde kaybolduğum kıyafetleri koklarken Yankı'nın kahkaha sesi duyuldu. Hemen ardından, "Annemin yanına uğrayıp şehire inmeyeceğimizi söyleyeceğim, ben gelene kadar güzelce dinlen" dedi ve üzerime birkaç parça birşey daha yerleştirdi.

Yüzümde minik bir gülümseme belirdi.  Sıcaklık ile mayışmıştım. "Teşekkür ederim, Yankı" dedim gözlerimi kapatıp sessizce kafamı feromon kokusuna doğru gömerken.

Herhangi bir cevap veya ses gelmedi, sanırım gitmişti.

Onu bulduğum için pişmanlıklarım olsa da, Yankı'yı seviyordum. Anlatılamayacak kadar çok seviyordum...

ᕙ 🍁 ᕗ

NiaRex olarak iyi okumalar dileriz!

Bölüm sonu

Continue Reading

You'll Also Like

42.9K 3.6K 26
Bu... Ruhu dahi titreten ağır his ve öldürücü baskı, bir omegaya mı aitti?
199K 11.5K 19
Dört yaşlarında çocuğu olan bekâr babanın, bir kafe sahibi ile olan hikâyesi. 🏳️🌈!!! Eşcinsel kurgu.
209K 406 5
HER HAREKETİ BENİ TAHRİK EDİYORDU AH BUNA NASIL DAYANAİLİRDİMKİ
18.3K 1.4K 9
"Lan bu çok şirin yanımıza alalımmı abi?" Dedi arkadaki adamlardan biri hevesle. Neyi yanına alıyor ki? Arkama dönüp konuşan kişiye şaşkınca baktım b...