ASKER

By okuryazar-25

5.9K 250 33

Ortaokul arkadaşı olan 4 kişi yıllar sonra asker olarak aynı time düşüyor. More

AÇIKLAMA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
🐺
25

14

89 6 0
By okuryazar-25

Gökçe, sabah dört buçukta uyandı. Hilal ve Hazal'ı uyandırdı, hepsi hazırlanıp bahçeye indiler.

Erkekleri bekliyorlardı. Gökçe saate baktı, tam 4.59'du. O sırada kapıda erkekler belirdi. Gökçe bağırmaya başladı.

''Eğer bir saniye geç kalırsanız eğitim iki katına çıkar.''

Normal eğitimlere başlamışlardı. Hepsi eziyet olduğunu söylüyordu ama bu eğitimler operasyonlarda hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak işe yarıyordu.

Gökçe saymaya başladı. Tüm erkekler koşuyordu. ''5...,4...,3...,'' dediği anda hepsi önünde hazır oldaydı.

Eğitimleri bitirdiklerinde saat dokuz olmuştu. Yemekhanede kahvaltıları bitmiş, çay içiyorlardı. İçeri Hasan Astsubay girdi. Gökçe'nin önüne gelip ''Komutanım, Savaş Binbaşı sizi çağırıyor.'' dedi.

''Tamam geliyorum.''

Hemen odaya girdi ve tekmil verdi.

Savaş Binbaşı konuştu.''Bugün çevre köyleri gezeceksiniz. Köylünün yanında olduğumuzu göstereceksiniz. Yarım saate çıkarsınız. Şimdi hazırlanın.''

''Emredersiniz komutanım.''

Yeniden yemekhaneye gitti ve ''IŞIK TİMİ toplanın, görev var.'' dedi.

Herkes yarım saat içinde hazırlanıp bahçeye inmişti. Savaş Binbaşı sıranın başına geçti. Gökçe bir adım öne çıkıp ''IŞIK TİMİ 1 Kıdemli Üsteğmen, 3 Üsteğmen, 2 Teğmen ve 2 Astsubay Kıdemli Başçavuş ile emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım.'' dedi ve yerine geçti.

Savaş Binbaşı konuşmaya başladı. ''Bundan sonra bir aksilik olmadığı sürece ayda bir bu göreve çıkacaksınız. Göreviniz çevre köyleri gezmek. Kolay gelsin.''

Tüm tim ''SAĞ OL!'' diye bağırdı.

Ekip aracına binip ilk köye gittiler. Orayı gezip bir aksilik olmadığını anlayınca muhtarın yanına gittiler.

Kısa bir sohbetin ardından muhtar ''Komutan, bir yemek yemeden bırakmam. Buyurun eve geçelim.'' dedi.

Gökçe cevap verdi. ''Yok Ahmet amca, daha gezecek köyler var. Hem biz size zahmet vermeyelim.''

''Olmaz, bir yemek yemeden bırakmam, itiraz da istemiyorum.''

Gökçe ısrardan sonra kabul etti. Herkes eve gitti ve yemeklerini yediler. Gökçe ''Ellerinize sağlık, çok güzeldi yemekler. Ama bizim artık gitmemiz gerekiyor.'' dedi. Ahmet amca sonunda kabul edince diğer köye gittiler.

* * *

Sabahtan beri gezdikleri altıncı köydü. Hepsi yorulmuştu ama belli etmiyorlardı. Son köyde işleri bitip tam çıkacaklarken Gökçe ''Ben geliyorum.'' diyip bir yere doğru koşmaya başladı.

Ekip, Gökçe'nin nereye koştuğuna bakarken Almila'yı gördü. Hilal ağzının içinde mırıldandı. ''İşte şimdi yandık.''

Gökçe, Almila'nın yanına varmıştı. Üzerinde doktor önlüğü vardı, yanında da bir kaç arkadaşı ile sohbet ediyorlardı. Gökçe'nin anladığı kadarıyla bunlar da doktordu.

Gökçe ''Almila'cım bir bakar mısın canım benim.'' dedi imayla.

Almila sese doğru baktı ve gözleri büyüdü. ''Abla, senin ne işin var burada?''

''Gel canım benim kenarda konuşalım.'' derken kolundan kenarı çekiyordu.

Gökçe bu sefer sinirle konuşmaya başladı. ''Ne işin var senin burada Almila?''

''Görevimi yapıyorum abla. Haftada bir köylere iner, sağlık kontrolü yaparız. Senin ne işin var burada?''

''Görevimi yapıyorum Almila.'' derken sinirliydi. ''Ben sana kendini tehlikeye atmayacaksın dedim, senin yaptığına bak.''

''Ne yapmışım abla Allah aşkına?''

''Burası sınır köy Almila, var mı haberin? Teröristler saldırılara hep sınır köylerden başlarlar. Apaçık tehlike burası. Hem senin işin hastane, burası değil.''

''Sen askersin, yerin karargah ama görevlere çıkıyorsun değil mi? Ben de doktorum abla. Yerim elbette hastane ama biz de görevlere çıkıyoruz sizin gibi.''

''Aynı şey mi Almila?''

''Aynı şey abla.''

''Hani sözümden çıkmayacaktın. Seni bir daha burada görmeyeceğim, ne burada ne başka köyde. Anlaşıldı mı?''

Almila anlamışa benzemiyordu ama mecburen ''Anlaşıldı.'' dedi.

''İyi, şimdi hazırlan bizimle geliyorsun, hastaneye bırakırız seni.''

''Ama...''

Gökçe, Almila'nın sözünü kesti. ''Ama yok Almila, gidiyoruz. Akşam da lojmana geleceğim uyuma, çay koy.''

Almila gülümsedi. ''Çaysız yapamıyorsun farkındasın değil mi?''

''Erzurumluyuz kızım biz, tabi çaysız olmaz.''

Almila'nın gülümsemesi arttı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi Gökçe'ye döndü ve ''Abla, tüm tim gelseniz olmaz mı?'' dedi.

''Bakarız. Hadi hazırla çabuk, seni bekliyoruz.''

''Tamam.''

Almila hızlıca hazırlandı. Gökçe'nin yanına geldi ve tam karşısında durdu. ''Hazırım ben.''

Hep beraber ekip aracına bindiler, önce hastaneye Almila'yı bıraktılar sonra da karargaha geçtiler.

''Ben bir duş aldıktan sonra lojmana gideceğim, Almila'nın yanına.'' Gökçe, Almila deyince Mehmet'in gözleri parladı. Gökçe bunu gördü fakat aldırmadan devam etti. ''Beraber gidelim isterseniz.''

Tüm tim kabul etmişti. Bir saat sonra bahçede buluşmak üzere ayrıldılar. Tam bir saat sonra bahçede buluşup lojmanın yolunu tuttular.

Mehmet'in yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Bunu fark eden Yusuf ''Niye sırıtıyorsun lan, hayırdır?'' dedi.

Mehmet'in yüzündeki gülümseme silinirken ''Yok abi bir şey. Operasyon iyi geçti ya ondan mutluyum ben.'' dedi.

Yusuf sesini iyice kısarak Mehmet'in kulağına yanaştı. ''Lan sakın bana komutanın kardeşini seviyorum deme.''

Mehmet konuşmadan Gökçe söze atladı. ''Birincisi, ben kulaktan kulağa konuşmaları duyabiliyorum ve dudak okuyabiliyorum. İkincisi isteyen istediğini sever Nişan. Üçüncüsü de tam da dediğin gibi olmuş.''

Herkes sus pus olmuştu, zaten lojmana da varmışlardı. Gökçe kapıyı çaldı. Almila kapıyı açınca gördüğü manzaraya gülümsemeden edemedi. Gökçe'nin yalandan öksürüğüyle kendisine geldi ve herkesi içeri aldı.

Gökçe koltuğa kurulurken ''Çay hazır değil mi Almila?'' dedi.

''Hazır tabi abla, hazır olmaz mı, hemen getireyim.'' dedi ve mutfağa gitti.

Biraz sonra Hazal'da kalktı ve yardıma gitti. Mutfaktaki ikramlıkları görünce gözleri kocaman açıldı ve şaşkınlıkla Almila'ya döndü. ''Kızım bunlar ne? Tek başına mı yaptın her şeyi? Bu arada bütün tim sizi biliyor artık.''

''Ne? Neyi biliyor?''

''Yeme beni be Almila. Mehmet'le seni biliyorlar.''

''Nasıl?''

''Gökçe komutan söyledi.''

Sohbet devam ederken çoktan çaylar hazırdı. İçeri geçtiler ve oturdular. Gökçe tam çayından bir yudum alırken telefonu çaldı. Ekranda Hasan Astsubay yazıyordu.

Kendi kendisine mırıldandı. ''Burada da mı rahat yok be Hasan?'' Çayından yudumunu alamadan geri tabağına bıraktı ve arka odaya geçti.

''Söyle Astsubay'ım.''

''Komutanım rahatsız ediyorum ama karargahtan size bir telefon var.''

''Gelmem mi gerekiyor?''

''Sanırım evet komutanım.''

'' Kim olduğu belli mi?''

''Değil komutanım. Sadece size konuşurmuş.''

''Adamı oyalayın beş dakikaya oradayım.''

''Emredersiniz komutanım.''

Telefon kapanınca Gökçe içeri geçti ve ''Tim, burada bekleyin. Yarım saate gelirim.'' dedi.

Hilal ''Bir sorun mu var Gökçe?'' diye sordu.

''Yok, bir manyağın canı ben çekmiş. Bakıp geleceğim, ayrılmayın bir yere.''

Hepsi ''Emredersiniz komutanım.'' dediler.

Gökçe hemen çıkıp karargaha gelmişti. Binadan içeri girer girmez Hasan Astsubay ile karşılaştı.

Hasan Astsubay ''Ben de sizi bekliyordum komutanım. Buyurun.'' dedi ve bir odaya girdiler. Gökçe eline telefonu aldı ve konuşmaya başladı.

''Alo''

''Oooo komutan, geldin sonunda. Ağaç olduk burada.''

''Cahit?''

''Evet ben, Cahit. Canım sıkıldı, ben de birilerini takip ettireyim dedim. Şimdi kimi takip ettiriyorum biliyor musun?''

''Kimi?''

''Buraya yeni bir doktor atanmış, duyduğuma göre kardeşinmiş. Ben de onu takip ettiriyorum. Hiç beklemediğin bir anda karşısına çıkabilirim. Ya direkt kafasına sıkarım, ya da kaçırırım. Keyfim nasıl isterse.''

''Senin derdin benimle lan senin derdin benimle. Ne istiyorsun lan masum canlardan?''

''Zaten seninle olduğu için kardeşini takip ettiriyorum komutan. Şimdi kapatmam lazım.'' dedi ve telefon kapandı.

Gökçe masaya bir yumruk indirdi. ''Almila.'' diye mırıldandı. Hemen buradaki odasına girip yedek silahını ve on tane yedek şarjörünü aldı. Pijamalarını da alıp yeniden lojmana döndü.

İçeri girdi ve yerine oturdu. Sinirini belli etmemeye çalışıyordu. Fakat pek başarılı değildi, dalgındı.

''Abla, sana diyorum. Çayını tazeledim de soğumadan iç.''

''He... he tamam içerim.''

Tüm bardağı kafasından aşağı dikti. ''Bana yeni bir çay daha koysana ya.'' dedi ve Almila'yı mutfağa gönderdi. Ardından sessizce Hazal'a ''Yanına git, ben gelmeden içeri gelmeyin.'' dedi.

Hazal da Almila'nın peşinden mutfağa girdi.

Gökçe konuşmaya başladı. ''Ben bugün burada kalacağım. Mehmet...'' ilk defa ismiyle sesleniyordu. ''Sen de yarın izinlisin Almila'nın yanında olacaksın, peşinden bir saniye ayrılmak yok, anlaşıldı mı?''

''Emredersiniz komutanım ama neden?''

''Büyük ihtimalle Cahit tarafından takip ettiriliyor.''

Herkes sustu. Gökçe, Mutfağa gidip kızları çağırdı. Biraz sonra tim gitti.

Almila da uyumuştu. Gökçe'ye bu gece uyku yoktu...


Continue Reading

You'll Also Like

153K 12.2K 30
"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bil...
66K 5.2K 15
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...
5K 293 9
Klasik abi kardeş kitaplarından daha faklı bir kitap bir şans verin bence daha aksiyonlu daha uzun. Ada ve hikayesi... Karşımda, siyah mini etek beya...
1.5K 294 24
-TAMAMLANDI- Bizim için yazılmış kaç son var bu hayatta? Yaşamanın; nefes almak, köprü altlarındaki tekinsiz tiplere paçayı kaptırmamak, gazete köşe...