Solcu Aşk +18

By bittimidayi

749K 17.3K 3.3K

"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkun... More

1. Bölüm <Başlangıç>
2. Bölüm <Tuğrul>
3. Bölüm <Ödül Töreni>
4. Bölüm <Birliktelik>
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
Ev dizaynı.
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm

52. Bölüm

3.3K 104 10
By bittimidayi

"Bak güzelim, bir mağazaya daha girersek benim heyin hücrelerim dolup taşacak lütfen yarın halledelim çünkü midem de bulanmaya başladı kaç saat-"

"Aktan, nefes alır mısın? Tamam sondu zaten."

"Hadi güzelim."

"Tamam hadi bin arabaya, ben süreyim mi?"

"Sür." deyip koltuğa geçtiğinde gülümsedim. Bende bindikten sonra sürmeye başladım.

"Çok mızmızlanıyorsun ya..."

"Saat 11 güzelim, saat 11 ve ben her gittiğim mağazanın sahibini arayıp yarım saat adamı beklemek zorunda kalıyorum açlıktan ölmek üzereyim."

"Evde yiyecek çok bir şey yok, ben dışardan söyleyeyim eve gidene kadar o da evde olur."

"Ben söylerim." deyip telefonunu çıkardı ve uygulamadan sipariş verdi.

"Neden sinirleniyorsun ki, ben bir daha uğraşmayız diye."

"Güzelim yoruldum ve acıktım biliyorsun sinirlendim."

"Peki tamam, özür dilerim." dediğimde gülümsedi ve elimi tuttu.

"Eftal..."

"Efendim?" deyip elimi çektim.

"Güzelim bak gerçekten çok yorulmuştum, ben özür dilerim, yarın yine çıkarız tüm işlerimizi saat kaç olursa olsun hallederiz."

"Yok, ben kendim çıkarım, ev benim sonuçta, sadece benim, sadece ben yaşayacağım, sana gerek yok değil mi?" diye gözlerine baktığımda kaşlarını çattı.

"Eftal."

"Ne?"

"Birlikte hallediyoruz işte."

"Ya ne yaptın söylesene, şu nasıl dedim al bunu dedin şunu yap dedim yaptın, hiç kendi fikrini sunmadın, hiç mi istediğin bir şey olmadı?"

"Benim tek istediğim sensin, yok koltuk rengi kremmiş, maviymiş, yeşilmiş, banane, eğer o koltukta sen varsan bende varım, o mutfaktaki eşyalar önemli değil, önemli olan o mutfakta senin olman."

"Öyle olmuyor Aktan, sen bugün isteksizdin, sanki o eşyaları ikimizin evine değilde başka birinin evine alışveriş yapıyormuş gibiydik."

"Eftalim, güzelim, ben sadece yorgundum."

"Bende yorgunum." deyip arabayı park ettim ve indim.

"Eftal güller." dediğinde arka kapıyı açıp koca buketi aldım ve kapıyı kapattım.

Anahtarı arabanın üzerine bırakıp apartmana girdim. Asansörü beklerken Aktan da geldi.

"Yavrum yapma böyle, seni seviyorum, lütfen hadi, anla beni, yorulmuştum, erkenden kalktık bir de."

"Ya tamam ama niye sinirleniyorsun o zaman, kötü davranma bana."

"Ben gerizekalı olduğum için yapıyorum öyle şeyler arada."

"Biliyorum."

"Neyi."

"Gerizekalı olduğunu."

"Eftal, kaşınma."

"Kaşısana." deyip göz kırptığımda gülümsedi. Asansöre bindikten sonra elimden buketi aldı ve aynaya yasladı. Dönüp beni duvara yasladı ve dudağımı öptü.

"Bu muydu?"

"Yok, bu sadece dokunuş, ben kaşımasını bilirim."

"Aktan..." dediğimde güldü. Asansöre binip yukarı çıktıktan sonra eve girdik. "Yarın kaçta gideceğiz ki İtalya'ya."

"Sabah 12 de uçak hazır olacak."

"Evin anahtarını Tuğçe ve Ozan'a bırakalım eşyalar gelecek, internetten sipariş verdiklerimizde gelir."

"Yok, Erkan'a veririz anahtarı, Ozan'la Tuğçe uğraşmasın."

"Tamam, ben bu gece senin bilgisayardan çalışmalar yapayım ki hazırlıklı olayım."

"Tamam yavrum ama yorma kendini, bende yardım ederim orda sana."

"Tamam..." dediğimde zil çalınca Aktan kapıyı açtı ve yemeği alıp geldi.

"Şunları yiyelim gel." birlikte mutfağa geçip masaya hazırladık ve oturup yemeye başladık.

"Çok acıkmışım ya."

"Açlıktan ölmek üzereydim."

"Ya öyle mi hiç belli etmedin ya." dediğimde gülünce sabır çektim ve kafamı sola çevirip derin bir nefes aldım.

"Güzelim, acıkınca asabileşiyorum." dediğinde cevap vermedim, sinir ediyordu insanı.

Yemeklerimiz bitince ayağa kalktım, "Bilgisayarını alıyorum."

"Tamam güzelim, al benim kendi odama geç orda çalış sakin sakin, ben maç izleyeceğim."

"Tamam daha iyi." deyip yanına gittim ve yanağını öpüp yukarı çıktım ve bilgisayarı alıp Aktan'ın odasına girdim.

Yatağa gidip oturdum ve bilgisayardaki projeleri incelemeye başladım.

-

Saate baktığımda esnedim, uykudan gözlerim kayıyordu...

Saat gece 1 olmuştu.

Bilgisayarı kapatıp olduğum gibi uyuyup sabah erken saatlerde kalkıp güzel bir kahvaltı masası hazırlayıp Aktan'ı uyandırmak için yukarı çıktım.

Odaya girdiğimde Aktan'ın hazır bir şekilde camdan dışarı baktığını gördüm.

"Neye bakıyorsun?" dediğimde bana döndü. Yüzünde garip bir yüz ifadesi vardı.

"Hiç." deyip gülümsedi ve yanıma gelip alnımı öptü. "Günaydın yavrum."

"Günaydın sevgilim..." deyip dudağını öptüm ve çekildim.

"Sevgilim mi? Hiç yakıştıramadım, nerde kocam?"

"Günaydın KOCAM!" diye bağırdığımda eliyle yüzümü tutup salladı ve yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.

"Ölürüm sana karım benim." dediğinde güldüm. El ele aşağı indikten sonra masayı görünce bana dönüp şaşkın bir şekilde baktı.

"Çok güzel gözüküyor..."

"Tabii, ben yaptım." dediğimde sandalyeye oturdu ve yemeye başladı. Bende oturup onu izlemeye başladım.

"Ya bugün benim özel bir günüm mü acaba?"

"Yok bakmayayım mı?"

"Bak güzelim bak da yani yemeğini yesen."

"Seni yesem olmuyor mu?"

"Sonra güzelim, şimdi yemek ye." deyip yanıma gelip oturdu ve patates kızartmasına çatalımı batırıp yedirdiğinde gülümsedim.

İkimizde yemeğimizi kısa sürede bitirdikten sonra ayağa kalkıp birlikte toparladık, en son ellerimi yıkayıp kuruladım ve Aktan'a döndüm, "Ben valizlerimizi ayarlayayım."

"Tamam güzelim, otelde takılmayacağız haberin olsun."

"Neden?"

"İş biter bitmez geliriz, bu kadar oyalanmak yeter, hem düğün için de bir sürü şey gerekiyor."

"Çok aceleye getirmesek mi, sonra şeytan dibimizde bitiyor."

"Yok yok, bir an önce karım ol, resmi, aramızdaki şu sevgili eki bi gitsin."

"Niye bu kadar çok istiyorsun ki?"

"Evlenince aramızdaki tüm sorunlar bitecek, kavga edeceğiz ama gecesinde aynı yatakta barışacağız, ve evimiz bir olacak, öyle canımız sıkılınca ayrı ayrı evler olmayacak, ben tıpkı sorumlu bir koca gibi her gün şirkete gidip daha iyi bir geleceğimiz için çocuklarımız için para kazanacağım, bir de, aile olmuş olacağız, ve gittikçe çoğalacağız."

"Gittikçe çoğalacağız derken? 1 çocuk yeter."

"Yok, yetmez, ben futbol takımı kuracağım, bunun yedekleri var, hakemi var, teknik direktör ben olurum, genel başkan sen olursun." deyip göz kırpınca güldüm.

"Hadi kızımız oldu."

"Kızımız olursa bir tane olsun, seninle zor başa çıkıyorum zaten."

"Pardon?"

"Benim bir tane kızım olsun, prensesler gibi büyütürüm onu."

"Ben oğlumu paşalar gibi büyütürüm, sende kızını büyüt."

"Bak bak, hemen başladın ayrıma."

"Şaka yapıyorum ya, kızımı da oğlumu da nasıl büyüteceğimi bilirim, hem biz bi evlenelim, 3-5 sene sonra çocuk." dediğimde gözlerini kocaman açınca güldüm.

"Evlendikten sonra engel koymayalım, olursa olur."

"Tabii, öyle olacak." dediğimde alnımı öpünce gülümsedim. "Seni seviyorum..."

"Sana aşığım..." dediğimde yanağımı sıkınca çekildim.

"Uyuz oluyorum yapma." deyip yanağımı okşadım. Kaşlarını çatınca gülümsedim. "Ya ben sevmiyorum bu hareketi."

"Neden."

"İşte."

"Tamam bir daha yapmam."

"Ya, küçükken mahallede sapık bi bakkalcı vardı, o yapardı böyle bende anlamazdım, şimdi onu hatırladım."

"Ne?"

"Ya boşver, ben valizlere gideyim."

"Yok, anlat bakalım."

"Bi adam vardı bakkalcı, tek o olduğu için hep ona giderdik, adam sapıkmış ama küçük olduğumuz için bilmiyorduk seviyor sanıyorduk."

"Dokunuyor muydu?"

"Bana dokunmadı, ama dokunmaya çalıştıkları olmuş, bana zilli diye böyle yapardı."

"Kaç yaşındaydın?"

"5-6"

"İsmi ne bu şerefsizin."

"Ya Aktan boşver..."

"Söyle."

"Halil Oktay."

"O adama kimse bir şey yapmadı mı?"

"Hayır, polislere şikayet edildi ama biz yine küçük olunca inanmadılar, hâlâ dükkan duruyor galiba."

"Ben varken bir daha kimse böyle bir şey yapamayacak."

"Biliyorum..." deyip dudağını öptüm ve yukarı çıkıp giyinme odasına girdim.

İkimizinde valizlerini hazırlayıp çıkardım ve kenara bıraktım. "Aktan!" diye seslendiğimde hemen yanıma geldi.

"İndirelim aşağı hadi." valizleri alıp aşağı indirdik. Çantamı yoparlayıp valizlerin yanına bıraktım, "Hazırlanıp geliyorum ben hemen, çok bir şey yapmayacağım zaten."

"Tamam güzelim ben bekliyorum." dediğinde hızla yukarı çıktım.

Hazırlandıktan sonra saçımı at kuyruğu yaptım ve aşağı inip telefonumu mutfaktan aldım.

"Çok güzel gözüküyorsun..." deyip dudağımı öpünce gülümsedim. "Hadi bakalım." evden çıkıp asansöre bindik, aşağı indikten sonra arabanın bagajına valizler yerleştirdik.

"Dün gece direk uyudum o yatağa, çok yorulmuştum."

"Gece kalktım baktım sana zaten, uyuduğunu görünce geri çıktım."

"Uyumadın mı sen?"

"Yok uyudum da su içmeye kalkmıştım."

"Anladım, her şeye hakimim, tüm dosyaları inceledim."

"Tamam güzelim zaten gidince bir toplantı düzenlenecek projenin tekrarı yapılacak."

"Tamam daha iyi, yeni kuracağın şirket nereye olacak."

"Fransa'ya."

"Yine dış ülke, kuruluşunda gidip gelecek misin sürekli?"

"Evet."

"Ne sıklıkla dış ülkelere gidiyorsun?"

"Sen yokken ayda 5-6 kere gidiyordum, senden sonra hepsinin başına yönetici koydum."

"Yine sık sık gidecek misin?"

"Hayır, 2 ayda bir kontrol etmeye gitsem yeter."

"Bir şey soracağım."

"Sor güzelim tabii."

"Şimdi bu şirketlerin hepsinin büyük bir geliri var, özellikle yurt dışında oranın para birimiyle alıyorsun Türkiye de çok fazla oluyor, o kazandıklarını biriktiriyor musun?"

"Şöyle, yurt dışından gelen paraları ilk önce dolara sonra Türk lirasına çeviriyorum ki hesap otursun diye, yurt dışından ayda 10 milyon doları geçkin kazanıyorum, burda çevirdikten sonra bi miktarını burdaki küçük iş yerlerime yatırıyorum, sonra büyük bir kısmını burda üyesi olduğum bağış kurumları var oralara yatırıyorum, sonra gerisi benim hesabımda kalıyor, Türkiye'den aylık 20 milyona yakın kazanıyorum onun zaten çoğu evlerin giderlerine gidiyor, 2 tane ev alıyorum, başvuru yapanlardan 2 kişiye veriyorum, yani büyük bir miktar kendime kalıyor ama ben sürekli harcama yapıyorum, gerekli harcamalar, mesela şirkette paraya sıkışan olursa fazlasıyla veriyorum."

"Ya bir gün hepsi patlarsa."

"Güzelim, bunun için ayrı bir hesabım var orda bizi hatta 5 kişilik bir aile bile olsak bizi götürebilecek hatta çocuklarımızı bile götürecek kadar miktar var, rahat ol, senin için bile ayrı bir hesap var, eğer olurda bana bir şey olursa diye." dediğinde elini tuttum.

"Seni kaybetmek istemiyorum..."

"Bende seni kaybetmek istemiyorum, eğerki bana bir şey olursa tüm varlığım senin, ne var ne yok, istersen şirketlerin hepsini sat, ama benim ilk şirketimi oğlum olursa o yönetsin, oğluma, kızıma şimdiden büyük bir hayat veriyorum."

"Şey, bi akşam oturalım, oğlumuza, kızımıza vereceğimiz tüm mal varlıklarını belirleyelim, doğdukları zaman verelim hani oluyor ya 18 yaşından küçük birine bi ev falan veriyorsun 18 yaşına girince imza ile onun üzerine geçiyor."

"Biliyorum, yapalım..."

"Babamında bana bıraktığı bir sürü şey var, hatta hepsi üzerime ama ben hiçbirini kullanmıyorum, onların hepsini çocuklarıma vermek isterim."

"Tamam güzelim, ayarlarız merak etme." deyip arabayı uçağın yanına park etti, arabadan indikten sonra korumalar valizlerimizi alıp uçağa götürdüler, bizde uçağa bindikten sonra koltuklarımıza geçtik.

Aktan'ın özel uçağıydı.

Arada hosteslerin geçmesi için yer vardı, solda ise iki tane rahat koltuk yan yana duruyordu, karşımızda ise televizyon vardı.

Bi hostes bölmeden çıkıp karşımızda durdu.

"İstediğiniz bir şey var mı efendim?" Aktan bana döndüğünde kafamı sağa sola salladım. "Hayır yok." diyerek kadına döndüğünde kadın gitti.

"Her uçuşta bu kadın var mıydı?"

"Hayır güzelim, ilk defa, neden sordun?"

"Bilmem, neyse, film izleyelim."

Uçak her zamankinden daha hızlıydı, 2 saat içinde iniş gerçekleşmişti.

Uçaktan indiğimizde bizi arabayla Aktan'ın korumaları almıştı.

Arabaya bindikten sonra valizler yerleştirdi. "Burda evin yok mu?"

"Var."

"Neden oraya gitmiyoruz."

"Orda başkası kalıyor."

"Nasıl? Kim?"

"Boşver güzelim, biz otelde kalalım, ama burda bir ev daha ayarlayacağım merak etme."

"Peki." çok sorgulamak istemiyordum, büyük ihtimalle o kuzeni kalıyordu.

Otele geldiğimizde arabadan inip içeri girdik, "Aktan Yakaza." dediğinde kadın gülümsedi.

"Buyrun Aktan bey." diyerek oda kartını uzattı. Asansöre otel çalışanıyla bindik, valizlerimizi taşıyordu. Aktan aynaya yaslanıp elini belime doladı.

"İtalya çok güzel bir yer biliyor musun? Taşınacak olsam kesinlikle burayı tercih ederdim, Roma'da bir ev."

"Vay, Roma."

"Hıhı." deyip gülümsedim. Odanın olduğu kata geldiğimizde asansörden indik ve odaya ilerledik içeri girdikten sonra adam valizlerimizi bırakıp gitti.

Derin bir nefes alıp kendimi yatağa bıraktığımda Aktan da yanıma uzanıp burnumu öptü.

"Şöyle güzel bi yemek yiyelim mi?" dediğinde ona doğru döndüm.

"Sen niye bu sıralar yemek yemeye düşkünleştin?"

"Bilmem canım istiyor."

"Söyle de yiyelim." dediğimde otel telefonundan aşağıdan yemek söyledi. "Su getirir misin bana?" dememle birlikte koşarak mutfağa gitti. Arkasından sırıttım.

Geldiğinde elindeki suyu bana verdi ve saçlarımı öptü.

"Yemek yedikten sonra şirkete gideceğiz."

"Gidelim..."

"Burdaki işlerimiz bittikten sonra ülkeye döner dönmez düğün yerini, hazırlıkları her şeyi yapıyoruz bu kadar uzamtanın bi anlamı yok."

"Tamam kocacım sen nasıl istersen öyle olsun."

"Poyraz, Ozan, Erkan ve Yusuf bekarlığa veda yapalım diyorlar güzelim."

"Ne yapacaksınız?"

"Bilmem, içeriz büyük ihtimalle."

"Tamam yapın."

"Emin miyiz?" deyip çenemi okşadı.

"Eminiz..." deyip dudağını öptüm ve çekildim. Ayağa kalkıp üzerine baika bir takım giyindi ve telefonunu alıp yanıma geldi, bacaklarımı ayırdığında gözlerimi kocaman açtım fakat göbeğime doğru kafasını koydu ve bacağımın arasına uzandı.

"Aktan... Korktum." dediğimde güldü ve telefonundan video izlemeye başladı. Bende kendi telefonumu alıp sosyal medyada gezmeye başladım.

Kapı tıklandığında Aktan ayağa kalktı. Kapıya gidip açtığında bir kadın, "Oda servisi, yemekleriniz geldi."

"İçeri bırakın." Aktan'ın söylediği ile tıkırtı seslerinden sonra kadın, "Afiyet olsun." diyerek gitti.

"Yavrum hadi yemek hazır." diye seslendiğinde odadan çıktım ve salona geçtim.

Kral dairesi olduğu için oda sauısı fazlaydı.

Aktan yemekleri sehpaya diziyordu, bende yardım ettim ve hepsini yerleştirdikten sonra koltuğa oturduk. Aktan televizyondan İtalya'nın büyük şirketlerinden birinin ödül konuşmasını açtı.

Adam İtalyanca konuşuyordu, Aktan da anlıyordu.

Yemekler bitene kadar bir sürü video izlemişti.

"Beynim yoruldu ya."

"İzleme hadi, yeter bu kadar, gidelim biz."

"Hazırlan sen de gidelim."

"Hazırım ben çıkalım direk."

"Tamam, hadi." dediğinde ayağa kalktık ve odadan çıktık.

Otelden çıkınca arabaya bindik ve Aktan sürmeye başladı.

-

Yeni bölüm sonu.

Yorum ve vote atarsanız sevinirim 🎀

Continue Reading

You'll Also Like

1.7K 36 4
Bu kitap ilk görüşte aşklarla başlamıyor çünkü başrolümüzün zaten sevgilisi var. Erkeği güçlü göstermiyor çünkü bu kitapta asıl güçlü olan kadın! En...
71.5K 4.2K 39
~Bu kitap +18 ögeler ve cinsellik içerir!! Rahatsız olacaklar okumasın lütfen..~ Yaz Yağmuru isimli kurgumun devam kitabıdır. İlk kitaba profilimden...
82.4K 3.6K 31
Bir berdel hikayesidir.. Havin sevdiğinden ayrılırken nerden bile bilirdi evleneceği adamın kuzeni olduğunu herşeyden habersiz berdeli kabul etmişti...
2.1K 614 6
"Masum kız ve hayatı boyunca ona nefret eden,intikam alacağı günü iple çeken adam peki ya bu düşmanlık her iki tarafa ters köşe yapacak yeni duygular...