Kara Dalya

By Thebluespirit7

13.2K 1.5K 2K

*İnteraktif bir kurgudur.* Seçimleri direkt olarak okuyucusu yapar. Ablasının örtbas edilen cinayetinin peşin... More

Bölüm 1 : Kolay Değildir
Bölüm 2 : Kıvanç Bey
Bölüm 3 : Edilgen
Bölüm 4 : Kirli Bardak
Bölüm 5 : Akşam Yemeği
Bölüm Altı : Eksik Kalan Şarkı
Bölüm 7 : Krema
Bölüm 9 : Kuytu Saklı
Bölüm 10 : Sadakat Yağlı Bir Urgan

Bölüm 8: Taklitler ve Asıllar

1K 115 142
By Thebluespirit7

Düşmanını yakın tut dostunu daha da yakın sözünü zihnine kazımıştı Hazar.
Ancak Kıvanç ile ne yapması gerektiğini kendisi de bilmiyordu.
Onu yakın tutamayacak kadar ondan nefret duyuyordu ancak açlıktan ve işkenceden ölmemek adına fazla uzağa da gidemiyordu.

Görünmez bir pranga bileklerine kazınmış gibiydi.
Sanki derisine ikinci bir deri misali yapışan kelepçeler,zincirlerle bağlıydı ona.
Görünmez pranganın uzantısı onun mülkü ve dolaylarında idi.
Rahat hareket kabiliyetine sahip olması onun yeterince özgür olduğu anlamına gelmiyordu.
Kendi içinde bir Alcatraz büyüttüğünü hissediyordu.
Kaçmasının imkansız olduğu bu hapishane dünya üzerinde kaçılması en mümkünatsız yerlerden biriydi.

Gece onun saçlarını okşamış ve sırtını dönerek uyumaya devam etmişti.
Kıvanç ise hayatında ilk defa yüzme deneyimi yaşıyor gibiydi.
Kolları bacakları nerede durması gerektiğini bilmiyor vaziyette sırt üstü uzanmıştı.
Oğlana temas etmiyordu lakin yanından kalkıp gitmemişti de.
Düzensiz nefes alış verişlerinden onun uyumadığını anlamış olsa da sabaha kadar yanında durduğunu biliyordu.

Daha önce kimseyle uyumamış olması garipti.
Oysa Hazar,ablası Hazal'a ayaklarını uzatmayı severdi.
Kızla koltukta uyudukları vakit "Toynaklarını çek be oğlum!"diye gürleyen kızı hala kulaklarında çınlıyordu.
Küçükken kuzenleriyle yer yatağında yatmayı da severdi.

Bayram arefesi gecelerinde kalabalık yer yatakları,yorganlar ve atlas yorganlar aklına düşüp duruyordu.
Rulo halinde babannenin kiloluk yorganları içerisinde yuvarlanan çocukların sesi de zihnindeydi.

Gardolap üzerinden el sallayarak takla atarak diğerlerinin üzerine atlar ve Amerikan güreşi hareketlerini tekrarlardı.
Undertaker hareketi olarak gözlerini geriye yuvarlamak ve yalnızca akı görünmeli ürkünç görüntü yapmak en sevdiği şeylerden biriydi.
Küçük kuzenleri-nispeten hafif olanlar-alta alır bacaklarını havaya kaldırır tuş eder ve üçe değin sayardı.
Diğer bir kuzen hakem gibi yatağa vurarak üçü saydığında maç bitmiş,yorgunluktan sızmış olurlardı.

Sabahı tanımadığı bir katilin yatağında ettiğinde eskiye dair hayatı sıcak bir gölge geçişi gibi hissettiriyordu.
Her halükarda yanında soluk alan kişi kendi kan ve canından birini canlı canlı kesip biçmişti.

Hazar sabah uyandığında tahmin ettiği gibi yatağın ucu boştu.
Kafası karışık ve ne yaptığını bilmez o herifin ne yaptığı ile ilgilenmiyordu.
Kendisine bulamadığı sürece umrunda dahi değildi.
Koridorlarda yankılanan Can Ali'nin sesini duyduğunda gözlerini kırpıştırmış ve üzerine bir eşofman geçirmişti.

Takım elbisesi içerisinde emre amade biçimde bekleyen oğlan soğuk bir bakışla Hazar'ı süzmüş ve kısaca selamlamıştı.

"Kıvanç , kahvaltını koridor sonundaki odaya hazırlattırdı."

Hazar çıplak üstü üzerinden omzunu kaşımış ve tembelce eşofman çekiştirerek esnemişti.
"Kendisi de mi benimle ?"

"Misafirleri gelecek."

"Annesinin cenazesine mi?"diye mırıldandı Hazar alayla.
"Evde inek mi besliyorsunuz neden 10 farklı tabakta peynir var?"

"Hangi tür peynir sevdiğini bilmediği için hepsinden koydurttu."diye yanıtladı Can Ali.
"Reçelleri de."

"Ha?"

Hazar sofraya gözlerini kısarak baktı.
Bu bir tür tuzak mıydı?
Patates püresi ve bifteği ağlatarak açlıktan delirterek veren adam neden börekler,peynirler ve kızartmalarla dolu bir sofra donatılmıştı anlamak mümkün değildi.

"Kendisi de bana eşlik etsin."dedi Hazar cüretkar bir tavırla.
"Bu kadar şeyi bitiremem ben."

"Kendisinin misafiri var."diye mırıldandı Can Ali resmiyetten çıkan sesiyle.
"Kurban olayım ye böreğini peynirini sus,eksiksiz bitir. Yoksa bize çatar."

"Kimle ?"dedi Hazar burun kaşıyarak.
"İş görüşmesi mi ?"

"Seni alakadar etmez."diye fısıldadı Can Ali gözlerini kısarak.
"Çocuk ,ablandan feyz al. Canını kurtardın,bak işkence de etmiyor demek ki dostluğunu da kazanmışsın. Ye iç,gözüne görünme zaten bu oyundan sıkılır ve salar."

"Devlet büyüğü falan mı?"dedi Hazar tek kaşını havaya kaldırıp.
"Siyasetçi birinin mafya ile kol kola gezmesini görürsem beni vurmak zorunda mı kalırsınız yoksa ?"

"Buradan kurtulmak istiyorsan iki yolu var."diye mırıldandı Can Ali burun deliklerinden soluyarak.
"Kıvanç'ın azad etmesini beklersin ya da geberirsin. İki opsiyon. Seç."

Hazar onu dinlememişti.
Açıkçası Can Ali kendi neydi ki vaazı ne olacaktı?
Sonuç olarak öyle ya da böyle Kıvanç denen ruh hastası gecenin köründe elinde krema dolu tatlı ile başında dikilecek kadar kafaya takmış ve Hazar'a garip bir şekilde özel imtiyaz sağlamıştı.
Hazar ne kendine silah çekip beynini patlatabiliyordu zira can tatlıydı.
Ne de herifi gebertebilirdi.
Zaten gebertse de kapıdaki adamlar onu elek gibi edene dek kurşunlayıverirdi.
Sağ çıkamazdı.

Böylece Hazar merdivenlerden ikişerli üçerli atladığında peşinden inen Can Ali onun ne kadar aptal bir oğlan olduğu konusunda homurdanmaya devam etmekle meşguldü.

Hazar olduğu yerde put gibi donduğunda Can Ali eğlenir bir ifadeyle seslenmişti.

"Misafirimiz de gelmiş."

Uzun ve yapılı bir oğlandı.
Daha önce gördüklerine hiç ama hiç benzemiyordu.
Ne estetikten plastik bebeklere dönmüş bir suratı vardı ne de anormal bir tarzı vardı.
Bildiğin çamur değmeden şu kadar duru ve berrak halde kusursuzdu.

Koyu renk saçları,buğday tonlu açık ten rengi ,hafif kaslı kollarına tezat ince bel ve kalça yapısı mevcuttu.
Hoş koyu renkte gözleri ve...

"Sana ne kadar benziyor değil mi?"diye mırıldandı Can Ali alayla.

Hazar olduğu yerde put gibi donakalmıştı.
Yüz hatları pek andırmasa da fiziksel olarak kendisini arkadan ve yandan süzüyor gibi hissetmişti.
Dalgalı koyu renk saçları güneş gözlüğü ile arkaya atılmıştı.
Boynunda bir fular ve üzerinde keten gömlek vardı.
Oğlan telefonuyla ilgileniyor ve hayran bakışlarla etrafı süzüyordu.

"Bu kim?"dedi Hazar tek kaşını havaya kaldırıp.

"Kıvanç Bey'in misafiri."diye yanıtladı Can Ali sırıtarak.

"Diğer kucak köpekleri gibi mi?"dedi Hazar alayla.
"Zevk alamadığını ve tatmin bile olmadan eve yolladığını söylemiyor muydu."

"Bu özel bir parça."diye yanıtladı Can Ali.
"Gece yarısında aradı,apar topar ikna ettik ve İtalya'dan getirdik. Normalde bu tarz aktivitelere girişmez ,kendisi üst düzey bir manken ve..."

"Gece mi?"demişti Hazar bozulmuş bir edayla.
Gece yarısı elinde kremalı tatlıyla geldiğinde"Sana tatlı getirmeyi unutmuşlar..."diyen dengesizin saçlarını okşadığını ve tüm gece yanında oturduğunu hatırlıyordu.
"Demek gece boyu bunu beklemiş,ha."

Koridorun ucundaki oğlan beklemekten sıkılmış olmalıydı ki bakışlarını ikisi üzerinde gezdirmişti.

"Senin yerinde olsam tanrıya yalvarırım ki Kıvanç bu çocuğu sevsin."diye mırıldandı Can Ali.
"Bütün ilgisi bu oğlana kayarsa buradan kurtulma süren kısalır."

"Ha."dedi Hazar küçümser bir edayla.
"Emin ol yaparım ne gerekirse,lavmanı sen mi yapıyorsun yoksa biricik patronuna oğlan temiz gitsin diye."

"Kıvanç Bey bütün gece uyumadı. Bekleyeceğini sanmıyorum."

Can Ali'nin yanındaki kumral oğlan bıkkın bir nefesle adımlamıştı.
"Yemekte yine aptal köftelerden var ,Kıvanç bununla oyalanırken pizza söylesek nolur Can Ali?"

Hazar bir cevap vermek üzere ağzını aralamıştı lakin yanlarında beliren takım elbiseli kumral dikkatini dağıtmıştı.

"Dışarıdan gelen kuryeleri sevmez."dedi Can Ali olumsuz bir tavırla.
"Ama görmezse sorun yok ,Emirhan."

Can Ali misafir ile ilgilenmek üzere güleryüzle adımladığında Emirhan denen oğlan alaylı bir tebessüm kondurmuştu.
"O zaman ben de pizzacıya kaçarım."

"Buradan çıkmak mümkün olsaydı."dedi Hazar tersçe gözlerini süzerek Kıvanç için gelmiş oğlanı izliyordu.
"Yersin."

"Bir yolu var."dedi Emirhan esneyerek.
"Çocuk o odadan topal çıkacak ve emin ol gece yarısına kadar sürer işi,herif sabahın köründe dikti bizi havalimanına. Kolay kolay sıkılmaz."

"Sen ne için çalışıyorsun burada ?"dedi Hazar bozulan sinirleriyle terli avuçlarını üzerine sile sile kurulamıştı.

"Ha, bankadan kredi çekmek yerine mafyadan borç alan muhteşem kafam."diye yanıtladı Emirhan.
"Neyse Kıvanç geliyor,ben pizza yemeye kaçar. Dilini tut. Beni görmedin, duymadın."

"Buradan çıkmanın bir yolu mu var?"dedi Hazar göz kırpıştırıp.

"Fare deliği gibi tünel kazmıyorum ya çocuk,var tabi."diye mırıldandı Emirhan telaşla.
"Ama ben biliyorum ve yolumu paylaşmam,gidip Kıvanç'a ötmeyeceğin ne malum ya da yalama Can Ali'ye?"

"Ötmem."dedi Hazar dişleri arasından.

"Bak."dedi Emirhan yeşilleri kısarak.
"Canın pizza istiyorsa,sokar getiririm ama seni peşimde götürmem."

"Kim bilecek ki?"dedi Hazar fısıltıyla.
"Herkes şununla ilgilenirken...ben de gelsem senle?"

"Şu dediğin için alınan hediyeyi gördün mü sen ?"diye mırıldandı Emirhan gamzeli bir sırıtışla.

"Ne ?"

"Bahçedeki son model cipi görmedin mi?"diye mırıldandı Emirhan.
"Kıvanç'ın hoşgeldin hediyesi,oğlana aldı."

"Deliği altından galiba."diye mırıldandı Hazar kurumuş dudaklarını ıslatarak.

"Kendisi seçti,başkasına seçtirmedi. Özellikle istedi."diye mırıldandı Emirhan.
"Acıdım lan tamam,pizzan neyli olsun?"

"Ben de geleceğim senle..."

"Ben de aptalım ya ,herifin bile unuttuğu gizli yolu ona yakın bir oğlana öteceğim amına koyayım?"diye mırıldandı Emirhan göz devirip.
"Alnımda salak yazıyor mu?"

"Ablamı öldürdü ve beni esir ediyo,ondan nefret ediyorum. Ömür boyu çalışsam ödeyemem."diye yanıtladı Hazar.
"Neden Kıvanç'ı kollayım?"

"Gözüne girmek için."dedi Emirhan şüpheyle onu süzerek.
"Menfaat için mesela ?"

Hazar'ın tüm dikkati ayakkabı sesinin koridorda çınlamısı ile dağılmıştı zira jilet gibi ütülü gömleği,düzgünce hizalanmış saçları ile Kıvanç karalar bağlamış bir hayaleti anımsatıyordu.
Issız ve terk edilmiş perili konağın azraili misali siyahlar arasından geliyordu lakin bu ölümün erişemeyeceği kadar "yaşanması"gerekli bir güzellikti.

Kirpikleri özellikle kalemle çizilerek eklenmiş kadar buğulu bakışlar vermesine neden oluyordu.
Ve o bakışlar gece boyu beklediği misafirindeydi.

Elini oğlanın eline uzatmıştı.
Fazlasıyla narin.
Fazlasıyla kibar.
Fazlasıyla centilmence.

Hazar açlıktan olduğunu düşündüğü bir mide sancısı ile karnında yanma ve batma hissediyordu.
Muhtemelen yukarıdaki sofra onu çağırdığı içindi.
Başka bir mana taşıması mümkünatsızdı da zaten.

Kıvanç tatlı bir tebessümle kendisi için gelen oğlanın beline elini yerleştirmiş ve onu kendi dilinde selamlamıştı.
Oğlanın bel ve sırt hizasında sabitlenen eli ile gözleri de oğlanın yüzünde gezinmişti.

Oğlan kapıdaki arabaya bakıp tebessüm ettiğinde Kıvanç cebinden çıkardığı anahtarı oğlanın avuçlarına doğru kondurmuştu.
Oğlan ise Kıvanç'ın boynuna uzanıp bir öpücük kondurduğunda Can Ali "kurtulduk..."dercesine rahatlamış bir nefes almıştı nihayet.

Zira Kıvanç hazla gözlerini yummuş ve oğlanın belindeki elini biraz daha aşağılara indirmiş,onu merdivenlere doğru yürütmüştü.

Can Ali "bunu geri götür , fotoğrafı kadar iyi değil!"diye azar yemediği için derin bir nefes daha verdi.
Kıvanç uğraşması zor biriydi zira.
Ancak oğlanın dokunuşu bile şimdiden memnun etmiş olmalıydı.

Hazar alt dudağının manasızca titremesiyle Kıvanç'ın gözlerine doğru bakındı.

Tüm gece çocuksu bir heyecanla başında oturmamış kadar hissiz biriydi.
Kahvaltıda binbir çeşit onun için hazırlattırmamış kadar zalimdi.
Üstelik dün gece elinde krema ile onu "tatlını yemeden uyuma..."diye karşılayan biriydi de.
Bütün bu ruhları aynı bedene nasıl koyduğu bilinmezdi.

Hissizce oğlana bakınmış ve "Bahçıvanın yanına git ,çimleri biçmeyi ve dalları budamayı gösterecek sana. Borcunu ödeyeceksen evde boş boş gezme."diye mırıldandı.
"Gösterirler nasıl yapacağını."

Hazar midesine ikinci kez saplanan sancıyla birlikte duraksamış ve çaresizce Can Ali'ye bakınmıştı.

Can Ali ise olağan bir tebessümle yanıtlamıştı.
"Gerçekten onun için önemli olduğunu bir an bile düşünmen çok tatlı ama üzgünüm Hazar. Seni uyarmıştım. Gözüne gözükme ve dua et ki dikkati o çocuktan kaymasın işte."

Hazar titrek bir nefesle sırıtmıştı.
"Benden onlara sıcak havlu getirmemi mi isteyecek ?"

"Gerekirse kondom almaya bile yollatır."dedi Can Ali omuz silkip.
"Sen onun hizmetlisi konumundasın."

"Onun sikik kondomunu alıp,döllerine peçete getirmeyeceğim."dedi Hazar sulanan gözleriyle.

"Böyle bir şey isterse yapsan iyi edersin yoksa kahvaltı ya da akşam yemeğini unut."

"İyisi mi ben bahçeye gidip sikik ağaçları sulayayım."dedi Hazar güçsüz hissettiği bacaklarıyla.
"Sikik bahçesi misafirlere çirkin görünmesin."

"Görevini bilmen güzel."diye mırıldandı Can Ali esneyerek.
"Geceye kadar odadan çıkmazlar ,rahat olabilirsin. Yemek molaları için de sigara içmek için de. Hatta çalışmana yardım ederse bira da var dolapta."

"Üst düzey imkanlar."dedi Hazar tükürürcesine.

Bir hışım ile bahçeye savrulduğunda yeni oyuncağın yepyeni arabasının aynasından kendi yansımasına bakınmıştı.
Bir ordu dolusu siyahlar içerisindeki korumalar cirit atıyordu.
Hazar umutsuzca Kıvanç'ın ona anlamsız çocuksu bakışlar atmasının yöntemlerini diliyordu lakin neredeyse hayaldi.
Herif dengesiz bir ruh hastasıydı.
Dün muhtemelen annesini öldürdüğü için kafası allak bullakken Hazar'a sarmış ve biraz vicdana gelmişti.

Yukarı çıkmak o oğlanla olan eğlencesini gasp etmek için çaresizce bir arzu duyuyordu.
Bununla birlikte göz ucu bahçenin arkasında telefonla konuşuyormuş gibi volta atarak etrafı kolaçan eden Emirhan denilen oğlandaydı.

Kör bir noktadaydı.
Her şeyden haberi olan Can Ali bile etrafta yoktu,korumalar telefondan izledikleri maç tekrarına gömülmüş Kıvanç'ın sakinliğinin tadını çıkarıyordu.
Fırsattan istifade buradan kaçmak üzere arkayı dolanan Emirhan ise kimseye görünmediğini sansa da Hazar onu görüyordu.

-----İnteraktif Seçim------

- Yukarı git ve Kıvanç'ın ilgisini üzerine çekecek bir şeyler yap.

- Gizlice Emirhan'ın gizli yolunu izle ve kaçış yolunu gözetle.

- Bahçeye git ve sana emredilen görevi yaparak çimleri biç.


Continue Reading

You'll Also Like

703K 29.2K 46
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
585K 11.5K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
22.1M 898K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
2.1M 91.4K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...