Gönlüm Sana Yakın

By Evim_kitaplar2

6.4K 300 112

Gönüllü olarak İran savaş bölgesine gelen hemşire,bir gün yaralı bir Türk askeriyle karşılaşır More

(Gönül)lü Hemşire
Komutan Değil YÜZBAŞI
Eski Bir Hatıra
ESKİMİŞ KOLYE
GÖZLERİN YALANLARI
AÇIK YARALAR
AY IŞIĞI
(ACEMİ) HEMŞİRE
KOLYE SAHİBİNDE
İLK KARŞILAŞMA
YENİ BİR KOLYE
İLK KURŞUN
KELİME KITLIĞI
AŞIK PAPATYA
BİR KORKAĞIN AŞKI
İÇİMDEKİ FIRTINA
..... AŞIK OLMUŞ
BALO
Koparılan Çiçekler
YENİ BİR AŞK
ACI MUTLULUK
BİR KERECİK
ACI GEÇMİŞ
KAÇIŞ
HİÇLİK
İKİ ÖLÜ BEDEN
ZARAR
Karşılık

Açık

151 14 1
By Evim_kitaplar2

Sabah uyandığımda yatağımdaydım.Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu.En son hatırladığım komutan ile olan konuşmamdı.Sanırım sızıp kalmışım.Hatırla Irmak en son bayıldın numarası çevirdin ya sen!

He sanırım bayılma numarası biraz fazla garip bitmişti.Olsun gene de barışmıştık.Sahi biz komutan ile neydik?Kızların aklına gelen ilk soru bu olurdu genelde.Simay flört listesindeki çocuklardan biri ile konuşurken sürekli 'biz neyiz' 'biz neciyiz' ne biliyim garip garip sorular soruyorlardı.

Üstümdeki hemşire üniformama bir göz atıp ardından doğruldum.Kıvırcık saçlarım resmen budanmamış tarlaya dönmüşlerdi.Bu saçları düzeltmem şimdi bir saatimi sürerdi.İşte kıvırcık saçlı olmak böyle birşeydi.İki saat saçınızı jöleleyip dururdunuz.Ardından tekrar kabarır ve sizi rezil ederdi.Her zaman yanımda taşıdığım hayat kurtaran jölemi alıp banyoya geçtim.Saat kaçtı bilmiyordum.Pencereye baktığımda daha havanın daha yeni aydınlandığını gördüm.

Nasıl bu kadar erken uyanabilmiştim ki?

Ben bile bu halime şaşırırken dışarıdan gelen sert erkek sesi ile irkildim.Bu Komutanımın sesiydi.Vallaha billaha onun sesiydi.Hızlıca banyoya koşup saçlarımı yaptım.Üzerime ne giyebilirdim ki?Bugün iş olacağını düşünüyordum.Genelde bizim olaylardan dolayı çoğu Ayşe Ablaya tıkılmıştı.Bu yüzden bugün çalışmak için sağlık odasında olacaktım.

Kendime son bir kez aynadan bakıp odamdan dışarı çıktım.Tesadüfe bak ki Simay ve Çiçek ile aynı anda odadan çıktık.Allah Allah ne tesadüf ki acaba?

"Hanımlar bu ne tesadüf?"dedim imalı bir ses tonu ile.İkisi de ilk başta birbirine bakıp sonra bana döndüler.Sanırım onlar da benim gibi düşündükleri için hemşire üniforması ile beyaz önlüğü giymişlerdi.Simay siyah saçlarını açık bırakmayı tercih etmişti.Çiçek ise saçına birkaç çiçek tokası takıp o da açık bırakmıştı.Gözüme çarpan ikinci şey ise Simay'ın dudağından asla çıkarmadığı o kırmızı rujuydu.Bu kız kırmızı ruj sürme hastasıydı sanırım.

"Allah'ın işine bak sen ya sizi de mi uyku tutmadı"dedi Simay yapmacık olduğu bin kilometreden belli olacak bir şaşkınlık ile Çiçek ise hazır komuttaymış gibi hızlıca başını salladı.Kendi aşk hayatımdan canım arkadaşlarımın aşk hayatına vakit ayıramıyordum.Acaba onlarınki nasıl gidiyordu?Dedikoduyu seven bir insandım.Bana göre dedikoduyu her kadın severdi.Sonuçta sevilmeyecek şey değildi.Allah'tan arkadaşlarım da benim gibi dedikodu seven tiplerdendi.Lisedeki bir arkadaşım ile dedikodu yapacağımız sırada 'milletten bizene!'diyip hevesimi kursağımda bırakıyordu.Öyle insanlardan oldum olası nefre etmiştim.

"Ya ya beni de uyku tutmadı"dedi telaşlı bir şekilde Çiçek."Acaba çıkıp bir hava mı alsak?"dediğinde üçümüz de hırslı bir şekilde birbirimize baktık.Gözlerimiz anında kısılırken bakışlarımız kısa bir saniye kapıya gitti.Rekabetin başladığı o noktadaydık.

Hızlı bir şekilde koşuştururken bu sefer kapıya vardığımızda üçümüz de geçmek istiyorduk fakat kapı üç kişilik olmadığı için sıkışıp kalmıştık.Allah'tan Komutan beni böyle görmüyordu.Yoksa kesinlikle rezil olurdum.Hem ben teröristler tarafından kaçırıldığıma bir bakımdan seviniyordum.Komutanın görevi ertelenmişti.İkiniz de ölücektiniz Irmak!

"Kızım aranızda en gelişmiş benim!"dedim dişlerimin arasından.Onlar ise hala direnmeye devam edip geçmeme izin vermiyordu.Ulan ben sizin kraliçe arınızım!Bana itaat edin!

"Oha robot muyuz biz en gelişmiş sen olacaksın"dedi Simay.Ardından kolunu koluma geçirip öne çıkmaya çalıştı fakat onu bacağım ile ittirdikten sonra ikimizde tekrar aynı konuma gelmiştik."Hem belki bize güncelleme geldi!"diye bağırınca şok etkisi ile geri çekildim.Ne güncellenmesinden bahsediyordu ve bundan benim niye haberim yoktu!

"NE!"diye bağırınca ikisi de yere çakılmamak için kendini zor tutmuştu.Kapının pervazına tutunduklarıda kendimi dışarıda buldum.Bütün gözler bize çevrilmişti.Utanç ile yerin dibine girecekken Komutan ile göz göze geldik.Sert bakışlarında bir yumuşama hissettmiştim.

Yanaklarım kızarırken arkamda ikinci dünya savaşı çıktığına emindim.Askerler her zamanki gibi dağılırken hızlıca Komutanın yanına gittim.Aşkı ilk defa yaşıyordum ve ne yalan söyleyeyim hiç korkak gibi davranacağımı düşünmüyordum.Korkak kızlardan nefret ederdim.Yani mesela filmlerde böyle korkak kızlar olup aşkını söylemeye felan çekinirdi fakat çocuğa kör kütük aşık olurlardı.Çocuğun ona aşık olduğunu bile bile gene söylemezlerdi ya sinir geçiriyordum orada.

O yüzden korkak olmanın faydası yoktu.

Komutan gülümsedi.Gamzesi yoktu fakat hayatımda gördüğüm en güzel gülüşe sahipti.Bana göre bir insanın gülüşünü güzelleştiren gamzesi felan olmazdı.Bana göre insanın gülümsemesini güzelleşmesi kimin güldüğüne bağlıydı.Ve bildiğim tek birşey vardı.Komutan çok güzel gülüyordu.

"Günaydın"dediği sırada suratımdaki gülümseme genişledi.Bu hali nedense gözüme çok tatlı gelmişti.Bana göre komutan hep tatlıydı.Kara gözleri gözlerime değerken nefesimi tuttuğumu fark ettim.Yüzümdeki şaşkınlığımı gene de gizleyemedim.Sabahın bu saatinde ne gününden ne aymasından bahsediyordu.

"Günaydın mı?"diye sordum şaşkınlığımı gizleyemeden.Havaya bir göz attım.Gerçekten de günaydın mıydı yani.Sabahın yedisi falan olmalıydı."Daha gün aymamış ki"dediğim sırada dudakları yukarı kıvrıldı.

"Boşver artık aydı"Yanaklarımdaki sızıyı en derinden hissederken gözlerine baktım.Bir insan nasıl bu kadar güzel bakabilirdi ki.Gözlerindeki gece parlıyordu.Evet gözleri kesinlikle gece gibiydi.Bu gecenin içinde milyarlarca yıldız vardı.

"Tamam tamam utanma kıpkırmızı oldun"dediği sırada gözlerimi açarak koluna vurdum.Yalan bir şekilde sendeleyip kolunu ovuşturdu."Aşk olsun hiç acımıyorsun bu adama"dedi dudaklarını büzerek.Gözlerim dudaklarına kaydı.Kendini toparla Irmak adamın dudağı dışında gözü de var burnu da var başka yerlere baksana!

Gözlerine baktığım sırada onun da bakışları dudaklarıma kaydı.Bir anda belimi tutup kendine çekince göğsüm göğsüne çarpmıştı.Bu adam delirmiş olmalıydı!Arazinin ortasında mı öpüşecektik!He yani burada olmazsak adamla öpüşeceksin Irmak yuh yani!

Nefesi nefesime çarparken kalp atışlarım şaşıyordu.Ben bir doktordum kendimi toparlamam lazımdı.Olmuyordu.Bir bakışı içimi yakıyordu.Boyum ona yetmediğinden boynunu eğip biraz daha yaklaşmıştı.Heyecandan kalbim uçacaktı şimdi!

"Komutanım oha yani komutanım"diye gelen ses ile birbirimizden uzaklaştık.Sese döndüğüm sırada merdivenlerin başında şaşkın gözlerle bize bakan Matkap'ı gördüm.Matkap'ın burada ne işi vardı.Hemde tam öpüşeceğimiz sırada mı Hah!Utançtan yerin dibine girecekken bir yandan da Matkap'a sövüyordum.

Komutana döndüğüm sırada elini yumruk yapmış bir şekilde Matkap'a baktığını gördüm.Allah'ım ne kadar kadersiz basım var benim ya.Şurada sevdiceğimizle iki dakika geçirmiyorduk.

"Ne var başımın belası!"diye bağırdı Komutan.Bu sinirli halleri nedense komiğime gitmişti.Gülmemi saklamak adına dudaklarımı birbirine birleştirdim.Matkap ise hemen hazır ol pozisyonuna geçip eli ile asker selamı verdi.Ardından ürkek adımlar ile komutanın yanına geldi.

Bir bana bir de Komutana baktı.Komutan ise birazdan onu dövecekmiş gibi bakıyordu.Matkap çekingen tavrı ile omuzlarını düşürdü.

"Komutanım ben rahatsız etmek istemedim de"diyince ona gülmemek için kendimi zor tuttum.Bakmayın güldüğüme onun yüzünden şu fevkalâde ve müthiş anımız bozuldu.Şuan neyse boşver Irmak düşünme düşünme düşünme!

"Ne istedin ulan!"diye bağırdıktan sonra kendini toparlayıp sakinleşmek adına derin bir nefes aldı."Ne var Matkap"dediğinde Matkap tekrar bir bana bir de komutana baktı.Sanırım özel birşey konuşacaklardı fakat ben meraklı ve yüzsüz bir insandım.O yüzden burada durmamda bir sakınca yoktu.

Komutanın da gözü bana kayınca ona döndüm.Göz temasını kesip önüme döndüm.Hayır gitmek istemiyordum.Burada durup ne konuşacaklarını dinleyecektim.Onlarla alakam yokmuş gibi gökyüzünü incelemeye başladım.Bugün hava da ayrı bir güzeldi.Yerdeki samana benzer sarı çiçekler vardı.Ne güzel bir gündü.Kelebekler uçuşuyor,kuşlar cıvışıyor tamam işine dön Irmak!

"Komutanım Soner'in bu aralar pek düşünceli "dediği sırada gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.Sanırım Komutan daha Soner ile Çiçek meselesini bilmiyordu bende konuya pek hakim değildim.

"Napiyim oğlum ben Soner'i!Bırakın adamı kendi halinde"dediği sırada durup tekrar derin bir nefes aldı."Sen bunun için mi beni rahatsız ettin"dedi dişlerinin arasından.Matkap ürkek bir şekilde başını salladı.Komutan tekrardan derin bir nefes alıp önce bana sonra da tekrar Matkap'a döndü."Sen arka araziye geçin geliyorum"dedi.

Kaşlarımı çattım.Yoksa Matkap'ı öldürecek miydi!Vah zavallım gencecik çocuktu daha.Saçmalama Irmak!Cidden Matkap'a ne yapacağını merak etmiştim.Matkap ise duyduklarına inanamamış gibi gözlerini büyüttü.

"Komutanım valla bir daha sizin bir kilometre yakınınızdan geçmem.Neyse siz yalnız kalın ben gideyim"diye arkasına döneceği sırada Komutan omuzlarından sıkıca tuttu.Matkap yüzünü buruşturduğu sırada tekrardan arkasına döndü.

Komutan birşey söylemek için dudaklarını araladı fakat bana döndüğü sırada dudakları tekrar kapandı."Hadi sen geç Matkap ben geleceğim arkadaşlarını da toplayıp"diyerek vurgu yaptıktan sonra Matkap tekrardan korku ile bana baktıktan sonra sıkkın bir nefes verdi.

"Komutanım biz yalnız olsak"dediğinde Komutan tekrardan ona sinirli bir şekilde bakınca susup hemen koşar adımlar ile yanımızdan uzaklaştı.Çocuğun iki dakikada eli ayağı birbirinine dolanmıştı.Ne yapacaktı ki bu kadar korkmuştu.

"Ona ne yapacaksın?"diye sorduğumda Komutan bana döndü.Sinirli suratı aniden bana dönünce çatık kaşları düzeldi.Sanki daha demin bağıran o değilmiş gibi yumuşak bakışları yüzümde oyalandı.

"Bizi rahatsız ediyor puşta bak"diye arkasını dönüp Matkap'a sövdüğü sırada kıkırdadım.Bakışları bana dönünce kaşlarını çattı."Neden gülüyorsun?"diye sorduğunda daha büyük bir kahkaha attım.

"Sen cidden öpüşemedik diye Matkap'a ceza mı vereceksin?"dediğim sırada sinirli bir şekilde başını salladı.Ah bu Komutan ile çok işimiz var demekti."Boşver ben seni her zaman öperim"dediğimde dudakları çapkın bir şekilde yukarı kıvrıldı.

Bana bir adım daha yanaştığında sarı çimenlerden ses çıkmıştı.Tam önümde durduğu sırada kafamı kaldırıp ona baktım.Cidden bu askerlerin boyu bu kadar uzun oluyor muydu ya?Matkap dahil birçok askerin boyu uzundu.Gerçi Matkap diğerine göre biraz kısa kalıyordu ama yine de benden uzundu.

"Ben aldım sözümü"dediği sırada burnuma dokunup elini çekti.Derin bir iç çekerek ona baktığım sırada o da derin bir iç çekerek bana baktı.Dudaklarıma bir tebessum hakim olurken hâlâ onu öpmeyi düşünüyordum.Yuh sapıklaşma Irmak!

"Komutan"dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan.Kokusu ciğerlerimi yakıyordu.Hayatım boyunca daha önce hiç bu kadar güzel bir koku ile karşılaşmamıştım.Gülerek benden uzaklaşırken son kez arkasını döndü.

"Kıvırcık"

"Hıh"

"Bundan sonra seni öpeceğim tamam mı?Seni hep öpeceğim unutma bunu!"diye bağırınca şaşkınlıkla gözlerimi aralayıp etrafa baktım.Biri duyabilirdi.Yüzümde şaşkınlığını yerini almış tebessüm ile Komutana döndüm.O ise çoktan arkasını dönüp gitmişti.

Yazardan

Simay heyecanlı bir şekilde Matkap'ı görmek için heyecanlanıyordu.O adam farklıydı.Simay için bu zamana kadar bütün erkekler ona kukladan başka birşey olmamışlardı.Ama bu adam yüzüne bile bakmıyordu!Ve bu Simay'ı olduğundan daha fazla sinirlendiriyordu.

Aynada kendisine bakıp saçını düzeltirken gözleri arkasında duran beyaz komidine takıldı.Üstünde kırmızı ruju duruyordu.Dudakları arsız bir şekilde kıvrıldı.Bir erkeğin hayır diyemeyeceği şeyleri Simay çok iyi biliyordu.Lakin kendi bu işin kitabını bile yazabilirdi!

Hiç düşünmeden komidine doğru yaklaşıp kırmızı ruju eline aldı.Tekrardan aynanın karşısına geçtiğinde güzel bir şekilde ruju dudaklarına dağıtmaya başladı.Evet kombini mükemmeldi!Bir hemşire üniforması,ayağından asla çıkarmadığı siyah stillettosu ve kırmızı ruju ile modanın katili olma yolundaydı.Yine de saçlarını düzeltip dışarı doğru bir adım attı.

Lakin karşısında canı arkadaşı Çiçek'i görmeyi beklemiyordu.Ona karşı şüpheliydi Simay.Bu zamana kadar aşkı tadmamış nadir kızlardan biriydi.Bu güzelliğine rağmen nasıl bir erkek eli tutmadı,açıkçası Çiçek bu yüzden aşktan gram anlamayan biriydi.Simay ise bu işe kalıbını bile basardı.Ne güzel arkadaşlıkları vardı.

Çiçek sarı ve bir o kadar uzun saçlarını omzundan geriye atmış,üzerine de çiçekli bir elbise giymişti.Bu kız elbiseyi nereden bulmuştu böyle!Simay sinirini belli etmeden ona gülümseyerek hemen odasına girdi.Arkadaşını kıskanmıyordu fakat herkes bu kadar özenli iken bu işten böyle kombin ile sıyrılamazdı.

Yerleştirmeye tenezzül bile etmediği pembe,büyük bavuluna doğru yeltendi Simay.İçinden havaya göre uygun bir kazak ve siyah,dar bir mini etek çıkardı.Bununla kesinlikle katil olmayacaktı.Bu eteğini çok severdi.Bacaklarını oldukça güzel gösteriyordu.Hemen üstündekilerden kurtulup eline aldıklarını geçirdi içine.Aynaya tekrar baktığında kabarmış ve elektriklenmiş kahverengi bir saç ile karşılaştı.Ah!İşte düz saçın zararlarıydı.Hemen kabarırlar insanı deli ederlerdi.Aklından Irmak'ın kıvırcık saçları geçince keşke kıvırcık doğsaydım diye iç geçirdi Simay.

Saçını düzeltince omzundan geri atmak yerine önünde tutup kulağının arkasına sıkıştırdı.Üstündeki kırmızı kazağı ve dar eteğini de düzeltip tekrar odadan dışarı çıktı.Bu sefer Çiçek'i görememişti.Büyük ihtimalle gitmiş olmalıydı.Sahi bu kızçe nereye gidiyordu böyle?Soner'in yanına gittiği kesindi.Simay bir aşkı iki kilometre öteden tanırdı.Çiçek'in Soner'e olan bakışlarına anlam yükleyemeyen biri ya beynini kaybetmişti ya da kör olmalıydı.

Askerlerin olduğu salona ilerledi.Yani daha doğrusu onun askerinin olduğu salona doğru ilerledi.Bu güzelliği kaçıracak bir adam tanımıyordu.Fakat Matkap'ın tövbeli olduğunu da bilmiyordu.Matkap,garip biriydi.Çoğu kadına sarkar,canı sıkılınca da bir oyuncak gibi diğerlerinin yanına atardı.Çapkınlığı her seferinde gözlerimizi yaşartıyordu.Bu iki çapkın aşktan ne anlayacaklardı ki.Ya da en fazla ne anlayabilirlerdi?

Salona geldiğinde görevden gelmiş çoğu asker oturuyordu.Matkap'ların timinin görevi iptal olmuştu.Irmak'ın teröristler tarafından kaçırılması onların görevlerinin yarıda kalmasına sebep olmuştu.Komutan ile araları bozuk olsa da ufak bir oyun ile hallettiklerine sevinmişti Simay.Irmak'ın hâlâ komutanı hatırlayamadığına inanamıyordu.Simay bile ona bakan gözlerinden eskiyi hatırlamışken Irmak'ın bu kadar aptal olması onun canını acıtıyordu.

Bu konuyu sürekli onunla konuşmak istese bile her seferinde geri dönüyordu.Belki de hayatında arkadaşı için ilk defa olgun biri gibi davranıp ona bu gerçeği komutanın anlatması daha doğru oldurdu.Başkasından duyunca yaşayacağı şoku düşünmek bile istemiyordu.Çünkü belki o görmese bile Simay görmüştü.Kırgınlık biraz da kızgınlık vardı Komutanın gözünde.Onu öldü bilmişti Irmak.Onu kaybettiğini sanmış belki de uzun süre sonra kabullenmişti.

O anlarda arkadaşının yanında olsa bile ilk hastasını kaybetmenin nasıl bir his olduğunu bilmediği için yardımcı olamıyordu.Irmak,ilk hastam dediği kişiyi kaybetmişti.Buraya geldikleri,uçaktan indiğimiz ilk an Deniz'i görünce ilk hastam bellemişti.Komutanın gözlerindeki ilk başta anlam veremediği fakat sonradan emin olduğu o hüznü görmüştü Simay.

Komutan,bir yürekten ikinci defa vurulmuştu.

Neden terk ettiği bilinmez bir haber bile göndermeden gitmişti Kıvırcığının yanından.Oysa Simay hepsini görmüştü.Arkadaşının sabaha kadar onun dibinde bekleyip ağladığı ve öldüğünü kabullendiği askerin şuan karışısında olması ne kadar acıydı.

Baktığı gözleri unutmuş olması,dibinde atan kalbi,duyduğu sesi unutmuş olması ne acıydı.Kim ne derse desindi Simay için yanan taraf Komutandı.Yıllar sonra karşısına çıkmıştı.Gözlerindeki umut dibinde bitmişti.Sevdiği kadın onu hatırlamamıştı...

Unutmak,sevmekten daha beterdi.

Simay düşüncelerinden sıyrılırken gözleri arkadaşları ile gülerek sohbet eden Matkap'a takıldı.Kim bilir kaç kadına da böyle gülmüştü?Zaten bir Simay'a gülmemişti ya.Simay bu düşünceleri umursamadı.Onun da hayatından bir sürü erkek geçmiş olmasını dilerdi.Fakat Simay sadece hayatının aşkını başka erkeklerde aramıştı.Herkes onu çapkın bilirken o sıcak bir gülüş aramıştı belki de.

Fakat bildiği tek şey;hiçbirinin dudaklarına sürdüğü bu kırmızı rujdan değerli olmayacağı.

Matkap'a nasıl yanaşacağını bilemedi Simay.Tüm cesareti toplayıp gene de yanına gitti.Onunla konuşacaktı.Normal konulardan bahsedecekti.Havs güzeldi,şehirdeki insanlar tırnak yaptırırlardı ve saçlarına sadece gelin başı yapanlar sim dökerdi.Derin bir nefes alıp Matkap ile arkadaşlarının yanına gitti.

Lanet olsun bu adam ne yapıyordu ona böyle.Bir bakışı neden bu kadar etkileyici geliyordu!Simay kendi kendine içinden tekrar etti.O sadece bir erkek,o sadece bir erkek,o sadece bir erkek.Olmadı.Matkap'ın ona bakışı ile kaskatı kesildi.Bu adam cidden böyle bakamazdı.Zaten Simay da kendini bu kadar kolay kaptırmazdı.Fakat hiçbir şey ayarında gitmiyordu.

Üç adam karşılarında dikilen bu süslü kadına anlam veremez bakışlarla bakıyorlardı.İçlerinden biri bile Simay'ın çok güzel bir kadın olduğunu düşünürken Matkap karşısındaki kadının üstünde neden asker üniforması olmadığını sorguluyordu.O  Simay'ı   Asker  Sanıyordu!

"Şey biraz konuşabilir miyiz?"dedi Simay tavrını bozmadan.Matkap ilk başta karşısındaki kadına sonra da yanındaki arkadaşlarına baktı.Şaşkın bir şekilde ayağa kalktı.Karşısındaki kadının ne yaptığını anlayamamıştı fakat onun hemşirlerden biri olduğunu hatırlamıştı.Yüzbaşınınkinin arkadaşıydı bu.Hani şu gelen hemşire kızlardan biriydi.Düşündü Matkap.Sahi o Çiçek ile Soner davası ne olmuştu?Oysa Matkap asıl sorunun farkında bile değildi.

Simay derin bir nefes alıp yeterince cileveli olabilecek bir şekilde gülümsemeye çalıştı fakat olmadı.Onun yanında böyle davranamıyordu.Sanki bu davranışlar Matkap'ın yanındayken yapmacık geliyordu.En doğal hali ile tebessüm etti.

"Şey yani naber?"dediğinde karşısındaki adam kaşlarını çattı.Simay,onu tavladığı diğer kızlar gibi görmesinden çok korkuyordu.O yüzden kendini düzeltme ihtiyacı hissedip devam etti."Yani öylesine sordum.Yoksa asla merak etmiyorum ki zaten ben bir tek magazin dergilerini merak ederim ama burada magazin dergisi bile yok"dediğinde saçmaladığının o da farkındaydı.Zoraki bir şekilde gülümsemeyi denedi.

Matkap karşısındaki kadının ne dediği hakkında en ufak bir bilgisi bile yoktu fakat nedensizce bu hali tatlı gelmişti.Diğer bir kadın olsa çoktan ona 'çooooooook yakışıklı'olduğunu felan söylerdi sanırsam.Ama bu kadında farklı birşeyler vardı.

"Burası askeriye Sahra"dediği sırada Simay yerinde donakaldı.Daha adını bile bilmiyordu.Kelimeler zehirli bir ok gibi kalbine saplanırken tek kelime bile edemedi.Kelimeler artık düşmanı olmuştu onun.Böyle hissetmemesi gerekiyordu.Kalbi acıyordu.Canı yanıyordu.Kelimeler bir bıçak gibi tenini kesip geçerken sadece Matkap'ın yüzüne bakmak ile yetindi.

Söylenecek çok söz vardı.Fakat kelimeler gene düşmandı.

Söylenecek ne kadar çok şey varsa bir o kadar da susulacak sebep vardı...





Canitolarım biz döndük.

Nasıl özlediniz mi bizi?

Kitabımın daha çok okunmasını isterdim fakat böyle oluyor yapacak birşey yok uşaklar.

Bu arada diğer kitaplarıma da göz atarsanız sevinirim :)

Geri dönmemin sebebi artık asıl olaylara gelmek istediğimdi.Kısaca kitap daha yeni başlıyor canlarım.Bizi daha neler neler bekliyor?

Matkap'a söven tayfa +1

Continue Reading

You'll Also Like

Sarı bukle By ID

General Fiction

43.8K 5.9K 14
interseksüel birey içerir. .... "Ben ona ait değilim, insan sevdiğine ait olur." "Ya kime aitsin? Kiminsin?" İç çekti..." Senin..." .... 🤍
200K 8.6K 30
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
77.8K 3.7K 36
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
1M 57K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...