SEKRETER (+18)

By siyah_kanatlimelek1

773K 13.2K 3.4K

+18 unsurlar içerir. "Dur , iş yerinde olmaz lütfen." Ellerini saçlarım da gezdirip gülümsedi. "Ben nerede ve... More

BÖLÜM:1 [İLK GÖRÜŞME]
KARAKTERLER
BÖLÜM:2
BÖLÜM:3
BÖLÜM:4
BÖLÜM:5 / (+18)
BÖLÜM 6: [İNSTAGRAM BÖLÜMÜ]
BÖLÜM:7 / (+18)
BÖLÜM:8
BÖLÜM:9 (+18)
BÖLÜM:10
BÖLÜM:11
BÖLÜM:12 (+18)
BÖLÜM:14
BÖLÜM:15(+18)
BÖLÜM:16
BÖLÜM:17 (+18)
BÖLÜM:18
BÖLÜM:19
BÖLÜM:20 (+18)
BÖLÜM:21
DUYURU!!
BÖLÜM:22

BÖLÜM:13 (+18)

33.1K 457 110
By siyah_kanatlimelek1

Arkadaşlar oylar,okunmalardan daha düşük. Sınır da koymak istemiyorum ama okuyan kişiler birer oy atsa çok mutlu olurum.

İyi okumalarr ❤️❤️

Şiddetli bir baş ağrısı ile gözlerimi yavaşça araladım. Etrafa göz gezdirdiğim zaman küflenmiş ve ağ tutmuş duvarlar görüyordum. Son olanları hayırlayınca korku içinde yerimde oturur pozisyona gelip hızlı hızlı nefesler aldım. Kaçırılmıştım.

Etrafa daha çok göz gezdirdiğim de yattığım pis yatağın çaprazında bir kapı vardı. Ayağa kalkıp kapıyı açtığım da banyo olduğunu görünce hayal kırıklığına uğramıştım resmen. Zaten beni kaçırıyorlarsa niye kapıyı açık bıraksınlar ki Afra!!

Arkamı döndüğüm de bir kapı daha gördüm. Bu büyük ihtimalle çıkış kapısıydı. Hızlı adımlarla gidip kapıyı açmaya çalıştım fakat tam da tahmin ettiğim gibi kapı kilitliydi. Kilitli kapıya vurarak bağırmaya başladım.

"Çıkarın beni burdan,aptallar! Bora beni bulursa bunu yanınıza bırakır mı sanıyorsunuz?" Dakikalarca sesim kısılırcasına bağırdığım sırada kapının açılma sesini duyduğum gibi bir adım geriye gittim. Kapı açıldığında içeriye uzun boylu, evet hatta baya uzun boylu ve korkutucu bir adam girdi. Sinirden dişleri kasılıyordu. Üzerime yürüdükçe geriye gidiyordum ama sonunda belim duvarla buluşunca korku içinde adama bakıyordum. O da pis pis sırıtıyordu.

"Hadi bağırsana,az önce havlamasını biliyordun. Noldu da şimdi kedi gibi oldun!" Gözlerimden yaşlar akmaya başlıyordu. Adamın sesi ve görüntüsü o kadar korkunçtu ki şuan şurada altıma sıçabilirdim.

"Bırakın beni,ben size ne yaptım? Para mı istiyorsunuz, söyleyin ne kadar isterseniz vereyim. Yeter ki bırakın beni." Yüzüme daha çok yaklaştı. Kafamı geriye doğru çeksem de nefesini hissediyordum. Korkudan tir tir titremeye başladım.

"Bora senin gibi güzel bir kızı bulduğu için çok şanslı." Parmakların ucunu yanağıma götürüp küçük küçük dokundu ve konuşmaya devam etti.

"Ama sen onu bulduğun için hiç şanslı değilsin, prenses. O senin hayatında olduğu sürece hep zarar göreceksin. Aynen şuan göreceğin gibi!" Diyip ellerini belime götürmesiyle refleks olarak ittim. Biraz geriye sendeledi ama tekrar yaklaşıp dudaklarımı zorla öpmeye başladı. Geri çekildiği gibi bağırdım.

"İmdaatt! Kimse yok mu?!!" Ağzımı eliyle kapatıp saçımı sertçe eline dolayıp çekti.

"Burada seni duysa duysa adamlarımdan başka kimse duymaz, prenses. Şimdi o güzel sesini boşuna yorma. İnlemelerin için lazım olacak." Pis pis güldü ve elini ağzımdan çekip kapıyı kapatarak kilitledi ve gitti. O gittiği gibi dizlerimin üstüne yığılıp bağırarak ağladım. Hiç korkmadığım kadar korkuyordum şuan.Bu pis yerden kaçmazsam resmen burada fahişe gibi kullanılacaktım. Neredesin Bora? Ne olur beni buradan bir an önce kurtar...

Bora'nın anlatımıyla

On iki saat... Evet,tam on iki saattir deli gibi aşık olduğum kızı hiçbir yerde bulamıyordum. Kadir denen o piç evimde çatışma çıkarıp, bir de üstüne sevdiğim kızı bana inat kaçırmıştı. Gidebileceği tüm mekanları aradım, kaldığı tüm semtleri delik deşik ettim. Ama yoktu... Yer yarıldı,yerin içine girdi sanki şerefsiz!

Onu bulunca canını kendi ellerimle alıcaktım. Bana yaşattığı bu acının aynısını ona dibine kadar yaşatacaktım. Ama şuan tek derdim, Afra'yı bulmak.

2 gün sonra...

Elim ayağım bağlanmıştı resmen. Sevdiğim kız onun elindeydi ve ben sadece bir parkın bankında oturmuş içmekten başka birşey yapamıyordum. Onu bulamadıkça kafayı yiyordum. Elini tutamayınca deliriyordum. O kaçırıldığından beri uyumadım, yemedim,içmedim. Sadece sigara ve içkiden başka birşey süremedim ağzıma...

Yaklaşık 1 saat öylece oturup gözümü parkta oynayan çocuklara dikmiştim. Telefonumun çalmasıyla kendime gelip telefona baktım. Arayan Yavuz'du. Bir haber bulmuştur umuduyla hemen açıp kulağıma koydum.

"Güzel bir haberin yoksa, hemen şuan şu siktiğimin telefonunu kapat Yavuz!"

"Abi, Kadir'i bulduk." Yavuzun dediği şeyle ayaklanıp yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Hemen arabama koştum. Bir yandan da Yavuz'u dinledim.

" İstanbul'un en tehlikeli mahallesinde rutubetli bir eve götürmüş kızı. Bulmamız zor oldu ama nihayet izini belli etti şerefsiz. Merak etme abi, Afra'yı sağ salim bulup getireceğiz" yavuz beni ümitlendirerek konuştuktan sonra telefonu kapatıp konum attı. Bende attığı konuma adamlarımla birlikte gelmesini söyleyip yola çıktım.

Geliyorum Afra. Seni kurtarmaya, o piçin de canını almaya geliyorum güzelim...

Afranın anlatımıyla

Acıkmıştım ve susamıştım. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama odada olan küçük camdan gördüğüm kadarıyla akşamdı. Sanki haftalardır buradaymışım gibi hissediyordum.

Yatağa uzanıp dizlerimi kendime çektim ve ağladım. Bora hala gelmemişti. Yada hiç umursamamıştır, emin değilim. Ama benim bir an önce buradan çıkmam lazımdı. Odadaki cam o kadar küçüktü ki ordan kaçmam imakansızdı. Yani kısacası bu kilitli kapı bir mucize olup açılmadığı sürece benim burdan kurtulmam olanaksızdı...

Tekrar yatağa uzandım ve ağlamaktan kurumuş gözlerimi kapatarak dinlendirdim. Sonra bir kapı açıldı, gözlerimi yavaşça araladığım da içeriye yine o adam girdi. Yanıma oturdu ve ellerimi tuttu ama geri çektim. Tekrar tuttu, tekrar çektim. En sonda umudunu yitirip oturduğu yerden biraz geriye gitti.

"Gel hadi, 2 gündür yemek yemiyorsun. Birşeyler ye." Normal de bu teklifini açlıktan ölsem de kabul etmezdim ama bu odadan çıkarsam kaçma ihtimalim olabilir diye düşündüm. Ve ben bu adamın ne kadar huyuna gidersem bana o kadar güvenirdi.

Demek iki gün olmuş. Demek iki gündür buradayım ve Bora hiçbir şekilde beni bulamamış. Mafya değil mi? İstese beni elini attığı gibi bulamaz mı? O halde nerede? Neden hala beni bulamadı?

Artık Bora'dan ümidimi kesip kendim buradan kurtulmaya çalışacaktım. Bu yüzden yapmam gereken şey sadece bu pis adamın huyuna gitmekti. Gülümseyip omuzuna hafifçe dokundum ve başımı salladım. Ayağa kalkıp kapıya yöneldiğim de gelmediğini farkettim. Beni hiç ilgilendirmese de yine de sordum.

"Sen gelmiyor musun?" Keşke hayır dese de bende en azından rahatça birşeyler yesem.

"Geliyorum" hay şansıma sıçayım!

O da ayağa kalkıp elini belime koydu. Tepki göstermemi beklerken hiçbir şey yapmayıp öylece yüzüne gülümseyerek baktım. Hoşuna gitmiş olmalı ki beni yavaşça duvara yaslayıp üstüme daha çok abandı. Korkuyordum. Ama korkumu saklamaya çalışmaktan başka çarem yoktu.

Dağılmış olan saçlarımı okşayıp boynuma yöneldi. Sulu sulu öpücükler bırakması midemi bulandırsa da bişey yapmayıp izin verdim. Sonra dudaklarını çekip gözlerime baktı.

"Bora,Bora diye sayıkladığın adam nerede şuan, prenses. Hani bunu bizim yanımıza bırakmazdı. Hani seni hemen bulurdu. O şuan yok ve olmayacak da. Seni bulmakla uğraşmıyor bile emin ol. Sen onun için basit bir kadından başkası olmadın. Bora seni sadece kullandı bunu o kafana sok. Şimdi sana bir teklifim olacak." Duyduklarıma inanmak istemedim. Bora'nın beni bulmakla uğraşmamasına inanmak istemedim. Ama bunun başka bir açıklaması olamazdı. Madem bu adam Bora'nın düşmanı, o halde gireceği her deliği bilmesi gerekmez miydi? Derin nefes alıp ağzımı araladım.

"Ne teklifi?" Belimdeki elini daha da sıkılaştırdı.

"Ya şuan Bora'yı arayıp burada benimle yaşamak istediğini söylersin, yada..." diyip sustu.

"Yada?"

"Yada Bora ve tüm adamlarını tek kurşun ile canlarını alırım. Sen zeki bir kızsın prenses. Doğru kararı vereceğini düşünüyorum."

Nefes alamadım. Sanki üzerime taş oturmuş gibi olmuştum. Söylediği iki seçenek de benim ecelim olurdu. Çünkü Bora ölürse bende yaşayamazdım. Şuan ona kızsam da, bir o kadar da deli gibi aşıktım. Onun ölmesine izin veremezdim...

"Ona zarar verme, seninle kalıcam." Yüzündeki tebessüm midemi bulandırdı. Cebinden telefon çıkarıp numara tuşladı ve kulağına koydu. Çok geçmeden telefonun arkasından gelen küfür sesleriyle Bora olduğunu anladım. Gözlerim dolmuştu.

"Sesini kes ve beni dinle. Bak burada seninle konuşmak isteyen biri var." Telefonu kulağından çekip hoparlörü açtı. Sesimi titretmemeye çalışarak konuştum.

"Bora..."

"Afra! İyi misin güzelim? O piç sana bişey yapmadı değil mi? Bak seni kurtarıcam, kurtarıcam ve bir daha asla sana zarar gelmesine izin vermiyecem. Konuş benimle Afra, susma ne olur." Ağlamamak için elimle ağzımı kapatıyordum. Kendimi toparlayıp ağzımı araladım.

"Gelme, Bora. Ben burada mutluyum. Burada kalacağım. Lütfen gelme."

"Afra,ne diyorsun sen? O orospu çocuğu sana bunları söyletiyor değil mi? Sana hiçbir şey yapamaz bana doğruyu söyle lütfen." Yanımdaki adam sinirlenip konuştu.

"Adam akıllı konuşacaksan konuş Bora. Yemin ederim, sıkarım kızın kafasına. Cesetini bile bulamazsın!"

"Hele bir dene! Bak bakalım ben bu dünyada sana gün yüzü gösteriyor muyum? Afra,dinle beni güzelim. Kaybedecek zamanımız yok, doğru söyle Kadir pisliği sana el sürdü mü?" Demek bu adamın adı Kadir'miş.

"Yapmadı birşey.Ben onu seviyorum Bora, beni biraz seviyorsan buraya gelmezsin. Rahat bırak beni,lütfen. Ben iyiyim."

"Değilsin amına koyayım,değilsin! Seni çok seviyorum ama bunu yapmak zorundayım,sevgilim. Sadece biraz daha dayan..." Bana ilk defa sevgilim demişti. Şuan o kadar berbat durumdaydım ki Kadir denen adam beni belimden tutmasa düşüp bayılırdım. Bora buraya gelirse ölürdü. Ve ben göz göre göre Bora'yı kaybedemezdim. Buna izin veremezdim.

Telefon kapanmıştı. Kadir ise birşey söylememi beklermiş gibi yüzüme bakıyordu.

"O buraya gelse bile ben gitmiyeceğim. Seninle kalacağım. Lütfen ona zarar verme." Diye yalvarırcasına konuştum. Birşey söylemeden beni birden yatağa fırlattı. Ne oldu anlayamadan üstüme yatıp dudaklarımı sertçe öptü. İtmeye çalışsam da milim kıpırdamıyordu. Pis dudaklarını geriye çektiğin de göğsüne vurduğum ellerimi tek eliyle tutup başımın üzerine koydu. Şuan hiçbir şekilde kıpırdayamıyordum. O kadar korkuyordum ki bağıra bağıra ağlıyordum. Kadir pisliği dudaklarını boynuma, ordan da hafif açıkta olan göğüslerimi öpüyordu. Boşta olan eliyle üzerimdeki tişörtü çekip yırttı. Karşısında südyen ile kalmıştım. Ben bağıra bağıra ağlarken o beni duymayıp elini şortumun üstünden kadınlığıma götürüp okşadı.

"Ne olur, yapma. Bırak beni!" Dediğim hiçbir şeyi duymuyordu. Ağlamalarım ona inleme gibi geliyordu sanki. Bir mucize olsun istedim. Tam şu anda bir mucize olsun istedim...

Altımdaki kısa şortu da tek eliyle çıkardıktan sonra artık çırıl çıplaktım. Sesime dayanamayıp susmam için dudaklarını dudaklarıma bastırdı. O kadar sert öpüyordu ki dişlerim bile acıyordu. Dudaklarını çekip konuştu.

"Madem Bora Bey yoldaymış. Gelene kadar işini bitirmeyelim mi prenses?" Diyip kilodumun içine elini sokarak deliğime götürdü. İki parmağını deliğime soktuğu an çığlık attım. Bitsin istedim. Bu yaşadıklarımın bir rüya olmasını istedim. Parmaklarını git gel yaptıkça ağlamalarım şiddetlendi. En sonunda dayanamayıp sustum. Ağlamamın bir amacı olmadığını anladım. Sustum,sustum,sustum...Belki bayılmış bile olabilirdim ama gözlerimin açık olduğuna emindim. Kadir benim ruhsuz gibi olduğumu görünce tuttuğu elimi bırakıp göğüslerimi yoğurdu. Diğer eliyle de kadınlığımın işini bitiriyordu. Gözlerim kapanıyordu ama direnmeye çalıştım.

Aşağıdan gelen silah sesleriyle kadir benden ayrılıp odadan çıktı. Ben etrafımdaki seslerin hiçbirini duymuyordum sanki. Öylece yatakta sırt üstü uzanıyordum. Gözlerim tavana dikilmiş, yaşadığım olayın bir an önce bitmesini istiyordum. Şuan da psikolojim,bir daha düzelmemek üzere bozulmuştu.

Aşağıdan silah sesleri gelmemeye başladı. Kısa süre sonra odanın kapısı açıldı. Gözlerim tavanda olduğu için kimin geldiğine bakmadım. Bakmakta istemiyordum. Ama sonra onun sesini duydum.

"Afra!" Adeta haykırırcasına söylemişti ismimi. O gelmişti... Bora gelmişti, ama artık herşey için çok geçti. Ben çoktan tecavüze uğramıştım.

Bora beni kucağına alıp ilk önce vücudumu inceledi. Sonra kıpkırmızı olmuş gözleriyle yüzüme baktı. Onu ilk defa ağlarken görüyordum. Gözlerim kapanıyordu. Artık açık tutamıyordum ama sanki öleceğimi hissediyormuşum gibi Bora'nın yüzüne son kez bakmak istedim. Beni hızla odadan çıkarıp bir arabaya bindirdi. Kendide yanıma oturup beni kucağına yatırdı. Hala çırıl çıplaktım ve her Bora'ya baktığımda sanki vücudum da bir yara arıyormuş gibi inceliyordu.

Gözlerim kapandı. Son duyduğum şey Bora'nın sesi olmuştu.

"Özür dilerim..."

Yemin ederim ağlıyacammm.

Diğer bölümler ile ilgili küçücük minnacık bir spoi vereyim.

Kadir p*çi ölmedi. Bu Kadir'i 'karantina' kitabında ki Ender gibi ölümsüz yapmayı planlıyorum zjznhmsgn.
(Okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim çok güzel bir kitap)

Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli lütfen oy verip destek olur musunuz ♥️♥️♥️




















Continue Reading

You'll Also Like

4.2M 269K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...
877K 15.5K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞
129K 2.4K 19
Bu kitap ağır cinsellik içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen!! Aşağıdaki alıntı hikayenin bir bölümünden olup, bir mesajlaşma kısmıdır. Fakat h...
569K 4.8K 15
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."