๐˜ณ๐˜ฆ๐˜ฎ๐˜ฆ๐˜ฅ๐˜บ (๐˜“๐˜ฆ๐˜ฐ๐˜ฏ๐˜น๐˜ˆ๐˜ฅ๏ฟฝ...

By diamondchorom

291 32 55

๐˜‰๐˜ถ ๐˜ด๐˜ฆ๐˜ณ๐˜ช, ๐˜ช๐˜ฌ๐˜ช๐˜ด๐˜ช๐˜ฏ๐˜ช๐˜ฏ ๐˜ฉ๐˜ช๐˜ฌ๐˜ข๐˜บ๐˜ฆ๐˜ด๐˜ช. ๐˜™๐˜ฆ๐˜ด๐˜ช๐˜ฅ๐˜ฆ๐˜ฏ๐˜ต ๐˜Œ๐˜ท๐˜ช๐˜ญ 4+ ๐˜ด๐˜ฆ๐˜ณ๐˜ช๐˜ด๐˜ช๐˜ฏ๐˜ช, ๐˜ˆ๐˜ฅ๐˜ข ๐˜ท๐˜ฆ... More

[๐˜—๐˜ข๐˜ณ๐˜ต 0] ๐˜ณ๐˜ฆ๐˜ด๐˜ช๐˜ฅ๐˜ฆ๐˜ฏ๐˜ต ๐˜ฆ๐˜ท๐˜ช๐˜ญ ๐˜ท๐˜ฆ ๐˜ฌ๐˜ข๐˜ณ๐˜ข๐˜ฌ๐˜ต๐˜ฆ๐˜ณ๐˜ญ๐˜ฆ๐˜ณ.
[๐˜—๐˜ข๐˜ณ๐˜ต 2] ๐˜ฌ๐˜ข๐˜บฤฑ๐˜ฑ ๐˜ด๐˜ฆ๐˜ฏ๐˜ฐ๐˜ณ๐˜ช๐˜ต๐˜ข.
[๐˜—๐˜ข๐˜ณ๐˜ต 3] ๐˜ข๐˜ด๐˜ฉ๐˜ญ๐˜ฆ๐˜บ ๐˜จ๐˜ณ๐˜ข๐˜ฉ๐˜ข๐˜ฎ.
[๐˜—๐˜ข๐˜ณ๐˜ต 4] ๐˜บ๐˜ข๐˜ณ๐˜ข๐˜ญ๐˜ข๐˜ณ, ๐˜ฌ๐˜ข๐˜ฏ ๐˜ท๐˜ฆ ๐˜ต๐˜ฆ๐˜ณ; ๐˜บ๐˜ช๐˜ฏ๐˜ฆ ๐˜ฅ๐˜ฆ ๐˜ฃ๐˜ฆ๐˜ณ๐˜ข๐˜ฃ๐˜ฆ๐˜ณ.

[๐˜—๐˜ข๐˜ณ๐˜ต 1] ๐˜ญ๐˜ฆ๐˜ฐ๐˜ฏ'๐˜ถ๐˜ฏ ๐˜จ๐˜ฐ๐˜ณ๐˜ฆ๐˜ท๐˜ช.

65 8 13
By diamondchorom

Yıl 2004. Raccoon City çökeli çok oldu, sadece savaşmak için bir arena halinde duruyor. Öylece bekliyor. ABD'de işler karıştı, kontrol altına alınamayan kimlikler için imhaya ve aşıya ihtiyaç var.

Gece yarısı bir telefon çaldı.
Leon nöbet bölgesindeyken, sese doğru yöneldi. Diğer polislere kaş göz işareti yaparak onaylarını aldı. balkondan çıktı, daireye girdi: "İyi de bu ne lan böyle, gece yarısı?" Diye çıkıştı. Zor eğitimlerin ardından zor günler gelmiş, Leon belli ki pek dinlenememişti. Hızlıca açtı: "Alo?"
"Leon Kennedy, Sayın Başkan sizi bizzat görmek istiyor. Muhtemelen göreve atanacaksınız." Bu ses üst kuvvetlerden bir tanıdığının sesiydi. Kafası dağınıktı- üstüne düşünmedi. "Pekala, araç ayarlayıp -" Sözü kesildi Leon'un. "Başkan hayır diyeceğinizi düşünmedi, araç yolladı bile, sadece üstünüze çeki düzen verin." Leon teşekkür edip telefonu kapattı.

RPD'den ayrılalı- atanalı uzun bir zaman geçmişti. Artık tamamen gizli işlerde çalışıyordu, ve yine başkandan emir alacaktı. Başka şansı yoktu, hayatını bir polis departmanında devam ettirmesi imkansızdı ki, Raccoon City bile bu kaosu kaldıramamıştı. Üzgündü belki ama, potansiyelini gösterebileceği en kapsamlı yerdeydi şu anda. Şartları iyiydi.

"Yine başkandan talimat gelecek gibi görünüyor, çıkmam lazım" Diğerlerine haber verdi, ceketini alıp çıkarken bir çalışan konuştu: "Bol şanslar yakışıklı..!" Leon her zamanki gibi sırıttı, o meşhur kendine tapulu ceketini alıp çıktı. Aslında telefondaki adam çeki düzen derken muhtemelen takım elbiseyi kastetmişti. Ama senelerdir Clarie Redfield Beyaz Saraya her takım elbiseyle girişinde onunla dalga geçip, "O takım sana olmamış Kennedy." diyerek zorbalamıştı ki, ondan beri giymedi.

Araca bindi, yolculuk boyunca etrafı izlerken uykusu biraz üstüne çökmeye başlamıştı. Günlerdir uyumamıştı, nöbet günleri ardı ardına verilmişti. Varınca şoför onu uyandırdı, kendine gelince arabadan indi... "Merhaba, Leon Scott Kennedy siz olmalısınız..." Dedi gözlüklü bir kadın. Leon yumuşadı, başını salladı. "Ben... Ingrid Hunnigan, ABD federal ajanıyım- Yeni görevinizde benimle iletişimde kalacaksınız. Buyurun- başkan sizi bekliyor." Leon memnun bir şekilde yürüdü, aynı zamanda çok yorgundu.

Kapıyı açtı, başı dik bir şekilde konuşmaya başladı Leon. Bu hükümeti ne kadar aptalca bulsa da, o bunu hayatta ve ayakta tutan tek işiydi. "Sayın başkanım, görevinizi arz ederim. Konu nedir?"

"Kennedy... Adını çok duydum genç adam." Başkan koltuğundan klasik bir dönüş yaptı. "Seni bizzat çağırdım bunu bilesin... Bu görevi ancak sana emanet edebilirim, adamlarıma garanti veremem- güvenemem." Leon başını salladı: "Sağ olun."

"Pekala Scott Kennedy... Kızım Ashley... Bu sonbaharda... Eğitim gördüğü Massachusetts Üniversitesi'nden gelirken Krauser tarafından kaçırıldı ve onu ülke dışına, İspanya'ya kaçırdı... Bu beni daha da seçici olmaya yöneltir Kennedy..." Derin bir iç çekti. "Bunlar tanıdığım insanlar- Krauser senin üstündü Scott..? Bu yüzden - Reddetme lüksün yok, üzgünüm."

Leon'un fikrinin önemi olmasa da, Görevinin Ashley ile olduğunu anlamıştı. Mecburdu- 20 yaşındaki bir kızı kurtaracaktı, ve bunu daha önce hiç yapmamıştı. Çünkü daha önce bu kadar savunmasız biriyle yola çıkmamıştı. Örneğin Ada, onun için fazla potansiyele sahipti. Kendi başının çaresine bakabilirdi. Ama Ashley nasıl biri bilemezdi.

"Osmund Saddler'in küresel hakimiyet planında bir piyon olarak kullanılacak... Buna kim izin verebilir ki? Hadi ama... Onu ABD'ye getirmen gerek... Sana güveniyorum. Tanrı seninle olsun. Bu sabah İspanya'dasın."

Leon ilk defa bu kadar yalvarırcasına bir tavır almıştı. Görevi almıştı bile, selam vererek kapıdan çıktı, Ingrid orada bekliyordu.

"Kabul ettiniz mi Bay Kennedy..?" Gözleri parlıyordu. "Başka şansım yok sayın ajan..." Dedi leon ellerini kenara açarak. "Bu sabah İspanya'dayım..." Ajan şaşırmıştı. "Hemen mi..? Sadece birkaç saat var- emin misiniz?"
"Her şeyi başkan ayarladığını söyledi, umarım sorun olmaz -" Diye güldü Leon.
"Pekala Leon, işim çıktı -ben hatları kontrol etmeye gidiyorum, uzun sürmez." Tam gidecekken tekrar döndü Ingrid: "Bu arada, umarım başkanın kızını tanıyorsundur." Leon sorgular gibi baktı, Ingrid ona "ah sana" ya diye göz devirip gitti.

Bir saat sonra

"Leon Kennedy, helikopter hazır. Siz?" "Hazırım Hunnigan, roger that." Telsizi kontrol etti Leon. Biraz tedirgindi, tek başınaydı- bilmediği bir yerdeydi ve karadeliğin içine kendini bırakıyordu. Saddler onun için büyük bir uğraştı. Mermi ve tabanca onu kurtarmazdı çünkü. Hava soğuktu- ellerinin hafif de olsa titrediği görülüyordu. "Leon Kennedy, lütfen baskı hissetme, emin misin? Ürpermiş görünüyorsun" Leon onun bunu fark etmesini hoş karşılamıştı. ,"Hayır, iyiyim - sadece düşünüyordum... Ashley'i." Leon seneler öncesinde Raccoon City'deyken çok fazla insanın ölümünü görmüştü, kendi kurtulsa da orada can veren siviller ve iç savaş gözünün önünden gitmiyordu. Bazen rüyalarına bile giriyor. Bir polis olarak halkı korumak göreviydi ama, elinden bir şey gelmezdi. Orada öylece kalmıştı. Ve Raccoon City haritadan silinmiş, olayın üstü örtülmüştü. Sadece Beyaz Saray'dakiler durumdan haberdardı. Uzunca boş gözlerle düşündü... Hunnigan konuştu, "Kendine inanmak ve ilerlemek zorundasın Leon, bu her zaman yaptığın şeydi. Geçmişin geleceğini karalamaz, korkma." Kafasını onaylarcasına salladı:

"Bu sefer, farklı olması gerek... Öyle olması şart..."

"Leon S. Kennedy, kalkış için bekleniyor" Hunnigan Leon'a döndü, hızlıca uyarılar yaptı. "Pekala Leon, oradayken en az her yarım saatte bir rapor vermeni isteyeceğim. Eğer Lokasyon veya Kimlik araması gibi derinlemesine araştırmak istediğin şeyler olursa, anında bana ulaşmalısın, ne bulabileceğime bakmak benim görevim- seninki ise ne pahasına olursa olsun, Baby Eagle'ı buraya getirmek." Leon güldü, "Tanrı aşkına, çabuk söyleyin kim buldu bu kod adını!" Hunnigan da güldü, bana emir böyle geldi Bay Kennedy, diyerek aradan sıyrıldı.

-Helikopter yolculuğundan sonra-

Arabadan gelen bu kısık müzik latinceydi. Evet, Leon İspanya'ya gelmişti. Bölgeden geriye kalan polisler onu almış, arabayla onu gitmesi gereken göl kenarındaki köye götürüyordu. "Seni buraya hangi rüzgar attı?" Leon sakince cevap verdi, "Önemli birini arıyorum diyelim..." Adam heyecanlandı. "Buralara kadar geldiysen baya öyle olmalı bayım... Bu arada- Şeften bizzat emir geldi, onunla ilgilenin, yardımcı olun dedi..." Leon tebessüm etmeden devam etti. "E siz de benimle bunca yolu kamp yapıp bir şeyler pişirmek için gelmediniz her halde... Belki de o yüzden geldiniz..." Memur güldü: "hahahah! Tuhaf bir espri anlayışın var genç adam.- Yalnız bir sır - bu köyde sürekli insanlar kayboluyor, dikkat et..." O zaman bu iş sizin işin çok da mühim gözükmüyor... Dedi Leon.

Köye birkaç kilometre kaldığında evler gözükmeye başlamıştı bile. Ya da gecekondu mu demeli? Leon bu kadar harabe evler görmemiş olsa gerek, kaşlarını çatmıştı. "Burada hala yaşayan var mı?" Memur güldü. "İnsan olarak mı?" Diyince Leon sadece sırıttı. Demek bu yüzden başkan beni gönderdi... Raccoon City... Buranın da bir farkı yok anlaşılan...

Ön yolcu koltuğunda oturan memur açık bir şekilde "işemem gerek." Diyerek arabanın durdurulmasını istedi. Adam çıkıp gidince sürücü memur, "Sigara kullanır mısın?" Diye sordu. Leon muhtemelen birkaç kez severek içmiştir. Şu an havasında değildi belli ki. "Yok kalsın." Dedi ve geçiştirdi.

Yarım saat geçmişti ama memur hala ortada yoktu. "Bi baksan iyi olur ha?" Dedi sürücü Leon'a. "Ben en iyisi arabada kalayım, park cezası yazmasınlar di'mi?" Diye dalgasını da geçmişti hatta. Leon iç çekerek "tabii tabii, öyledir." Dedi ve arabadan çıkıp yakında görünen eve doğru yola koyuldu. Muhtemelen oradadır diye düşündü. Bu harabe yer çok da güvenli değildi. İlerlerken bir elini de silahında hazır tutuyordu.

Tahmin ettiği gibi, eve vardığında kapı kolayca açılmış, içeriden anlaşılmaz sesler geliyordu. Diğer odaya yavaş adımlarla ilerledi. Adamın birine rastadığını sanmıştı Leon, ortalama İspanyolca da bilirdi. Sanki bir sorunu varmış gibi duran adama yaklaşıp: "Hola, ¿has visto a un oficial aquí?" Diyerek memurun durumunu sordu. Adam cevap bile vermeden şömineye ilerledi, kesici bir şeylerle meşguldu. Leon tekrar sordu şaşkın bir şekilde, "Hablas español?" Diyerek daha yerel bir dil kullanmıştı. Adamın tam İspanyolca bilmediğini düşünüp İngilizce konuşmaya devam edecekken kelimenin tam anlamıyla Leon'un üstüne saldırmaya başlamıştı.

Leon adamı yere serip bıçağını aldıktan sonra yerdeki haline bir süre baktı. Adamın gözleri olması gerektiği gibi değildi. Korkunç duruyordu. Bunlar da hiç yabancı değildi. Yine aklına Redfield'lar gelmişti. İki mermisini harcayıp devam etti aramaya.

Evi oradan buradan ipuçlarıyla akıllıca araştıran leon, üç beş tane adamı daha indirdikten sonra bodrumun son derece derinlerinde bir mindmap görmüştü.

Leon aradığını bulmuştu. Tahtada Ashley'in fotoğrafı da vardı. Çok kan dondurucuydu, elleri bağlanmıştı. Ortamı kontrol edip hızlıca göz gezdirdiğinde, Bir binanın ve göl manzaralı mekanların resimleri de mevcuttu. Ashley orada olabilirdi. Tüm ipler ona çıkıyordu...

Heyecanla tamamen memuru unutup
Hunnigan'ı kulaklığındaki dinleme
cihazına dokunarak aradı. "Gelişmeler? Bay Kennedy, durum nedir?" Leon durumu anlattı. "Buralar hiç güvenli değil. Sonra anlatırım... Ashley muhtemelen göl kenarında. Konumu belirtiyorum..." Konum alışverişi yapıldıktan sonra Leon sesi kapattı. Aniden gelen seslerle birden kapı kırıldı,
enfekteler Leon'a saldırıyorlardı. Kendini camdan dışarı atıp, onların kendisine bakmasını izledi. Nefes nefese kalmıştı, ama güçten düşmemişti. İşkence gibi geçen eğitim günlerinin travmasını üstünde taşıyordu, tekrar hatırlamaktan kendini alıkoyamadım

Köye ilerlerken bir ayin gördü Leon. Meşaleler tutan enfekteler, ateşin etrafında bir adamı asmışlardı. Hassiktir, bu bizim adam... Diye iç geçirdi. Endişelenmiş, karnına bir ağrı girmişti. Tek başına olması onun için asla sorun değildi, ama burada neler dönüyor hiçbir fikri yoktu ve bu çok çılgıncaydı. Raccoon City'deki insanlar da böyleydi, ama bu kadar işlevsel düşünmüyorlardı. Ellerine balta, silah, hatta testere- evet testere alanlar bile vardı. Hedeflerini seçebiliyorlardı ve dayanıklılardı belli ki. Leon yandan sıyrıldı, konuma doğru yol aldı. Elleri soğumaya başlamıştı. Vücudu tepki veriyordu bulunduğu duruma.

Köyün ana yerine geldiğinde bir kiliseye rastladı, bu fotoğrafa benziyordu ama emin olmadan giremezdi. Hunnigan'a rapor verdi ve devam etti.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5K 126 12
niye yazdฤฑฤŸฤฑmฤฑ bile bilmiyorum ( โ˜…;; okumayฤฑn saรงmalamฤฑลŸฤฑm. )
94.1K 4K 21
Yabani dizisinden tanฤฑdฤฑฤŸฤฑmฤฑz Asi ve Alaz'ฤฑn muhtemelen hiรง yazฤฑlmayacak anlarฤฑna dair tek veya birkaรง bรถlรผmden oluลŸacak hikayelerdir.
228K 22.4K 32
รœlkesine dรถnen delta ve kendi halinde takฤฑlan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
3.4K 352 13
hissettim bebeฤŸim onlar seni hiรง hak etmedi gel buraya dรผnyaya zehirken sana merhem olayฤฑm ocak 2023 | rosegguk