BERGE

Par 1sen_etmezz

1.8K 1.1K 856

Babasının ona yaşattıları ile başa çıkmaya çalışan Ayperi. Onu 12 yaşından beri seven, her anını izleyen Bara... Plus

TANITIM
~1.BÖLÜM~
~2.BÖLÜM~
~3.BÖLÜM~
~4.BÖLÜM~
~5.BÖLÜM~
✨KARAKTERLER✨
~7.BÖLÜM~

~6.BÖLÜM~

142 94 114
Par 1sen_etmezz

Herkese selamlar yeni bölümle karşınızdayım. Bu bölüm çok tatlı bir bölüm❤️❤️❤️

Buraya haftanın hangi günü okuduğunuzu yazabilirsiniz.

Keyifli okumalar...
.
.
.
.
.

O öyle bir andı ki ilk defa kendimi uçuyormuşçasına kuş gibi hissetmiştim. İlk defa geçmişten arınıp, ilk defa geleceğe odaklanmam gerektiğini o an anlamıştım. Babam dahil daha önce hiç sarılmadığım karşı cinse ilk defa sarılmıştım. Büyük bir şefkatle saçlarıma dokunmuştu.

İlk defa birisi benim saçlarıma kötü niyetle dokunmamıştı.

Düşüncelerimden sıyrılıp, oturduğum kilimden kalktım. Kafamı eğdiğimde az önce sarılı olduğum Baray şaşkın bir şekilde kafasını kaldırmış beni izliyordu. Bu haline gülümseyerek elimi ona uzattım.

Sanırım artık bazı şeyleri aşmanın vakti geldi.

Onun da dudakları kıvrıldı ve uzattığım elimi tuttu. Ben onu ayağa kaldırabileceğimi düşünürken o bana hiç ağırlığını vermeden sadece elimi tutmanın verdiği güçle ayağa kalktı. Pantolonunun kırışmış yerlerini eliyle düzeltti. Dik bir duruş sergileyerek bana bakmaya başladı.
"Bitti resmimiz."

Sorusuyla kafamı aşağı yukarı salladım."Evet bitti. İkimiz başardık."

"Eminim yarışmadan kötü sonuç gelmeyecek. Bu arada boya kurudu vernikle kaplayalım mı?"

"Aaa evet ben getireyim dolaptan."

Arkamı dönüp atölyenin sonunda duvarın tamamını kaplayan büyük dolaplara doğru ilerledim. Bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum. Bu durum biraz rahatsız hissettirsede umursamadım.

Dolapları tek tek açıp verniği arıyordum. Bulamayınca son olarak en üstteki dolapları karıştırmaya başladım. Dolabı açtığımda vernik ucundan görünüyordu. Zıplayarak elimi uzattığımda verniği daha geriye ittiğim farkettim. Bunu Baray da farketmiş olacak ki zaman kaybetmeden yanıma geldi. Kısa bir kıkırdamadan sonra yaklaşık 1.85 olduğunu tahmin ettiğim boyuyla rahatça verniğe uzandı ve elime tutuşturdu. "Al güzelim. Herhangi birşeye yetişemezsen söylersin."

"Güzelim mi dedi o!"

Ben, yüzüm kızarırken ve teşekkür ederken o, çoktan atölyede bulduğu rastgele bir sandalyeye oturmuş bacaklarını üst üste atmıştı. Daha fazla oyalanmadan hızlıca kilime oturup tekrardan resime odaklandım.

Verniği fırçaya alıp tuvalin üzerinde yavaşça gezdirdim. Resim tamamen kurumuştu fakat birde verniğin kuruması için süre gerekiyordu fakat bu bizde var mıydı emin değildim. Tuvalin neredeyse tamamını ince bir kat verninkle kapladıktan sonra Baray'a saati sordum fakat hiç hoş bir cevap alamamıştım. Baray saatin 12:00 olduğunu söylemişti ve bizim en geç yarım saat sonra yarışmanın yapılacağı salonda olmamız gerekiyordu. O da saatin farkına vardığında telaşla oturduğu sandalyeden fırladı. Verniklemeyi bitirip hemen bende ayağa kalktığımda Baray cabinde anahtarı arıyordu ve bulamadıkça daha da sinir oluyordu. Elleriyle ceplerine hızlıca vururken o kadar komikti ki hiçbir zaman anahtarın bende olduğunu söylemeyebilirdim. Ben sesli bir şekilde kahkaha ataraken cepleri yerine artık bana bakıyordu gözleri.

Gözleri gülüşüme takılmıştı ve bunu farkedip gülümsememi bir tık azalttım. "Anahtar bende Baray kendini mahvettin. Sakin olmayı dener misin?"

Biraz rahatlayıp hemen hesap sormaya başlamıştı."Ahh içeride kaldık sandım. Neden en başta soylemiyorsun, kalp krizi geçirdim şurada. Birde keyifle izliyor." Sahte siniryle çemkirdi.

İkimizde saatin tekrar farkına vardığımızda hızla hala kurumamış tuvali elime aldım dikkatle. Baray ona verdiğim anahtarla kapıyı açarken aklıma gelen ani soru ile duraksadım. "Baray benim kıyafetim yok ve galiba zaman da yok zaten. Okul formasıyla mı katılacağız yarışmaya?"

"Yok, canımın içi istediğimiz kıyafetlerle gideceğiz." Tek gözünü kırptı."Güven bana. Merak etme."

Kafamı anladığımı belirterek salladım. İçimdeki merak durmuyordu. Sürekli soru sorma isteğimi bastırmak çok zordu.

Kapıyı kilitleyip dışarı çıktık. Hızlı adımlarla önden ilerleyen Baray'ı takip etmekten yorulsam da belli etmedim çünkü elimde korumam gereken bir tuval vardı ve o bunun zorluğunun farkında değildi. Benim sınıfıma geldiğimizde Baray hızla içeri dalıp Aras'ın çantasından onların arabasının anahtarını bulup tekrar yanıma geldi. Elini elime uzattığında hiç buluşamayacağını düşündüğüm ellerimiz bugün üçüncü defa buluştu. Sıcacık elleri buz gibi ellerimi kendine getiriyordu.

Hızla merdivenden inip çıkış kapısının biraz ilerisinde duran siyah Passat'a doğru ilerledik.Arabaya geçmem için elimi bıraktığında elimdeki tuvali dikkatli bir şekilde arka koltuğa bıraktım ve ön koltuğa geçtim. Daha fazla zaman kaybetmeden arabayı çalıştırdı ve birkaç saniye içinde okuldan uzaklaşmıştık.

Sessizliği ilk bölen Baray oldu. "Ne tarz giyinmek istiyorsun? Ona göre biryere ışınlanayım."

Söyledikleriyle kahkahamı tutamamış sesli gülmüştüm. Bir süre güldükten sonra sorusuna cevap verdim. "Saten bir elbise giymek isterdim ama sen en iyisi bizim eve sür ben evden birşeyler giyerim."

Sırıtırken kafasını onaylamaz bir şekilde sallayıp hızlı bir şekilde arabayı kullanmaya devam etti.

Montumun cebindeki telefon titredi. Çıkarıp baktığımda arayan Aras'ın ismini gördüm.

Telefonun ekranına yandan yandan bakmaya çalışan Baray'ı farketsem de umursamadan telefonu açtım.

"Alo!" Sesi biraz sinirliydi.

"Efendim Aras."

Tekrar sinirle çemkirdi. "Efendim mi? Arabamı almışsınız ve beni de almadan yarışmaya mı gideceksiniz."

Benim cevap veremeyeceğimi gören Baray çevik bir hareketle telefonu elimden kaptı. Sesin telefondan çıkıp Baray'a kadar ulaştığından emindim.

"Lan bana bak sen taksiyle gelebilirsin. Bizim yarım saat içinde salonda olmamız gerekiyor. Seni sınıfta göremedik. Görseydim söylerdim."

"Tuvaletteydim çünkü. Göremezsin tabi. Off ya bir daha tuvalete gitmeyeceğim." Mızmız sesi bana ulaşıyordu ve bu çok komikti.

"Boş yapma hadi acele et sende bir taksi ayarla salona git."

"Tamam dikkatli sür arabayı."

Baray Aras'ın yüzüne kapattığı telefonumu bana uzattı.

"Dikkatli sür derken bizim canımızdan bahsetmiyordu bu arada arabası kıymetlidir." İkimizde kahkahalarla gülerken saate bakma ihtiyacı hissettim. Biz okuldan çıkalı on dakika olmuştu.

Baray ani bir frenle arabayı alışveriş merkezinin önünde durdurdu. Ani frenden biraz dengemi kaybettim.

"Neden buraya geldik eve gidelim demiştim."

Oturduğu koltukta yanında oturan bana doğru çevirdi bedenini. "Ben sana hangi kıyafeti alalım dedim, sen bana diyorsun eve gidelim. Ben senin hayallerindeki gibi bir elbiseyi bulmadan buradan çıkmayacağım. Saten istemiştim değil mi?" Gülümsedi.

Gülümsedim. Gözlerimi kaçırmam ona komik mi geliyordu yoksa tatlı mı buluyordu bilmiyordum fakat ne zaman utansam sesli gülüyordu.

"Hadi hemen gidelim kaybedecek zamanımız yok." Sözleri beni kendime getirirken arabadan indim. Tuvale bir şey olabilecek korkusuyla bir kaç saniye duraksadım ama hemen geleceğimize inandığım için çok önemli değildi.

Alışveriş merkezine giriş yaptığımızda karşımıza ilk çıkan kadın mağazasına girdik. Reyonları tek tek gezerken gözüme hitap eden hiçbir parça bulamamıştım. Baray bunu farketmiş olacak ki hemen çıkıp başka bir mağazaya yöneldik. İkinci olarak girdiğimiz mağazanın görevlileri gayet ilgiliydi. Orta yaşlardaki kadına nasıl birşey istediğimi anlattım ve hemen bana reyonun sonundaki haki yeşili, askılı saten elbiseyi gösterdi. O kadar zarif ve hoş bir duruşu vardı ki Baray bile elbiseye bayılmış ve hemen denemem gerektiğini söylemişti.

Hızla elimdeki elbiseyle deneme kabinlerine doğru ilerledim. Kıyafeti giyip içerideki aynadan kendimi izledim bir süre. Dışarıda beni bekleyen Baray'ın karşısına kötü bir halde çıkmak istemediğim için öncesinde aynada üstümdeki elbiseyi düzelttim. Kabinin kapısını açıp dışarı çıktığımda arkası dönük mağazayı inceleyen Baray kapının sesiyle hızlı bir şekilde bana doğru döndü.

Ayperinin elbisesi;

Gözleriyle beni baştan aşağı süzerkem bir yandan açık kalan ağzını kapatmayı unutmuştu. Benim bayıldığım elbiseye o da bayılmıştı ve bunu açıkça belli ediyordu. Yanıma doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda aramızda bir adımlık mesafe bırakmıştı.

Sağ elini sol elime uzattı. Uzattığı eli tuttum ve beni hiç beklemediğim bir şekilde döndürdü. Beni bir prenses gibi hissettirmeye çalışıyor ve bunu iyi başarıyordu.

Açık olan ağzını bir kez kapatmış konusmak için yutkunup konuşmaya başlamıştı. "Hayallerimi süsleyen bir prensesin elini tutmanın verdiği zevki ve heyecanı hiçbir zaman anlamayacaksın. Ayperi tarif edilemeyecek kadar güzel olmuşsun."

Heyecandan konuşamayacaktım fakat rezil olmamalıydım.

"Teşekkür ederim. Sen de çok güzelsin."

Evvvet! Rezil oldun bile.

Hep yaptığı gibi yüz hatları tekrar gerildi. Gülüyordu.

"Şey yani kalbinin güzelliğinden bahsettim."

Tuttuğu elimi bırakıp kollarını açıkta kalan sırtıma sardı. Tenime dokunmak ister gibi.

Birkaç saniye sarılı kaldıktan sonra istemesek de ayrılmamız gerekiyordu.

Kıyafeti çıkarıp kasaya doğru ilerdik. Baray benim konuşmama bile izin vermeden kıyafetin parasını ödedi ve kıyafeti tekrar giymek için kabine girdim.

Çıktığımda tekrar hayranlıkla bakıyordu fakat bu sefer gerçekten vaktimiz kalmamıştı. Hızla dışarı çıkarken soğuk olduğu için tekrar montumu giydim. Daha sonra çıkarabilirdim.

Beş dakika kalmış ve Baray arabayı neredeyse son hızda sürüyordu. Bu hızdan biraz ürksemde yarışma için buna katlanmalıyım.

Arabayı yarışma salonunun önünde durdurdu. Ondan önce inip arka koltukta duran tuvalimizi elime aldım. Arabayı kilitleyip kilidi pantolonunun cebine attı.

Boşta kalan elimi tuttuğunda ben onun arkasında, o benim önümde, yarışmaya yetişmenin rahatlığıyla salona girdik.

En başta resimleri teslim etmemiz gereken görevliyi bulduk. Önümüzdeki birkaç kişiden sonra sıra bize geldiğinde tuvali teslim ettim. Bizden önce Kemal Hoca gelmiş bizim adımıza kayıt yapmıştı.

Ellerimiz tekrar buluşurken davet salonuna ilerledik. Hala çok kişinin gelmediği salonda gözlerimiz boş gözlerle çevreyi inceleyen Aras'ı buldu. Bizden önce buraya gelmiş, yer bulmuş hatta içecek bile içiyordu.

Aras'ın yanına ilerledik. Gözleri bizi bulduğunda önce yüzümüze sonra birbirine kenetlenmiş ellerimize kaydı. Şaşkın bir ifadeyle ellerimizi izliyordu. Ellerimizi birbirinden ayırıp masanın kenarında durduk.

"Eee ne yaptınız verdiniz mi resmi?"

Aras'ın sorduğu soruya cevap veren ben oldum.

"Evet verdik. Kemal Hoca bizim kaydımızı önceden yapmış o yüzden kolay oldu."

"Ayperi çok güzel olmuşsun. Çok yakışmış."

Aras'tan da iltifat aldığım için çok daha mutlu olmuştum.

"Teşekkür ederim."

Arkamdan gelen Kemal Hocanın sesi ile ona doğru döndüm.

"Çocuklar resmi gördüm cok güzel yapmışsınız. Ellerinize sağlık."

Baray kafasını salladı. "Teşekkür ederiz hocam elimizden geleni yaptık."

"Aferin size. On dakika falan kaldı seçimlere siz isterseniz zamanın geçmesi için birşeyler içebilirsiniz."

Arasa ters bir bakış attı. "Bakın arkadaşınız hemen almış."

Aras kafasını yavaş bir şekilde kaldırdı. Arasın ters birşey söyleyeceğini anlayan Baray hemen söze atladı. "Tamam hocam alırız bizde birşeyler."

Kemal hoca afiyet olsun diyip yanımızdan ayrıldı.

"Ne diyor ya bu?"

Daha fazla sinirlendirmemek için; "Boşver ne derse desin. Takma kafana." dedim.

Baray ikimiz için birşeyler almak istediğini söyleyip yanımızdan ayrıldı.

Aras Baray'ın gitmesini fırsat bilip konuştu. "Ayperi bu Kemal'e fazla güvenme. Bak Baray'ın yanında söylemedim ama bu adam sanki farklı gibi yani sana nasıl açıklasam bilmiyorum. Sadece ondan uzak durmalısın."

Arasın sinirini, Kemal Hocanın az önce ona ters şeyler söylemesine bağladım.

"Neden böyle düşünüyorsun? Birşey mi farkettin?"

"Yok ama sen beni dinle pek yaklaşma."

Baray geldiği için tekrar cevap vermemiştim.

"Al canımın içi."

Aldığı sıcak kahveyi önüme bırakırken kurduğu cümle kahveden çok içimi ısıtmıştı. Birkaç yudum aldım. Baray beni şefkatli gözlerle izliyordu. Bir süre konuşmadan kahvelerimizi içtikten sonra bir anons duyuldu.

"Güzel şehrimizin değerli öğrencileri ve öğretmenleri hepiniz liseler arası düzenlediğimiz resim yarışmasına hoşgeldiniz!"

Konuşan adamın coşkulu sesi herkesi heyecanlandırmaya yetmişti. Salondaki herkes pür dikkat sese odaklanmıştı.

"Sayın jürilerimizi yerlerine davet ediyorum."

İki kadın ve bir adam salonun arka taraftaki kapısından içeri girdiler. Tüm dikkatler onların üzerine toplandı ve onlar herkesi nazik bir şekilde selamladı. Yerlerine oturdular ve anons devam etti.

"İlk olarak 9. sınıf düzeyindekilerin resimlerine bakılacak ve daha sonra 10, 11 ve 12. Herkese teker teker iyi şanslar diliyoruz. Hak eden kazansın."

Baray'a baktım o da benim gibi heyecanlı görünüyordu. "Sanırım en son bizim resmimize bakılacak."

Kafasını jürilerden bana çevirdi. "Evet ama sorun değil bekleriz. Ne de olsa kazanan biz olacağız."

Kafamı aşağı yukarı salladım. Resimler tek tek jürilerin önüne getirildi. Bazılarını beğenip begenmediklerini anlayabildim fakat bazılarında hiç belli etmiyorlardı. Jürilerin karşısına çıkarılan resimleri tek tek biz de kendi aramızda yorumluyorduk. Genel olarak bizim gibi manzara resmi çizen çoktu. Sıra 12. sınıfların resimlerine gelmişti. Ellerim terliyordu ve bacaklarım titremeye başlamıştı.

Durumumu fark eden Baray beni rahatlatmak için birkaç cümle kurdu fakat ben bu ortamdan biraz olsun uzaklaşmak için lavaboya gideceğimi söyleyerek masadan uzaklaştım.

Ben lavaboya girdikten sonra içerideki kızlar da işlerini bitirmiş çıkıyorlardı. Aynadan kendime bir süre bakıp kendimle konuştum. Ayperi sakin ol. "Çok uğraştınız bu resim için. Buradan bu yarışmayı kazanmış bir şekilde ayrılacaksınız." Birkaç derin nefesten sonra üzerimdeki harika elbiseyi düzeltip kapıyı açtım. Birkaç adım kapının uzağında bekleyen Baray şaşırmama neden olmuştu. Yaslandığı duvardan doğrulup yanıma yaklaştı.

"İyi misin kötü hissetmeni gerektirecek bir şey yok. Unutma buradan kazanıp çıkacağız."

"Biliyorum az önce içeride bunları söyledim kendime."

"İyi yapmışsın. Kendini motive etmen çok güzel birşey."

Bugün bilmem kaçıncı kez ellerimizi buluşturdu ve tekrar salona doğru yürüdük.

Biz içeri girdikten sonra hızlı adımlarla yanımıza Kemal Hoca geldi. "Çocuklar neredesiniz siz? Şimdiki yarışmacılardan sonra sıra bize geliyor. Hemen tuvalinizi alın ve hazır olun!"

Aras ağzında geveleyerek birşeyler söyledi fakat hiçbirimiz anlamamıştık. Tabi ki Kemal Hoca buna tepkisiz kalmadı.

"Birşey mi dedin yavrum? Eğer söylemek istediğin birşey varsa sesli şöyle."

Aras bu kez durmadı. "Evet birşey dedim 'emredersiniz' dedim sürekli emir kipiyle konusuyorsunuz ya."

"Saygılı konuş benimle!"

"Saygıyı gerçekten hakettiğini düşünüyor musun peki?"

"Saygısız bir öğrenciye verebilecek daha fazla vaktim yok. Çocuklar hemen resminizi alın hazırda bekleyin."

Nedenini anlamadığım bir şekilde birbirlerine karşı kinlilerdi. Umarım bir gün öğrenebilirdim.

Tuvalleri teslim ettiğimiz kadın bizi resimlerin saklandığı odaya getirdi. Numaramızı sorduğunda söyledik. 89 nolu dolabı açtı ve tuvalimizi  bize teslim etti. Elimde tuttuğum resimle birlikte salona giriyorduk ki isimlerimizi anons ettiler.

"Baray Bakan ve Ayperi Kılıç'ın resmini jüri üyelerimize takdim etmeleri rica olunur."

Heyecanla Baray'ın gözlerine baktığımda o da aynı anda bana baktı. Gözlerimiz heyecanla kesişti.

"Heyecan yapma." Boştaki elimi sıkıca kavradı. "Ellerin titremesin. Ben yanındayım."

Güven veren konuşmasından sonra onun da mutlu olması için heyecanla gülümsedim.

Ellerimizi jürinin karşısına çıkacağımız için bıraktık. Tuvali heyecan yapmadan yavaş ve dikkatli bir şekilde jürilerin tam karşısındaki şövalyenin üzerine indirdim. Ellerimi arkamda bağlayıp geri çekildim ve jüriler soru sormaya başladı.

"Merhabalar çocuklar nasılsınız?"

Baray nazik bir şekilde cevap verdi."İyiyiz teşekkür ederiz."

Kadın jüri samimiyetle kafasını salladı. Bir başka jüri konuşmaya dahil oldu. "Anladığım kadarıyla akrilik boya kullanmışsınız resminizde."

"Evet hocam akrilik kullandık."

Hmm gibi bir mırıldanma ile önlerindeki deftere birşeyler not aldıklarında heyecanım daha da artıyordu.

Aralarındaki kısa ve sessiz diyaloğu uzakta durduğumuz için duyamıyorduk.

Zaten duymamanız gerekiyor Peri.

"Resmi alabilirsiniz Canan hanım." Resimleri odada toplayan kadın bizim resmimizi de dikkatlice odaya götürdü. "Emeğinize sağlık çocuklar."

"Teşekkür ederiz." Dedikten sonra jürilerin yanından ayrıldık. Masada güler yüzle ve heyecanla bekleyen Aras'ın yanına geldik.

"Eee ne dediler? Olumlu konuştular mı?"

"Hiçbir şey anlamadım ben. Çok nötrlerdi. Ayperi sen birşey anladın mı?"

"Ay yok bende anlamadım ama kötü de bakmadılar bence."

Aras ikimizin de omuzuna dostça dokundu.

"Kesin siz kazanacaksınız. Eminim."

Tekrar anons yapan beyefendinin heyecanlı sesi kulaklarımıza doldu.

Sevgili öğrenciler ve öğretmenler jürilerimiz seçimlerini yaptılar. Yarışmanın birincisi, ikincisi ve üçüncüsünü belirlediler. Bildiğiniz üzere yarışmamızın sadece birincisine ödül verilecek. Şimdi tek tek ilk üçü açıklayacağız açıklayacağız.

"Üçüncülüğü alan yarışmacımız;"

Offf Acun musun nesin ya!?

Bir süre bekledi fakat bu süre bizim için çok uzun geçmişti. Baray ile kenetlenen gözlerimiz birbirimize güven veriyordu. Bunun yetmediğini düşünmüş olacak ki karşımda durmak yerine yanıma geldi. Sol kolunu omuzuma atarken diğer eliyle de elimi tuttu.

"Devrim Ulusoy! Tebrik ediyoruz kendisini."

Arkadan sevincini saklayamayan çocuğun sesleri kesilince adam tekrar konuştu.

"İkinciliği alan yarışmacımız;"

Elimi sıktı. Üzülmemi istemiyordu çünkü hoparlörden ikimizin adını duymuştuk.

"Baray Bakan ve Ayperi Kılıçç!! Yarışmacılarımızı tebrik ediyoruz."

Kolunu omuzundan çekti, iki elini de belime sardığında tüm vücudumu kaplayan bir sıcaklık hissettim ve konuşmaya başladı.

"Bak bu yarışmayı kaybetmiş olabilirim ama sanırım seninle olan yarışımı kazandım. Büyük ödülü de aldım. O kadar mutluyum ki halimden."

Beni o kadar heyecanlandırıyordu ki içinde bulunduğumuz durumu ve tüm yarışmayı unutturmuştu. En son asla beklemediğim kalbimin yerinden fırlayacak gibi olmasına sebep olan o cümleyi kurdu.

"Sevgilim olur musun Ayperi? Ayparçam olur musun?"

.
.
.
.
.

AĞağa bu bölümde bittim ya. Çok tatlılar.😻 En uzun bölüm buydu. Umarım beğenmişsinizdir. Oylamayı unutmayın canlarrr💗😚

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

25.6M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.1M 39.5K 22
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
KÜÇÜK KIZ (+18) Par beny4r3n

Roman pour Adolescents

1.1M 16K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
419K 25.6K 47
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...