Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

Special Chapter "Wedding Photo"

135 9 89
By bearschangedmylife

Merhabalar millet,

Çok sinir bozucu bir bölümle gelmişim gibi hissediyorum, umarım beğenirsiniz,

Sorumlusunu da şuraya bırakayım; hey_angeldaki_angel

Ne istediğini unutmuş olabilirsin uzun zaman oldu djndkfhdnd ama bu konudan nasıl bir beklentin vardı merak etmiyor da değilim, bu bölüm ve ithaf senindir,

Yazım yanlışları çıkarsa affola,

#TAVSİYE# Aklınız varsa hiçbir mantık kurmadan okuyunuz djdbdknd

İyi okumalar,

×××

"Babişko bu ne?"

Valeria albümün en alakasız bölümünde unutulmuş gibi duran fotoğrafa bakarken, Harry kızının arkasına yanaşıp ne sorduğunu anlamaya çalıştı.

"O zamanı hatırlamıyor musun?"

"Hatırlamıyorum diyemem. Ama şimdi tekrar görünce bakıyorum ve o kadar anlamsız ki!"

Harry fotoğraf karesinin bütün ayrıntılarına bezmiş bakışlar atarken Valeria'nın merakını giderebilmek için açtı ağzını, yumdu gözünü.

×××

"BABİŞKO!?"

"GELDİM BEBEĞİM!"

Harry ilk hazırlanmış olmasına duyduğu pişmanlıkla kızının peşine giderken onun saçlarını karıştırmış, tarağını elinde sinirle sallayarak ona baktığını  gördü. Elinin tersini yanan dudaklarına bastırmayı bırakıp saçlarını apar topar düzeltti ve kızını kucakladığı gibi dizlerine oturttu.

Louis ile aynı anda hazırlanmak gibi bir hataya düştüğü için elinden zor kurtulmuştu. Her zaman olduğu gibi bu sıralarda kızgınlığı yakın olmalıydı ki fazla atılgan ve yapışkandı. Valeria çığlık çığlığa bağırana kadar Omegası tarafından sıkıştırılmış ve dudakları sömürülüyor vaziyetteydi.

Onun elinden gelen tek şey ise Arthur ve Elish'in evlenmek için seçtikleri bugüne lanet olumaktı.

Şuan çocukları dedelerine emanet etmiş, günlerini de odalarında geçiriyor olabilirlerdi!?

Bunları düşünmemeye çalışarak kucağında keyifle bacaklarını sallayan Valeria'nın saçlarını önce taradı, sonra da perçemlerini ayırarak kalan kısmı özenle ördü. Küçük omega başının arkasından birer omzuna inen örgülerine keyifle baktı. Harry son bir dokunuş olarak perçemlerini düzeltip onun yanaklarını öperek kalktı. Kucağında kızıyla birlikte hole çıktığı sırada inatla kendileri hazırlanan iki oğluyla inen eşini gördü. Louis onların üzerlerini, yanlış iliklenen düğmeleri ve ters giyilen pantolonlarını, düzelterek gitmeye hazır hale getirmişti.

Harry merdivenden inmiş ancak sessiz sessiz onu süzen, keskin ama baygın bakışlara karşı kızararak yutkunmasına engel olamamış, hızla dönmüştü. Onun evden çıkınca sakinleyeceğini biliyordu, fakat bu onu daha da kahrediyordu çünkü onunla birlikte evde kalmak istiyordu.

Şimdi ise hızlı bir şekilde evden çıkarak onun en kısa zamanda kendine gelmesini ummaktan başka çaresi yoktu.

Bahçede son son Valeria'nın tüllü ve kabarık elbisesini düzeltti. Adrius ve Axel'in arabaya koşmasını umursamadan onların peşine takılmasını izledi. Tam korumalardan önce o oturmalarına yardım edecekti ki kolundaki temasla durdu.

"Akşam görüşürüz," Dirseğinden aşağı doğru okşayıp parmak uçlarını avucunda gezdirdi Louis, fısıldamadan hemen önce. "..Alfacık."

Harry resmen titreyerek durdu ve sertçe yutkundu. Louis onu kısaca süzerek küçük yan bir sırıtış verdi ve arabaya yöneldi. Harry elini kaldırıp kendini yellerken Tanrıdan sabır diliyordu.

Kendini hazır hissettiğinde evlerini kilitleyip direksiyona geçti. Ailesini kısaca kontrol edip kemerlerini taktıklarından emin oldu. "Hazır mısınız Tomlinson kanına sahip şanslı üçüzler?"

"EVET!"

"O halde takıntılı arkadaşlarımızdan kurtulduğumuz o kutsal güne başlayabiliriz."

Louis'nin kıkırdamasına gülümsedi ve aracı açılan bahçe kapısından hızla çıkardı. Rotaları Arthur ve Elish'in tuttukları küçük sayılabilecek bir mekandı. Düğünlerinin ne bir kiliseye, ne de açık havaya müsait olmadığını söylemek dışında ayrıntı vermemişlerdi. Ancak Louis ve Harry'nin de pek ilgilendikleri söylenemezdi. Evlilik haberini verme şekilleri bile bunaltıcı olduğu için yüzlerine dahi 'Evlenin de kurtulalım.' diyecek duruma gelmişlerdi. Çünkü ansızın kapılarının gümbürdediği bir gün evleneceklerini salya sümük ağlayarak söylemişlerdi.

Ağlama sebepleri de artık birbirlerine daha çok vakit ayırıp onlardan uzaklaşacak olmalarıydı.

Tabii ki ne Harry ne de Louis bu duruma olan sevinçlerini göstermekten çekinmemişti. Üzerlerine bulaşan sümükleri bile umursamadan onları teselli etmiş ve üçüzlerle birlikte evden yollayıp bir kutlama seksi yapmışlardı.

Harry o akşam ilk ve son kez Arthur'un Louis'ye bu kadar uzun süre sarılmasına müsaade etmişti.

Şimdi ise onların talimatları üzerine üzerlerine son derece sıradan ve gündelik kıyafetlerini giyip düğün salonlarına gidiyorlardı.

Bu talimatın dip notu da şuydu; Eğer süslenip püslenirseniz evlenmeyi bir daha düşünmek zorunda kalabiliriz...

"Baba! Geldik mi?"

Louis elini geriye atıp ortadaki Adrius'ın emniyet kemerine rağmen kendini aralarına atmasına engel olmaya çalıştı. Bu hiperaktif oğullarının oturması için doğru yer değildi ancak Axel ve Valeria cam tarafı kavgasına tutuldukları için mecbur kalıyorlardı.

"Az kaldı yürüyen doping. Dayan." Dedi Harry gözlerini yoldan çekmeden.

"Hehehehe!"

Louis babasının kopyası olan gülüşe karşı gülmekten alamadı kendini. "Yerinde dur Ad. Babanın dikkatini dağıtacaksın."

"Benim dikkatimi dağıtacak tek şey-" derken refleksle başladığı cümleyi kendisi kesti. Boğazını temizleyip hiçbir şey yokmuş gibi yoluna devam etti.

Ancak Louis bunun devamını bildiği için kolunu kendine çekti, diğer dirseğini kapıya yaslayıp muzip bakışlar attığı kocasına parmaklarını dudaklarında gezdirerek baktı. "Neymiş o?"

"Ne neymiş?"

Anlamazdan gelmeye çalışan Alfasına sırıttı. "Dikkat dağınıklığının sebebi."

"Oh, bilmiyorum. Bir çok şey olabilir."

"Ama sadece bir tane olduğunu söylüyordun?"

"S-sen yanlış anlamışsın."

"Ya, öyle mi?" Harry bir anda bacağında, ardından da kemerinde hissettiği elle irkildi. İki nokta arasında kasıklarını es geçmemesi onun eski zamanlardaki gibi arabayı tekletmesine neden olmuştu. Çocuklar korkmadan toparladığı hızıyla yol alırken iri gözlerini kısaca çevirdi geri çekilen Louis'ye.

"Ceketinin ucu, kemere sıkışmıştı da."

Onun muzip ifadesiyle soğuk terler döktü Harry. "Ah... Haha..."

Yutkunarak bir an önce insan içine çıkabilmek için hızını hafifçe arttırdı. Çocukları bile umursamayacak duruma gelmekten korkuyordu çünkü içeriden Alfa bu fırsatı geri teptiği için onu yiyip bitiriyordu.

Kalan yolu sessiz sedasız gittiklerinde Louis bu süreçte kızlarla konuşmuş ve onların çoktan salona ulaştığını hatta girişte onları beklediklerini öğrenmişti.

Salonun girişindeki kalabalığı gördüklerinde henüz başlamayan törenden dolayı herkesin açık havada beklemeyi tercih ettiğini düşündüler. Girişteki yolda durup önce kendilerini, sonra da süsleyip püsledikleri üçüzleri indirdiler. Vale gelip araçlarını aldığında girişe dönmüşlerdi ki kızlar üzerlerine koştular.

"Bebeklerimiz!"

"Hoşgeldiniz!"

İkizler eğilip birer taneden aldıklarında geriye Valeria kalmış Fizzy ise hızla ona eğilmişti. "Dur!" Dedi Valeria elini kaldırdı halasına. "Elbisem bozulur. Kucaklama!"

Ardından bir prenses edasıyla kaldırdığı elini uzattı. "Elimi tut."

Fizzy ona hayranlıkla bakarken boştaki eline göğsüne koydu ve parlak gözlerini de Harry'ye çevirdi. "Arkandan oldukça elit bir varis geliyor Harry!"

Alfa kızına gururla bakarken Louis göz devirdi. Bazen kızının çok çekilmez olduğunu düşünmüyor değildi.

Tam üçüzleri kızlarla birlikte önlerine katıp salonda kendilerine oturabilecekleri en ücra masayı aramaya gideceklerken Louis tanıdık birkaç yüzü görmesiyle duraksadı. Geçip gidemeden onlar da onu farkedince Arthur'un anne babasının arkasında ona kaş göz yapan Hazel bir şeyler olacağını işaret ediyor gibiydi.

"Louis?"

Omega selam bile veremeden alfanın annesi ona tuhaf bakışlar atarak yaklaştı. "Senin burada ne işin var? Hazırlanıyor olman gerekmiyor mu?"

Babasının kaşları hızla çatıldı. "O çocuğum olacak aptal bize seninle evleneceğini söylediği için geldik. Başkasını kabul etmeyeceğimizi biliyordu. Yoksa bize yalan mı söyledi?"

Hazel olayları toparlamak için ortaya atlayacaktı ki diğer taraftan başka bir şaşkın ses geldi. "Bu Harry Styles değil mi?"

Bu sefer o tarafa döndüklerinde Alfanın kaşları kalkmıştı. Bunlar Elish'in ailesi değil miydi?

"Elish'in müstakbel kocam diye tanıttığı Harry Styles mı?"

"Evet? Davetiyede de öyle yazıyordu?"

Ulu orta kalan ve ne tepki vereceklerini bilemeyen ikiliye doğru hızla yöneldi ve Louis'nin kulağına fısıldayıp gitti Hazel.

"Bu iki aileye özel davetiye bastırmışlar ve birinde sen öbüründe Harry'nin adı yazıyormuş."

Bombayı atıp giden betanın ardından Harry'ye döndüğünde o da aynı şekilde ona bakıyordu. Aynı anda dönüp üçüzlere baktıklarında düşündükleri şey; 'Çıkarıp onları mı göstersek?'ten fazlası değildi.

Nasıl bir saçmalığın içine düştüklerini anlayamadan onları farkeden bir başka grup bir anda önlerinde bitti.

"Harry ve Louis."

"Evet?"

"Bizimle gelmeniz gerek oldukça geç kaldık!"

Kızlı erkekli grup onları aralarına alıp salona sokmadan hemen önce Louis kafasını çevirip kızlara bakabilmişti.

"Size emanetler!"

Lottie hızla elini alnına götürüp emri aldığını kanıtlarken ikili adeta sürükleniyordu. "Biri burada ne döndüğünü açıklayabilir mi?"

Harry'nin sinirlenmeye yüz tutmuş sesine rağmen salonun üst katındaki giyinme odalarına götürülmüşlerdi.

"Üzgünüz Bay Styles, zamanımız yok."

Hemen ardından iki farklı odaya yönlendirildiklerinde son dakika birbirlerine bakabilmişlerdi.

Bu durum onlara kendi düğünlerini anımsatmıyor muydu sanki?

"Bir saniye bekleyin, ne yapıyorsunuz?"

"Biz yalnızca emirleri uyguluyoruz, lütfen oturun."

Aynı Louis gibi makyaj masasına oturtulan Harry tıpkı sete hazırlanırcasına saçları yapılmaya başlandığında hiçbir şeye engel olamamıştı. İki üç kişilik grup onu seri bir şekilde hazırladığında kendini şık bir takım elbisenin içinde bulmuştu.

"Ben niye..?" Derken girişte olanlar aklına gelince bıkkınlıkla kafasını geriye attı.

"Elish, seni kovacağım..."

Kravat veya papyon yerine boynundan sarkan siyah fulara ve yakasının iliklenmemiş düğmelerine baktı. Şekillendirilmiş saçıyla apar topar oradan çıkarılıp gelin odasına götürüldüğünde Louis'nin de ondan farkı yoktu.

Arthur'u odasından onun kolunda çıktığında yüzünde son derece düz bir ifade vardı.

Arthur ise gözlerini ondan alamıyordu.

"Elish haklıymış... Bu elbise gerçekten senin için tasarlanmış..."

"Kapa çeneni."

"Omegam yapma böyle! Pişman olmayacaksın, gerçekten!"

"Çoktan buraya geldiğim için sana lanet ediyorum."

"Bense düğünümüz için o kadar mutluyum ki..."

Kolundan çıkıp karnına hızlı bir dirsek geçirip iki büklüm kalan arkadaşının koluna geri girdi.

Çünkü ayaklarında lanet olası birer topuklu ayakkabı vardı.

"Bu nereden çıktı? Son son bizi ne kadar sınayabileceğinizi mi test ediyorsunuz? Ayrıca ayağıma uyan topukluyu nereden buldunuz!?"

"Senin için tasarlandı demiştim. Çok bir şey değil Omegam, yalnızca Elish ve benim nikahımız kıyılana kadar bizimkilerin gözlerini boyayın ve oyalayın yeter. Resmi işlem yapıldıktan sonra itiraz etseler bile önemli değil."

"Çok. Saçma. Eğer bugünden sonra benimle iletişime geçmeye kalkarsan seni buradan sürmelerini sağlarım Arthur."

"Kalbimi kırıyorsun..."

Konuşurlarken salona iniş yapacakları merdivenin başına gelmişlerdi ve onun işaretiyle başlayan hoş melodi Louis'nin ona dönmesine neden olmuştu.

Arthur ona, 'Ciddi misin!?' bakışları atan arkadaşına hiç bakmadan gülümsedi ve 'gelinini' de alıp merdivenleri inmeye başladı. Omega düz ifadesinden ödün vermeden onunla inip mihraba yürümüş ve hazırda bekleyen rahibin sağına geçmişlerdi. O kalabalığa tek bir düz bakış atmakla yetinirken içinden üçüzlerin bütün salonu alt üst etmemesi için dua ediyor ve onlardan tarafa hiç bakmıyordu.

Bu sırada hiç kesilmeyen müzikle birlikte merdivenlerin başında görünen diğer ikili aynı şekilde inmeye başlamış ve mihrap yoluna girmişlerdi. Elish gelinliğinin içinde mutlulukla Harry'nin koluna sarılıyor ve etrafa genişçe gülümsüyordu. Harry'nin ise Louis'yle göz göze gelene kadar yüzünde aynı düz ifade vardı.

Elish yolun ve kurtların ortasında durmaya kalkacak Alfayı farkedince kolunu daha sıkı tutmuş ve neredeyse ağzı açık öylece Omegaya bakan Harry'yi yürütmüştü.

"Gördün mü? Sana pişman olmayacaksın demiştim."

Elish ve Harry ikilisi de rahibin diğer tarafındaki yerini alıp, Arthur ve Elish karşı karşıya geldiklerinde, Alfa ve Omega da sessizce birbirlerini süzmekle yetiniyorlardı.

Düğünün gelin ve damadı birbirlerine bakıp onların arasında alev almamak için dua ettiler önce.

Seromoniyi başlatmak için rahip boğazını temizlediğinde Harry ve Louis dışında herkes ona odaklanmıştı. Arthur bir an önce nikahlarının kıyılması için rahibin sorusunu bitirmeden cevaplayıp her duasına sonu gelmeden 'amen' diyordu. Rahip sabır dileyerek artık yeminlere geçtiklerinde Arthur'la Elish birbirlerinin ellerini tutmuş ve gözlerinin en derinlerine bakmışlardı.

"Ben Arthur Marshmallow, tanıştığımız andan beri vurulup kaldığım Louis Tomlinson'a olan sevgime, kalan hayatımda da ihanet etmeyeceğime ve eşimi de sevip onu koruyup kollayacağıma, Omegama olan bağlılığım üzerine yemin ederim."

"Ve ben Elish Waterball, hayatımı verdiğim Harry Styles'a olan sadakatimi koruyup, eşimi tüm hayranlığıma rağmen en içten şekilde seveceğime Alfamın boyu posu üzerine yemin ederim."

Salonu dolduran tüm konuklar, o iki aile de dahil, birbirinden anlamsız bu iki yeminin cümlelerinden olmayabin anlamı çıkarmaya çalışırken Louis katıldığı düğünün utancını yüzünü gizleyerek gösterirken Harry yana doğru eğilmiş Omeganın gerçek üstü bacak yırtmacını seyrediyordu.

Gerçek olamacak kadar uzun ve seksiydi...

Rahip ise gelin ve damat tarafının itiraz etme aşamasına gelmelerine fırsat vermeden, bir an önce bu nikahtan kurtulabilmek için yeminlerini kabul etmiş ve onları kutsayarak karı koca ilan etmişti.

"Gelini öpebilirsin."

Arthur arkasını dönüp giden rahibi umursadan Elish'i yakaladığında beta da alfasına uzun bir öpücük vermek için sarılmıştı. Tam fırsatı değerlendirmek için kaçmaya yeltenen Louis'yi hissedip eşini bırakmış ve doğrulmuştu. Her şeye rağmen yapılan tezahürat ve alkışların arasında elini kaldırıp köşedeki mini orkestralarına işaret vermişti.

"Ve şimdi ilk dans zamanı!"

Dansları sırasında kaçmayı aklına koyamadan elinden tutulduğunda tek kaşını kaldırmış ama Arthur'un onu piste sürüklemesine engel olamamıştı.

"Şaka yapıyorsun değil mi?"

"En büyük hayalim düğün dansımızdı Omegam."

Onun bezmiş ifadesini umursamadan ellerini alıp omzuna koymuş ve o da ona sarılmıştı. Bununla birlikte öpücüğü unutup yine akılları karışan ailelerinin onlara baktıklarını görebiliyordu.

Louis pes edip ona tutunduğunda beline sarılmasıyla birlikte hafif hafif sallanmaya başlamışlardı. "Doğru düzgün anlat, ne oluyor?"

"Aslında Omegam her şey seninle tanıştığımız gün aileme gidip eşimi buldum dememle başladı."

"Ne...?"

"Sonra seni onlara anlatınca o kadar çok sevdiler ki başkasıyla evlenmeme ihtimal bile vermediler, hehe...-AH!"

"Ah, kusura bakma," dedi ayağının acısında üzerine eğilen arkadaşına sahte bir gülüşle. "...bu konuda pek iyi değilim de."

"Kendi düğününde gayet iyiydin Omegam-AH! TAMAM YA!"

Bu kez de diğer ayağına sertçe bastığında kısa süre sonra yanlarına yanaşan ikiliyi görüp onlara dönmüşlerdi. Harry Elish'i bırakmadan Arthur'un yanına yanaştığı gibi kafasını Louis ile arasına sokmuş ve gözlerini alfaya dikerek hırlamıştı.

"Ellerin. Yukarı. Hemen."

Kaşla göz arasında Louis'nin kalçasını doğru indiğini farketmeyen Arthur hızla ellerini yukarı kaydırdığında bunu öyle hızlı uygulamıştı ki neredeyse Louis'nin sırtını tutar vaziyetteydi.

"Eh-hehe-ehe...."

Arthur öfkeyle yanan zümrütlere, uzaklaşana kadar, bakıp Louis'ye döndü. "Alfan bazen çok korkutucu olabiliyor..."

"Biliyorum." Dedi Louis gururla. "Ve biraz daha bu saçmalığa devam ederseniz onu üzerine salmak zorunda kalacağım gibi görünüyor."

"Ya Omegam! Tamam bak şarkı bitsin, az kaldı zaten."

Gözlerini devirdi. "İyi."

Bunun ardından mutlulukla gözlerini kapatıp gülümseyerek başını başına yasladığında Louis bezgin suratıyla öylece bir noktayı izlemeye devam etti.

Çok geçmeden şarkı bitmiş ve aynı anda Harry ve Elish bir kez daha yanlarında bitmişti. Alfa aynı zamanda menajeri olan arkadaşını Arthur'a yolladığı gibi beta kız eşinin kollarına yığıldığında kaşlarını kaldırdı Louis.

Bu Harry Styles etkisi olsa gerekti.

O deli ikiliyi izlerken bir anda çarparcasına çekildiği bedenle afalladı. Kendini Harry'nin kollarında bulduğunda o daha dansa geçmeden kendisini süzmeye başlamıştı bile. Beline dolamadığı kolunu uzatıp elini tuttuğunda yapışık bedenlerini dansa başlatmıştı. Yeni müzikle beraber herkes birbirini dansa kaldırdığında Harry ve Louis pisti dolduran çiftleri görecek veya duyacak durumda değillerdi.

"Omegam..."

Louis alnını alnına yaslayarak üzerine eğilen Alfasına karşı sessizliğini korudu. "Sen, ne giyiyorsun böyle...?"

Onun ekstra düzleştirilmiş ve fönlenmiş saçlarına, mavilerini belirginleştirmek için uyguladıkları hafif makyajlı yüzünü süslercesine düzgünce bir yana yatırılan perçemlerin gölgelemeyi başaramadığı gözlerine dalıp gitmeden önce bakışlarını aşağı indirdi ve parlak, yumuşak ve koyu mavi bir kumaşla tasarlanan elbisesini inceledi yakından.

Bir omzunda dalgalanarak birleşen veya başlayan tasarım çapraz bir şekilde göğsünden iniyordu. Askıdan taraftaki kolu tıpkı sırtı gibi aynı renk işlemeli bir tülle eline kadar kaplanmışken, diğer kolu boynunda o güzel eline kadar açık bırakılmış ve zamanla vücutlarına kazımaya başladıkları en klişe çift dövmelerini açığa çıkararak, aynı taraftaki, kasıklarının hizasından başlayan bacak yırtmacına uyum sağlıyordu.

Ve Harry kafasını tekrar kaldırana kadar kendinden geçmişti.

Cevap vermeye niyetli olmayan eşiyle eğilip açıktaki omuzdan hızlı bir öpücük çaldı.

"Harry."

Louis'nin fısıltısına kanmadan boynuna çıkacaktı ki Omega omzundaki elini hızla çekip onun çenesinin altına dokunmuş ve engel olmuştu. "Yapma."

El mahkum kafasını kaldırıp pürüzsüz yanağını öpmekle yetinince bir süre kokusuyla sarhoş olmuş ve tüm bu zaman boyunca danslarını zarafetle sürdürmüştü.

"Acaba sen artık pijama niyetine böyle şeyler mi giysen...?"

"Ne kadar rahatsız olduğu hakkında bir fikrin yok değil mi?"

"Tek bildiğim..." Yanağını yanağından çekti yüzünü süzmek için. "..benim mavi gülüm olduğunu kanıtladığın. Aynı güzellik ve aynı koku..."

Louis'nin bir ucu yukarı kıvrılan dudaklarını izlerken iç çekti. "Son derece zarif, seksi ve..." Tuttuğu elini omzuna yerleştirirken acı çeker gibi devam etti. "..ölümcül gözüküyorsun..."

Boşa çıkan elini sakince indirdi ve yırtmacın başlangıç noktasını buldu. "Sorarken çok ciddiydim, ne giydiğinin farkında mısın?"

Derin bir nefes verirken iki parmağını yırtmacın içine sokarak elini bacağına koydu. "Bu ne Omegam...?"

Louis onun kapanan gözlerine alayla gülerken bacağındaki eline dokunmadı. Onun yerine omuzlarındaki ellerini yavaşça indirip onun yakalarını düzeltme niyetiyle bir daha açmıştı. "Beni tahrik etmek istediğinden emin misin Alfam? Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum."

Koyulaşmış gözlerini açıp direkt mavilerine dikti. "Kulağa pek de kötü gelmiyor?"

Omega uzanıp yanağını yanağına sürterek yasladı ve yavaşça konuştu. "Elbisenin önü dümdüz, biliyorsun değil mi?"

Harry kahkaha atmaya başlayınca gülerek geri çekildi Louis. Onlar birbirlerine gülerken geç fark ettikleri bir kıvırcık kafa aralarına girince irkildiler.

"Hey," dedi Hazel dans eden çiftlerin arasında dolanmayı umursamadan. "..üçlü yapalım mı?"

Louis'nin tuhaf surat ifadesinin yanına Harry'nin çatık kaşları eklenince masum olduğunu kanıtlamak için ellerini kaldırdı hızla. "Hayır! Dansı kastettim ya!?"

Omega gözlerini devirerek homurdandı. "Arthur'la ikiz olduğunu kanıtlamak zorunda değilsin Haz..."

Hazel def edildikten hemen sonra diğer taraflarından gelen darbeyle oraya dönmüşlerdi. Kimseyi göremeyip aşağı baktıklarında dans pozisyonu alan Valeria ve Adrius onları gafil avladı.

Keyifle güldükleri sırada çocukların diğer tarafına da Fizzy ve Adrius geçtiğinde buraya kendi başlarına gelmedikleri anlaşıldı.

"Kusura bakmayın, abimi tanımadılar ama Harry gizlenmek için fazla parlıyorsun, kızının gözünden kaçmadı."

"Cidden tanımadılar mı?"

Felicite gülerek kafasını sallarken kavalyesi Axel ile sallanmaya başladı ahenkle. Omega gülerek diğer ikiliye baktığında Valeria'nın iri gözlerle ona baktığını görmüştü.

"Bebeğim?"

Küçük omega babasının sesini duyunca ağzı da kocaman açılmıştı. "Babacık!?"

Adrius da dönüp ona bakarken kardeşinin belini tutacağım derken elbisesini minik avuçları arasında sıkıştırıyordu. "Woah!"

Louis resmen küçücük çocuklarından utanıp kafasını çevirdiğinde Harry sırıtmıştı. "Şimdi beni anlıyor musun?"

"Kapa çeneni..."

"Ehehehehe~."

Daisy ve Phoebe hızla etraflarında dönerek üç çifti fotoğralarken Valeria daha fazla dayanamamış, halalarına poz vermeyi bırakmıştı.

"Iııh!" Gelen sızlanmanın ardından Harry'nin pantolonu çekilince tekrar çocuklarına döndüler. "Babişkoyla dans edeceğim!"

Harry ne kadar onların hızlı hızlı bir sağa bir sola sallanarak dans etmelerinden çok zevk alsa da kızını memnun etmek ağır bastığı için Omegaya çevirdi yüzünü. "Şarkı bitmek üzere, hemen eş değiştirelim."

Louis onaylarken onu bırakamadan belinden çekilmiş ve Harry'nin, kulağına yaslanan dudaklarını hissetmişti. "Sakın benden habersiz kaçayım deme. Elbiseni çıkarmana ben yardım edeceğim."

Yapmaya çalıştığı kaçamakları farkeden Alfaya mecburen kafa sallayınca serbest kalmış ve dönüp kollarını kaldıran Adrius'a eğilmişti. "Merhaba?"

"Merhaba babacık!"

Gülerek onu kucaklayıp koluna oturttuktan sonra bir elini tutmuş ve dansa başlamıştı. Diğer yanlarında sarmaş dolaş, öpücüklerle dolu bir dans gerçekleştiren baba kıza bakamadan halasıyla sessizce dans eden Axel onları farketmişti.

"Anne...!"

Fizzy kucağında abisine doğru sarkan yeğenini zor zabdedince mecburen ona yaklaşmıştı.

"Tamam tamam, gel."

Kısa süren danslarına somurtsada Axel'in Adrius'ın yanındaki yerini almasına sesini çıkaramamıştı Fizzy. Axel dikkatle suratına baktığı annesinin boynuna bir kolunu Adrius gibi doladı ve Louis'nin ensesinde el ele verdiler. Louis gülerek ikisiyle birlikte salınırken iki küçük takım elbiseli adam birbirlerine dönüp babalarını savunur gibi diğer kollarını da birbirlerinin omuzlarına atmışlardı.

Omega iki sarı kafanın haline gülerken Harry onlara ağzı açık bakıyordu. "Haksızlık ama bu..."

Uzandı yine eşine. "Aralarına da ben girsem... Olmaz mı?"

"Sen sıranı savdın." Dedikten sonra kafasını çevirince oğulları ona dil çıkarmıştı.

"Hey!"

"Boşver onları babişko!"

Boynuna sarılan kızıyla mest olup hızla ona geri sarılmıştı. "Tamam güzelim!"

İkizler tıpkı az önceki gibi bu hallerini de fotoğraflarken kameraya poz vermeyi de unutmamışlardı.

Artık ikinci dans müziğinin son demlerindeyken kucağına aldığı andan itibaren dikkatle ona bakan Axel sırtındaki elini çekip sakalsız yanağına koymasıyla o da ona bakmıştı. Küçük el yanağını hafifçe severken asla temasını kesmiyordu. Omega ona gülümseyince küçük alfanın zaten al olan yanakları daha da kızarmıştı.

"Ne oldu bebeğim? Beğenmedin mi?"

"Hayır!" Diyerek araya girdi Adrius. "Muhteşemsin!"

Kıkırdayarak gözlerini ona çevirirken bu kelimeyi babasından ne zaman kopyaladığını düşünüyordu. O sırada sorunun asıl yöneltildiği kişi olan Axel minik dudaklarını aralamıştı.

"Anne güzel."

Dudaklarının daha fazla kıvrılamayacağını düşündüğü sırada uzandı ve alnını alnına, burnunu burnuna yasladı.

"Teşekkür ederim bebeğim."

Axel utangaç bir tavırla eğilip kafasını annesinin boynuna gömerek göğsüne yaslandığında Louis de Adrius'ın yanağını öpmüştü. İki oğluna da sarılıp onların düz sarı saçlarını koklarken müzik yavaşça sonlanmış ve çiftler dağılmaya başlamıştı. Onların düğün sahiplerinden kaçmaya uğraşmalarına kalmadan pasta merasimine geçildiğinde hızla kızların yerleştiği masaya yönelmişlerdi.

Harry kızına sarılmayı ihmal etmeden ve eşini oğullarından kıskanmaktan çatlama raddesine gelemeden şarkının bitmesine şükrederek onları yönlendirdi. Kızlar yerlerinde duramayıp ayağa kalktıklarında onlar da fırsatı değerlendirip çocukları oturtmuşlardı. Onları uslu dururlarsa pasta vereceklerini söyleyerek sandalyelerine sabitledikten sonra arkalarına geçmişlerdi. Boş yerlere de kızlar oturup hızla ona döndüklerinde kenara yakın bir masaya geçtiklerinde şükretti.

"A-bi!?"

Louis derin bir nefes alırken, daha veremeden sorular yağmaya başlamıştı.

"Siz biliyor muydunuz böyle olacağını?"

"Arthur ve eşi kafayı mı yemiş!?"

"Yemişler değil, bozmuşlar. Hem abimlerle!"

"Hayır hayır, durun. Olay o değil şuanda."

Lottie kalkıp yanına geldikten sonra tüllü elini tutup kaldırmıştı. "Bu ne hal...? Ne zamandan beri böyle görünebiliyordun!?"

"İnanılmaz iyi..."

"Elbiseye bayıldım!"

"Üzerinde harika durmuş!"

"Kesin şunu."

Louis elini kendine çekip kafasını da Harry'ye çevirirken Alfa üçüzlerin birbirleriyle konuşmasını fırsat bilip Lottie'ye dönmüş ve yavaşça konuşmuştu. "Düğün bitince çocukları alırsınız. Belki biz erken çıkarız."

"Neden-" Fizzy o patavatsız soruyu sormak üzere olan Phoepe'un ağzını kapatıyıp gülümsemişti.

Ardından sırıtan Lottie, "Hehe." diye başlayarak bir gülüş senfonisine giriş yaptığında diğer kızlar da peşi sıra sekronize bir şekilde gülmeye başlamışlardı.

Omega bir umut vurmak için elini kaldırırken, "Kesin şunu." dedi. Ancak Harry elini yakalayıp kendisine çekti.

"Soyunmamız gereken bir mesele var Omegam..."

Louis kulağına dolan fısıltıya göz devirirken sandalyelerin arasından bakmak için eğilmiş olan Axel ile göz göze geldi.

"Anne? Ne zaman gideceğiz?"

"Daha pastalar gelmedi ki oğlum?"

Minik omuzlarını silkti. "İstemiyorum. Eve gidelim."

Louis'nin yumuşamasına izin vermeden araya girdi Harry. "Hey bebeklerim,"  Sandalyelerini tutarak üzerlerine eğildi. "..buradan sonra halalarınızla gitmeye ne dersiniz?"

"Evet!"

"Hayır."

"Babişko siz?"

Axel'e gözlerini kısamadan kızını döndü. "Bizim işimiz var güzelim." Bunun yetersiz olduğunu farkedince kaşlarını kaldırdı. "Hatta halanlar sizi Robert dedenize götürsün! Hem orada istediğiniz gibi dönüşürsünüz?"

Çoktan kabul eden Adrius bunu duyunca daha da coşmuş ve kollarını kaldırmıştı. "EVET!"

"Harika olur babişko!"

Valeria da ona katılınca son umut kırıntılarıyla alfa oğluna dönmüş, o ise kafasında tartıp sık dönüşmesine izin verilmediği için teklif ağır basınca sakince önüne dönmüştü.

"Tamam."

Harry doğrulurken rahatlamış bir nefes verdi ve eski yerini alarak kolunu Omegasının beline doladı. Onun kendisine dönüp kaşlarını oynatmaya başlamasına yüzünü kapatarak karşılık verdi Louis.

Aptal...

Pasta meselesi dağıtım aşamasına geçip, lüzumsuz arkadaşları gelin ve damat tebrikleri almak ve konuları gezmek için kol kola girmişlerdi ki sonunda aileleri tarafından sıkıştırıldıklarında onları da alıp salonun bir köşesine geçmek zorunda kalmışlardı. Konukları ikramlıklarla oyalandırırken onlar kendi haklarını da çocuklara vermişler, kızlar da üçüzlerin düzgünce yediklerinden emin oluyorlardı.

Bu sırada ayakta durmayı tercih eden, Harry'nin tercih ettirdiği, ikili ise sessizce salonu süzüyordu. Louis yakasına yapışan babasına açıklama yapmaya çalışan Arthur'a göz devirirken Harry'nin belindeki eliyle ona yön vermesine güldü. Hem onu herkese kime ait olduğunu gösterebilmek için oturmuyor, hem de bacak yırtmacını olabildiğince saklayabilmek için çıplak bacağını kendisininkine yaslayarak örtüyordu.

Bu kadar gösteriş budalası olup, aynı zaman kıskançlık düzeyini en üst seviyelerde tutmayı nasıl başarıyordu, anlamıyordu.

"Düğünün baş rolü gelin ve damat, ama herkes bize bakıyor."

Ona gülse de hak verdi Louis. "Bu da Arthur'ların amaçlarına ulaştıklarını gösteriyor."

"Ya da sadece göz kamaştırıyorsundur." Elini sırtına çıkardı. "Bir de öyle düşün."

Louis yine burnunun dibine giren Alfaya alayla güldü. "Ve bu neden bu kadar hoşuna gidiyor kıskançlık abidesi?"

"Bilmem, kör gözlerime sormaya ne dersin? Senin için tekrar ve tekrar canlanmaya hazırlar."

Omega onun yine boynuna kaymaya kalkıştığını farkedip engel oldu. "Rahat dur Harry."

"Seni mekanı umursamadan salonun tuvaletine kapatasım var..."

"Bu kadar düşünülmüş iltifattan sonra seçtiğin ortam bu mu yani? Tuvalet."

"Bunun suçlusu da sensin. Sabrım tükeniyor..."

Louis de sanki kûr yaparmış gibi çenesine dokundu ve kulağına fısıldadı.

"Neden sadece sikine sahip çıkmıyorsun?"

"Çok ayıp Omega..."

"Sus."

Harry'nin çocuk gibi sızlanmasını umursamadan ayrılma, bu ayakkabılardan kurtulma, umuduyla arkadaşına bakınmıştı ki orta yolu bulamadığını tahmin ettiği Arthur'un betayla birlikte ailesini sürüklemesini izledi. Onları kendilerinin arkasında kalan arkaplanı hazırlanmış çekim alanına götürdüğünü görüp güldü. Fotoğrafçı hızla yerini alırken emrivaki bir aile fotoğrafından sonra onları adeta postaladıklarında bu saçmalığa daha ne kadar katlanacaklarını düşünürken bir anda önlerinde bitmiş ve tek bir şey söylemişlerdi.

"Düğün fotoğrafı."

Sonrasında her şey çok hızlı gelişmişti. Arthur Lucy'yi, Elish Harry'yi tuttuğu gibi görevlinin karşısına sürüklemişlerdi. Onlar daha ikiliyi ikna edip poz veremeden de durumu üçüzler farketmişti.

Axel hızla aşağı atlayıp annesine sarılan aflaya koşarken Valeria çığlık çığlığa babasına haykırıyordu. Böylece kareye giren ikiliden Axel zorla annesinin kucağına çıkmayı başarmış, Valeria da Elish'in yanına atlamıştı. Sonra aynı anda, yükseldiği için mutlu olan Axel avucuna sakladığı, bir dilim pastadan alabildiği kadarını Arthur'un suratına boca etmiş, Valeria da babasına sarılan gelinin yere sarkan duvağını tuttuğu gibi saçına sıkı sıkıya tutturulduğunu bilmeden ve umursamadan çekmişti. Louis kocaman gözlerle arkadışının haline bakarken, Harry bir umut kurtarırım diye düşünüp duvağı diğer taraftan çekmiş, ancak daha da batırmıştı.

Tüm bunlar sadece birkaç saniye içinde gerçekleşirken kardeşlerinin arkasından koşan Adrius onların önüne geçmiş ve daha fazla sabredemeden deklanşöre basan fotoğrafçıya bakarak tek dizi üzerinde havalı bir poz vermişti.

×××

Her şeyi anlatmayı bitirdiğinde hikayenin ortasına yetişmiş olan Adrius büyük bir kahkaha için kafasını geriye attı.

"Yine mükemmelim ya!" Derken bunu kanıtlayan fotoğraftaki kendini gösteriyordu.

"İnanamıyorum..." diyen Valeria gülmekten kızarmış durumdaydı. "Ama Elish hala haketmiş sanki.

"O zaman Archi amca da haketmiş oluyor."

Anlatırken bile yeniden yaşamış gibi yorgun bir nefes verdi Harry. "En başından o düğüne katılmamız hataydı sadece."

Kıkırdadı Valeria. "Böyle söylüyorsun ama anlatırken her nefes arasında babama ve elbisesine övgüler yağdırdın babişko."

"Ah, evet... Tek ve en güzel yanı bu o günün..." Dalgın gözleriyle birlikte sırıttı. "Ve o günün kalanı da harika geçmişti... Hehehe..."

"Tamam tamam!"

Adrius kız kardeşiyle aynı anda durdurdu babasını. "Lütfen, gerisini merak etmiyoruz."

"Archi gene işe yaramış desene?"

"Demek sizin yüzünüzden." Diyerek giriş yapan Axel'e döndüler.

Genç alfa kendini boştaki koltuğa atarken merakla ona bakıyorlardı. "Ne diyorsun sen?"

"Adlarını andınız andınız, geliyorlar şimdi, mutlu musunuz?"

"Şaka yapıyorsun..."

"Oh hayır..."

Harry ölü taklidi yapmak için kendini salıp koltuktan kayarken bunun işe yaramayacağını bilen Valeria gülerek onu tutmuştu. "Bunu denedin ve Arthur amca bunu fırsat bilip önce seni sakladı, sonra da babama yanaştı babişko, yapma."

"Doğru."

Çalan kapı ile kafalarını kaldırırlarken mutfaktan çıkıp açmak için giden babalarına doğru atıldılar. "Dur babacık!"

"Yapma!"

"Omegam! HAYIR!"

"Oof of..."

Louis görüşmeyeli beklediğinden daha uzun zaman olan arkadaşına ve eşine kaşlarını kaldırdı. "Bu ne hız? Daha on dakika önce aradınız?"

"Evet aradığımızda çokta ormanın girişindeydik. Biliyorsunuz sizi şaşırtmayı seviyoruz."

"Ya ya... Bilmez miyim..."

"Ayrıca gelmeden aradığımız zaman uydurma bahanelerle bize engel oluyorsunuz!"

Eşini ona sarılmaya kalkacak olan Arthur'la yalnız bırakmamak için yanlarına damlayan Harry, Arthur'a bakakaldı. "Bu ne hal-"

"HARRY!"

Yüzündeki iğrenme dolu ifadesine rağmen ona coşkuyla sarılan Elish Louis'nin yakalamasıyla onu bırakınca hızla eşinin koluna sarıldı. "Nasıl ama?"

"Cidden mi...? Özenti misin?"

"Hayır?" Dedi omuzlarına inen saçlarını sallayarak. "Betam öyle istediği için uzattım?"

"Yani, sendeki gibi muhteşem durmadı ama," Sırıtarak yaslandı alfasına. "..hiç de fena olmadı bence."

"Hâlâ her zamanki gibi iğrençsiniz..."

"İtiraf et." Dedi Harry bunu yediremediğini kabullenmek yerine. "Kelleştiğin için bu şekilde saklıyorsun değil mi?"

Louis kahkaha atarken Arthur ağzını kocaman açtı. "TABİ Kİ HAYIR!"

"Cidden bizi eve almamak için kapıda konuşmaya tutuyorsunuz değil mi? O kadar yol geldik!?"

"ANNE! BABA!"

Onları zıplatan bağırtı ile arkalarına döndüler. "Beni arabada bırakıp buraya koştuğunuza inanamıyorum. Yetti artık bu imkansız aşklarınız. Sıktı."

Harry hayal kırıklığıyla Louis'ye döndü. "Bir umut belki eve bağlayıp gelmişlerdir diyordum..."

Gülse de karnını dirsekleyen eşiyle inledi. O sırada ebeveynlerini yarıp geçen genç çocuk Harry ve Louis'ye kısaca bakıp selam bile vermeden onları da geçmiş ve kokularına doğru giderek salon kapısının pervazına elini yaslamıştı.

"Hey üçüzler," Yan taktığı şapkası, ve kapşonlusunun üstüne giydiği ceketiyle sırıttı. "..n'aber?"

Valeria umutsuzca alfa kardeşine baktı. "Kaçmalıydık..."

"Sanki kurtulabilirdik. Şuna bak koklaya koklaya geldi."

"Bu çocuğu nasıl okula alıp da nasıl liseye geçsin diye mezun ettiler anlamıyorum..."

"Yapmayın çocuklar!" Kabarık saçlarının şapkanın altından fışkırmasını umursamadan onlara yaklaştı. "Beni özlediğinizi biliyorum! Ama babanız olacak olan Alfa bizi sürünün diğer ucuna sürdüğü için bu özlem, sorumlusunu bilin yani."

"Dostum," dedi Adrius her zamanki gibi ona ayak uydurarak. "..bak. Yanlışın var. Sizi babam sürmedi, senin baban oradaki okula tayin oldu, anladın?"

"Ah, yapma! Beni bunlarla kandıramazsınız! Ben her şey biliyorum zaten. Babam sizin hakkınızda bile her gün düzenli tüyo veriyor."

"Sağol, Archi amca..." diye fısıldayan kızkardeşine Adrius ile aynı anda eğildi Axel.

"İlk fırsatta Archi'yi kenarda sıkıştırıyoruz."

"Tamamdır."

Bu sırada onlara yanaşıp kendini omeganın yanına sıkıştırdı. "Valeria, n'aber?"

Onun sırıtan suratına yüzünü buruşturdu. "İyi... Sen?"

"Mükemmelim! Omegama kavuştum, daha iyi oldum!"

"Hey bücür," Birebir muhatap olmak istemese de sabredemedi Axel. "..sen aitlik ekinin ne anlama geldiğini öğrendin mi ki?"

"Dostum, sakin ol. Tabi ki öğrendim! Bu Valeria'nın benim olduğunu ve onu koruyacağımı söylüyor."

Acı bir gülüş verdi Valeria. "İmdat..."

Diğer taraftan kıs kıs gülen Adrius'a yastık fırlattı. Bir anda yakalanan eliyle durdu. "Sen omegasın, ben alfayım. Muhteşem bir ikiliyiz Valeria!"

Buruşuk suratını Axel'e çevirdi omega. "Hiçbir fikri yok..."

Bu kez de onun gülmesine neden olunca hırladı. Bu da Adrius'ın araya girme kararı almasını sağladı. "Tamam tamam. Hadi söyle bakalım ufaklık, sen bunları nereden öğreniyorsun?"

"Öncelikle, omegamın önünde bana ufaklık deme. Tabi ki babam öğretiyor, başka ne olabilir ki? Ayrıca Axel'in eş bulup çekip gideceğini, senin de aklının bir karış havada olduğunu da söyledi. Yani Valeria'yı ben korumalıymışım."

"Vay canına..."

"Annem de onun yaptığı hatayı yapmamamı ve podyumun yeni yıldızı Valeria Styles'a yapışık kalmamı söyledi. Böylece hem seni koruyup kollar, hem de yan gelip yatabilirmişim. Muhteşem, değil mi!?"

"Yanlış ebeveynlik, gerçekten korkunç sonuçlar doğuruyor..."

"Bak-" diye başlayacakken duraksadı Valeria. "..Hobbs-"

"Lütfen," dedi genç çocuk gülümseyerek. "..adımı söyleyebilirsin."

"O ismi hayatta söylemem, Hobbs."

"Sen kaybedersin."

Adrius yavaşça kardeşlerine eğildi. "İsminin anlam ve önemini bilmiyor, değil mi?"

"Öyle gibi."

"Her neyse, dinle." Valeria onu karşısına alıp ellerini beline koydu. "Ne ben senin omeganım, ne de senin veya başkasının korumasına ihtiyacım var. Anladın mı? Annenle baban seni dolduruyor, 'dostum'!-"

"LARRY! BİR SANİYE YANIMIZA GEL TATLIM!"

"GELİYORUM ANNE!"

Üçüzler anında yüzlerini buruştururken o sırada kapının önünden geçmekte olan Louis de onlara katıldı. "Hâlâ çok kötü..."

Babalarına hak verdiler. Asla alışılacak gibi değildi.

Larry Hobbs gitmeden önce Valeria'ya çapkın bakışlar attı. "Konuşmamıza gelince devam ederiz omegam."

Onun arkasından öylece baktı Valeria. "Konuşma mı? Bu bir dersti!"

Bezmişlikle kendini ikiliye atarken gözlerini kapattı. "Giderler değil mi?"

"Sence o kadar yoldan gelip bu evde kalma fırsatını teperek giderler mi?"

"Peki sence babam onlara otelden yer ayırtıp evden kovalamaz mı?"

"İkisi de yüksek ihtimal, hadi bahse girin!"

"Neyine?"

"Bin dolar."

"Yuh!"

"Az söyledim bu arada?"

"Hah... Peki. Anlaştık."

Valeria ve Axel birbirlerine rekabetçi bakışlar atarken Adrius konuya balıklama daldı. "Siz hikayenin ayrıntılarını biliyor musunuz?"

"Neymiş?"

"Bu Watermallow ailesi Hobbs doğduğu gibi ikinci defa düşünmeden demişler ki, biz Harry ve Louis sayesinde tanıştık, onlara olan aşkımız da ortada hadi bize onları hatırlatacak bir isim bulalım."

"Şaka  mı bu...?"

"Onun haklı çıkmasını sevmiyorum ama tayin meselesinde babamın parmağı olabilir."

"Haksız mı peki? Tabii ki değil!"

"Bu isim meselesini duyunca babam ne kadar nüfus müdürlüğüne ulaşmadan onları yakalamaya çalışsa da başaramamış ve onun öfkesini göründe ikinci bir isim vermek zorunda kalmışlar."

"Hahaha, cidden mi?"

"Evet. Sonra da korku ve aceleden yeni isme zaman bulamamış, onlarla ilgilenen yetkilinin adını sormuş ve Hobbs koymuşlar."

"İnanamıyorum..."

"Sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun Ad?"

"Hob'la anlaşmaya en yakın kişi ben olduğum için merak edip her şeyi öğrenmiştim. Çocuğun bir suçu yok ki? Bütün suç anne ve babasında. Onu sadece tek bir ilkeye göre yetiştirmişler; saplantılı olduğun kişi için yaşa!"

"Bu yüzden babamlara çoğu zaman hak veriyorum."

"Ama yine de Hobbs için çok geç ve bence ondan kurtulmalıyız."

"Nasıl?" Dedi Valeria ciddiye alıp.

"Ormanın göbeğindeyiz neredeyse, bir ağacın dibine gömeriz olur biter?"

"Olur? Bir de arada gidip sula istersen? Aptal. Ben de oturmuş dinliyorum, saçmalama."

"Vali haklı, saçmalama." Axel'in ona hak vermesiyle şaşırıp ona döndü. "Koskaca denize atıp kurtulmak varken gömelim mi? En azından kaydı düştü deyip kurtuluruz. Gömmek nedir?"

"AY SAÇMALAMAYIN!"

"Neler oluyor? Omegamı mı kızıdırıyorsunuz yoksa?"

Ağzını muhtemelen babalarının hazırladığı yiyeceklerle doldurmuş olan Hobbs hızla Valeria'nın kucağına oturdu.

"Başlıyoruz..."

"Siz onun erkek kardeşleri olabilirsiniz, ama bunu yapmaya hakkınız yok. Benim biriciğimi üzemezsiniz."

"Biriciğin mi...?"

Valeria Adrius'ın gülmekten patlama raddesine gelmesine izin vermeden onu tokatlayacakken Hobbs devam etmişti. "Evet? Babam sizin babanız için böyle söylüyor? Çok sinir bozucu... Ama hoşuma gittiği için ben de kullanıyorum."

"Sence bu normal mi?" Dedi Valeria onu kucağından alıp yanına koyarken. "Baban bunu benim babama değil de, senin annene söylemesi gerekmez mi?"

"İşte!" Parlak kahverengi gözlerini omeganın mavilerine dikti. "Fikirlerimiz aynı omegam, bayılıyorum sana. Ama malesef ki gerçek ortada..."

"Neymiş o gerçek?"

"Aileniz benim ailemi ayartıyor."

Üçüzler sessizleşip birbirlerine baktığında Valeria ayaklanmaya başlayan Axel'i tuttu.

Sessizliği Adrius'ın kahkahası bozdu. "Ne yapıyorlarmış!?"

"Bilmiyor muydunuz? Annem de babam da evde hep konuşur. Harry modellik yaparken pozlarıyla annemi, Louis de 'güzel gözleriyle' babama bakarak onları yoldan çıkartıyorlarmış."

"Harry ve Louis?"

Adrius'a döndü koltuğa yayılmış rahat tavrıyla. "Kusura bakmayın ama onlara saygı duyamam. Bir aileyi dağıtmaya teşebbüs ediyorlar."

"O zaman benim sana öğretmem gerekecek." Diyen Axel'i tutmak için ona sarılmak zorunda kalmıştı Valeria.

"Ah-hahahaha!" Axel'in bakış açısını kapattı. "Aptallığına ver, ne yapıyorsun küçücük çocuğa!?"

"Başlarım çocukluğuna! Yaparken beyin enjekte etmeyi unuttularsa bundan banane?"

"Hey Hob! Hadi gel ve seni PS'de bir güzel ezeyim!"

Adrius'ın meydan okumasını alıp hızla kalktı. "Asıl ben seni yerle bir edeceğim!"

Onun peşine betanın odasına gitmeden önce dönüp omegaya baktı. "Kardeşine haddini bildirip geliyorum omegam, sana sataşmasının karşılığını alacak."

Salondan çıkacakken son anda durup döndü. "Bu arada sen zahmet etme, ben Louis'ye söylerim ve yatağımı senin odana kurar omegam."

"Seni ben-"

"Ay Axel!" Dedi gözden kaybolan Hobbs'un arkasından. "Resmen yoruldum, dur bir!"

"Annemlerle konuşmamız lazım, yoksa ben katil olacağım. Nasıl yapıyorlarsa yapsınlar ve geldikleri gibi gitsinler artık."

"Merak etme onlar da bizden iyi durumda değillerdir..."

Daha cümlesi yeni bitmişti ki Harry Arthur'u sürükleyerek hole çıkardı. Axel içinin yağları erirken bir umut amcasına 'dostça' bir yumruk atabilmek için kalkmıştı ki annesi de geldi.

"Dur dur, tamam! Sakin ol!"

Arthur kendini kurtarıp Elish'i yanına çekerken, "Bir özlem gidertmedin, daha çocukları göremedim!" diyerek salona göz atmıştı.

Ancak aldığı delici bakışlar geri doğrulmasını sağladı.

"Ben size otelden bir yer açtırdım bile. Hadi defolun."

"O kadar arkanı toplayıp sana ilişki tavsiyesi verdikten sonra bana bu yapılır mı?"

Elish'e bakarken kollarını bağladı Louis. "Onu soyunma odasını dikizlemene say."

"Ahaha- o ağzımdan kaçtı... Cidden bak sadece bir kere bakmıştım! O zaman sen yoktun bile!"

"Yorulmuş olmalısınız, gidin ve otel odanızda dinlenin hadi."

Geldikleri gibi gitmelerini sağlarken dönüp Valeria'ya çocuklarını çağırmalarını söyleyecekti ki Arthur'un kaşları kalktı. "Anladım! Tanrım, siz harikasınız! En iyi arkadaşlar!"

Elish'i kendine çekti. "O halde biz ikinci balayımızı yapmak için çıkalım. Sizi gördüğümüze çok sevindik! Hadi Larry size emanet!"

"Bay bay!"

"Ney!?"

Axel ve Valeria ayaklandığı sırada coşkuyla evden çıkan ikilinin arkasından bakakalan Louis ve Harry korkuyla onlara dönmüşlerdi.

"Durun!"

Valeria onların arkasından koşsa da çoktan arabadaki çocuklarına ait olan çantayı bahçeye atmış ve gazlayıp gitmişlerdi. Axel çoktan yıkılmışlıkla dizlerinin üstüne çökerken kazandığı bin doları bile düşünmemiş, Lucy de teselli etmek amacıyla ona yönelmişti.

"HAYIR!"

Böylece bir kez daha anlamışlardı ki Arthur çok sevgili arkadaşına saplantılı olduğunu kabul etmemekle birlikte, başka bir saplantılıyla bir araya gelerek üçüzlere anne ve babalarının kaderlerini yaşamaları için hayatlarının en kötü mirasını bırakmıştı.

×××

Wış, iyi misiniz?

Hobbs beni çok yordu, üçüzleri düşünemiyorum jdhdmdısjks

Kaldı geriye iki istek, eğer hâlâ yeni fikirleriniz varsa veya tam şuan geldiyse ve okumak istiyorsanız belirtebilirsiniz~

Ve Melek diyorsan şurası eksik, şunu görmeliydim mecbur güncelleyeceğim söyle sen dkdjdlkd

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

-Hazel Arthur

Continue Reading

You'll Also Like

13.5K 1.4K 67
"Eskiden yakındık,insanlar dönüşebilir.Asıl acıtan ise tanıdıǧın insanların tanımadıǧın insanlara dönüşmesidir." -Hyunho /171122/
12.3K 1.3K 22
İçten içe yanıp tutuşan, kalplerinde ki ateşle bir birlerine ait olmuş dünya üzerinde ki tek Danışman Dedektif ve emekli bir Ordu Doktoru'nun aşk hik...
11.1K 1.4K 75
"Tek bir kıvılcım, yıkıcı bir orman yangını başlatabilir. İki olgun erkek arasında yanan bir aşk." Dövme sanatçısı x Göz Doktoru Tao Xiaodong'un kör...
87.1K 5.5K 51
Bu yarışmada kupadan daha değerli bir şey bulabilirler miydi gerçekten? Tamamen hayali bir kurgu, canim istedi yazdım.