KANLI SİS

By matmazelinizz___

2.4K 389 1.1K

~Kanlı Sis "Adaletin Kadını"~ "Senden nefret etmeme engel ol." dedim sırıtarak. Sesli bir şekilde güldü, yüzü... More

•1.Bölüm-DEJA Sözü
•2.Bölüm-Buluşma (1)-Paris
•3.Bölüm-Hayaller ve Kırıklar
•4.Bölüm-Los Angeles Polis Teşkilatı
•5.Bölüm-CÖB
•6.Bölüm-Olay Yeri
•7.Bölüm-Yakışıklı Dedektif
•8.Bölüm-Gündüzlerin Hayaleti Gecelerin Kraliçesi
•9.Bölüm-Filmin Fragmanı
•10.Bölüm-Ateşin Diğer Yüzü
•11.Bölüm-Güzel Bir Gece
•12.Bölüm-Alevli Gözler
•13.Bölüm-Oyuncu
•14.Bölüm-Oyunbozan
•15.Bölüm-Kovalambaç
•16.Bölüm-Kaktüs
•17.Bölüm-Gerçekler
•18.Bölüm-Yeni Temsilci
•19.Bölüm-Adalet (1)
•20.Bölüm-Adalet(2)
•21.Bölüm-Kaçak
•22.Bölüm-Teklif
•23.Bölüm-Sönmüş Ateş(S.F.)
•24.Bölüm-İpucu
•25.Bölüm-Görüşme
•27.Bölüm-Victoria Black
•28.Bölüm-"Onu tanıyorum."
•29.Bölüm-Geçmişteki Gerçekler
•30.Bölüm-Geçmiş Güzeldir
•31.Bölüm-Bir Kez Daha
•32.Bölüm-Yaralar ve Kabuk Oluşturanlar
•33.Bölüm-Adalet (3)
•34.Bölüm-Acı ve Aşk
•35.Bölüm-"Buradasın."
•36.Bölüm-Gitme

•26.Bölüm-Tehtit

49 9 26
By matmazelinizz___

Hoş geldinizzz♥️

Derin bir nefes alın,

Başlıyoruzzz❤️‍🔥

🍂🌑

~1 Hafta Sonra

Günlerden pazartesi.

Bugün, Darian beni terk edeli 7 gün 17 saat 43 dakika olmuştu. Birkaç saat sonra sekiz gün olacaktı ve ben senelerdir yaşadığım gibi yine bir boşlukta gömülecektim...

Bugün günlerden pazartesi.

Üzülmeyecektim, ben üzülemezdim, benim öyle bir duygum yoktu. Mesleğimi yapmalıydım, sadece görevimi.

Bugün, aylardır beklediğim bir gündü. İstediğim tarihten biraz geç bir zamanlama olsa da o gün gelmişti. Bugün en keyif aldığım günlerden birisi olacaktı. Bugün ellerim yine o en sevdiğim renge boyanacaktı...

Silahlarımı örgütten gizli kullanıyordum, evime geldiklerinde her yeri aramışlardı ve ben silahlarımı birkaç sokak ötedeki boş bir araziye gömmüştüm. Örgüt gittikten sonra geri çıkarıp evime getirmiştim. Ne kadar evim sayılmasa da.

Örgütün silahlarımdan haberi olmadığı kadar yaptıklarımdan ve yapacaklarımdan da haberi yoktu. Sırf bir örgüte üye olduğum için görevimden eksik kalamazdım.

Aylar olmuş muydu bilmiyordum ama aylar bile çok küçük kalıyordu, ben asırlardır Stark örgütünde çalışmışım gibi yorulmuştum. Thomas Stark, her şeyimi kısıtlamıştı. Her gün sabahın erken saatlerinde üyelerle beraber dövüş maçları oluyordu. Örgüt, binlerce kişiyi içerisinde barındırmasına rağmen kadınlar nadir bulunuyordu. Sabahları üyelerle dövüş yapan tek kadın üye de bendim. Üyeler zaten cinayetlerimden dolayı kendilerini savunmasız bırakıp geri çekiliyorlardı, beni yenemeyeceklerini düşünüyorlardı. Doğru da düşünüyorlardı.

Zoraki geldiğim bu örgüt için imkansız gibi görünen hayallerim vardı. Gerçekleştirebilir miydim bilmiyordum. Eğer kendi isteğim ile katılsaydım kesinlikle Thomas'a ufak bir kin bile duymazdım.

Aynanın önündeki koltuğumdan kalkıp boy aynasında daha detaylı süzdüm kendimi. İlk gözlerimi, sonra yüzümü, burnumu, saçlarımı, omuzlarımı, belimi ve vücudumu inceledim. En sonda ellerime gitti bakışlarım... Aslında somut olarak kan olmayan kanlı ellerime...

~

Binanın en yüksek katındaydım. Yanımda ilerleyen koruma bana yolu gösteriyordu. Cehenneme giden yolu...

Günler önce bilgisayarıma bir mail gelmişti. Thomas Stark'tan gelmişti bu mail. Neden çağırdığını merak ediyordum, aslında neden çağırdığı çok belliydi. Her örgüt gibi oda beni örgütünde istiyordu. En büyük örgüt davet ettiği için gelmiştim. Tekliflerini merak ediyordum. Tabii teklif ederlerse...

Yavaş ve uzun bir yürüyüşün ardından koridorun karşısındaki odaya gelmiştik. Egoyla kaplanmıştı içim, kendime olan gururumla.

Korumanın üç kez kapıya tıklamasının ardından kapıdan açılma sesi geldi. Bu sesler bir anlam ifade ediyor muydu bilmiyordum.

Kapıyı sonuna kadar açıp robot gibi karşıya baktı adam. Ne olduğuna bakmak istesemde bakmadım sadece bana lütfedilen boşluktan içeriye girdim ve bir çok beklemeden bir süre sonra karşımda Thomas Stark bulunuyordu. Beni görünce kaşları havalandı, sinsi bir gülümseme yerleşti yüzüne.

Masasının önüne kadar ilerleyip oturduğu yerin tam karşısında durdum.

Bir eli masada uzanıyorken diğer eli bükülmüş, işaret parmağındaki tırnağı ısırıyordu. "Gelmeni beklemiyordum Gecelerin Kraliçesi..."

Donuk olan suratıma yapmacık olduğunu bildiğim ve istediğim bir gülümseme yerleştirdim. "Bende yeni karar verdim sayılır bay Stark." diyip sırıttım.

Burnundan güldü. "Demek seni böyle büyük bir örgütün neden davet ettiğini merak ettin."

"Sayılır."

Oturduğu sandalyeyi geriye doğru ittirip bir hamlede ayağa kalktı ve ellerini pantolonunun ceplerine soktu. "Az sonra duyacaklarından sonra geldiğinden pişman olacağından eminim güzelim." Diyip bakışlarını keskinleştirdi, sırıtışını derinleştirdi.

Ben ise bir an için duraksadım ve olduğum yerde nefesimi birkaç saniyeliğine tuttum. Ne olacaktı, ne yapacaktı, ne gösterecekti, ne söyleyecekti ki pişman olacaktım?

Bu sefer endişeli bakışlarımı yollamaktan ne çekinmiş ne de tutmuştum kendimi.

Büyük bir kahkaha attı. "Bu kadar korkacağını düşünmemiştim."

"Korkmuyorum zaten!"

Burnundan çıkması gereken gülme sesini ağzından duymuştum; "Kimi kandırıyorsun sen? Korkuyorsun. Hiç aynaya baktın mı? O bembeyaz suratını hiç gördün mü?"

Derince yutkundum ve birkaç saniyeliğine gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım, bütün olumsuzlukları unutmaya çalıştım. "Ne istiyorsun? Söyleyeceklerini söyle, gitmek istiyorum."

"Daha yeni geldin hayatım!" Diyerek adımlamaya başladı. "Bu nasıl misafirlik böyle?!"

"Uzatma, Thomas. Gitmek istiyorum. Söyleyeceklerini duymamı istiyorsan derhal söyle yoksa bir daha bu fırsatı elde edemeyeceksin!"

Öfkeyle soluduğum nefesi verdim. Thomas ise kafasını saklamakla yetindi. "Madem bu kadar isteklisin... gör bakalım."

Yine o rahatsız edici sırıtışı yüzüne yerleştiğinde dişlerimi sıktım. Dudaklarımı dişledim. Göz devirip başka yerlere bakmak istedim.

Thomas, masasının üzerinden küçük bir kumanda alıp sağımda kalan devasa ekrana doğru kumandanın ucunu doğrulttu. En üst tuşa bastığında kaşlarım çatıldı, dişlerimi sıkmayı bıraktım. Bakışlarım ekrana kaydı.

Birkaç saniye içerisinde ekranda açılan resimlerle kanım donmuştu, buz kesmiştim. Kalbim birkaç saniyeliğine durmuştu sanki. Göğsüm sıkışmıştı.

Şaşkınlıkla Thomas'a baktım. O ise başını dikmiş gururla gülüyordu. "İşimde başarılı olduğum için buralardayım."

Şaşkın bakışlarım aynı anda sertti. Soluklarım düzensiz ve nefret doluydu. "Bu nasıl olabilir?"

Kaşlarını havalandırdı ve bakışlarını halıya sonrada ekrana çevirdi. "Oldu işte."

Ellerimi yumruk yapmış tırnaklarımla ellerimi yoluyordum adeta.

"Ekrandaki annen ve baban öyle değil mi?"

"Ne istiyorsun Thomas?!"

Ellerini tekrar pantolonun cebine koydu ve bana döndü. "Sakin ol tatlım. Ailene bir zarar gelmeyecek demek isterdim ama ne yazık ki... Eğer örgütüme katılmazsan onlara çok büyük zarar gelecek."

Şaşkın bakışlarım birden nefret dolu oldu. "Bu umurumda bile değil seni ucube!"

Thomas, kahkaha attı.

"Ailem umurumda olsaydı şuan bu işi yapıyor olmazdım! Bana yaptıklarını öğrenememişsin demek ki..."

Gözleri bir anda parladı. "Ne dedin?"

"Bana yaptıklarını öğrenememişsin dedim...Neden burada bu mesleği yaptığımı bile tahmin edemiyorsun... Öldürsen de umurumda olmaz! Ben ölsem onların umurunda olmayacağım gibi!"

Gözlerimden istemsizce yaşlar gelmeye başlayınca bunu fırsat bilmesini istemediğim için arkamı dönüp kapıya ilerledim.

"Dur!"

Olduğum yerde durdum, elim kapı kulbundaydı ama arkama dönmedim.

"Neden gerçek kimliğini saklıyorsun?"

Cevap vermedim. Sustum ve devam etmesini bekledim. Etmeyecek gibiydi. Beklemediğim bir anda konuştu; "Ne saklıyorsun bilmiyorum ama insanlar... Ne yaptığını anlamak istiyorum duydun mu beni?! Benim emrinde çalışmak zorundasın! Seni elde etmek değil sana sahip olmak istiyorum!"

"Hiçbir zaman oyuncağın olmayacağım Stark." Dedim arkamı dönmeden sessizce.

"Darian ölür." Dedi sakince Thomas. Yine buz kesmiştim. Yine kalbim yerinden çıkmıştı. Bu sefer arkamı hızla dönüp ona baktım. Nefret doluydum. "Bana hizmet etmediğini takdirde Darian'ı öldüreceğim."

"Hayır..." diye başladım istemsizce. "Öldürmeyeceksin."

"Üçü de elimizdeler."

Birden dikleştirdim başımı. Rüya olmasını diliyorum her şeyin... uzun süre sonra...

"Darian, annen, baban... üçü de elimizde."

"Darian'ı bırak, hepsini bırak... hepsini bırak Thomas!"

"Örgütüme üye olursan hepsini serbest bırakırım."

"Hayır hayır hayır..."

"Öldüreceğim Victoria. Hepsini."

İsmime kadar öğrenmişti her şeyi."Darian... biliyor mu artık?"

"Hayır, annen ve babandan dolayı gerçek kimliğini bilebilir diyerekten ayırdık. Farklı yerlerdeler."

Rahatlamamıştım ama derin bir nefes verdim. Gözlerimden istemsizce göz yaşları düşüyordu, Thomas'ın yüzüne dahi bakamıyordum.

"Darian'a âşık, onu senelerce unutamayan...ve ondan asla vazgeçemeyen, onun başkasını sevdiğini öğrenince kahrolan minik bir Victoria..."

Göz yaşlarım daha çok akıyordu.

"Tek taraflı bir çocukluk aşkı... Büyüdüğünde onun,hayalini gerçekleştireceğini bildiği için yanına gelen Victoria... ama aşkını hâlâ unutmayan Darian Walker..."

Gözlerimin şiştiğini tahmin edebiliyordum. Anılarım canlanıyordu zihnimde... Bana âşık olmayan,başkasına âşık olan Darian'ı hatırlıyordum. Yakınında olmama rağmen beni görmeyen Darian'ı...

"Büyüdüğünde seveceğini ummuştun ama o seni sevmedi Victoria. O her zaman Adela'yı sevdi, hiçbir zaman Victoria'yı sevmedi." Dedi acırcasına beni süzerken.

Ben ise burnumu kuvvetlice çekip göz yaşlarımı paltoma bir hamlede silip, benimle konuşurken masasının başına geçmiş ama sandalyeye oturmayan Thomas'ın masasının önünde durup ona kin,nefret,acı ve büyük bir intikam ateşi ile baktım.

"Yani anlayacağın Victoria... Bana hizmet etmek zorundasın..."

"Sana hiçbir zaman hizmet etmeyeceğim Thomas Stark!"

'Öyle mi?' dercesine bakıp kaşlarını kaldırdı.

"Pek bu konuda şansın olduğunu düşünmüyorum." Kocaman sırıttı. Suratının ortasına yumruk patlatmak istiyordum.

"Sana hizmet etmeyeceğim!"

Ağzından derin bir nefes verip ekrana baktı. "Madem öyle. Sen bilirsin, senin kararındı."

Onunla beraber ekrana döndüğümde ekranda kamera kayıtları açılıydı. İki ayrı ekran vardı. Birisinde Darian bir sandalyeye bağlanmış, elleri, kolları, gözleri, ağzı bağlanmıştı.

"Annen ve baban umurunda değilse... Tek seçenek var."

Ona baktığımda kumandadaki bir tuşa basacaktı; Ölüm tuşuna

Darian'ın benden gideceği tuşa...
Darian'ın bedenini benden alacak tuşa...
Darian'ın ruhunu alacak tuşa...
Darian'sız nefes alacağım hayatın tuşuna...
Darian'ın kokusu olmadan yaşayacağım bir yaşamın tuşuna...

Kanım donmuştu,hareket edemiyor,nefes alamıyordum. Konuşamıyordum bile...

Thomas'ın işaret parmağını üzerinde tuttuğu tuştan başka bir yere bakamıyordum, sadece oraya odaklanmıştım. Hafifçe bastırmaya başladığında hayat birden aktif hale geldi ve o bir saniyeyi değiştirebilecek tek kişi bendim... Darian'ı yaşatabilecek tek kişi bendim...

"Tamam!"

Boğazımı yırtarcasına bağırarak ellerimi dur anlamına gelecek şekilde kumandaya doğrulttum. "Kabul ediyorum! Örgütüne üye olacağım!"

Derince gülümseyerek elini geri çekti. "Güzel." Dedi bedenimi baştan aşağı süzerek. "Sözünden dönersen bu sefer sana bir şans tanımayacağım tatlım."

Kafamı salladım. Başka ne yapabilirim bilmiyordum. Ne diyebilirdim, ne yapabilirdim.

Thomas, telefonunu eline alıp biraz oyalandıktan sonra ekranda annem, babam ve Darian'ın askerler tarafından çözüldüğünü görünce derin bir nefes alıp verdim. Eski halime dönmeye çalışsam da geldiğim halimden pek eser yoktu.

Thomas, iki elinide masaya koyup bana alttan alttan baktı. "Emrimde bir asker olman ne kadar hoşuma gidiyor!"

Öfkeli bakışlarım yerini buldu.

"Hemde, dünyaca ünü olan bir seri katilin emrimde olması çok hoş!"

"Ne yapmam gerektiğini söyle."dedim dişlerimin arasından,öfkeyle.

Tekrar rahatsız edici bir şekilde vücudumu baştan aşağı süzdü ve gözleri ellerimde takıldı. Çenesinin ucuyla ellerimi işaret etti. "Sen ilk önce o, pislik yuvası kanlı ellerini temizle." Dedi iğrenircesine bakarak.

Ellerim kıpkırmızıydı. Gelirken bir adamı öldürmüştüm. Ellerim onun kanıyla kaplıydı.

Artık sabrım, sonuna kadar dolmuş bir bardak suya benziyordu.

Ve o şu taşmıştı.

İlk ekranlara baktım, kontrol ettim. Darian, annem ve babam yoktu.

Hiç beklenmedik bir anda,hızla paltomun cebinden kapalı bir çakı çıkarıp düğmesine basarak açtım ve dik bir konuma getirerek bir hamlede Thomas'ın masanın üzerine koyduğu ellerinden birinin tam ortasına çakıyı soktum. Masaya kadar geçtiğini darbeyle hissetmiştim.

Thomas, her yeri saran bir bağırış kopardığında yüzüne doğru yaklaştım; "Bu kanlar, olması gereken yerdeler bay Stark. Bir gün, sende ellerime bulaşan bu kanlardan birinin sahibi olucaksın."

Kapıdan askerler girip Thomas'ın yanına gittiklerinde geri çekildim. "Pisliksin."

O ise acıdan beni umursamıyor, inleyip duruyordu.

Askerler ardı ardına girerken bende açık kapılardan çıkıp villayı terk ettim...

🍂🌑

Merhaba♥️ djjsndjsj

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim lütfennn??👉🏻

Birde şuradaki yıldıza basar mısın??
👇🏻

Bir sonra ki bölümlerde görüşmek dileğiyleee
Bol bol su için...

Hoşçakalınnn♥️

Continue Reading

You'll Also Like

272K 15.2K 35
Tamamlandı. "Hepinize iyi akşamlar. Abla ve Batu abi öncelikle mutluluklar. Buraya çıkma sebebim, öncesinde güzeller güzelli birisine söz vermemden k...
142K 9.5K 31
Aydınlığına çökmüş karanlık bir gece bile olsam, o benim ilk ve son aşkım olarak ...
81.3K 608 6
Hayatım yalan ve entrikalar üzerinden ilerlerken ben sadece birilerinin piyonu olma vazifesini üstlenmiştim. Belirsizlik her geçen gün canımı acıtıy...
10.5K 727 14
Bana emir verme Komutan!. Ben senin askerin değilim. dedim bağırarak. dahada sinirlenmişti yumruğunu dahada sıktı sözlerime karşı. Tim bizi izliyord...