SENSİZ YAPAMAM ❤️‍🩹

By berranuraky

1.5K 165 1.1K

Fen Lisesi'nde okuyan dört yakın arkadaş, Antalya'da yaşamaktadır. Elisa'nın ilk okul gününde yaşayacakları y... More

- TANITIM -
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm ❤️‍🩹
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm (Final)

7. Bölüm

28 5 10
By berranuraky

Hâlâ onun kollarındaydım, o kadar utanç içindeydim ki bu utancımı kimseye açıklayamazdım. "Dikkat et, bir dahakine seni tutacak birisi olmaz..." Dediği an utancımdan yüzüm kızarmıştı. Almira ise, bana gülerek bakıyordu. Onun kollarından ayrıldığımda, utançtan her ne kadar hızlı söze giremesem de konuşmaya başladım. "T-teşekkür ederim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki de tutmasaydın başımı bile çarpabilirdim."

Kurduğum cümleye karşılık, "Ayağın takıldı sadece, sorun yok! Yine olsa yine yaparım." Dediğinde, hâlâ göz göze geliyorduk. Kızım, saçmalama! Çek şu gözlerini gözlerinden! Kendimi toparladıktan sonra, kantin katına indik. "Kardeşim, hayırlı ols-" dediği an, Almira'nın sözünü kestim. "Sus, lütfen bana bu konu hakkında açıklama yapma veya bana bu konu hakkında konuşma!" Diye uyardım. Al işte, Almira'nın çenesini dinle.

"Tamam ya, bir şey demedim."

"Kim olsa aynı şeyi yapardı." Dediğimde, "Şahsen ben yapmazdım." Dedi ve güldü. "Yazıklar olsun, sen düşsen ben kaldırırdım. Sana kıyamazdım, ama sen bana kaldırmam diyorsun!" Gerçekten bana bunu ima etmeye çalışıyordu. Hâlâ inanamıyordum.
"Kaldırırdım, dostunu kim kaldırmaz. Ama Can olunca kaldırmak bana pek uymaz diye düşündüm." Dedi fısıltıyla. Ne demişti o? Can varken mi? Bu aklını yitirmişti.

"Almira, sus! Sadece sus!" Dediğimde, sustu. Kaç kez sinir olduğumu ima etmiştim ama bir türlü anlayamıyordu. Fısıltıyla konuştuğumuz için Can ve Metehan duymuyordu. "İyi misin?" Diye sordu Metehan. "İyiyim teşekkür ederim." Diye cevap verdiğimde, Can söze girdi. "Maşallah iyi iyi. Hemen kurtulmak için aniden ayağa kalktı." Dedi ve güldü. Ben bunu cidden döverdim! "Senin o pis kollarında durmak istemedim," dediğimde güldü. "Lazım olur diye arkanda durayım bari." Dedi ve tekrar güldü.

Sabır ver Allah'ım bana!

"Yenge, ne yemek istersiniz?" Diye sordu Can. "Valla bize farketmez. Elisa'ya sor," dedi. "Ne yemek istersiniz hanımefendi?" Dediğinde, yüzüm kızardı. "Karışık tost..." Dedim. "Bizde yengenin istediğinden o zaman." Dedi Metehan. Ne alaka ne yengesi ya? Allah Allah!

"İyi peki, al o zaman." Dediğinde Almira, kantin sırasına girdi. Biz de arka masalardan birine oturduk. Utançtan Can denen çocuğun yüzüne bakamayacak hâle gelmiştim, Allah'tan kantin sırasındaydı... Allah'ım, nelerle sınanıyorum ya ben? Almira'ya döndüğümde hâlâ içinden gülüyordu. Farkedilmeyeceğini zannediyordu fakat, her şey anlaşılıyordu. "Ya lütfen, gülüp durma artık!" Dediğimde, "Ben mi?" Dedi farkında değilmiş gibi.

"Yok ya, ben." Dediğimde, "Tamam tamam, sustum." Bir zahmet susuversin. "Vay be,  ne hallere geldik. Valla önce seni tebrik ediyorum. Bizim itirafımıza sen mâni oldun. Sendeki cesarette kimsede yokmuş." Dedi Metehan bana. "Tebriğin için teşekkür ederim. Ama ben zaten er ya da geç bunu itiraf ettirecektim." Dedim Almira'ya bakarak.
"Bende hâlâ inanamıyorum." Dedi Almira. "İnanılmayacak bir şey yok kardeşim. Ben seni takdir ediyorum. Bir de Metehan'ı." Dediğimde, tostu alıp gelmiş Can söze girdi.

"Büyük bir şey başardınız."

"Ne abarttınız ya, kim olsa yapardı!" Dedi Almira. Aynen ya, valla yapardı! Sabır...

"Canım benim, kimse yapamaz. Görüyoruz..." Dediğimde, "Neyi görüyorsun, canım?" Dedi gülerek. Bir şey dememiştim. Neden üçü birlikte bana bakıyorlardı ki? Bunlar ya her şeyi ters anlıyordu ya da ben ters söylüyordum? Ne var bunda ya? Yapamayanlar için söylemiştim sadece. Allah'ım...

"Ya sadece yapamayan insanlar var dedim. Ne var bunda?" Açıklamasını yaptığımda, Can söze girdi. "Doğru, valla yapamayan insanlar var. O yüzden ikinizi tebrik ediyorum!" Dedi Almira'ya. Allah Allah, kimmiş acaba o yapamayanlar? "Neyse, beni anlayan anladı zaten. O yüzden sıkıntı yok." Dedi ve önüne döndü, Almira. O sırada Can, masaya oturdu.
"Afiyet olsun."

"Sağol." Dediğimizde, Metehan söze girdi. "Bir dahakine benden haberiniz olsun. Kimseye ısmarlatmam!" Dediğinde, "Tamam kardeşim, siz bir yiyin kimin ısmarlayacağı kalsın." Dedi bana bakarak. Konudan bağımsız cidden be, gerçekten Almira'ya inanamıyordum. Şahsen ben böyle bir şeye mâni olduğuma inanamıyordum.

O yüzden Almira'nın değerimi bilmesi lazımdı...

Şaka bir yana, tostumu yerken mideme ağrı girmişti. Neredeyse bitirmiştim. Biraz daha zorlamam gerekiyordu. O yüzden hepsini bitirdim. Ama midem çok kötüydü. Hem ağrıyor, hem de bulanıyordu. Kantinden genellikle bir şey almazdım. Alışık olmadığım için mi böyle olmuştu? Allah'ım yardım et! Çok kötü ağrı girmişti.

Biraz kıvrandığımı gören Almira söze girdi. "İyi misin, Elisa?" Kötüydüm! "İ-iyiyim, biraz mideme ağrı girdi nefes alamıyorum." Dediğimde, Can ayağa kalktı. "Sınıfa gidelim mi, iyi misin?" Dedi. "Bilmiyorum." Dedim ve zar zor ayağa kalktım. Nefes aldıkça ağrıyordu. Dayanamıyordum ve bayılacak gibi oluyordum. "Eve gitmek ister misin? Haber verelim mi?" Dedi Almira.
"Gerek yok, geçer belki."

"Ama geçecek bir şeye benzemiyor." Dedi Can, "Hayır. İyiyim ben, merak etmeyin." Dediğim, halde Can panikle söze girdi. "Ben hocaya haber verip geliyorum. Bekleyin!" Dedi ve gitti. Hayır, gidemezdi. Ah, duramıyordum! "Kızım, annen falan gelsin. Hastaneye gidin, böyle olmayacak. Nasıl ağrıyor, çok mu?" Diye panikledi Almira.

"Bence de yenge, böyle olmayacak. Almira haklı." Dedi Metehan. İlk kurduğu cümleye aldanmadım. Ki, bu durumda hiç bir şey düşünemezdim! "Haber verdim. Annen gelecek almaya. Dışarıda bekleyelim istersen..." Can haber verip gelmişti. Nasıl bu kadar hızlıydı anlamamıştım. Oturduğum yerden ayağa kalktığımda, ağrım daha da hızlandı. Koluma Almira girdiğinde, yürümeye başladım.

Merdivenleri çıktığım esnada, bahçeye doğru ilerledim. "Bekleyelim burada. Allah aşkına, ders mers dinleme hemen haber ver bize!" Dedi Almira. "Tamam veririm, ama çok kötüyüm." Diye haykırdığımda, "Allah Allah, tosttan mı oldu acaba?" Dedi Can. "Bilmiyorum neyden oldu? Siz düşünmeyin beni. Hadi gidin sınıfınıza." Dediğimde, "Ölürümde gitmem!" Dedi Almira.

Ve annem gelmişti...

_____________________________

"Kızım ne oldu?" Annem endişeli bir şekilde konuştuğunda, zar zor söze girdim. "Can tost ısmarlamıştı. Yedikten sonra midem bulanmaya ve ağrımaya başladı." Dediğimde, "Hemen doktora gidiyoruz." Dedi ve arabaya bindim. "Anne, evde dinlensem daha iyi olur. Gitmemize gerek yok!" Diye ısrar ettiğimde, "Öyle bir şey yok kızım! Gidiyoruz." Dedi ve arabayı sürmeye başladı.

Cebimdeki telefonu çıkardığımda, Almira'ya yazdım.

"Hastaneye gidiyoruz şimdi. Endişelenecek bir şey yok." Yazıp WhatsApp'tan çıktım.

Bir yeni mesaj...

"Tamam canım, dikkat et kendine. Yarın okula gelebilecek misin?"

"Duruma göre bakacağım."

"Bu arada, Can senin için çok endişeli. İyileşte, hemen gel!" Yazdığında mesajla bakıştım. İnanamıyordum. Can ve endişelenmek? Allah'ım ne oluyor?

"Tamam, kısa süre içinde geleceğim okula. İyiyim ben, siz merak etmeyin. Can'a söylersiniz." Yazdım ve çıktım. İnanamıyorum...

Bana söylediği şey yüzünden çok ama çok şaşkındım. Can, benim için çok mu endişeli? Allah'ım, bir şey daha düşünecek mecalim yok artık!

"Hadi kızım, in." Dedi ve kapıyı açtı annem. "Tamam anne, iyiyim ben. Sadece çok ağrıyor." Dediğimde, "Çok ağrıması bile iyi değil, hadi hemen." Dedi ve kolumdan tutup indirdi. Karnımı tutuyordum. Yaptığım başka bir şey yoktu.
Antalya Şehir Hastanesi'ne girdiğimizde, en üst kata asansör ile çıktık. Sekreterden sıra açtırdığımızda, koltuğa oturup beklemeye başladık. "Kızım, iyisin değil mi?"

"İyiyim anne, merak etme sen. Sadece ağrıyor!"

"Tamam anneciğim." Annem bana hep böyle konuşurdu. Ne kadar büyüsem de, ne kadar yaşım ilerlese de hep bebekmişim, çocukmuşum gibi cümleler kullanırdı. Bu benim hoşuma gidiyordu. "Arkadaşlarına haber verdin mi? Endişelenmesinler..." Dedi annem. "Araba da Almira'ya mesaj attım anne." Dedim. "Diğer arkadaşlarının ismi Metehan ve Can'dı değil mi?" Dedi.

"Evet anne,"

Doktor seslendiğinde, içeriye girdik. Şikayetimi söyledim ve anlattım. Kan tahlili ve diğer tahlillere baktığında, hastaneden çıktık. "Babama haber verme anne!" Dediğimde, "Verdim bile. Merak etmesin seni." Dedi. "Anne, ne zaman siz tekrar barışacaksınız?" Diye konudan bağımsız sorduğumda, "1 aya kalmaz..." Dedi. "Ne?" Diye şaşırdım. İnanamıyordum! 1 aya kalmaz mı? Allah'ım, sana şükürler olsun!

"Anne çok sevindim!" Dedim.

"Canım benim..." Annemle birlikte hastaneden çıktığımızda, arabaya binip eve doğru ilerledik. Almira'ya mesaj attım. "Canım, ben eve geçiyorum. Tahlil verdi doktor, sıkıntı yok!" Dedim. "Tamam canım." Yazdı ve çıktım. "Eve geçelim de, sana sıcak bir çorba yapayım." Dedi. "Anne, sen işe geçmeyecek misin?" Dediğimde, "Kızım, ne işi? Bugün yanındayım." Dedi. Gülümsedim.

Yarın iyi olursam ancak o zaman okula gidebilecektim...

Sanki okuldan ayrılmış gibi hissediyordum.

Eve geldiğimde, odama girdim ve çantamı bir kenara bıraktım. Üzerime rahat pijama tarzı kıyafet geçirdikten sonra yatağıma girdim. Ama dayandım, şuan yatamazdım. Çünkü uykum yoktu. Annem kapımı tıklatarak içeriye girdiğinde, "Kızım, çorba yapayım mı sana?" Diye sordu. "Olur annem, en sevdiğimden ama..." Dedim küçük bir çocuk gibi. "Tamam canım." Dedi ve odadan çıktı. Ben ailemle hep iyi geçinen bir insandım. Babam, annem ile iş tartışması yüzünden ayrıldıkları için bu evliliği düzene sokmaya çalışıyorlardı. Babam, anneme bir söz vermişti tekrardan bir araya geleceğimize. Ayrıldıkları gün ben 8. Sınıftaydım. 2 sene önce ben hep ağlamıştım. Sinirden ve psikolojimden dolayı LGS'ye çalışamaz olmuştum. Ama sonunda iyi bir lise kazanmıştım.

Dua etmiştim ve kabul olmuştu. Şuan ise anne ve babam için dua ediyordum. Henüz bir kardeşim olmadığı için onunla duygularımı paylaşamıyordum. Kardeş yarısı bir dostum vardı; Almira. O benim hep dert arkadaşım olmuştu. Hani, bir insan psikolojisi yüzünden veya sorunları yüzünden doktora giderdi ya... O da benim doktorum olmuştu. Onunla hep mutluydum, onunla hep rahattım. Annem, arkadaşlarımı iyi seçmemi söylerdi ve bende doğru kişiyi bulmuştum. Tabii, ondan önce bazı kişilerle de dost olmuştum. Onlar dost değillerdi aslında, dost sandığım düşmanlardı!

Aslında beni en çok şaşırtan şey vardı; Can ve Metehan ile aynı mahalleden çıkmak... İnanamamıştım. Bunları daha önce hiç görmemiştim. Görsemde takmamıştım, görsem iki kez falan görmüşümdür... O da nadiren. İlk gün fazlasıyla şaşırmıştım. Yazıla yazıla o okula yazılmışlardı. Daha doğrusu o okul çıkmıştı onlara. En şaşırdığım ikinci bir olay daha vardı; Almira'nın, Metehan'a olan sevgisi. İlk başlarda ben buna mı bakarım? Diyen kişi ona âşık olmuştu. Tabii, güzel bir duyguydu. Ama ben bu duyguyu hayatımda bir kez yaşamıştım. O da ortaokulun ikinci sınıfında. 6. Sınıf diyelim.

O duyguyu yaşadığım an, hayat benim için bitmişti. Asla bir daha âşık olmam demiştim ve hâlâ bu kesinliğimi sürdürüyordum. Bir gün bu kesinliğim bozulacakmış gibi hissetsem de, aldırış etmiyordum. Almira, okulun ilk gününden beri bana Can ile ilgili cümleler kurup duruyordu. Ben anlamıyordum, aslında anlıyordum ama işime gelmiyordu. O çocuğa bakmazdım! Daha doğrusu bakamazdım bu kesinliğimi bozmamak amacıyla... Bana her ne kadar samimi ve doğru bir çocuk olarak gelse de, ona olan duygularım yoktu. Eğer bir gün olursa, bunu Almira'ya nasıl söyleyeceğimi bile düşünmek istemiyordum.

Zaten öyle bir şey olmayacaktı!

Şahsen Almira ve Metehan bana çok samimi ve içten geliyordu. İkisi çok yakışıyorlardı. Bunu tarif bile edemezdim.

Almira'nın benimle ilgili tek bir sorunu vardı; kendisi o gruptan birini seviyorsa, benimde onun arkadaşını seveceğimi düşünüyordu. Bunu ne kadar ona dile getiremesemde, doğruydu. Öyle düşünüyordu. Zaten grup olmuştuk, ben Can'dan hoşlanacağımı asla ama asla düşünmüyordum ve asla olmayacaktı! Şahsen düşüncelerim bu yöndeydi. Gerisini Almira düşünsün!

Annem, kapımı tıklatarak içeriye girdi. "Al anneciğim, sıcacık içersin." Dedi ve elime çorba dolu tabağı tutuşturdu. "Eline sağlık anne." Dediğimde, hiç beklemediğim bir cümle kurdu. "Senin hasta olduğun mahalleye yayılmış kızım. Can'ın annesi Sevgi Hanım ve Almira'nın annesi Fatma Hanım seni merak ettiler. Sanırım ikisi söylemişler." Dedi ve gülümsedi. Nasıl olabilir? Kardeşim, hemen de yetiştirilmez ki!

"İstersen teşekkür et, geçmiş olsun dileklerini sana ileteceklermiş." Dedi ve elime telefonu verdi. Tabağı kenara bıraktım ve Almira'nın annesini aradım ilk.

"Alo,"

"Alo kızım, nasılsın? Almira hasta olduğunu söyledi. Daha iyi misin?"

"İyiyim Fatma ablacığım, yarın geleceğim umarım okula."

"Dikkat et, birtanem. Tamam o zaman, sen dinlen yarın görüşürsünüz."

"Tamam ablacığım, görüşmek üzere." Dedim ve telefonu kapattım.

Tamam, Fatma ablayı atlattıkta geriye Can'ın annesi Sevgi Abla kalmıştı. Ben konuşamam! "Sevgi Ablanı da ara," dedi annem. "Aramasam..." Diye geciştirdiğimde, "Olmaz öyle, aradılar geri çevrilmez!" Allah'ım of! "Hem senin bu Can ve ailesine olan nefretin neden?" Diye sordu tam arayacakken. Vay be, annem bile çözmüş ha? "Anne ne nefreti? Allah Allah, benim kimseye nefret beslediğim yok! Sadece sordum." Dedim. Valla anlamamıştım. "İyi iyi, peki ara bakalım." Dedi.

Telefondan ikinci kişiye tıkladım ve aramaya başladım.

Çalıyor...

"Alo, kızım nasılsın?"

"İyiyim Sevgi Abla sen nasılsın?"

"Can'dan duydum. Rahatsızlanmışsın.... Daha nasılsın canım?"

"İyiyim, teşekkür ederim. Toparladım biraz."

"Can seni çok merak etti. Bende geçmiş olsunlarımı ileteyim dedim."

"Eksik olmayın, teşekkür ederim Sevgi Abla. Can'a söylersiniz, yarın okula geleceğim. Merak etmesinler."

"Tamam canım, görüşmek üzere tekrardan geçmiş olsun."

"Sağol ablacığım." Dedim ve telefonu kapattım. Can neden bu kadar merak ediyordu ki beni? En son bana laf sokmaya çalışıyordu sanırsam. Her neyse, o da bir insandı (!) Netice de dostumdu.

"Anne Allah aşkına al artık da, çorbamı içeyim." Dedim. Gülerek, "İç bakalım." Dedi ve odadan çıktı. Çorbamı içmeye başladığım esnada telefonum çaldı. Arayan kişinin ismini gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Can arıyordu. Ne alaka? Açmalı mıydım? Açmamalı mıydım? Ayıp olurdu... Açacaktım, sonuçta düşmanım değildi!

"Alo, nasılsın? Merak ettim seni." Niye heyecanlandım ben şimdi?

"Teşekkür ederim, daha iyiyim. Sen?" Diye sorduğumda, kıkırdayarak söze girdi.

"Beni boş ver, sen iyi misin?"

"Ben çok iyiyim. Yarın gelebilir misin okula?"

"Evet, geleceğim."

"Tekrardan geçmiş olsun. Korkuttun bizi."

"Korkmuşa benzemiyorsun..." Dedim gülerek.

"Olur mu öyle şey ya? Ne kadar nefret etsekte birbirimizden, birimizden birine bir şey olunca ayaklanıyoruz işte. Bu arada, Almira senin için çok üzüldü."

"Allah Allah, merak etmeyin ya. O kadar bir şeyim yok! Sadece yediklerimden dolayı."

"Tamam, yarın gel yoksa Almira dayanamayacak."

"En son kavgalı konuşuyorduk?"

"Geç oraları."

"Tamam, peki. Geçeyim. O zaman yarın görüşmek üzere."

"Görüşürüz Elisa."

Telefonu kapattığım esnada, kendimi nedense çok değerli hissettim. İnsanın dostları karşısındakine değer verince daha bambaşka oluyormuş. Ben bunu anladım. İyiki varlar! Arkasından kötü laf ettiğim, kötü konuştuğum ve hatta nefret ettiğim insan bile bana bir şey olacak düşüncesinden hem annesine arattırmış, hem de kendisi aramıştı. Aslında ona olan nefretim, Almira'nın yüzündendi. Ortada olmayan bir şeyi ortaya dökecekti, tabii ben müdahale etmeseydim.





Continue Reading

You'll Also Like

523 65 2
Birileri akıllarını boşaltır, seninkisi dolar. Bir çiçek solar, diğeri açar. Biri ölür, birileri yaşar. Ve Pandora'nın kutusu açılır, bütün kötülükl...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
730K 32.4K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
1.7K 85 8
Kainatın sana izin verdiği ölçüde yaşar, kötülüğün ölçeğini sen belirlerdin. Yeri gelir kendini reddedilmişin torunu olarak görürdün. Yeri gelir kend...