BERGE

By 1sen_etmezz

1.8K 1.1K 856

Babasının ona yaşattıları ile başa çıkmaya çalışan Ayperi. Onu 12 yaşından beri seven, her anını izleyen Bara... More

TANITIM
~1.BÖLÜM~
~2.BÖLÜM~
~3.BÖLÜM~
~4.BÖLÜM~
✨KARAKTERLER✨
~6.BÖLÜM~
~7.BÖLÜM~

~5.BÖLÜM~

148 110 57
By 1sen_etmezz


Hepinize merhabalar dediğim gibi bu bölüm biraz gecikti ama umarım beğenirsiniz.

Canlar bu bölümü Baray'ın ağzından okuyacağız. Belki bir umut Baray'a ısınamayanlar ısınır seversiniz çünkü o benim askimmm.😻

Herkese keyifli okumalar dilerim...

Buraya da Baray'ın gözlerinin yeşilini bırakıyorum 💚💚💚




Baray'dan.

Hayatımda en çok üzüldüğüm iki şey oldu. Birincisi Ayperiyi o depoda çaresiz gördüğüm zaman, ikincisi ise birkaç gün önce bana iğrenç bir varlıkmışım gibi bağırıp çağırmasıydı. Ayperi ile konuşacak yüzüm bile yoktu. Onu o gün o depoda çaresiz bir şekilde kavranırken görmeme rağmen hiçbir şey yapamamıştım. Babamın o deponun kapısından içeri girip Ayperi'ye söylediklerini duymuştum fakat karşı çıksaydım bana daha kötülerini yapacaktı.

Bugün yarışmaya katılacak olan Ayperi ile ortak eserimizin son halini görmek için resim atölyesine doğru ilerledim. Kapı kolunu eğdim fakat kapı açılmadı. Muhtemelen kapıyı Ayperi kilitlemiş ve kilit de ondaydı. Resime bakmayı boşvererek koridorda rastgele yürüdüm. Aklıma Aras geldi. Görmek için sınıfına gittiğimde kapıdan bakar bakmaz beni gördü ve yanıma geldi.

Elini elime vurdu."Vaay sen gelir miydin buralara?" Cevap vermeden gözlerimi sınıfta gezdirdim fakat bulamadım. Gelmemiş miydi?

"Ha pardon unutmuşum." Sırıttı. "Ayperi için geldiysen daha gelmedi."

"Bugün yarışma günü. Resmi saat tam birde teslim etmemiz gerekiyor. Saat şimdi 9. Allah'ım nerede bu kız."

Artık Aras da telaş yapmıştı."Başına birşey gelmiş olmasın?"

Aras'ın sakinleştirici sözleri ile başıma ağrı saplanmaya başladı. "Çabuk ara kızı. Hemen!"

"Ay tamam tamam." Aras tam telefonu almış Ayperiyi ararken alt kattan gelen bir ses duyduk. Bağırıp çağırıyor insanlara hesap soruyor gibiydi. Bu kişi Ayperiydi. Bakışlarım Aras'a doğru kaydı. Onun da gözleri fal taşı gibi açılmıştı. İkimizde şoktan çıktıktan sonra merdivenlere doğru koştuk.

Alt kata indiğimizde elinde tuvalle sürekli öğrencilerden hesap soruyordu. Yanına doğru hızlı adımlarla ilerledim.

"Ayperi ne oluyor. Ne yapıyorsun sen?"

Sorduğum soruyla kafasını yavaşça bana doğru çevirdi. Tehlikeli bakışlar atıyordu. Bu komikti fakat gülebileceğim zaman değildi. Ağzımı tuttum, buna daha sonra da gülebilirdim.

Elindeki tuvali bana doğru çevirdiğinde kaşlarım istemsiz çatıldı. "Bak bu oldu. Ne yapmışlar görüyor musun?" Tuvalin üzerine kalın bir fırçayla kırmızı bir çarpı isareti atılmış ve onun üzerinden maket bıçağıyla kesik atılmıştı. Tüm verdiğimiz emeklerimiz boşa gitmişti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Bağırıyordu. Çevredeki insanlara tekrar döndü."Kamera kayıtlarına bakacağım. Kimin yaptığını bulursam benden çekeceğiniz var." Daha fazla konuşup tehdit edecekti fakat lafa benim girmemle sustu.

Hepsine doğru döndüm."Bana bakın lan. Bu kişiyi bulacağım. O kişi veya kişiler eğer burdaysa hemen şimdi söylesin çünkü ben kendim uğraşıp bulduğumda daha kötü olacak."

Ayperiye baktım. Beni izliyordu. Bu kız neden böyle yapıyordu bu hayran bakışlarını her yaptığında içinde birşeyler hissettiğinde inandırıyordu beni fakat ne zaman yakınlaşmaya çalışsam tekrar eski haline dönüyordu. Bir süre düşündüm fakat en sonunda bir anlık refleksle karar vedim. Gözlerine güven verircesine bir bakış gönderdim. Elim eline uzandı. O kadar sıcaktı ki eli bir an kendimi terlerken buldum. Aras'a çevredekileri kontrol etmesi için kısa bir bakış attım ve elinden tuttuğum Ayperi ile hızlıca resim atölyesine doğru koştuk. Kapıdan ilk Ayperi sonrada ben girdim.

"Ayperi anahtar nerede?"

Boşta olan elini montunun cebine sıkıştırdı ve çıkardığı anahtarı bana uzattı. Elinden aldığım anahtar ile kapıyı bir kez kilitledim ve Ayperi'ye vermek yerine kendi cebime koydum. Arkamı döndüğümde Ayperi dikkatle beni izliyordu. Eminim şuan çok korkuyordu fakat belli etmemeye çalışıyordu. İçimden temiz ve ürkek kalbini öptüm. Umarım gerçekten öptüğün günler uzak değildir.

Odanın karşı duvarındaki büyük dolaplara doğru ilerledim. Dolap kapağının üzerindeki kolu çevirdim. Açılan dolabın içerisindeki tuvallere baktım ve bizim tuvalimizin boyu ile aynı boyda olanı seçtim. Alt raftaki akrilik boyaları ve fırçaları da hızlıca elime aldıktan sonra Ayperi'nin yanına geldim. Dolmuş gözleri beni takip ediyordu. Elindeki üzeri çizilmiş ve yırtık tuvali aldım. Odanın diğer köşesine fırlattım. Çıkan sesle irkilmişti. Hiç konuşmuyordu. Aldığım tuval boya ve fırçaları masanın üzerine sakince bıraktım.

Ayperi konuştu."Şövalye yok ki. Onu da almış yapan kişi."

Durdum, düşündüm."Sanırım bunu yapan kişi zaman olarak okul çıkışını seçmiş. Kocaman şövalyeyi herkesin gözü önünde dışarı çıkartamaz."

Haklı olduğumu belirtmek ister gibi başını salladı.

Bakışlarımı odada gezdirdiğimde dolapların kenarında kalan boşlukta küçük bir kilim gözüme takıldı. Hızlıca onu alıp yere serdiğimde Ayperi ne yapacağımızı anlamış ve resim malzemelerini eline almıştı. Elindekileri serdiğim kilime bıraktı ve ben daha açıklama yapmadan gülümseyerek kilime oturdu.

Gülen yüzünü bana çevirdi. "Hadi başlayalım. geç kalacağız yarışmaya. Ama sen önce bir bardak temiz su getirir misin?" Şaşırmama sebep olan sözlerinden sonra masanın üzerindeki bardağı aldım kilitli olan kapıyı açtım. Dışarı çıktım fakat kapıyı kapatmadan önce konuştum.
"Ayperi."

Boyalarla oyalanan elleri durdu. Dünyanın en güzel yüzü olarak gördüğüm yüzünü bana çevirdi. Devam ettim."Ben çıktıktan sonra kapıyı kilitlesen olur mu? Bunu yapan kişi benim çıktığımı görüp yanına gelebilir. Düşüncesi bile korkunç ama sana zarar verebilir."

İlk başta biraz sessiz kaldı fakat sonra söylediklerim mantıklı gelmiş ve kabul etmişti.

Kapıyı kapattım, anahtarı Ayperi'ye verdim ve koridorun sonundaki lavaboya ilerledim. Herkes derste olduğu için koridor bomboştu. Kızlar lavabosunun hemen yanındaki erkekler lavabosundan bardağı su ile doldurup çıktım. Kızlar lavabosunun önünden geçerken bomboş koridorda yankılanan ince bir ses irkilmeme neden oldu.

"Resminizi sabote etmişler duyduğuma göre. Hesap sormuşsunuz herkesten." Arkamı döndüm. Sesin sahibi Mineydi. Onun yapabileceğini düşünmeden edemedim.

İmayla konuştum. "Evet maalesef öyle oldu ama başarılı olamadılar. Yeni bir resme başladık. Diğerinden daha güzel olacak. Yapan kişiye de teşekkür etmek isterim. Diğer resim pek güzel olmamıştı zaten."

Yüz ifadelerini kontrol etmeye çalışıyor fakat benim şüphelerim daha da artıyordu. Zorla olduğunu belli eden gülümsemesiyle konuştu. "Umarım kazanırsınız yarışmayı."

Samimiyet sizce teşekkür edip oradan ayrıldım. Atölyenin önüne vardığımda kapıyı iki kez tıklattım. Ben olduğumu anlaması için seslendim."Ayperi benim açabilirsin. Ayparçam." Son kelimeyi kendim bile duymamıştım.

Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Ben içeriye girdikten hemen sonra tekrar kapıyı kilitleyip kilimin üzerine oturdu. Her hareketi bende hayranlık uyandırıyordu. Elimdeki su ile yanındaki boşluğa oturdugumda o çoktan boyaları açmış ve paletin üzerinde karıştırmıştı.

Tuvalin üzerinde göz gezdirdim taslak çizim yoktu ve Ayperi hemen boyaları açmıştı.

"Ayperi taslak çizmeyecek miyiz öncelikle?"

Palete döktüğü boyaların içerisine birkaç damla su döküp boyayı seyreltti. "Bu resim farklı olsun istiyorum. Sadece boya kullanarak içimizden geleni çizelim. Olur mu?" Sen dersin de olmaz mı Ayparçam.

"Olur tabi. Saat kaç peki ne kadar zamanımız var?" Telefonum yanımda olmadığı için ona sordum. Cebinden çıkardığı telefona bakıp bana kalan zamanımızı söyledi."Saat şuan 10:30 ve bizim iki buçuk saatimiz var ama daha erken bitirmeliyiz çünkü boyanın kuruması lazım."

Kafamı anladığımı belirterek salladım.

Yanımıza koyduğu paletin üzerinden aldığım kahverengi boyayı yere serdiğimiz tuvalin üzerinde gezdirdim. O ise açık bir pembe tonunu fırçasına almış iki katlı bir villanın kenarlarını yapmaya başlamıştı. Ben gökyüzü için mavi boyayı alırken o ince uçlu bir fırçayla gözlerimin yeşili olan boyayı alıp evin kenarlarına sarmaşıklar yapmaya başlamıştı. Ben gökyüzünü boyadıktan sonra onun boyadığı eve baktım. Bitirmişti. Resim ne kadar güzel olduysa bir o kadar da boş gelmişti.

Boyaları ve fırçaları bırakmadan önce Ayperi'nin ten rengi tonlarını palete sıktığını gördüm. Sulandırdıktan sonra fırçasına aldığı boyayla insan anatomisi çizmeye başlamıştı. Bu arkası dönük eve doğru yürüyen bir erkekti fakat yanı boştu. Zaman kaybetmeden elime ince uçlu fırçayı alıp yanına bir kız çizmeye başladım. Anatomik özellikleri bittikten sonra açık kahverengi boyayı alıp kızın rüzgarda uçuşan saçlarını yaptım o ise siyah boyayla kızın yanındaki adamın saçını boyuyordu. Ben ona benzeyen kıza beyaz bir elbise çizerken, o bana benzeyen adama siyah bir takım elbise çizdi. Kadın ve adamın birbirlerinin tarafındaki ellerini çizmemiştik.

O kadar yakında oturuyorduk ki bacaklarımız birbirine güçlü bir temasta bulunuyordu. Dikkatimi çeken şeyle gülümsedim. Ayperi bu temastan rahatsız olmamıştı.

Kadın ve adamın birbirlerine bakan ellerini el ele tutuşarak çizdik. Resim işte şimdi tamamlanmıştı. Gülümsüyordu ve bu ona çok yakışıyordu."Çok güzel olmadı mı?"

İkimizin ikinci ortak eserine baktım. Onu ve beni anımsatan kadın ve adama baktım. Kadının güzelliğine baktım. İçimde ona karşı ne fırtınalar kopuyordu bir bilse. "Çok güzel oldu tabii. Senin elinin değdiği birşeyin kötü olma olasılığı yok." Evet son cümleyi de sesli söylemiştim. Resmin kurumasından faydalanıp bu zamanı değerlendirebilirdik.

Utandığı için kafasını aşağı eğdi. Bakışlarının bacaklarımıza kaydığını gördüm. "Baray ben senden özür dilerim. Sana çok kötü davrandım farkındayım ama elimde olan birşey değildi. Yemin ederim bilerek yapmadım." Sesi herzamankinden daha kısık çıkmaya başlamıştı. Özür diliyordu fakat ben onu ilk andan beri affetmiştim. Bunun belki ben söylemeden farkına varmayacaktı ama ben ona beş yıldır aşıktım. Çocukluk aşkımdı o benim. Ben onu o depoda çaresiz gördükten sonra hep yanında oldum fakat o bunu farketmedi. Her düştüğünde ben birini göndermiştim yanına fakat o bunu anlamamıştı. Bayildiginda ambulansa haber veren bile bendim. Ona olan sevgim ölçülemeyecek kadar çoktu ve umarım bunun farkına erken varırdı. Benim de ihtiyacım vardı sevgiye. Benim de artık gerçekten onun bana vereceği sevgiye ihtiyacım vardı.

"Özür dilemene gerek yok. Affetmemi gerektirecek birşey de yok sen haklıydın sen istemeden dokunmamalıydım." Dudakları yukarı kıvrıldı ve ellerini uzattı. Ellerim sıcacık bir çift elle buluştuğunda haykırmak istemiştim. O öyle bir andı ki ilk defa benim elimi isteyerek tutmuştu. Heyecandan ne yapacağımı bilmeyerek ellerini biraz fazla sıkmış ve bunu hemen farkına varıp canını acıtmayacak şekilde tutmuştum.

Yeşil gözlerim onun kahverengi hareleri ile kesişti. Gözlerim dolmuştu. Gözleri dolmuştu.

"Sarılabilir miyim sana?"

Sorduğu saf soruyla şaşkınlığa uğradım. Yavaşça onu kendime çektim ve kollarımı beline sardım. O gün yırtık resmimizi kurtarmak için girdiğimiz atölyede yerdeki kilimde ilk defa el ele tutuşmuş ilk defa kokusunu yanımdan geçerken almak yerine sarılırken içime çekmiştim. İlk defa saçlarını okşamıştım. Onun yaşadıklarını bildiğimi hissetmiş ve onu sadece benim anladığımı biliyormuş gibi sarılmıştı. Belki orada sadece sarılmıştık ama bu benim için çok büyük bir adımdı.




Ayyyy bu bölümde bitti ama bende bittim. Gece gelecek demiştim. Uyumuşum sabah atabildim o yüzden kusura bakmayın bebişlerrr.💗

Bu bölümü Baray'ın ağzından okudunuz bir erkeğin ağzından bölüm yazmak zormuş.😁

Bundan sonraki karakter tanıtımı umarım seversiniz.

Oy vermeyi unutmayın teşekkürler😚

Continue Reading

You'll Also Like

6.1M 197K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
1.1M 36K 20
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
2M 73.9K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
122K 4.9K 26
Damla: Dedem doğum yaptı, taksi param da yok bana bi 400 ateşler misin yakışıklı? Yakışıklı: Deden doğum yaptı? Yakışıklı: Tanıştığımızı sanmıyorum...