𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktür...

Від ihtimallerdahilinde

424K 22.6K 4.7K

Galatasaraya ömrünü adamış Asel, sevdiği futbolcu Kerem Aktürkoğlunu savunmak için Twitter da bir thread seri... Більше

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3

Özel Bölüm 4

1.9K 179 27
Від ihtimallerdahilinde

Special Episode 4
"Hikayenin geri kalanı"
***

Üzerime giydiğim sabahlığı düzeltirken yavaş adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Aren Güneş'in uyanmaması için olabildiğince sessiz davranıyordum çünkü biricik kızımın uykusu oldukça hafifti ve en ufak seste uyanabilecek potansiyele sahipti.

Saçlarımı bileğimdeki toka ile ensemde bağlarken adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Sabahlığın cebinde duran bebek telsizini elime alırken sessini duymama ihtimaline karşı açtım.

Mutfağa girdiğimde telsizi tezgaha koyarken hızlı bir şekilde buzdolabından kahvaltılıkları çıkarmaya başladım. İki çocuk annesi olarak tatilde yaptıklarım artık ezberlediğim şeyler olurken mutfağın sıcak gelmesiyle elimdeki işi bırakıp mutfak camını açtım. Esen hafif meltem rahatlamamı sağlarken birkaç saniye gözlerimi kapattım.

Uyandığımda Kerem yanımda yoktu, dün akşam Floryaya gidip yönetimle konuşması gereken şeyler olduğunu söylemişti. Transfer meselesi olduğunu tahmin edebiliyordum. Üstelik yaz ayındaydık, Galatasaray da dahil olmak üzere bir çok takımın uçakları bir bir iniyordu. Keremin de artık Avrupa yapması gerektiği gerçeği herkes tarafından konuşuluyorken konuşulacak konuyu tahmin etmek zor değildi. Fakat Asel ve Aslan küçük olduğu için yeni bir ülkeye onları götürme fikri onun için korkutucu geliyordu.

Maç günlerinde ailesi ya da kendi ailem de burada oluyordu, çocuklara yetişemediğimde yardımcı oluyordu ve burada kurulu bir düzenimiz vardı. En önemlisi çocuklar buraya alışmıştı. Aslan henüz bir yaşına gelmese de etrafını tanıdığını biliyordum. Onun için değişiklik kolay olabilirdi ama Aren Güneş Galatasaray için ölüyordu. Buradan ayrılmak hepimizden çok ona zor gelirdi.

Gözlerimi açarken arkamı dönüp yeniden kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Hızlıca kahvaltılıkları mutfakta ki masaya koyarken arada bir bebek telsizini kontrol ediyordum. Hızlıca hazırladığım kahvaltı hazır olurken arada attığım patatesleri kontrol edip tabağa aldım. Arenin meyve suyunu da masaya koyduğumda her şey tamamdı.

Mutfaktan çıkıp çocukları uyandırmaya giderken bir yandan da Keremin ne zaman geleceğini düşünüyordum. İki çocukla kendi başıma baş etmek o kadar da kolay değildi ve yanımda birisi olmadığı sürece zorlanabiliyordum.

Aren kıskanç bir abla değildi ama bazen onun isteklerini Aslan yüzünden erteleyebiliyordum ve bu durumun onda kıskançlık yaratabileceğini bilmek beni geriyordu. Bu yüzden ben Aslanla ilgilenirken onun yanında olabilecek birisi lazımdı ve Aren bir babacı olduğu için doğru seçenek Keremdi.

Keremle yatak odamıza geldiğimde sessizce kapıyı açtım. Aren kardeşinin yanına uzanmış, emzik emen kardeşinin yanağını okşuyordu. Kapıyı sessiz açtığım için beni fark etmemişti, biraz sessiz kalarak ne yapacağını izlemeye başladım.

"Biliyor musun Aslan, orası çok büyük bir stad ve oradaki insanlar beni çok seviyor. Sende geldiğinde seni de çok sevecekler." Birkaç saniye sessiz kaldığında ağzından emziği düşen Aslanın huysuzlanmasıyla hızlıca emziği eline alıp üfledi ve geri ağzına verdi.

"Ağlama annem kahvaltı hazırlıyor bize." Yeniden odada bir sessizlik olurken Aren bir eliyle kardeşinin yanağını okşamaya devam ediyordu. "Ne zaman büyüyeceksin Aslan, benim hiç arkadaşım yok senle ne zaman oynayacağız? Annem öyle söylemişti."

Daha fazla kapı arkasından dinlemek istemediğim için kapıyı iyice açıp içeriye girdim. Beni gören Aren yüzüne büyük bir gülümseme kondururken Aslanın yanından kalkarak yatağın üzerinde ayağa kalktı. Kollarını açtığında bende kollarımı açarak onu kollarımın arasına aldım.

"Günaydıın anne." Neşeli sesi gülümsememi sağlarken iki yanağından da öptüm.

"Günaydın." dedim en az onun kadar neşeli çıkan bir sesle.  Kollarımın arasından çıkarken bakışları Aslana döndü. "Aslan ağlamadı hiç, baktım ben ona."

Söylediği şeyler yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyütürken bir kez daha yanağından öptüm. Aslan doğduğundan beri kendisini kanıtlama ihtiyacı hissediyordu ama buna gerek yoktu.

"Biliyorum annecim." Aslanı kucağıma alırken hâlâ ayakta olan kızıma döndüm. "Hadi kahvaltı hazır sende elini yüzünü yıka aşağı inelim."

Aren başını olumlu anlamda sallarken geceden yaptığımız topuz bollaşmıştı, birkaç yerinden çıkan saçla ise tatlı bir görünüme kavuşmuştu. Yataktan inerken bende kucağımda duran ve bana bakan Aslana döndüm. Yeni uyandığı belli olan oğlumun dağılmış saçlarını toplarken odadan çıktım. Banyoya doğru ilerlerken önümüzden çıkan Aren pıtı pıtı adımlarla aşağı iniyordu. Aslanın hızla yüzünü yıkayıp bende aşağı indim.

Mutfağa girdiğimde Aren kendi sandalyesine oturmuş, koyduğum meyve suyunu içiyordu. Önüne koyduğum peyniri çatal yardımıyla ağzına atarken Aslanla beraber yanındaki sandalyeye oturdum. Kucağımda tuttuğum Aslanla beraber kahvaltı yaparken bir yandan da kızımın bana yönelttiği soruları cevaplıyordum.

"Anne, babam nerde?" Arenin sorduğu soruya birkaç saniye duraksarken derin bir nefes aldım ve yüzüme bir gülümseme kondurdum. "Tesise gitti aşkım."

Kurduğum cümle ile kapının açılma sesi gelirken yeniden Arene döndüm. "Bak geldi."

Aren hızla kahvaltısını bırakıp kapıya koşarken bende Aslanla beraber ayağa kalkmıştım. Mutfaktan çıktığımda karşımda duran tablo ise tüm bu yıllar boyunca gördüğüm ama her görüşümde daha da aşık olmamı sağlayan o tabloydu.

Aren Kereme sarılmış, Kerem ise kızımıza yetişmek için yere çömelmişti. Yaptığı spor yüzünden gelişen fiziği ve yeni tıraş olmuş yüzü ile karnımın karıncalaşmasını sağlıyordu. Bu adam benim kocamdı.

Yüzümdeki gülümseme ile onların yanına adımlarken Kerem gelişimi anlamış gibi başını kaldırmış ve biz göz göze gelmiştik.

"Hoş geldin." diye mırıldandım kollarının arasında girmeden önce.

"Çok hoşbuldum." Boynuma koyduğu burnuyla derin bir nefes almadan önce söylemişti bunları. Yüzümdeki gülümseme daha da büyürken Keremin kolları arasından çıktım. Kerem birkaç saniye yüzüme gülümseyerek bakarken birkaç saniye sonra huysuzlanam oğlumuza döndü bakışları. Aslanı Keremin kucağına verirken Aren de babasının elinden tutmuş hep birlikte mutfağa doğru ilerlemeye başlamışlardı.

Onlara ayak uydururken Aren babasına sabah Aslana nasıl baktığını anlatıyor, Kerem ise yüzünde minik bir gülümseme ile onu izliyordu. Kereme çay koymak için tezgaha yönelirken dolaptan bardak alıp çayı doldurmuştum. Masaya oturan Keremin önüne koymak için eğildiğimde Kerem ani bir şekilde yanağımdan öpüp geri Arene dönmüştü. Yüzümdeki gülümseme ile yerime geçerken rahat bir şekilde onları izlemeye devam ettim.

Aren anlattığı şeyleri bitirmiş bir şekilde kahvaltısına dönerken bu sefer ben dudaklarımı araladım.

"Ne konuştunuz tesiste?"

İçimi kemiren o soruyu dudaklarımdan çıkardığımda Keremin bakışları bana dönmüştü. İkimizde bu işin transferle bitmesini istediğimizi biliyorduk, her ne kadar Galatasaray benim çocukluk aşkım; Keremin ise ilk yuvası olsa da kariyeri açısından en doğrusu bu olacaktı.

"Konuştuk işte." Keremin beni geçiştirmeye çalışmasıyla kaşlarım çatılmıştı. Önündeki salatadan bir çatal alıp ağzına atarken dikkatle ne yaptığını izliyordum.

"Kerem," dedim sakin bir sesle. "Ne konuştunuz işte onu soruyorum."

Söylediklerim ile Kerem sessiz kalırken bir takımın onu istemediğini düşünmüştüm. Sessiz bir şekilde önüme dönerken bu konuyu açtığım için içimden kendi kendime kızıyordum.

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra yeniden Kereme döndüğümde ikimizde aynı anda konuşmuştuk.

"Bu konuyu açtığım için özür dilerim."

"Barcelona."

İkimizin de birbirine karışan sesi ile karışıklık yaşanırken duyduğum isim ile gözlerimi açtım. Keremin dudaklarına bir gülümseme yayılırken ne duyduğumdan emin olmak için yeniden dudaklarımı aralayacaktım ki Kerem anlamış gibi başını salladı.

"Gerçekten mi?" fısıltı şeklinde sorduğum soruya Kerem başıyla onayladığında sertçe yutkundum. Gözlerim yanmaya başlarken yanımda oturan Kerem sandalyesini biraz geriye çekerek alan açmış, sonrasında ise kollarını Aslanın izin verdiği ölçüde açmıştı.

Hızla kollarımı boynuna dolarken diğer tarafta kalan oğlumu da sarmıştım bir yandan. Kerem boynumda dudaklarını tutuyor, öpmeden sadece derin nefesler alıyordu. Titrek bir nefes aldım. Kokusunu içime çekerken belimde olan eli her zaman ki gibi oyuntuyu okşuyordu.

Kolları arasından çıkmadan yüzüne baktığımda ikimizin de dudaklarında bir tebessüm vardı. Ne olduğunu anlamayan kızım bize şaşkınlıkla bakarken umursamadan ağzına bir domates daha attı. Sonrasında kıskanmış olacak ki o da gelmiş ve aile olarak sarılmıştık.

"Ne kadar peki?" Sorularım çoktu, Keremin de cevaplayacağını biliyordum ama şu an en çok merak ettiğim soru buydu.

"35 milyon."

Duyduğum rakamla beraber daha da duygusallaşırken Keremin boynuna yerleştim yeniden.

"Başardın." diye fısıldadım.

"Başardık." diye düzeltti. "Biz başardık güzelim."

Gözlerimden akan yaş boynunu ıslatırken kendimi tutamıyordum. Başarmış, kaybetmiş, linç yemiş, sevilmiş ve Galatasarayda dolu dolu 4 sene geçirmiştik. Şimdi ise Keremin hayali Barcelonaya gidiyorduk ve Kerem artık orada forma terletecekti. Birkaç saniyeliğine kendimi geri çektiğimde Kerem ne yaptığımı anlamak için bana bakmıştı. Hızlı bir şekilde dudaklarına bir öpücük kondururken çok uzaklaşmadan fısıldadım.

"Seninle ne kadar gurur duysam az. Seni çok seviyorum."

Bu sefer Kerem hızla bir öpücük kondururken bakışlarını bana çevirmişti.

"Seni sevmeme izin verdiğin, her günümü güzelleştirdiğin için, bana destek olup elimden tuttuğun için ve en önemlisi bana bir aile verdiğin için ben çok teşekkür ederim."

Yüzümdeki gülümseme ile Keremin boynuna yerleşirken ne olduğunu anlamayan çocuklarımız bize şaşkınca bakıyordu. Kerem saçlarıma bir öpücük kondururken daha sıkı sarıldım. Burası benim cennetim, bugünüm ve yarınımdı. Bu adam benim her şeyimdi ve biz bu adamla yeni bir yolculuğa atılıyorduk.

***

Son özel bölüme hoş geldiniz. Hâlâ burada mısınız bilmiyorum ama eğer buradaysanız benle kaldığınız için çok teşekkür ederim.

Keremin artık transfer olmasını istediğim için ve de sizi çok özlediğim için böyle bir bölüm yazdım. Ben yokken a threadı çok güzel yerlere taşımışsınız, hepinize çok teşekkür ederim 🪄

Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın ❤️💛🪄




Продовжити читання

Вам також сподобається

1.5M 123K 35
yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers
143K 12.9K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
65.1K 2.9K 26
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
305K 28.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...