Mafya

By semakarn

1.8M 52K 27.9K

sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı.. More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
karakterler
KARAKTERLER
16.
17.
18
DUYURU
19.
20.
21.
22.
23.
DUYURU
24.
25.
26.
27.
28.
özel❤️
29.
30.
31.
32
33.
34.
35.+18
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42
KARAKTERLER
43.
44.
duyuru
45.
46.
47
48.
50
51.
52.
53.
54.
55.
56.
57.
58.
59.
60.
61.
62.
63.
64.
65.
66.
67.
68.
69.
DUYURU
70.
71.
72.
73.+18
74.
75.
76.
77.
karakter (demir)
78

49.

11.2K 349 304
By semakarn

sinirle konuşan demire kırgın ve sinirli kahvelerimle bakıyordum
onu buraya o davet etmemiş miydi?
peki ondan habersiz nasıl alabiliyorlardı
Nişandan sonra demirin adamlarına nasıl bir muamele yapacağı zihnim'de canlandığı için sakin kalmaya çalıştım.
zümrutun burda olması hoş bir görüntü değildi elbette fakat bir yandan düşününce görsün.
ben ve demir nişanlanıyoruz görsün ve kudurusun.
o giydiği mini lacivert elbiseyle asla demirin dikkatini çekemeyecekti.
demirin laciverti yanına duruyordu zaten.

zihnimde düşündüklerimi bir kenara atarak demirin yüzüne konuştum

"neyse, önemli değil bugün güzel olsun istiyorum."

demiri rahatlatmaktı amacım demir hala gergin ve oldukça sinirliydi sebebi zümrüt müydü  emin değildim.
eve girdiğimizden beri yüzündeki çukurlar asla gitmiyor çenesini sıkıyordu.
belimde olan elinin gerginliğinin rahatça hissedebiliyordum
arabada söylediği şey 'ruhumun öldüğü ev'neresiydi burası?
demirin çocukluğunun geçtiği ev olabilir miydi? çünkü demir bana annesi ölünce ruhunun öldüğünü söylemişti.
burası onların evi annesinin öldüğü ev miydi?

demirin buraya gelmesi bile büyük cesaretti yanımda duran demire baktım o çok güçlüydü.
fakat içindeki çocuk kan ağlıyordu bunu biliyordum ve bu çok güzel bir şeydi..
beni annesinin öldüğü eve getirip dünyasına alıyordu.
ona her ne kadar kızgın olsamda bu yaptığı şey içimi ısıtmış kendini önemli hissetirmişti.
onu yaşatmayı başaracaktım.

demir iri eli bedenimi haraket ettirince yüzüne dalmış yüzümu dedemlere çevirip gülümsedim
demir bizi koruması olan emir ve yanında bilmediğim ona nazaran daha büyük adamın olduğu masaya götürdü.
masaya geldiğimizde demir elini belimden ayırmadan baş selamı verdi.
emirin gözleri üzerimde gezinirken
yorgun gözlerimi ona çevirdim

"hayırlı olsun demir abi"

gözlerime bakıp demirle konuştu
demir sert ses tonuyla emire cevap verdi

"eyvallah emir"

bilmediğim bir adam bana hiç bakmayarak demire büyük bir içtenlikle konuştu

"hayırlısı olsun patron"

"sağolun eyvallah"

demir masada tüm ciddiyetini korurken tekrar baş selamı verip ordan ayrıldı biraz daha ön masada duran siyah uzun saçlı kıza yönelince bi an beni yönelten bedenimi durdurdum

"bu kim demir?"

bana cevap vermeyerek tekrar bedenimi ilerleti ona zorluk çıkarmayarak eşlik ettim masaya vardığımızda siyah uzun saçlı kız sevecenlikle gülümsedi  kızı tanımadığım için soğuk kalmayı tercih ettim sonuçta kim olduğunu bilmiyordum ve demirin neyi olduğunu ve hangi sıfatla burda olduğunu da şok yaşamak istemiyordum.

"hoş geldin lizge"

demir karşımızda duran simsiyah saçlı kasları gözleri kömür karası kıza hoş geldiğini söyledi kızın kirpikleri o kadar sık gürdü ki gözlerimi alamamıştım çok hoş bir kızdı.
içimde sebepsizce kıpırdandım daha önce zümrütle uğraştım o sarışın kızla da o yılışık kızıllada hepsinde kıskançlık duygusunu atmıştım fakat şuan hissetiğim farklıydı demirin hu kıza hoş geldin demesi bile asabımı bozmuştu fakat kendime hakim olmalıydım bu kızın daha kim olduğunu bile bilmiyordum.
sessiz kalarak demirle kızı izledim

"hoş buldum demir"

demire gülümseyerek baktı ve ardından siyah gözleri beni buldu ve gülümemesini hafifçe duraksatı

"ben lizge bulutun ve demirin yakın arkadaşı"

karşımdaki kıza soğuk kanlıkla bakaraken içimden çok şaşırmıştım
bulut ve demirin arkadaşı mıydı?
demire baktığımda bulutun ismi ortamda geçtiği için rahatsız olmuştu.
bulutun adı geçmişti zihinime düşmesine sebep olmuştu ben nişanlanıyordum üstelik ikiziyle haberi var mıydı acaba

"efra memnun oldum"dedim hafifçe dudaklarımı gülümsemeye zorlarken

kız başını sallayıp tekrar demire döndü

"senin hiç bir kızla bu kadar ciddileşeceğini bilmezdim"

kız demirle yakındı sanırsam bunları rahatça konuştuğuna göre fakat demir ile arkadaş ise bulut ile nasıl arkadaş oluyor anlamış değildim demir bunu kabul ediyor muydu

demir sessiz kalarak lizgeye baktı lizge denen kız umursamayarak tekrar dolgun dudaklarını araladı

"demir bir şey konuşa bilir miyiz"

yerimde kıpırdanarak rahatsız oldum neden yanımda konuşmuyordu ne konuşacaktı?benden gizlileri mi vardı demire baktığımda siyah gözleri kahvelerime ne hissetiğimi anlamaya çalışarak baktı ona baktığımda kırgınlığımı gizlemeye çalışıyordum.
o bana gitmemi söylemeden benim harekete geçmek iyi olacaktı.

"pekâlâ ben dedemlerin yanındayım demir."

kırıldığımı veya alındığımı belli etmek istemiyordum bu sebepten dolayı demirin belimdeki iri elini umursamayrak yanlarından ayrıldım
ben demirin ona hoş geldin demesini bile kıskanırken onlar beni yollayıp üstelik benim nişanımda fısır fısır konuşacaklardı.
umarım demir bu yaptıklarının farkına varır yoksa ben kafayı yemek üzereydim.

elbisemle büyük dikkatle dedemlerin yanına yürürken emirlerin olduğu yan masadaki zümrütün sessini duydum

sinirle göz devirip gözlerimi Zümrü çevirdim ne var bakışları atarken sakinliğimi korumaya çalışmak oldukça zor bir durumdu benim için

adımı seslenen zümrütün yanına gittim.

"film çekimi değil burası karıştırdın herhalde "

sınırlı çıkan ses tonuma hakim çıkamaz iken zümrütün de bedeni oldukça gergin görünmüyordü.

"yaşananlardan dolayı üzgünüm"

Zümrüte anlamsız şekilde bakarken ne dediğini ne yaktığını idrak etmeye çalışıyorum.
nişanıma davetsiz zorla girip üstelik üstündeki mini lacivert elbiseyle yüzsüz gibi masaya yerleşip bana üzgün olduğunu mu söylüyordü.

"bir daha tekrarlanmayacak siz Nişanlanıyorsunuz ve ben bunu görmek istedim."

" üzerindeki lacivert elbiseyle mi görmek istedin"

dedim alaycı çıkan sessimle karşımda duran zümrüte inanmak gelmiyordu içimden o gün yaşanan olaylar gözümün önünde birer birer canlaniyordu Oscarlık performansıyla beni şaşkına çeviren zümrütten başkası değildi karşımdaki kadın.

"buraya olay çıkarmaya gelmedim efra herşeyin bittiğine gözümle şahit olmak istedim"

neden gözüyle şahit olmaya gelmiş? inanamiyor mu demirle Nişanlanacağımıza yada içinde bir şeyleri bitirmek amaçlı kendini kurtarmak amaçlı mı gelmişti nişanımıza
ona cevap vermedim diyecek bir şeyim yok
ona karşı ne diyeceğimi bilemiyorum
o bize biz ona elimizden geldiğince uzak olmak istiyordum sadece zümrüt diye bir insanın varlığını silmek istiyordum aslında demirin hayatına giren tüm kızları silmek istiyordum onunla ilgilenen öpüşen seven ilişkiye giren tüm kadınları fakat bu imkansızdı demir benimle tanışmadan önce binlerce kadın ile yatmıştı.
onu sevenleri ondan uzaklaştıra bilirdim fakat kirli geçmişini asla silemezdim kıskançlık tekrar bünyeme varınca gözlerim lizge ile demire kaydı demir gergin dururken lizge ise hararetle konuşuyordu
koyulaşan kahvelerim onlara dalmış iken zümrütün tok sessi kulaklarıma varınca farkına varıp zümrüte döndüm

"lizgeyi kıskanmana gerek yok"

dediği şeyi anlamayarak suratına anlamaszızca baktım lizgeyi taniyor olmasına şaşırmadım fakat neden kıskanmam gerekti? zümrüte hala bakarken konuşmasını bekliyordum bir kaç saniyenin ardından tekrar sessini duydum

"lizge bulutun eski sevgilisi ve hala bulutu seviyor"

duyduğum şeyle şaşırmıştım demirin yanında gülen uzun siyah saçlı kız bulutun eski sevgilisi miydi?
peki burda ne işi vardı demirin bunu kabul etmesi beni bile düşündürdü
lizgenin onu sevdiğini söyledi zümrüt bulut ona karşı hala bir şeyler hissediyor olabilir miydi öyleyse bulutun bana karşı aldığı anlamsız tavırlar hissler neydi?
gerçekten bulut bana yardım mi etmek istiyordu?yoksa bambaşka şeyler mi vardı
daha önce bulutun bana karşı hissi olduğunu hiç düşünmemiştimtim aklıma da düşmemişti fakat şimdi lizgeyi öğrenince bulutun hisslerini anlamsızca didiklemeye başladım
her şey çok karmaşık ve ben anlam yükleyemiyorum artık herşeyi olura bıraksam da bırakamıyorum bırakmasam da açıkçası düşüncelerim çok bulanlık ve ben ne yapacağımı bilemiyorum.

gözlerim tekrar demirle lizgeye kaydigidba demir ile gözlerim kesişti
ciddi olan tavrı bana bakınca yumuşak bir hâl aldı ve bu sadece bi kaç saniye sürdü gözlerindeki yumuşaklık anlamadığım şekilde yerini hemen buza kesti zifiri gözleri gözlerimden ayrınca bu sefer ben buza kesildim
kendime gelip zümrüte baktım
zümrüt oldukça sakin duruyordu fakat saklamaya çalıştığı hüznü görebiliyordum.
fakat ona üzülmüyordum benim nişanıma lacivert giyip bana pişman olduğunu söylemesi inandırıcı gelmiyordu ve ben istesem de istemesem de zümrüte karşı üzgün tavır anlamıyordum
ama her neyse olan olmuştu bir kere yaşanan şeyleri geriye almak elimizde olan bir şey değildi madem buraya sonlandırmaya gelmiş hoş gelmiş diyebilirim o zaman çünkü Zümrütün artık son bulmasını içtenlikle istiyorum bu yüzden olay çıksın istemiyordum.

zümrutun gözlerinin içine bakarken ellimle uzun siyah saçlarımı düzeltip dudaklarımı araladım konuşmak için.

"pekâlâ madem buraya bizi görüp içindeki saçma şeyleri bitirmeye geldin.
iyi seyirler o zaman lakin,üzgünüm. Canının acıdığını hissedebilirsin.
bu yüzden buraya mendil göndereceğim. hoş çakal(;.

zümrütün bozulan yüzünü aldırış etmeden onu arkamda bıraktım leyla ile dedemlerin olduğu masaya yöneldim gözlerim demire kaydığında hala konuşuyorlardı gözlerimi kaçırıp masaya yerleştim

"kızım ben biraz yoruldum bi sandalye falan yok mu"dedemin yorgun çıkan sesine karşılık kendimi mahçup hissetim hemen atılıp dedemin konuşmasına yanıt verdim

"yaa dede deseydin ya kusura bakma dur hemen hallediyorum"

etrafıma baktığımda bahçede duran korumalar elbette vardı fakat konuşursam demirin sinirleneceğine emim olduğum için bu düşünceden vaz geçtim demire baktığımsa ise tamamen lizgeye odaklı olduğunu gördüğüm için ona söylemekten dr vaz geçtim bu yüzden hemen yan masada duran Emire kaydı gözlerim ondan isteye bilirdim

"geliyorum hemen dede"

yanlarında ayrılıp emirin masasına vardığımda başımla hafifçe selam verdim

"emir bir şey rica edebilir miyim"

emiri pek tanımıyordum o gün ki demirin yaralandığı gün onunla tanışmış ve ne kadar kıskanc olduğunun farkına varmıştım sanırım benden pek hoşnut değildi bana karşı suratı bunu belli ediyordu

"buyur yenge"

her ne kadar demir ile ilişkim olup nişanlanıyor olsam da emirin bana karşı 'yenge'diye hitap etmesine alışamıyordum kendimi tuhaf hissediyordum aldırış etmeden tekrar konuştum

"bir sandalye getire bilir misin dedem çok yorulmuş da onun oturması gerek"

gözlerim ve bedenimi dedeme çevirerek onu işaret ettim masadaki adının camil olduğum kişinin de gözü emirle birlikte dedeme kayınca dedemin yorulduğunu açıkça anlaya bilmişlerdi

"ben getiririm hemen"camil denen benden yaşça büyük olan adam hemen masadan ayrıldı iyi birine benziyordu oda demirin adamlarındandı sanırım ona patron diye hitap etmesinden belliydi fakat emir ile camilin farkı neydi neden onlar diğer korumalar gibi değillerdi nişanıma gelecek kadar değerli olmalıylardı çünkü demirin pek yakını yoktu ve kimseye değer verdiği de görülmemişti bu yüzden çok nadir şeylerdi

teşekkür etmeye fırsatım bile olmamıştı ama yinede de emire teşekkür etmek istedim

"teşekkür ederim emir"

başını sallayarak karşılık verdi gülümsedim ardından onu dedemlerin olduğu masaya davet etmek için konuştum

"bizim masaya gelsene bizimkilerle tanışmış olursun"

emirin gözleri  dedemlerin olduğu masaya kaydı göz atıp tekrar yüzüme odaklandı ve konuştu

"rahatsız etmiyeyim"

pek istekli olamadığı belliydi fakat ben ısrarcı bir insanımdır leylalarla tanışmasını istiyorum

"yok ne rahatsızı tanışmış olursun işte hadi gel"diyip kıpırdandım emir de ısrarıma olumsuz karşılık vermeyi bırakıp benimle beraber kıpırdandı

"peki tamam"diyip beraber hemen yanımızda olan masaya gittik

"selam"emir dedemlere selam verince Leyla ruhsuz gibi ona bakmakla yetindi

"merhaba oğlum merhaba"dedemij yorgun ama içtenlikle çıkan sessi emiri yumuşatmışa benziyordu

kimse emirle tanışmaya yeltenmiyince ben dahil oldum olaya

"bu kardeşim leyla bu da arkadaşı"diye sitem dolu fakat belli etmemek için çaba gösterdiğim bir ses tonuyla konuştum

"memnun oldum Nazlı"ardından Leyla'nın sessi çıkabilmıştı

"memnum oldum emir"

"bende"emir kafasını sallandırıp hafifçe dudaklarımı kıvırdı

"büyük gözüküyorsun aranızda kaç yaş var"bir kaç saniyenin ardından emirin sessi kulaklarımıza dolunca dedem dahil hepimizin gözü ona kaydı

ben ve laylaya dediğini anlayınca kıpırdanıp konuşacaktım ki Leyla fırsat vermeden Emire karşılık verdi

"ben mi büyük gözüküyorum?"Leyla'nın merak dolu fakat bir yandan sinir barındıran sessine hakim olmadığı belliydi ona baktığımda gerçekten bu elbiseyle büyük görünüyordu onunla aramızda 3 yaş vardı fakat şuan giydiği büyük sıradan dizlerine ulaşan siyah elbise resmen onu batırıyordu emirin böyle demesine pek şaşırtıcı bulmadım.

"biraz evet"

emir hala Leyla'nın büyük olduğunu söyleyince leyla iç çekip konuştu

"17 yaşındayım daha ben"

onlar aralarında konuşurken gözüm tekrar demirle lizgeye kaydı bu kadar çok ne konuşuyorlardı?bu benim nişanım ve nerdeyse yarım saattir demir yanımda yok.
lizgeyi kıskanmıyordum bulutu sevdiğini öğrenmiştim kardeşinden kıskanacak değildim.
fakat demire kızgınlık besliyordum nasıl hala yanıma gelmez?saat kaç oldu ne zaman yüzük takacaktık onu bile bilmiyordum kendimi oldukça huzursuz hissetmeye başlamıştım.

"küçükmüşsün kendine yakışanı giymeni tavsiye ederim benden büyük duruyorsun da"

demire odaklanmışken yanımdaki emirin dediğini duyar duymaz önüme döndüm Leyla kipkrimizi olmuştu ne zaman utansa sinirlense benim aksime beyaz teni hemen kızarıyordu bu yüzden sinirlendiği hemn oraya çıkıyordu.
onun sinirlendiğini anlayınca ne yapacağımı bilemedim zaten bir süredir tuhaf ne yapacağını kestiremiyordum.

" istediğimi giyerim de fikrini sormadım senin ayrıca sen kaç yaşındasın ya?"

Leyla kendine hakim çıkmaya başlıyordu dedem yerinde rahatsizsin kipraninca şuan olanları dinlemiyordu bile fazlaca yorulmuştu etrafa göz gezdirdim nerde kalmıştı bu?

"22 yaşındayım"

emire baktığımda cidden 22 yaşında mıydı benden bile büyükmüş.
fakat yirmi iki yaşında gözüküyordu evet yirmi yirmi iki yaşını gösteriyordu
fakat emirin yaşına degilşle şuan ortamda dönen konuşmaya Şaşırıyordum bir şey olsuj gerçekten istemiyordum.

"ne yani ben şimdi yirmi iki yaşından bile mi büyük gözüküyorum bunu mu diyorsun"

"evet"

emirin hiç çekinmeden"evet'deyişini duyar duymaz hemen ben atıldım

"tamam neysee neyse"

"nasıl evet pardon?"leyla Emire kızarmış sıfatıyla bakarken yanındaki nazli ona ufak ufak dokunup sakinlesmesini istiyor gibiydi

emir ukala bir tavırla düzenle taramış saçlarını düzeltince benim bile sinirimi bozmuştu ona hayretle bakarken aslında şaşırmamam gerekti demirin  yanında duran adamdan ne bekleye bilirdik ki emir demire baka baka paslanmış.

ben emire bakarken belime dolan iri elle irkildim demir gözlerimin içine bakıp tekrar bakışlarını kaçırdı ona bakan kahvelerimi ondan ayırıp dudaklarımı ısırdım
sonunda gelebilmişti.

sonunda camil denen adam gelebilmişti  ayakta dura dura dedemde hal kalmamıştı
dedeme sandayale verince mırıldana mırıldana oturup bir oh çekti dedemij rahatlamasına gülümserken elini belime dolamış demirin kulağına ulaşmaya çalıştım
demir bu hareketimi görünce refleks olarak kafasını hafifçe eğip bana yardımcı oldu

"demir ne zaman yüzükleri takacağız"

Continue Reading

You'll Also Like

55.5K 2.7K 16
l Asker - Doktor l kurgusu ve aşk; Bazen nefes almak kadar kolay, bazen ise; sol göğüsüne saplanan kurşun kadar acıdır. Bu isimle yazılan tek kitap
159K 11K 39
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
256K 10.9K 34
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
44.7M 2M 84
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...