Anka: geçmişin İzleri

By gunestenparlako0o

5K 502 197

Kaderdi yaşadığımız şey.. Ali Deniz ve benim kaderim.. More

Giriş
1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
özel bölüm
11. bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22. bölüm
23. bölüm: Hasan özel bölüm
24. bölüm: Simay özel bölüm
25. bölüm
💖❤️‍🩹
26. bölüm
27. bölüm: özel bölüm; metup
1. final bölümü

6. bölüm

235 19 18
By gunestenparlako0o

Duyduğum şeyle şok üstüne şok yaşıyordum, ne demişti savcı korumsı mı.

Ben mi.

Yok ebem, senden başka zöhre olmadığına göre.

Cidden mi?

Biriniz kızı cimciklesin şok geçiriyor.

"Ben mi" dedim, cidden savcı korumalığımı yapacaktım.

"Evet, bizzat seni istedi, çok duymuş seni" ne mutlu bana ya ne mutlu, ben bu kadar uğraşı savcı koruması olmak için mi vermiştim yani.

Ama tabiki emir demiri keserdi.

"Siz nasıl emrederseniz albayım" dedim, şaşırmıştı, benden böyle bir şey beklemediği ortadaydı.

"Albayım Ankara baş savcısı Derya Eraslan geldi, odanızda bekliyor" albay kalkıp çıktı.

"Ortalık baya karışacak" dedi hasan.
Derya'nın nasıl bir savcı olduğunu biliyordum, katı kuralcı bir savcıydı.

"Bu hiç iyi olmadı" dedi kağan. İlk defa katılıyordum.

"Komutanım"

"Ne var"

"Sizin haberiniz var mıydı"

"Hayır"

Ali Deniz ne alakaydı ki.

Gitti bunun akıl dürtün biriniz.

Kapı açıldı, içeri albay, postası arkasından savcı, Derya Eraslan girdi.

Siyah bir takım, takımla aynı renkte bir topuklu, güçlü adımlarla gelip en başa oturması sadece on saniye sürdü.

Gözleri hepimizin üzerinde gezindi, tek bir kişi de durdu.

Ali Deniz.

Pardon.

Ben diyorum ama senin jeton Ali Deniz olunca köşeli düşüyor.

Sen bir sus.

Sinirlendim, neden sadece o, hasan neden ilk ona sordu.

Seni ne ilgilendirir.

Sen sus.

"Bunlar operasyon hakkında bize verilen bilgiler" dedi Ertuğrul, Ertuğrul da bordo bereydi.

"Kim getirdi bunları"

"Zöhre, savcım"

Direkt bana baktı.

"İstihbaratcımısın" dedi, savcı olması benim istihbaratçı olduğumu bilmesi gerektirmiyordu.

"Ne yapacaksınız istihbaratçı olup, olmadığımı sonuçta hepimiz vatanına hizmet eden insanlarız" kaşları yukarü doğru kalktı. Bacaklarını birbirinin üzerine atıp rahat bir konuma geçti.

"Bana istihbaratçı olduğun söylendi, sonuçta korumalığımı yapacaksın"
Dedi. Emir kiplerinden nefret ederim.

"Öyle istemişsiniz öyle olacak sonuçta bizlerin görevi sizin gibi savcıları ya da vatandaşları olası bütün kötülüklerden korumak öyle değilmi"

Canım ya nasıl sinir olduysa artık.

"Elbette görevin bu ve görevini en iyi şekilde halledeceğine eminim, bu yüzden seni seçtim, laleyide seçebilirdim ama, bu sefer sen kazan istedim" tek kaşım havalandı, ne anlatmak istediği açıktı, yıllardır arkadaşlık yapıyorlardı.

Lalenin dudaklarından minik bir kıkırtı çıktı.

"Emin olun bu görevide başarılı bir şekilde halledeceğim" dedim. duruşunu düzeltti ve konuşmaya başladı.

"Ama bu görevde başarılı olamadın" derdi şimdi anlaşılmıştı.

"Bu görevde tek değildim ama"

"Evet değildin, ama emre itaatsizlik yaptın"

"Başkanın haberi vardı"

"Öyle mi"

"Öyle"

"Ne güzelll, kimdi bu operasyonun komutanı" dedi, Ali denizle aralarında ne vardı bilmiyorum ama güzel bir geçmişleri olmadığı aşikardı.

Kağana söz hakkı verilmiş gibi atladı.

"Ali yüzbaşı, sayın savcım" dedi, ben artık bıktım bu heriften valla bak.

Şeref yoksunu puşt.

Derya, Ali Denize döndü.

"Sizinle tekrar karşılaşmak güzel yüzbaşım" dedi Derya. Ali deniz bende olan bakışlarını deryaya çevirdi.

Neden bana bakıyordu ki.

Kesin aşık.

Deme öyle inanırım.

Güldüm.

"Aynı şeyi sizin için söyleyemeyeceğim savcım" güldü, "uzun zaman oldu" dedi Derya.

"Hiç olmamasını dilerdim" dedi Ali Deniz.
Aslanım benim.

Aşıksın işte.

Belkide bunu yıllardır kendime söyleyemiyordum ama duygular geçmiyordu işte.

"Neyse, ben Murat'ın da bu görevde olmasını istemiyorum albayım, üstlerinize bildirin lütfen'' dedi ve ayaklandı, masanın üzerindeki çantasını alıp harekat merkezinden albay ile birliy çıktılar.

"Neydi bu" dedi murat, bizde anlasak.

Herkes çıktıktan sonra bizde çıktık, dinlenme alanına gidiyordum ama hasan ve Ali Denizin konuşmasını kulak kesildim.

"Ne yapacaksın peki" dedi hasan Ali deniz üniformasının kollarını yukarı doğru kıvırdı.

"Bilmiyorum hasan ben hiç bir bok bilmiyorum" dedi neye sinirlenmişti.

"Zöhre biliyormu" neyi biliyormuyum.

"Yok, bilmiyor" neyi bilmiyordum, ne karıştırıyorlar bunlar."

Bok kokusu alıyorum.

"Onu sevdiğinide, üstelik 13 yaşından beri"

Wtf?

Ananı satayım.

Yine bir yaz günüydü, bu günü diğerlerinden farklı kılan karne alacaklardı.

Zöhre bu sene liseye geçiyordu.

"Anneee çiçekli elbisem neredee" diye bağırdı mutfağa doğru, güzel gözükmek istiyordu.

Bunun bir çok sebebi vardı, karne alıyordu, Ali Deniz ile gidecekti ve ona da güzel gözükmek istiyordu.

bir şeyler vardı ama daha önce hiç böyle hissettmemişti, bu yüzden adını da koyamıyordu, garip duygular içersindeydi.

Elbisesini giyip altına spor ayakkabılarını giydi.

Bez çantasının içersine, kitap, bir kaç kalem, kulaklıkların ve telefonunu koyup evden çıkmadan önce ailesinin yanına ilerleyip onları öpüp evden çıktı.

Kapıda Ali deniz ve Murat vardı, ve onları kapıda bekleyen İlayda.

Bıkmıştı bu kızdan, yeterdi artık.

"Offf valla ağaç olduk ha" dedi İlayda onun  konuşmasına izin vermedi kapıda ayakkabılarını giyen Begüm;

"Bekleme o zaman, kimse sana gelde bizi bekle demiyor" dedi. Ali deniz hiç oralı değildi bile, dikkatli gözlerle zöhreyi izliyordu.

Adının hakkını veriyordu zöhre.

Şehvet ve aşk.

Dudaklarını ıslattı Ali Deniz, bu kadar güzel olmamalıydı, kalbine zarardı.

"Bakkalın olduğu sokakta köpekler var ne yapayım Begüm abla." İçinden geçirdi zöhre, 'ah canım bak gördünmü korkuyorumuş' zöhre ayakkabısını giymiş asansör beklemeye baslamıştı bile.

Begüm de ayakkabısını giyip zöhrenin yanına gitti.

Diğerleride gelince bindiler.

"Elbisen nereden zöhrecim çok güzelmiş de" dedi İlayda, gözlerini devirdi zöhre, çokta iyi biliyordu İlaydanın annesi ile zöhrenin annesi arkadaştılar ve hep karşı karşıya gelmek zorunda kalıyorlardı.

"Sende de var ya aynısı benden görüp almıştın" morarıp kalmıştı İlayda.

Asansörden inip okula doğru gitmeye başladılar.

"Güzel olmuşsun" dedi Ali Deniz zöhreye.

"Sağol" dedi zöhrede, hala küslerdi.

"Barışalım mı"

"Hayır"

"Neden ama"

"Gözünün önünde ki hiç bir haltı görmüyorsun çünkü Ali"

Kötü olmuştu, ona hep sinirlendiğinde Ali derdi.

Bu sefer harbi boku yemişti.

🫀

Ali Deniz'den..

Adımlarım yere sağlam basıyordu.

Son zamanlarda bir kaç göreve zöhre ile birlikte gidiyorduk, tabi yanından bir saniye bile ayrılmayan murat.

Abimin adından soğdum.

Neden, bence zöhrenin en yakını diye.

Zöhrenin en yakını annesidir, tabi sen nereden bileceksin.

Aşıksın.

Nerden bildin.

Lan.

Ne?

Kabullendin.

Günaydın.

Hasan'ın bana seslenmesi ile arkamı döndüm.

"Komutanım" dedi hasan, akademiden beri en yakın arkadaşıydı.

Zöhre.

Zöhre arkadaşım değil.

"Ne oldu" dedim karın ağrısını biliyordu, şu hayatta korkmadığı kadar deryadan korkardı.

"Konuşalım mı?"

"Ne konuşacağız?"

"Derya.. ya da zöhre ne bileyim konuşmaya ihtiyacın vardır diye" elbette konuşmaya ihtiyacım vardı.

"Tamam" dedim odama doğru ilerledik.

"Ne yapacaksın" bilmiyordum işler zöhrenin karşıma çıkışı ile karma karışık olmuştu, yıllardır aklımın kuytu köşelerinde saklıydı, ve de kalbimin.

"Bilmiyorum hasan, hiç bir bok bilmiyorum ben"

"Zöhre geldi, üstüne üstlük 4 aydır burada, duyguların ortaya yeniden çıktı, sonra birden Derya geldi ve kafan bok çuvalına döndü değil mi?"

"Şu zekanı operasyonlarda da göster olur mu"

"Olur"

Ne yapacaksın peki" dedi hasan, bir bok biliyorsam Arap olayım.

"Bilmiyorum hasan ben hiç bir bok bilmiyorum"

"Zöhre biliyormu" oldu birde bilsin.

"Yok, bilmiyor" şaşırmamıştı

"Onu sevdiğinide, üstelik 13 yaşından beri" bir anda kapı açıldı ve sustuk içeri giren zöhreydi.

Duymuşmuydu.

Hayır eğer gelseydi duyardım.

Ali deniz belkide kendini kalndırmıştı, çünkü karşısındaki kişi bir milli istihbarat teşkilatı üyesiydi, karda yürür izini belli etmezdı.

🫀

Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Duduğum şeyler beni mutlu değilde heyecanlı kılmıştı.

Haftalardır bu düşünce ile boğuşmaktan yorulmuştum.

Yüzümde ki tebessümü silmeden dinlenme odasına girdim, beni görünce sustular.

"Niye sustunuz" dedim, ikiside birbirine bakmaya başladı

"Öyle havadan sudan konuşuyorduk o kadar da önemli değil yani"

"Hı hı anladım" dedim. Ben yemem,
Siz yersiniz orasını bilemem.

"Benim işlerim var konuşun siz" dedi, benden bu saatten sonra kaçamazdı.

"Benim de korumalığını yapmam gereken bir savcı var, söylediklerimi düşün hasan" dedim.

"Tamam" dedi sadece, Ali denizin arkasından ilerlemeye başladım, büyük ihtimalle albayın yanına gidiyordu.

"Sen nereye" dedi bana dönüp.

"Savcı korumasıyım ya, albayın yanındadır şimdi" nasıl kıvırtacağımı bilemedim.

Oynak zöhre.

"Birde o vardı demi" derken gülüyordu, bunun gülünecek ne tarafı vardı ki.

"Gülme bee" diyip koluna bir tokat indirdim.

"Tamam tamam" dedi. Aklıma gelen soru ile ona döndüm.

"Ne var sizin bu savcı ile aranızda" dedim, bakışları ve adımları durdu.

"Hiç ne olsun.. bakma öyle"

"Anlaşılan tek aldatılan ben değilim"

"Benim ne suçum var"

"Benim ne suçum vardı,  sende benim çok üzerime geldin" dedim, kafasını kaşıdı.

"Yoktu kabul"

"Şükür"

"Harbi aldattı mı?"

"Artık bir önemi yok"

"Nasıl"

"Gönlüm dolu, gelse de gelmesede önemli değil benim için"

itiraf mıydı bu.

Bize değildi, tamam bize aşık olabilir ama daha zamanı vardı.

🫀

Sigarasını bir kez daha yaktı Simay.

Onu her gördüğünde geçmişe dalıp daha çok acı çekiyordu.

O kim mi?

Mert.

Yıllar önce onu nikah masasında bırakıp giden bir adamın yanında görev yapmak elbette zordu, ama vatana hizmet yapıyorsan, kimin yanında olacağına bakmaman gerekti.

🫀

Herşey iyide hoştu ama anlamadığım şeyler vardı, beni seviyorsa neden Derya ile sevgili olmuştu.

Bunun sorusu kafamda yankılanıyordu.

Ali deniz yemekten sonra dışarı gelirmisin demişti.

Nedenini bende bilmiyorum.

Bahçede onu sigara içerken bulmuştum.

"Ne konuşacağız"

"Zöhre"

"Biliyorum yaptığım çok büyük bir bencillik ama kalbime söz geçirmiyorum, denedim seni her yerden silmeyi denedim, ama olmadı be kızım durmadan gözümün önüne geldin"

"Neyden bahsediyorsun Ali Deniz"

"Aşığım sana zöhre, bunun farkına vardığımda da daha 14 yaşındaydım"



(Eğer oruçsaniz bir sonraki uyarıya kadar okumayın!)

Kaderin işine karışamazdık, ne kalbinize koyduğuna ne karşınıza çıkardığına.

Duduğum şeylerle mutlu olmuştum.

İtiraf etmişti.

Hayır, hissetiğim şeylerin beni bulması hoşuma giderdi.

"BİR ŞEY DE ARTIK, YORULDUM, LÜTFEN" dedi. Beni sevdiğini söylemişti, hemde çocukluğundan beri.

Elleri yanaklarımı buldu, yüzüme yaklaştı anlını anlıma dayadı.

"Bir şey de.. buna ihtiyacım var..." Diyemedim. Bende seni seviyorum diyemedim.

Elleri yanaklarımdan, anlı anlımdan çekildi. Belki o an yitti cesaretim.

Arkasını döndü, gitmek istiyordu ama gidemiyordu.

"B- bana beni sevdiğini söylemen gerkiyordu, yüzüme öylece bakman değil" bana döndü, "bunun için miydi yani, tamam anasını satayım umut vermedin ama, gözlerime öyle bir baktın ki seni seviyorum der gibi, tamam dili git diyor ama gözleri kal der gibi bakıyor dedim kendime.. belki de abim haklıydı başından belli 'yaşamak istemez seninle aynı acıyı bir kez daha tatmak istemez' demişti" ellleri ile yüzünü avuçladı.

"Gözlerindemi yalan söyledi"  dedi gözlerinde bariz bir yorulma vardı.

Bu duruma daha fazla sesiz kalamazdım, arkasını dönmüş gidiyordu ki arkadan beline sarılmam ile durdu, derin bir nefes aldım.

"Ali, bak yenim ederim her şey karşılıkı sana yemin ederim" dedim bana döndü gözlerini gözlerimden bir an olsun çekmedi başını boynuma gömdü elleri belimi buldu.

"Çok korktum zöhre" elinin biri saçımı buldu "beni sevmeyeceksin diye, başkasının olacaksın" elleri titriyordu, saç tellerimi tek tek sevdi..

Yüzümü avuçladı, anlını anlıma yasladı, gözlerime bakmaya devam ediyordu. Gülmeye başladı, yüzümün her tarafını öpmeye başladı, dudaklarımın üzerine geldiğinde hem sırıtıyordu hemde dudaklarıma doğru geliyordu, durdu "izin var mı?" Dedi. İzin değildi öylesine sorulmuş bir şeydi bu.

"İzin istemediğine eminim" dedim, dudağının kenarın kıvrıldı.

"İzin istemedim bundan sonra istediğim zaman öpücem seni, sen benimsin bende senin" dudaklarını dudaklarımla birlaştirdi, sert değil naif bir şekilde öpüyordu, karşılık verdim, dudaklarımız birbirine karışmaya başladı, belkide o an birbirimizin kaderini birbirine bağladık.

Buydu yıllardır vücudumun aradığı güven, sevgi, aşk, hepsi buradaydı, tek bir vücutda birleşmişlerdi.

(Bitti)

Kaderimi bulmuştum.

"Seni seviyorum" dedim

"Seni sevmiyorum, sana sırılsıklam aşığım" dedi.


...

Continue Reading

You'll Also Like

5.5K 419 31
Namı değer Kara Sessiz artık yoktu, mafyaların aleminde de polis teşkilatında da ölü biliniyordu. Ama ölmemişti, Elif başkomiser olarak görev yapıyor...
670K 44.6K 29
Tamamlandı 26 Yıldır kayıp olan Dağ çiçeği Asmin:Dağ çiçeği -24062021-
25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
8.6K 618 26
Kor gibi yanarken bir beden yaklaştı yanıma, usul usul gezdirdi elini saçlarımda. Tüm acılarımı almak ister gibi. Dudakları omzuma değdi, öptü onla...