ASİ

De siyahkelebekligece

134K 6.3K 876

GÖLGE TİMİNİN GECE ÜSTEĞMENİ Mai multe

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14.BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21.BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM

22. BÖLÜM

3.4K 183 11
De siyahkelebekligece




Bir Nazım Hikmet kitabında okumuştum.

" Herkesin yanına gitmek istediği birileri vardır. Gecenin üçü , sabahın körü hatta cehennemin dibi bile olsa " diyordu ünlü şair

Bu cümle o kitapta beni alıkoymuştu. Saatlerce tekrarlamış, altını çizmiştim. O zamanlar yanına gitmek istediğim ailemden başkası değildi. Onları düşünmüş Allaha en kısa zamanda şehitlik mertebesi ile onlara kavuşturması için dualar etmiştim. Şimdi ise bu yattığım soğuk hastane odasında  yanıma gelmesini istediğim 2 kişi vardı.

Biraz önce uyanmış yanımda kimsenin olmaması ile sesimi çıkartmamıştım. Herkes yaralıydı. Saat ise başımda birinin beklemesi için epey geçti. Başının çaresine bakmayı öğreneli uzun zaman oluyordu. Yaralarımı tek başıma sarmayı öğrenmiştim. Yine sarardım kimseye ihtiyacım yoktu.

Omuzlarımı dikleştirdim ve yatakta oturur pozisyona geldim. Dışardan güçlü duran bedenim içerdeki küçüğü susturmak için epey dil dökmüş. Daldığım düşüncelerden kapının sakince açılması ile soyutlandım.

Heybetli bedeni kapıdan geçirip sakince örten adam ile yüreğim hoplarken içimdeki o kasvetli düşünceler de bir bir dağılmıştı.

Kafasını çevirip benimle göz göze gelince bir anda afallamış sonrasında ise kendini hızla toparlayıp yanıma adımlamıştı. Gelişi ile yüreğimi hoplatan adam oturur pozisyonda olduğumdan yanıma oturmuş bir eli hemen yüzümün birazını kaplayan saçlarıma dokundurmuştu.

Saçlarıma ayrı bir ilgisi vardı. Her bulduğu fırsatta saçlarımı okşuyordu. " İyi misin Güzelim bir yerinde ağrın var mı hemşireye haber verelim " kalkmak için yeltenen bedeni hızla tuttum. Zaten yeni kavuşmuştum. Olan biteni yeni yeni kabullenmiştik. Yanımdan bir dakika ayrılmasını istemiyordum.

" Gitme ağrım yok " bu hamleyi beklemiyor olacak ki bulunduğu yere gerisin geriye oturan bedeni bana biraz daha yaklaştı ve kollarını hızla bedenime doladı. Göğsüne bastırdığı başımın üstünde dudaklarını hissederken kollarımı gövdesine doladım.

" Güzelim neyin var " sorusu ile dudaklarım titredi. Yorulmuştum. Yaşadığım şeyler hem bedenimi hem de ruhumu yormuştu. " Ben " titreyen sesim nedeni ile konuşamazken boğazıma oturan yumru ile gözlerimi kapattım.

" Ağla yavrum ağla rahatla sonra da bir daha o güzel gözlerinden gülmekten olsa bile yaş gelmesin " iki büklüm bedenimi rahatlatmak için bulunduğu pozisyonu bozmuş yatağın başlığına sırtını yaslamış hemen sol yanına da beni çekmişti. Şimdi ikimiz de yatar pozisyondaydık. O sakince benim saçlarımı okşarken ben kollarımı gövdesinden çekemiyordum. Sanki kollarımı çekersem kaybolacak gibiydi.

Bu yaşadığımız an hayal gibi gelirken ağlamam hafif iç çekişlere döndü. Ben ağlamayı zayıflık olarak görmüyordum.  Rahatlama biçimi olarak gördüğüm ağlama onun kollarında daha anlamlı olmuştu.

" Ben özür dilerim size rahatsızlık verdim " kollarımı menenge gibi sardığım beden sözlerim ile kasılırken kalkma çabamı engelledi.

" Asi sen bana rahatsızlık vermezsin sen bana anca huzur verirsin neşe verirsin mutluluk verirsin " 

Beni etkiliyordu. Zaten onunla dolu aklımı karıştırıyordu.
" Bundan sonra seni bırakmam Asi çıkar bunu aklından ben nereye sen oraya sensiz yaşayamam artık "

Gözlerimi sıkıca yumdum. Sanki gözlerimi kapatırsam bu olan biten de olmayacakmış gibi daha sıkı bastırdım.

" Komutanımsınız siz benim " sözlerim biter bitmez sert sesi ile konuştu. " Başlatma komutanına bırakmam kızım seni ben "

" Daha adımı bile söylemiyorsunuz "
Yarama dikkat ederek bedenimi doğrulttu. İki elini yüzüme yerleştirdi ve bedenlerimizi neredeyse yapıştırdı.

" Gecem ,Gündüzüm , Varım , Yoğum "  adım ağzından şiir gibi çıkarken adımın yanına getirdiği sahiplik eki ile içim titredi. Gözlerimin içine öyle güzel bakıyordu ki sanki dünyanın en güzel manzarası vardı karşısında

Gözleri şaşkınlıktan ayrılan dudaklarıma bakarken kafasını mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştırdı. Benden izin almak istermiş gibi gözlerimin içine bakarken istemsiz yumduğum gözlerimden sonra dudaklarımda onun dudaklarının baskısı vardı.

Öpüşmeden farklıydı bu dudaklarımda dinleniyordu. Küçük küçük öptükten sonra alt dudağımı kavrayıp sakince emmeye başladı. Ellerim boynuma ensesindeki saçlara giderken o bana yardımcı olmak ister gibi belimden tuttu ve kucağına oturtu.

Biri bana gelse ve Bir hastane odasında gecenin saat bilmem kaçında burnundan getiren komutanınla çılgınlar gibi öpüşeceksin dese siktir lan ordan derdim.

Ama şu an tam olarak bunu yaşıyordum. Bedenim artık dayanamazken bende dudaklarımı acemice hareket ettirdim. Bu hareketim ile daha sert kavradığı dudaklarımı bütün gücü ile emmiyor gibiydi. Ağzım aralanırken dilimi dilinde hissettim. Bu çok farklı bir duyguydu. Saatlerce bu şekilde kalabilirmişim gibi geldi o an 

Öpüşmesinin tersine sakinlikte ayırdığı dudakları ile başını başıma yasladı. Kapalı gözlerimin üstünde gezen parmakları ile açtım gözlerimi

" Sen geliyorsun içimin dağınıklığı toplanıyor. Baş köşede beş yüz yıldır var gibisin. Ellerim seni biliyor. Yüzüm sana tapınak. Sen varsın, evim ömrüm sen kokuyor. Bütün kötüler şehri terk ediyor. Sen geliyorsun mahallemde çocuklar koşturuyor. En güzel şarkıları dinliyorum seninle konuşurken. Beş yüz yıldır seviyormuş seni kalbim. İçimdeki eşyalar yer değiştiriyor. Sen geliyorsun her şeyi unutuyor aklım. Aklım güzelliğini almıyor. Senin adın ağzımdan çıkarken, dünyanın en güzel kirpikleri yan yana diziliyor. Sanki denize bakar gibi gülümseyişin takılıyor ellerime. Sen geliyorsun, ben kalamıyorum kendimde.

Yüzümü avuçlarına aldığında, Ellerin annem oluyor.
Bu nasıl kusursuzluk, Biliyorsun değil mi sevdiğim ?"

Eşsiz sesi ile sarf ettiği kelimeler neredeyse nutkumun tutulmasına neden olurken gözlerimi açamadım. Büyük avuç içi yanağımı yavaşça okşarken söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Bu kadar seviliyor olmak içimdeki küçük kızı o kadar mutlu ediyordu ki onun sevinçten zıplamaları bana da yansıyordu.

Karşımda güzel gülümsemesi ile öylece bana bakan yüreğimi hoplatan adama baktım.

" Ben ben " konuşma çabama gülüp büyük elini biraz önce dakikalarca öptüğü dudaklarıma indirdi. " Şii bir şey demek zorunda değilsin sadece şu bil bu saatten sonra bırakmam seni tamam mı Gecem "

Kafamı usulca aşağı yukarı hareket ettirerek söylediklerini onayladım. Onlardan uzaklaştığım dönem Binbaşının etkisiyle neredeyse aynı oranda Asrına da özlem duymuştum. Kabullenemesem bile hayatımdaki yerinin farkınaydım. O benim sevdiğim adamdı. Bundan sonra hayatımı geçireceğim bir dakika bile yanından ayrılmak istemediğim sevdiğimdi.

Vücudumdaki tüm kanın yanaklarıma toplandığını hissederken en azından biraz rahatlamak için hala kucağında olduğum bedeninin üstünde hareketlendim. " Lavaboya gitmem gerekli " bana söylediği onca güzel sözden sonra ağzımdan ilk çıkan şeyin tuvalet olması da ayrı bir ironiydi. Koltuk altlarımdan tutup beni narince yere bırakırken dengemi sağladığımı görene kadar çekmedi ellerini vücudumdan

Kendimi toparladığımda yavaş ama heyecanlı adımlarla hızla kendimi odanın içinde bulunan tuvalete attım ve sırtımı kapıya yasladım.

Aman Allah'ım biraz önce ne olmuştu. Yüzünü görmek için yanıp tutuştuğum adamın kucağına oturmuş üstüne bir de öpüşmüştük. Ellerim yanaklarıma giderken ateşini almak ister gibi bastırdım.  Aynanın önüne gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime verdiğim telkinlerden sonra yavaşça dışarı çıkmıştım.

Tuvaletin kapısının bir iki adım ilerisinde elleri arkada kafası yere eğik bir şekilde gördüğüm binbaşı ile kasılı bedenim biraz daha kasılırken o da kapının sesi ile kafasını hızla bana doğru kaldırmıştı.  Biraz önce aklımdan geçirdiğim iki adam da şu an yanımdaydı.

" Abim kusura bakma yanındaydım ama karargahtan acil çağırdılar gitmem gerekti" kendini açıklama çabasına üzülürken gözlerim hemen onun arkasında tepkimi bekleyen Asrına takıldı. Gözlerini açıp kapattı. Ona karşı biraz daha  rahat olmam gerektiğini düşünüyor olmalıydı. 

" Komutanım beklemenize gerek yok iyiyim ben çıkacağım zaten " ikisi de aynı anda konuştu.

" Ne çıkması "

" İyiyim ben daha fazla burada kalmanın bir amacı yok bir an önce kulaksızı bulmalıyız. "

Asrının sinirlendiğini surat ifadesinden anlarken binbaşıya biraz zaman tanımak adına sesini çıkarmadı. " Abim istihbarattan adamlarımız son sürat bulmak için çalışıyor zaten sen çıksan bile yapabileceğimiz bir şey yok " kaşlarım istemsizce çatılırken ayakta olduğum için yorulan bedenimi yatağa doğru hareketlendirdim. Benim hareketlenmem üzerine bana yaklaşma çabasını elimi kaldırarak durdururken hemen arkamda nefesini hissetsem de bana yaklaşmasına engel olup yatağa yavaşça oturdum.

" Anlamıyorsunuz komutanım o şerefsizi bulup bize yaptıklarının hesabını bir bir sormalıyım " bana bakarken yumuşayan göz bebekleri konuşmam üzerine eski binbaşı sertliğine döndü.

" Ben mi anlamıyorum " abim diyen yumuşak sesi anında sertleşirken artık karşımda abim değil de binbaşım olduğunun farkındaydım. " Sizin kaçırılma haberinizi aldığımdan beri aramadığım kimse kalmadı. Hele seni öyle görünce yıllar sonra yeniden bulduğum kardeşimi şerefsiz bir teröristin elinde olduğunu bilmek " benimle değil de kendi kendine konuşuyor gibi bir hali vardı. Üstüne çok gittiğimin farkına varınca bakışlarımı biraz yumuşattım.

" Komutanım " kafasını eğdiği yerden yavaşça kaldırdı. " Komutanın değilim şu an Abinim kabullenmeyecek misin ? " Yumuşacık çıkan sesi benim suratımı bozguna uğrattı. Küçücük bir erkek çocuğundan farksızdı karşımda

" Abi " gözlerinin içine bakarak söylediğim bu kelime onun gözlerinde şimşekler çakmasına neden olurken yanıma biraz daha yaklaştı. Biraz önce bana yaklaşmamasını istediğimden olsa gerek bana dokunmak istediği her halinden belli olan bedeni kasılı bir şekilde karşımdaydı.

Elimi kaldırdım ve zaten dibimde olan bedenine dokundum. Bu hamlemden güç almış olacak ki yanıma oturup hızla bedenimi sarmaladı. " Kardeşim Gecem " göz yaşlarım birer birer akarken yıllarca söylemek için yanıp tutuştuğum sözcük çıkıyordu. " Abi"
Bedenimi sıkı sıkıya saran kollarından o kadar memnundum ki yıllardır aradığım aile sıcaklığı vardı bu kollarda

" Abim bir tanem artık yanındayım ölmeden bırakmam seni "
Başımı gömdüğüm vücudunda biraz daha bastırdım. Gözyaşlarıma engel olamıyordum.              " Deme öyle ölüm bizi ayırdı bir kere daha ayırmasın" 

" Ayırmasın güzelim ölüm bile ayırmasın bizi "

•••••••••••••••••••••••

Her şerde bir hayır var derlerdi hep ama bizim kaçırılmamızın sonunun böyle olabileceğini hiç tahmin etmezdim.  

Önce Asrın ile yakınlaşmamız sonra ise Binbaşı yani Abim le yüzleşmemizin üzerinden 2 gün geçmişti. Benim hastaneden çıkmam için verdiğim çabaya dayanamamış onların ısrarı ile Abimin evine gelmiştim.  Tim gayet iyiydi. Onur yarası nedeni ile benimle beraber raporluydu diğerleri ise yarın göreve başlıyorlardı.

2 gündür Abimin  evinde kalıyordum. Bana bebekler gibi bakıyordu. Benim için evinde pembe bir oda hazırlamış ihtiyacım olduğunu düşündüğü her şeyi de almıştı. Gözlerimin içine bakıyor elinden geldiğince beni rahat ettirmek için çırpınıyordu.

" Abim daldın bir yerin mi ağrıyor. " Koltukta yatay şekilde olan bedenimi onun sözleri ile sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Ne ara gelmiş ve daldığımı görmüştü.

" Yok ağrımıyor bir yerim " yanıma adımladı ve oturdu. Bir eli örtünün üstünden dizlerimi
Bulurken ileri geri hareketlerle okşadı. " Tamam güzelim şimdi yemek söyledim onu yiyelim ilaç saatin geliyor. " Benim kalkmama izin vermediğinden bir iki kere yemekleri kendi yapmaya çalışmış ama pek başarılı olamamıştı. Tadını beğenmediğin de bana da yedirmemişti. İlaçlarımı ise saati saatine takip edip bir dakika bile geçirmesine izin vermiyordu.

Kafamı usulca salladım. " Tamam " kapının çalması ile bakışlarımız kesişirken mutlu surat ifadesi memnuniyetsiz olduğunu belli eden surat ifadesine döndü. " Geldi yine " ayaklanıp odadan çıkan abimin arkasından gülerek baktım.

Gelen Asrındı.

İşini bitirir bitirmez yanıma geliyor abimin homurdanmaları üzerine de gecenin geç saatlerinde gidiyordu.

Hastane odasında yaşadığımız anlardan sonra biraz daha rahatlamış hareketleri ile boş bulduğu her an benimle ilgili güzel sözcükler söylüyordu.

Abime karşı saygılıydı. Ne derse desin saygı çerçevesinde cevap veriyor bu halleri beni kendine daha çok çekiyordu.

" Güzelim nasılsın " benim onu görmem ile gülüşüm büyürken ben cevap veremeden abim arkasından homurdanmaya başladı.

" Lan nereden güzelim oluyor benim Gecem" yanıma adımlayan bedeni onun söylemeri ile daha çok eğlenir halde geldi be başımın üstüne bir öpücük bıraktı. Nerdeyse 2 gündür yaşadığımız senaryoyu izlemeye başladım.

Beni sık sık öpüyordu.

Bu durum benim elimin ayağımın titremesine neden olsa da oldukça memnundum.

Bedenin benden uzaklaşması ve benden uzak olan koltukların birine sürüklenmesi üzerine abim de nispet yapar gibi benim yanıma oturmuştu.

" Komutanım ben burdayım karargaha gitmeniz gerekiyorsa " benden olan bakışları ona doğru dönerken huzursuzca kıpırdandı.

" Kurda kuzu emanet ediyoruz ama gitmem lazım "
Bakışları bana dönerken gülümsedi. Bana hiç bir zaman sinirli bakmıyordu. " 1 saate gelirim Gecem tamam mı ? " onun bu düşünceli ve çocuk gibi hevesli halini kırmamak için bende ona ayak uydurdum ve gülümseyerek kafa salladım.

" Git abi benim yüzümden işinden geri kaldın zaten günlerdir, hem ben kuzu muyum Allah aşkına koskoca üsteğmene yakıştırdığın hayvana bak " benim alındığımı düşündüğünden olsa gerek yüzü endişeli bir hale geldi. " Yok abim olur mu öyle şey lafın gelişi söyledim. " onun bu çabasına üzülüp gülümsedim. " Şaka yapıyorum abi hadi git " ayaklanıp bolca Asrını bana yaklaşmaması konusunda tembihleyip zor da olsa gidebilmişti. Tam onun geldiği sıra yemekler de gelmiş biraz atıştırdıktan sonra ilaçlarımı içmiştim.

Şimdi ise Asrınla yan yana oturmuş film izliyorduk. Başım omzunda yaslı bir şekilde dururken onun da bir eli benimdeydi. Ne kadar filme odaklı gibi dursam da belimde arada hareket eden parmaklar aklımı karıştırıyordu.

" Yavrum rahatsız mısın ?" kıpırdanıp durmam onun bu soruyu yöneltmesine neden olurken hayran olduğum gözlerini suratıma dikti. " Yok değilim " cılız çıkan sesim ve kızardığına emin olduğum yanaklarıma bir bakış atmış gülümseyerek başımı bedenine sıkıca bastırmıştı.

" Utandın mı sen ? "  koluna sert bir şamar attım. " Ne utanması be " güzel kahkahası salonda duyulurken suratını görmek için kafamı kaldırdım.  Güzel gamzesi kısılan gözleri ile seyirlik bir manzara sunan bu adama iç çekerek baktım. " Benden savunma yazısı falan istemeyeceksin değil mi ? "

Gülen gözleri suratımı bulurken boştaki eli hemen saçlarımı bulmuştu. " Yavrum şu an komutanın değilim Sevgilinim "  ciddi tutmaya çalıştığım suratım ile gözlerine baktım.

" Bana kimse bir şey sormadı kendi kendine gelin güvey olma " ağzı şaşkınlıkla açılırken benden istediği cevabı alamadığı çok beliydi.

  " Gecem ergenler gibi çıkma teklifi mi edeyim Allah aşkına seviyorum işte kızım " benim sözlerini sindirmeme izin vermeden mümkünmüş gibi biraz daha yaklaşıp elinin sırtı ile yanağımı sertçe okşadı. 

" Ne sevmesi kızım ölüyorum senin için yanıyorum tutuşuyorum her zerrem sen diye atıyor mecnun ettin beni "

Continuă lectura

O să-ți placă și

2.1M 115K 46
Acıları henüz çok yeniydi. Asla eskimezdi ki zaten. Hep yenileri açılırdı yerine. Bir anda her şeyin boşa olduğunu öğrenmişti ama o. Acılar, ağrılar...
408K 28.5K 27
Güz, ailesinin günahları ile yoğurulmuş çocukluğu, kırık genç kızlığı ile genç bir mimar adayıydı. Ailesi gibi gördüğü arkadaşı ve onun ailesi sayesi...
RUHSUZ (Yeniden) De Aylak

Ficțiune adolescenți

11.3K 929 39
Aile? Sevgi? Aşk? Hayır, hayır... Onun bu hayatta sahip olduğu tek şey bir dosttu, o da bir yangında kül olana kadar.. Peki kaybettiği dostunun yerin...
800K 36.4K 29
Karışan hayatlar ve abiler klişesidir.