Full Moon Night

By only_taekook708

248K 23.6K 11.4K

Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda... More

0
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24

11

11.8K 955 924
By only_taekook708

Uzun bı aradan sonra hepinize merhabaa dnndjdksjdjxj

Nasılsınız vanilyalarım?

Neler yapıyorsunuz?

Kuzenim de dahil olmak üzere çok baskı aldım yeni bölüm için (bir ara beni döveceğini söyledi)

Uzun süre bölüm yazamamın sebebi bölümleri düzenliyor olmamdı kusura bakmsyın lütfen.

Neyse fazla uzatmadan bölüme geçelim. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalarrrr

¤¤¤¤

Ben ile Taehyung da arkasından bakmaya son verip, arkasından gitmiştik ama yetişememiştik. Biz daha onunla konuşmadan o işaret parmağını arkasında olan bize doģrultarak konuşmuştu.

"Bu ikisi ruh eşi."

İşte şimdi bitmiştik. Sürtük. Sanane bizim ruh eşi olup olmamamızdan, sana mı kaldı söylemek şimdi. İspiyoncu piç. Kendimi şu an üzerine atmamak için zor tutuyordum. Beyinsiz ya nasıl da geldi söyledi.

Salon ortasında böyle herkesin birbrine baktığı bir Hint film sahnesi oluşurken benim tek odağım karşımdaki Omegaydı.

Taehyung da benim gibi burnundan soluyor kıza öldürücü bakışlar atarken yanlış bir şey yapmamak için kendini zorluyordu. Hatta o kadar zorluyordu ki feromon bile salgılamıyordu.

Jiminlere baktığımda bittik bakışları gönderiyorlardı bana. Ailelerimiz ise tabi ki şaşkındı. Onların bu şekilde öğrenmesini gerçekten istememiştim. Kim bilir ne kadar hayal kırıklığına uğramışlardır şimdi.

Annem ve babam ile göz göze geldiğimde üzgün bakışlar atıp dudak büzmüştüm. Gözlerim sonunda yine başta olduğu gibi Hayoon'u bulduğunda bize, hatta özellikle bana sırıtarak baktığını gördüm. Onun bu suratını görünce kurdum iyice hırçınlaşıyordu.

Bu ölüm sessizliğinin olduğu bu ortamı "Ee ne var bunda, biz bunu zaten biliyorduk." Diyerek Bayan Kim bozmuştu. Ne bir dakika bir dakika şu an bizi burda azarlamaları gerekmiyor muydu? Ama o bizi kurtarmıştı. Melekti gerçekten.

Bayan Kim'in konuşmasından sonra Hayoon morarmaya başladı.

'Bak işte böyle olursun.' kurdumun konuşması ile gülmemek için zor tuttum kendimi. O kadar rahatlamıştım ki anlatamam. Hayoon somurtarak önüne dönmüş kollarını göğsünde çaprazlamıştı. Annesi bıkkın bı nefes verirken babası da onu bu çocukça davranışının farkındalığı ile başını iki yana sallamıştı.

Jiminlere döndüğümde jimin bana bu defa rahatladığını belirten bir surat ifadesiyle bakıyordu. Ortamdaki bu gergin havayı almak için annem "Hadi salona geçelim." demişti. Hepimiz Teker Teker salonda yerlerimizi alırken Taehyung kapıdan geçerken rahatlamamı ister gibi belimi okşamıştı. Ailelerimiz burda olduğu için bu saniyelik sürmüştü.

Salonda oturmuş ben, Yoongi hyung, jimin ve Taehyung dörtlü bir şekilde kötü bakışlarımızı Hayoon'a gönderiyorduk. Oda az önceki özgüvenli tavırlarını bırakmış kedi gibi yerine sinmişti. Annemler de Arada bize sonra görüşücez sinyalleri veriyorlar, bunu yaparken de çaktırmamaya özen gösteriyorlardı.

Bu garip ortamdan kurtulmak için aile büyüklerinden birinin başlattığı konuyla herkes sohbete dahil olmuş az önce yaşananları unutmuşlardı.

Konuşmayıp etrafımı incelediğimde her yer süslenmiş, çok güzel olmuştu ama niye kimse dans etmiyor, dans etmeyi bırak biraz hareketlenmiyordu. Nasıl doğum günüydü bu. Galiba Taehyung abartılı şeylerden hoşlanmıyordu. Bende fazla irdelemeden ortamdaki koyu sohbete dahil olmuştum.

Uzun uzun yapılan bir oturma ve konuşma seansından sonra Bayan Kim mutfağa gidip kısa süre sonra elinde çikolatalı bir pasta ile geri dönmüştü. Bunu gören herkes gibi bende ayaklanmış Taehyung'un gülümseyerek pastanın üstündeki mumları söndüremesini izlemiştim.

Mumları söndürdükten sonra herkes onu alkışlamıştı. Hayoon alkışlasa bile yüzünde ki o somurtkanlık geçmemişti. Oh olsun pis omega.

Bayan Kim, annemle birlikte mutfağa gidip pastayı servise hazırlıyorlardı. Taehyung da o sırada kapıda verdiğimiz ancak hala açmadığı hediyeleri açıyordu. Herkes çok güzel hediyeler almıştı. Oda bunları çok beğendiğini söyleyerek teşekkür etmişti ama benim verdiğim hediyeyi açmamıştı.

Sen ne aldın diye sorarsanız ben ona çalışma masasına koyması için kaplan figüranlı bir süs, portresini çizip rulo haline getirdiğim bir kağıt, siyah, parlak bir saat ve yüzük almıştım. Umarım beğenirdi.

İlk hediyeleri jimin söylediği için alsamda saat ve yüzükleri kendi çıkarımlarıma dayanarak almıştım. Taehyung ile tanıştığım andan beri ne zaman onu incelesem kombinlerini destekleyen bir saat ya da yüzük taktığını görüyordum.

Hediyemi açmayıp kucağında tutmaya devam ederken neden hala hediyemi açmadığını sorguluyordum bende. Telefonuma gelen bildirim sesi ile daldığım düşüncelerimden sıyrılmış elimi cebime atıp telefonumu çıkarmıştım.

Taehyung'un mesaj attığını görünce meraklanmış, mesajı açmıştım. 'En güzel hediyemi gece sonuna saklayacağım:)' diye bir mesaj vardı. Mesajı okuyunca utanmıştım.

Utangaç bakışlarımı ona çevirdiğimde onun bana bakıyor olmasından dolayı bakışlarımız buluştu. O an Taehyun'un bana göz kırması ise kalbimin deli gibi atmasına yetmişti bile. Ona gülümseyip önüme dönmüştüm kızarık yanaklarım eşliğinde.

Bu şekilde geç saatlere kadar oturup konuşmuş, pastalarımızı yemiş, kahvelerimizi içmiş ve oyunlar oynamıştık. Güzel bir geceydi eğlenmiştim ama o olaydan dolayı gece boyunca sürekli ailelerimizin bizimle yapacakları konuşmayı düşünmüştüm.

Şimdi ise o konuşmaya çok yakın bir yerdeydik. Hayoon ve ailesi geç olduğunu söyleyerek kalmış bizde onları geçiriyorduk .

Kapı eşiğinde herkes birbirine sarılırken jimin kimseye çaktırmadan Hayoon'un gözlerine bakarak baş parmağıyla boğazına bir çizgi çekmiş bittin demek istemişti.

Hayoon buna sesini çıkarmamıştı. Jimin ile akraba olduklarına göre onun nasıl çirkef biri olduğunu da biliyordu.

'Sende öylesin.' diyen kurdumun sesi ile sinir olmuştum. Yalan söylüyor bir kere, ben çok uysal bir insanım. Yani ağzım var dilim yok. Enseme vurun ekmeğimi alın yani o kadar uysalım.

Neyse konumuz şu an bu değil. Ben bunları düşünürken misafirler çoktan gitmişti. Baş başa kalmıştık şimdi. Gergin bir şekilde salona doğru adımlarken Taehyung da arkamdaydı. Yanıma gelip iri cüssesi ile durmuş "Sakin ol." Diye fısıldamıştı. Buna karşılık bende başımı olumlu anlamda sallamış gergin bir şekilde gülümsemiştim.

Hepimiz tekrar salonda yerimiz aldığımızda babam "Eveet gelelim size." Demiş, "Ruh eşi olduğunuzu o kızdan mı öğrenecektik." Diyerek de kızmıştı.

Bizde haklı olduğumuz için susarken ben suçlu olduğum için başımı etmiştim. Bunu yapmamla Taehyung çenemi tutup kaldırmış "Başını eğme." Demişti gözlerini gözlerimden ayırmadan sonra tekrar aile üyelerine dönmüştü.

Bu defa Bay Kim araya girip "Bize ne zaman söylemeyi planlıyordunuz ve bu ne kadar böyle devam edecekti?" Diyip kaşlarını çatmıştı. Tam konuşup açıklama yapacaktım ki Yoongi hyung jimin'in elini tutup " Bizde ruh eşiyiz." Demişti. Bunu söylediği için onu hatalı bulmuyordum en azından bizimki gibi yanlışlıkla öğrenmemişti.

Ailedekiler bunu duyunca bir şok daha geçiriken biz hala olduğumuz yerde azarlanmayı bekliyorduk. "Aisshh Bana bir şeyler oluyor." diyen annem araya girince Bayan Kim "Tanrı bizi sınamak için sizi sıraylamı gönderiyor." Demişti.

Haklılardı bir şey diyemem buna ama bizde haklıydık. Bu düşüncenin cesaretiyle hemen araya girip konuştum.

"Siz olsaydınız ne yapardınız. Biz bile ruh eşi olduğumuzu yeni öğrendik. Size açıklayacaktık ama Hayoon bize izin vermeden size söyledi." Karşı çıkmayıp dinlemeye devam ettiklerini görünce bende konuşmaya devam ettim.

"Haklısınız bu şekilde öğrenmeniz doğru değildi ama bizim elimizde de değildi. Size söylemeye fırsatımız olmadı. Ben Ruh eşi olduğumuzu öğrenince Taehyung ile konuşmamıştım bir süre ne yapacağımı bilemediğim için. Kafam karışıktı sizle nasıl bunu konuşabilirdim ki. Jimin ile hyung da yeni öğrendi zaten hep beraber size söyleyecektik hatta. Özür dileriz." Duygulandığımdan dolayı gözlerim dolmuştu. Biraz daha konuşursam ağlayacaktım o yüzden sustum. Taehyung bunu fark etmiş olacak ki beni desteklemek ve burda olduğunu göstermek için elimi sıkıca tutmuştu.

Herkes sessizliğini korurken Yoongi hyung "Jungkook haklı." Diyerek araya girdi. Bununla birlikte jimin "Biz bile ne olduğunu anlamadık. zaten o Hayoon denen kızı da geberteceğim." Demişti. Annesi kaşlarını çatıp ona bakınca da banane dercesine omuz silkmişti.

Bu defa konuşan Taehyung olurken " Gerçekten hiç kimse böyle olsun istememişti. Özür de diledik bir kerelik affetseniz olmaz mı? Hem bu zamana kadar hangi birimiz sizden bir şey sakladık. Demek ki bir sebep var ki bu defa saklama gereği duymuşuz. Bunun için tekrardan özür dileriz." Diyerek nazikçe konuşmuştu.

Anne ve babalarımız bir süre birbirine baktıktan sonra babam derin nefes alıp araya girmiş "Sizler kaderde birbirinize bağlanmışsınız sizi ayırmak gibi bir düşüncemiz de yok zaten. Ama başkalarından öğrenmek bizi kırdı. Bunun için size kızdık ama sonra sizin tarafınızdan baktık ve sizinde haklı olduğunuza karar verdik. "Demesinin ardından Bay Kim de "Bu yüzden üzerinize gelmeyeceğiz." Dediğinde mutlulukla gülümsemiştim. Jiminlerde bana eşlik etmişti tabi ki.

Bay Kim'in konuşmasından sonra Bayan Kim "Ama bir daha böyle önemli şeyleri bizden saklarsanız o zaman etlerinizi mıncırırım ona göre." Dediğinde gülümsememiz genişlemişti. "Bu hala size trip atmayacağız demek değil tabi ki." Diyen annem ile konuşma sona ermiş, konu kapanmıştı.

O kadar rahatlamıştım ki anlatamam. Bi an gerginlikten bayılacağım sanmıştım. Taehyung'un varlığı da bana çok yardımcı olmuştu. İyiki vardı. Beni bu şekilde desteklemesi o kadar hoşuma gitmişti ki boynuna atlamamak için zor tutmuştum kendimi. Bununla birlikte ruh eşi olduğumuzu Hayoon ispiyonlamadan önce aramızda geçenlerde çok güzeldi. Acaba çiçeğim neden kaşınıyordu.

"Jungkook" diyen Taehyung'u duyunca düşüncelerimden sıyrıldım. Kare gülümsemesi ile beni izliyordu. Neden günlüğünü anlamaya çalışırken annemler gittiğinden beri hala güldüğümü fark ettim ve ben bu şekilde 10 dakikadır duruyordum. Offf rezilim gerçekten. Uzun süre dudaklarım gergin durduğu için serbest bırakınca ağırkıştı.

Taehyung elini yanağıma çıkarıp sıkarken "Annenler kapıda seni bekliyorlar. Arkalarından geleceğini düşünüp çıktılar." Demiş elini geri indirmişti.

"Ah ben dalmışım üzgünüm."

"Sorun değil. Gel sana eşlik edeyim." Diyip gidecekti ki kolundan tutup onu durdurmuştum. Bana dönerek ne oldu dercesine bakmıştı.

Onu fazla meraklandırmadan "Ben teşekkür ederim. Bana bugün destek olup yanlız bırakmadığın için." Demiştim.

Oda bu söylediğime yumuşak bir şekilde gülümsemiş ellerini yanaklarıma çıkararak yüzümü avuçlamış, "Bunun için teşekkür etme. Ben senin eşinim. Hiç kimse yanında olmasa bile ben senin yanında olurum, kimse sevmese bile ben seni severim, kimse güvenmese bile ben sana güvenirim, kimse düşünmese bile ben seni düşünürüm Jungkook." Demişti parmaklarının altındaki tenimi okşarken.

Daha sonra da yüzüme yaklaşarak az önce okşadığı sol yanağıma dudaklarını bastırmıştı. Bunu yapması ile gözlerim kapanmıştı. O çok güzel seviyordu. Hatta o kadar güzel seviyordu ki buna oturup saatlerce ağlayabilirdim.

Dudaklarını yanağımda dinlendirmeye son verip oraya içli bir öpücük bıraktıktan sonra sağ yanağımı da aynı şekilde öpüp geri çekilmişti.

Gözlerimi yavaşca açıp kızarık yanaklarım eşliğinde ona bakmaya başlamıştım. Öptüğü yerler yanıyordu. Beni öptüğü an karnım kasılmıştı. Kurdum eşinin söyledikleri ve öpücüğünden sonra huzurla dolmuştu. Bende öyle.

Bir süre daha ona neredeyse kalp çıkacak olan gözlerimle bakmış, annemlerin bizi bekliyor olduğu kafama dank edince gözlerimi kocaman açıp "Annemler beni bekliyor benim gitmem gerek. Beni geçirmene gerek yok ben şimdi koşarak onlara yetişirim. Tekrardan doğum günün kutlu olsun Taehyung. Görüşürüzzz." Demiş daha sonra da ani bir haraketle parmak ucuma kalkarak yanağından öpmüştüm. Sonra utanarak salondan çıkmıştım.

Son kez arkama baktığımda Taehyung'un şaşkın bir şekilde yanağını tuttuğunu gördüm. İlk defa onu öpmüştüm şaşırması normaldi. Beni ilk öptüğünde bende öyle olmuştum. Dış kapıya geldiğimde Jimin'e, Bay ve Bayan Kim'e sarılmış Yoongi hyung'un sonunda gelebildin lafları ile onunla beraber eve doğru ilerlemiştik yürüyerek.

Annemler ben geç çıktığım için çoktan gitmişlerdi. Yoongi hyung'u da beni beklemesi için burda bırakmışlardı. Yolda yürürken aptal aptal sırıtıyorduk ikimizde.

ikimizin de karın ağrısı belliydi. Onun kapıdan çıktığında jimin'e göz kırpması da gözümden kaçmamıştı. Buna içimden gülerken kurdumun hala Taehyung'un yaptığı son şeylerden sonra konuşmadığını anladım. Arada böyle şeyler yapıp sesini kesmeliyim.

Yarım saatin sonunda eve vardığımızda yolun yarısında yoruldum bahanesi ile Yoongi'i hyung'un sırtına çıktığım için kapının önünde sırtından inmiştim. Odama vardığımda duş alıp mor pamuklu pijamalarmı giymiş yatağa geçip uyumuştum.

--------

Sabah uyanıp ailecek kahvaltı yaptıktan sonra anneme yardım etmiş, Yoongi hyung ile bilgisayar oyunu oynamıştık onun yenildiğinden dolayı olan sızlanmaları eşliğinde. Şimdi ise yarın evde kutlayacağımız yılbaşı için alışveriş merkezine gitmeye hazırlanıyordum.

Yoongi hyung'a her ne kadar benimle gelmesi için ısrar etsem de gelmek istememişti. Bugün yılbaşına arkadaşlarımızla girecektik. Jiminler plan yapıp, dün ailelerimizi de ikna etmiştik.

Ailelerimiz Taehyungların evinde toplanırken bizde bizim evde toplanacaktık. Jimin'in Taehyung ve arkadaşlarından olan Hoseok'u davet etmiş bende Namjin çiftini davet etmiştim. Alfa olan Namjoon hyung ve beta Jin hyung ruh eşiylerdi ve uzun süredir birliktelerdi.

Obların ilişkileri çok güzeldi birbirlerini çok seviyorlardı. Onlarla lise sonlara doğru tanışmıştım. O zamanlar daha ruh eşi olduklarını bilmiyorlardı.

Tanışmamız ben bazı omega erkekler tarafından şiddete maruz kalacakken onların gelmesiyle başlamıştı. Omegalardan birinin hoşlandğı alfa benden hoşlanıyor diye birkaç arkadaşını toplayıp beni dövmeye gelmişti. Bir iki kişi olsalar idare ederim ama 5 kişilerdi.

Yavaş yavaş üzerime geldiklerinde dayak yiyeceğimi düşünürken bir üst sınıfımızdan olan Jin hyung belirmişti birden ortamda. Beni tanımdağı halde bana yardım etmişti. İkimiz beraber omegalara girişirken hala yetersiz olduğumuzu fark etmiştik. Yani dayak yiyen taraf genellikle biz oluyorduk.

Sonra birden Namjoon hyung çıkmış alfası ve feromonlarıyla bütün omegaları etkisiz hale getirmişti. O an o kadar havalıydı ki anlatamam. Ondan sonra da yer yüzündeki yaraları ailem görünce müdürle konuşmuş o omegaları okuldan artırmıştı. Bizde Namjoon ve Jin hyunglarla okulda ne zaman görüşürsek selamlaşıyorduk. Böyle böyle aramızda bir bağ oluştu. Yani o zamandan beri arkadaşız. Şu an anda sık görüşmüyorduk ama görüşüyorduk. Sık görüşmemizin sebebi onların diş hekimi olduğu için yoğun olmasıydı. Benim hafta sonlarım olduğu için rahattım ama onlar öyle değildi.

Hoseok'a gelirsek oda Jin hyung gibi betaydı ama bizimle yaşıttı. Jimin'in dediğine göre Hoseok avukattı. jimin bana onunla taşındıklarında komşuları olduğunu öyle tanıştıklarını söylemişti. Onunla henüz tanışmıştım. Pek bir bilgimde yoktu nasıl biri olduğuyla ilgili ama jimin onun iyi biri oldugunu, çok güler yuzulu olduğunu söylemişti. Bende bunun üzerine bir şey söylemiştim.

Her şey hazırdı. Bir tek atıştırmalıklar ve birkaç süs eksikti. Onlarıda alışveriş merkezinde bulabileceğimiz için ben gidecektim. Yemekleri de Yoongi hyung ile beraber yapmıştık zaten. Şu anlık bir sorun yoktu, umarım olmazdı da.

Salonda oturan Yoongi hyung'a son kez "Gelecek misin?" Diye sormuştum. Oda başını iki yana sallayarak beni reddetmişti. Bende fazla üstelemeden odama hazırlanmaya çıkmıştım. Üstüme beyaz boğazlı bir kazak giyerken altımada bol siyah bir kot giymiştim.

Fazla bir şey yapmadan cüzdanımı telefonumu alıp odamadan çıkmaya hazırlanıyordum ki telefonum çalmıştı. Kimin aradığına baktığımda Taehyung olduğunu görmemle kalbim heyecanla çarpmaya başladı. Bide son yaşadıklarımız aklıma gelince daha bir heyecanlanıyordum. Bu şekilde durmayı bırakıp çağrıyı yanıtlamış, kulağıma yaslamıştım telefonu.

"Alo" diyen Taehyung'un sesi o kadar boğuk ve hoştu ki. Off sesi çok güzeldi. Bu şekilde kendimden geçerken bunu ona belli etmeden "Efendim." Dedim. "Evde misin?"

Sorduğu soruyla evde olduğumu söyleyip gelmesini istemiştim ama gitmem gerekiyordu. "Evdeyim ama birazdan çıkacağım." Diye onun edeceği teklifi malesef ki reddettim.

"Aa öyle mi. Nereye gidiyorsun?"

"Birkaç bir şey eksik de alışveriş merkezine gideceğim." Dedikten sonra "Bana eşlik etmek ister misin?" Diye aklımda olan şeyi çekinerek söyledim. Lütfen reddetmesi.

Sorduğum soruya "Olur bende beraber vakit geçirelim diye aramıştım. Akşama çok var daha." Demiş beni reddetmemişti. Çok mutlu olmuştum, bu yüzüme de yansımış kocaman gülümsemiştim.

Ben sessizliğimi sürdürüp mal mal gülümserken "Tamam ben çıkıyorum o zaman. Seni aradığımda kapıya inersin." Demişti karşı taraftan konuşan Taehyung.

"Tamam o zaman görüşürüz Taehyung."

Tam telefonu kapatacakken "Görüşürüz güzelim." Demesiyle resmen yerime çivilendim. O bana ne dedi az önce. GÜZELİM DEDİ. AĞAĞAĞ DELİRİYORUM.

Güzelim dedi bana. Kalbim artık iki kat daha hızlı atıyordu ve bu onun söylediği bir kelime yüzündendi. Karnımda filler tepiniyor, su aygıtları dans ediyordu.

Taehyung benim donduğumu ve utandığımı fark etmiş olacak ki kıkırdamaya başlamıştı bende utancımdan telefonu yüzüne kapattım.

Yüzüne kapattım. Off ne yaptım ben gerçekten ben çok Gerizekalıyım. Kendimi rezil etmek için elimden geleni yapıyorum.

Telefonu kapattıktan sonra yatağıma ilerlemiş küçük yastığımı alıp yüzüme bastırmış hem söylediği şey için hemde telefonu yüzüne kapattığım için bağırmıştım. Yatağın üzerine atlayıp bağırmak istesem de saçım bozulur Taehyung beni öyle görür diye yapmadım.

Benim yastıklarımla yaptığım boğuşmalardan bir süre sonra telefonum çalmış, Taehyung geldiğini söyleyince bende hemen ineceğimi söyleyerek Telefonu kapatıp aynanın karşısında geçmiştim. Üstümu başımı düzelttikten sonra dudaklarıma aynanın önünde olan parlatıcımı sürmüştüm. Daha sonra askılıktaki beyaz şişme montumu giymiştim.

Botlarımı giyip aşağıya indiğim de Taehyung'un siyah aracının kaputuna yaslanıp telefonuna baktığını gördüm. Ben inince feromonlarımdan dolayı fark etmiş olacak ki bakışları bana dönmüştü.

Beni incelediği gibi bende onu incelediğimde üzerinde benim ki gibi boğazlı bir kazak ama siyah olanından altında da siyah kumaş bir pantlon, kolunda da her zaman ki gibi saatlerinden vardı. Ama bu sefer ki saati benim ona aldığım siyah saatti. Bunu görünce çok mutlu olmuştum.

Gülümseyerek yanına gidip önünde durduğumda elleri direk belimi bulmuş, beni kendine çekip hafif eğilip sarılmıştı. Kafası da her zaman ki gibi boynumdaydı. Bu artık sık yaptığımız bir şey haline gelmişti. Sürekli bir araya geldiğimizde birbirimize sarılıyorduk.

Taehyung'un bana sarılması ile bende parmak ucuma kalkıp kollarımı boynuna sarmıştım. Ona sarılmak bana her zaman güvende hissettiriyordu. O iri cüssesine sığındığımda hiçbir şey artık beni korkutamıyordu.

İkimizde geri çekildiğimizde Taehyung'un elleri hala belimdeydi. Birbirimizin yüzünü incelerken, Taehyung'un bakışları az önce parlatıcı sürdüğüm dudaklarımda durmuş, birkaç saniye orda oyalandıktan sonra tekrar gözlerime bakmış "Gidelim mi?" Demişti.

Onu onayladıktan sonra belimden tutmaya devam ederek bana ön yolcu koltuğunun kapısını açmış, koltuğa oturduktan sonra da kapıyı kapatıp şöför koltuğunda yerini almış, emniyet kemerlerinizi taktıktan sonra Taehyung arabayı çalıştırmıştı.

Bize çok uzak olmayan alışveriş merkezine geldiğimizde arabadan inince Taehyung yanıma gelip elimi tutmuştu. O kadar hoşuma gitmişti ki bu anlatamam. Onun yaptığı her şey hoşuma gidiyordu gerçi orası ayrı.

Aramızdaki boy farkı, tarzlarımız, ve ellerimizin uyumu zıttı ama mükemmeldi.

Kapıdan girip içeriyi görmemle ağzım bir karış aralanmıştı. Çok güzel süslenmişti. Her yerde sarı ışıklar ve AVM'nin tam ortasında kocaman bir Noel ağacı vardı.

Taehyung ile yürürken onu Noel ağacının olduğu tarafa doğru çekiştirmeye başladım. Noel ağacının yanına geldiğimizde telefonu cebimden çıkarıp Taehyung'a uzatırken "Fotoğrafımı çeker misin?" Diye sormuştum.

Başını onaylar anlamda salladıktan sonra telefonumu alıp benim poz vermemi beklemişti. Parmaklarımı V işaret yapıp yüzüme yakın bir yerde tutmuş, kocaman gülümseyerek poz vermiştim.

Benim gülümsemem ile Taehyung da tebessüm etmişti. Daha sonra benim telefonum yerine kendi telefonunu çıkarıp fotoğrafımı çekmiştim. Bunu neden yaptığını sorgulamadım daha sonra bana gönderirdi fotoğrafımı.

Gülümsemeye devam ederek yanına gitmiş "Nasıl çıkmış?" Diye sormuştum. Oda bana telefonumu uzatırken "Çok güzel." Demişti. Söylediğine gülümserken AVM'de el ele gezmeye devam etmiştik.

Önce hazır gelmişken kendi eksiklerimi alayım diyerek bir mağazaya girmiş birkaç şeyden sonra gözüme çarpan eşofman takımları ile o tarafa yönelmiş saten ve pamuk olmak üzere şortlu iki pijama takımı almıştım.

Birincisi siyah saten bir pijamaydı. Üst kısmı gömlek altı ise şorttu. İkincisi de pamukluydu. Üstü beyazdı ve üstünde tavşan yüzü vardı. Altıda sadece bryazdı ve bu defa diğerinden farklı olarak cepleri vardı. İkiside diz üstünde olan kısa sortlardı.

Kasaya gidip ödeme yapacağım sırada Taehyung'un benden önce ödediğini söylemişlerdi bana. Ona Kızıp bir daha yapmamamsını söylesem de yıl başı için alacağım eksikleri, oyunları, atıştırmalıkları ve özel ihtiyaçlarım için aldığım her şeyi o ödemişti. Bende bunun üzerine bir şey almamaya karar verdim.

Bu süre zarfında Taehyung hiç elimi bırakmamıştı. Bı çok güzel hissettiriyordu. Arada omegalar ona yaklaşmak istese bile bizim el ele olduğumuzu görünce geri çekilmek zorunda kalıyorlardı. Ohh canıma değsin. Omega da hiç sesini çıkarmıyordu garip bir şekilde. Demiştim ya deltasının yanında oldunca kedi gibi oluyordu.

Taehyung ile gezmeye devam ederken ben acıktığım için bir şeyler yemiştik. Daha sonra işimiz bittiği için AVM'den çıkacaktık ki pamuk şekerleri görmem ile onları doğru ilerlemiştim. Taehyung onu bile alamama izin vermemiş bana iki tane alıp elime vermişti.

Bir eliyle benim elimi diğer eliyle de bütün poşetleri tutuyordu Taehyung. Bu şekil de çıkışa yürüyorduk. Arabaya vardığımızda ben ön koltukta yerimi alırken, Taehyung da poşetleri arka koltuğa bırakıp şoför koltuğuna geçmişti.

Ben arabayı şalıştırmasını beklerken o benim pamuk şeker yiyişimi izliyordu. Dudaklarımı izlediğinden habersiz canının çektiğini düşünerek bir parça ona uzattığımda bir bana bir de pamuk şekere bakmaya başladı.

Yemeyeceğini düşünerek ellerimi çekecektim ki bileğimden yakalayarak baş ve işaret parmağım arasında olan pamuk şekeri parmak uçlarımla beraber ağına almış emmişti.

Ay şimdi düşüp bayılacağım. Bunu yaparken çok sexy görünüyordu. İnanılmazdı. Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Parmak uçlarım yanıyordu, tahminimce yanaklarım da kızarmıştı ve en önemlisi karnım çok fena kasılmıştı.

Ben ağzım açık bir şekilde ona bakarken oda sırıtarak önce parmak uçlarımı ağzından çıkarmış sonra da bileğimi tutmayı bırakıp kuracağıma bırakmıştı.

O bunları yaparken ben aynı şekilde onu izliyordum. Böyle bir şey yapacağını tahmin etmemiştim.

Benim bı halim karşısında Taehyung'un dudağının tek kenarı yukarı kıvrılırken arabayı çalıştırmıştı.yolculuğun geri kalanında ben utancımdan tek kelime konuşmamıştım. Yolun sonunda ise Taehyung ufak bir işinin olduğunu ve daha sonra geleceğini söyleyerek beni yanağımdan öpmüştü.

Bende kızarık yanaklarım eşliğinde görüşürüz diyerek arbadan inmiş eve gidip son hazırlıkları yapmaya koyulmuştum.

--------

Eveet her şey hazırdı. Yemek masasını kurmuş, odaları hazırlamış, her yeri süslemiştik. Her yer mükemmel görünüyordu. Çok yorulmuştuk ben ve hyung. Her yerde LED ışıklar, yeşil süsler vardı. Salonda aynı şekilde ama orada farklı olarak Noel ağacı vardı.

Her şeyi hazırladıktan duş almış hazırlanmıştık. Ben cilt bakımı yapıp üstüme kızmızı üzerinde ren geyiklerinin olduğu bir pijama takımı giymiştim. Oda sade siyah bir pijama takımı giymişti. Herkese pijama giymelerini söylemiştik. Sebebi ise gece burda kalacak olmaları birde rahat olmalarıydı.

Yoongi hyun ile yarım saat daha beklememizin ardından kapı çalmış ilk misafirimiz olan Namjin çifti gelmişti. İkisi de çift takımları olan pijamalardan giymişlerdi. Namjoon hyung'un üstü beyaz altı siyahken Jin hyung'un da üstü siyah altı beyazdı. Çok tatlı görünüyorlardı böyle.

Ellerindeki pasta ve içecekleri bana uzattıklarında "Gerek yoktu." diyerek yandaki sehpaya bırakmış, ikilinin boynuna atlamıştım.

İkisi de kıkırdayarak bana sarıldıktan sonra Yoongi hyung'a da sarılmış ve salona geçmişlerdi. Daha sonra saat sekize geldiğinde tekrar kapı çalmış bu defa jimin ve Hoseok'un geldiğini görmüştüm. Jimin'in üzerinde benim pijamamın aynısından vardı. Sadece rengi benimkinden farklı olarak yeşildi. Hoseok'un ise üzerinde mor bi pijama takımı vardı. İksinin elinde de bira ve şarap vardı.

Taehyung neden gelmemişti, acaba gelecek miydi?
En son işinin olduğunu söylemişti. Umarım gelirdi çünkü yıl başına onunla girmek istiyordum.

Birbirimize sarıldıktan sonra ayak üstü Hoseok ile tanışmıştım. Jimin'in bahsettiği gibi çok sıcak kanlı ve tatlı biriydi aynı zamanda çok da güler yüzlüydü. Hep beraber salona geçip oturduğumuz da jimin hyung'un yanın gitmeden önce onu durdurmuş Taehyung'un nerde olduğunu sormuştum. Oda bana işi çıktığını birazdan burda olacağını söylemişti.

Herkesin birbiriyle tanışmasının sonunda ortamda koyu bir sohbet başlamıştı. Bende sohbete dahil olsam da aklım hala Taehyungdaydı.

------

Bir saat geçmişti ortam çok güzeldi. Herkes bu zamana kadar yaptığı her şeyi konuşuyor, gülüyorlardı. Taehyung hala gelememişti. Niye işi bu kadar uzun sürmüştü. Aramak istiyordum ama onu sıkmak istemiyordum. Ben böyle düşüncelere dalmışken kapı çaldı.

Kurdum da yerinde hareketlenince gelen kişinin Taehyung olduğundan emin oldum. Kalbimin deli gibi atması eşliğinde yerimden kalmış "Ben bakarım." Diyerek kapıya doğru koşar adımlarla ilerlemiştim.

Kapıya yaklaştığımda üstümü başımı düzeltmiş kapıyı açmıştım. Karşımda bana bakan Taehyung'u görünce yüzümde büyük bir gülümseme oluşmuştu. Halbuki birkaç saat önce beraberdik. Olsun ben yine de onu her gördüğüm de mutlu oluyordum.

Taehyung benim gülümsemem ile tebessüm etmiş kapıdan içeri girmişti. Bu defa ilk adımı ben atarak adeta boynuna atlamıştım. Oda hiç beklemeden belimi kavramış beni biraz daha kendine çekmişti.

Bu şekilde sarılmaya devam ederken Taehyung "Üzgünüm geciktim biraz." Demişti. Bunun üzerine bende boynunda soluklanmaya devam ederken "Sorun değil." Demiştim. O ferah feromonlarını solumak beni çok rahatlatıyordu. Bu şekilde bir süre sarılmıştık sonra Taehyung'un boynumdan öpmesi ile geri çekilmiştik.

Taehyung ayakkabılarını çıkarınca da el ele içeri girmiştik. Burdaki herkes bizim ruh eşi olduğumuzu biliyordu. Bilmeyenlere de biz sonradan söylemiştik zaten.

İçeride oturan iki kişi ilk defa delta görmenin şokunu yaşarken ben buna gülmüş ve birbirleriyle tanışmalarını sağlamıştım. Sonra da hep beraber yemeğe geçmiştik.

Herkes masada yerini alıp yemeğe başlarken Hoseok "Yemekten sonra Tabu oynayalım mı" Demiş ben ve jimin'in heyecanla ona dönmemize sebep olmuştu. İkimiz aynı anda başımızı olumlu anlamda salladığımızda herkes de onaylamış yemekten sonraki aktivitemiz belli olmuştu.

-------

"Ya bı siktirin gidin ben Yoongi ile eş olmam bir daha." Diyen Hoseok ile herkes kahkaha atmıştı. Söylediğimiz gibi yemekten sonra tabu oynuyorduk. Ben, Jin hyung ve Namjoon hyung aynı takımdaydık. Jimin, Hoseok ve Yoongi hyung da diğer takımdaydı. Taehyung ise ne kadar ısrar etsek de oynamayacağını söyleyerek bizi izliyordu.

İlk oyunda biz öndeydik, yani bizim takım gayet iyiydi. Ama Hoseok ve hyung anlaşmadığı için kaybediyorlardı. Hoseok'un mızmızlanmaları ile bu defa ikinci oyuna geçmiş ve eşleri kurayla seçmiştik.

Taehyung oyunu oynamadığı için adil olsun diye kueayı o çekmişti. İlk çektiği kağıtlar birinci takım yani ben, jimin, Jin hyung. Kalanlarda ikinci takımdı yani Namjoon hyung, Hoseok ve Yoongi hyungdu.

Hoseok'un itirazı ile jimin gülmeyi bırakıp "Bizi ilgilendirmez. Kura ne derse o." Dedi. Hoseok da bunun üzerine sesini çıkarmayıp boyun eğdi.

Herkes yine yerlerini alırken Jin Hyung "Ee neyine oynuyoruz?" Demişti. Bunun üzerine hemen araya girip "Bulaşıkları yıkasınlar." demiştim. Çünkü mutfak inanılmaz dağınıktı ve ben toplamaya üşeniyordum. Kazanacağımız belliydi çünkü ben ve jimin bu işte ustaydık. Bide Yoongi hyung ve Hoseok'un aynı takımda olması da bize kolaylık sağlıyordu. Bulaşıkları onlara yıkatacaktık.

"Tamam olur." Diyen Jin hyung ile kaybedenin cezadı belli olmuştu. Bunun üzerine Hoseok "Yoongi kurbanın olayım düzgün oyna. Bak bulaşık diyorlar . Sen mutfağı gördün mü. Hadi koçum sana güveniyorum yaparsın." Demiş herkesin gülmesini, Yoongi hyung'un da göz devirmesini sağlamıştı.

Herkes hazırlandığından süre başlamıştı ilk takım olarak biz oynayacaktık ve ben anlatacaktım. İlk kelime sandalye idi.

Vakit kaybetmeden jimin'e dönüp "Sen sürekli neyden düşüyorsun?" Dediğimde Jimin buna gülmüş ve hemen cevap vererek "Sandalye" demişti.

Hemen bir sonraki kelimeye baktığımda kurabiye olduğunu gördüm. Jin hyung'a dönüp "Sen sürekli bana nasıl sesleniyorsun?" dediğim de hemen "Kookie" demişti. "O ingilizce hangi kelimeye benziyor?" dediğimde jimin "Cookie" demişti. Bunun üzerine bende "Ne demek o?" Diye sorduğumda Jin hyung hemen "Kurabiye" demişti.

Hiç vakit kaybetmeden bir sonraki kelimeye geçtim. Kelime Brad Bit'ti. Jimin'e dönüp "Senin en sevdiğin oyuncu kim?" dedim. Oda hemen "Brad Bitt." diye hayran bir şekilde konuşmuş Yoongi hyung'un "Ben onun amına koyim." Demesine sebep olmuştu. Bu bizi güldürmüştü.

60 saniyenin sonuna doğru gelirken doğru olduğunu söyleyip hemen bir sonraki kelimeye geçtim bu sefer ki kelime dudaktı. İkiliye dönüp "Ben stres olunca ne yapıyorum?" dediğimde ikisi cevap vermeden Taehyung araya girmiş "Dudaklarını ısırıyorsun." demişti.

Şokla ona bakarken bir yandan da nasıl beni bu kadar iyi gözlemleyebildiğini sorguluyordum. Buna utanmıştım çünkü bu dudaklarımı izlediği anlamına geliyordu. "Süre bitti." diyen Yoongi hyung ile bakışlarımızı ayırmak durumunda kalmıştım.

Bu şekilde oyun devam etmişti. Bolca gülmüş ve aynı zamanda küfür de etmiştik. Özellikle Yoongi hyung ve Hoseok birbirlerine çok küfür etmişlerdi.

Oyunda biz onlardan bir sayı tek öndeydik. Nasıl diye soracak olursanız Namjoon hyung sağolsun. İki gerizekalının birbirine anlatamadıklarını o biliyor, sayı almalarını sağlıyordu. Off çok komikleridi. Eğer bu oyunu kazanırlarsa berabere olup yeni oyunu oynamak zorunda kalcaktık.

Şimdi ise bize gelen zor kelimlerden dolayı bu el 3 kelime bilmiştik. Yani 4 kelime bilirlerse kazanacaklardı. Süreyi başlatmıştık. Kelime zeki idi ve Namjoon hyung hemen anlatmaya başlamıştı.

"Siz bana az önce ne dediniz?"

"Yakışıklı."

"Başka?"

"Meteor" Yoongi hyung ve Hoseok'un ardarda verdiği cevaplar ile gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.

"Daha başka bir şey 148 hatta." Diyen Namjoon hyungla Hoseok hemen "Ha IQ" demişti.

Hiç durmadan hemen "Evet o ne?" Dedi Namjoon hyung. Bu sırada ben ile jimin yastıkları yumruklayarak gülüyorduk..

Daha sonra Yoongi hyung heyecanla atılıp"Beyin!" Dedi. Namjoon hyung sabrının sonuna geldiğini belli eden bir sesle "Beyinde ne var?" Dedi. Ben ve jimin'in gülmekten karnına ağrı girmişti. İkisi de birbirinden salaktı.

Namjoon sorusu ile "Nöronlar" diyerek araya giren Hoseok ile Namjoon hyung "Hay ben sizi sikeyim." Demiş, ardından da"Amına koduklarım IQ yüksek insanlara ne denir?" Diye devam etmişti.

"Haa zeki." Demişti ikisi de küfür yedikten sonra. Demek ki beyinleri küfürle çalışıyordu. Ben, jimin ve Jin hyung'un gözünden yaş geliyordu artık. Taehyung'a baktığımda- bı dakika bı dakika Taehyung nereye gitmişti. Merak etsemde belki lavaboya gitmiştir diye üstelemedim.

Tekrar oyuna döndüğümde "Sonunda be. Ben sizin beyninize sokayım." diyen Namjoon hyung'un küfürlerin işitip güldüm. Bir sonraki kelimelerine baktığımda işlem olduğunu gördüm.

Namjoon hyung "Yoongi bu senin alanın." Dedikten sonra "Matematikte ne var?" Diye sormuştu. Bunun üzerine Yoongi hyung "Toplama, çıkarma,çarpam, bölme, önerme,birinci dereceden denklemler, geometri, üslü, Permütasyon, Kombinasyon, Olasılık, İstatistik, Polinomlar, İkinci Dereceden Denklemler, Karmaşık Sayılar, Parabol-" diye başlamıştı ki Namjoon hyung :

"Bi sus puşt motora bağladın hemen." Diyerek onu susturmuş, "Bunların hepsi nasıl yapılıyor yani çözmek için neye ihtiyacımız var?" Diyerek yeni sorusunu sormuştu. Yoongi hyung da hemen arılarak bunu bekliyormuş gibi "Formül, işlem." Demişti.

"Bir değil iki."

"İşlem"

Namjoon hyung'un aralarında geçen ufak konuşmasından sonra Taehyung içeri gelmiş bana gülümseyip yerine geçmişti. Namjoon hyung da doğru olduğunu söyleyip vaktin azaldığını fark edince hemen bir sonraki kelimeye geçmişti. Bu defa kelime gökkuşağıydı. Hoseok'a dönüp "Hoseok sen en çok hangi rengi seviyorum demiştin?" Demişti.

Hoseok da hemen "Bütün renkler." Demiş Namjoon hyung'un "Çoğu rengin bir araya gelmesi ile oluşur?" Sorusuyla da "Gökkuşağı" demiş bizi iyice korkutmuştu. Sebebi ise bir kelime daha bilirlerse kazanacak olmalarıydı. Bu seferki kelime mutfaktı ve kolaydı.

Namjoon hyung bunun farkındalığı ile gülümsemiş "Yoongi sizin evde ne var?" Diye sormuştu. Yoongi hyung hemen "Oda,eşya, televizyon." Diye başlamıştı ki Namjoon hyung bu defa "Birinci katta ne var peki?" Diyerek daha basit bir şekilde sormuştu. Bunun üzerine "Lavabo, salon" diye hemen ekledi Yoongi hyung.

"Peki salonun yanında ne var?" Diye sorunca Namjoon hyung, Yoongi hyung hemen ayağıya kalkıp "Biliyorum. işte biz kazandık!" Diye bağırmıştı. Ben, jimin ve Jin hyung  birbirimize hüzünle bakarken Hoseok da bize dil çıkarmıştı.

Namjoon hyung ayakta sevinç dansları yaparken "Afferin lan bulamayacağını düşünmüştüm." Diye Yoongi hyung'u tebrik etmişti. Bunun üzerine Yoongi hyung ukala bir şekilde sırıtmış "Yok lan çok kolaydı. Bunu bilemeyen de salaktır yani." Demişti.

Hoseok da "Kalkın bulaşıkları yıkayın hadi." Diyerek bizle dalga geçin dedikten sonra Yoongi hyung'a dönmüş "Ee neydi peki?" Diye sormuştu. Yoongi hyung da gulerek "Koridor" demişti.

O an ortamda büyük bir kahkaha sesi duyulmuştu. Bu ses tabiki ben, Jin hyung ve jimin'in idi. Biz sabahtan beri kazandıklarını düşünürken onlar aptal faeklı bir kelime söylemişti. Off çok komikti.

Üçü yüzlerinde donan gülümsemeleri ile birbirlerine bakıyorlardı. Daha sonra gelen zamanlayıcının sesi ile Jin hyung "Süre bitti." Demiş. Namjoon hyung'un "Hay ben senin. Göktelen soktuğumun piçi, orul orul orusbu, puşt, pezevenk, götlek sik kafası." Küfürleri eşliğinde peşine vermesine neden olmuştu. Bizde orda birbirimize vurarak gülüyorduk.

Bu kovalamaca bir süre daha devam etmiş sonra hepsi tıpış tıpış bulaşıkları yıkamaya gitmişti. Bizde onları izleyerek video çekmiş ve gülmüştük. Sonra beraber aksiyon filmi izlemiş, UNO ve vegena twisting oyunu oynamıştık. Bunları yaparken Taehyung da bize katılmıştı. Hatta son oynadığımız oyunda sürekli onun üstüne düşmüştüm. jimin de bana sen varya sen bakışı atıyordu.

Gece sonunda da içerek dan etmiş ve karaoke yapmıştık. Şimdiyi sorarsanız omegalar ve betalar olarak hepimizin kafası uçuktu. Biz diğerlerine göre hiç alkols.dayanıklı değildik. Taehyung beni sarhoş olacağım hakkında uyarsa da jimin'in son açtığı duygusal şarkı ile hüzünlenmiş daha fazla içmiştim.

Etrafıma baktığımda Yoongi hyung'un jimin'i, Namjoon hyung'un Jin hyung'u kucağına aldığını gördüm. Taehyung da yanımda beni kaldırmaya çalışıyordu ama ben kızarık yanaklarım, dağınık saçlarım ve gülen yüzüm ile etrafa bakıyordum.

"Jungkook hadi kalk güzelim." diyen  Taehyung'un sesini duyduğumda bugün ikinci defa o kelimeyi duymam ile ona dönmüş dudaklarımı büzerek "Bana güzelim mi diyorsun?" dedim. Bunu söylemem üzerine"hıhım" diyerek beni onaylamış ve gözlerim kısılacak şekilde gülmeme neden olmuştu.

Koltukta yanımda oturan Taehyung'a dönmüş ve "Taehyung" demiştim.

"Hım?"

"Taehyungiee~"

"Efendimm."

"TaeTae"

"Taetae mi?" dedikten sonra kahkaha atmıştı. "Eveet" dedim. Kelimeler dudaklarımdan yuvarlak çıkıyor ve peltek konuşmama neden oluyordu.

Bu sefer bir anda "Deltammm." diyince Taehyung'un bakışları bir anda keskinleşti. Bakışları değişmişti ve ben bu bakışlarına ilk defa denk geliyordum. Sanki gözleri koyulaşmıştı.

"Niye öyle bakıyorsun yaa benim deltam değil misin?" Diyerek dudak büzüp duygusal moda bağladığımda. Hemen araya girip "Senin deltanım tabi ki bebeğim." Demişti. Bunun üzerine bende "Neeee bebeğim mi!" Diye bağırmıştım.

Az önce Yoongi hyung'un jimin'i kucağına aldığı aklıma gelince bu defa işaret parmağım ile salon kapısını göstererek ve gözlerimi kısarak "Onlar az önce omegalarını kucağına aldı sen neden beni almıyorsun? Ben senin omegan değil miyim!" diye önce yumuşak bir sesle başlayıp sona doğru cırladığımda, Taehyung önce şaşırmış sonra gür bir kahkaha atmıştı.

Dudaklarımı büzüp "Gülüyorsun. Demek ki ben senin omegan değilim."  Dediğimde "Hayır bebeğim ona gülmüyorum. Çok tatlısın ondan gülüyorum." diyip beni bacak içlerimden tutarak kucağına almış, dizlerine oturmuştu. Daha sonra bir eli ile bscağımı tutarken diğer eliyle belimi okşamaya baslamıştı.

İlk defa kucağına oturuyordum. Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Kalın baldırları az önce oturduğum koltuktan daha rahattı. Bide sıcacıktı.

Bu düşüncelerim ile "Taehyung kucağın çok rahatmış nerden aldın?" Diye ciddiyetle sorduğumda gülmüştü. Soruma cevap vermesine izin vermeden hemen "Taehyung~" diye ismini uzatarak onu çağırmıştım.

"Efendim güzelim." diyerek beni yanıtladığında "Neden kaplumbağalar ters düştüğünde düzelemez?" demiştim. Buna da kahkaha atmış ve Bilmiyorum bebeğim demişti.

Bu defa "Taehyung!" diye aniden yükselince bıkmadan tekrar "Efendim güzelim." demişti. "Benim kurdum sen gelince susuyor. Gelmeyince de başımın etini yiyor." Diyerek konudan konuya atlamaya devam etmiştim.

"Taehyung biliyor musun ben senin en çok saçlarını, ellerini ve kaslarını seviyordum ama artık kucağını da sevdim." Demiştim. Oda benim yüzüme tebessüm ederek bakarken "Öyle mi?" demiş, benimde "Hıhım" diyerek biraz daha mayışmama sebep olmuştu.

Dizlerinde biraz kaymış daha ileri oturmuştum. Kollarımı boynuna dolayarak başımı boynuna gömmüş ona sarılmıştım. Yavaş yavaş uykum geliyordu oda bunu fark etmiş olacak ki kucağında ben ile birlikte ayağıya kalkmış benim salondan çıkarak dikkatli bir şekilde ben ile merdivenleri çıkmıştı. Bunları yaparken bir saniye olsun bacağımı ve belimi okşamayı bırakmamıştı.

Odamı bilmemesine rağmen beni uyandırıp sormamıştı. Aralık  olan odamın kapısını ayağıyla itmiş, duvarda olan fotoğraflarımı görmuş olacak ki  içeriye girmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra "Odanda senin gibi kokuyor." demişti. Ben hala onun boynunda ferah feromonları ile soluklanıyordum.

Beni yatağın soğuk yüzeyine bırakıp üstümü örtmüştü. Tam gidecekken bileğini "Deltamm sende benimle uyusan olmaz mı?" Demiştim. Oda bir şey demeden yanıma uzanmış, yan dönerek beni de belimden tutarak dibine kadar çekmişti. Kolu ksfamın altındaydı ve benim başımda onun göğüsüne yaslıydı. Bir eli belimde yerini korurken kafası da saçlarıma gömülmüştü. Kucağında küçücük kalmış bir şekilde gözlerimi hiç açmadan yarın nasıl utanacağımdan habersiz uykuya daldım.

¤¤¤¤

Bölüm sonuuu

Bu kadar uzun bir bölüm yazmayı düşünmüyordum ama yazdım.

Bölüm nasıldı? Umarım beklediğinize degmiştir.

Tam tamına 5330 kelimelik bir bölümdü.

Umarım okurken sıkılmamışsınızdır.

Bu arada ben bir şey yaptım. TAEKOOK akrostişi yaptım. Sizinle de paylaşacağım.

Taşşaklı bir sen
Ağlak bir ben
El ele verirsek
Kaç çoğumuz olur bir bilsen
Orusbuluk yapma gel
Odunluk yapma gel
Kaçalım biz beraber

Only_taekook708


Nasıl olmuş kshdhfkdjdjdkfhfjfk

Neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın vanilyalarımm.


Derin kaçar~





















Continue Reading

You'll Also Like

213K 18.7K 41
''Biliyorum, güzelim. Gözlerinde içinde sakladığın meleği görebiliyorum. Korkuyorsun, farkındayım. Fakat yanında olduğumu unutma ve elini tutmama izi...
47.9K 2.5K 41
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
26.7K 969 18
yeni bölüm gelmeyecektir. @ismelari
333K 21.4K 33
Karanlığın travmasını yaşayan Jungkook ve onu karanlık bir odaya kilitleyerek cezalandıran Bay Kim. Seme~Taehyung Uke~Jungkook •Mpreg•