Rastlantı

By mahkumasigii

2.5K 434 1.8K

Toksik, zehirli, saplantılı... Bunları içeren bir aşk. Aşk olup olmadığı tartışılacak bir aşk. Evgin, Türkiye... More

1. Bölüm: Yesariler.
2. Bölüm: Evlilik.
3. Bölüm: Çapkının Teki.
4. Bölüm: Acı.
5. Bölüm: İş.
6. Bölüm: Vakıf Başkanı.
7. Bölüm: Gözyaşı.
8. Bölüm: Kıskançlık Krizi.
10. Bölüm: Yıldızların Altında.
11. Bölüm: Senin Uğruna.
12. Bölüm: Eve Dönüş.
13. Bölüm: Çocuk.
14. Bölüm: Kara Gün.
15. Bölüm: Cam Kırıkları.
16. Bölüm: Yaşanmamış Gibi.
17. Bölüm: Yarış.
18. Bölüm: Uyuşturucu.
19. Bölüm: Okul.
20. Bölüm: Sınav.
21. Bölüm: Yemek.
22. Bölüm: Zincirleme Kaza.
23. Bölüm: Uzman.
24. Bölüm: Gözyaşı.
25. Bölüm: Doğmadan Ölmek.
26. Bölüm: Kan.
27. Bölüm: Düşük.
28. Bölüm: Şok.
29. Bölüm: Dava.
30. Bölüm: Hap.
31. Bölüm: Karar.
32. Bölüm: Kaza.
33. Bölüm: Kimse.
34. Bölüm: Anne Olmak.
35. Bölüm: Kabus.
36. Bölüm: Sır.
37. Bölüm: İlaç.
38. Bölüm: Test.
39. Bölüm: Üvey.
40. Bölüm: Gizli.
41. Bölüm: Terk Etmek.
42. Bölüm: Yasak.
43. Bölüm: Yıkık.
44. Bölüm: Keşke.
45. Bölüm: Aşk ve Acı.
46. Bölüm: Hiçbir Zaman.
47. Bölüm: Borç.
48. Bölüm: Ateşkes.
49. Bölüm: Gizli Görev.
50. Bölüm: Şart.
51. Bölüm: Hisse.
52. Bölüm: Tokat.
53. Bölüm: Son kez.
54. Bölüm: Kesik Bilek.
55. Bölüm: Ağlayarak Uyumak.
56. Bölüm: Bıçak.
57. Bölüm: Bıçak. (2)
58. Bölüm: Bir Varmış, Bir Yokmuş.
59. Bölüm: Masalın Sonu.
60. Bölüm: Halüsinasyon.
61. Bölüm: Taşınamayan Yükler.
62. Bölüm: İntihar.
63. Bölüm: Yesariler Yasta.
64. Bölüm: Hüzün.
65. Bölüm: Onsuz.
66. Bölüm: Anılara Mahkum.
67. Bölüm: Boş Bakışlar.
68. Bölüm: Uçurum Kenarı.
69. Bölüm: Kavuşmak.
70. Bölüm: Özlem.
71. Bölüm: Yeniden.
72. Bölüm: Biz Çok Güzeliz.
73. Bölüm: Vakti Geldi.
74. Bölüm: Siyah.
75. Bölüm: Gül ve Dikenleri.
76. Bölüm: Suçlama ve Suçlanma: Ben Ezgi Yesari!
77. Bölüm: İyi mi, Kötü mü?
78. Bölüm: Karnımdaki?

9. Bölüm: Balayı.

52 8 34
By mahkumasigii

Ertesi gündü. Tekrar. Günler geçip gidiyordu ama hep aynı günde takılı kaldığımı hissediyordum.

Dün Ateş'le öpüşürken Evgin'in bizi uzaktan izlediğini fark etmiş ve onu kıskandırmak için elimden geleni yapmıştım. Öylede olmuştu. Resmen kıskançlık krizine girmişti.

Bugün iş yoktu. Okulum da daha başlamamıştı. Bugün ikimizde evdeydik, sanırım... Birbirimize laf sokmak için harika bir gündü.

Ben uyandığımda niye Evgin uyumuyordu. Niye o hiç benden önce uyumamıştı? Belki geç yatıp erken kalkıyordur. Bir kere bile uyuduğunu görmedim ama...

İkimizde yatakta yatıyorduk ve birbirimize arkamızı dönmüştük. Biliyordum, uyumuyordu.

Derin bir iç çektiğim sırada aklım ilk gecemizde gitmişti yeniden. Aynı evde, aynı odada, aynı yatakta geçirmiştik tüm geceyi. Şimdiki halimizle o günü karşılaştırsak aynı kişi bile değildik.

"Nikahta göz kırptığın kişi o muydu?"

Evgin'in sorduğu soruyla şaşkına dönmüştüm. Biliyordu. Nikahta, elimde aile cüzdanımızı havada sallarken Ateş'e göz kırptığımı fark etmişti. Sadece onun kim olduğunu görmemişti. Ve bu aklına takılmış, evlendiğimiz günden beri bunu düşünmüştü belli ki.

"Çok mu merak ettin?"

Tabii ki söylemeyecektim bunu ona. O sanki bana her şeyi söylüyordu. Söylüyor muydu? Söylemiyor muydu? ...Neyse.

"Ettim desem, söyleyecek misin?" Başlamıştık yine laf oyunlarına.

"Hayır." dedim kestirip atarak. Bir şey fark etmiştim. Bugün bana laf sokmamıştı. Kurduğumuz üç cümlede bile, sadece ağzımdan laf almaya çalışmıştı. Sesi her zamankinden daha yorgundu sanki.

İkimizde yerimizden kıpırdamadan yatmaya devam ediyorduk. Ta ki kapı çalana kadar.

"Ben bakarım." dedi ve doğruldu. Ayağa kalktığında yine simsiyah giyinmiş olduğunu gördüm. Bu adam siyahtan başka renk bilmez mi?

Evgin kapıyı açınca Reşit Bey konuşmaya başladı.

"Evgin Bey, babanız sizi odasına çağırıyor. Ezgi Hanım'la beraber..."

Kapı aralığından beni gördüğünü hissettim Reşit Bey'in. Normalde bu saatte yatmazdım, çoktan ayaklanmış olurdu bütün ev. Ama dünkü olaylar...

"Sonra gelsek olmaz mı?" dedi Evgin. Şaşkınlıkla doğruldum ve ona baktım ama o bana bakmıyordu. Babasıyla ilgili hiçbir şeyi ertelemezdi normalde.

"Acil dediler, efendim..." Reşit gözlerini kaçırarak konuştuğunda ayağa kalkmış, üstümü değiştirmek için giyinme odasına gidiyordum. Bu kadar acil olan neydi? Yoksa...

"Tamam, geliyoruz." dedi Evgin ben çoktan giyinmişken.

Nihayet Zahit babanın odasına geldiğimizde kapıyı tıklatıp içeri girdik.

"Günaydın baba..." diye mırıldandı Evgin.

"Günaydın çocuklar. Erkenden çağırdım sizi, bir işiniz yoktu değil mi?"

"Önemli değil baba." dedi Evgin babasının karşısında başını eğerek. Benim dışında herkese saygılı ve sevgiliydi, ben ona ne yapmıştım ki?

Evgin ve ben ciddi ciddi babamızın ne diyeceğini beklerken Zahit baba güldü. Keyfi gayet yerindeydi bizim aksimize.

"Aferin çocuklar, iyi iş çıkardınız. Bir tatili hak ettiniz."

Evgin'le göz göze geldik ve sonra tekrar önümüze döndük. İkimiz, tatile mi gidecektik?

"Nasıl yani?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Balayı gibi düşünün. Apar topar evlendiğinizden gidememiştiniz."

"Hiç gerek yoktu baba..." Evgin tabii ki gitmek istemiyordu.

"İşler aksamaz mı baba?" diye sordum. Gitmemek için elimizden geleni yapıyorduk.

"Birkaç günden bir şey olmaz. Ama, abartmayın da."

Bir süre derin bir sessizlik oldu.

"Çıkabilirsiniz."

Kendi odamıza gittiğimizde oflayarak koltuğa oturdum.

"Ne oldu, çıtın çıkmıyor? Gitmek istemiyor musun yoksa? Hemen gidip babama söyleyebilirsin." Evgin insanı sinir etmekte bir dünya markasıydı. Kravatını gevşetirken benimle alay ediyordu. Ona göz devirip yere boş boş bakmaya devam ettim.

"O tatilde yanına duracağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Burada olduğu gibi peşinden sürükleyemeyeceksin beni." dedim yüzüne bakmadan.

"Dün gece beni öperken de öyle diyordun."

Şok içinde ona baktım. Hatırlamıyordum. Uyduruyor muydu?

"Neyse ne. Kaç gün kalacağız orada?" dedim ciddiyetle.

"Üç." diye cevap verdi. Beklediğimden azdı ve bu iyiydi.

Gece olmuştu ve valizleri toplamıştık. Evet, hemen gidiyorduk. Ne kadar çabuk gidersek o kadar çabuk gelecektik. Muhtemelen sabaha karşı orada olacaktık. Fazla uzak olmayan bir şehre gidecektik.

Arabayı bu sefer Evgin kullanmayacaktı, şoförümüzle gidecektik.

"Hazır mısın?" dedi Evgin yanıma gelirken. Ben valizlerimi kapının oraya götürüyordum.

"Hazırım." Bu kadar ciddi kaldığımız nadir zamanlardaydık. Heyecanlıydım aslında, onunla tatile gitmek nasıl bir histi? Bence eğlenceli olacaktı...

Saatler süren yolcuğumuzun sonunda hiç uyumamıştık. İkimiz de yola bakıp düşünmüştük sabaha kadar. Sessiz ve sakin. Evgin ve ben. Şaşırtıcı...

Otele geldiğimizde ikimizde özel bir oda ayarladık ve yerleştik. Çift kişilik tek bir yatak vardı odada... Zaten bu zamana kadar aynı yatakta yatmıştık, artık bunu sıkıntı bile etmiyordum.

Koltukta somurtarak oturduğum sırada Evgin yanıma gelip oturdu.

"Ee, üç gün boyunca burada böylece oturacak mısın?"

Doğrularak ona döndüm.

"Ne yapayım?"

Birkaç saat sonra...

"Aa, hadi ama! Yine ben kazandım." dedim gülerek kartları toplarken. Biz, balayımızda, otelde pişti oynuyorduk!

"Bir daha oynayalım." dedim kartları elimde karıştırırken. Evgin'le göz göze geldik, bana gülümseyerek bakıyordu.

"Tamam, sana bir güzellik yapayım, bu sefer sen kazan." dedim.

Kartları dağıtıp oyuna başlamıştım. Evgin kartlarına bakmadan eline geçeni atıyordu. Gözü bendeydi.

"Ohoo... Sen oynamıyorsun ki, rastgele kart atıyorsun."

"Evet..." dedi sonunda. Gözünü benden ayırmıyordu, ayırsa kazanacaktı!

"Evgin, vale attın, alsana kartları!" diye bağırdım. Kendine gelmişti.

"Sıkıldım ben, hadi dışarı çıkalım." dedi kartları koltuğa bırakarak. Neredeyse akşam olacaktı, ne uyumuş ne yemek yemiştik.

"Tamam, yemek yemeye gidelim o zaman." dedim ayağa kalkarak.

"İyi olur."

Dakikalar içinde hazırlanmıştım. Üstümde siyah mini bir elbise ve uzun, topuklu, siyah çizmeler vardı. Bordo bir ruj, koyu bir göz farı, maskara ve eyeliner da sürmüştüm. Saçlarımı yukarıdan bir atkuyruğu yapmıştım. Bende Evgin'le aynı tarzdaydım aslında.

Evgin tahmin ettiğim gibi siyah tişört ve siyah pantolon giymişti. İkimizin de giydikleri hiç değişmiyordu.

Pahalı, lüks bir restorana gelmiştik. Yemekleri çoktan bitirmiş, konuşuyorduk.

"Bir şey soracağım." dedim şarap kadehini masada döndürerek. "Neden bu kadar dengesizsin?"

"Pardon?" dedi gülerek. Onu dinlemeden, ciddiyetle devam ettim.

"Bir gün gözümün içine baka baka metresinle yatıyorsun. Diğer gün gözlerini benden alamıyorsun."

"Sende dengesizsin bu konuda bence." diye cevap verdi kestirip atarak.

"Hayır." dedim kaşlarımı çatarak ve başımı iki yana sallayarak. "Tek dengesiz sensin."

"Bak, yine aynı şeyi yapıyorsun." dedi ben şarabımı içerken. "Bir iyi davranıyorsun, bir kötü."

"İlk ben sordum." dedim omuz silkerek. Evgin derin bir iç çekti.

"Zamanı gelince öğreneceksin."

Continue Reading

You'll Also Like

146K 5.6K 27
O mükemmeldi. Hayran olunasıydı. Gözleri, saçları, sesi, bedeni, yüzü... O tamamiyle kusursuzdu. Benden yaşlarca büyük olsa da içimdeki hayranlığı en...
7.3K 145 4
"Korumamla birlikte olmanı ve ondan hamile kalmanı istiyorum." Ferzan'ın ağzından çıkan cümle beni etkisiz hâle getirirken nefesimin kesildiğini hiss...
1M 56.9K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
429K 5.7K 32
❝ Gün geçtikçe büyüyorsun Beverly, bende yaşlanıyorum. Gün geçtikçe güzelleşiyorsun ve sen güzelleştikçe seni daha fazla koruma altına almam gerekiyo...