ASİ

By siyahkelebekligece

133K 6.3K 875

GÖLGE TİMİNİN GECE ÜSTEĞMENİ More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14.BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21.BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM

18. BÖLÜM

3.6K 198 17
By siyahkelebekligece


17 yılımın geçtiği o pis evdeydim ve yine amcamdan kaçmaya çalışıyordum.

" Seni pislik fare gel buraya " kaçarken ayağımın halıya takılması ile yere kapaklandım. Ellerimi yüzüme doğru siper ederken amcama yalvarmaya devam ediyordum. " Amca ne olur vurma bir daha yapmayacağım " acımasızca asıldığı saçlarımı bileğine doladı ve biraz daha asıldı.

" Ne diyorsun lan sen hele bir daha yap bak etlerini lime lime doğramıyor muyum orospu seni " hıçkırırken kendimi korumak için ellerimi bileğinden tutmaya devam ediyordum. 

"N'olur amca bırak "

" Amca " " AMCA bırak beni ne olur "

" Seni bırakmak mı ölsem bile bırakmayacağım seni rüyalarında olacağım hep nefesimi ensende hissedeceksin "

Yerimde sıçrarken bunun her zamanki rüyalardan biri olduğunu anlamıştım. Bu evde  olduğum her an söylediği gibi nefesini hep ensemde hissediyordum.

Kurtulamıyordum.

O lanet adamdan kurtulamıyordum.

Ellerim terden ıslanan boynuma giderken yataktan sakince ayaklandım. Gözlerim Aynadaki gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmış saçı başı dağılmış geceye takıldı Acıyla gülümsedim. İnsan acı ile gülümseyebilir miydi ? Ben gülümsüyordum hayat bana acıyla gülümsemeyi de öğretmişti. Binbaşının abim olduğunu öğrendiğimden beri bu kabusları daha çok görür olmuştum. Ne kadar kolay söyledim değil mi ?

Binbaşı adını bir kere duyduğum binbaşı benim yıllar önce bir araba kazasından öldüğünü düşündüğüm mezarına gittiğim saatlerce başında ağladığım abim olduğunu iddia ediyordu. Suratımdaki gülümseme kahkahaya dönerken bunun sinir krizi başlangıcı olacağını biliyordum. 5 gündür zaten bunları yaşamıyor muydum.

Kahkaham hıçkırıklara dönerken ellerimle yüzümü kapattım. " Neden neden daha önce gelip beni o caniden almadın neden " hem ağlıyor hem de ona söylenmeye devam ediyordum. Amcamla geçirdiğim 17 yıl boyunca hep en büyük eksikliğim beni korumasını istediğim bir abiyken ben her gece o adamdan nasıl kurtulurum diye düşünüp abim olsa beni korur diye düşünürken bir anda çıkıp ben senin abinim diyen birinin olması beni kör kuyulara atmıştı.

Hele de küçük gece

Ona nasıl kıyardım ben

Onun bir suçu olmadığını varlığımı 2 ay önce öğrendiğini söylese bile kabullenemiyordum. Nasıl kabullenebilirdim ki zaten sızım sızım sızlayan kalbim buna müsade etmezdi.

O sözleri duyduktan sonra ikisinin de beni takip etmemesi konusunda söylemlerim üzerine kapıyı çarpıp çıkmıştım. Yoldan zar zor bulduğum bir taksi ile merkeze indikten sonra bir otele gelmiş oradan  da kendime bir ev tutmuştum. Ve 5 gündür bu evden kafamı bile çıkarmamıştım.

Acı çekiyordum. Bunca yıl en azından kabullenerek geçmişti. Yoklardı dedim onların elinden gelen bir şey yoktu. Allah onları daha çok seviyordu benden önce aldı yanlarına ama şimdi karşıma geçmiş ben senin abinim diyen adama inanmak istemiyordum.

Bir de gözümü bile kırpmadan güvendiğim Asrın vardı. Biliyordu benim ne kadar yaralı olduğumu biliyordu. Buna rağmen susmuştu.

Orda benim arkamda durmak yerine sadece susmuştu. Yediremiyordum. Belki de daha önceden biliyordu. 5 gündür biliyordu diyen tarafım ile hayır bilse gelir söylerdi o senden bir şey saklamaz diyen tarafım arasından kafayı yemek üzereydim. Bir de kapımı önünde duran camları siyah filmli araba vardı.

Buradaydı. Gelme dememe rağmen gelmiş kapının önünden bir dakika bile ayrılmamıştı. Oydu biliyordum. Varlığını hissedebiliyordum. Otelden beri beni takip etmiş ve 5 gündür kapımın önünde beklemeye devam etmişti.

Derin bir nefes alarak pencerenin arkasından siyah arabaya göz gezdirdim. Sanki günler sonra göz göze gelmişiz gibi irkilirken bunun hiç iyi bir fikir olmadığının farkındaydım. Henüz onlardan birini göremeye hazır değildi.

Özlemiştim. Bakışını konuşmasını her şeye rağmen arkamda dimdik duruşunu deli dehşet özlemiştim ama korkuyordum da her şeyi unutup boynuna atlamaktan beni geri götür demekten çok korkuyordum. Gözlerim masanın üstünde duran telefona kayarken orta tuşuna basarak açtım. Yine bir arama yada mesaj yoktu.

Çıkarken beni sakın aramayın gelmeyin peşimden demiş olsam da telefonu bir dakika yanımdan ayırmıyor armalarını bekliyordum. Belki bu davranışım acizceydi farkındaydım ama bunca yıl sonra gerçekten sevildiğimi hissettiğim insanların arasından öyle hiç bir şey olmamış gibi kapıyı çarpıp çıkmak çok acı vericiydi.

Kaçıp saklanmak bana yakışmazdı benim canımdan çok sevdiğim bir mesleğim vardı ama bunca acıya işkenceye bile dayanan bedenim gerçekleri bir türlü kaldıramamıştı. O savunmasız titreye titreye ağlayan küçük gece gözlerimin önünden gitmiyordu bir türlü.

Evin içinde yankılanan ses ile kafamı kapıya doğru çevirdim. Zil çalmıştı galiba. Kalbim bir anda hızla göğüs kafesimi dövmeye başladığında tekrar aynı ses evin içinde yankılandı.

5 gündür içinde olduğum evimin zil sesini bile bilmiyordum.

Elim beylik tabancama giderken kapıya doğru yöneldim. 5 gündür gelmeyen adam şimdi de gelmezdi değil mi ? Kapı ardı ardına bir kez daha çalarken sinirlendiğimi hissedebiliyordum.

Silahımın emliyetini açtıktan sonra tahta kapıyı hızla açıp silahı karşımdaki kişiye doğrulttum.

Gelen Pusattı. Gözlerim hayal kırıklığı ile açılıp kapanırken kendime bir kez daha saydırdım. Onca şeye rağmen hala onlardan birinin gelmesini bekliyordum ya yazıklar olsundu bana

Ellerini havaya kaldırmış şaşkınlıkla bana bakan pusattan çektim gözlerimi ve arkasındaki siyah arabaya çevirdim. " Aman komutanım beni mi vuracaksınız " konuşması üzerine bakışlarımı ona çevirirken silahımı indirdim ve kenara doğru çekildim

" Geç içeri hadi ev buz gibi oldu." İçeri geçip kapıyı kapattı. " Yani gece 5 gündür ortalarda yoksun tek sorunumuz evinin buz gibi olması mı beni nasıl buldun falan demen gerekmiyormuydu ?"  Onu arkamda bırakarak oturma odasına doğru ilerledim ve masanın üstünde duran sigaramdan bir dal alıp hızla yaktım. " Bildiğim sorulara sormam "

Timimden birini görmek beni üzmüştü. Onlara olan özlemim bir anda gün yüzüne çıkarken son günlerde olduğu gibi ilk durağım sigaraydı.

" Seni götürmeye geldim" Sakin tutmaya çalıştığım yüz ifadem ile koltukta oturan pusata çevirdim gözlerimi

" Hala karşında komutanın var pusat eşya mı taşıyorsun mal mıyım ben kimi nereye götürüyorsun " Sinirden ses tonumu ayarlayamamıştım. Dizlerine koyduğu ellerini biraz daha kaydırdı ve oturduğu koltuktan biraz öne doğru geldi.

" Bak Gece aranızda ne oldu bilmiyorum ama binbaşı perişan Asrın 5 gündür kapıdaki arabada yatıyor " eliyle beni gösterip " Senin de onlardan bir farkın yok yukarıdan emir geldi binbaşı biraz daha telefonlara cevap vermezse uzaklaştırma alacakmış"

Benim için 1 asır gibi gelen 5 günden sonra onlardan bir haber almak içimdeki ağırlığın biraz olsun gitmesini sağlamıştı. Ne demek telefonlara bakmıyordu. Çocuk oyuncağı mıydı bu iş !

" Yanlış kapıdasın Pusat binbaşının telefonları açmasını ona söylene gerek bana değil "

" Mala yatma Gece ne olduysa binbaşının Asrının evine geldiği geceden sonra oldu sende o evdeydin "
Sinirle ayağa kalktım. " Ne diyorsun lan sen benim ne yaşadığımı biliyor musun da konuşuyorsun " elime gelen herhangi bir şeyi duvara doğru fırlatırken hırsla ona baktım.

" Bak halime paramparçayım niye kimse beni görmüyor yine her şeyin sorumlusu ben miyim yani"

Elime gelen ne varsa fırlatırken avazım çıktığı kadar bağırıyordum. " Neden hep başka birini düşünmek zorundayım neden gidin " küllüğü pusata doğru güçsüz fırlattım. " Def olun gidin " gözyaşlarım ardı ardına akarken yere doğru çöktüm. Pusatın çaresizde kapıya doğru gittiğini puslu gözlerimin arkasından görmüştüm. Kapının açılma sesinden sonra Güçlü kollar etrafımı sarıp hızla beni kucağına çekerken kokusundan günlerdir hasret çektiğim adam olduğunu anlamıştım.

Kollarının arasında güçsüzce çırpındım. " Bırak " kolları canımı yakmamaya dikkat ederek daha sıkı sardı bedenimi. " Bırakmam , Ölsem bırakmam " bir insanın ses tonu bile özlenir miydi?

Ben özlemiştim. Duyduğum ses beni sakinleştirirken kucağındaki debelenmem durdu. Gözlerimi hızla gözlerine çevirdim. Hasretiyle yanıp tutuştuğum siyahlarını görünce bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan

Bir saniye daha görmesem sanki nefessizlikten ölecekmişim de görünce nefes almışım gibiydi.

" Ağlama ne olur ağlama yakıp kavurma beni " kafamı göğsüne gömerken o da burnunu saçlarıma daldırmış derin derin nefes alıyordu.

" Ölecektim. Biraz daha bu kokuyu almasam ölecektim. Elimi uzatsam sana ulaşacak mesafedeydim ama uzatamadım " Kollarım yavaşça bedenine dolanırken biraz daha gömdüm başımı

Teslim olmuştum işte kaç gündür hemen gardımı indirmeyeceğim diye kendimi tembihleyip durmama rağmen gözlerine bakar bakmaz tüm gemiler yakmıştım.

" Ne olur bana bilmediğini söyle senden bir şey saklamadım de " Saçlarımda gezinen eli duraksarken ben derin bir nefes aldı. " Biliyordum " gözlerimi sıkıca kapattım. Sanki gözlerimi kapatınca onun sesini de duymayacakmışım gibi kendimce bir koruma kalkanı oluştururken olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım ve doğruldum. Sıkı sıkı yumduğum gözlerimi açarken onun siyahları tam gözlerimin içine içine bakıyordu.

" Bana güveniyor musun ? " Deli gibi güveniyordum.

" Bu neyi değiştirir? " Büyük elini kaldırdı ve yanağıma koydu.

" Hepsini konuşacağız ama şimdi gitmemiz gerekiyor güzelim " bedenimi geriye doğru çektim ve elinin yanağımdan düşmesini sağladım. " Gelmek istemiyorum"

" Alinin bir kız kardeşi varmış ve Apo'nun elindeymiş Aliyi tehdit ediyorlarmış. Binbaşı Apo'yla iletişime geçti. Kimseye bir şey söylemiyor ama bu gece biraz hareketlilik varmış askeriyede tek başına gidip kızla kendini takas etmekten bahsediyorlar "

Duyduklarım sonucu ağzım hayretle açılırken böyle bir şeyi aklından geçiriyor olmasına bile sinirlenmiştim. Bu kadar mı dönmüştü gözü bu kadar mı hemen vaz geçmeye hazırdı. Ben bizim için savaşır derken ilk kaçış yolunda kendini feda mi ediyordu.

" Ne " hızla doğruldu ve elini bana doğru uzattı. " Bir an önce gitmeliyiz " bana uzattığı eline es geçip yerden destek alarak hızla doğruldum. Gözüm hiç bir şey göremezken yatak odasına adımladım. En son ne zaman fırlattığımı hatırlamadığım pantolonumu bacaklarımdan geçirirken masanın üstünde duran telefonu da cebime attım. Odaya bakma gereksinimi bile hissetmeden kapının önünde bekleyen Asrına doğru adımladım ve kapıdan çıktım.

Gözüm hiç bir şey görmüyordu. Aklımdaki tek şey saçma salak bir şey yapmadan binbaşıya yetişmekti. Kaç gündür olan biteni asla kabullenmeyen ruh halim duyduklarımdan sonra beynimin bir köşesine çekilmiş ve sahne senin gece koş yetiş diyordu.

İzin vermezdim. Kim olursa olsun izin vermezdim fakat ona hiç izin vermezdim. Kabullenemesem bile o benim Ailemden olan tek kişiydi. Nasıl hiç bir şey olmamış gibi kör kurşunların önüne atardım onu

Arkamdaki adım sesleri ile Asrının da arkamdan geldiğini anlayabiliyordum. Pusatın açtığı kapıdan hızla arabaya binerken Asrın da sürücü koltuğuna oturmuş ve arabayı çalıştırmıştı.

" Pusat Binbaşı hala askeriyede mi ? " Telefonda olan bakışlarını bana doğru çevirdi ve kafasını salladı. " Akif'ten aldığım mesaja göre silah odasındaymış. Hazırlanmış çıkıyormuş" Sinirle gözlerimi yumarken hala nasıl böyle bir acemilik yaptığını düşüyordum. " Yetiştireceğim seni merak etme " Asrının sesini duymak beni biraz daha sakinleştirirken pusatın elinden telefonu çektim ve Akife mesaj attım.

" Akif durdur onu "

" Abi nasıl durdurayım koca binbaşını önüne geçmeye çalıştım ama gözü kimseyi görmüyor ki "

Kafamı kaldırıp yola baktım. " 5 dakikaya ordayız oyala bir şekilde " cevabını beklemeden telefonu pusata geri verdi. Sinirden gözüm hiç bir şey görmüyordu. Tekerleklerden çıkan sesler patika yola girdiğimizi işaret ederken gözlerim yanımda oturan Asrına takıldı. Ona baktığımı hissetmiş olmalı ki arabayı durdurdu ve bana baktı. " Hadi in ve durdur onu ben silah odasına kimseyi sokmayacağım " minnetle baktım gözlerinin içine onun varlığında kendimi güvende hissetmeyi çok özlemiştim.

Sıcak tutmaya çalıştığım surat ifademle kafamı minnetle salladım ve hızla indim arabadan askeriye adımlarken gözüm kimseyi görmüyordu. Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp sağa döndüm.

Endişeli bir şekilde kapının önünde bekleyen Yusuf ve Akif'in bana seslenmesini bile duymuyordum. Tek odağım kapının arkasındaki bedendi. Açtığım kapıdan içeri girip sert bir şekilde kapattım.

Koltukta oturan ve silahını temizleyen binbaşı gördüğümde tüm öfkem balon misali sönerken buraya gelene kadar kafamda dolan tüm cümleler zihnimden uçup gitmişti. İlk defa dikkatlice incelediğim yan profinin bana ne kadar benzediği gerçeği beni mermi yemiş gibi sarsarken ona doğru bir adım attım.

" Size beni rahatsız etmeyin demedim mi lan siktir git yakmayım askerliğini " yaptığı işe devam ederken kafasını kaldırmadan konuştu. Bir adım daha attım. Şimdi karşımdaki gördüğüm kişi benim abim miydi ?

Geceler boyu yolunu gözlediğim yokluğu ile bile hayal kurduğum abim

Derin bir nefes alıp gözlerini sıkıca yumdu. " Defol git demedim mi lan " kafasını kapıya doğru çevirdiğinde nerdeyse aynı renk olduğunu düşündüğüm gözlerimiz anında birleşti. Suratındaki ifade hızla değişirken elinde tuttuğu silahın parçasını yere düşürdü. Oturduğu yerden ayaklanırken suratındaki ifade hala aynıydı.

Bana doğru attığı bir kaç adım sonrası transtan çıkmış gibi elimi kaldırdım ve durmasını işaret ettim." Durun daha fazla yaklaşmayın " sözlerim olduğu yerde sarsılmasına neden olurken gözlerini sıkıca yumdu.

" Nasıl böyle bir şey yapmaya kalkarsınız " bir adım daha attım ve tam önüne geldim. " Aklım almıyor ben o evde kendimi yiyip bitirirken siz nasıl kendinizi feda edersiniz nasıl "

" O günden sonra kaybedecek hiç bir şeyim kalmadı " sözleri beni derin bir hayal kırıklığına sürüklerken gözlerine çevirdim mavilerimi

" Bu kadar mı çabuk kabullendiniz durumu bu kadar mı çabuk vaz geçtiniz benden "

" Vaz geçmek mi ben ölsem bile vaz geçmem senden senin varlığını öğrendiğim andan itibaren bir kelimen için dünyayı yakarım ben " aramızdaki ufacık mesafeyi de kapatıp suratına sert bir tokat attım. Kafası yana düşerken gözlerini sıkıca yumdu.

" NEDEN YAKMADIN O ZAMAN BAĞIRA BAĞIRA YARDIM İSTEDİĞİM ZAMAN NEDEN GELMEDİN " avazım çıktığı kadar bağırken gözümden bir damla yaş aktı. " Yoktun lanet olsun kimse yoktu "

Kafasını sessizce kaldırdı ve gözlerime baktı. " Keşke keşke tüm acılarını ben çekseydim senin tırnağın bile kırılmasaydı " kafasını öne eğdi ve dolan gözlerini saklamaya çalıştı. Sonra hevesle kaldırdı başını " Ne olur kabul et beni " 6 yaşındaki bir çocuktan farksız olan ses tonu dolup taşan gözleri ile baktı suratıma

Aniden dizlerinin üstüne çöküp ellerini bacaklarıma koydu. Şokla açılan gözlerim ile ellerimi kollarına koyup yerden kaldırmaya çalıştım. " Ne yapıyorsunuz kalkın " beni duymuyor bacaklarım daha çok sarılıyordu. " Sana yalvarıyorum Gece beni affet varlığını bir kere öğrendim şimdi hiç bir şey olmamış gibi davranamam ölürüm " çaresiz çıkan sesi ile onunla beraber yere çöktüm ve kollarımı sarabildiğim kadar vücuduna sarmaya çalıştım.

" Bana yalvarma beni sadece sev "

Sarılmam üzere hemen o da toparlayıp beni güçlü kollarının arasına aldı. Şimdi kalp atışlarını duyduğum kokusunu aldığım güvenli kollar benim ailem miydi ?

" Sana söz Gecem uçan kuştan bile koruyacağım canımdan çok seveceğim seni sana söz "

Continue Reading

You'll Also Like

408K 21.9K 43
Yüzbaşı Asya Korkmaz'ın hayat hikayesi. Bordo bereli asenanın zorluklarla dolu hayatı. 5 yaşında anne ve babası sandığı insanların 'Bu çocuk size hiç...
7M 405K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
1.1K 129 15
Hümeyra'yı savaşta tek bırakmayıp evlat edinen iki oğlundan ayırmayan Kaan Karahanlı , küçük kızı pamuklar içinde, üstünde titriyerek büyütür doktor...
1.6M 105K 51
Aden Mila. Deli dolu, hayatı yaşamayı seven on altı yaşında bir genç kız. Yıllar önce bir intikamın kurbanı olduğunu öğrendiğinde, gerçek ailesine al...