Uzaklığın en büyük yaraydı

By ismimyokbukadar

202K 9.3K 604

Hep bir ailemin olmasını düşlerdim. Kapatıldığım bu yerde kaç gece gözyaşı dökmüştüm. Günün birinde karşıma... More

Bölüm 1: bakılan tablolar ve göz kırpmalar
Bölüm 2: ağlamalar ve vedalar
Bölüm 3: karanlık koridorlar ve yakalanmalar
Bölüm 4: kaçışlar ve tanışmalar
Bölüm 5: uyanmalar ve korkular
Bölüm 6: kırık bacaklar ve hıçkırıklar
Bölüm 7: küçük mutluluklar ve şekerler
Bölüm 8: tahminler ve açığa çıkan gerçekler
Bölüm 9: hastalıklar ve şefkatli kalpler
Bölüm 10: kahvaltılar ve kırık kalpler
Bölüm 11: rüyalar ve yaralar
Bölüm 12: korkular ve tehditler
Bölüm 13: fotoğraflar ve acılar
Bölüm 14: bağırmalar ve kırılan güvenler
Bölüm 15: küçüklükler ve arkadaşlıklar
Bölüm 16: kareler ve geçmişler
Bölüm 17: mesajlar ve karşılaşmalar
Bölüm 18: sırıtmalar ve dokunuşlar
Bölüm 20: endişeler ve gülümsemeler
Bölüm 21: ağrılar ve nazlanmalar
Bölüm 22: gezmeler ve dertleşmeler
Bölüm 23: çaresizlikler ve gözyaşları
Bölüm 24: yalan söyleyişler ve haykırışlar
Bölüm 25: düşünceler ve öfkeler
Bölüm 26: özlemler ve hasretler
Bölüm 27: suskunluklar ve ikilemler
Bölüm 28: oyunlar ve keyifler
Bölüm 29: hatırlamalar ve vuruşlar
Bölüm 30: yalanlar ve krizler
Bölüm 31: ilaçlar ve delik deşik yaralar
Bölüm 32: sarılmalar ve açıklamalar
Bölüm 33: küçük çaplı endişeler ve mahvoluşlar
Bölüm 34: iyilikler ve kötülükler
Bölüm 35: koşmalar ve aile sıcaklığı
Bölüm 36: doyumsuzluklar ve bir olmalar
Bölüm 37: eğlenmeler ve anneler
Bölüm 38: beklenmeyenler ve duygulanmalar
Bölüm 39: yükseklikler ve evde hissetmeler
Bölüm 40: kitaplar ve sorular
Bölüm 41: güneşler ve yolculuklar
Bölüm 42: denizler ve yüzmeler
Bölüm 43: danslar ve sarhoş olmalar
Bölüm 44: kafeler ve ışıklar
Bölüm 45: güller ve heyecanlar
Bölüm 46: beyazlar ve duygusallıklar
Final: aileler ve müjdeler
Özel bölüm 1
Özel bölüm 2
Özel bölüm 3

Bölüm 19: utanmalar ve kayboluşlar

3.7K 194 13
By ismimyokbukadar

19

🍀

Bütün gece hayal kurduğum için gözüme uyku girmemişti. Ama dinçtim, beni hayallerim ayakta tutmuştu. Hep Çınar ile kendimin hayalini kurmuştum. Çok mutluyduk ve sevgiliydik.

Sahi? Biz Çınar'la neydik? Ona bunu soracaktım.

Doğruyu söylemem gerekirse Demir'i de abim olarak hayal etmiştim. Zaten öyleydi ama onu gerçekten o yere koymuştum. Ona abi dediğimi de hayal etmiştim, ama şu an bunu söyleyemezdim. Hem haketmiyordu hemde ben hazır değildim.

Hazırlandığımda odamdan çıktım ve koştur koştur Çınar'ın odasına gittim. Koridorda kimsecikler yoktu, aşağıdan sesler geliyordu. Umuyordum ki Çınar odasındaydı. Keşke aynı odada kalsaydık. Bütün gece ona sarılıp uyumak isterdim.

Odasına girdiğimde yatağını boş buldum. Bu dudağımın büzülmesine neden olmuştu. Ama banyodan sesler geldiğini duyduğumda büzülen dudaklarım kıvrıldı.

Kapı aralık olduğu için çalmadan içeri girdim ve Çınar'ı aynanın karşısında diş fırçalarken gördüm. Üstünde hiçbir şey yoktu ve kasları bana bir görsel şölen sunuyordu.

"Maşallah." Dedim gözlerime inanamayarak.

Güldü ve ağzını çalkalayıp diş fırçasını kenara koydu. "Sana da günaydın bebeğim."

"Bebeğim mi?" Diye sordum hülyalı hülyalı.

Koltuk altlarımdan tuttu ve beni lavabo tezgahına oturttu. Böylelikle yüzlerimizin hizası biraz daha dengelendi.

Ellerini belime yerleştirdi ve burnunu burnuma sürttü. "Bebeğim değil misin?"

Gözlerimi ardı ardına kırpıştırdım. "Öyleyim değil mi?"

Gülümsedi ve burnumdan öptü. "Öylesin."

"O zaman beni öp." Dedim hevesle ellerimi omuzlarına koyarak.

"Sende pek bir meraklısın beni öpmeye." Dedi yüzümün her bir yanını incelerken.

Kaşımı kaldırdım ve gözlerimi kıstım. "Sen hevesli değil misin?"

"Çok hevesliyim." Dedikten sonra dudaklarıma eğildi ve beni öptü.

Ellerimi boynuna doladım ve ona hemen karşılık verdim. Hareketlerim onun hareketlerinin yanında acemiydi ama bu umurumda değildi. Önemli olan Çınar'ı öpmekti.

Çınar'ı öpmek bu hayattaki en güzel şeydi.

Onun yaptığı gibi alt dudağını ısırdığımda beni kendine daha çok çekti ve elini enseme götürdü. Başımı sağa yatırdı ve beni öldürmek istercesine öptü.

Ellerimi yumuşak yanaklarına götürdüm ve okşadım. Ondan sonra ellerimi omuzlarından kaydırdım ve karnına indirdim. Hep yapmak istediğim şeyi yaptım ve kaslarına dokundum. Ellerimi tekrar boynuna, ardından saçlarına götürdüm ve saçlarından tutarak onu kendime daha da yaklaştırdım.

Dudaklarını dudaklarımın üzerinden kaydırdı ve boynuma götürdü. Oraya küçük küçük öpücükler bırakmaya başladığında gözlerimi daha sıkı yumdum.

"Çıldırtıyorsun beni." Diye mırıldandı öpücüklerinin arasından.

Birkaç öpücük daha kondurdu ve dudakları tekrar dudaklarımı buldu. Dudaklarımı büyük bir tutkuyla emmeye ve öpmeye devam etti.

Hızlı hareketline yetişemiyordum. Öpüşmeyi adeta o ele almıştı. Dudaklarımı emiyor, ısırıyor ve öpüyordu.

İkimiz de nasıl duracağımızı bilmiyor gibiydik.

Nefes nefeseydi, göğsü hızla kalkıp iniyordu. Ona rağmen bir saniye bile durmuyor ve dudaklarımı öpmeye devam ediyordu.

Dudaklarını son kez dudaklarımın arasına almayı başardım ve emebildiğim kadar emdim. Onu öpebildiğim kadar öptüm ve nefesim yetmediğinde geri çekildim.

Nefes nefese birbirimize bakmaya başladığımızda yeniden öpüşmek istiyor ama o gücü kendimde bulamıyordum.

"Bayılacağım heyecandan." Dedim nefessizlikten ölmek üzereyken.

Dudaklarımdan son bir defa öptü ve beni lavabo tezgahından indirdi. "Biraz daha burada öpüşürsek şüphelenecekler." Göğsü hızla inip kalkıyordu ve ben orayı öpmemek için kendimi zor tutuyordum.

Tekrar yapmak istiyordum. Hatta hiç durmadan onunla akşama kadar öpüşmek istiyordum. Ellerimi teninde gezdirmek ve her yerini öpmek istiyordum.

Aklımı yitirmek istiyordum.

Ben çok fesat bir insandım.

"Bana ne." Dedim söylediği şeye cevap vermediğimi anladığımda. Ben burada mutluydum.

"Dudaklarının şişkinliğini görmedin herhalde?" Dedi arkasındaki aynayı gösterip.

Aynadan dudaklarıma baktığımda gerçekten de şiştiklerini gördüm. Umarım aşağıya inene kadar bu şişlik giderdi.

Onun dudaklarına baktım ve zaferle gülümsedim. Ben şişmelerine vesile olmuştum sonuçta. "Seninkiler de şişmiş."

Omuz silkti bu dediğime. "Benim için sorun yok."

"Herkes aşağıdayken bunu yapmamız şaka gibi." Dedim çok gizli bir şey yapıyormuş gibi sesimi alçaltarak.

Musluğu açtım ve soğuk suyla dudaklarımı ıslattım. Belki şişliği o zaman geçerdi.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu sırtını duvara yaslayıp.

"Dudaklarımın şişi insin diye soğuk suyla ıslatıyorum." Dedim suyu devamlıca dudaklarıma boca ederek.

Elini çeneme yerleştirdi ve dudaklarıma baktı. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra konuştu. "Boşuna uğraşma, şişi öyle hemen inmez."

Yüzümü elinden ayırdım ve musluğu kapattım. "Neyse, olduğu kadar artık."

Hevesimi alamayıp dudaklarını son kez öptüm ve ellerimi belime yerleştirerek vücudunu süzdüm. "Artık üzerine bir şey geçirsen mi?"

"Rahatsız mı oldun?" Dedi bana yamukça gülerek.

Parmak uçlarımda yükseldim ve dudaklarına doğru fısıldadım. "Seni yememek için zor duruyorum Çınar."

Bakışları koyulaştı ve yanaklarımdan tutmak için ellerini uzattı. Ama o bana dokunamadan ben banyodan çıkmış ve oradan da odasından çıkmıştım.

Seke seke merdivenlerden indiğim vakit Çınar da peşimden geliyordu. İkimizin de yüzünde gülümsemeler vardı ve bu beni çok mutlu ediyordu.

Aşağıya indiğimizde mutfağa girdik ve yan yana oturduk. Kahvaltı sofrasını kim hazırladıysa güzel görünüyordu.

"Günaydın!" Dedim keyifli bir sesle.

"Belli oldu bunların yukarıda ne yaptığı." Dedi Gencay ikimizin arasında gözlerini gezdirerek.

"Uğraşma onlarla Gencay." Dedi Feza ona onaylamayan bakışlar atarak, ama kendi de gülüyordu. Çınar ise gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Ne var, öpüşmek ayıp mı?" Dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.

Demir'in gözleri büyüdü ve içtiği çayda boğuldu. Yanında oturan Arif gülerek sırtına vurdu.

"Ayıp tabii kız." Dedi Gencay bana gülerek.

Kaşlarımı havaya kaldırdım ve onun yaptığı gibi gözlerimi kendisiyle Feza arasında gezdirdim."Siz yapınca ayıp değil ama."

Feza'nın gözleri büyüdü ve öksürüklerinin arasından konuştu. "Nereden çıkardın?"

"Sanki duyulmuyor akşamları ne yaptığınız." Dedikten sonra ağzıma bir salatalık attım ve onu daha da sinir etmek için seslice çiğnedim.

"Bu kulaklar neler duyuyor Gencay." Dedi Arif onlara şokla bakarak.

Nasıl anlamamıştı aralarında bir şey olduğunu bilmiyordum. Birde senelerdir beraber yaşıyorlardı. Basbayağı açıktı, ben hemencecik anlamıştım.

"Yaa," Dedim gururla çenemi yukarı kaldırarak. "Dünyadan haberin yok Arif."

"Siz sevgili misiniz?" Diye bu sefer Demir sordu. Suratından zaten bir şeyler sezdiği belliydi. Çınar da salak değildi. Yani buradaki tek aklını çalıştıramayan Arif'ti.

"Sevgiliyiz." Dedi Gencay sandalyesinde geriye doğru yaslanarak. Feza ise ona pörtlek gözlerle bakıyordu.

"Hayırlı olsun, ne diyeyim." Dedi Arif şaşırarak. Ama bence en çok kendine şaşırıyordu, anlamadığı için.

Feza kıpkırmızı yanaklarla ayağa kalktı ve bir bardak alıp su doldurdu. Suyu kafasına dikti ve gelip tekrar yanımıza oturdu.

Artık Feza'dan intikamımı almıştım. Dua etsindi küçük bir intikam olduğu için. Bir daha bana yalan söylerseler onları affetmezdim.

Memnuniyetle kahvaltımı yapmaya devam ettim ve masada konuşulanlara kulak kabarttım.

🍀🍀🍀

Sofrayı toparlamayı bitirdiğimizde herkes derin bir nefes vermişti. Kahvaltımı yaparken durmadan sırıtmış ve bakışlarımla Feza'yı yerin dibine sokmuştum. Gencay için de aynı taktiği denemiştim ama onda işe yaramamıştı.

"Ben Erdem'e gideceğim." Dedi Feza salona geçtikten sonra üzerine bir mont geçirerek. "Bir dosyayı daha tamamlamıştı."

"Haberi var mı?" Diye sordu Gencay.

Feza başını iki yana salladı. "Yok, ama zaten şuradan şurası."

"Bizden birisi gelsin diyeceğim ama işimiz var." Dedi Gencay sıkıntıyla.

Feza başını yine iki yana salladı. "Sorun değil, çok sürmez zaten."

Gencay artık sevgili olduklarını bildiğimiz için çekinmedi ve Feza'nın yanağından öptü."Dikkatli ol."

"Olurum." Dedikten sonra hepimize veda etti ve evden çıktı.

Erkekler Feza gittikten sonra bilgisayarları açtılar ve araştırmalarına devam ettiler. Bende burada sıkılırım diye yukarı çıktım ve odama girdim.

Demir'in bana verdiği resim defterini ve kurşun kalemi alıp yatağıma geçtim. Karnımın üzerine yattım ve telefonumdan sevdiğim bir şarkı açtım.

Çok amatörce çiziyordum ama çizerken rahatlıyordum. Yetimhanede sıkça yapardım. Yapacak bir şeyim olmadığı için bende resim yapmaya verirdim kendimi.

Aklıma o çok sevdiğim gözleri getirdim ve çizmeye başladım.

🍀🍀🍀

"Feza yok!"

Gencay'ın bağırışı yukarı kata kadar ulaştığında korkuyla irkilmiştim. Resim defterimi bir kenara attım ve telefonumu elime aldım. Yatağımdan indim ve koşa koşa aşağıya indim.

Gencay salonun ortasında volta atıyor ve telefonuyla ilgileniyordu. Vücudu stres ve korkuyla titriyordu. Diğerleri onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama kendileri de sakin değildi.

"Ne oldu?" Diye sordum merdivenlerin başında durarak.

Arif bakışlarını Gencay'ın üzerinden ayırdı ve hızlıca konuştu. "Feza yok. Erdem'e gitmek için çıkmıştı ama Erdem'i arayıp sorduğumuzda Feza'nın ona hiç gitmediğini öğrendik."

"Ne?" Dedim korkuyla, ama panik olmamaya çalışıyordum.

"Korkma." Dedi Çınar beni rahatlatmak için. Gencay'a baktı ve elini omuzuna koydu. "Babama haber verdim Gencay, sakin olmaya çalış."

"Sakin ol diyip durma Çınar!" Diye bağırdı Gencay.

Dış kapı açıldığında Emrah amca göründü ve ayakkabılarını umursamadan salona girdi.  "Haberler kötü. Feza kaçırılmış."

Elimi ağzıma örttüm ve bir adım geriledim.

Emrah amca yüzlerimizdeki ifadeleri gördüğünde ellerini bizi yatıştırmak ister gibi salladı. "Herkes sakin olsun, koltuklara oturun ve mantıklı bir şekilde konuşalım."

Gencay zar zor sakinleştiğinde koltuğa oturdu ve bacağını sallayarak Emrah amcanın anlattıklarını dinlemeye başladı. Ama aklının başka bir yerde olduğu çok belliydi.

Kalbim korkuyla atmaya başladığında mutfağa girdim ve bir bardağa su doldurdum. Suyu kafama diktim ve gözlerimdeki doluluğu gidermeye çalıştım.

Tezgaha koyduğum telefonum çaldığında sıçradım ve telefonu elime aldım. Arayan numarayı tanımadığım için ilk açmak istemedim ama Feza'yla ilgili olabileceği için titreyen ellerle aramayı yanıtladım.

"Hemen yalnız olabileceğin bir yere geç."
Latif'in ürkütücü sesini duyduğumda tüylerim diken diken oldu. "Beni duyuyor musun Yara?"

Titreyen dudaklarımı zar zor araladım. "Duyuyorum."

"Bekliyorum." Dedi sabırsız bir şekilde.

Aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve mutfak kapısının girişinde durdum. Çaresizce birisiyle göz göze gelmeyi beklediğim vakit Arif'le göz göze geldim.

Yüzümdeki endişeyi gördüğünde diğerlerine baktı ve işaret parmağını dudağına yerleştirdi. Beni gösterdiğinde bakışlar beni buldu ve ben daha da streslendim.

Çınar kolunu uzattığında korkuyla ona baktım ama birkaç adımda yanında bittim. Yanına oturduğumda kolunu belime sardı ve bana endişeyle baktı.

Herkes sessizleştiğinde dudaklarımı ıslattım ve sesimi titretmemeye çalışarak konuştum."Yalnızım şu an."

Emrah amca masanın üzerinde duran bilgisayarı açtı ve bir şeyler yapmaya başladı. Herkes kaşları çatık bir halde bana bakıyordu.

"Güzel." Latif'in sesini duyduğumda irkildim.

Çınar elini belimde gezdirdi ve bu rahatlamama neden oldu. Yutkundum ve Latif'in tekrar konuşmasını bekledim.

"Feza elimde. Eğer onu kurtarmak istiyorsan saat üçte gönderdiğim adrese geleceksin." Biraz bekledikten sonra devam etti. "Tek başına."

"Feza iyi mi?" Diye sordum dediklerini pekte umursamadan.

"Şu anlık iyi, ama gelmezsen kötü olacak."

Bakışlarımı karşımda oturan Emrah amcaya çevirdiğimde bilgisayardan gözlerini kaldırdı ve bana bakıp baş parmağını havaya kaldırdı.

Demir bu yaptığına kaşlarını çattı ve hayır dercesine ayağa kalktı. Arif onu zar zor yerine oturtmuştu.

"Tamam, sen yeter ki adresi ver. Geleceğim. Sakın ona bir zarar verme." Yaşadığım korku sesime yansıdığı için titrek bir sesle konuşmuştum.

"Aferin. İyi söz dinliyorsun. Unutma bundan kimsenin haberi olmayacak. Yalnız geleceksin."

Görmeyeceğini bile bile başımı onaylar anlamında salladım. "Yalnız geleceğim."

Bunu dememle bir şey demedi ve telefonunu suratıma kapattı.

Endişeyle diğerlerine baktım ve ne yapacağımızı düşündüm.

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

756K 37K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.7M 63.1K 57
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
Dudak Çizgisi By 1

Mystery / Thriller

6.4K 319 29
"Hem dünyaları verecek kadar güzel hem ölümü çağrıştıracak kadar karanlık." İkizler yıllardır birbirinden habersizce hayatlarını sürdürmüştüler. Bir...
399K 21.3K 32
Hep aşağılanırdım o ve üvey kuzenlerim tarafından, kimse sevmezdi beni ben Ebrar Kızıl 17 yıllık hayatımı hep eziyetle geçirmiştim benim zulmüm 9 yaş...