içerde salonda oturmuştuk.
doktor demirin yanındaydı.
burnuyla ilgileniyordu.
demire birşey oldu diye gerçekten çok korkmuştum..
koridordan kapı sesi gelmesiyle leyle ile goz göze geldik
ben direk ayağa kalkıp koridora bakarken
dedem uyanmıştı yanıma doğru gelmeye başlayınca
arkamı dönüp panikle konuştum kısık sesle
"leyla! dedem.."
hemen dedemin yanına gidip önünde durdum
"dedeem uyandın mı??"
"uyandım kızım uyandım epey uyumuşum niye beni uyandırmıyorsunuz sersem gibi olmuşum ya kızım"
"ne olacak dedem ya uyu hatta biraz daha uyu istersen."
"ne uyuması kızım saat akşamın dokuzu olmuş daha uyuyamam ben bu gece sabahlarım"
"niye dede ya niye sabahlayasın sen uyursun"
"kızım sen bi önümden çekilde salonda konuşuruz ayaklarım ağrıdı."
"de-"
beni öteye ittip arkamızda kalan bir iki adımlık salona doğru yürüdü
salona girdiğinde gözlerimi sımsıkı kapadım
dedem içerir girmişti ve ses çıkmamıştı
bende girip odaya göz gezdirdim
nerdeydi bu kumral çocuk?
"dedeem mii uyanmış benim canım dedem gel otur"
"hadi ordan yalaka ne istiyeceksin yine"
"aşk olsun yaa ne istiyeceğim Allah aşkına dede ya ayıp ayıp"
leyla ile dedem koltukta birbiriyle uğraşırken ben hala şaşkınca ayakta duruyordum.
pencere de demir korkulukuklarla korunuyor ordan çıkamaz.
dedem ile Leyla'nın oturduğu koltuğun yanına gidip çakdırmadan göz gezdirdim.
gördüğüm şeyle gözlerim irice açıldı
kumral çocuk buraya saklanmıştı??
rahatsız olduğu belliydi
duvarla koltuk arasında sıkılmıştı
bide ufak tefek birşey de değil
çocuğun irilik ve uzunluk konusunda maşallahi var gerçekten
ayakta dururken
"leylaaa hadi dedemin odasina girinde bende burayı temizliyeyim"
"ne temizliği kızım bu saate"
"dede bu Leyla eve çok pis bakmış hale baksana"
"sabahtan beri aklın nerdeydi şimdi geldi aklına temizlik kalkmam bir yere açın TV i haberlere bakalım"
yerimde kıpırdanarak sinirle konuştum
"off dede şimdi yapmak istiyor canım ne var odana gitsen ölür musun"
"bırak dede şu deliyi ya kalk biz gidelim hem sana anlatacaklarım var"
"yav kızım siz benden ne istiyorsunuz sabahtan beri odadayım sabah yaparsınız temizliği hem açım ben bu evde niye yemek pişmiyor?"
dedem sitem ederek konuştu
"ya dede tamam kalk git odaya şurayı bi iki dakikada temizliyeyim yemeğini de yapar beraber yeriz"
"siz beni delirteceksiniz bu gidişle"deyip sonunda ayağa kalktı
leyla da ona eşlik etti odadan çıkar çıkmaz
hemen koltuğu bana doğru zorlukla çektim
çocuk nefes nefese ayağa kalkıp kemiklerini çıtlatı
"iyi misin?"
"evet de bizim gitmemiz gerek o zaman demir burda kalamaz"
koltuğu tekrar yerine çekip
çocuğa bakıp konuştum
"hayır hayır demir benim yanımda kalacak siz gidin sadece ben bir şekilde idare ederim demiri"
"gerek yok"
"nasıl gerek yok?ben öyle istiyorum"
"yengemizsin diye seni dinleyecek değiliz."
yengemiz mi?yenge mi?bana yenge mi dedi o?
yüzüm kızarmıştı..
"çıkıp gider misin lütfen!demire soralım bakalım."
"tamam soralım ne diyeceğini çok belli"
"aynen göreceğiz"dedim
"sen çık dışarı ben sorar gelirim"
çenesini itiraz eder gibi kaldırıp konuştu
"yok bende geleceğim"
"of tamam"
ilk önce koridora göz gezdirdim
çocukda yanıma gelip ikimizde sesizce odama girdik
doktor çantaya çıkardığı malzemeleri yerleştiriyordu.
demirin burnu sarılıydı.
gerçekten çok kötü duruyordu..
elinde de sargı vardı
iç çekip demirin yanına gittim
"iyi misin?"
kafa salladı
"benim işim bitti geçmiş olsun demir"
"evyallah"
"şey biraz sessiz olur musun?dedem uyandı da görünmeden çık"
"tamam" doktor odadan çıkınca
kumral çocukta yanıma geldi
ikimizde demirin başında dikilirken
"iyi misin patron"
"iyiyim emir"
sonunda adını öğrene bilmiştim
adı emir"miş
demirin adamı diğerlerine nazaran demire daha yakın sanırım.
"demir birşey diyecegim"
"söyle güzelim"
"şey ben burda kal istiyorum
en azından bir iki gün yanımda ol istiyorum ama bu senin adamın mı neyse izin vermiyor yok diyor "
kısık sesle demirin gözlerinin içine bakarken konuşmamı bitirdim
"hayır abi ya yani burda kalamana gönlüm razı olmadı çünkü dedesi var beni ondan saklamak için ne hallere sokdular kim bilir seni ne yaparlar
en iyisi sana bizim bakmamız"
yanımdaki çocuğa sert sert bakıp konuşacaktım ki demir konuştu
"hayırdır olum bana efradan daha iyi bakacağınızı kim söyledi.
gidin siz benden haber bekleyin.
bir güne kalmaz kalkarım zaten"
demirin konuşması bitince emir olan şahısa yandan bir bakış attım
bana sertçe bakıp kaffa salladı demire
"emin misin abi? tehlikeli olmasın"
Allah Allah ya neyi kabul etmek istemiyordu bu?hem ne tehlikesinden bahsediyor tersine onların yanında tehlikede olacak.
benim evimi kim nerden bilecek.
"ya gitsene sen artık ya"
dedim bıkınca
"demir daha net birşey söylemedi"
"kulağın Sağır herhalde senin??"
"burayı da bulabilirler ne yapacaksın sen mi karşılarına çıkacaksın."
"evet!! çıkamaz mıyım"
"aynen çıkarsın tarağını almayı unutma"
"yeter!didişip durmayın
emir git olum hadi sen efra'nın yanında kalacağım ben
hem hayırdır? korkuyor musun sen
bizim korkumuz mu var?"
"hayir abi ya korkmak değil iyi değilsin şuan tek başına burda kalmak tehlikeli olur diyorum en azından biz de kalalım"
"lafımı ikiletme"demir ciddi tehditkar ses tonuyla konuşunca
istemisce bende gerildim
"tamam abi sen nasıl istersen"
çocuk bana son bir bakış atıp odadan çıktı